Park ediyorum jdjf

Musluman kadinlar değerlidir. Yeryüzüne gelmiş en güzel peygamber'e şu dediklerine bak.

K i N i N L E
G E B E R !

Senin gibi soysuzlar mı peygamber olacaktı.

Bu adamin kim oldugu bile bilmiyordur. Primci ergenus

Muaviye hakkında söylenen bilinen şeylerin çoğu şia uydurması.
Ehli sünnete savaş açan. Sahabilere küfreden. iffet timsali, izzetin hanımefendisi Aişe annemize iftira atan mecusi köpekler Muaviye'ye neler yapmaz!

17 yasindayim

Sen hakikaten esaslı bir soysuz kuduz köpeksin. Nerde islama tesettüre saldiriliyor bakiyorum sen oradasin.
Hay ben senin arzi endamini, izzeti ikram'ını..!

Devam ediyorum.

Azazil, insanla dalga geçti. Ona göre bu varlık mı yeryüzünde hükm sahibi olacaktı. Toprak ateşten üstün olamazdı. Bu bağlamda yeryüzünün tek gerçek lideri ancak kendisi olabilirdi.

Ama küçük gördüğü insan'ın kendi felaketi olacağını bilmiyordu.

Yaratıcı tüm varlıklara insan'ın yaratılanlar arasında ki büyüklüğünü tanımalarını emretti.
Fakat Azazil bunu reddetti. Böylece gazaba uğradı. Üzerindeki nur, lanete dönüştü. Ve çirkinleşti.
Yeryüzüne kovuldu. Artık tam anlamıyla gurur ve kibir sahibi, insana karşı da nefret ve kin ile doldu.

Yeryüzüne inen Azazil, Cinlere yalanlar söyleyerek kendi yanına çekmeye çalıştı. Cinlerin bazıları ona katılırken, diğerleri kovulmuş ve düşmüş bu varlığı reddetti.

Azazil aynı zamanda çok eskiden okyanuslara, adalara, derin mağaralara sürülen öfkeyle dolu cinlere ulaşarak onları kendi saflarına kattı. Onlarla üreyerek en tehlikeli cinler olan "ifritleri" dünyaya getirdi.

Artık bu düşmüş varlığın ismi "iblis" olarak anılmaya başladı.
Onun saflarında ki varlıklara ise şeytanlar denildi.

Hedeflerinde ise doğrudan doğruya topraktan yaratılanlar vardı.

Kaynak;

Mericu'n Nubuvve
(muhafazid Emin Hirevi)

Cinlerin Esrarı
(imam Şibli)

Adem
(Cemil Akıncı)

Başta "iblis" olmak üzere pek isimle anılan bu varlığın asıl adı "Haris" olup, zamanla bulunduğu konumlara göre "Azazil", "Hablis" ve "Teblis" olarak tanınmıştır.

[Fotoğraf iblis tasviridir.]

Şeytan; başta iblis'in öncülüğünde başlatılan ve hedefleri insanlar olan tüm varlıklara verilmiş genel bir isimdir.

Rivayet o dur ki;

Cinlerin son büyük fitne fesad döneminde Yaratıcı'nın gazabı şiddetli olmuştur. Melekler tarafından cinlerin büyük çoğunluğu helak edilmiş ve kalanlar korkuyla kaçarak derin oyunlara, denizlere, mağaralara gizlenmek zorunda kalmışlardır.

Bu sırada henüz ergenliğe erişmemiş olan (cinlerin çocukları) ise melekler tarafından alınıp göklerin 1. katına çıkarılmışlardır. Aralarında en fazla ilgiyi çeken ise şüphesiz küçük HARiS olmuştur.

Müthiş zekası, hitab yeteneği ve alemler arasında ki ilmi bilgisiyle tüm meleklerin sevgisini kazanan Haris, meleklerin dualarıyla yükselerek göklerin en üst katmanına kadar erişti. Öyleki güzelliği ve nur'u gökleri aydınlatıyordu.

Böylece yaratılanlar arasında Yaratıcı'ya en fazla ibadet eden ve ondan en çok korkan varlık olarak "Baş Melek" makdıbına yükseltildi. (Burada belirtmek isterim ki Haris melek değil, cindir. Burada ki melek sıfatı makamıdır.)
Artık var olan tek "dört kanatlı melek" ve "yaratıcıya en çok itaat eden" anlamında "AZAZiL" ismiyle anıldı.

Uzun yıllar geçtikten sonra yeryüzünde yeni baştan bozgunculuk yaşanmaya başladı.
"Zehirli Ateş Cinleri" olarak bilinen zalim bir halk, yeryüzünde katliam yaparak kan dökmekteydi.

