/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
  1. 51.
    +1
    Bade'nin evine vardığımızda saat geçti, yine kıçımdan sıkıp annemleri arayıp Orhan'da kalacağım, kadıköyden dönmem zor olur anne bu saatte diyip merakta kalmamasını sağladım. Bade'ye bir dakika önce lavabonu kullanmalıyım diyip içeri girdim, telefonumu usulca çıkartıp Ebrar'ın mesajını okudum. "Seni çok zöasldas" yazıyordu, o ne dıbına koyim lan derken "özledim*" diye düzeltmişti altına da "yazamıyorum bile Ata ya" yazmıştı. Ne tak yiyeceğimi bilemediğim nadir anlardan biriydi, desem yalan olur öyle an çok. Ama harbiden dedim ki ananı gibiyim, bu sefer kendimi nasıl suçlu hissedeceğimi bilmek bile istemiyordum. Bade'nin yanına gittim, ben hayalet gibi otururken yavaş yavaş öpüşüyorduk, hatun aşağı doğru iniyor yavaşça pantolonumu indiriyordu ama benim olaydan haberim bile yoktu, kız bana sakso çekmeye başladığında bile hayalet gibi oturmuştum beyler, öylece sakince oturdum. işi bittiğinde de şimdi senin sıran diye ben ona eğildim, bir iki dil darbesiyle ıslattıktan sonra uzunca bir süre dıbını yaladım ama inanın içimden onunla beraber olmak zerre kadar gelmiyordu, o yüzden bir türlü kaldıramadım. Utandığımı düşünüp, boşver kocacığım ya tarzı bir şey söyleyip gelip yanıma yattı. Gerçekten utanıyordum ama Bade şimdi buradayken, benle ilgilenirken Ebrar ebesinin amında 19430 kilometre uzaklıktaydı. O anda yattım öylece, yatakta, ne tak yiyeceğimi bilmeden. Sonra da gözlerimi kapadım, ömrümde ilk defa bir kızı öperken başka bir kızı hayal ederek Bade'yi öptüm, zamanla Ebrar'ı hatırladıkça kaldırabildim, Bade'yle gibiştik beyler, üzgünüm ama bu böyleydi. Kızı maksimum bir adamın bir kum tanesini sevebileceği kadar, kum tanesi büyüklüğünde sevmiştim. Ferre hikayesi değil ama en garip hislerden biri zaten ıslattığım ama zamanla salyamın soğuduğu dıbına sokmaktı beyler, bunu da buraya not düşelim buz gibi fakat içinde sıcak saçma bir şeydi. Bade'yle yanyana uzandık, kan ter içinde öylece yattım. Duş almak istiyordum beyler, Bade'yi üstümden atmak istiyordum. Ebrar belki aynısını başka bir erkekle yapmıştı, peki ya o da aynısını hissetmiş miydi? Ya hissetmediyse, ama hissetmeseydi mesaj atar mıydı? MESAJI UNUTMUŞTUM!
    ···
    1. 1.
      +2
      Bu olmadı işte
      ···
  2. 52.
