4 yıl

izmir tatilimiz bitmiş istanbul'a dönecektik. daha yolda kavga çıkacağını neyse çıktık yola. o uyudu direk zaten bende hafiften müzik açtım. balıkesire kadar geldik ulan midem kazınıyor. dedim yarım ekmek bişey yaptırayım bari. neslihan'ı uyandırdım yok istemiyorum dedi uyumaya devam. neyse buldum bi köfteci daldım. köfteci de bi kız var ama korkuyor belli gözüm ona takıldı. köfteci de söyleniyor akşamdan beri burda oturuyor diye. gittim yanına,

- aç mısın?
- hayır. ama belliydi aç olduğu elimdeki köfteyi uzattım.
- al, usta bi yarım daha atsana bana.
- yok gerçekten değilim.
- olsun söyledim bi kere.
- peki teşekkür ederim.
- akşamdan beri burda olduğunu söyledi köfteci.
- evet sabah olmasını bekliyorum.
- neden?
- otostop ile bursa'ya gidiyorum.
- hımm neden peki?
- sevdiğim çocuk için.
- nerden geliyorsun?
- aliağa.
- tamam ben zütürürüm seni bursa'ya kadar.
- gerçekten mi?
- evet hadi ye kaçalım.

beyler kızın gözlerini görmeniz lazımdı. nasıl ışıldadıgını sabaha kadar orda kalsa kamyoncuların lafına maruz kalacaktı biri alıp yolda giberdi herhalde. arabaya vardığımızda, neslihanın arka koltuğa geçip uyumuş oldugunu gördüm. kıza sen öne geç dedim.

- eşiniz kızmasın?
- yok bişey demez. (tak demez amk onda iyilik kalbi nerde?)
- tamam o zaman.
- adın neydi senin?
- pelin.
- serkan bende memnun oldum. kız arkadasımda neslihan.
- ne güzel siz berabersiniz.
- bazen uzak olmak iyidir.

ne dediğimi anlamamıştı muhtemel ama anlamış gibi yaptı. neslihan ınki de nasıl uykuymuş bi kere bile uyanmadı o kadar muhabbete. bursa'nın içine girdik tabi pelin'i bırakmak için o ara neslihan uyandı. kafayı kaldırdı.

- aa bursa'da napcaz?
- kahvaltı etcez bebeğim.
- bu kim?
- pelin.
- yani?
- bursa'ya geliyormuş yol üzerinde yardım ettim.
- hııı bu konuyu konuşacağız.
- konuşalım.

pelin'i bırakıp gaza basmamla beraber çemkirmeye başladı.

- sen nasıl böyle bişey yaparsın. kız ayarlamaya mı geliyosun arabayla?
- oha artık neslihan başka hiç bişey demiyorum sana.
- ne işi var o kızın arabada?
- lan yardım etmekte suç oldu insanlara.
- neden bi erkek almadın o zaman.
- görseydim alırdım emin ol.

ulan gene ağlamaya başladı hay gibicem ya.

- anneme gitcem ben öncec eşyaları evden toplayıp.
- hayırdır?
- öyle istiyolar.

bu sefer durdurmak için hiç birşey söylemedim. o da gitsin istiyordu işini zorlaştırmak anlamsız olurdu.

eşyalarını bagaja yerleştirdikten sonra evin yolunu tuttuk. köprüden geçtik yavaşladım iyice o eve onu son bırakışım olacaktı çünkü.

- bi yemek yiyelim mi?
- yok eve gidelim.
- o kadar özledin sizinkileri yani.
- evet.
- tamam o zaman.

gaza iyice yüklendim. sahil yolundan bastım ki bi an önce gidelim minübüs yolu sıkışıktır zaman kaybetmeyelim.

- ayrılıyormuşuz gibi davranıyorsun.
- çünkü sen ayrılık hazırlıkları içerisindeymişsin gibi hareket ediyorsun.
- bunu koydun kafana yani.
- salak salak konuşma neslihan.

eve bıraktım valizlerini indirdim. arkama bile bakmadan yüklendim gaza. köprüde bi kaç yavşak var neonlu arabalar falan 2 açık şeritten gidiyorlar ortaya geleni sıkıştırcaklar belli. zaten cinlerim tepemde. küçülttüm vitesi yüklendim dadım aralarına bastım geçtim. baktım arkamdan geliyorlar hızlanıyolar gece gece hiç uğraşasım yok iyice yüklendim gaza. mecidiyeköy'ü geçtik hala peşimdeler. ulan halici geçtim hala geliyorlar. geçmek değil dertleri belli sadece takip ediyorlar. benzinin azaldıgını farkedip merterde shell'e daldım. o güne kadar orda toplandıklarını bilmezdim. benzin dolarken bi baktım onlarda daldı beni pas geçip ilerdeki araba topluluğunun oraya gittiler. arabaları parkedip yanıma geldiler.

- merhaba.
- merhaba, ben tutku, bu da caner.
- bende serkan memnun oldum.
- bizden değilsin köprüden geçtin buraya kadar geldin, kim söyledi burayı?
- benzin alıyorum eve geçicem.
- evin nerde?
- o seni ilgilendirmez.
- karşıdan nokta atışı buraya geliyorsan ilgilendirir. kim söyledi?
- neyi lan kim söyledi?
- burda yarış olduğunu.
- haberim yoktu ama söylediğin iyi oldu belki senin ifadeni alırım.

arkadan bi ses geldi;

- o kadar kolay değil işte o.
- neden?
- izmirli(plaka 35 söylememe gerek var mı?) biz sizin gibi oyuncaklarla yarışmıyoruz.
- ne var mesela sende?
- bu bebek, 300 hp twin turbolu civic.
bende elimi koydum kaportaya,
- bu kız 415 beygir, borla egsoz sistemi, twin turbo, 1.5 mm piston kapaklı 6 ileri, boost retardlı yeter mi sizin oyuncaklara?

kızardı bozardı ama film repliğiyle cevap verdi

- iş arbada değil arabayı kullananda.
- çok fazla tokyo drift izlemişsin.
- ben geliyorum senle yarışmaya, havaalanı ayrımında biter.
- bana uyar.

arabasını çıkardı siyah chorme honda. yavaş yavaş aktı gaza basmadan. hala yenebileceğini sanıyor mal. işaret verilmesiyle atlamam bir oldu bastım gaza gittim. hiç dikizden bile bakmadım zaten bitiş noktasına vardığımda yoktu piyasada, döndüm mertere ordakilerde dağalmış istanbul yarış takımının huur çocukları olduklarına karar verdim böylece. eve gittim direk yattım saat 2 civarıydı zaten.