/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
  1. 26.
    +5
    Bir süre günlerimiz sınıfına böyle gitgellerle geçti. Akşam mesajlaşmalarımız hiç olmadığı kadar sıklaştı , günaydınlar daha bi anlam kazandı. Sınıfındaki lavukların çoğuyla tanıştım , bi tehlike arz etmiyolar. Aksine iyide çocuklar , kanka olunur bunlarla. Özellikle Oğulcan , Buğra ve Can denen tiplerle.

    Oğulcan şımartılmış bi çocuk. işi gücü gırgır şamata. Bi kapıya çarpma muhabbetleri vardı hatta zamanında. Kapı açıldığı esnada elini başına koyup kapıya vuruyodu. Kapıyı açan kişi buna çarpmış gibi kendini yere atıyodu falan. Geyik şeylerdi vesselam , idil'le izleyip çok güldüğümüz oldu. Buğra biraz daha ağır abi , ama gösteriş olarak olduğu belli. Sınıfts ilk sigara içen çocuk. içinde yumuşak bi yeri var onu yakalarsan senden iyisi yok. Can hiç ısınamadığım fakat ilkokuldan beri tanıdığım bi tip. Bu 2. senesi , benimle birlikte bu okula gelip kalmış bu 2. senesi. Sevemedim bu çocuğu beyler , çok derdimiz olucak bununla ilerde.

    Kız arkadaşlarıylada hafiften tanışıyo gibiyim. Buse var idil'in hemen önünde oturan. Sessiz sakin bi tip , daha Mabel Matiz'in tanınmadığı zamanlarda birlikte fotoğrafları falan var. Bu şekil kim dediğimi hatırlıyorum fotoğraflarını gösterdiği zaman. "ilerde çok güzel işler yapıcak , ben şarkılarını beğeniyorum" derdi hep bize. Kız harbi ileri görüşlüymüş amk. Bulunca bi iddaa kuponu falan yapmak lazım biliyo yani. Cemre diye bi arkadaşı var idil'in , bu kızda arkasında oturuyo. Beyler , bi insan hergün soğan kokabilir mi ya. Bu kız kokuyodu. Vallahide kokuyodu billahide kokuyodu. "Soğan aromalı parfümü var aşkım heralde" diye çok geyiğini yaptığımız oldu hatta. Buse'nin yanında , idil'in ön çaprazında oturan bi kız vardı ki hele geçmişimi kurcaladığım ilk olaylardan birisi oldu bu dönemde. Gamze'ydi o , Gamze. ilkokulda sonradan okula gelen , zamanında peşinden sağlam koştuğum ama ailevi sorunlarından dolayı kimseye yüz vermeyen masmavi gözlere sahip olan kız. Ulan idil'le de tanışıp samimi olmuş , beni sınıfta görüp ifşa etmese bari idil'in önünde. Sağlam yannanı yediğim an olur harbiden. Kızı tarif etmek için kelimelere gerek yok beyler , Güliz Ayla'nın tıpatıp aynısı desem size yeterli olur sanırım. Ben hayatımda birbirine bu denli benzeyen birisini daha tanımadım. Gözleri , yüz tipi , gözlerin ufaklığı herşeyi aynı. Bilmeyenler Google'dan yazıp baksın işte. Şunuda eklemem lazım; kız sağlam ateist. Zamanında çok okumuş bu işleri , kendince doğru yolu bulmuş. O zamanlar Allah'a falan inanıyorum tabii , çok karşıt görüş sunuyorum ama aradan yıllar geçti anladım ki kız haklıymış. Benim ateistliğimin temelini yıllar önce atan kızın ta kendisidir ayrıca.
    Tümünü Göster
    ···
  2. 27.
    +5
    Gün bu gündü , bugün benim günümdü. Her balkondan etrafa bakışını gördüğümde gülümsemesini görebiliyodum. Çünkü yaptığım geri sayımda bunlarında işaretini veriyodum. "Son 5" yazışımda yazının sağını solunu süslemiştim ki 10.10.10'u anlayabilsin. Ki beni takip ettiğini , yazdıklarımı okuduğunu öğrenince acayip sevinmiştim beyler. Yazdığı , beni reddettiği mesaj aklımdan uçup gitmişti yani. Bizim çocukları alıp Bostanlı Sahil'e gittik. Bilen bilir , Yasemin Cafe vardır yıllardır efsane olan. Oraya oturduk bişiler yiyip içiyoruz. Bu esnada kuruyorum kafamda mesajı yazıp göndericem diye. Öte yandan da it gibi korkuyorum beyler. Ya yine reddedilirsem. Ya yine arkadaşlık naraları atarda beni yarı yolda bırakırsa ? Çok korkuyorum beyler çok.