Kendi türdaşlarının katledilmesine kayıtsız kalamayan Azazil, Yaratıcıdan izin alıp, ardındaki meleklerle beraber yeryüzüne inerek Zehirli Ateş Cinlerini durdurdu.
Böylece savaş sonlandığı gibi, artık Azazil yeryüzündekilerin kahraman olarak kutlandığı biri olmuştu.

Fakat bazı şeyler değişmişti. Kazanılan bu büyük zaferin ardından Azazil artık gurur, kibir, üstünlük taslama gibi huylara sahip olmuştu.

Bu arada melekler arasında korkunç bir söylenti yayılmıştı.
Söylentiye göre; Yaratıcıya yakın olanlardan birisi pek yakında onun gazabı ve lanetine uğrayıp kovulacaktı.
Melekler hemen Azazil'e koştular.
Azazil; bunları yıllardır duyduğunu ama bu felaketin kendileri için olmadığını söyledi. Yine de melekler af dilemek ve dua etmek konusunda ısrar edince,
kendinden son derece emin olan Azazil şöyle dua etmiştir;
-"Allah'ım bu melekleri yaklaşan beladan emin eyle, (onları uzak tut.)"

Belli bir süre sonra yeryüzünde yeni bir lider yaratılacağı haberi yayıldı. Bunu duyan Azazil hızla bu varlığın bulunduğu yere ulaştı. Ama karşısında ıslak topraktan oluşan bir bedenden başka bir şey yoktu.

[istek ve destek olursa devam edicem. Bu bilgiler uydurma değil kaynaklar var yazı bitince yararlanılan kaynakları yazıcam sonuna... ]

█▀█─█──█──█▀█─█─█
█▄█─█──█──█▄█─█▄█
█─█─█▄─█▄─█─█─█─█
- YA SABR! SEN BÜYÜKSÜN YA RABBi ! -

Hür müslüman kadın görünüşüdür bu. Müslümanlar geldiğin de bu sözleriniz sebebiyle sizi mürtedlerden sayıp eşlerinizi cariye. Cocuklarinizi köle yaparlar. Mal gibi kalırsınız!

Kanuni'den gavurlar bile yardım istiyordu. Kraliçeler aman diliyordu. Sen bilmezsin gerci bunlari. 1 yılda okudugunuz kitap sayisi 2' yi gecmez konuşuyorsunuz mal gibi.

biz kalbimizi mescid-i haram'a
siz vatikana çevirdiniz.

Tevhid dedin ya destekçinim. Up up up..

Rez alam

Ahshdjskdj

Evet peygamberin şefaat izni var. Şehidlerin de şefaat izni var. Ancak ahirette istenecek Allah'tan.
Ben bu dunyada iken mürid edinmek için saniyede 40 yalan duzen tarikat şeyhlerine giydirdim başlıkta. *

Birincisi yazi bana ait. ikincisi turkiye diye baslik acilmişti sanirim o yuzden degiştirdim. Ayrıca o kadar yazıda bir buna mı takıldın. Yazık.

Alakayı anlayamadım.

Ara panpa bulamazsın çalmadım çünküsü.

Çalmadım panpa.

(okuduktan sonra yazmak istedikleriniz varsa bu şekilde devam ettirelim)

(edit: çalıntı değil panpalar. öyle olsa niye gelip buraya yazarak kendimi rezil edeyim ki. niye emek hırsızlığı yapayım? aşk olsun)
Tanıştırayım..

burası türkiye,

yani nihal atsız, ziya gökalp okumadan anlamadan türkçü,

marx okumadan anlayamadan komünist olanların,

feminist olmayı erkeklere sebepsizce nefret kusmak sananların veyahut açık ve kapalı kadınlara farklı farklı değer yükleyenlerin,

john locke'dan, adam smith'ten bihaber bir şekilde hiçbir kuramsal bilgiye sahip olmadan kapitalizm, liberalizm kavramlarına şeytan vasfı yükleyenlerin,

Irkçılığı sadece arab'a, kürd'e yapmayı uygun görüp, almanın fransızın altına yatanların, ve buna rağmen ülkesinin yarısının göçmen olduğunu bilmeyen ayrılıkçı türklerin,

proudhon'u, bakunin'i kropotkin'i facebook'taki aforizma kasan sığ ötesi sayfalardan tanıyıp anarşist olanların,

asya ve afrika'dan insanlığın bütün birikimi çalarak sözde medeni olan batılıdan, insanlığın birikimi olan bilim'i fen'i değil, saçma adetlerini, uyduruk özel günlerini alanların,

din'i afyon, hayatı maddeden ibaret görme cinnetine düşen, bütününde zerre kadar akıl olmayan bu zavallıların, bir zerrede bin dahi kadar akıl olmasına ihtimal verip, bir yaratıcıyı kabul etmeyince zerrat adedince yaratıcıya zaten "evet" dediğini fark edemeyip, kasvetinde boğulanların,

zihinsel, inançsal düzeydeki değişimlerin tarihin her alanındaki gelişim ve değişime yaptığı doğrudan etkiyi fark edemeyip her şeyi diyalektik materyalizmle açıklamaya çalışanların,

yağmayla mal elde etmeyi belli bir sermaye birikimi sonucu iş yeri sahibi olup işçi çalıştırarak para kazanmayla özdeş gören fazlasıyla bilimsel(!) ve geniş bir perspektife(!) sahip marksizm havarilerinin,

