/i/Siyaset

Saygı Çerçevesinde Özgür Siyaset Platformu
  1. 1.
    +50 -18
    okuyun cahil kalmayın en az 4 farklı kaynatan araştırıp sizler ile paylaşıyorum,
    (bkz: apoyu asmayan sefil zihniyet akp dir) okuyun bunuda,

    part 1
    AKP’nin utanç karnesi
    Türki ye istatistik Kurumu’nun rakamları çocuk evlilikleriyle ilgili utanç tablosunu ortaya koydu. AKP’nin iktidarda olduğu 2002’den bu yana 18 yaşın altında 440 bin kız çocuğu, doğum yaparak “anne” oldu.

    Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, 15 yaşın altında çocuklarla “gayri resmi” şekilde evlenip cinsel istismarda bulunduğu gerekçesiyle 3 bin kişinin cezaevinde olduğunu belirtirken, Türkiye istatistik Kurumu’nun (TÜiK) verileri tablonun daha ağır olduğunu ortaya koydu.

    Türkiye’de AKP’nin iktidarda olduğu 2002’den bu yana 18 yaşın altında 440 bin çocuk doğum yaparak “anne” oldu. 15 yaşın altında cinsel istismara uğrayarak “anne” olan çocuk sayısı ise 15 bin 937 olarak kayıtlara geçti. Tüm bu verilere karşın hükümet, çocuklara yönelik istismarı önleyecek tedbirleri almadı.

    AKP’nin tepki çeken “cinsel istismar suçunda mağdurla failin evlenmesi durumunda cezanın ertelenmesi” teklifi Türkiye’nin “çocuk gelin” sorununu bir kez daha gözler önüne serdi. TÜiK verileri, AKP döneminde çocuk yaşta evliliklerin ve çocuk annelerin sayısının ciddi boyutlara ulaştığını ortaya koydu. Türkiye nüfusu 2015 yılı sonu itibariyle 78 milyon 741 bin 53 iken çocuk nüfus 22 milyon 870 bin 683 oldu. Yani nüfusun yüzde 29’unu çocuklar oluşturdu.

    TÜiK’e göre 2002-2015 tarihleri arasında Türkiye’de 18 yaşın altındayken doğum yapan 440 bin “çocuk anne” kayıtlara geçti. Bu rakam içinde, 15 yaşından küçük “anne”lerin rakamı ise 15 bin 937 oldu. TÜiK, sadece 2002-2013 yılları arasında 16-17 yaşında evlenen kız çocuğu sayısını ise 511 bin 985 olarak hesapladı. 15 yaş ve altındaki yaşlarda gayri resmi olarak “evlenen” çocukların sayısı ise bilinmiyor. 15 yaş ve altındaki “evlilikler” ise ancak çocuğun cinsel istismar sonucu hamile kalıp hastaneye başvurmasıyla ortaya çıkıyor. Hamile kalmayarak hastaneye başvurmayan çocukların sayısı düşünüldüğünde, istismara uğrayan çocukların sayısının çok daha fazla...

    kısaca : http://sakirmgk.blogcu.co...kp-nin-yanlislari/2986680
    ···
  1. 2.
    +1
    Haklı şuku
    ···
    1. 1.
      +1 -4
      arkadaşlar ben birine tecavüz edersem suçlusu akp dir bekir bozdağı içeri atarlar artık.
      ···
    2. 2.
      0
      Yalancı huur çocuğu sözlükteki o kadar kişiyi kandırdın millette inandı alfa olacagına senin gotune alfa kurt girsin
      ···
      1. 1.
        0
        Tamam da adama bildirim gitmedi panpa. Bana bildirim geldi. Onun entrisinden 3 noktaya basıp aşağıya çek. Yanıtla de. Ama onun entrysendeki yanıtla butonu. Adam senin cevap verdiğini bile bilmiyo amk.
        ···
      2. 2.
        0
        ULAN NE KADAR SALAK Bi iNSANSIN SEN
        THEY CALL ME ALPHA 2 YAZIYO SONUNDAKi 2 YE DiKKATiNi ÇEKERiM
        KESiN CEHAPELiSiNDiR SEN AMK SALAĞI SENi
        ···
      3. 3.
        0
        Hesabın silik yemiş yeni bir tane açmışsın amk
        ···
      4. diğerleri 1
  2. 3.
    +3
    part 2.

    DiSK-AR, Türkiye'de Çocuk işçiliği Gerçeği Raporu'nu açıkladı. Rapora göre, 2012 yılında AKP'nin Meclise getirerek yasalaştırdığı 4+4+4 yasası ile zorunlu ilköğretim yaşı 6-13 yaş aralığına çekildi. Bu durumda ortaokulun bitiş yaşı çocuk işçiliğinin yaygınlaşma yaşını fiilen 13’e düşürdü. Okula devam ederken çalışan çocukların sayısı 2006-2012 yılları arasında yüzde 64 oranında artarak, 272 binden 445 bine yükselmiş durumda.

    Rapora ilişkin yapılan açıklamada “istatistikler çalışan çocukların önemli oranda eğitim hakkının da gasp edildiğini ortaya koymaktadır. Dünya’da her 5 çocuktan biri çalışmak zorunda bırakılırken, bu çocuklar sağlıklı bir çevreden ve temel özgürlüklerden de mahrum kalmakta, fiziksel, sosyal, kültürel, duygusal ve eğitsel gelişime zarar veren koşullarda çalıştırılmaktadır” bilgisine yer verildi.

    “2006-2012 YILLARI ÇOCUK iŞÇi SAYISININ TEKRAR ARTTIĞI BiR DÖNEM OLMUŞTUR”

    Çocuk işçilerin ücretsiz işçi ya da ucuz işgücü olarak en çok sömürülen kesimi oluşturmaya devam ettiği vurgulanan açıklamada şu ifadelere yer verildi:

    “1999-2006 yılları arasında istihdam edilen çocuk sayısı 2 milyon 270 binden, 890 bin düzeyine düşmüştür. Diğer yandan aynı dönemde Türkiye istihdamdaki çocuk işçiliği ile mücadelede ivmesini kaybetmiştir. 1994-1999 yılları arasında istihdamdan çekilen çocuk işçi sayısı yıllık ortalamada 128 bin iken, 1999-2006 yılları arasında yıllık ortalama 74 bin olarak gerçekleşmiştir. 2006-2012 yılları ise çocuk işçiliğinde azalma eğiliminin durduğu ve özellikle tarım kesimindeki artış ile birlikte çocuk işçi sayısının tekrar arttığı bir dönem olmuştur.”

    5-17 YAŞ ARASI TOPLAM ÇALIŞAN ÇOCUKLARIN SAYISI 8 MiLYON 397 BiNE ULAŞTI

    Açıklamada, 2012 yılında çocuk işçi sayısı 893 bine ulaştığının altı çizilerek, şöyle denildi:

    “TÜiK istatistiklerinden yaptığımız hesaplamalara göre; çocuk emeği ev içine kaymaya devam etmektedir, istihdam içinde değerlendirilmeyen ev işlerinde çalışan çocukların sayısı 1999 yılında 4 milyon 447 bin iken, 2006 yılında bu sayı 6 milyon 540 bine ulaşmıştır. 2012 yılı için ise bu rakam yaklaşık 1milyon kişi artarak 7 milyon 503 bine yükselmiştir. Böylelikle 5-17 yaş arası toplam çalışan çocukların (istihdama katılan ve ev içinde çalışan) sayısı 8 milyon 397 bine ulaşmıştır. Toplamda çalışan çocukların tüm çocuklara oranı 1999’dan bu yana yüzde 41’den yüzde 56’ya çıkmıştır. TÜiK Çocuk işgücü istatistiklerine göre ev işleri, hane halkı fertleri tarafından kendi evlerinde gerçekleştirilen ve ekonomik faaliyet tanımının dışında kalan faaliyetlerdir. Bu faaliyetler, hane halkı fertleri tarafından ücretsiz olarak gerçekleştirilen evle ilgili işleri kapsamaktadır. Devletin gereken nitelikli, yaygın ve ücretsiz bakım hizmetlerini satılamaması Türkiye’de kadınlar için işgücüne katılım oranlarının dünyanın en alt sıralarında yer almasına neden olmaktadır.”

    TÜRKiYE’DE KADINLARIN iŞGÜCÜNE KATILIM ORANI 183 ÜLKE ARASINDAN 169. SIRADA

    Dünya Bankası veritabanına göre, Türkiye’de kadınların işgücüne katılım oranının yüzde 28.1 ile 183 ülke arasında 169. sırada yer aldığı belirtilen açıklamada, “Söz konusu değer dünya ortalaması için yüzde 51.17’dir. 2006 yılı ile 2012 yılları arasında işgücüne katılım oranı kadınlarda yüzde 6 puanlık bir artış kaydetmiştir. Bu artışın yarısını Lise altı eğitim düzeyine sahip olan kadınlar oluşturmuştur. Bu durum kriz dönemlerinde kadınların ucuz ve esnek bir işgücü olarak çalışma hayatına daha fazla katıldığı görülmektedir. Bu durum kadınların üzerindeki ev içi işlerin çocukların üzerine kalması bağlamında yorumlanabilir.