    Güzelinden bi mesaj yazıp yolladım. Tabii o zamanlar çevrimiçi durumu , son görülme olayı ya da görüldü zımbırtıları yok piyasada. Oturduk cevap bekliyoruz. Aradan saatler geçti , tık yok. En sonunda ümidi kesip telefonları falan bıraktık biz. Hiç ummadığım bi anda telefonum titredi , yanıt çok kısaydı; telefon numarası. Mutluluktan havalaramı uçarsın , şaşkınlıktan kafalarımı tutarsın belli değil öyle bi haldeyim. Bizimkiler gamsızdı amk , hadi yine iyisin diyip geçtiler yemeklerini yemeye devam ettiler. Benim kafamda kırk tilki dolanıyo beyler; şimdi ne yapmalı ?

    Numarayı kaydedip mesaj attım "Selam"
    -Selam
    +Numaranı vermene sevindim , pek umudum kalmamıştı
    -Çocukluktan beri beraber değil miyiz , neden vermeyeyim numaramı *
    +Son konuşmadan sonra sanmazdım * Eee peki ne diyosun mesajıma
    -Hepsini hazırlayan sendin dimi; duvarları , kağıtları , yazıları
    +Evet , evet bendim hepsi. Senin içindi , sadece senin için
    -Bi deneyelim bence *

    Bu yanıttan sonrasını bende hatırlamıyorum beyler. Onayı aldıktan sonra bizimkileri bırakıp sahil boyunca avare gibi koşmaya başlamışım. Bizimkilerin anlattığına göre durum böyle. Siz olsanız sevinmez misiniz amk , sonunda amacınıza kavuştunuz
    ···
  3. 28.
    +5
    idil'in kişilik ve tipinden bahsedeyim birazda beyler, hikaye böyle devam etsin madem.

    Başlıkta bulunan esmi sırf idil'e benzediği için seçip koydum. Biraz burdan feyz alınabilir. Bembeyaz bi ten rengine sahip , gördüğünüz anda dalıp kaybolmak isteyeceğiniz derinlikte göz rengi var. Ben yıllarca öylesine daldım ki etkisinden hala kurtulabilmiş değilim , her ne kadar ayrılmış olsakta. Gözleri kıyafetine göre yeşil ya da mavi olabiliyo (ama ağırlıkla zümrüt yeşilinde kalıyo). Balık etlidir kendisi; ufakkende böyleydi şimdide böyle. Boyu Türk kızlarının geneline bakacak olursak stabildir , 1.65-1.68 kadar. Öyle bi gülüşe sahip ki beyler anlatırken dahi şu anda klavyeye sırıtarak yazıyorum bu yazıyı. En mutsuz insanı bile tek bi gülüşü , tek bi bakışıyla hizaya getirip gülümsetebilirdi denebilir. Aradan onca zaman geçti , ama sesi hala ilk günkü gibi kulaklarımda , silinmez. Bide gif ekleyeyim görsel zenginlik olsun neye benzediği hakkında;



    .



    .


    ···
  4. 29.
    +5
    Beyler herkese iyi geceler

    Bugün çok yoğun bi gündü , dersler projeler finaller derken ancak gelebildim eve. Borçluyum size biliyorum. Ama sözüm söz yarın bütün gün hikaye yazıcam buraya.

    Affınıza sığınıyorum binler , bi gün mazur görün benide...
    ···
  5. 30.
    +5
    Çıkışta yine birlikte gitmek üzere yola koyulduk. Ama bu sefer yeni arkadaşıda vardı yanımızda. Yeni denemez aslında , ilkokuldan arkadaşı buda; ilayda. ilginç bi tip. Hani şu her kelimesini uzatarak konuşan tiki tipler olur ya "yeaaa" gibisinden konuşan , onlardan. Onunlada tanışmış olduk , iyi bi kıza besliyo aslında. Ama kavgaya eğilimli bi kız , sevmedim bu yönünü. Demedi demeyin , 1 aya kalmaz sigaraya başlar bu kız.

    idil' sürekli Oğuz diye bi çocuktan bahsediyo; "Ay Oğuz'la yeniden konuşmaya başladık kızıım nasıl mutluyum bilemezsin. Yaz boyunca konuşmamıştık , nasıl değişmiş varyaa görmen lazım" falan. Kim acaba bu Oğuz diyip geçtim , idil'de tanıyosa bu çocuğu bi kıskançlık damarım kabarabilir tabii. Yol boyunca bunlar hakkında konuşunca ben figüran gibi yanda yürümek zorunda kaldım tabii , konuya dalıp daha yeni tanıştığım kızı kendime karşı doldurmak istemezdim.

    Evlere dağılırken bu sefer ilayda da bizimle birlikteydi. Evlerimizin karşılıklı olduğunu görünce idil'le "Kızııım ne kadar şanslısınız siz yaa , enişteylede yakınmışsınız" diye güldü. Bende gülümseyip kızları yolcu ettim. Pek sevmedim ya ben bu kızı , bi garip.

