
- 0 / 0 / 409 entry
- 92 başlık
- 3,085.65 incipuan
mancocapac önüncü nesil normal
-
+3 -1
üniversite başıma gelenleri anlatıyorum gelin
6 Ocak ^ saat:22 ^ Betülün Evi
Betülün ağlamasını zor da olsa durdurmayı başarmıştım. Zaten o susana kadar sarilmaktan vazgecmeyecektim. Gözyaşları dindikten sonra ağır ağır gevşettim kollarımı. Gözlerine baktım.
- Senin böyle ağlamana razı gelemem. Hele sebep bensem kendimi affedemem. Bu kadar şeyden sonra böyle düşünmen tabi ki normal. Ama bak daha kaç gün oldu ? Bana biraz zaman ver. Telafi edeceğiz. Daha önümüzde çok zaman var. Endişe etme. Daha kalbimize konu olacağımız günler gelecek.
+ Kaldiramiyorum bu kadar şeyi ? Cok üst üste geldi.
- Anlıyorum sevgilim seni. Ama sabredeceğiz.
+ Beraber uyuyalim mı bu gece ? -
+4
üniversite başıma gelenleri anlatıyorum gelin
6 Ocak ^ saat: 20 ^ Betüllerin Bahçe Önü
Evden çıktıktan sonra Elifin anlam dolu bakışları hem beni hem Betülü huzursuz etmişti. Betülün bu kadar şeye rağmen sabır göstermesi iyi bir durumdu. Soğuğu aldırmayıp ellerimiz iç içe yürüyorduk. Betül içimi soğutan ne varsa alıp zütürüyordu bir anda.
- Çok üzdüm seni biliyorum.
+ Farkettiğine sevindim.
- Tek sana bir şey olmasın, başkası kolay.
+ Aslında korkum kendime değil. Bu anlamsizlığıma
- Ne demek bu ?
+ Yanımda olduğunu söyleyen sen bile çok kez yalnız bırakıyorsun beni, bu demek. Daha geçen gün koynuna aldığın beni bugün yanına bile almıyorsun, bu demek. Kahvaltıya ben değil Elif geliyor, bu demek. Daha sayayım mi ?
- Kalkıp hepsini anlatmaya kalksam dinlemezsin. Zannettigin gibi değil desem kendı bildiğini okursun.
Betül yüksek bir sesle kesti sözümü;
- Nesini anlatacaksın ha ? Esra nin söylediklerini başka hangi bahanelerle kapatmaya çalışacaksın ?
Betül göz yaşlarına hakim olamadı. Usul usul iniyordu gözlerinden yaşlar. Sustum, daha fazla konuşmak istemedim. Beni itmeye çalışsada sarıldım. Saçları ellerimin arasındaydı. -
+6
üniversite başıma gelenleri anlatıyorum gelin
6 Ocak ^ saat: 16 ^ Abdullahın Evi
içeri girer girmez Abdullahın evinin in-cin hali gözümüze çarptı. Alnının hemen üzerindeki pansuman ve kolundaki morluklar bizde endişe uyandırmıştı. Anlatmaya başladı. Meraklı gözlerle onu izliyorduk. Heyecanımız bir an olsun dinmedi.
Neslihanı evine bıraktıkları gece Emrahlarla ayrılmışlar. Abdullah hem Neslihana yakın olmak için hem de aklında kalanlarla onunla konuşmak için yalnız kalmayı istemiş. Emrah ile Elifte buna razı gelmişler. Abdullah Neslihanla konuşup onu eve bıraktıktan hemen sonra benim de başıma geldiği gibi zamansız bir darbe alıp yere düşmüş. Anlattığına göre kendini kaybetmemiş hemen . Onunda gördüğü bir karartıdan başka bir şey değilmiş. Sonra zar zor atmış kendini eve. Biraz halsizlik biraz da çekinme sebebiyle bize de haber vermek istememiş.
- lan oğlum bize de haber vermeyeceksin de kime haber vereceksin?
+ abi anlattım işte gelme üzerime
- çok ayıp ettin ama haberin Olsun
Emrahla biraz veryansın ettikten sonra yavaş yavaş kalkmaya koyulduk. Kızlar evde yalnızlardı Betül Elifle son olanlardan sonra rahat durmazdı hem. Bizi habersiz bırakmamasını tembihleyip çıktık evden.
