• 0 / 0 / 1132 entry
  • 0 başlık
  • 11.84 incipuan

namikkemal reload birinci nesil normal

  • -1
    parlak türkün götünü nasıl korudum
    @435 evet sık sık amerikaya giden bir arkadaşa sordum, haklıymışsın, jfk new york un doğusuna düşüyromuş. açıkcası ben 2 kere new yorku gördüm. ilk gittiğimde yarı uyanıktım, dışarıya bakma fırsatı olmadı, o zaman farkında değilim ama dönüşte gördüm manhattan ı. acaba yoğun trafik yüzünden o yönü kullanmış olabilir mi uçak. uçak önce atlantike yönelip sonra dönüş yaptı herhalde, bilemiyorum
    ···
  • 0
    parlak türkün götünü nasıl korudum
    @397 murat benim dışardaki arkadaşım, onunla alakası yok. o arkadaşın ismini vermemeyi tercih ediyorum.
    ···
  • 0
    parlak türkün götünü nasıl korudum
    @403 bende onun gibi siyasal bilgilerde okuyordum ama uluslararası ilişkilerde değildim. ayrıca michael gibkofille ya da prison break la fazla bir alakası yok yaşadıklarımın. michale karakteri aşırı zeki birisi, ama benim gibi silah bilgisi yok, benimse bilgim var ama zeka olarak onun gibi üstün değilim normalim. ayrıca ahlaki olarak o benden daha iyi durumda. ben hayatta kalabilmek için her türlü pisliği yaptım, para verip zenciyi gibtirttim, ırkçı beyazlarla işbirliği yaptım, bir eşcinseli istismar ettim. ama gerçek hayatta olan, yapılması gereken budur, acımasızdır gerçek hayat. prison break kurgudur tamamen.
    ···
  • 0
    parlak türkün götünü nasıl korudum
    @411 o arkadaşla daha sonra türkiyede görüştüm. hapisten çıktıktan sonra amerikada kalamadı, ticari hayatı bittiği için türkiye ye geri döndü. benden sonra bir sorun yaşamamış. ama mekgibalılar 5 zenciyi yakarak öldürmüşler. ben ordayken mekgibalılara benzin ve strofoamdan basit napalm türü yangın çıkarıcılar yapılacağıyla ilgili bilgi vermiştim. büyük ihtimalle bu tarz birşey yaptılar. çünkü o zamana kadar hapishanede o tarz bir öldürme olmamıştı, genelde bıçak kullanırlar. tabi hapishane yönetimi yine yalan uydurdu, basına gaz patlaması sonucu çıkan yangın filan diye masal uydurmuşlar diye duydum.
    ···
  • 0
    parlak türkün götünü nasıl korudum
    hapisten çıkıp bir süre muratın yanında zorunlu ikamet ettikten sonra artık sınırdışı edileceğim gün gelmişti. muratla türkiyede görüşmek üzere vedalaştıktan sonra los angelestan new yorka uçakla gittim. aslında beni trenle zütürmek istiyorlardı ama washington büyükelçiliğimiz elçilik ödeneğinden gerekli parayı verip uçakla gitmemi sağladı. los angeles tanrının lanetlediği yeni dünyanın babiliydi, bir daha asla dönmeyeceğime yemin ettim uçak pistten ayrılırken. new yorktan istanbula tek uçakla dönecektim.jfk den bir airbusla ayrlırken son bir kez new yorka baktım. manhattan tüm görkemiyle karşımdaydı. içimden bildiğim tüm küfürleri ettim. amerika sezarlarıyla, crasuslarıyla postmodern dünyamızın romasıydı, ama capitolde jüpitere sunaklar verilmiyordu wall streetin kapitalist tapınaklarında. tüm bir 3. dünyanın kanı emilip paraya çevriliyor ve uluslararası kapitalist sermayenin yeni tanrıları şirketlere peşkeş çekiliyordu. ışıltılı dünyasını yansıtırken holywood bizlere yeni dünyanın, san quentin de körpecik delikanlıların ırzlarına geçiliyor, bedenler örseleniyor, metropollerin sokaklarında evsizler köpekler gibi artık dileniyorlar. özgürlük heykeli bir şaka gibi uzaktan giderek siluetini yitirirken, bir daha asla diyordum içimden. benim için amerikan rüyası bitmişti. yaşadıklarım bir karabasandı ve ben uykudan uyanmıştım artık...