    +2
    Bade'yi uyuttuktan sonra sessizce yanından kalkıp tekrar tuvalete gittim öylece ekrana baktım, o muallak saat farkı şimdi dostum olmuştu, Ebrar benden 8 saat geriydi, saat dörttü ve ona saat 8'de mesaj atabilecektim. O bana oranın saatine göre 11 sularında atmış olduğu için aradan 9 saat geçmiş olacaktı fakat olsun. Önemli değildi, elbette cevap verecekti, inanıyordum. Ebrar'ın attığı mesaja "ben de seni çok özledim, prensesim" diye cevap verdim. Ebrar'ı gerçekten çok özlüyordum beyler, her gün onu düşünerek uyuyordum. O zavallı kızın benim yanımda olmasını istiyordum, tedavisini içten içe merak ediyordum. Ebrar bana biraz oradaki yaşantısından bahsetti o akşam, saat 6'ya kadar tuvalette kaldım. Öylece tuvaletin kapağını kapatıp oturup oradaki yaşantısını mal mal okudum beyler. Okulu çok güzelmiş. Ama formaları çok ferreya benziyormuş, tabii bunu o söylemedi ben söylüyorum, gecenin bir saati telefona bakarak mal mal sırıtıyordum beyler. Tedavisi iyi geçiyormuş, her şeyi yerindeymiş ama Türkiyeden gittiğinden beri bir depresyona girmiş, beni arada bir ne olarak gördüğüne karar veremediğini de aslında ben sezer gibi oldum beyler. Orada biriyle çıkarken aslında beni de özlediğini söyledi fakat o çocukla çıkmadan önce Martin diye iyi bir arkadaşım var diye bana anlatıyordu, adeta hem iyi arkadaşı hem sevgilisi gibi görüyordu beni. Belli bir süre geçti tabii Şili'de her gün ev partileri yapılıyordu, tahminimce sonu da bizimkiler gibi yiyişmeli skişmeli geçiyordu. Ebrar için endişeleniyor onu kıskanıyordum. Ama o bana arkadaş gibi de davranıyor, bazı geceler sevgili gibi de davranıyordu. Beni çok sevdiğini hala biliyordum ama saat sabahın 6'sında bunları sakin kafayla düşünmem mümkün değildi. "iyi geceler ben yatıyorum" diyerek yatağa döndüm. Bade'ye iyice sokulup sarıldım, kokusunu içime çektim. Ebrar'ın yanından bile geçmiyordu,
    güzel kokuyordu ama benim alıştığım gibi değildi.
    ···
  3. 53.
    +2
    Ebrar'ın benden uzaklaşmasını adım adım izledim beyler, hiç bir şey yapamadım. Ben de hala bıraktığı gibi değildim, ama ne olursa olsun Kürkçü Dükkanı ve Tilki hikayesi gibi ilerliyordu ilişkimiz ben ne olursa olsun ona dönüyordum ama tahmin edersiniz ki Kürkçü dükkanlarında birden fazla kürk oluyor be beyler. Ebrar güzel kızdı, hem de en güzelinden iki sene sonra yakın bir arkadaşım olan Zeynep diye bir kıza resmini attığımda, bana "harbi çok hoş kızmış lan" diyecekti. işte o güzel kızı yavaşça kaybettim ben beyler, her gün nefes kaybeder gibi. En sonunda yine değişim programından italyan bir çocukla çıkmaya başladı, ve inanamazsınız ama beyler her gün benimle çocuğu konuşurdu. Artık Ebrar'ın davranışları da değişmeye başlamıştı, tedavisinin de etkisiyle, hayatında yapamadığı şeyleri yapmayı deniyor, sigara ve esrar içmeyi deniyordu. Bu ikisi de kişiliğine korkunç etki ediyordu. Yavaşça kaybettim ben Ebrar'ımı, bana sevgilim diyen şövalyem diyen Ebrar, Ata'dan başka bir şey demez oldu zamanla, zamanla kilo verdi Ebrar 10 kilo kadar, 55 kiloydu ben onu yolladığımda, döndüğünde 45 kilo olmuştu. Çok hoş kızdı, kilo verince yüzü de ortaya çıkmış daha güzel olmuştu. Ve bilir misiniz nasıl canım yanıyordu başkasının onunla beraber fotoğraflarını görünce, Ebrar artık düzenli ilişki işini bırakmış olmalıydı, sürekli sevgili değiştiriyordu. Ben mi? Ben işte tam böyle bir dönemde hayatımda tanıştığım gerçekten iyi bir kızla tanıştım ve o kızı belki en çok incittim ama o kız o kadar iyiydi ki, ses etmedi..
    ···
  4. 54.