- Polise mi gitsek Manço
+ yok Emrah daha değil. Polise gidersek ailelerimizin de haberi olur. Bu hiç iyi olmaz bizim için . Biraz daha bekleyelim. Çıkar kokusu.
Eve geldiğimizde kızlar oturuyorlardı. Betül sessiz sakin bana doğru yürüdü.
- Apodan haber var mı ?
+ Anlatırım sonra size.
- eve bırakır misin beni? Geç oldu baya
+ tamam çıkalım hadi. -
+6
üniversite başıma gelenleri anlatıyorum gelin
6 Ocak ^ saat:14 ^ Abdullahın Evi
Betülle Neslihana gelen yeni kağıtlar içimizdeki kurdu daha da büyütmüştü. ikisi arasındaki ilişkiyi çözmeye çalışıyordum. Bir bağ olduğu düşüncesi çok baskındı bende. Abdullahın kaldığı yere geldikten hemen sonra dış kapıdan içeri girdik. Umarım bu kuruntumuz gerçek değildi. Kaldığı dairenin önüne geldikten sonra Zile bastık. Uzun bir süre zile bastıkça sessizlik giderek artıyordu sanki. Ne bir hareket ne de bir seda vardı. Biz tam geri dönüp gidecekken kapının arka kilitlerinin açıldığını fark ettik. Emrah biraz soluk bir sesle;
- kapı açılıyor, evde herhalde
Az sonra kapı aralandı. içerden Abdullah'ın görünmesinin ardından biz de kapıya doğru yöneldik. Kapının önünde dikilen Abdullaha hayıflanacağım sırada alnındaki dikişlerinin üzerine yapılan pansumanı fark ettim.
+ Apo bu ne hal ? -
+5
üniversite başıma gelenleri anlatıyorum gelin
6 Ocak ^ saat: 12.30 ^ Kendi Evim
Emrahın kendi düşüncelerinin haklılığını vurgularcasına sağa sola yürüyüp durması hepimizin canını sıkmaya başladı. Evet, Abdullahtan uzun süredir haber yoktu. Hemen her günümüzü birlikte geçirdiğimiz bu çocuk uzun süredir ortalıkta görünmüyordu.
- Kalk Emrah Abdullaha bakmaya gideceğiz
+ Bence de. Geç bile kaldık
Elif: biz de gelelim
- hayır siz Betülle evde kalın, biz bakıp gelelim. Çıkmayın evden
Betülle Elifi yalnız bırakıp üzerimizi giyindik. Kapıdan çıkacağımız esnada dönüp başı yerde olan Betüle baktım. Rengi beyaza yakındı. Elleri terlemişti. Yanına sokuldum
- Hepsi düzelecek. Bunun ne demek olduğunu bulacağım. Unutma.
Betülün anlamsız bir kafa sallaması sonrasında tekrar kapıya doğru yürüdüm. Cebimde olan telefonun çaldığını farkettim.
- Nesli ?
+ Manço, yine aynı kağıt
- Ne? Ne yazıyor ?
+ ' Uğurlu sayını biliyorum. Görüşürüz. ' -
+3
üniversite başıma gelenleri anlatıyorum gelin
6 Ocak ^ saat: 11.30 ^ Kendi Evim
Betülün eve gelince Elifle karşılacak olması beni korkutuyordu. Daha yeni gönlünü almışken bir kez daha sıkıntı yaşayacak olmamızın telafisi zor olacaktı. Elif az önce elinde sigara börekleriyle içeri girdi. Onun bu hareketini iyi niyetli görmeye çalışsam da içeri girince beni yanaktan opmesi bu düşüncemi çöpe attı. Derken korktuğum şey oldu . Kapı çalıyordu. Kapıyı açmaya atılacaktım ki Elif benden hızlı davranmıştı.
-aa elif sende mı burdaydın.
Betülün rengi attı birden. Ne yapacağını bilemez oldu.
+ Evet. Beraber kahvaltı yaparız diye düşündüm. Geleceğini bilmiyordum.
Betül bir şey demeden içeri doğru yürüdü. Emrahı başıyla selamlayıp bana doğru geldi ama hareketsizdi. Dışardaki soğuk kulaklarını ve burnunu kızartmıştı. Bu hali onu daha tatlı gösteriyordu. Mutfakta ki masaya yöneldik. Betül hala bana tek bir kelime dahi etmemişti. Elinde bir not kağıdının olduğunu gördüm. Elimi uzatıp kağıdı aldım. Yine aynı titrek yazı.
