• 163 / 163 / 163 entry
  • 0 başlık
  • 0.00 incipuan

martin heideger analtıncı nesil silik

  • 0
    sözlüğün en iyi yazarı anketi
    --spoiler--

    --spoiler--
    ···
  • 0
    ateizmi çökertmekten beter yapıyorum gelin
    @39 güldüm ahahaha
    ···
  • 0
    ırkçı degilim ama hitlere hayranım gelin bi
    yüzeysel bir bakış açısı
    ···
  • 0
    hepinizin çok şaşıracagı bişey söylüyorum
    bu bilgi normal hayatta ne işimize yaracak?
    ···
  • 0
    ateizmi çökertmekten beter yapıyorum gelin
    @21 sen cahilliğin sayesinde müslüman olmuşsun kusura bakma. herhangi bir islam metni okuduğunu sanmıyorum. bilinçli olarak islamiyeti seçmediğin içinde cennete gideceğinden bu kadar emin olma
    ···
  • 0
    ateizmi çökertmekten beter yapıyorum gelin
    harbi okuyan yok mu ya?
    ···
  • 0
    ateizmi çökertmekten beter yapıyorum gelin
    @11 okumadın bence. yaptığın yorum çok sığ.
    ···
  • 0
    ateizmi çökertmekten beter yapıyorum gelin
    okuyan arkadaşların yorumlarını bekliyorum.
    ···
  • 0
    ateizmi çökertmekten beter yapıyorum gelin
    ateizmi ahlak bir açıdan yerle bir ettiğimi düşünüyorum. lütfen üşenmeyin okuyun.
    felsefe öğrencisiyim...

    Eğer gerçekten varoluş, özü önceliyorsa, insan, olduğu şeyden sorumludur. Bu şekilde, varoluşçuluğun ilk girişimi, her insanı olduğu şeyin sahibi olma haline getirmektir ve varoluşunun tüm sorumluluğunu kendine dayandırtmaktır. Ve,insan kendinden sorumludur dediğimiz zaman, insanın yalnızca kendinden değil, tüm insanlardan sorumlu olduğunu söylemek istiyoruz... Amaç olarak hiçbir şekilde kötülüğün düzeltimi, örneği, onarımı olmayan bir adalet türü vardır. Bu adalet yalnızca, kötü bir eylemin günahını ödeme için belirli bir tatmini isteyen tutarlılığa dayanmaktadır. Sosinyen'ler Hobbes ve diğer başkaları, öz olarak intikamcı olan ve Tann'nın kendine sakladığı, diğerlerini yönetme hakkına sahip kişilere iletilmesine izin vermediği ve tutkuyla değil akılla davranmaları koşuluyla onlann araçlanyla yerine getirdiği bu cezalandırıcı adaleti hiçbir şekilde kabul etmiyorlar.

    Aslında, olmak istediğimiz insanı yaratırken aynı zamanda insanın olması gerektiğini umduğumuz şekildeki bir imgesini de yaratmayan hiçbir eylemimiz yoktur. Şunu veya bunu olmayı seçmek, aynı zamanda seçtiğimizin değerini de doğrulamak demektir, çünkü hiçbir zaman kötülüğü seçemeyiz; seçtiğimiz her zaman iyiliktir ve hiçbir şey herkes için iyi olmadan bizim için iyi olamaz. Diğer taraftan eğer varoluş özü önceliyorsa ve imgemizi biçimlendirdiğimiz anda varolmak istiyorsak, bu imge hem herkes için, hem de tüm dönemimiz için geçerlidir. Sosinyen'ler bu cezalandırıcı adaletin temeli olmadığına inanmaktadırlar; ama bu adalet, yalnızca zedelenmiş olanı değil aynı zamanda onu güzel bir müzik olarak gören bilgeleri, iyi bir yapının iyi yetişmiş kafalan tatmin etmesi gibi tatmin eden bir tutarlılık ilişkisine dayanmaktadır. Cezanın hiç kimseyi düzeltmeye yaramadığı zaman bile, gözdağı veren ve bu şekilde bir cezanın olacağını haber veren yasakoyucu bilgenin, eylemi tamamen cezasız bırakmaması onun direşme gücünden ileri gelmektedir. Ama bilge birşeyin olması konusunda bir söz vermediği zaman, bilge yalnızca tutarlı olan şey için söz vermesi nedeniyle onu bu sözü tutmaya zütüren bir tutarlılığın varlığı yeterlidir. Ve eğer ceza, düzeni oluşturmaya katkıda bulunmazsa, burada düzensizliğin zarar vereceği, zihnin belirli bir ödünlenmesinin varolduğunu söyleyebiliriz. Böylece sorumluluğumuz, onu var-sayabileceğimizden çok daha büyüktür, çünkü tüm insanlığı kapsamaktadır. Eğer işçiysem ve komünist olmak yerine hıristiyan bir sendikaya katılmak istiyorsam, bu katılımla boyuneğmenin temelde insana uygun gelen bir çözüm olduğunu, insanın krallığının yeryüzünde olmadığını belirtmek istiyorsam yalnızca kendi durumumu ortaya koymuyorum: herkes için boyuneğmiş olmak istiyorum, böylece tutumum insanlığın tümünü bağlamıştır.

