o günün detaylarını daha fazla anlatmama gerek yok sanırım, özet olarak olay şu ki, ben "acaba kaynaşabilir miyim? nasıl bir sınıf?" gibi soruları düşünürken daha ilk günümden, eski bir tanıdığa rastlamanın da şansıyla bir kısmı iyi derece olmak üzere 10-12 kişiyle tanışmış ve sınıfın güzel ortamı sayesinde de rahatlamıştım.
ders çıkışı alper ve melekleriyle (ceyda, ilayda -şu ikiliden diğeri- ve isimleri önemsiz iki kız daha) bir şeyler yemeye gittik. masada ne söylersem gülmeye hazır bir topluluk vardı, "a" dedim güldüler, "z" dedim güldüler, alper zaten çok sıcak bir bin yani, kıpır kıpır amk, sınıfta da selam atmadığı kimse yoktu zaten, kızlardan da ilayda dışındakiler gayet neşeli tipler (hele ceyda) bir tek o kaltak, diğer kızlardan da daha güzel olmasının (bana göre) verdiği özgüven ile kendini ağırdan satıyor işte biraz, sanırım biraz da alper karşısında karizmatik durma çabasında, bence ikisinin arasında bir şeyler olacak, demedi demeyin.
bizim çocuksa kıza oranla gayet rahat, ya harbiden öyle olduğu için ya da herhangi bir hesabı olmadığı için.. eğer biri sizin yanınızda fazlasıyla kasıyor, ağzından çıkan her kelimeye dikkat ediyor, yaptığı her hareket öncesinde iki kere düşünüyorsa bilin ki ya sizden haz etmemiştir, ya da bir hesabı, beklentisi vardır
*. e haz etmeyen insan da sizinle takılmayacağına göre? o zaman etrafınızda sizinle sık sık yolu kesişen ama buna rağmen size karşı her zaman hatasız görünmeye çalışan karşı cinsleri biraz daha dikkatli gözlerle seyretmeniz gerekiyor demekki.
alperle biraz daha konuşma fırsatı bulduk, bu çocukla iyi arkadaş olacağız gibime geliyor zira daha ilk günden epey kaynaştı benimle, geçen entrylerde söylediğim gibi, menfaat arkadaşlığı da olabilir, ya da çocuğun doğası böyledir, onu o zamanlar henüz bilemiyorum. zaten şu anda aynı masada oturduğumuz hatunlarla da kayıtta tanışmış..vay aq, lan ben kayıtta tanıdığım adama bile selam vermezdim be o zamanlar.. öyle bir gerilmiştim ki..
böyle tiplere hala daha imrenirim, nasıl oluyor da böyle kolayca kendilerini tanıtıp sevdirebiliyorlar hayret, şeytan tüyü dedikleri bu olsa gerek, bak, beni de ders öncesi masama oturarak esir alıverdi, adamla akşama kadar aynı sırada da oturduk aynı masada da yemek yedik, "hadi gel abi çıkışta da bara filan gidelim" dese, onu da düşünmeden kabul edeceğim.. büyülü bin..
eğlenceli yemek masasının sonunda nihayet yalnız kalabildim, yeni arkadaşlarıma iyi günler dileklerimi ilettikten sonra yurda doğru yolu koyuldum, öncesinde kick taks salonuna uğrayıp durumumdan bahsedecektim, zira sağ elimin bir kaç gün dinlenmeye ihtiyacı var gibi görünüyor..
sabahtan beri o kadar hızlı geçmiş ki günüm ve aklım o kadar dağılmış ki, serhatla olan münasebetimin neticelerini düşünmeyi bile unutmuş, kendi kendime karanlık komplo teorileri üretmeye biraz olsun ara vermiştim.. akşam ebruyla buluşacağım... anlatmayı tahattüt ettiğim şeyler hakkında beni sıkıştırma ihtimali var..
o değilde, bu ayşegül meselesi ne ayak oldu lan böyle.. hayır yani herhangi bir hoşlantı ya da benzeri durumdan söz etmek abes olur, ama bir şekilde ilgimi çekmeyi başarmıştı.. enterese etmişti beni..bu ilgimin sebebini ancak ilerleyen günlerde anlayabilecektim ama ayşegülle de bir şekilde bir hikayemin oluşacağının sinyallerini az çok almıştım. keza konuştuğumuz anlar boyunca o da gayet sıcak davranmış ve bir şekilde, tanışmış olmamızdan ekstra mutluluk duymuştu.. bunu hissedebiliyorum..
günler bana neler getirir bilemiyorum, ama önceki oturaklı ve sakin yaşam tarzına sahip arkadaşlarımın yerini yavaş yavaş daha hareketli ve sosyal yönü kuvvetli tiplerin alacağı kesin görünüyordu. belki de daha üniversitenin ilk gününden umutsuz bir aşka saplanmamış olsaydım, tüm bunlar geçen sene yaşanacaktı benim adıma da. bir anlamda ben, bir sene geç kalmıştım hayata..