    Çocuk işçiliği dünyanın pek çok bölgesinde ortak bir pratik olarak görülmektedir. Çocuk işçiliğinin azaltılmasına yönelik artan çabalara rağmen henüz çocuk işçiliği ortadan kaldırılamamıştır ve çocuk işçilerin çok geniş bir kesimi hala tarım sektöründedir. Yoksulluk ve eğitim politikaları çocuk emeğinin acımasız döngüsünü besleyen unsurlardır. Dünya genelinde çocuk işçilerin yüzde 60’ı yani 129 milyonu tarım sektöründedir. Tarım sektörü meslek hastalıkları ve iş kazaları açısından en tehlikeli sektörlerden biridir. Aynı zamanda çocuk işçiliğinin en kötü biçimlerinde çalışan çocukların da yüzde 60’ı tarım sektöründedir. Bunların sayısının 70 milyon civarında olduğu hesaplanmaktadır. En kötü biçimlerde çalışan çocukların 3’te 2’si ücretsiz aile işçileridir” bilgisine de yer verildi.

    ÇOCUK iŞÇiLER GÜVENCESiZ iŞÇi HAVUZUNUN ÖNEMLi BiR KAYNAĞI

    Açıklamada, okula devam ederken çalışan çocukların sayısının 2006-2012 yılları arasında yüzde 64 oranında artarak, 272 binden 445 bine yükseldiğinin altı çizilen açıklamada şunlar kaydedildi:

    “Okuyan çocukların 2006 yılında yüzde 2’si ekonomik bir faaliyette çalışırken 2012 yılında bu oran yüzde 3’e ulaştı. Bu çocuklar arasında ev işlerinde çalışanların oranı da yüzde 43’den yüzde 50 seviyesine yükseldi. Okula devam etmeyen çocukların sayısı 2 milyon 314 binden, 1 milyon 297 bine gerilerken, okula gitmeyen çocuklar arasında ekonomik faaliyetlerde çalışanların oranı yüzde27’den yüzde 35’e yükseldi. Buna karşın ev işlerinde çalışan çocukların sayısı bu kategoride yüzde 44’den yüzde 39’a geriledi.

    istanbul işçi Sağlığı ve iş Güvenliği Meclisi verilerine göre, 2013 yılında yaşdıbını yitiren bin 235 işçinin 59’u çocuk işçidir. Bu da yüzde 4.7 oranına tekabül ediyor. Yaş verilerine ulaşılamayan 144 işçi de oranlama içinde düşünüldüğünde 2013 yılında ölen işçilerin yüzde 5.4’ü çocuk işçilerden oluşuyor. Yani can veren her 20 işçiden birisi yoksulluktan dolayı çalışan çocuk işçilerdir. Çocuk işçiler güvencesiz işçi havuzunun önemli bir kaynağıdır ve çocuk işçi cinayetleri oranının artacağı da aşikardır.”

    ORTAOKULUN BiTiŞ YAŞI ÇOCUK iŞÇiLiĞiNiN YAYGINLAŞMA YAŞINI FiiLEN 13’E DÜŞÜRDÜ

    Sonuç olarak 2012 yılında yasalaşan 4+4+4 yasası ile zorunlu ilköğretim yaşının 6-13 yaş aralığına çekildiğine dikkat çekilen açıklamada, “Bu durumda ortaokulun bitiş yaşı aynı zamanda çocuk işçiliğinin yaygınlaşma yaşını fiilen 13’e düşürmüştür. Yine esneklik başlığı altında evden ve uzaktan çalışmayı yasal hale getirme çabası ev içinde çalışan 8 milyon çocuğu doğrudan ilgilendirmektedir. Çocuk işçiliği, yoksulluk ve güvencesizlik zemininde yükselen istihdam stratejilerinin yapısal olarak ürettiği bir sonuç olarak görülmelidir. Dolayısıyla çocuk işçiliği ile mücadele bu strateji ile mücadeleden geçmektedir” denildi.

    BAŞBAKAN'IN GÜNDEMi iSE TAKSiM

    Başbakan Erdoğan bugünkü grup konuşmasında gündemine 1 Mayıs'ı aldı ve sendikaların Taksim'de 1 Mayıs'ı kutlanmak istemesine, "Taksim'den ümidinizi kesin" diyerek seslendi. 4+4+4 sistemiyle çocuk işlerin sayısı Türkiye'de kat be kat artarken, Erdoğan "Her zaman iş barışından yana olduk, emekçinin yanında duran biz olduk." şeklinde konuştu.

    Odatv.com
    Tümünü Göster
    ···
  3. 4.
    0
    Bunlara ağır ceza gelmedikçe çözüm olmaz
    ···
  4. 5.
    +1
    part 3

    Türkiye Barolar Birliği’nin (TBB) “Tutuklama Raporu” AKP iktidarında cezaevlerindeki tutuklu sayısının, hükümlü sayısını geçtiğini ortaya koydu. Son 7 yılda toplam tutuklu sayısı 338 bin 520’ye ulaşırken, hükümlü sayısı 266 bin 986’da kaldı. Tutuklu ve hükümlü sayısının yüzde 100 arttığına da dikkat çeken hukukçular, sistemdeki sorunların giderilmesini istedi.

    Tutuklama kararı cezaya dönüşüyor

    TBB Başkanı Ahsen Coşar, “Tutuklama kararı, çok sık ve çoğu zaman keyfi olarak veriliyor hatta cezaya dönüştürülüyor” ifadesini kullanırken, raporu hazırlayan merkezin başkanı Prof. Rona Aybay “Cezaevleri açısından durum vahim, yasalardaki değişikliklerin uygulanmaması açısından durum vahim, verilen tutuklama kararları açısından durum vahim” dedi.

    Adalet mekanizması çöktü

    Türkiye Barolar Birliği’nin raporu, AKP iktidarında cezaevlerindeki tutuklu sayısının, hükümlü
    sayısını geçtiğini ortaya koydu. Hukukçular, bu utanç tablosundan hükümeti sorumlu tuttu

    Türkiye Barolar Birliği (TBB) tarafından hazırlanan “Tutuklama Raporu”, AKP iktidarının işbaşında olduğu son 7 yılda cezaevlerindeki toplam tutuklu sayısının hükümlü sayısını geçtiğini belgeledi. AKP’nin bir utanç belgesi olarak tarihe geçen rapora göre, toplam tutuklu sayısı 338 bin 520 iken, hükümlü sayısı 266 bin 986’ya ulaştı. Rapor, cezaevlerinde tutulanların yüzde 56’sının tutuklu konumunda olduğunu gözler önüne seriyor. Dünya standartlarında ise tutuklu ve hükümlü oranlarının “üçte birini tutuklu, üçte ikisini ise hükümlüler” oluşturuyor.

    Tutuklama önemli sorun

    Hukukçular, son 7 yılda cezaevlerindeki tutuklu ve hükümlü sayısında yüzde 100 artış yaşanmasının Türk hukuk sistemindeki sorunları gözler önüne serdiğini, bu sorunların giderilmesi gerektiği görüşünde birleşti. TBB Başkanı Ahsen Coşar, “Tutuklama kararı, ne yazık ki, ülkemizde mahkemeler tarafından çok sık ve çoğu zaman da keyfi olarak verilmekte, hatta cezaya dönüştürülmektedir” ifadelerini kullanarak soruna dikkat çekti.
    Prof. Dr. Rona Aybay ise “Cezaevleri açısından durum vahim, yasalarda yapılan değişikliklerin uygulanmaması açısından durum vahim, verilen tutuklama kararları açısından durum vahim” dedi. istanbul Barosu eski başkanlarından Turgut Kazan da, “tutuklama” nın Türkiye’nin en önemli sorunlarından birisi olduğunu kaydetti.

    Cezanın bir parçası

    CHP izmir Milletvekili Ahmet Ersin, tutuklamanın belli şartları olduğunu, Türkiye’de ise bunlara çok fazla dikkat edilmediğini vurgulayarak, “Bu rapor, tutuklamanın ülkemizde ne kadar kolay yapıldığını ortaya koyuyor. Eğer tutuklama konusunda acele ederseniz ve şartlarını yerine getirmezseniz o zaman tutuklama cezanın bir parçası haline geliyor. Maalesef son yıllarda buna hiç dikkat edilmiyor. Bu kadar tutuklu olması çok sakıncalıdır” dedi.

