-
11.
+4Bir sigara yaktı kendi bana da teklif etti. "içmiyorum sağol" dedim. "Eskiden de içmezdin zaten" dedi. Neler yapıyorsun diye sordum. Anadolu şehirlerinden birinde sınıf öğretmenliği okumuş, bir kaç sene doğuda öğretmenlik yapmış. Eylülden beri de Ankaradaymış. "ibrahimle görüşüyor musun?" diye sordum. "Evlendik" dedi. Bir yumruk gibi düğümlendi boğazım. Başka soru soramadım. Suskunluğumu anladı. Gözlerime baktı, kara gözlerine bakınca gözlerim dolacak gibi oldu hemen başımı çevirdim. Sordum "çoluk-çocuk?" yok dedi. "Allah mesut etsin ne zamandır evlisiniz?" dedim. 5 yıldır dedi. ikisi de aynı okulda aynı bölümü okumuşlar. Mezun olur olmaz evlenmişler.
Hayatını düzene sokmuş evlenmiş mutlu olmuş diye geçirdim içimden. Beni mi isteyecekti sanki.. "Mutlu olmana sevindim "dedim. "Yaa evet " dedi yalancı bir ifadeyle. "Ne kadar mutluyum bilemezsin.." -
10.
+1Up up up
-
9.
+1Yaz sen aga
-
8.
+2Yarım bırakacaksanız silin amk bi zevkle giriyom hep yarım
-
7.
+1Sonunda evlenir bunlar
-
6.
+1Devam et coksel
-
5.
+1rezerve
-
4.
+5okuyan varsa belli etsin kendini de devdıbını yazayım.
-
-
1.
+2Yaz panpa galiba tek.ben varım ama yaz lütfen hoşuma. gitti
-
2.
+1Yaz panpa
-
1.
-
3.
-2Başka kim karşılaştı dersin ?
-
-
1.
+1Yine mi geldin huur çocuğu ahahahahahaha
-
1.
-
2.
+5Kendisiyle lise yıllarında sınıf arkadaşı olarak muhabbetimiz vardı ama ona olan 'kendimce' imkansız aşkımdan dolayı mezun olduktan sonra irtibatı kesmiştim. Şimdi 10 yıl sonra o beni tanıyıp bir selam vermek istemiş.
Hemen toparladım kendimi şaşkınlığı tam atamadan göz göze geldiğimizde kalbimin pır pır attığını hissettim. O ana kadar beton gibi bankta oturan ben sanki içimden bir ateş yakılmış gibi canlandığımı farkettim. "Duygu" dedim, "bu sen misin?" Ayağa kalktım hemen tokalaştık. "Ne yapıyorsun yıllar geçti arayıp sormuyorsun hayırsız?" dedi. "Arayıp sormayı bırak tanımıyorsun bile" Geldi bankın diğer tarafına oturdu, ben de yanına oturdum. Kusura bakma dalgınım falan filan dedikten sonra. Başladık muhabbete... -
1.
+13 -1Geçtiğimiz şubat havanın mevsimine göre yumuşak olduğu bir akşam sıhhıyede abdi ipekçi parkında havuzun kenarındaki bankların birinde oturuyordum. işten yeni çıkmıştım, monoton hayatımdan gayet sıkkın öylesine dolaşıyım diye o saatte oradaydım. Ankarayı bilenler kafalarında canlandırsın. Bu arada doğma büyüme Ankaralıyım.
Akşam vakit ilerledikçe hava soğuyordu, dışarda insanlar evlerine gitme telaşı içersindeydi. O saate o soğukta bankta oturan sadece ben vardım. Ben de kulağımda kulaklık gelen geçeni izliyordum ama sadece bakıyordum aklım başka yerdeydi. O vaziyette ne kadar oturdum bilmiyorum ama kendime gelmemi sağlayan hafif bana doğru eğilerek el sallayan bir kızdı. Daha doğrusu gördüğüm şey gözümün önünde sallanan gri eldivenli narin bir el..
"Hey" dedi, "duymuyor musun?" Kafamı kaldırdığımda o an gerçek mi hayal mi farkına varamadım. Sanki yüzyıllar önce unuttuğum eski bir dost bana sesleniyordu. Bu gördüğüm yüzü unutmak yıllarımı almıştı. Şimdi ise hatları biraz daha belirginleşmiş, eski çocuksuluğundan kurtulmuş kalbimin derinliklerinde hatırladığım bir yüze bakıyordum. Bu oydu, lisedeyken konuştuğu başka biri olduğu için kendisine açılamadığım platonik aşkım.