    Akşam oldu , idil'den beklenen o mesaj geldi

    "Bu akşam yazmayayım istersen , Gamze'yle konuşacakların vardır falan rahatsız etmeyeyim -.-"
    ···
  6. 31.
    +5
    Sabahtan itibaren mesajlar, resimler , facebook'tan duvara yazılan yazılar dolup taşmıştı beyler. Sınıfa geldim sürpriz pasta kesmeler , hocaların sınıfta toplanması falan çok güzel zamanlardı anlatamam. Hala aklıma gelir duygulanırım. Hocalar ne alaka lan diyenler olucaktır şimdi , anlatayım. Annemin lokantası vardı beyler okul yakınında. Hocalar lezzet tercihlerine uyduğu için her öğle arası bizim lokantada yerlerdi. Annemde hepsiyle ordan tanışıp ahbap olmuştu. Hocalar annemi tanır , haliyle benide tanıyıp severlerdi. Bi indirim uğrunaydı belki ama güzel hislerdi işte amk.

    Herşey çok güzel giderken benim beklentim hala idilden yanaydı. Bi mesaj bi yazı , sınıfa ufaktan bi uğrama falan bekledim. Ama öğle vaktine kadar hiç bişi olmadı. Okul çıkışı , pencerelerinin önünden bizimkilerle geçerken her zaman yaptığım gibi başımı kaldırıp bakmak istedim. Baktığım anda bana bakan iki koca zümrüt gözle karşılaşmam kaçınılmaz olmuştu. Görmüştüm beyler , oda bana bakıyodu. Yanında da sinem vardı. Sevinerek çıktım okuldan , bizimkilerle eğlenmeye gidicektik. Telefonum titredi , facebook'a baktım. Beklenilen sonunda olmuştu , duvarımda idilden bi yazı; doğum günün kutlu olsun *

    Bu beni harekete geçirmeye yetecek şeydi. Tüm gün Konak senin Alsancak benim gezip durduk bizimkilerle. O sevinçle gözüm hiç bişi görmez olmuştu zaten. Plana göre akşam olucaktı , gün bitimine yakın idile bi mesaj atıcaktım. Konuşmaya başlama durumumuz bu olucaktı , planlara göre tabii.

    Akşam vakti oldu , koyuldum bilgisyarın başına başladım mesajı yazmaya. Mesajı harfiyen hatırlıyorum ama uzun ve özel olduğu için hepsini buraya aktaramam beyler. Ama özetle şuydu; "doğum günümün sonunda alacağım en büyük hediye senin hayatıma yeniden girmen olabilirdi. yeniden konuşmaya başlasak , olmaz mıydı bi şansımız ?"

    Korkak bi ifadeyle göndermiştim mesajı. Çok vakit geçmeden ondan da yanıt gelmişti;

    "eskilere dönülebilir mi bilmiyorum , ama arkadaş olarak kalsak daha iyi olucak sanırım"
    ···
  7. 32.
    +5
    Bugünki müziğimizde bu olsun;
    https://www.youtube.com/watch?v=HPNKdOfA7is

    Hayatınızda hiç geçmişinizle geleceğiniz arasında sıkışıp kaldığınız oldu mu ? Geçmişiniz bi yanda sizi geçip gitmiş güzel günlere çağırırken ufka bakıp geleceğinizi hayal ettiniz mi ? Her iki yanda da size çakmak çakmak bakan ışıltılı gözler varken seçim yapmak zorunda kalsaydınız siz hangisini seçerdiniz peki ? işte tamda bu arada kalmıştım beyler , bi yanımda güle oynaya geçirip mutluluktan kırıldığım geçmiş günlerim , diğer yandan umutla bakıp umutla sarıldığım geleceğim. Kısacası bi yanımda Ceylan varken öte yanımda idil vardı. Sinem yalnızca aracıydı , ortak arkadaştı bu konuda. Bi yetkisi , söz hakkı ya da konuşması yoktu; ama arasında kaldığım 3 çift göz baskısıyla beni oracıkta eritmeye yetip artmıştı bile.

    Kızlar şaşkınlıkla bana bakarak kalmıştı. Sinem sonrasında "Aa ciddi misiin" diye sorup şaşkınlık havasını dağıtmaya çalışsa da idil kocaman olmuş yemyeşil gözleriyle kolumdan çıkıp tam karşımda durmuştu bile. Beyler , o anda kolumdan çıkmasıyla bi yanımın gölgelere karıştığını , kaybolduğumu hissetmiştim. Aklım , kalbim , gönlüm , herşeyim idil'den yanayken bunu tahmin edemeyip kolumdan çıkması beni yerin dibine sokmuştu zaten. Ceylan mı , bi daha asla olmazdı zaten. Ama idil'in buna inanması lazımdı. Mümkün mü ? Çok zor , ama ne gerekirse yapmam lazım.
    ···
  8. 33.
    +5
    Yine bi sabah , yine idil' duyulan bi özlem ve yine bi okul yolu. Yanımızda yine Ezgi ve Sinem. Bu sefer Sinem'le tanışmayı idil'in önünde resmi bi şekilde yaptık şüphelenmesin diye. içi biraz daha rahatlamıştı. Esasında kıskanılacak bi durumda yoktu ortada. Kalbimin senini dinleyebilse sadece onun için atacağını çoktan bilir ve emin olurdu zaten.