    Yaptırım uygulanıyor

    Türkiye’de adalet mekanizmasının çöktüğünü savunan Avukat Dursun Yassıkaya da, cezaevlerinin sayısının arttığı bir ülkede ileri demokrasinin şartlarından bahsedilemeyeceğini ifade etti. Yassıkaya, “Demokratik mekanizmalarda adliyeler büyümez, küçülür. Cezaevlerinin sayısı da artmaz. Hiçbir demokratik ülkede devlet, şüpheliye suçsuzluğunu ispat et demez. Aksine topladığı delillerle şüpheliye suçsuzluğunu ispat etmesi için hak tanır. Son yıllarda bizde yaşanan çarpıklık budur. Kendisi gibi düşünmeyen, kendisini eleştirenlere bu yaptırım usulü uygulanmaktadır” diye konuştu.

    Yeniçağ
    Tümünü Göster
    ···
  5. 6.
    0
    Keşke ctrl+v yapmasan
    ···
  6. 7.
    +1
    Başkanlığa #HAYIR
    ···
  7. 8.
    +1
    part 4

    Gazetecileri Koruma Komitesi, zehir zemberek bir rapor hazırladı. Başbakan için “alıngan ve inatçı” diyen komiteye göre, hapisteki gazetecilerin sayısı iran, Eritre ve Çin gibi en baskıcı ülkelerden fazla
    Türkiye, tu­tuk­lu ga­ze­te­ci­ler sı­ra­la­ma­sın­da Dün­ya Şam­pi­yo­nu ol­du. Mer­ke­zi AB­D'­nin New York ken­tin­de­ki Ga­ze­te­ci­le­ri Ko­ru­ma Ko­mi­te­si'nin ha­zır­la­dı­ğı ra­po­ra gö­re; Türkiye'de Ağus­tos 2012 iti­ba­riy­le ce­za­evin­de­ki ga­ze­te­ci sa­yı­sı 76… Bun­lar­dan 61'i­nin doğ­ru­dan ga­ze­te­ci­lik fa­ali­yet­le­ri ne­de­niy­le ha­pis­te ol­du­ğu vur­gu­la­nan ra­por­da “15 ki­şi ise net ol­ma­yan şart­lar da­hi­lin­de ha­pi­s” ifa­de­le­ri yer al­dı. Ba­sın öz­gür­lü­ğü­nün ‘k­ri­z' se­vi­ye­si­ne ulaş­tı­ğı­nı be­lir­ten ko­mi­te, ra­por­da şöy­le dedi: “Başbakan Er­do­ğan açık­ça ga­ze­te­ci­le­rin iti­ba­rı­na sal­dı­rı­yor. 27 yıl bo­yun­ca tu­tuk­lu ga­ze­te­ci­ler­le il­gi­li ken­di re­ko­ru­nu kı­ran ve ba­sın öz­gür­lü­ğü­nü kı­sıt­la­mak ko­nu­sun­da, ken­di ken­di­ne ra­kip olan tek ül­ke Tür­ki­ye ol­du. Bugün Tür­ki­ye'de­ki ha­pis ga­ze­te­ci­le­rin sa­yı­sı iran, Erit­re ve Çin gi­bi en bas­kı­cı ül­ke­le­ri fer­sah fer­sah ge­çi­yor.” (AN­KA)

    http://www.sozcu.com.tr/2...pnin-utanc-tablosu-89940/
    ···
  8. 9.
    0
    Tutacak
    ···
  9. 10.
    0
    Insan okucak bunu amk bune
    ···
  10. 11.
    +1
    part 5

    TBMM’ye getirilen cinsel istismar düzenlemesi ile bir kez daha gündeme gelen çocuk evliliklerine ilişkin rakamlar korkutan bir tablo ortaya çıkarıyor.Hürriyet'ten Esra Ülkar'ın haberine göre, Türkiye’de çocuk istismarıyla ilgili dava sayısı, son 10 yılda yaklaşık 3 kat arttı. Bu konudaki son gündem tarışmalarından biri de, TBMM’de görüşülen ve kamuoyunda büyük tepki çeken, cinsel istismarla ilgili son kanun tasarısı.Türkiye istatistik Kurumu (TÜiK) verilerine göre, son 10 yılda 482 bin 908 kız çocuğu evlendirildi. 2015 yılında evlendirilenlerin 31 bin 337’si kız, bin 483’ü erkek çocuğuydu. Bu sayı, 2015’teki toplam evlilik oranında kızlarda yüzde 5.2’ye, erkeklerde yüzde 0.2’ye denk geliyor. En çarpıcı rakamlar ise ‘çocuk anneler’de. Yine TÜiK rakamlarına göre 2015’te 15-17 yaş arası tam 17 bin 789 kız çocuk doğum yaptı. Kız çocuklarında 15 yaş altı doğum yapanların sayısı ise aynı yıl 244 oldu."Çocuk ticareti yasallaşır"Öneriyi Hürriyet’e değerlendiren Çocuk Alanında Çalışan Avukatlar Ağı Koordinatörü Avukat Şahin Antakyalıoğlu ise, şu çarpıcı gözlemlerini aktardı, yorumda bulundu:“Bu resmen çocukların cinsel yönden sömürülmesi, baskı altına alınması, tehdit edilmesi sonuçlarını doğuracak. Çocuk ticaretinin yolunu açacak. Türkiye maalesef uluslararası sözleşmeleri ihlal eder nitelikte davranıyor. Tasarı hem hukuk hem etik açıdan ciddi sorunlar barındırıyor. Yasalaşırsa, telafisi imkânsız zararlar doğar. Birçok çocuk intihara sürüklenebilir. Değil evlenmek, istismar mağduru çocukların faillerin tahliyesini duyduğunda bile intihara teşebbüs ettiğini gördük. Bu açıkca anayasal bir ihlaldir. Bundan derhal dönülmeli. Bir çocuk bile intihara kalkışırsa bunun sorumlusu öneriyi verenlerdir.”Çocukların ihlal edilen diğer bazı haklarıyla ilgili bilgiler şöyle:EĞiTiM HAKKI: Tohum Otizm Vakfı verilerine göre, Türkiye’deki 0-18 yaş arası 352 bin otizmli çocuk ve gencin sadece 29 bin 905’i eğitim alabiliyor. Yani okula gidenlerin oranı 10’da 1 bile değil. Milli Eğitim Bakanı ismet Yılmaz’ın açıkladığı verilere göre de, okul çağındaki Suriyeli çocuk sayısı 834 bin. Şu ana kadar okula gönderilen Suriyeli öğrenci sayısı, 479 bin.ÇALIŞMAMA HAKKI: Türkiye istatistik Kurumu’nun çocuk işçiliği konusunda en son 2012’de yaptığı Çocuk işgücü Anketi’ne göre, çalışan çocuk sayısı 6-14 yaşta 292 bin, 15-17 yaş grubunda 601 bin. Çocuk işçilerin yüzde 52.6’sı ücretli veya yevmiyeli, yüzde 46.2’si ücretsiz aile işçisi.VATANDAŞ OLMA HAKKI: Çocuk hakları bildirgesinde, “Her çocuğun doğduğu anda bir adı ve bir devletin vatandaşı olma hakkı vardır” ifadesi yer alıyor. Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği’nin Kasım 2015 tarihli ‘Vatansız Çocuklar’ raporuna göre, dünyada her 10 dakikada bir vatansız (haymatlos) çocuk doğuyor. Raporda etnik kimlik, din, savaşlar, yerinden edilme gibi nedenlerle herhangi bir yere ait olamayan kişilerin yaşadığı 20 ülkede, her yıl en az 70 bin vatansız çocuğun dünyaya geldiği belirtiliyor.ilgili HaberlerKaynak: Türkiye'nin utanç tablosu

    AKP’nin gece yarısı Meclis’e sunduğu çocuklara cinsel istismar suçlarında mağdur ve failin evlenmesi halinde, cezanın ertelenmesini öngören düzenleme imza atan AKP Hatay Milletvekilinin oğlu tanıdık çıktı.Sözcü'nün haberine göre AKP tarafından sunulan ve tecavüzcüye mağdurla evlenmesi durumunda ceza affı öngören teklif büyük tartışma yarattı. Önerge AKP milletvekilleri Mehmet Muş, Ramazan Can, Hacı Bayram Türkoğlu, Halis Dalkılıç, Mücahit Durmuşoğlu ve ilyas Şeker'in imzasıyla TBMM Genel Kurulu'na sunuldu. Kamuoyunda büyük tepki toplayan önergeyle ilgili CHP istanbul Milletvekili Barış Yarkadaş , tecavüz önergesine imza atan AKP Hatay Milletvekili Hacı Bayram Türkoğlu'na dair ilginç bir hatırlatma yaptı.Kaynak: istismar önergesini veren AKP’li vekilin oğlu tanıdık çıktı!