    +1
    Tanıştığım kızın adı Masaldı (tabii ki değildi, Masal diye isim mi olur ameka, benzeri bir isimdi işte) Masal hanım, sanırım ömrü boyunca sevgiyle büyütülmüştü ki, çevresindeki en ufak karıncaya bile sevgi gösterirdi, kısa boyluydu fakat Ebrar gibi balık etli değildi, ne de Bade gibi uzun ince kaslı bir kız değildi, Masal incecik beli olan bir 20 santim daha uzun olsa model olacak bir kızdı fakat bunun hiç farkında değildi. Onunla tanıştığım süre boyunca yaşadıklarım inanılmazdı beyler, her gün ayrı mutlu kalkıyor sanki hiç derdi tasası yokmuş gibi yaşıyordu. Ebrar'ın bana oradaki tiplerle anılarını anlatmadığı zamanlardaki hali gibiydi, Ebrar'la yaşadıklarım o kadar fenaydı ki beyler, kaçmak için ona benzeyen her kıza yaklaşıyordum, ama nereye baksam ne onu bulabiliyor ne de görebiliyordum. Artık yaza yaklaşıyorduk ve Ebrar bana bir iki mesaj attı, o anda kalbim duracak gibiydi mesajlarda şunlar yazıyordu: (beyler direk şuan elimdeki fotoğraflardan yazacağım)

    "Ata kimse bir sen değil"
    "Evet 11'de yatağa yattım şuan saat 4 ve bunu düşündüm"
    "Beni en saçma holywood genç kız problemlerimde bile destekliyorsun"
    "Hep yanımda oluyorsun, belki de gitmeme tek üzülen sendin"
    "it gibi tipler buluyorum, onlar beni üzüyor beni yine sen teselli ediyorsun"
    "Başka bir kız benden güzelse bile ondan daha güzel olduğum bir iki şey bulmakta ustasın"
    "Gerçekten seni çok seviyorum"
    "Sırf bunlar için değil seni karşılıksız da seviyorum, çünkü aramızda ne kadar çok şey değişirse değişsin ben seninle tanışmak için Deniz'le konuşan Ebrar olacağım, çünkü ben buyum Ata"
    "Seni koccaman seviyorum Ata, hayatımdaki değerini gerçekten anlatamam"
    "Lafının arkasında her zaman duran her zaman güvenilir olan, dürüst bir adamsın Ata"
    "Gece gece çok saapmisim gibi gelebilir ama değerini her an daha fazla anlıyorum"
    "Sahi naparmışım ki ben sensiz?"
    "Çoook özledim seni çok artık gelsemde beni eve bıraksan, vapura yürüsen benimle, çinilide bir bira içsek, ben senin içkine karışayım, çok içme diyeyim sen benim sigarama karış"
    "Sana 140 tane midye yedireyim gerekirse, cıva zehirlenmesi olursan da başında bekleyeyim"

    işte böyle yazıyordu beyler mesajlarda, Masal ile çıkıyordum, her şey mükemmel gidiyordu ve Ebrar bir gece oturup bunları yazıyordu, ne tak yiyeceğimi şaşırdım.
    ···
    1. 1.
      0
      O kadar erkekle cık atayı unut cocuk sana moral versın onlarda senden ayrılınca ata sensız naparım! bu kızlar cok garıp aga ya degerını anlamak ıcın ılla hayatına bır ordu erkek alıp onların senı uzdugunu gormen mı gerek? suan ebrara agır sınırlendım
      ···
      1. 1.
        0
        işte öyle sinirlenmiştik kardeş bizde, düzgün bir bilgisayara geçince fotoğrafları editleyip kızın adını filan editleyip paylaşacağım zaten merak etmeyin, o zaman daha net görürsünüz. Neler olduğunu aslında olayda.
        ···
      2. 2.
        0
        ıstanbuldan ayrılmadan da bır cocukla cıkmıstı senden hemen sonra konsere bırlıkte gıttıgı cocuk belkı o cocuk zorla ellemeye calısmasa ona asık olacak ve senınle yasadıkları seyı o cocukla yasayacaklardı sen yıne ıyı tahammul etmıssın ben olsam tokatlar gecerdım
        ···
  5. 55.