' En sevdiğin rengi biliyorum. Seni ondan ayırmayacağım. '
Ortalık fazlasıyla gerginleşti. Emrah endişeli bir halde kalktı yerinden.
- Abdullaha ulaşabilen var mı ? -
+3
üniversite başıma gelenleri anlatıyorum gelin
6 Ocak ^ saat:11 ^ Kendi Evim
Betülü kendimden soğutmamam lazımdı. Her ne kadar Esrayı hala tam olarak unutmamış olsam bile bu böyle devam edemezdi sonuçta. Bugün ders 1 de başlayacaktı. Az sonra Emrah'ın kalktığını duydum. Güzel bir kahvaltı yapmak şarttı. Gidip elimi yüzümü yıkayıp bir kahve yaptım kendime. Emrah da az sonra yanıma gelip oturdu. Kahvaltı hazırlamaya başlamadan önce arayıp annemlerle görüştüm. Bura bu kadar soğukken bizim oranın burdan kat be kat soğuk olduğu düşüncesi rahatlattı beni. Annemle konuşmamız biter bitmez telefon bir kez daha çaldı. Arayan Elif.
- Naber Manço ?
+ iyidir elif senden naber ?
- iyi. Kahvaltı yapmadiysaniz gelin bizde beraber yapalım.
Arkadan Emrah yaklaştı. Ne dediğini soran bir şekilde başını salladı. Kahvaltıya çağırdığını söyledim sessizce. Gidelim der gibi bir işaret çaktı az sonra.
+ Sağol elif ya biz evde yapalım. Soğuk dışarısı hem cikmayalim sjmdi.
- Öyleyse ben geleyim size. Sigara Böreği yapmıştım hem ondan getiririm.
+ peki sen bilirsin
Kırmak istemedim elifi, hem iyi niyetli olduğunu düşünmek istiyordum. Emrah çayı koymak için ocağa yöneldi. Telefona bir mesaj geldi şimdi. Betül den di mesaj.
' sevgilim uyandıysanız size geliyorum. ' -
+4
üniversite başıma gelenleri anlatıyorum gelin
6 Ocak ^ saat: 9 ^ Kendi Evim
Gece eve geldikten sonra kafamdaki binbir düşünceyi bir kenara bırakıp uyumaya koyulmuştum. Emrah eve geldiğimde hala uyuyordu. Yorgunluğuma yenik düşmüştüm. Gece uyumadan hemen önce düşündüğüm Betülle yaşadığım o güzel anlardı.
Çalar saatle birlikte uyandım. Derse geç kalmamak adına kalkıp hazırlanmaya başladım hemen. Üzerimi giyindikten sonra eşyalarımı yanıma aldım. Betül gece mesaj atmış, şimdi gördüm.
' Rüyanda beni gör.'
Rüyamda görmemiştim belki ama uyumadan önce her haliyle düşüncemdeydi. Hem de eskiden olduğundan daha fazla, eskiden olduğundan daha net. Mesaj attım.
' Hayalim değil , hayatım ol.'
Çıktım evden. -
+4
üniversite başıma gelenleri anlatıyorum gelin
6 Ocak ^ saat: 02:30 ^ Perşembe Pazarı
Betülle bir süre daha oturduktan sonra eve gitmek üzere çıktım gece vakti. Saçlarını tararken söylediği o söz gelmeye başladı aklıma.
' Bir kış akşamı, bir ayaz gece.'
Birde Neslihana yazılmış bir kağıt vardı.
' Evinin yolunu hiç unutmayacağım.'
Bu kağıtları yazan kişi aynı kişi miydi? Ne kadar şaka, ne kadar ciddiydi? Bu kağıtları yazanla gece Betüllerin apartmanı önünde arkamdan bana vuran kişi arasında bir bağ var mıydı? Benim bunlarla nasıl bir bağlantım var dı?
Türlü düşüncelerle eve yürümeye devam ettim. Bir yandan bu düşüncelerin karamsarlığı, bir yandan birkaç saat önce Betülle yaşadıklarım, karmaşık duygular yaşamama sebep. Betülün babasının ölümünü bilen bizden başka kim vardı? Neslihanın evine giden bizim dışımızda kimdi? -
+3
üniversite başıma gelenleri anlatıyorum gelin
6 Ocak ^ saat: 01:00 ^ Betülün Evi
- Herşey ne kadar hızlı gelişti değil mi?