    ···
  • 0
    parlak türkün götünü nasıl korudum
    bu arada can sıkıcı bir olay daha yaşadım. daha doğrusu arkadaşım murat yaşadı. glendale ermeni toplumu arasına dışardan özellikle ermenistan ve rusya dan ermeniler geliyordu. bunların içinde kazaryan adlı rus ermenisi birisi vardı. bu adam rostov şehrinin yerel mafya liderlerinden biriymiş ve amerikada ermeni mafyası oluşturmuştu. bu elemanın ermeni toplumu arasında pek saygınlığı yoktu. tahminimce bununda etkisiyle ermeni toplumuna iyi görünmek için gazetede benimle ilgili çıkan haberden sonra muratı rahatsız etmeye başlıyor. murat ta korkusundan tası tarağı toplayıp los angelesin kuzeyinde ilçemsi bir yerde ev tutuyor. bunu duyduğum zaman çok acı çekmiştim, o ara dışarda olsaydım herhalde daha büyük olaylar yaşayacaktım. yine daha önce bahsettim, ermeni gazetesine yolladığım mektupta porto rikolu ulusal kurtuluşçularla temasım olduğunu yazmıştım. bu yüzden de amerikalı görevliler tarafından cezaevinde sorguya çekildim. porto riko 1900 lerin başından beri amerika işgali altındaydı ve bazı porto rikolular buna karşı, bağımsızlık için mücadele ediyorlardı. amerikalılar bu konuda çok hassastılar. ama benim islamcı bir terörist olmadığımı bilen amerikalılar bu işin üstüne fazla gitmediler. o ara bütün güçlerini, kaynaklarını bu yönde harcıyorlardı.
    ···
  • 0
    parlak türkün götünü nasıl korudum
    kaliforniyanın sıcağında cezaevi nakil aracına bindirilerek uzun bir yolculuktan sonra san diego yakınlarında fazla sıkı olmayan bir cezaevine nakledildim. san quentin san francisco nun kuzeyinde denize yakın bir yerdeydi. o yüzden iklimi çok sağuktu., kışın pasifikten gelen soğuk hava akımları yüzünden birçok mahkum romatizma olmuştu ve acı çekiyordu. bu yüzden san diegonun sıcak iklimi bana ilaç gibi geldi. cezaevi san diegonun güneyinde mekgiba sınırı tarafındaydı.
    ···
  • 0
    parlak türkün götünü nasıl korudum
    erdemle biraz daha sohbet ettik. ilk görev yerinin hindistan olduğunda sonra los angelese geldiğinden filan bahsetti. genç ve idealist bir hariciyeciydi. bana memleketle ilgili haberler verdi, kendisine suça karışmayacağıma dair söz verdikten sonra ayrıldı. zaten sürekli gözetim altında olduğum için suç işlemem mümkün değildi. türkiyeden birisiyle konuşmam beni çok rahatlatmıştı. artık nakil için gün sayıyor ve bir an önce aileme kavuşmanın hayallerini kuruyordum.
    ···
  • 0
    parlak türkün götünü nasıl korudum
    ya da kısa keseyim, zaten bundan sonra anlatacaklarım bürokratik işlemlerle ilgili, anlatılacak fazla birşey kalmadı.
    neyse başkonsolosluktan daha önce bahsettiğim erdem adlı genç hariciyeci tekrar ziyaretime geldi. bana diğer türk arkadaşın naklinin şu an için zor olduğunu söyledi. ben kesinlikle bunu kabul edemeyeceğimi, bu kadar pisliğe battıktan bu kadar insanın canı yandıktan sonra bu arkadaşın burada kalmasını sineye çekemeyeciğimi, burda türkiye cumhuriyetini temsil ettiklerini, bir türkün hayatının ve ırzının onlar tarafından korunması gerektiğini ısrarla söyledim. erdem bana bak sen belki beni hatırlamazsn ama ben seni ankaradan hatırlıyorum hemen hemen aynı dönemlerde okuduk ankarada, uluslararası ilişkilerdeydim ben, sen kültürlü bir insansın, kriminal bir insan değilsin, kendini burada çürütme, ben o arkadaş için garanti aldım, gerekirse onu tecrit edeceklerini söylediler dedi.
