0
@1 Pgiboloji ve ilgili diğer bilimlerde “içest”; birbirleriyle evli olmayan
ve evlilikleri yasaklanmış aile üyeleri arasındaki cinsel temas olarak tanımlanmakta ve bu tanım, bazen hem taraflar hem de fiiller bakımından genişletilerek; kan bağından bağımsız olarak “güven” ilişkisini ve sadece
cinsel birleşmeyi değil, her türlü cinsel eylemi kapsama sokmaktadır.5
Bazı hukukçular da, bu geniş anlamı esas alarak TCK’da “içest”in
zaten suç olduğunu söylerler ve toplumda da böyle bilinir. Oysa burada dile getirilen ve içest olduğu söylenen suçlar; “cinsel saldırı” (TCK
m. 102/3-c) ve “çocukların cinsel istismarı” (TCK m. 103/3) kapsamında
olan, cezayı ağırlaştıran bir neden olarak ortaya çıkan ve rızaya dayanmayan ya da geçerli rızaya dayanmayan cinsel suçlardır.
Ceza hukuku söz konusu olduğunda içest başka bir anlam taşır.
Ceza hukuku literatüründe ve ceza kanunlarında içest; “evlenmeleri
yasak olan reşit kişiler (rıza ehliyeti olan) arasındaki rızaya dayalı cinsel
ilişkidir”. Tanımdan kolayca anlaşılacağı gibi, “cinsel dokunulmazlığa
karşı işlenen” suçlardan farklı olarak içestte taraflardan biri mağdur
değildir, her iki taraf da suçun failidir. Kısaca ifade etmek gerekirse,
“içest çok failli bir suçtur”.
6
O halde karışıklığı önlemek için en azından
“rızaya dayanmayan içest” ve “rızaya dayanan içest” şeklinde bir ayı-
rım yapılmalıdır. TCK’da, aralarında evlenme yasağı bulunan ve reşit
olan akrabalar arasında rıza ile gerçekleşen cinsel ilişkiyi yasaklayan
bir hüküm olmadığı için ceza verilmesi mümkün değildir