benim haklarım için şehit düştükleri anda kardeşim olmuşlardır. değil alevi, isterse eşcinsel olsun, hristiyan olsun, yahudi olsun, travesti olsun aklına ne gelirse, ne olursa olsun kardeşim olarak kalacaktır. bugün verdiğimiz şehitler bize hak ve özgürlükler olarak geri dönecektir.

@4ten devam: işte o yüzden gençlere fazla yüklenme yani. 31lerinin, gözlerinde büyüttükleri düzenli ciks hayallerinin tadını çıkarsınlar hala çıkarabiliyoken

esas olay ne biliyo musun hacıt. hani lise bittikten sonra üniversiteye başlayınca, eğer biraz da şanslıysan tabi, düzenli gibi bi ciks hayatın oluyo ya. "bu muymuş dıbına koyim hiç de anlatıldığı kadar müthiş değil ki lan" diyosun ya. işte o çok samimi bi şey.

Atatürk'ün askeri. Cephedaş

direniş canlandı benim eskileri de canlandırayım da tartışalım amk canım sıkılıyor

@10 amk salağı abd resesyonda değil mi? erdoğan çıkıp salak salak "küresel kriz bizi teğet geçti" demedi mi mting alanlarında? neden çıktı o küresel kriz amerikadaki krizden dolayı çıkmadı mı?

bizim dış borçlanmamız ekonomimizin topldıbının yarısı kadardır ve sadece bu borçları ödemeye kalksak, ekonomimizi buna göre resetleyip baştan yapılandırsak bile en az 34 yılımızı alacaktır ki bu dediğim gibi en iç ferahlatıcı tahmindir.

ülkedeki sıcak para ülkeyi terk ederse bütün ekonomi çökecek ve yerini resesyona beraber gelecek borç batağına bırakacaktır. ki sıcak para dediğimiz nanenin herhangi bir ekonomiden çıkışı o kadar basittir ki saniyeler içinde torununuzun torununu binlerce dolarlık borç batağına batırabilir. uyur uyanırsınız ve 3 nesil alt soyunuz binlerce dolar borçlanmış olur. bakınız: Yunanistan, irlanda, ispanya, italya ve tabii ki Amerika.

@27 oysa abdullah cömert abimize "gebersin anarşist pekekent" gibi ölünün arkasından anılmayacak laflar edildi bak. işte dindarlığı, ahlakı, vicdanı kadının bacak arasıyla sınırlı kalan ak gençliğin özeti budur.

@26 belediyenin 4e kadar açtığı bedava metrolarla, parti otobüsleriyle taşınmadık biz alanlara bacım, tamamen kendi insiyatifimizle, kendi imkanlarımızla çıktık direndik zülme karşı. çekeceklerimizi bile bile gidiyoruz, olası kazanımları değil

upupupupupupupupupupupupupuppuppupupupupupupupupupupupuppupu

upupupupupuppupupupupupupupupupupuppupupupupupupupupuupup

evet uyudum uyandım. upupupup görebilen bütün kardeşlerim görsün

@130 bak kardeşim doktorum demişsin, ben de hukukçuyum. herkes kendi alanında uzmanlığıyla konuşsa, bilmediği konularda yorum yapmasa şenlik olur bu ülkede, kavga gürültü olmaz.

siz demokrasiyi sanıyorsunuz ki gidip sandıkta oy vereceksin ve olay bitecek. bunun adı temsili demokrasidir. yani cumhurbaşkanlığının şu anda temsili bir konum olması gibi, ya da saklambaç oynarken küçük, bi taktan çakmayan çocuğu çorbacık yapmak gibidir. temsili demokrasi aslında demokrasi değildir yani.

türkiye rejimi şu anda otoriter bir rejimdir malesef sayın başbakan ülkeyi bu konuma getirmiştir. bakınız ülke daha önce sadece atatürk konumunda otoriterdi, daha sonra adnan menderes böyle yaptı, özellikle kuvvetler ayrılığını ihlal edip yargı yetkisini meclise tanıması son damla oldu ve asıldı. şu anda da sayın erdoğan bunu yapmakta, rejimi tam otoriter bir konuma doğru sürüklemektedir. bunlar kiminin inanıp kiminin inanmayacağı soyut kurallar değildir, hukuki gerçeklik dolayısıyla hukukçu olan herkes kabul eder bunun böyle olduğunu hatta akpli avukat, hukukçu kardeşlerim bile. sana şöyle söyleyeyim, bu gerçeği kabul etmemek, "filler uçabilir" cümlesiyle aynı saçmasapanlığı teşkil eder.

