+1
-1
Robert Hanson
Tecavüz ettiği kadın kurbanları Ancharge yakınlarındaki koruluğa bırakıp ok, tüfek, bıçak gibi aletlerle kovalayıp öldürüyordu. Onun için bu heyecanlı bir avdı.
Green Nehri Katili
Bulunamadığı için gerçek ismi asla öğrenilemedi. Kurbanlarının hepsi kadındı ve Green nehrinde bulunuyordu. Otopsi sonuçları tüm kadın kurbanların vajinalarında piramit şeklinde taşlar bulunduğunu gösteriyordu.
Fritz Harman (Hannover Kasabı)
Fritz Harman Jeffrey Dahmera çok benzer metodlar kullanıyordu. Ancak Harmanın dehşet dozu biraz daha fazlaydı. O da homociksüel erkeklerle birlikte olmak için, yahut onlara bir içki ikram etmek, yemek sunmak için onları evine getiriyordu. Yatağa girdiklerinde kendini engelleyemiyor kurbanlarını elleri ile boğmaya çalışırken bir yandan da adem elmalarına (kadında olmayan erkeğin boğazındaki çıkıntı yapı) dişlerini geçiriyordu. Her defasında kurban öldükten sonra büyük pişmanlık duyuyor yüzlerini örtüyor ve onlarla göz göze gelmemek için uğraşıyordu.
Cesetleri bir cerrah titizliği ile parçalıyordu. Karnı yarıp bağırsakları boşalttıktan sonra göğüs kafesini kırıp iç organları çıkarıyordu. Etleri kemikten sıyırıyordu. Kemikleri derelere atıyor etleri ve elbiseleri pazarda satıyordu. Savaş yıllarıydı ve et çok kıymetliydi. "inanın bana hasta değilim. Sadece arada bir sapıtıyorum."
John Wayne Gacy (Palyaço Katil)
John Wayne Gacy hiç kimsenin katil olacağına inanmayacağı örnek bir Amerikalıydı. Oysa Kimsenin bilmediği gerçekler vardı. Evli, çocukları olan bu adam genç erkekleri evinin bodrumuna davet ediyor onlara çeşitli bahanelerle kelepçe takıyor sonra çoraplarını ağızlarına sokuşturup hareket etmelerini engelliyor ve onlara tecavüz ediyordu. Gacy tecavüz esnasında kurbanı boğarak öldürüyordu. Kurbanını yavaş yavaş boğarke incilin 23. ilahisini ezberden okuyordu (tanrı benim çobanımdır….). Bunun için ip ya da tahta kullanıyordu. Cesetleri evden çıkarmıyor, parçalamıyor yine evde gömülü olarak saklıyordu.
"Kelepçeden kurtulmanın en iyi yolu anahtara sahip olmaktır!"
Andrei Chikatilo (Rostov canavarı)
Andrei Chikatilo tam anlamıyla vahşi bir katildi. Asla kendini kontrol kaygısı taşımadı. Hiçbir özen ve özel ritüel olmaksızın acı çektirdiği kadınlara hakimiyet kurmak kaygısıyla hareket ediyordu. iktidarsızdı. Tecavüz etmeye çalıştığı kadınlarda ereksiyonu sağlayamayınca çılgına dönüyor dişleriyle meme uçlarını koparmaya varan şiddet gösterilerine girişiyordu. Çoğu zaman kurbanı boğuyordu. Önceleri bunun için kurbanlarının eşyalarını kullanırken öldürdüğü kadın sayısı arttıkça yanında ip, vazelin, bıçak dolu ufak bir iş çantası taşımaya başladı. Chikatilo'nun tek derdi defalarca bıçakladığı ki özellikle yüzlerini parçalıyordu, bazı uzuvlarını kestiği kadınların yanında mastürbasyon yapabilmekti.
"Sapkın cinsel davranışlar konusunda bazen dayanılmaz, zaptedilemez bir deliliğin içine giriyorum. Davranışlarımı kontrol edemiyorum. Bunun nedeni de çocukluğumdan bu yana kendimi tam anlamıyla gerçek bir erkek gibi hissedemeyişimdir."
Ahmad Suradji
Ahmad Suradji orta yaşlarına kadar kendini büyücü olup şifa dağıtmaya adamış takıntılı bir insandı. Öldürdüğü insanların salyalarını emerek güçleneceğine inanıyordu. Bu inanca kapılmansın nedeni ise gördüğü bir rüyaydı. Cinayetlerini tek başına işlememiş tüm ailesini de korkusuzca bu seromoniye karıştırmıştı. Kurbanlarını büyü yapma bahanesi ile arka bahçedeki çukura gömüyor. Bir yandan dualar okurken bir yandan onları boğuyordu. Çukurda yarı vücuduna kadar gömülü olan kurban olaya şahit oluyor ancak tepki veremiyordu. Kurbanın salya ve tükürüğünü emmek onun en büyük amacıydı. Bu güce sahip olmak için bir kitle belirlemeksizin mümkün olduğunca çok insan öldürüp ağız salgılarını içmekle uğraşıyordu.
Albert de Salvo
Önce tecavüz edip sonra öldürdüğü kadın kurbanlarını onları boğduğu atkı, çorap, eşarp, bornoz gibi eşyalarlahediye paketi şekline sokuyordu. Kadınlar çoğu zaman çıplak bacakları dizden ayrık bir şekilde bulunyordu. Özellikle kurdela şeklindeki boyuna bağlanmış çoraplar ünlüydü. Hatta cinayetlerinden birinden kurbanın ayak parmağına bir tebrik kartı bırakmıştı. "Fahişeleri öldürmek istemedim, fahişeleri severim."
Albert Fish
Albert Fish hemen tüm pgibiyatrik otoritelerce gelmiş geçmiş en sapkın seri katil olarak biliniyor. Fish çocuklarla ilgiliydi. Kendisine uyguladığı tüm mazoşist eylemler ve şiddetin her türlüsü ona yetmiyordu. Sadizme de el attı. Ölü yiyici idi. Kurbanlarının etleri yumuşasın diye onları kamçı, demir sopa vb aletlerle dövüyordu. Bazen kanlarını da içiyordu. Kurbanlarını özenle parçalıyor yemeyi sevdiği bölümleri alıyordu. Onun en büyük zevki kurban parçalandıktan sonra başlıyordu. insan eti ona diğer herhangi bir etten farklı olarak sadece lezzet ve cinsel tatmin sağlıyordu. Kaynağı önemli değildi.
Çocukları seçmesinin nedeni etlerinin yumuşak ve taze olması idi. Fish yaşlı bir adamdı ve çocuklar onun için kolay kurbanlardı. Zaman zaman kurbanın gözlerini oyma, kulak ve burnunu kesme gibi eylemleri oluyordu. En çok penis, testisler, kalça önemliydi. Bu bölümleri sebzelerle pişirim zevkle yiyor ve bundan inanılma zevk alıyordu. Fish için detaylı bilgi daha önceki yamyam çocuk katili isimli yazıda. ‘ ‘ Daima başkalarına acı vermeyi arzuladım. Başkalarının bana verdiği acıyı da… Acı veren her şeyden hoşlanıyordum. ‘ ‘