    ···
  • 0
    parlak türkün götünü nasıl korudum
    artık beni diğer mahkumların yanına bırakmıyorlar daha tehlikeli mahkumların olduğu yine eski bloğuma yakın bir bölgede tutuyorlardı. tj amcığı revirden bana haber gönderip barışmak istediğini, herkesin kendi yolunda ilerlemesinin daha doğru olduğunu söyledi. mahkumlar beni ajan ya da terörist olarak görüyorlardı artık. özellikle eskiden aramın iyi olduğu mekgibalılar bana karşı daha mesafeliydiler, çünkü kendimi bunlara solcu olarak tanıtmıştım, mekgibalılar hapishanedeki en politik mahkumlardı, hırsızlıkta yapsalar, katilde olsalar sisteme karşıydılar. özellikle mekgibadaki zapata hareketi çoğunu daha da politikleştirmişti. rage against the machine adlı grubun mekgibalı gençler üzerindeki etkisi hala sürüyordu. özellikle kuzey kaliforniyalı tarım işçilerinin çocuklarını oluşturduğu bir çete çok politikleşmişti. bunlar zencilerle birlikte hareket edip daha kriminal olan güney kaliforniyalı ve los angelesli mekgibalılarla sürtüşme halindeydiler.
    bu arada bir parantyez açıp amerikadaki latin toplumu hakıkında biraz bilgi vermek istiyorum. bu bilgileri birinci elden soyadını hatırlamadığım enrique adlı eski bir çete mensubundan edindim. bu adam kaliforniya mekgiba toplumu arasında bir efsane gibiydi. ben bunula tanıştığımda artık bir dedeydi. 1950 lerde mekgibalı genç bir kıza tecavüz eden 2 amerikalı denizciyi bıçakla doğramıştı ve hala bu suçtan içerdeydi. idamı mekgibalıların yaptığı büyük halk gösterileriyle birkaç kere engellenmişti.
    ···
  • 0
    parlak türkün götünü nasıl korudum
    daha önce görüştüğüm fbi dan gelen 2 ajan bu sefer türkiye nin los angeles başkonsolosluğundan erdem adlı genç bir türk arkadaşla beraber benimle görüştüler. erdem bana türkçe beni başka bir cezaevine zütüreceklerini, olaylara karışmamamı, cezamın az kaldığını yakında türkiye ye döneceğimi, tj in yaralanması dahil, bütün işlediğim suçların hasıraltı edileceğini, adamların benden biran önce kurtulmak istediklerini söyledi. ben bu cezaevinde başka bir türkün olduğunu onunda başka bir cezaevine gönderilmesini istediğimi aksi halde tecavüze uğrayabileceğii, zaten yaptığım herşeyin bunu engellemek için olduğunu, eğer bu arkadaş burada bırakılırsa gittiğim yerde asla rahat durmayacağımı herşeyi göze alıp elimden gelen herşeyi yapacağımı, ingilizce olarak söyledim. artık hakkımda herşeyi bildikleri için saklama gereği duymadan, adam öldürmenin binbir yolunu bildiğimi, çıplak elle, ya da etrafımdaki herşeyi bir silah olarak kullanabileceğimi açıkca söyledim. hiçbir şey yapamasamda ölüm orucuna gireceğimi belirttim. ölüm orucunu duyan adamların hafiften tedirginlik duyduklarını hissettim. çünkü amerika topraklarında böyle birşey daha önce bildiğim kadarıyla olmamıştı. geçmişimi ve türkiye gibi ülkelerdeki ölüm oruçlarınıda bildikleri için boş tehdit olmadığını anlamışlardı. ellerinden geleni yhapacaklarını artık suç niteliği taşıyan bir işe kalkışmamaı ve beklememi söyleyip gittiler.