    +1
    Ertesi gün hemencecik moralim bozulmuştu, o gün Masal ile dışarı çıkıyordum fakat Masal bunun farkında olmuş olacak ki sürekli neyim olduğunu sormaya başladı. Benden bir yaş ufaktı, liseye yeni geçmişti Masal üstelik biraz safçaydı, yani mutlu bir peri gibiydi, insanlara iyi davranmayı görev edinmiş gibi bir hatundu. Her zaman çok iyiydi bazen onu öpmeye kıyamaz yüzünün 1-2 santim ötesinde öylece asılı kalırdım, o zaman bana tuhaf tuhaf bakar, şaşı taklidi yapar beni güldürmeye çalışırdı. Aklımda sürekli birinin dolaştığını biliyor olmalıydı, mutlu ve safçaydı ama insanları anlamak konusunda bir yeteneği vardı. Ebrar gibiydi, belki de ileride başka birinin hiç bırakmayacağı Ebrar'ı olurdu, şu hayatta herkesin bir Ebrar'ı vardır beyler, böyle sevdiği ama kavuşamadığı, aşkını harlayan işte bir gün içerken o başkasının kavuştuğu Ebrar'lara için, çünkü onlar bizim Ebrarlarımızın aksine sevdiklerini sallamaz bir konuma gelmediler. işte Masal o başkasının Ebrarıydı, bir gün inanılmaz derecede ısrar etti, keyifsizliğimin sebebini sordu. Bana dik dik baktı Masal, işte o zaman içimde binlerce parçaya bir iki cam ayrıldı beyler, bu zavallı kızdan hoşlanmadan, sırf hayatımda bir düzen olsun diye onunla görüşüyor, ona yalan söylüyordum. Böyle bir insandım ben artık, ben de Ebrar ile mi değişmiştim? Ama Masal da inanıyor muydu bilemem, fakat o gün inanılmaz ısrar etmişti, problemin ne diye. Ona Ebrar'ın daha geçen akşam attığı yukardaki mesajları gösterdim. Öykü'm dedim, ağzımı açtım ki yavaşça parmağını kaldırıp ağzıma doğru tutup sus işareti yaptı. Onun sana ne kadar değer verdiği belli, Ata. Ben sana böyle değer veremem hayatım, istesem de olmaz ama sen bunu hep ararsın Ebrar'dan dolayı dedi. Kafasını aşağı yukarı salladı, gözleri dolmuştu. "Ve sen de bana o değeri veremessin çünkü: senin de zaten başkasına verdiğin böyle bir değer var" dedi. Şok olmuştum ama o kadar güzel konuşmuştu ki hipnotize olmuş gibi dinledim beyler hatunu. Anlattı da anlattı. En son uzun bir of çekti. Şirin mi şirin burnunu iki defa çekti sonra bana sertçe sarıldı, "Uslu dur Ata, uslu ol. Sevdiğini başkasıyla görmenin ne demek olduğunu biliyorum, üzüldüğünü biliyorum ama uslu dur anlaştık mı?" diye fısıldadı kulağıma, kafamı sallayıp elbisesinden açık olan omzunu hafifçe öptüm, söz Masal hanım dedim. Güldü ve hayatımdan öylece çıkıp gitti, ne hikayesini anlattı ne de ben hikayesini dinledim. Ama inanır mısınız beyler, en çok da şu hayatta onun kimi sevdiğini ve kimi başkasıyla gördüğünü merak ederim bazen. Öyle güzel, öyle şirin bir kızı benim gibi hasarlı bir adam hariç kim tutar da biriyle aldatırdı, kim o kızın başkasını görmesini sağlardı? işte aklım bunları almıyorken, ıslak sokaklar boyu yürüdüm, çarpık kaldırımlardan yürüdüm, istanbulun tak havasında yürüdüm beyler. O gece de öylece geçti gitti, Masal bitmişti.
    Tümünü Göster
    ···
  6. 56.
    +4
    Var mı beyler kimse?
    ···
    1. 1.
      +1
      burdayım.
      ···
    2. 2.
      0
      Kızın adını da vermiş amk *
      ···
    3. 3.
      0
      Burdayim
      ···
    4. diğerleri 1
  7. 57.
    +4
    Güzel, o halde sex and tavuk durum kardeş için devam ediyoruz bu part da senin için olsun agam.
