1. 101.
    0
    yazarken sinirden olayları fazla umursamaz yazdığımı düşünüyordum. o yüzden bazı yerleri editledim. geç kalma sebebim bu. devam edicem şimdi
    ···
  2. 102.
    +2
    athena'nın yalan şarkısında söylediği gibi aşk nefrete ne yakınsın.

    siz de yaşadınız böyle şeyler. anlarsınız beni. öfkeden deliye dönmüştüm. kollarımdaki damarların belirginleştiğini görebiliyordum ve göğüs kafesim kalbimin vuruşlarına daha fazla dayanamayıp parçalanacak gibiydi. insan sevdiklerine ne kadar kötü konuşabilir ki? akıl sır eremiyecek kadar. ağzıma ne geldiyse söyledim ona. geçmişimizin bir parçasını kirlettiğini söyledim. o yolların artık birlikte yürünmeye değer yanının kalmadığını söyledim. küfürler ettim.

    bencilceydi yaptığı bana göre. orası ikimizindi. ortak mülküyetimiz vardı ve benim topraklarıma benden habersiz girmişti birileri. bir an için huur çocuğunu bulup kemiklerini paramparça edene kadar dövmek istedim. ama suç onda değildi ki. yapamazdım. nitekim yapmadım da

    ben bunu nasıl yapabileceğini söyledikçe. o yapmış olduğu hatayı kavrıyordu. aklının ucundan geçmemişti böyle tepkiler vereceğim. ona daha fazla kızamadım çünkü ne yaptığının farkında bile değildi. ben daha çok kendime kızmayı seçtim. o yolların ne demek olduğunu ona yeterince anlatamadığımı söyleyip durdum kendime.

    uzunca süre yalvardı. suçu başkasının üzerine atmadı. yiğitçe suçluyum dedi bana göğsünü gere gere ve cezama razıyım.

    şöyle söylemek çok da yanlış olmayacaktır herhalde: "nefret aşka ne yakınsın"
    ···
  3. 103.
    0
    bu daha evvel kendim için yazdığım bir yazıdan bir parça. şöyle söylemişim:

    Tedavi değildi zaman. Doğru. Daha çok halihazırda başlamış olan açık kalp ameliyatımın ortasında göğsüme enjekte edilmiş lokal bir uyuşturucuya benziyordu. Hissizleştim.

    bu söylediklerime yürekten inanıyorum. durum o zaman da aynıydı. hiç bir şeyi unutmuş değildim ve fakat yaşadığımız bu olayla yaşamayı öğrenmiştim artık. zaman beynime enjekte edilmiş bir uyuşturucuydu bu defa. hesap sormaktan vazgeçip mutluluğun peşinden gittim ben de.
    ···
  4. 104.
    +2
    aylar geçti. kendimce zaten muhteşem olan küçük dünyama bir de kadın girmişti. masallarda olan hayatlardan yaşayacaktık işte. kasabamızdan ayrılmak aklımın ucundan geçmiyordu. böyle bi şeyi neden isterdi ki insan.

    ben okulu bırakmıştım ama kadın öyle değildi. dershaneye gidiyordu ve durumu çok iyiydi. sınavlarında her zaman liste başıydı. hayalleri vardı anlayacağınız. paralar kazanacaktı. belki de ailesinden, çevresinden göremediği saygıyı böyle kazanacaktı. çok hırslıydı. ben her zaman küçük odasında yalnızlığa terk edilmişken kurduğu intikam planının bir parçası olduğuna inanmışımdır bunun. ve plan tıkır tıkır işliyordu. dersleri dışında bir tek bana ayırırdı zamanını. zaten onun zamanı dediğimiz şey anannesinden saklanarak odasında geçirdiklerinden ibaretti. böyle bir durumda ders çalışmaktan ya da bahsettiğim şiir tutkusunu körüklemekten başka bir şey yapılamazdı. o da öyle yaptı.
    ···
  5. 105.
    0
    şu zaman ne kalleş şey. hiçbir yarayı tedavi etmediği gibi hızına yetişebilmek de mümkün değil.

    ben de yetişemiyordum ona. çoğumuzun yapamadığı gibi. sanırım hayat geç kalmaklarla son anda yetişmekler arasında gidip gelmekten ibaret
    ···
  6. 106.
    0
    bu gece daha uzun süre yazıcam ama şimdi yine sigara içmem lazım arkadaşlar
    ···
  7. 107.
    0
    https://www.youtube.com/watch?v=t_wEqjhc1Uk

    siz şunu dinleyin ben gelene kadar
    ···
  8. 108.
    0
    mutluluk öyle bir sarmıştı ki etrafımı önümü göremiyordum. aşk kalbimi zaman beynimi uyuşturmuştu. düşünemiyordum. kendime geldiğimdeyse belki de hayatımın en önemli virajlarından birine girmek üzereydim. sonucundaysa ya mutluluğum daim olacaktı ya da yuvarlanıp gidecekti bir gelecek uçurumdan. sağ kalan tek şey anılar olacaktı. ileride bir rakı sofrasında hatırlanıp oflar çekilecekti. bunu istemiyordum. ben yaşamak istiyordum.
    ···
  9. 109.
    +1
    kadın sınava girip gidecekti buralardan ve ben de nemli gözlerle ona bakıp sadece güle güle diyecektim. seçtiğimiz hayatlar farklıydı. kasaba onun mezarıydı. çirkin geçmişinin inşa ettiği bir cehennemdi orası kadın için. benim içinse tam tersi.