    ···
  • 0
    parlak türkün götünü nasıl korudum
    bu arada ellerinde hiçbir delil olmamasına rağmen tedbiren 1 hafta hücreye konuldum. hücre cezası bana çok kötü geldi halüsinasyonlar görmeye ve kendi kendime konuşmaya başladım. hücreden çıkartıp pgibiyatrla görüşmem sağlandı. daha önceden hazırladığım ve bir arkadaş aracılığıyla kapalı ve sıcak bir mahzene koyduğum bir kavanoz vardı. bunda yemeklerden elde ettiğim mısır, bezelye ve balık gibi besinleri kendi sıçtığım takla karıştırıp solüsyon haline getirmiştim. yaklaşık 15-20 gün içinde bir bio-toxin olan botulinum elde etme düşüncem vardı. clostridum botulinum adlı anaerob bir bakteri türünün salgıladığı bir zehirdir bu. hava almaması için cam kavanozun kapağını sıkıca kapatmıştım. normalde sıçtığımız takta binbir çeşit bakteri türü bu arada clostirdium botulinumda vardır. kavanozu havasız bırakarak aerob yani havaya ihtiyaç duyan bakterilerin çoğunu öldürüp geride clostridum botulinum gibi anaerob yani oksijensiz ortamda gelişen bakterileri çoğaltma amacındaydım. bu arada mısır-bezelye-balık besin karışımıda bakterinin gelişmesi için uygun ortamı sağlayacaktı. ama aradan 40 güne yakın zaman geçtiği için kavanoz iç basınca dayanamamış ve parçalanmıştı. tabi kanıtları gördükleri zaman maddenin nolduğunu hemen anlamışlardı.
    ···
  • 0
    parlak türkün götünü nasıl korudum
    arkadaşlar mesaj kutum doldu taştı. bitirmem yönünde yoğun istek var. bu kadar ilgi çekeceğini tahmin etmemiştim. olayları atlayarak hızlı bir şekilde anlatıp bugün bitireceğim.
    ···
  • -1
    parlak türkün götünü nasıl korudum
    beyler hala hikaye diyorsunuz, inanmıyorsanız niye beni uğraştırıyorsunuz dıbınıza koyim. sorup soruşturun burada yanlış hatırladığım şeyler dışında hiçbir yalan dolan yoktur. artık anlatmayı kesiyorum, birkaç arkadaş ısrarla anlatmamı istemişlerdi onlar için devam ediyordum, ama artık yeter, zaten zamanım yok, uğraşamam artık. herkese iyi geceler.
    ···
  • 0
    parlak türkün götünü nasıl korudum
    hemen gazeteye bir yazı gönderdim. yazıdmda iddiaların asılsız ve komik olduğunu, türk istihbaratının bu kadar geri zekalı olmadığını, benim gibi ermenice bilmeyen birini yollamasının saçma olduğunu, ayrıca bu amaçla gelmiş olsam neden kendimi saklamadığımı, türk olduğumu açık açık söyleyip, ermenilerle bazı konularda tartıştığımı, 5 ay glendale da ermeni cemaati içinde yaşadığımı, şimdiye kadar neden birşey yapmadığımı, amerikaya gelmeden önce porto riko, küba gibi çeşitli yerleri gezdiğimi, porto riko da ulusla kurtuluş hareketinde insanlarla temasım olduğunu, isterlerse onlarla konuşabileceklerini yazdım.
    ···
  • 0
    parlak türkün götünü nasıl korudum
    neyse uzatmayayım, sonuçta tj amcığı hawailiyi gibme umuduyla mekana erkenden geldi ve henüz yeterli orana ulaşmamış sistemi elektrik düğmesine basarak erkenden tetikledi. zayıf bir patlama oluştu ama yinede patlama sonucu tj 3 metre öteye fırlayıp duvara çarptı ve 2-3 kırıkla tekrar revire gitti. yansa bile oluşturduğum gliserin-permanganat düzeneği tespit edildi. soruşturma sonucu 1. dereceden şüpheli konumuna düştüm. çünkü herkes, gardiyanlar bile artık benim tj le düşmanlığımı biliyordu. bu sistemi kurmuş olmam adamların dikkatini çekti ve fbi ya haber verildi. fbi türkiye ye yazı göndererek benimle ilgili bilgileri istemişler. türkiye den gelen benim açımdan iç açıcı olmayan haberler adamları telaşlandırdı tabi. fbi dan gelen 2 ajan tarafından sorguya tabi tutuldum. artık politikayla ilgilenmediğimi, varolan olayın tamamen adi bir vaka olduğunu söyledim.
    bu arada benimle ilgili bilgiler dışarıya sızdı ve glendale deki yerel bir ermeni gazetesi hakkımda yazılar yazdı. yazıda benim türk istihbaratının bir elemanı olduğum, amerikaya sabotaj ve diasporanın önde gelenlerine suikast yapmak için gönderildiğim, eskiden solcu olmama rağmen devlet tarafından devişirildiğim iddia edildi.