    Birlikte gezdiğimiz ekibin içinde artık Sinem'de vardı. Okula birlikte gidip gelişimiz okulun genelinin dikkatini çekmişti ki Facebook'ta bana yazıp soranların sayısıda bi o kadar artmıştı. Sinem harbiden aranan bi kızdı beyler , gerek kişilik gerekse fiziksel özellik olarak cidden üst düzey birisiydi. Uzun boyu , taş gibi vücudu ve parıl parıl parıldayan masmavi gözleri okuldaki birçok erkeği cezbetmeye yeterde artardı bile. Okula geldik , girer girmez hem bana hem Sinem'e selam verenler yanımıza gelmeye başladı. Her gelip geçenin idil'e "Selamlar yenge , çok yakışıyosunuz diyip laf atması idil'i bi yandan utandırıp bi yandan muzip muzip gülmesine sebep oluyodu. Benim mutluluğum onun gülüşünde saklıydı. O gülerdi , ben mutlu olurdum zaten.

    Sinem önümüzde yürürken arkadan ona seslenen tanıdık bi ses gelmişti. Sinem arkasına dönüp bizim arkamızdan gelene bakıp "Aaa erken gelmişsiin" diyip sarılırken ben kim olduğunu çözmeye çalışıyodum. Sesi tanıdıksa tanıyorumdur belki diyip idil'e çaktırmadan kıza bakmaya çalışırken kız sarılmayı bırakıp bize doğru döndü ve kocaman yeşil gözlerini büyüterek bana bakmaya başladı. Kız bize bir adım daha yaklaşarak bana bakıp konuşmaya başladı "Selam xxxx"

    Şaşkınlık içersindeydim , ama etrafa belli etmemeye çalışıyodum. idil ve Sinem şaşkın gözlerle bana bakmaya başladılar. Kız gülümseyip gittikten sonra idil ve Sinem aynı bakışlarla bana dönüp sormaya başladılar.
    idil; "Kimdi ki o kız ?"
    Sinem; "Sen nerden tanıyosun ?"

    Vereceğim yanıt basitti , ama dilim el vermiyodu. Kötü bi yere sıkışmıştım , kaçacak yerim yoktu ve yanıt vermeliydim;

    "O kız Ceylan'dı , benim eski sevgilim... "
    ···
  9. 34.
    +4
    Bir öncesi günde Facebook'ta yarım kalan konuşmamızı yüz yüze devam ettirmem hem yaşanacaklar hemde aramızdaki temeli atılmamış ilişkinin akıbeti adına çok büyük önem taşicaktı. Ama okuldaki ortam o kadar değişik ki bi türlü görüşemiyoruz beyler. Ben sağla solla konuşmaya giriyorum her geçtiğim sınıfta , idil sınıfına alışmaya çalışıyo. Eski okulundan buraya gelen bi kaç kız var onlarla vakit geçirmeye devam ediyo işte. Onlardan ikisini zaten söylemiştim; elif ve sinem. Onlardan bahsedelim birazda.

    Elif; idilin ufaklıktan beri vaktini geçirdiği can dostu. ilkokulun ilk yıllarından beri birlikte takılıp bu günlere kadar geldiler. Çok samimiler beyler , etle tırnak gibiler. Ama elif'in beni pek sevdiği söylenemez o günlerde. idil'le aynı boyda , esmer siyah saçlı bi kız. Ahım şahım bi güzelliği olduğunu söyleyemem ne yazık ki. Ama başarıya giden yolda bi basamak , kafalamak lazım.

    Sinem; alev parçası alev. ilk geldiği günden beri okulun gözdelerinden olmayı başardı. idil'in eski okulundan buda , ama o kadar samimi değiller. Burda daha tanışacak kimse olmayınca birlikte takılmaya başladılar. Boyu benim kadar , sarışın mavi gözlü. Sütun gibi hatun , anlatılamaz yani. Hikayenin ilerleyen zamanlarında etkisi büyük , adını çok duyacaksınız.

    idil sürekli bunlarla takılırken henüz tanışmamış olup direk yanlarına gidemem elbet. Zaten aramız açık , buzlar yeni yeni erimeye başladı. Ama sınıfına baktığımda yapabileceğim başka şeyler , denenebilecek yollar var. Sevmediğim , ama işime yarayacak bi yol; Ezgi...
    ···
  10. 35.
    +4
    Akşam oldu evlere dağıldık , bu esnada Sinem yanımızda yoktu. Tripler yolda başladı tabii; "Bakıyorum da Sinem'le bayağı bi samimisiniz , tanışıyosunuz heralde" Bu soruya ne yanıt vereceğimi inanın bilmiyodum beyler. Evet tanıştık desem neden dicek trip devam edicek. Yoo tanışmıyoruz desem inanmicak , inansa daha tanışmadan ne bu samimiyet dicek. Of ulan of çıkamıyorum işin içinden. Konuyu değiştirmeyi denedim , Can'ı soktum hemen araya. "Bizi bırakta Can'daki bu samimiyet nedir ? Daha öncede uyarmıştım ben onu böyle gevşek tavırlar olmicak diye. Nedir bu haller ?" Güzel bi savunmayla çıkıştım gibi , yanıtıda güzeldi. Sinem konusu unutulup Can'dan kurtulmaya başlamıştı "Of bende sinir oluyorum ama laftan anlamıyo işte , zaten bide Gamze'ye sardı şu sıralar kurtulduk gibi"