+ Senin bana geç kalman dışında herşey çok hızlı, evet.
- Ne yapabilirdim ki? O anlamda herşey olması gerektiği gibi gelişti bence.
Biraz inatçı bakışlarla saçlarını kurulamaya devam ediyordu. Üzerini giyinmiş, minik bir kız çocuğu gibi huysuzlaşıyordu. Havluyu kadınsı bir şekilde saçlarına sardı. Elindeki diğer havluyla yanıma yaklaştı.
- Senin de saçlarını kurulayayım, ister misin?
+ Olabilir.
Yanıma oturdu. Elindeki havluyla saçlarımı kurulamaya başladı. Çok güzel kokuyordu. Kulağıma eğildi biraz.
- Herşey çok güzeldi.
+ En çok sen güzeldin.
- Hiç ayrılma yanımdan olur mu? dedi fısıltıyla.
+ Sen olduğun sürece nereye giderim ki ben ?
- Babam hep saçlarımı tarardı. Şimdi rica etsem saçlarımı tarar mısın sen de?
+ Evet tabiki. Babanı kaybetmiştin değil mi?
- Evet, yine bugün gibi bir günde. 'Bir kış akşamı, bir ayaz gece.'
Bu söz ona gelen kağıtta yazan sözdü. Durdu bir an gözleri dondu. Gözlerime baktı. Anlaşılan bir şakadan çok öte bir şeydi bu kağıtlar. -
+4
üniversite başıma gelenleri anlatıyorum gelin
5 Ocak ^ saat:22 ^ Çarşı
Esranın gelip ulu orta saçmalamasından sonra Betül tavırlarıyla gecemizi rezil etmişti. Ona hak veriyor olsam da bu kadar alınganlık göstermesini anlayamıyordum. Tribin fazlasını yapıyordu şimdi. Tatsız bir okeyden sonra çıktık Limon Cafeden, şehrin şoğuğunu sinemize alıp yürüyorduk çarşıda. Betül elime yaklaşmıyor olabildiğince uzak kalıyordu benden. Neslihan az da olsa kazandığı neşesini yine kaybetmeye yüz tutmuştu. Elif Betüle göre bana daha yakın yürüyordu ve bu durum Betülü iyice sinir etmeye başlamıştı.
- Gençler siz devam edin. Biz Betülle beraber bir yere kadar uğrayacağız.
Elif: isterseniz bende geleyim sizinle.
- Yok ikimiz tek kalalım biraz. Bir yere kadar gitmemiz gerekiyor.
Betül hiç konuşmadı sadece yapacağımız şeyi merak ettiğinden olsa gerek kafasıyla beni onayladı. Elife omuz silkip bana yaklaştı. Diğerleri ilerlediler şimdi, biz gerilerinde kaldık. B etül anlamsız bakışlarla söze girdi:
- Nereye gidecekmişiz.
+ Gidince görürsün.
Betülün elinden tutup kendime doğru çektim. Koluma girmesini sağladım. Kuğulu parka gidecektik. Kafamın bir yanında Neslihanın durumu süregelirken bir diğer yanda da Betülün gönlünü tekrar nasıl kazanacağımı düşünüyordum. Kuğulu parka girer girmez Betül beni beklemeden konuştu;
- Esranın söyledikleri doğru muydu?
+ Bir ara o tür bir düşüncem olduğu doğru ama gerisi Esranın abartması. Esrayı tanıyorsun sonuçta.
- Neye geldik buraya.
+ Bana gücendiğini düşündüm. Ama şunu bilmen lazım. Hani demiştin ya bana, üşümesin kelimelerim, diye. Sen böyle yaparsan üşür kelimelerim. Şuan burdaysak, şuan birsek, şuan ellerin ellerimdeyse gerisini sen düşünme. Sen bana bakma, ben baktığın yerde olurum. Sen üzülme, dayanamam ölürüm. -
+7
üniversite başıma gelenleri anlatıyorum gelin
15 Şubat ^ saat: 15 ^ Mezarlık
Bir gün boyunca adli tıp raporunu bekledikten sonra bugün Neslihanın defni için izin verildi. Öğrenebildiğimiz kadarıyla katili ardında çok fazla bir iz bırakmamıştı. Ailesinin Neslihanı Morg odasında o halde gördükten sonraki ağıtları hala kulaklarımda. Onlarla beraber biz de geldik Neslinin memleketine. Bugün hüzün soğuğa karışmış ve kemiklerimize işlemeye devam ediyordu. O müthiş güzelliğiyle birazdan defnedilecekti Neslihan. Abdullah bir zamanlar hoşlandığı sonrasında kısa bir süre de olsa sevgili olduğu kızın arkasından ayrılık gözyaşları dökmeye devam ediyordu. Betül gelmemesi için ısrar etsem de bizimle beraber gelmişti. Gözleri ağlamaktan halsiz düşmüş, gözpınarları kurumaya başlamıştı. Kolumdan tek an dahi çıkmadı. Bu üşüten soğuk dudaklarını beyazlatmıştı. Sessizliğini bozup konuşmaya başladı;
-Ona yazılan not yerine geldi. Sıra ben de mi şimdi?