    Yarkadaş, Twitter adresinden yaptığı paylaşımda “Unutmadık! Çocuklar tecavüzcüleriyle evlendirilsin” önergesine imza atan AKP'li Hacı Türkoğlu'nun oğlu, Hatay'da tartıştığı polisi bulmak için hepsini sıraya dizdirmişti” diye yazdı.POLiSE TEHDiTLER YAĞDIRMIŞTIistemi Kaan Türkoğlu, 2012'de polislerin eline sıra numarası vererek onları sıraya dizmesiyle tanınmıştı. Dörtyol ilçe Emniyet Müdürlüğü'nün kantinini işleten dönemin AKP Gençlik Kolları Başkanı Ömer Uzun ile polis Alper Atilla arasında yaşanan tartışmada iddiaya göre; Uzun, Alper'i, “AKP Gençlik Kolları başkanıyım. Senin üniformayı soydururum” diye tehdit etti.AKP'li vekil Türkoğlu'nun basın danışmanı ve oğlu istemi Kağan Türkoğlu'nu Emniyet'e çağıran Ömer Uzun bahçedeki polisi göstermiş istemi Kağan'ın da polis Alper Atilla'ya; “Alper gözlerimin içine iyi bak, sen beni iyi tanımıyorsun. Tanıdıktan sonra kim olduğumu öğreneceksin” demesi üzerine orada bulunan Komiser Yardımcısı Murat Emer olaya müdahaleederek Türkoğlu'nu Emniyet Müdürlüğü binasının içine almıştı. Burada alınan olay yeri tutanaklarının ardından ilçe Emniyet Müdürü Mustafa Marangoz geldi. Marangoz, 24 Çevik Kuvvet polisine numara verilmesini ve Komiser Yardımcısı Murat Emer'in apoletlerinin sökülerek teşhise sokulmasını emretmiştiKaynak: istismar önergesini veren AKP’li vekilin oğlu tanıdık çıktı!

    http://www.yenicaggazetes...tanidik-cikti-150992h.htm
    Tümünü Göster
    ···
  11. 12.
    0
    اوقومادیم امە ترند
    ادیت:چاق اوزون امق ناسیل اوقویاییم
    ···
  12. 13.
    +1
    part 6
    Hepimiz AKP’yi eleştirdik. “Komşularla sıfır sorun dediniz, Türkiye’yi komşusuz bıraktınız” deyip durduk. Sonunda AKP kendi komşumuzu kendi kurmaya karar verdi. Bu yeni komşunun adı Kürdistan.

    Bakanlar HDP’lilerle birlikte Dolmabahçe’de ortak açıklama yaptılar. Açıklamaya göre PKK silahları bırakacaktı. 10 maddeden oluşan bir barış antlaşması üzerinde uzlaşmışlar. O maddelerin ne anlama geldiğini, içlerinin nasıl doldurulacağını hiç kimse bilmiyor. iddia edilen şu ki, Güneydoğu Bölgesi’nin yönetimi PKK’ya terkedilecek. PKK da merkezi yönetime karışmayacak. O yüzden HDP seçimlerde barajı aşıp aşmayacağını dert etmiyor.
    AKP’nin PKK ile bir harita özerinde anlaştığı iddia ediliyor. Ama ne yazık ki bu haritayı birkaç kişi dışında bilen yok. Ayrıca AKP verdiği sözü tutabilir mi? Türk Milleti ülkemizin ve bölgemizin haritasının değişmesine izin verir mi?

    Hiç sanmıyoruz.

    Yukarıda AKP’nin PKK’ya önermiş olabileceği türden bir harita görüyorsunuz. Hayal deyip geçmeyin. Türk hükümetinin PKK ile görüşmeler yapacağını 10 yıl önce kim hayal edebilirdi ki? AKP, PKK’nın önüne bir harita koydu, bu kesin. Ancak koyduğu haritayı hiçbirimiz bilmiyoruz, sadece hayal edebiliyoruz ne yazık ki. Sakın AKP yapmaz, bir karış toprağımızı kimseye vermez demeyin.

    işte AKP’nin Yunanistan’a terk ettiği adalarımız.

    Hala AKP yapmaz, bir karış toprağımızı kimseye vermez, diyebiliyor musunuz?
    ···
  13. 14.
    0
    Yol yaptılar yol :D
    ···
  14. 15.
    0
    part 7
    Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli, Suriyelilere vatandaşlık verilmesi konusunda gelen itirazların değerlendirildiğini söyledi. Canikli, konuya olumsuz yaklaşanların oranının sonucu etkilemeye yönelik olmayacak düzeyde bulunduğunu ileri sürdü.

    Başbakan Yardımcısı Canikli, Türkiye'ye sığınan Suriyelilere vatandaşlık hakkı verilmesi ve TOKi konutlarına yerleştirilmesi hakkında Habertürk'ten Aysun Torun'a konuştu.

    Suriyelilerin TOKi'nin yaptığı evlere yerleştirilmesi hakkında bilgi veren Canikli, "Suriyeliye TOKi evi iskan kanunu çerçevesinde verilecek, bir bedel alınmayacak" dedi.

    Konu hakkında bakanlığın çalışması sürerken, Türkiye'de 900 bini çocuk, 3 milyona yakın Suriyeli mülteci bulunuyor. Türkiye'ye sığınan mültecilerinin kaçı çalışabilir, cinsiyeti, eğitim durumları tek tek inceleniyor.

    iddiaya göre Suriyelilerin vatandaşlığa alınması konusunda öncelikli olarak ekonomiye katkı sunacak Suriyelilerin kazandırılması ve kalifiye vasıflı elemanların işgücüne alınması üzerinde duruluyor. Bu kapsamda Suriyeliler, Türk vatandaşlarının tercih etmediği iş kollarında değerlendirilmesi gündemde.

    Nurettin Canikli, "Türkiye'deki vatandaşın işini elinden alma gibi bir durum olmayacak" derken, bu adımı işverenin de desteklediğini söyledi. Canikli, "Kayıtdışı Suriyeli işçi çalıştırmanın önüne geçilecek" ifadesini kullandı.

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TOKi konutlarının Suriyelilere verilebileceğini söylemişti. Konu hakkında ayrıntılı bilgi veren Canikli, Suriyelilerin TOKi konutlarına yerleştirilmesinin mevcut iskan kanunu çerçevesinde yapılacağını belirtti.

    Kanun, içişleri Bakanlığı'na Türk kültürüne bağlı olmayan vatandaşları başka yerlere nakletme yetkisi veriyor. Suriyelilerin de TOKi evlerine yerleştirilmesi de bu şekilde olacak. Toplu halde bulunan TOKi konutlarına Suriyelilerin yerleşmesiyle, Suriye mahalleleri kurulacak.

    AKP ANKET YAPIYOR

    AKP, Suriyelilere vatandaşlık verilmesi ve TOKi konutların yerleştirilmeleri konusunda anket yapıyor. Başbakan Yardımcısı Canikli yapılan anketten verdiği bilgilerde net sayı vermese de, konuya olumsuz yaklaşanların oranının sonucu etkilemeye yönelik olmayacak düzeyde bulunduğunu belirtti
    ···
  15. 16.
    0
    6 yıldır süren iç savaştan kaçarak Türkiye’ye sığınan Suriyeliler, ‘vatandaş’ olup üretime dahil olduğunda hem çadır kentlerdeki dram sona erecek hem devlet ağır yükten kurtulacak.
    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın sığınmacı 3 milyon Suriyeli'den kalifiye ve suç kaydı olmayanlarına istenirse vatandaşlık vereceğini açıklamasının ardından gözler 'Suriye kökenli Türkiye vatandaşlarının' olası insani, sosyal ve ekonomik etkilerine çevrildi. Muhalefet partileri olayın 'Savaştan kaçıp sadece yaşamak için Türkiye'ye sığınan milyonlarca kadın ve çocuk gibi insani boyutunu' görmezken, seçmen transferi ve bozulan ekonomik dengelerden bahsediyor. Ekonomideki rakamlar ve uzmanlar da tam bu noktada 'Suriyeli göçmenler, muhalefet partilerinin iddiasının aksine ekonomiye ve sosyal dengelere yük değil dinamizm getiriyor' diyor.