sen diyorsan ki ben bunu kabul ederim, o zaman ileride olası bir hükümet değişikliğindesize bu sefer size karşı bir hükümet gelirse, her türlü baskıya da boyun eğeceksin zira hukuki gerçekliği ortaya çıktığı yıllarda onaylayıp meşrulaştırmışsın. çünkü hukukta ilerleyiş böyledir, içtihat hukuku tamamen böyle çıkmıştır. bir konuda bir kanun yoksa ve hakim hakkaniyetiyle kanun çıkardıysa, daha sonraki davalarda da diğer hakimler aynı kararı verir(açıklık, belirginlik ve tutarlılık gereği)
yani eğer bunu bugün kabul ederseniz ve meşrulaştırırsanız, yarın bir gün olası bir hükümet değişikliğinde köşeye sıkışınca "devlet bizi eziyor, bizi temsil etmiyor, biz ikinci sınıf vatandaş mıyız?" haykırışlarınız boşa olacak.

biz özgürlükçü çocuklarız, eşitlikçi çocuklarız, siz bugünün faşistleri için o zaman da çıkıp sokağa haykırmasını, sizin için de mücadele etmesini biliriz. ama şu anda bütün bu olayı parti başkanınıza uygulayacağınız sosyal baskıyla bitirip sayın erdoğanın kendisini de kurtarma girişiminde bulunsanız daha barışçıl bir geleceğimiz olacağı kanaatindeyim.

bir uyudum geldim savaş alanına dönmüş ortalık

@1 borsa neymiş bi araştır bakalım güzel kardeşim be ha?

@5 hızını alamamış kameramana, set ekibine filan sıçratmış

@22 sonra bizi dışlıyorsunuz diyorunuz amk kekoları. gel katılımcı ol biraz "biji serok apo biji biji biji özgürlük biji" deyip duracağına biraz dinle bi adamı. belki sen de kabul görürsün sen de saygı görmeye başlarsın.

@1 burada cevap burada: (bkz: akpli kardeşlerimi sohbete çağırıyorum)

@15 uğraşacak zamanım olsa vallahi uğraşır tek tek paylaşım yaparım. hadi iyi geceler

@4 bak burada çok kısa öz. o kadar 31 tane sebebe gerek yok. umarım okuyabilirsin dostum zira uzun biraz. işin özü haklar ve özgürlükler malesef siz bunu anlayamadınız zira türbandan başka bir konuda özgürlük arayışınız olmadı, belki de o özgürlüklerin varlığından bile haberdar değilsinizdir. (bkz: akpli kardeşlerimi sohbete çağırıyorum)

@5 olaylara sadece kendi çevremden bakmadığım, sizin de özeleştiri yapmanız için çağrıda bulunuğum başlık için (bkz: akpli kardeşlerimi sohbete çağırıyorum)

@126 yorumlarından ve hafif de olsa saldırgan tavrından @1deki yazdıklarımı tam okumadığını, okusan da CHP zihniyetiyle "direk muhalif olayım, haklı olduğu yerler var ama şimdi kabul edersem millet beni zayıf görecek" gibilerinden anlamazdan geldiğini anlayabiliyorum. o nezaket yoksunu ve düşmanlık/kin duyarak yazdığın yorumlara cevap veremeyeceğim kardeşim.

ayrıca türban sorunundan daha önce de bahsettim önceki sayfalarda var bu. o dönemlerde, özellikle 1999-2002 arası dönemde türbanlılara çektirilen eziyetlerin onlarca katını biz çekiyoruz şu anda, hatta onlarınki maneviyatla kalırken bizim acımız hem manevi hem de maddi. ama bu siz daha mazlumsunuz biz daha mazlumuz oyunu değil. o dönemim hükümeti sesini çıkarmamış evet, o dönem siz eleştirmiyor muydunuz? hükümet bizi niye dinlemiyor biz vatandaş değil miyiz demiyor muydunuz?

aynı olaylar şimdi yaşanıyor bak. o gün sizin eleştirdiğiniz şey bugün bize yapılıyor ve siz iktidar olarak halen daha mazlumu oynamaya çalışıyorsunuz? size yapılınca "tu kaka" da bize yapılınca "demokrasi" mi oluyor?