    ···
  • +1 -2
    parlak türkün götünü nasıl korudum
    hava yakıt patlayıcısında basınç dalgası normal patlayıcılardaki gibi ilerlemez. normal patlayıcılarda basınç dalgası patlama merkezinde çevreye doğru yayılır ve sert bir yüzeyle karşılaştığında yansır, aynı zamanda çok hızlı gelişip biter. ama hava yakıt sisteminde patlama merkezi yoktur, çünkü yakıt havaya bir bulut şeklinde dağılmıştır. normal patlayıcıya göre basınç dalgası daha güçsüz ama daha uzun ve her yöndendir. yani huur çocuğunu önünden arkasından her yerden basınç vuracaktı. 30 metrekarelik oda için 4 metre küplük doğalgazın yeterli olacağını hesapladım. hava yakıt sisteminde yakıtın hava oranı çok önemlidir, patlama oluşabilmesi için alt ve üst sınırlar vardır. eğer düzgün bir oran tutturabilirseniz bir şişe eter ya da parfümle bile bir odayı dağıtabilirsiniz. doğalgaz ın ağırlıklı olarak metandan oluştuğunu düşünürsek alt sınır yüzden 5, üst sınır 15 tir. ayrıca etkili bir ateşleme sistemine ihtiyacım vardı. sülfürik asit p. kloratlı sistemi düşündüm ama elimde sülfürik asit yoktu ve uğraşmak istemiyordum. eczanedeki eleman aracılığıyla gliserin potasyum permanganat elde ettim.p. permanganat gliserin etkileşimi yaklaşık 20 saniye içinde güzel bir ateş verir. ama benim daha uzun bir süreye ihtiyacım vardı. o yüzden bir ilaç kutusunun dibine önce permanganatı koydu, üstüne tuvalet kağıtlarından yerleştirdim ve en üste gliserini döktüm, bu bana 15-20 dakika zaman verecekti.
    ···
  • 0
    parlak türkün götünü nasıl korudum
    tj in rahatsız ettiği hawaili bir genç vardı, market ve banka soygunlarında içerdeydi bu çocuk. bana tj yi istediğim yere çekebileceğini söyledi. böylece ben tj in işni rahatlıkla bitirebilecektim. ben buna benim tarzımın daha farklı olduğunu, tj in fiziksel olarak benden güçlü olduğunu söyledim. ona tj yi mutfağın bulaşıkhanesine çağırmasını söyledim. burası 30 metrekarelik kapalı bir yerdi. burda doğalgaz sistemine bağlı bir vana vardı. tj yi hava-yakıt patlaması dediğimiz bir sistemle ortadan kaldıracaktım. normalde patlayıcı karışımlar oksitleyici ve yakıt karışımı, ya da nitrogliserin gibi mesela kendi içinde kendi oksijenini tutan bileşik şeklindedir. hava-yakıt karışımlı patlayıcılar yine bu prensiple çalışır ama gerekli olan oksijeni havadan sağlar. havadaki oksijen oranı yüzde 30 geçmese bile yeterlidir. sistem oksitleyici olarak havayı kullanacak, yakıt olarakta doğalgazdaki yüzde 90 dan fazla metan ve diğer carbon bileşiklerini kullanacaktı.
    ···
  • 0
    parlak türkün götünü nasıl korudum
    neyse beyler kısa keseceğim, zaten birçok şeyi hatırlayamıyorum doğru dürüst, mesela aşağıda arkadaşlardan biri mara salvatrucha dan bahsetmiş. onu görünce hatırladım bu m16 dediğim adamlar için böyle diyorlardı. m16 da doğrumu değil mi onu bile tam hatırlamıyorum açıkcası. tj amcığı döndükten sonra risini patricia ya verip kokainle karıştırttım ve tj amcığı bunu çekti. 2 gün sonra bin karın ağrısı ve ağır ishalle tekrar revire kaldırıldı. ama ölmedi zütveren...