ülkeye hiçbir olumlu getirileri olmadan avrupalı'nın yürüyen robotlarının resimleri paylaşıp -YEEAA iSTE BiZ ATEiSTLER BÖYLE YAPARIZ- diye ahkam kesenlerin, konu islam olunca başımıza tefsirci, muhaddis kesilen 14 yaşında ateist çocukların,

inandıklarını iddia ettikleri din hakkında sadece kulaktan dolma bilgilere sahip olup dinini bilmeyenlerin, kuran'da yazanlar hakkında en ufak bir bilgi sahibi olmadan vaaz verenlerin,

Evliyanın nazı, bilmem kimin hatrı onun bunun yüzü suyu hürmetine Allah'ın karar mekanizmasını değiştirmeyeceğini bilmeyenlerin,

"Kızım Fatıma! Babanın peygamberliğine güvenme! Öyle bir mahkeme var ki ben bile sana yardım edemem." diyen peygamberin,
tarikatlar da kendisini ahirette cebine sokup(!!) kendisiyle birlikte cennete sokacağını söyleyen şeyh(!)den şefaat bekleyen, kuranı okumadığı için şefaat iznini yalnızca Allah'ın vereceğini bilmeyen, Allah'a değil, din tüccarlarına kul olan zavallıların,

demokrasiden dem vurup karşıt görüşteki insanlara düşman muamelesi yapanların,
particilik yapmaktan gözleri dönenlerin,

kısacası bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmaya karşı derin bir heves besleyenlerin domine ettiği ülke...

HOŞ GELDiNiZ

(parmaklarım acıdı yazmaktan emeğime saygı duyun, çalmayın.)

Yok krdş o kadar salak değildim ben.

Allahın son peygamberinden örnek veregim. Eger o bir deli olsaydı. Hira magarasindan bana vahiy geldi diye bagirarak halkina duyururdu. Oysaki peygamber tir tir titreyerek cikti. Eşinin kollarında korkusu icin çare aradı. O şok oldu. Senin yirmi birinci yüzyılda heryerde islam dini tahrip olmuş ve Allahin emirleri hiçe sayılmış iken ulviyatı inkar edip düz mantık kurman çok komik olmuş. Rezil oldun el salla.

ismi Muna. Bugün tanıştık. Halep'ten beş ay önce gelmişler. Mendil satıyordu, laf attım hemen yanına geldi. Türkçe bilmediği için canı çok sıkılıyormuş. "Hiç konuşmadan akşama kadar geziyorum" dedi. Konuştu da konuştu. Konuşmaya susamıştı. Halep'teki evlerini anlattı. Sonra evlerine düşen füzeyi ve babasıyla küçük kardeşinin ölümünü. "Annem, ben ve ağabeyim hayatta kaldık, bizi sivil savunma ekipleri yıkıntının altından çıkardı." Hiç durmadan anlatmak istiyordu. "Çok mu korktun?" diye sordum. "Hep ağladım" diye cevap verdi. Cebinden bir kağıt çıkardı, bir cep telefonu numarası. "Mendil satarken polisler yakalarsa bu kağıtı uzatacağım, gelip beni hapisten çıkaracaklar. Ama ben zaten yanımda poşet taşıyorum polisleri görünce hemen mendilleri saklıyorum." içim paramparça oldu. "Kağıdı iyi sakla" dedim, "Zaten numarayı ezberledim ki" diye cevap verdi. Ağabeyi tekstilde işçi olarak çalışıyormuş. "O çok büyük" diye anlatıyor ama 15 yaşındaymış ağabeyi. "Annen merak eder geç oldu hadi eve git" dedim, "Tramvayla gidiyorum. Para kazanmam lazım, o yüzden biraz daha çalışayım" diye cevapladı. Koca dünyanın yükü sırtına binmiş. Daha pek çok şey anlattı. O kadar rahatladı ki. O sırada yanımdaki arkadaş fotoğrafımızı çekmiş. Eğer size biri "burada Suriyelilerin ne işi var" derse yüzüne iğrentiyle bakın. Muna. Henüz 9 yaşında. Hayatın tüm yükü omuzlarında.

| Samet Doğan

Cok guzelmis