    Gamze'yemi sarmıştı , bizim Gamze'ye. Ulan Gamze seni gibip atar o ufacık halinle haberin olmaz. Zaten bide Sezer var , hiç şansın yok be.
    ···
  11. 36.
    +4
    Burda az bi dinleneyim beyler , kahvaltı yapayım falan. Yakın zamanda gelip doldurmaya devam edicem buraları. Rez'lerinizi alın , devam edicez...
    ···
  12. 37.
    +4
    Haftasonu geldi çattı beyler , yılbaşına az kaldı. Hediyenin kargosu geçti elime. Çok zarif altın bi kolye. Yan duran altın bi kalbin içinde büyükçe bi kelebek var , tasarım bu. Paraya kıydık aldık (para tak bende beyler bunuda belirteyim). Bunun yanı sıra yardımlarından dolayı güzel bi bileklikte Sinem'e aldım , idil hakkında konuşurken onunda zevkini biraz olsun anlamıştım. Umuyorum hoşuna gider tabii. Ee bide Rıdvan hocama almam gereken hediyeler vardı. Onada güzelinden bi Gömlek - Kravat - Kemer seti almıştım Sarar'dan (ne sandınız yarraam). Fakat idil bana bi hediye alıcak mıydı inanın bi fikrim yoktu. Vakit az , bekleyip görücez artık.

    Okulda tatil öncesi son günler tabii , kimse yok sınıfta. Barış desen ilayda'yı alıp gitti sinemaya , Cem desen zaten karmakarışık kafasına göre takılıyo. Yahya kendi kız arkadaşı Ecem'le aralarını düzeltmeye çalışıyo. Bense idil'le okulda vakit geçirme peşindeydim. idil devamsızlıklarına önem veren bi kızdı , pek okulu asmayı sevmezdi yani. Onun uğruna ben okula gelirdim , değerdide. Boş derste omzuma yatıp laflayışımız , yaptığımız dedikodular hiç bişe değişilmezdi beyler. O an yaşadığım duygular , huzur , sevgi , bağlılık çok ama çok başkaydı. Bu gün hiç bitmesin isteyebilirdim. Koluma girmiş bi şekilde omzuma yatında dünya dururdu adeta , zaman yavaşlardı. Ama sonradan o dıbına kodumun Leventcan'ı aklıma gelince sinirlenirdim.
    ···
  13. 38.
    +4
    Plana girişmeden önce bi Barış'a danışmak lazım dedim. Ne olsa yanıp tutuşuyo çocuk Sinem'le tanışma sevdasından dolayı. Pazartesi oldu , okula gittik. Lavuk zaten Sinem kelimesini duyunca eli ayağı titriyo , gittim yanına bahsettim bide. O dalyan gibi delikanlının içine sincap kaçmış gibi bir yalvarmaya başladı beyler ben erkekliğimden utandım amk. Bu kadar önemlimiydi lan Sinem senin için , vay anasını hiçte haberimiz yokmuş. Bi ara bunları bir araya getiririm ben bakalım neler olucak.

    Gayet güzel geçen bi günün daha ardından bu akşam Sinem'e yazmaya karar verdim. Ama ondan önce gün içinde dikkatimi çeken şeyler vardı. Ezgi idil'e olan kıskançlığından dolayı ondan bi nebze kopup Sinem'e tutunmaya başlamıştı. E birisi gösterişli , diğeri gösteriş budalası. Bir araya gelicekler tabii. Benim sevgilimde garibim hiç o taraklarda bezi yok . ama olsa eminim yıkar ortalığı , o potansiyelde var. Tasmasıyla tutuyoruz şimdilik. Oğulcan binliklerin yanı sıra yalnızlığını hissetmiş biraz daha durulmuştu. Can denen o sevmediğim lavuk yavşak yavşak gezmeye devam ediyodu tabii. Amaan nolcak , kankam ne de olsa edasıyla kızların omzuna elini atmalar (idil dahil) , samimi olmalar falan. Lan ayar oldum bak iyice , kavga edicem yakında şununla. Önce uyarayım. Bu arada Can Gamze ve Sinem'le de yeni tanışmış muhabbet kurmaya çalışıyodu , yerse...