    YARDIM KESiLECEK

    Suriyeliler, nisan ve mayıs ayında en çok yeni iş yeri açan yabancılar olarak Türk ekonomisine katkı sağlarken, Türk vatandaşlarının başvurmadığı için yurtdışından ithal edilen imalat, inşaat ve maden sahasındaki çalışan açığını da kapattı. Suriyelilerin vatandaşlığa geçmesi, Türkiye'nin sığınmacılara yapmak zorunda olduğu ve 11 milyar dolara ulaşan yardımları sonlandıracağı gibi, vergi artışı da sağlayacak. Türkiye, sığınmacı veya mülteci olduğunda yapmak zorunda olduğu insani yardımlar yerine 'Vatandaş Suriye kökenlilerden' vergi almaya başlayacak.

    KAÇ SURiYELi BAŞVURACAK?

    Türkiye'deki 3 milyon Suriyeli'den kaçının vatandaşlık için başvuracağı merak konusu ama izmir'de geçen hafta yapılan bir çalışma, bunun ipuçlarını veriyor. Aralarında Suriyeli işverenlerin de bulunduğu 4 bin 800 ayakkabı imalathanesinde çalışan 3 bin 500 Suriyeli'ye çalışma izni çıkarılmak istendi. Ancak hem kendilerinin istememesi hem de çalıştıkları işyeri sahiplerinin isteksizlikleri nedeniyle sadece 550 Suriyeli 'çalışma izni' için başvurdu. Suriyeli işveren ve çalışanlar, 'ödeyecekleri yeni vergi ve devletin keseceği sosyal yardımları' nedeniyle, çalışma izni almaya veya vatandaşlığa geçmeye sıcak bakmıyor.

    YATIRIM ONLARDAN

    Türkiye'de mayıs ayında en çok limited şirket kuran yabancılarda, 124 şirket ve 14 milyon 612 bin TL ile Suriyeliler ilk sırada yer aldı. 2016'nın Ocak-Mayıs döneminde yabancı sermayeli limited şirketlerde Suriyeliler 852 şirket ve 131 milyon 759 bin TL ile Irak ve Almanya'nın önünde ilk sırada. Yine aynı dönemde açılan anonim şirketlerde Suriyeliler yine Almanya ve Azerbaycan'ın ardından ilk üçte yer aldı. 2015'te Türkiye'de açılan 5 bin 7 yabancı sermayeli şirketin bin 599'u sadece Suriyelilerin 233 milyon liralık sermayesiyle kuruldu ve kalıcı yabancı yatırımların dörtte birini sadece Suriyeliler oluşturdu.

    VATANDAŞLIK VERiLiRSE BU AYRIMCILIKLAR KALKACAK

    - Türkler üniversiteye sınavla Suriyeliler sınavsız giriyor.

    - Türk öğrenciler 400 TL, Suriyeliler 1200 TL burs alıyor.

    - Türklere kira yardımı yok, Suriyelilere 250 lira yardım var.

    - Türklerden SGK pirimi ve eczaneler için yüzde 20 katkı payı alınıyor. Suriyelilerden alınmıyor.

    - Türkler destek yardımı almazken Suriyelilere 900 TL veriliyor.

    RAPORLARA GÖRE ALINACAK

    AK Parti Grup Başkanvekili Bülent Turan, "Suriyelilerin vatandaşlığı, ancak istihbarat raporlarına göre, sicili temizse, dil biliyorsa, Türkiye'ye katma değer katacak gibi 8 -10 başlığı sağlıyorsa olabilecek" diye konuştu.

    http://www.sabah.com.tr/g...a-gecince-neler-degisecek
    Tümünü Göster
    ···
  16. 17.
    0
    Güzel bir hikaye…

    1-*istanbul 2. Asliye Ceza, görevi ihmal (4616 erteleme),

    2-*4. Asliye Ceza. Ali Müfit Gürtuna ve 17 belediye yöneticisiyle bilboard davası olarak bilinen 3 ayrı ihaleye fesat karıştırma davası (4. Ağır Ceza’da birleşti),

    3-*5. Asliye Ceza, görevi kötüye kullanma (4616 erteleme),

    4-*6. Asliye Ceza, bir dava (4616 erteleme) *7. Asliye Ceza, Darülaceze Vakfı Başkanı’nı zabıtalara zorla tahliye ettirip, aksine mahkeme kararını yerine getirmeyerek görevi ihmalden 10 ay hapis yedi, paraya çevrildi (4616) *7. Asliye Ceza, personel taşıma araçları ihalesine fesat karıştırma (4. Ağır Ceza’da birleşti) *9. Asliye Ceza’da görevi ihmal (4616 erteleme) *13. Asliye Ceza’da okuduğu şiirle ilgili mahkumiyet kararı için “Bu karar hukuk tarihimiz adına bir trajedi, bir utanç sayfasıdır” sözleri yüzünden hakimlere hakaret (TBMM’de bekliyor) *11. Asliye Ceza’da Gürtuna ile birlikte görevi kötüye kullanmak (4616)

    5-*3. Ağır Ceza’da 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’na Muhalefet (4616) *4. Ağır Ceza’da 58 belediyeciyle yargılandığı Meclis’te bekleyen ihaleye fesat karıştırma davası *10. Asliye Ceza’da 2005’te açılmış bir, *1. Sulh Ceza Mahkemesi’nde 2006’da açılmış iki ayrı dava,

    6-*Eyüp Ağır Ceza, Halic’in sinek ilacıyla temizlenmesi ihalesi ve Güngören belediye binası yapımı ihalesine fesat karıştırma (TBMM’de bekliyor) *Eyüp Ağır Ceza, iGDAŞ’daki şube inşaatlarından sayaç okuma ve reklam işleriyle ilgili ihaleye fesat karıştırma davası (TBMM’de) *Üsküdar 2. Ağır Ceza’da 37 sanıklı AKBiL davası (TBMM’de bekliyor),

    7-*Üsküdar Asliye Hukuk, ölmüş eski Maliye Bakanı Vural Arıkan’a ‘sarhoş’ ifadesi ile hakaretten 2 milyar TL manevi tazminat ödemeye mahkum oldu,

    8-*Kartal’da bir italyan firmanın şikayetiyle açılan 11 kişiyle birlikte görevi ihmal ve görevi kötüye kullanma davası,

    9-*Kartal 2. Sulh Ceza’da 1986’da ormanlık araziye kaçak villa suçundan 10 aylık kesinleşmiş hapis cezası (paraya çevrilip daha sonra adli sicilden silindi)

    dexergulus
    ···
  17. 18.
    +1
    yolsuzluk iddiaları

    1. “BILBOARD YOLSUZLUĞU

    istanbul’un ana arterlerinde yer alan, büyük reklam ajanslarının gözdesi reklam panolarının kiralanması sırasında yapılan yolsuzluktur. Recep Tayyip Erdoğan’ın en büyük taktiği, ihalelerin önce belediye şirketlerine (BiT’lere) verilmesi, oradan da kendi yandaşı kişi ya da firmalara aktarılmasıydı. Bilboard ihalesindede aynı şeyi yaptı. Ulusal ve uluslararası reklam ajanslarının gözdesi ‘bilboard’lar (caddelere konulan büyük reklam panoları) önce belediye şirketi KÜLTÜR AŞ’ye kiralandı. Oradan da Nakşibendi tarikatı mensuplarının yönetimindeki iNTERPAN firmasına yıllık 30 milyar TL gibi komik bir fiyatla devredildi. Bilboard ihalelerinde yolsuzluk yapıldığı gerekçesiyle Temmuz 2002’de istanbul Ağır Ceza Mahkemesi’nde dava açıldı. Burada Recep Tayyip Erdoğan, Ali Müfit Gürtuna ve 25 belediye yöneticisi (bunlardan bir kısmı da AKP miletvekili adayı) yolsuzluk sanığı olarak yargılanıyorlar. Sanıklardan belediyenin zararı 100 milyon doları karşılamaları da isteniyor. ilk duruşma önümüzdeki günlerde yapılacak.”

    2. “AĞAÇ YOLSUZLUĞU

    istanbul’a dikilen ağaçların alımından dikimine kadar yapılan ihalelerdeki yolsuzluklardır. ‘iki milyon ağaç’ kampanyası Tayyip’in en iddialı projelerinden biriydi. Ama her projesindeki gibi bunda da BiT’ler kullanılarak istanbul halkı soyulmuştur. Ağaç alım, dikim ve bakım işleri önce belediye şirketi iSTAÇ’a verilmişti. iSTAÇ da bir başka belediye şirketi AĞAÇ AŞ’ye taşeron olarak devretmiş, AĞAÇ AŞ de siyasi yandaşları, kişi ve firmaları taşeron olarak kullanmıştı. Türkiye’den ucuz fiyatla sağlanması mümkün olan ağaçlar italya’dan birkaç misli fiyatla ithal edilmiş, trilyonlarca liralık döviz kaybına yol açılmıştı. Ayrıca istanbul’un iklim koşullarına uygun olmadığı biline biline binlerce ağaç ithal edilmiş, bu ağaçlar kuruyuncada Tayyip Erdoğan’ın emriyle gece yarıları yerinden söktürülmüştü. Ağaç işleri ile ilgili yapılan soruşturmalar sonucunda ‘görevde yetkisini kötüye kullandığı’ tespit edildiyse de Recep Tayyip Erdoğan, beş yıllık zamanaşımı nedeniyle yargılanıp ceza almaktan kurtuldu.

