1. 4626.
    +10 -2
    http://fizy.com/#s/1agu5b

    vee..yılbaşı gelip çatar..

    peki bu özel günde,bile isteye kendini yurda kapamış 20 küsür erkek ne yapar?

    ne yapmaz ki?

    baştan söyleyeyim, dansöz gelmedi (:

    ama roman ekibi bulmaz, klarket, keman, darbuka, ne varsa geldi..

    yurt yöneticilerinden, ve bilumum insandan izinler çoktan alınmış, her şey düşünülmüş, bütün detaylar halledilmiş, çocukları kutlamak lazım..

    yemek-tv salonundaki fazlalıklar bir kenarıya yığılmış, saldalyeler, masalar, yeniden düzenlemiş, camlara karı gibi spreyler filan sıkmışlar,
    yarım metre var yok, ışıklı bir çam ağacı var ki epey "züte sokma" esprisine konu oldu kendisi..

    içki çeşitlerine girmeyeceğim hiç, sayıp tanımlamak için apayrı bir paragraf lazım, hayatımda ilk defa gördüğüm şişeler, renk renk içecekler, kokteyl malzemeleri..

    lan mavi içki mi olur aq..ben içmedim, rengi renk değildi aq tırsmışım..

    şaraptır, biradır takıldım, iki tane tekila attım,

    bu arada şaraplarımız şirinceden,
    meyvelileri harikaydı özellikle de karadut, yarım şişe içmiş olabilirim.

    biraz içip kafayı bulunca, zaten her şey size güzel gelmeye başlıyor, klarnet ve darbukayla birleşen çakırkeyflik, şakacı arkadaşların birbirlerine yaptığı atraksiyonlar, hoplaya zıplaya sağa sola savrula savrula iyice dönen dünya derken,

    nefis yemekler, harikulade bir müzik ve tv de açık olan, arada gözümüzü kaydırdığımız kulağımız kabarttığımız beyaz şov eşliğinde yeni yıla doğru dakika dakika ilerledik,

    ondan geriye bağıra bağıra saydık,kalabalık ve coşkulu güruhun arasında kendimi taksimde filan hissettim, tek farkı kimsenin kimseyi fordlamıyor oluşuydu herhalde..bilmiyom fordlamışda olabilirler, kafalar bir milyon,

    saat 00.00 ı gösterip de yeni yıla girince, anlamsız anlamsız bağırıp çağırdık, hoplaya zıplaya yeni yılı kutladık (sanki ne varsa aq..)

    yarım saat kadar sonra, yeni yılın ilk uzun eşeği, yaklaşık 8 er kişilik takımlarla oynandı, yastık olduğum için, unutmam mümkün değil, yarısında değişmek zorunda kaldım, mesanemi patlattı itoğlu itler..

    saatler gecenin 2 sine doğru yaklaşırken, müzisyenler gitmiş, içkiler neredeyse bitmiş, yemeklerin önemli kısmı mundar, ahalininse tamamı pert olmuş şekilde, sandalyelere, koltuklara çökmüştük..

    azıp kudurulan, fena halde ter atılan gecenin sonunda yorgun bünyeler, alkolün de verdiği keyf ile iyice kadayıflaşmıştı..masanın üzerine yatan kimdi bak onu hatırlayamadım.. (:

    o saatten sonra ise, aldığı yoğun alkolün de etkisiyle dünyanın muhabbeti en şekerli, içi en dolu insanına dönüşen türk erkeği, kendisiyle aynı durumda olan kalabalıktan da feyz alarak, "ne olacak bu fenerin hali"nden girip "bu bush tam huur çocuğu aq" den çıkmış, bir nevi "telegol" bir nevi "siyaset meydanı" atmosferi yaratmayı başarmıştı..

    işin garibi, bugün mecliste bile, koca koca, kravatlı, takımlı adamlar birbirini dinlemeyi beceremezken, o gece sözü kesilen kimse olmamıştı neredeyse, bunda kafaların güzel olmasının verdiği mülayimlikte etkili olmuş olabilir tabi ama sonuçta oldukça keyifli bir kaç saat daha geçirmeyi başarmıştık, hem de minimum enerji harcayarak..

    gece boyu en çok duyulan söz ise şüphesiz "aynen aga aq" idi..

    sabaha karşı merdivenleri birbirimizi ite çeke çıkıp odalarımıza zıbarmaya gittik, kendimi yatağa attığımda salak salak gülümsediğimi fark ettim..ohh ulan..ne eğlenmiştik be..önce bedenen, sonra manen coşmuş, ibretlik sohbet ve paylaşımlarla muhabbetin dibine vurmuş, yeri gelmiş gülmekten nefessiz kalmış, yeri gelmiş efkarlanmıştık..

    yeni yıla nasıl girersen öyle geçer derler ya,
    geçen yıla nasıl girdiğim malum, nasıl geçtiği de tabi.. (sürtünme katsayısı)

    bu yıl da girdiğim gibi geçerse, muhtemelen elizabete talim edeceğim ama fena halde abaza ortamı kasacağım sanırım (:

    ne olursa olsun, bu kadar çok sevimli abazayla bir arada olmak, o topluluğun bir parçası olmak güzeldi..iyi çocuklarız lan biz aslında..valla bak..pamuk gibi adamlarız..üzüyorlar bizi.. (:
    Tümünü Göster
    ···
   tümünü göster