    aslında ölmeme ihtimalinin farkındaydım, çünkü kısıtlı imkanlarla yaptığım risin crude yani kabaydı. biz buna kirli ürün deriz. saf protein şeklinde değildi, içinde hala tohumdaki lif, selüloz, ve kastor yağı vardı. laboratuvar ortamı ve gerekli kimyasallar olmadan saf ürünü elde etmem imkansızdı. tj nin güçlü bünyeside bir etkendi. ayrıca kokainle birlikte verilmesinin etkisini azaltmış olabileceğini düşünüyorum aa emin değilim açıkcası. sonuçta tj iki üç gün acı acı sıçtıktan sonra iyileşip taburcu oldu. bu arada bloods ların etkili elemanlarından biri meskene tecavüz, hırsızlık ve adam yaralama suçlarında bizim bloğa geldi. bu elemana bloodsllar hammer diyorlardı, tj gibi bir hayvandı bu da. çete hiyerarşisinde tj den daha yüksekte olan bu eleman gelir gelmez patricia yı tj den aldı. tj bu duruma ses çıkaramadı, ve bunun acısını başka masum insanlardan çıkarmaya, cinsel tacizlere başladı. bu huur çocuğundan herkes illallah demişti. herkes benden bir aksiyon bekliyordu.
    ···
  • 0
    parlak türkün götünü nasıl korudum
    @305 yok kanka öyle kolay değil o işler. önce cezanı çektiriyorlar sonra postalıyorlar. sonuçta amerika da amerikan vatandaşlarına karşı işlenmiş bir suç var ortada.
    ···
  • 0
    parlak türkün götünü nasıl korudum
    @285,

    1- besin zehirlenmesi belirtileri biliyorsun genel belirtilerdir. kusma, ishal, karın ağrısı, halsizlik sonucu adam 2-3 günlük sürede geberir. ve inan cezaevi ortamında kimse tj gibi bir adamın ölmesini gibine takmaz. cezaevi doktorları uğraşmaz, bir sebep uydurup cenazeyi yollarlar. zaten bu adamların aileleri bağımlı, yol yordam bilen tipler değil, tak yoluna gider. ayrıca diyelim ki şüphelendiler zehirlendiğinden. cezaevi doktorlarının risin zehirlenmesini anlamaları zordur. hani siyanür, olsa ya da alkaloit tarzı bir zehir olsa rahatlıkla anlaşılırda risin zor. anlasalarda benim yaptığımı ispatlayamazlar.

    2- bununla ilgili yorum yapmak istemiyorum, geçmişime ait karanlık bir dönemle ilgili bilgi ve birikimim. bunun acısını fazlasıyla çekip diyetimi ödedim.

    3- bu durumu anlaybilmeniz için o ortamı yuaşamanız lazım. ne desem boş.

    4- evet bu konuda bizde daha sonra arkadaşlarla çok düşündük. o dönem yalnızca biz değil birçok müslüman mahkumun bu uygulamaya maruz kaldığını öğrendik. bu george bush döneminde yayınlanan bir gizli genelgeyle ilgili bir durummuş. ayrıca san quentin artık yozlaşmış bir cezaevi. orada bizim gibi basit bir suçtan içerde olan cezayirli bir berberi vardı. raheem lerin grubunda kalıyordu. bu adamın anlattığına göre militan müslümanları amerikanın ortalarında bir yerde rocky dağlarında özel yapılmış cezaevlerine koyuyorlarmış. bu oklahoma bombacısı timoth macvein miydi ne gibimdi o, ikiz kuleleri ilk bombalayan remzi yusufu filan burda tutuyorlarmış.
    11 eylül olduğu zaman hapishanelerde müslüman mahkumlara zennci müslümanlar hariç büyük saldırılar olmuş. bu yüzden sözde daha güvenli hapishanelere atma uygulaması, ya neyse işte huur çocukları kendi kanunlarını bile giblemediler 11 eylülden sonra, bizde o dönemin kurbanları olduk.
    5- dediğim gibi san quentin abartıldığı gibi bir yer değil. en azından ben ordayken. hiç unutmuyorum bir kere bir televizyon ekibi gelmişti, national geography kanalından belgesel yapıyolardı. o zaman baya bi sıkmışlardı bizi, bizde rol yapmıştık, cezaevi söyle güvenli, mahkumlar böyle haftada bir aranıyor filan diye herşey bir illüzyondu sadece
    ···
  • 0
    parlak türkün götünü nasıl korudum
    @292 yapman gereken yalnızca google a dalak patlaması yazman. ondan sonra gelip benden özür dilemene gerek yok. gençliğine cahilliğine veriyorum.