    3. “PERSONEL TAŞIMA YOLSUZLUĞU

    Belediye ve bağlı şirketlerinin personelinin işe gidiş gelişlerini sağlamak için yapılan personel servisi ihalelerindeki yolsuzluktur. istanbul Belediyesi ve bağlı kuruluşlarının personelinin taşınma işleri Tayyip’in yakın arkadaşı Albayraklar şirketine verilmişti. Burada da akıl almaz yolsuzluk olayları yaşanmıştı. Danışıklı dövüş şeklinde yapılan bu ihalelere birkaç akraba şirket, bazılarına da sadece Albayraklar davet edilmişti. Sahte araba ruhsatlarının düzenlendiği müfettiş raporları ve savcılık iddianamelerine konu olan bu ihaleler % 2-3 gibi komik tenzilatlarla Albayraklar firmasına verilmişti. Tayyip Erdoğan bu yolsuzların önemli bölümünden yakasını beş yıllık zaman aşımı nedeniyle kurtardıysa da, 1998’de yapılan iki ihale nedeniyle istanbul 7. Asliye Ceza Mahkemesi’nde “ihaleye fesat karıştırmak”tan yargılanıyor. Hazır söz ALBAYRAKLAR’dan açılmışken, bu ilişkilere ışık tutmaya yarayacak, Cumhuriyet gazetesinde çıkan iki haberi de yorumsuz olarak sunalım.

    ÖZELLEŞTiRMENiN GÖZDESi ALBAYRAKLAR – I

    Başbakan Recep Tayip Erdoğan’ın istanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı döneminde aldığı ihalelerle adını duyuran Albayraklar, AKP’nin iktidara gelmesiyle de özelleştirmenin vazgeçilmez şirketi oldu. Sümerbank Ereğli Tekstil, Balıkesir SEKA ve Trabzon Limanı’nı alan Albayraklar Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Albayrak ve kardeşlerinin de aralarında bulunduğu 11 kişi Büyükşehir Belediyesi’nden alınan ihalelere fesat karıştırmaktan mahkum oldu. Albayraklar’a da 1 yıl süre ile ihaleye girme yasağı getirildi. Ancak bu cezalar ertelendi. Albayrak kardeşler, Mustafa Albayrak öncülüğünde 1980 yılında işe istanbul’da minibüsçülük ve otobüsçülük yapmakla başladı. 1994 yılına dek yalnızca otobüsçülükle geçinen Albayraklar’ın işleri, istanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nı Recep Tayyip Erdoğan’ın kazanmasıyla açıldı. ilk önce belediyenin personel taşıma ihalesini alan Albayraklar’a daha sonra belediyenin çöp, inşaat ve metro ihaleleri de verilmeye başladı.

    Temiz Şehir Operasyonu Albayraklar’a verilen bu ihalelerdeki usulsüzlük iddiaları üzerine içişleri Bakanlığı, mülkiye başmüfettişlerini görevlendirdi. Aylar süren incelemeler sonucu, bu ihalelerde usulsüzlük tespit eden müfettişlerin raporu üzerine istanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi Başsavcılığı soruşturma başlattı. istanbul DGM, 2001 yılında Organize ve Mali Şube Müdürlüklerine Albayraklar’a yönelik operasyon talimatı verdi. Albayrak şirketinin Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Albayrak, Tayip Erdoğan’ın danışmanları ve şu anda AKP sıralarında Mecliste olan bazı milletvekilinin de aralarında bulunduğu yaklaşık 100 kişi gözaltına alındı. Bu kişilerden Mustafa Albayrak, Alican Balcı ve Nuran Erdoğan 19 Eylül 2001 tarihinde “çete kurmak”, “zimmet” ve “dolandırıcılık” suçlarından tutuklandı. Soruşturma devam ederken DGM Yasası’nda değişiklik yapıldı. Yasa değişikliği ile “çete” davaları DGM kapsamından alınarak ağır ceza mahkemelerine verildi. Albayraklar dosyası da istanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderildi. Albayraklar soruşturmasını tamamlayan istanbul Cumhuriyet Savcıları Erolcan Özkan, Rasim Işıkaltın ve Hüseyin Yıldız, Mustafa Albayrak, dönemin iSKi Genel Müdürü Veysel Eroğlu ve Erdoğan’ın danışmanı Necmi Kadıoğlu’nunda aralarında bulunduğu 70 sanık hakkında “çete” “zimmet” ve “dolandırıcılık” suçlarından dava açtı. Sanıkların 3 ile 75 yıl arasında değişen ağır hapis cezalarına çarptırılmasının istendiği iddianamede, Erdoğan’ı “geleceğin başbakanı” yapmak amacıyla çete oluşturulduğu ifade edildi. Organize olarak ihalelere fesat karıştırıldığı ve şartnamelerin Albayraklar’ın menfaatleri doğrultusunda hazırlandığı iddia edilen iddianamede, “Siyasal ve sosyal görüşten kaynaklanan bir amaçla, cürüm işlemek için devasa bir teşekkül oluşturuldu” denildi. Daha sonra Yargıtay’ın Erdoğan ve Ali Müfit Gürtuna hakkındaki dosyayı yerel mahkemeye göndermesi üzerine belediyenin eski yeni başkanları hakkında da dava açıldı. Bu dava bir süre sonra Albayraklar davası ile birleştirildi. Dosyanın istanbul Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilmesinin hemen ardından yapılan ilk duruşmada tutuklu sanıklar tahliye edildi. Gıyabi tutuklu sanıkların ifadeleri alınmaya gerek duyulmadan tutukluluklarının kaldırılması ise dikkat çekici idi. Bir süre sonra davada sanık olarak yargılanan Erdoğan’ın partisi iktidara geldi. AKP’nin iktidar olmasının hemen ardından yapılan duruşmada mahkeme karar verdi.

    Ceza aldılar

    Mahkeme heyeti, Mustafa Albayrak, kardeşleri Kazım ve Muzaffer Albayrak ile şirketin ihale bölümünde çalışan Hüseyin Yılmaz, Mehmet Sami Polat, Tamer Öztürk ve OsmanTemur’un “ihaleye fesat karıştırmak” suçundan, Belediye’nin ihale Komisyonu’nda yer alan Basri Saygı, Mustafa Döner, Ömer Gaziler ve Beytullah Ateş’in de “görevi ihmal” suçundan 2 ay 27’şergün hapis cezasına çarptırılmalarını kararlaştırdı. Daha sonra bu cezaları paraya çeviren mahkeme, sanıkların bir daha suç işlemeyeceklerine kanaat getirerek cezalarını erteledi. Mahkeme Gürtuna’nın da aralarında bulunduğu 54 kişinin ise delil yetersizliğinden beraatına karar verdi. DGM’ce yapılan ve daha sonra yasa değişikliğiyle ağır cezamahkemelerine gelen davaların hemen hepsi hâlâ sürüyor. Erdoğan ve Gürtuna’nın yargılandığı bu yolsuzluk davası ise jet hızı ile sonuçlandı. Albayraklar davasında Erdoğan döneminde istanbul Belediyesi’nde görev yapan ve daha sonra AKP sıralarında Meclis’e giren 6 milletvekilli de yargılanıyordu. Ancak dokunulmazlık kazanan Mustafa Açıkalın, Adem Baştürk, idris Naim Şahin, Zülfü Demirbağ, Selami Uzun ve Mustafa Ilıcalı’nın dosyaları ayrıldı.
    Tümünü Göster
    ···
  18. 19.
    0
    AKP iktidarı da onlara yaradı

    3 Kasım seçimleri sonucunda AKP’nin iktidara gelmesiyle Albayraklar’ın yıldızı iyice yükseldi. Erdoğan’ın Büyükşehir Belediye Başkanlığı yaptığı dönemde Albayraklar’ın da adı artık daha büyük ihalelerle anılmaya başlandı. Albayraklar’a Türkiye’nin en büyük işletmelerinden olan Sümer Holding’e ait Ereğli Tekstil, Balıkesir SEKA ve Trabzon limanı verildi. SEKA’yı daire fiyatına aldılar Özelleştirme kapsdıbına alınan Balıkesir SEKA yalnızca 1.1 milyon dolara Albayraklar’a satıldı. Fabrika ile birlikte ambardaki 4 trilyonluk yedek parça, her biri için ortalama 20 milyar değer biçilen 185 lojman, 2.8 trilyonluk enerji tribünü ve 47 iş makinesi de Albayraklar’a geçti. 1981 yılında 1 milyon 189 milyon dolara inşa edilen fabrikaya SEKA müfettişlerinin biçtikleri fiyat 51 milyon dolar.
    Ucuza kapatılan liman Albayraklar’ın özelleştirmeden aldığı üçüncü tesis ise Trabzon limanı oldu. işletme hakkının 30 yıllığına özel sektöre devri için yapılan ihaleye 6 şirket katıldı. Elemeli turda 2 şirket elendi ve liman 21.3 milyar dolarla açık arttırmaya açıldı. 30 yıllık işletme hakkı 22 milyon 400 bin dolar Albayraklar’a verildi. Bu kararla 2002 yılında 2 trilyon 850 milyar kâr eden liman yıllık yaklaşık 1.1 trilyon liraya Albayraklar’ın oldu. Albayraklar AŞ mahkeme kararlarına karşı SEKA’yı iade etmedi. Selüloz iş Sendikası Balıkesir Şube Başkanı ismail Deniz, yargı karaları uyarınca fabrikanın SEKA’ya verilmesi gerektiğini söyledi.