    Hukuk, belirli bir ahlaksal güçtür ve ödev, ahlaksal bir baskıdır. Ahlaklar'dan anladığım, dürüst insanda doğa yasalarına denk olan yasalardır: çünkü Romalı hukukçunun çok güzel bir biçimde söylediği gibi iyi geleneklere aykırı olan şeyi yapmaya gücümüz olacağına inanmamalıyız. Dürüst insan, aklın izin verdiği ölçüde tüm hemcinslerini seven kişidir. ... Din, ahlaksal tanrılardan vazgeçebilir; bu olguyu yeteri kadar göstermiştir; ahlaksız tanrılara katlanamayan ve dini, ilkelerine ister istemez teolojik bir destek vermek için tinselleşmeye zorlayan ahlaktır. Dini, içinde gizemsel yaşamın saranp solduğu veya kuruduğu uzlaşmalara zorlayan ahlaktır. Ve ahlak bu ilişkiden kurtulmayı isteyeceği zaman, din buna, tanrılara ahlaklı olmalannı bu kadar kesin bir biçimde buyurduktan sonra vesayetlerinden o kadar kolaylıkla vazgeçilemeyeceği sekinde yanıt verecektir. Ahlak, kendisine yabancı tanrılara katlanmıyordu: böylece kendisine yakın olabilecek tannlara gereksinim duydu.
    iyilikseverlik, evrensel bir iyiyürekliliktir ve iyiyüreklilik aşk veya duygulanım durumudur. Sevmek veya duygulanmak başkasının mutluluğuna sevinmektir veya aynı anlama gelen başkasının muüuluğunu kendisininkinin içine sokmaktır. Bu şekilde, Tannbilim'de çok önemli bir zorluk çözümlenmiş oluyor; her umuddan, her kaygıdan, çıkarla ilgili herşeyden kurtulmuş çıkardışı bir sevginin nasıl varolacağını bilme konusu. Çözüm, başkalarının mutluluğu bizi sevindirdiği zaman, onların mutluluğunun kendi mutluluğumuzun içine girmesidir, çünkü bizi sevindiren şey kendi için aranır. Felsefe, sanat, bilim, çeşitli nedenlerden dolayı ahlaka sağlam destekler veremez. Ahlaka kalan sadece dindir ve ruhun tamamen farklı bir alanında oluşmuş bir disiplin için dinin şaşırtıcı bir biçimde uyum sağlamış bir desteği getirdiğini kabul etmeliyiz. Kuşkusuz bu, öncelikle en uç güçsüzlüğüne uyum sağlamış olağanüstü güçtür, ama aynı zamanda bu birbirlerine tamamen özdeş öğretilerin mucizevi uyumudur.

    Oysa bu, tam da ahlakın kaçınılmaz bir biçimde dış desteğe gereksinimi olduğu noktadır. Ahlak bu desteği gizemcilikte aramış ve insan üzerinde etkili olamadığından Tann'ya inandırmak görevini üstlenmiştir. Bu ilk Tanrı yalnızca güçlüydü; Tanrı'yi aralıksız kutsallaştırdı; kendine doğaüstü bir güç sağlamak için dini ahlaksal hale gelmeye zorlamıştır. Bu zorlamanın anlamı açıktır: bu zorlama, açıkça, Tann'nın yardımı ile basit özlemlerin tatmininin dayandığı bir koşulu her zaman hissedecek bir etkinliğin zayıflığını gösterir.
    Bu gereksinim, ilk kaynağını kuralların metafıziksel biçimde doğrulanmaları gereksiniminde bulması için her türlü biçimiyle, bilince çok fazla bağımlı, çok popüler ve çok tutulamazdır. Bu gereksinim ancak, kendi güçlerine indirgenmiş ahlakın güçsüzlüğü duygusundan doğabilir. Dinin dışında hiçbir şey özüyle yeteri kadar uyum içindeki ahlakın bu güçsüzlüğüne bir çare bulamaz görünmektedir. Kamusal güç yalnızca, eğilimi dayatmadan eylemi dayatan kaba bir yaptırımdan başka bir şey değildir. Bu güç, adaletten nefret edenleri adalet yolunda kullanır ve zaten bu gücün ahlaksal gereksinimlerin yalnızca dar bir bölümüyle ilgisi vardır. Kuşkusuz erdemi mahkum etmeyen kamuoyu onu fazla da desteklemez ve hatta erdemi durdurduğu da olur.