    sözünü ettiğim viraj tam olarak şuydu: ya oturup kadına itafen bir veda konuşması hazırlayacaktım ya da seçtiğim hayatı değiştirecektim. ben ikincisini seçtim. pedere açtım durumu. bir dersaneye kaydoldum. sınava çok az bir süre vardı. geceler boyu çalıştım. açıkcası günde 12 saatten fazla çalıştığım zamanlar oldu. hiç bir zaman aptal olmadığım ve lisede derslerim çok iyi olduğu için çok zorlanmadım. insan başarısının ardında mutlaka sağlam bir motivasyon vardır. kadının da benim de güçlüydü motivasyonlarımız. o katledilen çocukluğunun geçtiği yerden kurtulup uzaklaşmak istiyordu bense o uzaklaşırken yanında yer alabilmek.
    ···
  10. 110.
    +1
    okuyan var mı arkadaşlar? rezervlerini alıp sonra okuyacak olan arkadaşların olduğunu biliyorum ama insan yazdığı sırada da birilerinin takip ettiğini bilmek istiyo. yoksa yapılacak bir şey değil bu
    ···
  11. 111.
    0
    gün geldi çattı. hepimizin geçtiği yollardan ben de geçtim. girdim sınava ve yapabileceğimin en iyisini yaptım.

    zamanlar geçti ve bir gün birisi arayıp sonuçların açıklandığını söyledi. kendi alanımda 2800'üncü olmuştum sınavda kadın da ilk 7000'in içindeydi. günlerce tartıştık. ikimiz birlikte gidecektik ama nereye? sonunda imkanların çokluğu ve kendimizi geliştirmek adına ülkenin en iyi üniversitelerinden bir çoğunun bulunduğu istanbul'u seçtik. tercihlerimizde tek şehir vardı. aynı okul olmasa da aynı şehir de olacaktık.

    zaman yine gösterdi sihrini. bir gün yine birisi arayıp tercihlerin açıklandığını söyledi. kalbim yerinden fırlayacaktı. durumuma bakıp kendime güldüm. şundan bir kaç ay öncesinde marangoz olup basit bir hayat sürmek en büyük ideali olan, aklı ermeye başladığından beri bu sistemi eleştirip duran ben yerleşeceğim üniversitenin hangisi olduğunu öğrenmeden önce heyecandan yerimde duramıyordum.

    aşk insanın olmazlarını oldurur arkadaşlar. bu yüzden peşin konuşmak her ne kadar dik ve etkileyici olsa da bana göre boş lakırdıdan ibarettir.
    ···
  12. 112.
    +1
    aradım kadını. açıklandığını söyledim tercihlerin. o da beni aramak üzereymiş. aynı anda oturup bilgisayarın karşısına aynı anda baktık sonuçlara. önce kimin söyleyeceği konusunda küçük bir tartışma yaşadık ve kadın kazandı. söyledim neresi olduğunu ve söyler söylemez ahize patlayacakmış gibi sesler duyulmaya başladı. kadın çığlıklar atıyordu. onu daha önce hiç böyle uçarı davranırken görmemiştim. belki de ilk kez onun böyle bir anına şahit olduğum içindir belki de yerleştiğim okul yüzündendir bilinmez içim sevinç ve gururla dolup taştı.

    kadının hangi okulda olacağınıysa çığlıklar geldiğinde zaten anlamıştım. başarmıştım. yarışa herkesten geride başlayıp herkesin önünde bitirmiştim. başarılı erkeğin arkasındaki kadın hikayesi gerçekmiş diye düşündüm. çıktım sokağa deli gibi koşmaya başladım. yaşlı teyzelere laf attım, tanımadığım insanlara selam çaktım. maratonun bitiş çizgisi kadınla buluşacağımız yerdi. oraya kadar hiç durmadım.
    ···
  13. 113.
    0
    çok sigara içiyon diyip küfürler savuranlar olduğunu biliyorum ama sigara bu işin benzini gibi arkadaşlar o yüzden bir küçük mola daha veriyorum
    ···
  14. 114.
    0
    https://www.youtube.com/watch?v=mu2sc-6qvhg