    Akşam oldu , vakit geldi; Sinem'e yazmanın zamanı yavaş yavaş bana doğru ilerlemekteydi. Havalı bi kız , ama onları alt edecek kişide bendim. Saat geldi , Facebook'tan yazdım;

    "Selam"
    ···
  14. 39.
    +4
    Tüm bu olaylar esnasında Sinem'le konuşmamız çok daha iyi bi hal almaya başladı. Arada idil olduğu için "kanka" duvarını çekmiş bulundum önüme ama bu bi engel değil (yani konuşmamıza). Konuşmamızdan idil'de haberdar , kıskanma durumuda yok. E tabii , Ceylan gibi bi badireyi atlattık Sinem'le konuşmak koyarmı hiç. Sinem'in durumuda karmaşık , Mehmet'le telefondan konuşmaya başlamışlar. Aralarında bi sevgi var gibi , ama bi türlü ulaşamıyolar birbirlerine. Çocukta ilk sene olduğundan bi cool olma çabaları , bi ortam yapma dürtüsü var. Ama bizim okulda yemez , hele ki Sinem gibi birisiyle konuşuyosan sessiz sakin takılıp cool bi havaya giremezsin. Çünkü Sinem adamın zütünü kaldırır , öyle bi üstünlüğü var. Benim bile kanka olmasına rağmen kalktı beyler. Kızın bi fotoğrafını 500 küsür kişi beğenirken her fotğrafına her gönderisine beni etiketliyo , öyle bi hava öyle bi ihtişam bendeki. idil Facebook'u fazla kullanan birisi zaten değil. O hesap yalnızca var orda , ne bi işlevi var ne de bi paylaşımı. Seviyorum bu kızın bu yönünü be , boş yere kıskançlık krizlerine sokmuyo beni.

    Kıskançlık demişken , önümüze çıkan yeni engeller , yeni sinirler var yılbaşı öncesinde. Gelin o konuya değinelim şimdide.

    Yine b okul çıkışı , idil beni beklerken ufak tefek sarı bi çocuğun yanına gelip konuştuğunu ve idil'e bi kağıt verdiğini gördüm. Yok ya , olamaz heralde böyle bişi. idil çok kişiyle yüz göz değil ki neden olsun böyle bişi. Adımlarımı hızlandırdım , ben gidene kadar ufaklık gitmişti idil'in yanından. idil'de elindeki kağıdı okuyodu. Çok uzun bişi olmasa gerek ki çabuk bitirmişti okumayı. Yanına gittim , önce hiç bişi olmamış gibi konuşmaya başladım.

    "Aşkım naber"

    "Eh işte , son ders çok sıkıcıydı ya bir an önce eve gitmek istedim. Gidelim mi ?"

    "Gidelim gidelim. O elindeki ne ? Ne yazıyo ?"

    "Boşver yaa salak saçma bişi takmaya değmez"

    "Yok yok bakayım ben ona bi , gördüm zaten uzaktan kimdi o konuşucaz."

    Kağıdı aldım elime okudum. Buruş buruş edilmiş bi defter yaprağıydı zaten. Üzerinde "idil Seni Çok Seviyorum" yazıyodu yamuk yumuk bi yazıyla. Sinirlerim tepeme fırlamıştı , kıskançlık katsayım kat ve kat artıyodu. Kimdi ulan bi huur çocuğu benim sevgilime böyle şeyler yazıp veriyodu. Dellenmiştim beyler, gözlerim büyümüş bi şekilde idil'e dönüp"Kim bu , neyin nesi açıkla bakalım" dedim. Çokta önemsemeyen bi tavırla "Amaan boşver xxxx ya çok önemli bişey değil salağın biri. Yolda anlatırım hadi çıkalım" dedi. Yola çıktık , anlatmasını bekliyorum ama idil oralı değil. Elimde parça parça yırtmış olduğum kağıtları gösterip "Evet , bi açıklama bekliyorum" dedim. Anlatmaya başladı. "Ya bu bizim eski okuldan bi çocuk. Kanada'dan taşınmışlardı buraya , aslen Türk tabii. Adı Leventcan , ilk geldiğinden beri benimle konuşmaya çalışır ama ben hiç birinde yüz vermedim. Mezuniyette annesiyle birlikte gelip fotoğraf çektirmek istedi , bizde mecburen çektirdik. Üstüne bide dans müziği çalınca dans ettik. Boyu benden çok ufak zaten gördün , hiç yakışılcak bişide değildi. Öyle geçti gitti. Şimdi oda gelmiş bu liseye , benide görünce yine peşime düştü. Takmıyorum zaten sende boşver lütfen."

    Makul bi açıklamaydı , ama yinede sinirimi aldığı söylenemez. Ne demek bi kağıda "Seni çok seviyorum" yazıp vermek. Benim sevgilim lan o , benim hayatımdaki kadın. Sen ne hakla yazarsın bunu. Burda bitmezdi bu , devamı gelirdi. Ve ben o zaman rahat durmazdım işte...
    Tümünü Göster
    ···
  15. 40.
    +4
    Bizim çocuklara bakıyorum , hiç birisi ezgiye bakacak bi tip değil abi. Bari kızında işi görülse diyorum ama yok yani , ezgi bakılabilecek gibi değil. Kusura bakma ezgicim , bizimkilerden sana iş çıkmıyo. Ne yazık ki seni bir mendil gibi işimi görene kadar kullanıp bi kenara atmak zorundayım Sen yeter ki işimi gör.