+ Sacmalama ben yanındayım senin. Korkma, sakın korkma.
Her ne kadar böyle desem de ona mani olamayacağımı biliyordum. Benim aklıma da kötü düşünceler gelmiyor değildi.
Az sonra Neslihan toprağa verildi. Abdullahı teselli edici söylenecek tek bir söz yoktu. Ne desem yersiz olacaktı. Şimdi bütün kelimeler yerini isyana bırakmıştı bir bir. Sessiz sedasız yükseliyordu toprak Neslihanın üzerinde. Annesi baygınlıklar geçiriyor, babası kinini biriktiriyordu kara toprakla beraber.
edit: bugünlük bu kadar beyler. yarın devam edeceğiz -
+3
üniversite başıma gelenleri anlatıyorum gelin
5 Ocak ^ saat: 18 ^ Limon Cafe
Limona az önce gelip asma kata çıkmıştık her zaman ki gibi. Buranın çalışanlarını zaten az çok tanıyorduk. iyi bir mekandı. Okey istedik, Elif hemen geçip karşıma oturdu. Betülün daha fazla kızmaya başladığını hissettim. Bir yandan sağ tarafıma oturmuş sessizce duruyordu, diğer yandan da elimi hiç bırakmıyor ve kızgınlığını benden çıkarmaya çalışıyordu sankı. Emrah ile Neslihan da karşılıklı oturdular. Neslihan hala sus pus. O sevecen, çok konuşan Nesli gitmiş yerine bambaşka bir Nesli gelmişti.
Emrah: Kaybeden ödüyor ona göre.
- ben senin kaybettiğin zaman bile ödediğini görmedim hiç.
endişe dolu ortam biraz da olsa yerini gülüşmelere bırakmıştı. Neslihanın biraz da olsa gülüyor olması rahatlattı bizi. Betülün kızgınlığı bıraz olsun geçmiş ve bana yardıma koyulmuştu. Az sonra Esranında içinde olduğu grup yukarı cıkmaya başladı bir bir. Yanında Sibel ve diğer arkadaşları da vardı. Esra ben ve Betülü böyle yakın gördükten az sonra arkadaşlarından ayrılıp bize doğru geldi. Nasıl bir pislik yapacağını kestiremiyordum.
Esra: Benden sana yar olmayacağını anlayınca başka sevgili mi edindin Manco?
Ortam bir an buz kesti. Betül dönüp bana baktı hemen. Hani ne zamandır ben vardım kalbinde der gibi dürttü beni. Esranın sadece bir zamanlar bir hoşlantıdan ibaret olduğunu anlatmaya çalışsam bile dinlemeyecekti.
- ne diyorsun Esra sen. Gitsene arkadaşlarının yanına.
Esra: Neyse, ha bu arada, yakışmışsınız birbirinize. -
+5
üniversite başıma gelenleri anlatıyorum gelin
5 Ocak ^ saat: 16 ^ Yürüyüş Yolu
Ben ve diğerleriyle beraber dersten çıkmış yürüyorduk. Güneş bize bugün az da olsa yüzünü göstermeyi ihmal etmemişti. Orta bahçede Esra ile olan konuşmamız benim aklımdakileri başka boyutlara taşımıştı. Betülün elimi biraz sıkması beni kendime getirdi.
- neyin var?
+ yok bir şey.
- kendinde değilsin.
+ Yok bir şey dedim ya.
Betül cevap vermedi. Yürümeye devam ediyorduk. Diğerleri konuşmuyorlardı. Neslihan kağıdın ona geldiği günden beri tedirgin ve biraz da olsa agresif bir hal almıştı. Bir yandan acıyordum kendisine.