    ···
  • +2
    parlak türkün götünü nasıl korudum
    tj yokken patricia ile tekrar tekrar seviştik, gündüzleri devamlı yanıma geliyordu, diğer zenciler tj den korktukları için patricia ya yaklaşmıyorlardı. raheem de tj yi hacamat ettiği için hücredeydi, o olsaydı müslüman olduğum için gelip yaptığımın yanlış olduğunu söyleyip kafamı giberdi. kimseden çekinmeme gerek yoktu artık. resmen sevgili gibi olmuştuk, liseli aşıklar gibiydik. size garip geliyor biliyorum bunlar. ama makyaj yaptığı zaman asla bir erkek olduğunu anlayamazdınız. tj nin revirden dönmesine yakın yine huzursuz olmaya başlamıştım. patricia ya risini ve kokaine karıştırmam için yardımı gerektiğini anlattım. anında kabul etti.
    ···
  • 0
    parlak türkün götünü nasıl korudum
    bu maddelerin olması büyük şanstı çünkü kloratlı plastik patlayıcı türü biraz güçsüz ama parça tesirli yaparsam en az 5-6 zencinin anasını gibebileceğim birşeyler yapabilirdim. neyse uzatmayayım, bu arada hiç beklemediğim ama bana biraz soluk aldıran bir olay gerçekleşti.tj in patricianın suratını dağıttığı gün koridordayken uzaktan tj in sataşmalarına maruz kaldım. tj kaltak turk seninle işim bittiğinde zütünün üstüne oturamayacaksın, zütünü bir mağara gibi genişleteceğim diyerek bana sataşmıştı, ben de bunun üstüne yürüdüm ve o ara gardiyanlar araya girip beni yere yatırdılar. tj uzaktan kudurmuş gibi bağırıyordu. senin o müslüman zütünü kanatacağım, hepinizi afganistana sürüp bombalamak lazım, el kaideci usame bin ladinin yannanını kemirin tarzında birşeyler diyordu. o ara başım öne eğikti birden büyük bir gürültü duydum tj nin sözleri yarım kalmıştı. meğerse raheem tj amcığını müslümanlara küfür etmesine daytanamamış ve huur çocuğu tj in suratını duvara geçirmiş. tj in burun kemiği ile 2 dişi kırılmış, ağzı yüzü sarılı 2 hafta revirde kalmak zorunda kalmıştı. raheem resmen tj in ağzını yüzünü gibmişti. 2 hafta rahat ettim.
    ···
  • 0
    parlak türkün götünü nasıl korudum
    cezaevinde temizlik malzemesi olarak kullanılan materyallerin içinde sodyum hipoklorit(sıvı bildiğiniz çamaşır suyu) kalsiyum hipoklorit maddelerinin çok olduğunu farketmiştim. ayrıca bol miktarda sodyum klorür yani bildiğiniz tuz elde etme imkanım vardı.
    bu arada arkadaşlar sanırım bir bayan arkadaş billy e acımadın mı demiş, başka biriside peki billy hetero değil miydi, çıkınca nolcak filan demiş. öncelikle benim billy e, ki kendisi patricia ismini tercih ediyor, acımamı gerektirecek birşey yok. ben patricia ya tecavüz etmedim sonuçta, herşey kendi isteği ile oldu. ayrıca billy gibi insanlar aslında hetero yaşamı sürerlerken böyle bir olay yaşayıp gerçekte nolduklarının farkına varıyorlar. şu yanılgıya sakın düşmeyin. hapishanede her yannanı yiyen otomatikmen ipne olmaz. adamda yoksa eğer yüz kerede gibseniz o adam ipne olmaz. böyle insanlarda tanıdım, yani tecavüze uğramış ama asla ve asla kendinden ödün vermemiş insanlarla. billy nin durumu farklı, billy de zaten o potansiyel var ve bunu tj ortaya çıkarıyor, yani billy den patricia yı yaratıyor, bunuda giberek yapıyor. billy nin hem tj ye kızması ama durumu kabullenmeside zaten bundan dolayı. billy aslında kendinden nefret ediyor, içindeki patricia dan nefret ediyor.
    ···
  • daha çok