    Doğum günüm yaklaşıyodu beyler , hareketliliği arttıracak şey buydu. Bi çarşamba günüydü zaten. Pazar gününden hazırlıklar planlar oluşmuştu kafamda. Her ne kadar idil dahil olmasa da vardı kendimize göre planlarımız. Ama öncesinde sıkıcı geçecek 6 saatlik bi okul süreci. Olsun , pencereden idili seyretmekte yeterdi bana.

    idil pek bi üzgündü o zamanlar beyler. Ufaklıktan beri her alanda yanında olan Elif ailesi tarafından okuldan alınıp birkaç torpil aracılığıyla teee ebesinin dıbına olan başka bi okula alınmıştı. idil yalnız kaldı burda , yanında tek kalan Sinem çoktan okulun gözdesi olmuş sağa sola bakar olmuştu. Ama hızlanmaya gerek yok , daha birkaç ay daha idillesin sinemcim , hızlı koşan atın taku seyrek düşer; hele ki bizim lisede. Adamı giberler burda haberin olmaz , ki anlayacaksın zaten ilerde...

    Elif gittiğine göre boşluğu dolduracak eküri kim olucak tahmin edin. Eveet güzel düşünceler bunlar , tabii ki Ezgi olucak. Ve olmuştu da. Aradan geçen 3 günde gördüğüm kadarıyla pek bi kaynaşmışlar artık 3lü gezer olmuşlardı. Ama Ezgi erkek meraklısı , Sinem okulun gözbebeği olmuşken arada benim idilim kaynayacaktı ona üzülüyodum. Elimi biraz çabuk tutup aralarından çekip çıkarmalıydım. Ve gerekli günde gelip çatmıştı zaten. 21 Eylül , doğum günüm...
    ···
  16. 41.
    +4
    Bi kaç gün soğuk geçen okul yolu ve dönüşlerin ardından aramız biraz daha düzelmişti. Ezgi artık yanımızda pek sesini çıkarmadan yürüyo hain planlar kuruyodu sanki arkamızda. Kevaşe , herşeyi beklerim ben bu kızdan öyle bi sinsi öyle bi şeytan. Sinem'de bizden biri olmuştu artık. Bi yanımda idil diğer yanımda Sinem varken pek fenaydı havam okulda. Sinir olarak , imrenerek , selam vererek dolaşanlarla doluydu etrafım. idil'le Sinem aralarında bu mevzuyu derinlemesine konuşmuş kendilerince bi anlaşmaya bağlamışlardı sanki. Ceylan Sinem'e selam vermek için dahi olsa çevremizde dolaşmayacak. Keza kız harbiden yoktu ortalarda. Hoş , okulun başlamasından 3 ay geçmesine rağmen yeni görmüştüm ben kızı şaşırmamak gerekli tabii ama. Sahi nerelerdeydi , napıyodu kendi başına.

    Sınıfta durumlar güzel gibiydi. Barış ilayda'yla her ne kadar ciddi meseleleri konuşmak istesede çekingen olduğundan pek becerememişti. E arkadaş arkadaşın pekekentidir , ben devreye girdim tabii. ilayda da samimi arkadaşımdı , bi kaç ufak konuşma , yan yana getirme çabasıyla başbaşa bırakmıştım bunları konuyu açıp. Ve mutlu son; sonunda beraberlerdi. Yakıştılarda aslında be , yine bi şaheser yarattım gibi.
    Cem yine kendi halinde takılmakta , Büşra'yla aralarıda pek iyi değil. Büşra çok baskıcı bi kız ama Cem baskıya gelen bi tip değil. Sürmeyeceği zaten belliydi , sürmüyoda. Yakın zamanda ayrılır bunlar , görünen köy kılavuz istemiyo beyler.

    idil'lerin sınıfındaki olaylarda fena değil aslında. Ezgi yine erkek meraklılığını sürdüymeye devam etmekte. Sülo diye birini bulmuş konuşmak için. Sülo ne lan , sen böyle artistik bi şekilde hava atmaya çalışarak gez konuştuğun çocuğun adı Sülo olsun , hasgibtir ya. Can inceden inceden Gamze'ya yanlamayı deniyo hala , ama Gamze bu yüz verirmi vermeez. Sezer var hayatında. Zaten Sezer olmasa bile Can istediği gibi bi tip değil. Çocuk benimle yaşıt , ama 1.40 boyu var ve daha ilkokul çocuğu gibi. Garip bi tip yani. Tavşan derdik biz ona , ön dişlerinin uzunluğundan rahatça konuşamazdı bile. Buğra ailevi problemler nedeniyle biraz daha durgun ve karamsar bi halde. Sigaraya başlama sebebide zaten buydu , iyice arttırdı. Çok üzülüyorum haline , keşke elimden gelse de bişiler yapabilsem be.
    ···
  17. 42.
    +4
    Günaydın beyler , kusura bakmayın kahvaltım biraz uzun sürdü amk

    Şaka bi yana düb işlerim vardı beyler kahvaltıdan sonra acil çıkmak zorunda kalınca sizide bekletmiş oldum kusura bakmayın. Şimdi hızlı uzun bi kaç part giriyorum , ne kadar sövseniz haklsınız.