    dinleyin arkadaşlar. geliyorum birazdan
    ···
  15. 115.
    +4
    kasaba küçük olduğu için dışarda yaptığın hareketlere dikkat etmen gerekirdi normal zamanlarda ama o an umrumuzda değildi. ben koşmaktan nefes nefese kalmıştım o da heyecandan oturamamıştı bile yerine. ayakta durup göğüs kafeslerimiz sarsıla sarsıla sarıldık birbirimize. dakikalarca. gözlerimizi bir an bile açmadan. dünyanın geri kalanından tek bir isteğimiz vardı: içinde bulunduğumuz anda asla ve asla rahatsız edilmemek. bunun dışında yapabilecekleri tüm çirkinlikleri yapabiliridi insanoğlu. gece yolda yalnız yürüyen bir kadına tecavüz edebilirlerdi mesela, petrol için savaşlar çıkabilirdi, masum biri idam edilebilirdi ya da içest ve pid0fili yasallaşabilirdi. umrumuzda olmazdı. biz o gün ayaklarımızın bastığı dünyadan çok ama çok uzak bambaşka bir dünyaya yerleşmiştik. nüfusu 2. yüzölçümü 60 metre kare.
    ···
  16. 116.
    0
    içimizden biri gözlerini açana kadar devam ettik sarılmaya ve sonunda içimizden biri sonsuza kadar böyle durulamayacağını hatırlamayı başardı. sandalyelerimizi çekip oturduk. seslerimiz gürdü ve gururluyduk. iki laf anca edip hayallere dalıyorduk.

    insanlar yaptıklarına şahit olacak başka insanlara mecburdurlar çünkü birinin varlığının fark edilmesi ancak ikinci bir insanın oluşuyla mümkündür. bu yüzden iki kişiden fazlası yersizdir hayatta. işte biz birbirimizin varlığının ispatı olacaktık. iki kişilik bir hayat kurup koca istanbulda, iki kişilik yaşıyacaktık. kurduğumuz hayallerin tamamı bunlar hakkındaydı. ortada böyle derin şeyler varken konuşmak ancak her şeyi mahvedebilir. biz de sonunda susup sadece hayal kurduk
    ···
  17. 117.
    +1
    karşılıklı oturup çayı uzat, telefonu ver, tuvalete gidiyorum gibi basit şeylerin dışında hiç konuşmadık ilerleyen dakikalarda. arada gözlerimizin içine baktık. gülümsedik birbirimize. içimizden kurduğum hayalin aynını kuruyor mudur diye sorular sorduk kendimize ama konuşmadık. ta ki kadının aklına bir şey gelene kadar
    ···
  18. 118.
    +1
    şöyle konuştu kadın: " aa duydun mu huur çocuğu da istanbul'a geliyormuş. yolda anasının amıyla karşılaştım öyle söyledi. bütün x kasabası istanbul'a taşıncaz heralde. hehehe. neyse öyle işte. çay içelim mi birer tane daha?"
    ···
  19. 119.
    +3
    duyunca öfkeden falan kudurmadım. kadına bakışım da hiç değişmedi. üzerinden zaman geçmişti olan olayın ve zaman denen uyuşturucunun diğer uyuşturucuların aksine kullanılmaya başlandığı anın üzerinden ne kadar çok süre geçerse o kadar artardı tesiri

    tüm zihinsel uyuşukluğuma rağmen gırtlağımdan başlayıp kasıklarıma kadar ilerleyen bir başka sızlama daha yaşadım o an. birkaç saniyelik bir şeydi sadece. üzerinde durmamaya çalıştım. dönüp kadına "öyle mi" diyebildim. bunun beni etkilemesini hiç istemiyordum ama içime düşmüştü dıbına kodumun kurdu.

    çay istemediğimi ve eve gitmem gerektiğini söyledim. pederle valideyle çok yaşayamadım mutluluğumu onlarla da biraz vakit geçireyim diyip ayağa kalktım. kadının yüzünde endişe yoktu çünkü o kadar değersizdi ki yaşanan olay onun için bunun beni etkileme ihtimalinin olduğunu bir an bile düşünemiyordu. yine de bir tuhaflık sezip sordu: " bi şey mi oldu? ben hiç bi şey anlamadım. daha neler yapacağımızı bile konuşamadık"

    "sonra konuşuruz" dedim. yanağından öpüp dönüp arkamı yoluma gittim. koşarak geldiğim yolu yerlerdeki taşları izleyerek geri dönüyordum. mutsuz falan değildim. hala birlikte yaşayacağımız hayatın hayallerinin coşkusu vardı içimde. ama şu sinekle ilgili olan hikayeyi bilirsiniz. büyütülecek şeyler değildi konuştuklarımız ama yine de mide bulandırıyordu.
    ···
  20. 120.
    +1
    bu gecelik burada bırakmayı düşünüyorum arkadaşlar. ben yazmaktan siz okumaktan yoruldunuz. sonra devam edeyim olur mu?
    ···