Çarşıya geldiğimizde zaman ilerlemişti biraz. Akşam hazırlığındaydı gök. Güneş gülen yüzünü saklamaya başlamıştı.
Emrah: Limon cafeye mi gitsek?
Elif: iyi olur aslında. Okey oynarız hem
- Olur hadi gidelim.
Elif: Ben Mançoylayım ona göre.
Betül kıskanç bakışlar altında elimi daha bir sıkı tutmaya başladı. Sanki bıraksa kaçacaktım. Elifin bu söylemi onu nasıl kızdırdıysa artık, burnundan soluyordu. -
+6
üniversite başıma gelenleri anlatıyorum gelin
5 Ocak ^ saat: 12 ^ Koridor
Abdullah hala ortalıkta yoktu. Emrah birinci derse yetişmişse de Abdullah henüz gelmemişti. Abdullahın bir dönem Neslihana yakınlık duyduğunu bilmeyen yoktu. Bu yaşananların Abdullahın şakası olduğu fikri ne kadar aklıma geliyor olsa da, ben ve Betülün de işin içinde olması biraz abartı olurdu. Bu yüzden bu fikir çok fazla yer kaplamadı zihnimde. Ama yine de aklını çeliyordu insanın. Ara bitmek üzereyken Emrah yanıma geldi.
- Sigara içip gelelim istersen.
+ tamam olur.
Orta bahçeye doğru yürüdük. Çıkarıp yaktık sigaramızı. Emrah kuşku dolu hareketleriyle bir adım attı bana doğru.
- Abdullah telefonlarına bakmıyor Manço
+ Oğlum belki uyumuş kalmıştır. Yorgun geçti sizin için dün gece. Hemen kuşku duymasanız olmaz sanki
Bunu diyen her ne kadar ben olsam da aynı şeyi kendim de düşünmüştüm. Ama dediğim gibi hemen uçup gitti aklımdan. Sınıfımızdan diğer başka bir grup önümüzden geçti az sonra. Esra diye bir kız vardı sınıfımızda. Durdu önümüzde. Bunlarla çok iyi anlaşamıyorduk.
Esra: Gençler sıkıntınız mı var?
+ Yoluna bak kızım.
Esra: Yolumu bilirim ben. Soğuk akşamlarda da, ayaz gecelerde de. -
+5
üniversite başıma gelenleri anlatıyorum gelin
5 Ocak ^ saat: 10 ^ Kampüs
Otobüsten indikten sonra kampüsün önündeki yürüyüş yolunda bekledim biraz. Derse daha bir saat vardı. Bugün çok soğuk değildi. Zaten bu şehir kışı bazı günlerde ayazı abartarak geçirtiyor insana. Bugün o günlerden biraz uzak bir gün. Karşıdan Elif ile Neslihanın geldiklerini gördüm. Neslihan hala habersizdi benim başıma gelenlerden. Neslihanın kıvırcık saçları onun son günlerdeki masumluğuna eşlik eder tarzdaydı. Elif bir yandan ona destek vererek yürüyordu. Yanıma geldiler.
Neslihan: Naber Manço
- iyidir. Senden ne haber? Elif sen nasılsın?
ikisi bir ağızdan iyi olduklarını belirttiler.
- Betül gelmedi mi hala?
Betülün yüksek sesle seslendiğini duydum.
+ Oo gençler, naber?
Yanıma yaklaştı, gülüyordu yüzü. Artık bana daha yakın, artık benden biri gibi. Sokulup sarıldı bana, kızları selamladı.
- Neslihan bizim dışımızda kim biliyor evini? Davet ettiğin kimse var mı bizden başka?
+ Yok. Zaten biliyorsunuz daha yeni oluyor taşınalı. sen, betül, elif, emrah ve abdullah var bir tek gelen. Başka kimse yok.
Betül: Emrah gelmedi mi?
- Uyandıramadım sabah. Ama gelir o da.