    4. “ÇÖP YOLSUZLUĞU

    Toplanan çöplerin döküm alanlarına zütürülmesi için açılan ihalelerde yapılan yolsuzluktur. istanbul’un çöplerinin aktarma merkezlerinden döküm alanlarına zütürülmesi işi de yine BiT’ler kullanılarak yandaş firma Albayraklar’a verilmişti. istanbul Belediyesi bu işi önce belediye şirketi iSTAÇ’a ihale etmiş ve iSTAÇ da Albayraklar ortaklığı iki şirkette vermişti. 1996 çöp taşıma ihalesi Albayraklar’a ait Sistem inşaat ile Günaydın Kardeşler’e 7 trilyonlira bedelle verilmişti. Aynı iş müfettiş denetimleri sırasında 2002 yılı için ihale edilmiş, Albayraklar’ın teklif vermediği bu ihale 6.67 trilyon TL’ye Ceynak firmasın işi almıştır. istanbul’un çöp işi tüm enflasyon artışlarına rağmen 6 yıl sonra bile daha ucuz fiyataihale edilmiştir.

    5. “AKBiL YOLSUZLUĞU

    istanbul’da ulaşımı kolaylaştırmak için uygulamaya koyulan elektronik entegre bilet sistemindeki yolsuzluktur. AKBiL sisteminin kurulmasından, uygulamasına kadar her aşamasına yolsuzluk yapılmıştı. Türkiye için bir ilk olan “sanal ortamda hortumlama” da yine Tayyip Erdoğandönemine rastlamaktadır. Elektronik ortamda verileri değiştirerek veya silerek trilyonlarca lira istanbullu’nun cebinden hortumlanmıştı. Bir numaralı sanığın RecepTayyip Erdoğan olduğu AKBiL davası halen Üsküdar 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam etmektedir.”

    6. “iGDAŞ YOLSUZLUĞU

    istanbul’un doğal gaz dağıtım şirketi iGDAŞ’daki şebeke inşaatlarından sayaç okumayave reklam işleri ihalelerine kadar yapılan bir dizi yolsuzluktur. istanbul’un doğalgaz şebekelerini ve dağıtımını yapan DOĞALGAZ TEKELi konumundaki belediye şirketi iGDAŞ Tayyip Erdoğan döneminde büyük yolsuzlukların merkezi oldu.Şebeke inşaatları fahiş fiyatlarla yandaş şirketlere verildi. El kitabı basımından hikaye veboyama kitabı basımına, sayaç okumadan kolonyalı mendil alımına kadar kadar yapılanihalelerde yolsuzluk yapıldı. Tayyip’in düzenlediği propoganda toplantılarının finansmanıiGDAŞ tarafından karşılandı. Tüm bu yolsuzlukların faturasını istanbul halkı fahişdoğalgaz faturalarıyla ödedi. Bu konularda açılan dava halen Eyüp Ağır CezaMahkemesi’nde devam ediyor.

    7. “KiPTAŞ YOLSUZLUĞU

    istanbul’un gecekondu sorununu çözmek üzere Mesken Gecekondu Müdürlüğü fonundabiriken paralar ile tahsis edilen arsaların KiPTAŞ isimli BiT’e verilmesi ve burada keyfi ihale ve uygulamalarla çarçur edilmesidir. istanbul’un gecekondu sorununa çömzüm getirmek amacıyla kurulan Mesken GecekonduMüdürlüğü mülkiyetindeki arsalar ile fonlar belediye şirketi KiPTAŞ’ın emrine verildi. Buşirket de yandaş şirketlere verdiği ihalelerle yapsatçılık yaptı. Ayrıca bu şirketin kasası, yandaş belediyelere borç para veren banka kasası gibi kullanıldı. istanbul belediyesi şirketi KiPTAŞ Adapazarı’nda arsalar aldı, bu arsaların bir kısmını oradaki FP’li belediye başkanları ve politikacılara sattı. Sermayesi istanbul halkınaait olan bu şirket tam bir çiftlik gibi yönetilmekte, gecekondu sorununun çözümü içinayrılan arsalar ve paralar çarçur edilmektedir. Yaptırdığı sosyal konut niteliğindeki binalar kalitesizlikten oturulamaz durumda olanKiPTAŞ, 200-300 dolara vilLa satan “yap-sat”çı durumuna geldi.

    8. “iSKi’DEKi YOLSUZLUKLAR

    Altyapı inşaatları, araç kiralama, personel taşıma, personel kıyafet temini gibi ihalelerde yapılan yolsuzluklardır. Recep Tayyip Erdoğan döneminde iSKi de yolsuzluk ve usulsüzlüklerle yandaş kişi vekuruluşları zengin etmek amacıyla kullanıldı. 119 ihaleden sadece 5’i gazete ilanıyladuyuruldu. 114 ihale yandaş şirketlerin davet edilmesiyle gizli olarak yapıldı. istanbul’daki inşaat şirketleri yetmiyormuş gibi Gaziantep ve Kayseri gibi illerden yandaşşirketler ihalelerin yıldızı oldular. Araç kiralamadan personel servisine kadar birçok ihale, davet ve pazarlık gibi yöntemlerle gizli olarak yandaş firmalara verildi. iSKi’deki yolsuzluklar nedeniyle, bir yandan istanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeyargılma devam ederken, bir yandan da içişleri Bakanlığı Mülkiye Başmüfettişleri’ninincelemeleri devam ediyor.

    9. “METRO YOLSUZLUĞU

    istanbul Metrosu’nun elektro-mekanik ihalesinde yapılan yolsuzluklardır. istanbul Metrosu inşaatına Nurettin Sözen döneminde başlanmıştı. Kazı işleri devamederken Tayyip Erdoğan, istanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığına seçildi. Sözen, metronun elektro-mekanik ihalesini de yapmış ancak zarfların açılma işini yeni başkana bırakmıştı. Tayyip zarfları açtı ve fiyatları pahalı buldu, tekrar ihale düzenlendi. ihaleyi Siemens- Simko- Garanti-Koza konsorsiyumu kazandı, ancak Tayyip 7 ay sonrasudan sebeplerle bu ihaleyi de iptal etti. Bu olaya tepki gösteren Almanlar TayyipErdoğan’ın bu ihaleyi yakınlarına vermek için iptal ettiğini açık açık söylediler. ihaleüçüncü kez yapıldı ve ihale Tayyip’in yakını Albayraklar’ın ortak olduğu konsorsiyumakaldı. Tayiip Erdoğan dönemi istanbul Belediyesi bürokratlarının Metro ihalesindeki yolsuzlar nedeniyle istanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanmaları sürüyor. Tayyip’in de buolayda “görevde yetkisini kötüye kullandığı” tespit edildiyse de, suç tarihi 23 Nisan1999’dan önce olduğu için “Rahşan affı” olarak bilinen erteleme yasasından faydalanarak yargıdan yakasını kurtardı.

    10. “KiRALIK ARAÇ YOLSUZLUĞU

    istanbul Büyükşehir Belediyesi ve BiT’lerde araç kiralama işlerinde yapılanyolsuzluklardır. Tayyip Erdoğan, binek araçlarını kiralama yöntemiyle temin ederek yeni bir uygulamabaşlattı. Kiralamaların yandaş şirketlerden yapılabilmesi için her türlü tedbir alındı.Örneğin, istanbul Belediyesi araba kiralama ilanını Milli Gazete’nin izmir baskısına verdi, işi eski MSP’li Bakan Hasan Aksay’ın oğlu Mehmet Emin Aksay’ın Ankara firması aldı. Belediye istanbul’da, ilan izmir’de, işi alan firma Ankara’da !.. AyrıcaKiralamalarda fahiş fiyatlar uygulandı. Örneğin sıfır kilometre Renault Spring’înfiyatı 330 milyon TL iken, araba için bir yılık kiralama bedeli olarak peşin para 312 milyonTL kira bedeli ödendi !.. 18 milyon daha ödeseler araba belediyenin olacaktı !..Tayyip Erdoğan bu konuda da yargıdan yakasını “Rahşan Affı” sayesinde kurtardı.