    zaten materyalist modern algılayış konformist bir fenomenin diktesiyle kodlanarak insan zihnine yerleşir ve bu da insan varoluşunun hedonik (çıkarcı) bir düzlemdeki oluşumunu yansıtır.
    ···
  • 0
    siirt den izmir e göçüşümüzü anlatıyorum
    vazgeçtim anlatmıcam
    ···
  • 0
    siirt den izmir e göçüşümüzü anlatıyorum
    ailemiz 8 kişilikti; babam, annem, dedem, ninem ve 3 kardeşim... ben tek kız çocuğuyum... dedem ve ninem türkçe bilmiyorlardı, annem çat pat...
    ···
  • 0
    siirt den izmir e göçüşümüzü anlatıyorum
    gerçekten çok zorlu bir süreçti. o dönem 15 yaşında okulundan, arkadaşlarından, çevresinden ayrılmak zorunda kalan bir genç kızdım.
    ···
  • 0
    ben erkeğimin geyşasi olurum
    icabında ayaklarını bile yıkarım.
    ···
  • 0
    erkek arkadaşım bana minik kuş diyor
    ben de ona küçük sincap diye sesleniyorum.
    ···
  • 0
    çamlıca da benle yoğurt yiyecek cesur erkek
    öncelikle cesaretinizi kanıtlamanız lazım.

    gidin annenizin kulak memesini emin caps getirin bakalım.
    ···
  • 0
    türk kızıyım ve türk kızları gerçekten mal
    türk kızını eleştirmeden önce açın taklu zütünüze tespit yapın
    ···
  • 0
    martin heideger
    @16 çok şükür
    ···
  • 0
    inci sözlüğün seks odaklı bir oluşum olması
    upluyorum ok
    ···
  • 0
    türk kızıyım ve türk kızları gerçekten mal
    etnik olarak kürdüm ama bir türkiye vatandaşı olarak kendimi türk olarak tanımlamaktan gocunmam öncelikle.

    sonralıkla, bir türk kızı olarak kesinlikle diyebilirim ki; türk kızları kesinlikle kitap okumuyor. okudukları kitaplar da popüler kültür kitapları; elif şafak falan... türk kızları, gerçekten cahil; felsefe, sosyoloji, siayaset biliminden bi haberler. ve en önemlisi spor yapmıyoruz ve çok çabuk fiziksel olarak çöküyoruz.

    bu durumlar, kendi neslimden utanmamı sağlayan kısımlardı.

    ama türk erkeği olarak siz! çok mu iyisiniz? güldürmeyin beni : )
    ···
  • 0
    inci sözlüğün seks odaklı bir oluşum olması
    acizsiniz
    ···
  • 0
    merhaba beyler herkes tam isimini
    pakize yılmaz
    ···
  • 0
    inci sözlüğün seks odaklı bir oluşum olması
    amlı zütlü başlık açsaydım bu başlık tutardı sanırım.
    ···
  • 0
    inci sözlüğün seks odaklı bir oluşum olması
    bir kadın olarak beni irrite ediyor açıkçası. oysa burada düşün dünyasına dair pragmatik argümanlarla spekülatif varsayımlarda bulunup, varoluşun naif fısıltısında hunharca akıl telakkiyesi yapıp, fenomolojik determinizmin bize sunduğu olanaklar çerçevesinde sıcacık arkadaşlıklar geliştirebiliriz, sevgi yumağı bile olabiliriz.
    ···
  • 0
    bir çinli bir çinlinin bir çinli bir çinlinin
    bir çinli bir çinlinin
    ···
  • 0
    anaokuluterk caps yaptım piçler capsli
    bu son olsun
    ···
  • daha çok