demokrasilerde iki çeşit temsil vardır canım kardeşim. birinde her milletvekili kendi seçmenini temsil eder, diğerindeyse milletvekilleri halkın bütününü temsil eder ve bütününün de çıkarlarını gözetir. eğer sen şimdi dersen ki bana göre ilk seçenek uygun, geçmişte çektiklerinizi anlatıp durmayacaksın ve bizim çektiklerimizin hakka, hukuka uygun olduğunu iddia edeceksin, gelecekte de eğer seçimle karşıt görüşlü olduğun bir parti iktidara gelirse ve seni temsil etmeyip 2. sınıf vatandaş durumuna düşürürse susup oturacaksın, mazlumu oynamayacaksın. yok eğer ikinci seçenek doğru olandır diyorsan taraftarın takım tuttuğu gibi parti tutmayı bırakıp adamakıllı özeleştiri yapacaksın. kendi çektiklerinizi anlatıp çektirenleri kınarken, bizim çektiğimiz şiddeti de kınayacaksın ve ezilene genel olarak sahip çıkacaksın.

"delikanlılık" çok prim yapıyor ya sizde, delikanlı gibi cevap ver buna.

merhaba kardeşlerim. konuşmama erdoğan'ın ayrılıkçı konuşmasıyla başlayacağım: http://inci.ca/uy37e_rs6f

sloganlara bak amk "recep tayyiiip erdoğan! ricard dexer shawn!" ve "kıskaaananlaaar çatlasın kıskananlar çatlasın!" ve de "bu millet seninle, dik dur eğilme"

lan bu kadar mı yaratıcılıksız olunur? bu kadar mı tek adamcı olunur? zaten tekke kültürü de budur dostlarım, kendi "birey" olarak özünü reddedip kendinden büyük gördüğün, karizmatik bir liderin varlığında hayat bulma arzusudur. hacılar hocalar da millete bu "birey" olma özünü reddedişi kendini tanrıya emanet etme olarak yedirip bu işin bir güzel ekmeğini yemiştir.

bizimkiler nasıl anlamlı ama? nasıl birlik beraberlik dolu. duvar yazıları bile hayranlık uyandırıcı. görüyorsunuzdur nete düştü hepsi.

ama bırakalım şimdilik o mizah ve zeka dolu duvar yazılarını. sloganlara gelin siz, birlik beraberlik duygusuna gelin:
"direne direne kazanacağız"
"kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber, ya hiç birimiz."
"faşizme karşı omuz omuza"

bu yüzden kazanacağız olum, bozmayın siz moralinizi. en azından bizim mücadelemiz bir anlam ifade ediyor. kimse mesaj atmadı bize "saat x'te y'ye gidiyoruz başbakanımızı karşılamaya" gibilerinden. eylemin sesi geliyordu camlarımızdan. bastırılmışlık, ezilmişlikle fırladık sokaklara öyle katıldık eyleme. hepimizin ayrı ayrı kızdığı bir şey vardı. kimi ağaç katline kızmıştı, kimi pkk'nın muhatab alınmasına, kimi özgürlüklerinin hiçe sayılmasına, kimi polis şiddetine kızmıştı. hem yandaşlık yapıp kazanç sağlama da yoktu bizimkinin ucunda, hatta ucunda ölüm riski vardı ve bile bile gidiyorduk biz yine de. ve acı çekmek risk değil, göze alınması gerken kuraldı zira biber gazı çok pis yakıyor be yoldaşlar. bu satılmış köpekler hiçbir zaman sahip olamayacaklar bizim sahip olduğumuza. omuz omuza birlik beraberlik içinde mücadele edemeyecekler, etseler de bizi gibim dayanışma içinde olmayacaklar. bir galatasaraylının yere düşen fenerliyi kaldırması gibi birlik beraberlik düşünceleri yok bunlarda, "laikçi kemalist komünist" diye yaftaladıkları bizden biri ölsün, "gebersin iyi olmuş" diyecek adamlar bunlar. yandaşlığın gururu olmaz, haklarımızı korumak için çektiklerimizden vicdanları sızlamaz, kararlarını değiştirmezler ama bekleyin kardeşlerim. gün gelir devran döner elbet. direne direne bekleyin.

not: böyle gazlar hep gece geliyor amk. dursun bu burada, sabah uplarım.

uupupupupupupupupuupupupupup

upupuupupupupupupupuupupupupupupuupup

upupupupupuupupupupupupuuppupupuup