    11. “SiNEK iLACI YOLSUZLUĞU

    istanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından karasinek ve sivrisinek ile mücadele için gerekli ilaç alımında yapılan yolsuzluklardır. Recep Tayyip Erdoğan ve Ali Müfit Gürtuna haklarında istanbul Belediyesi tarafından karasinek, açık alan karasinek, sivrisinek ve biyolojik lavrasit ilaçlarının alımında tek ürüne vetek firmaya yönelik ihale şartnamesi hazırlamak suretiyle ihaleye fesat karıştırıldığıgerekçesiyle istanbul Ağır Ceza Mahkemesi’nde dava açıldı

    12. “ÇAMUR BARAJI YOLSUZLUĞU

    Haliç’ten çıkarılan çamurun baraj sahasına taşınması sırasında yapılan yolsuzluklardır. Haliç ıslah çalışmaları sırasında çamur naklşinin yapıldığı boruların döşenmesindeBayındırlık Bakanlığı fiyatlarının 50 misli fiyat ödenmesi, bu ödemenin yanlışlıklayapılamayacak kadar büyük olması nedeniyle istanbul belediyesi ile yüklenici firma gizli pazarlıklar olduğu gerekçesiyle istanbul Ağır Ceza dava açıldı.
    Tümünü Göster
    ···
  19. 20.
    0
    SAZ ARKADAŞLARI !..

    (Aşağıdaki liste 5 Eylül 2002 itibarıyla hazırlanmıştır. Bugün bu listede adı geçen bir çok isim milletvekili ve bakan olarak TBMM’de görev yapmaktadırlar !.. S.E ) Recep Tayyip Erdoğan döneminde görev yapan ancak bugün çoğunluğu yolsuzluk sanığı olan istanbul Belediyesi bürokratları, -BiT Genel Müdürleri, – ilçe Belediye Başkanları – Belediye Müteahhitleri, – Yakın dostları:

    1. iDRiS NAiM ŞAHiN :

    AKP Kurucular Kurulu üyesi… istanbul Belediyesi eski genel sekreteri. istanbul üçüncü bölge 5. sıra milletvekili adayı. AKBiL ve ALBAYRAK davaları sanığı…

    2. MEHMET MUSTAFA AÇIKALIN :

    istanbul belediyesi eski genel sekreteri. AKP istanbul 3. bölge 13. sıra miletvekili adayı. AKBiL, ALBAYRAK ve iGDAŞ davaları sanığı.

    3. AKiF GÜLLE :

    AKP Genel Başkan Yardımcısı. istanbul Belediyesi eski Personel DaireBaşkanı. Amasya 1. sıra milletvekili adayı. BILBOARD davası sanığı.

    4. A. HiLMi GÜLER :

    AKP Genel Başkan yardımcısı. istanbul Belediyesi eski danışmanı. iGDAŞ eski murahhas azası. Ordu 1. sıra milletvekili adayı. iGDAŞ davası sanığı.

    5. ADEM BAŞTÜRK :

    istanbul Belediyesi eski genel sekreteri. AKP Kayseri 5. sıra milletvekili adayı. ALBAYRAK ve iGDAŞ davaları sanığı.

    6. HÜSEYiN BESLi :

    istanbul Belediyesi eski basın danışmanı. AKP istanbul 1. bölge 10. sıra milletvekili adayı. iGDAŞ davası sanığı.

    7. HAMZA ALBAYRAK :

    istanbul Belediyesi eski Teftiş Kurulu Başkanı. AKP Amasya 2. sıramilletvekili adayı.

    8. NEVZAT PAKDiL :

    iETT eski Genel Müdürü. AKP Kahramanmaraş 2. sıra milletvekili adayı.

    9. MEHMET ALi BULUT :

    AKP Kurucular Kurulu üyesi. iSTOn Eski yönetim kurulu üyesi. Kahramanmaraş 5. sıra milletvekili adayı.

    10. MiKAiL ASLAN :

    istanbul Belediyesi eski Mesken Gecekondu Müdürü. AKP Kırşehir 2. sıra milletvekili adayı. AKBiL davası sanığı.

    11. MEHMET MEHDi EKER :

    istanbul Belediyesi eski Veteriner Müdürü. AKP Diyarbakır 6.sıra milletvekili adayı.

    12. ZÜHTÜ DEMiRAĞ :

    istanbul belediyesi eski Yol Bakım Müdürü. AKP Elazığ 3. sıra milletvekili adayı. ALBAYRAK davası sanığı.

    13. MUSTAFA ILICALI :

    istanbul Belediyesi eski APK Daire başkanı. AKP Erzurum 4. sıra milletvekili adayı. ALBAYRAK davası sanığı.

    14. ALi MAZAK :

    istanbul Belediyesi eski Mezarlıklar Müdürü. AKP Mersin 6. sıramilletvekili adayı.

    15. SELAMi UZUN :

    istanbul Belediyesi eski Kontrol Daire başkanı. AKP Sivas 6. sıra milletvekili adayı. ALBAYRAK davası sanığı.

    16. LOKMAN AYVA :

    istanbul Belediyesi eski Özürlüler Koordinasyon Müdürü. istanbul 3. bölge milletvekili adayı.

    17. BiNALi YILDIRIM :

    istanbul Deniz Otobüsleri eski Genel Müdürü. Yakınlarına usulsüz büfe kiraladığı söylentilerinden sonra GÜRTUNA tarafından görevden alınmıştı. AKP 1. bölge 6. sıra milletvekili adayı.

    18. AYHAN BÖLÜKBAŞI :

    istanbul Belediyesi’ne ait SPOR AŞ’nin eski Genel Müdürü. istanbul 3. bölge 21. sıra milletvekili adayı.

    19. GÜLSEY EROL :

    istanbul Belediyesi Hamidiye Suları AŞ. eski genel müdürü. AKP istanbul 1. bölge 13. sıra milletvekili adayı.

    20. MEHMET SEKMEN :

    Kartal eski Belediye başkanı. AKP 1. bölge 11. sıra milletvekili adayı.

    21. RECEP KORAL :

    Gaziosmanpaşa eski Belediye Başkanı. AKP istanbul 2. bölge 12. sıra miletvekili adayı.

    22. YUSUF TÜLÜN :

    Sarıyer eski Belediye başkanı. AKP istanbul 2. bölge 15. sıra milletvekilil adayı.

    23. YAHYA BAŞ :

    Güngören eski Belediye başkanı. AKP istanbul 3. bölge 11. sıra milletvekili adayı.

    24. NUSRET BAYRAKTAR :

    Beyoğlu eski Belediye Başkanı. AKP istanbul 1. bölge 7. sıra milletvekili adayı.

    25. ALi iBiŞ :

    Eski FP Belediye Meclis üyesi. Tayyip erdoğan dönemi FP istanbul il Yönetim Kurulu üyesi. Belediye müteahhidi. AKP istanbul 1. bölge 9. sıra milletvekili adayı.

    26. NURETTiN CANiKLi :

    REFAHYOL dönemi istanbul Defterdar vekili. AKBiL için gerekli iznin O’nun döneminde verildiği söylenmektedir. ALBAYRAKLAR grubu Mali koordinatörü. AKP Kurucular Kurulu üyesi. AKP Giresun 1. sıra milletvekili adayı.

    27. MEHMET VECDi GÖNÜL :

    AKP Kocaeli milletvekili. Tayyip Erdoğan döneminde istanbul Belediyesi denetimleri sırasında Sayıştay başkanı idi. Erdoğan’ın partide en güvendiği ve saygı duyduğu kişilerden.

    28. ZEKi ERGEZEN :

    AKP Bitlis milletvekili. Tayyip Erdoğan’ın yakın dostu. Yakınları iGDAŞ’ta doğalgaz işi KiPTAŞ’ta da toplu konut yaptılar.

    29. RESUL TOSUN :

    ALBAYRAKLAR grubuna ait Yeni Şafak gazetesinin köşe yazarı. Tokat 4. sıra milletvekili adayı.

    30. HAYATi YAZICI :

    Tayyip Erdoğan’ın avukatı. AKP istanbul 2. bölge 5. sıra milletvekili adayı.
    Tümünü Göster
    ···