Elif: Abdullah nerde ? -
+7
üniversite başıma gelenleri anlatıyorum gelin
4 Ocak ^ saat: 15.15 ^ Betülün Evi
Betül üzerimdeki kazağı çıkarmış belden yukarımı çıplak hale getirmişti. Ağrımı ve uyuşukluğumu unutmaya başlamıştım. Hissisleşmeye başlarken benim ellerimde Betülün bacaklarına doğru kaymaya başladı. Betülün nefesleri hızlanmış ve öpmeleri sulanmaya başlamıştı. Ellerim bacaklarından kalçasına doğru ilerleri. Hafif sıkıp hafif okşayarak nefeslerine eşlik etmeye çalışıyordum. Kemerimi çözmeye başladığını hissettim. Tamamen suskunluğun ağır bastığı müthiş bir his vardı içimde. Ellerim kalçalarından ayrılıp üzerindeki gecelik tarzı üstü çıkarmaya koyuldu. Çıkarırken karnından öpmeye başladım. Kucağıma oturmuş ve kemerimi açmıştı şimdi. Siyah südyeni onu çok ciksi gösteriyordu. Benim hazzın doruklarına çıkmaya başladığım bir anda ellerim südyenini çözmeye çalışırken ellerini uzatıp ellerimi tuttu.
- Emin misin? dedi hafif gülerek.
+ Eminim. -
+6
üniversite başıma gelenleri anlatıyorum gelin
4 Ocak ^ saat: 15 ^ Betülün Evi
Tutulan omzumun hissizliği içinde uyandım. Betül sol omzuma kafasını koymuş hala uyuyordu. Boynumun ağrısına bir de omzumun uyuşması eklenince dayanamayıp kıvrandım biraz. Ben kıvranınca Betül korkarak uyandı.
- Ne oldu Manço?
+ Bir şey yok, kolum uyuşmuş biraz sadece.
- Ben uyuyup kalmışım böyle kusura bakma. Fazla uyuyamadım gece.
+ Ya olur mu öyle şey.
Gülümsedim hafiften. istemsiz bir şekilde kollarım Betüle sarılmaya itiyordu beni. O da geri durmadı hiç. Dudakları ikinci kez dudaklarıma değdi. Vücudunu daha fazla yakınlaştırmaya çalışıyordu vücuduma. Üzerime doğru çıkmaya başladı şimdi. Göğüsleri vücuduma değdiği her an beni daha fazla tahrik ediyordu. Ellerini vücudumun üzerinde gezdirmeye başladı. Dudakları dudaklarımdan ayrılıp boynuma doğru yöneldi.
- Burası mı ağrıyor?
+ Evet. -
+7 -1
üniversite başıma gelenleri anlatıyorum gelin
4 Ocak ^ saat: 10 ^ Betülün Evi
Gözlerime tonlarca ağırlığın bağlandığı hissi ve zorluğuyla yarım yamalak toparlandım yerimden. Ense kökündeki ağrı baş ağrısıyla birleşince tarifi zor bir duruma sokuyor insanı. Gözlerimin hala dün gece ki karartıyı aradığını farkettim. Yavaş yavaş etrafımı seçebilmeye başladım. Burası bana yabancı bir yer. Eşyalar hiç tanıdık değil. Bir ses duydum içerden. Kulak verdim. Birkaç kişinin konuşma sesi işitiliyordu. Kalkmaya çalıştım yerimden. Bir an dengemi kaybetmiş olsam da doğrulabildim. Kapının önüne gelir gelmez Betülün yüzü çıktı karşıma.
- Neden kalktın Manço.
+ Senin evin mi burası?
- Evet. iyi misin ?
+ iyi sayılırım. Kimdi o ?
- Göremedim. iyi gizlenmişti. Kaçtı hemen zaten. Sonrasında Abdullahlar geldiler. Eve taşıdık seni.
Az sonra Abdullah, Emrah ve Elif çıktı mutfak sandığım bir kapıdan. Hepsi korku ve acı dolu ifadelerle bakıyorlardı bana. Geceden beri ayrılmamışlar başımdan. Uykulu gözlerine korku yer edinmişti. Betül söze girdi.
- Bakın Manço iyi. Sizler evinize gidin. Ben ilgilenirim onunla. Dinlenin biraz.
Çok itiraz edecek halleri yoktu. Bende konuştum biraz onlarla ve çıktılar. Aklıma Neslihan geldi.
- Nesliden haberiniz var mı ?
+ Korkmasın diye hiç haber vermedik. Abdullahlar gece evine bırakmışlar işte. Evde hala. Gel uzan biraz.
