http://fizy.org/#s/1ajeon
“ne kadar oldu demiştin?”
“ne?”
“ne zamandır takılıyordunuz?”
“ha..1.5 sene filan oldu ya..geçen yılın ikinci döneminin başındaydık işte..”
“şimdi oğlum, sen kızın nasıl biri olduğunu daha iyi biliyorsun, artık kimin nasıl insan olduğunu da idrak edecek yaştasın, o hey hey zamanlarını geçtin, akıllı çocuksun, 1.5 sene de epey zaman, aranız da iyiyse, artık bazı şeyleri çocukça düşünmekten vazgeçmeniz lazım yavaş yavaş, değil mi? belli bir ciddiyet vardır illa ki?”
“öyle..yani..”
“hah, ona göre birbirinize karşı da sorumlu davranın, hem sonra kızın kendisi iyi olabilir, güzel olabilir ama ailesi de önemli, sana, bize yakışıyor mu? Annesi nasıl, babası nasıl, içkici mi, pavyoncu mu? Bunlar da önemli yani biliyorsun..işler ciddiye binince sadece iki kişinin arasında kalmayacak”
“tabi..iyi ailesi de ya..normal yani..kimse sizin kadar iyi olamaz da (: , o da ilgili, sevgili bir ailede büyümüş, zaten huylarından da belli”
“kardeşi, abisi ablası var mı?”
“yok, tek çocuk”
“hee..e iyi şımarık değil? Tek çocuklar şımarık olur genelde”
“yok ya..çok sakin huylu bir kız..mütevazi…..demek tek çocuklar şımarık olur he? E ben tek çocuk değilim, yine de şımarığım onu ne yapıcez? :p” deyip üzerine yaslandım,
“eşek sıpasısın sen de ondan (:”
Kol kola bir süre daha lacivert göğün kendine benzettiği denizi ve kordonu izledik..sonra içeri girip odama geçtim,
Bir yandan raflarımı diziyor, bir yandan da, yeterince oynadığım bu iyi çocuk rolünün ve az önceki bunaltıcı konuşmanın (ki ben öyle olduğunu çaktırmadım güya) etkilerinden sıyrılıp yeniden özüme dönebilmek için bir şeyler düşünüyorum…kötülük ve menfaat için eskisinden de hızlı çalışan beynim yanıtı jet hızında buluverdi,
Telefonumu çıkardım, ayçaya bir mesaj yolladım, “naber sarışınım? (:”
Yeni çalışma masamın üzerine bıraktığım telefonun titremesini beklerken, kendim dahil herkesi aldatan hayal katili bir canavar olduğumu hissettim tekrar..
Güzel bir his..hele ki bu hissin doruk noktasında, finali kiminle yapacağımı düşünürsek, felçli bir adamı bile orgazm etmeye yetecek kadar kuvvetli, yoğun, duygu dolu, intikam ve nefret duygusu dolu bir his..
Ve ayça, benim uzun yolumun üzerindeki küçük hanlardan biri sadece..ben kralın şehrine gidiyorum..benim işim sarayda..benim işim sarayla…ve hesabım, bulunduğu yeri hak etmeyen kötü kalpli kral ve kraliçe ile..onları yenebilmem için ise, en az onlar kadar kötü olmalıyım, zira,
onları devirmeden bana taht yok..
onları devirmeden bana rahat yok…