    Başlıyoruz
    ···
  18. 43.
    +4
    Haydaa başlamıştık tribe iyimi. Beklediğim şeydi , güzelde kıvırabilirdim. Ama kıskanılmak çok hoşuma gitmişti , hiç kıvırasım yoktu. Aksine devam ettirip inadına gidesim vardı. Bu seferde işler büyüyebilir ama , o cesareti göremiyorum kendimde. Neyse , nabza göre şerbet vermeye devam edicez napalım.

    "Olurmu aşkım hiç öyle şey , seninle konuşucam tabii"
    "Yok eve giderkende birlikte gidin isterseniz , koluna girer falan. Yakıştınızda bence -.-"

    Yakışmışmıydık lan harbiden , şerrefsizim geçen seneden benim aklıma gelmişti ahahaha

    "Saçmalama bebeğim , sen varken başka kim yakışabilir benim yanıma. Tribi sürdürme lütfen , nasıl geçti senin günün anlat bakim dinliyorum"

    Konuyu bi şekilde değiştirmiştim , ama bu burda bitmemişti tabii. Daha çok tribini yicez. Of sevgilim of , kıskanılmicak kızları kıskanıyosun ya.
    ···
  19. 44.
    +4
    Bi kahvaltıya gideyim beyler , geldiğimde kaldığım yerden hızla devam edicem...
    ···
  20. 45.
    +4
    Bi hışımla sınıfa çıkıp kimsenin yüzüne bakmadan yerime oturdum. Barış mutluydu , şerefsiz belli ki ilayda'yla işleri ilerletmişti. Sevinsin , mutlu olsun kardeşim. Hak ediyo bunların hepsini , ilişkisi tıkanırsa ben düzelticem hatta ne yapıp edip. Düzelticem , dahil olucam ki benim yaşadığım gibimsonik olayları onlarda yaşamasın , benden mutlu olsunlar.

    O gün geçmek bilmedi , sınıftan dışarıya adımımı dahi atmadım. Dersleride giblemedim pek , ilayda'yı kendi sırama geçirip en arka sıraya oturdum , açtım kulaklıktan müziğimi triplere giriyorum. Ama zor anımda bile Barış'a kıyağımı yaparım , onuda belirteyim. Son 2 ders idil'lerin beden eğitimi dersi vardı. E öncedende dediğim gibi bizim sınıf okuldaki en panaromik açıya sahip sınıf, tüm bahçeyi izleyebiliyosun. Kuruldum pencerenin kenarına kendi dersimi iplemeden dışarıyı izliyorum , idil'lerin dersini. Sıraya girildi , hazır ola duruldu , yoklama alındı falan serbest bırakıldı (beden eğitimi dersi bundan ibaret değilmidir zaten abi). Bu esnada idil kızarmış gözleriyle sürekli bizim pencereyi seyrediyo. Sevgilim benim ya , biliyo abi onu ordan gözünü kırpadan izleyeceğimi. Ama bana karşı sinirli tabii , gözlerinin kızarıklığı geçmemiş. Ezgi ve Sinem'le en köşedeki banka oturup laflamaya konuşmaya başladılar. Ulan Ezgi , sana hiç güvenmiyorum. Sinem orda aramızı düzeltmeye çalışırken sen geçmişten bahsedip barışma durumumuzun dıbına koyarsan bende senin dıbına koyarım bilmiş ol.

    idil'in başı yine önde , kızlar başını kaldırıp bizim pencereye bakmaya devam ediyo arada el sallıyolar falan. Düzeltmem lazım benim bu durumu beyler , böyle geçecek gibi değil bu olay. Tenefüs oldu , kızlar aşağı idil'in yanına gelmemi istediler. Gitmedim , gidemedim. Tenefüste bahçe tehlikeli alan abi , Ceylan'la bi daha karşılaşırız herşey dahada tak olur falan , olmaz. Son ders başladı , bizde de Milli Güvenlik dersi var. Çok garip bide hocamız var , yoklamayı ayağa kaldırıp hazır olda durdurarak alıyo. Eski komutan , manyak biraz. Pencereden idil'leri izlemeye devam ediyorum tabii. Dersin sonunda idil'lerin sınıf yeniden hazır ola geçip "Sağol" dicekler sınıf dağılcak. Onları izlerken kendimi kaptırıp hoca ders anlatırken bende "Sağol" diye bağırdım sınıfta. Hoca bi ton konuştu bana , mizahi şeylerdi tabii. "Senin milli duyguların kabardı heralde , gel sen anlat bakalım dersi" dedi. Haydaa , bu moralle sınıfa geyik konusu olduk iyi mi. Sınıftaki en matrak çocuk benim bide , hep güldüren konuşan falan. Ama moralim yok şu an , ben sizi güldüremem. Tam tahtaya çıktım ki zil çaldı , hoca "Böyle kolay kaçamazsın xxxx bey , haftaya konuyu sen anlatıyosun" dedi. E anlatırız madem , napalım.
    Tümünü Göster
    ···