Az önce uyandığım kanepeye geri uzandım. Betül hiç beklemediğim bir şekilde yanıma uzandı. Üzerimizi örttü. -
+7
üniversite başıma gelenleri anlatıyorum gelin
14 Şubat ^ saat: 11 ^ Morg
Ayazın kendini bu kadar fazla hissettirdiği bir başka gün. Günlerden hüzün. Soğuğu andıran herşey şimdi sinemizde esir. Sevgililer günü diye anılan bu günün tüm sevgi etkenlerini çarmıha gerdiği bir gün. Yanımda Betül var onun yanında da Elif. ikisi durmadan ağlıyor. Abdullah ve Emrah kapidalar. Dışarı herhalde bu ortamdan daha sıcaktır. Betül ağlayarak yanıma sokuldu.
- Ailesi ne zaman burda olur.
+ Yarım saate gelirler.
Elif Betüle sarıldı. ikisinin de gözlerinde kin dolu bakışlar. Ama sonu yok, ama sonu olmayacak. Bir kaç adım ileri atıp beyaz örtüyü aralıyorum. Neslihanın müthiş güzelliği beyaza bürünmüş. Öyle bir beyaz ki, sevmek gibi. Bir kadını sevmek gibi. Ölüm ona yakışmış. O ölümde şık durmuş.
Nefessiz kalıyorum şimdi. Dışarı çıkıyorum. -
+10
üniversite başıma gelenleri anlatıyorum gelin
3 Ocak ^ 21:15 ^ Betüllerin Bahçe Önü
Uzun uzadıya dudaklarımızı ayırmadan kalakalmıştık öylece. Betül beni öperken hafif bir ürperti hissediyordum nefesinde. Elleri soğuğa inat ellerimden hiç ayrılmadı. Bir aralar bana oldukça uzak olan sevdiğim kız çok kısa bir zamanda benim herşeyim olmaya başlamıştı. Benim de aklıma kötü düşünceler geliyor olsa da bunun bir şakadan ibaret olduğunu düşünüyordum. Türlü düşüncelerle ayrıldım Betülün dudaklarından;
- Geç oluyor sen eve çık artık.
+ Manço? Sağol
- Hadi beklemesin arkadaşın
+ Özge eve gelmeyecek bugün, teyzesine gidecekmiş. Sen kalsana benimle?
Betülün son cümlesindeki sıcaklık içimi oldukça ısıtmıştı. Ona biraz daha yakın olma adına kabul edecektim bu teklifi. Çok az yaklaştım ona. Ensemde şiddetli bir sıcaklık hissettim az sonra. Vücudum zonkladi sanki. Yere yığılırken duydum en son Betülün haykırışlarını. Üzerimde dikilen karartı yumruklarını sıkıp sıkıp bırakıyordu. -
+6
üniversite başıma gelenleri anlatıyorum gelin
3 Ocak ^ saat: 21 ^ Yasemin Cafe Çıkışı
Neslihan ve Betüle gelen bu kısa ve henüz tam bir anlam veremediğimiz notların üzerine uzun uzun konuştuktan sonra çıktık Yaseminden. ikisinin de çok korktuğu ve fazlasıyla endişeli oldukları tavırlarından belliydi. Betül hiç ayrılmıyordu yanımdan. Ben ise onu sahiplenircesine daha bir yakın olmaya çabalıyordum. Uzun bir yürüyüşten sonra Neslihanın evine yaklaşmıştık.
- Abdullah siz Neslihanı bırakın, ben de Betülü bırakayım evine.
+ Tamam Manço, haberleşelim sonra
Abdullahlar Neslihanı bırakmak için beraberinde gittiler. Ben ve Betül dipdibe yürümeye devam ettik. Betül neredeyse hiç konuşmadı çıktıktan sonra. Evlerine yaklaşmıştık az sonra. Betül mırıltıya benzer bir konuşmayla söze girdi.
- Ne olacak dersin?
+ Hiçbir şey olmayacak ben yanındayım.
Betül durdu birden. Sokakta kimse yok. Üşümekten büzüşmüştük ikimizde. Daha fazla yaklaştı şimdi. Gözlerime bakıyordu sonsuz. Biraz yükseldi parmak uçlarıyla. Dudaklarıyla dudaklarıma dokundu. Çok hafif ısırdı üst dudağımı.
- Nerdeydin bu zamana kadar?
+ Yanındaydım hep. En yakınında.
- Seni bu kadar beklettiğim için özür dilerim.
Cevap vermedim. Dudaklarından ayrılmak değildi niyetim. - daha çok