    ---
    Masal bittikten sonra Ebrar'ın dönmesine az bir zaman kalmıştı beyler, artık sahalardan elimi ayağımı çekmeye başladım, Ebrar'ın gelmesine 1-2 hafta kala yaz tatilim başlıyordu ve ben o iki haftayı Yalova'da Kaanların yazlığında sigara ve alkol ikilisini kahvaltı, öğle yemeği için kullanıyordum akşamları az buçuk atıştırdıktan sonra deli gibi içmeye devam ediyordum, kart oynuyor taşşak yapıyorduk. Bütün ekip oradaydık ve tahmin edersiniz ki eğlence doruktaydı. Tek sıkıntı telefonun ara ara çekmemesi, puştluk yapmasıydı fakat beyler o kadar eğleniyorduk ki, inanılmazdı. Bir gece sarhoş sarhoş sokağa çıkıp tekele gideyim dedim, işte o gün olan oldu beyler, Ebrar'ın gelmesinden bir hafta önce sağdan gelen bir araba son hızda geldi geldi ve de ben koşarken sağ ayağıma dokundurdu, ayağıma dokundurmasıyla tabii benim kaslar fırlamış, diz kapağı kasları yırtmış filan, pek anlamam ama tüm iç bağlar gitmiş beyler, hepsini kopartmışız. O gün rahatlıkla kalkıp eve döndüm vücudumdaki alkol olsun, adrenalin sağolsun ama ertesi gün çok fena oldum beyler. Sağ bacakta korkunç bir ağrı vardı, doktora gittim ve Ebrar'ın gelmesine 1 hafta kala benim 2 hafta daha yalovada kalmam gerekiyordu, Kaan problem olmayacağını söyledi zaten bizimkiler 1 ay oradaydılar, amaç Ebrar geldiğinde benim istanbulda olmam olsa da yine de orada kalacaktım, deniz olsun kahvaltıda bira vodka olsun taşşak yaparak devam edecektik fakat işte kısmet olmadı, öylece yattık bir iki hafta daha Yalovada bu sırada face karıştırıyorum Ebrar'ı yine değişim programından italyaya giden bir muallaktor ile görüyorum Ege midir nedir adı sinirleniyorum, hem de çok. Ama işte yapacak bir şey yok Ebrar'ım beni bekliyor, bak her gün mesaj atıyor her gün seni özlüyor diye kendimi avutuyorum. Ama aslında bilmiyorum ki bir iki hafta sonra başıma neler gelecek.
    ···
    1. 1.
      0
      Saolasın agam en tazesınden REZ
      ···
    2. 2.
      0
      Hikayenin kopma anlari yeni basliyor sanirsan devam hocam
      ···
    3. 3.
      0
      Sabaha kadar okuyacam yazmaaya devam
      ···
    4. diğerleri 1
  8. 58.
    +4
    Beyler istanbula döndüğüm gün ayın 10'uydu, çok net hatırlarım çünkü 11'inde buluşacağız diye Ebrar'a söz vermiştim, planladığımdan 1 gün erken gelince kadıköyde Orhan ve Deniz'le buluşayım dedim, uzandım Kadıköye hep oturduğumuz bir mekan vardı Yolgeçen Hanı diye olmuş şimdi adı, hala aynı abimiz işletiyor Halil abi, eğer uğrarsanız mutlu olur Moda taraflarında fil diye bir barın karşısında şimdi, neyse beyler o dönem orası batakhaneden bozma kahveydi, içeride gizliden gizliye oyun oynanırdı, dükkan dışarıdan kapalı gözükürdü köşede bir çay ocağı vardı, kışın kepenk inerdi bilirsiniz kebapçıların kapalı olduğunda indirdiği plastik kırmızı kepenk, onun içinde otururdunuz ufo gelirdi masanıza genelde içeride oyun oynayanlar (4-8 kişi arası) bir de biz olurduk 4 kişiydik genelde biz de onun dışında kimse olmazdı beyler, öyle bir yerdi, ama yanında çin restaurantı vardı, biz yanda 1 liraya çay içerken yanımızda millet pahalıya çin yemeği yerdi. Biz de öyle oturur mal mal bakardık, sevdiğim bir şey de değildi, Ebrar çok yedirdi ama hoşuma pek gitmedi hiç. Yine o gün kepenk kapalıydı, bu sefer klima çalışıyordu Halil abiyle Mustafa abi pişti dönüyordu, bizim masada oturuyorlardı biz de yanlarında sohbet ederek onlarla taşşak yapıyorduk, müthiş bir gün değildi ama sıradan zaman geçirmekten iyiydi yani beyler. O gün kepenkin arkasındayken Ebrar'ın sesini duyar gibi oldum, bizimkilere söylediğimde "Ayı yokluktan kafayı yedi lan aahahah" diye güldüler tabii. Ben de çenemi kapadım hiç ses etmedim ama kepengi açıp bakmak için içim içimi yiyordu beyler, Ebrar o kepengin arkasında olabilir miydi? Çok fena düşünüyordum bu olasılığı. Halil abi sigara yakarken, abicim ben müsaadenizle bir çıkayım filan dedim. Adam da müsade senin aslan tarzı bir şey söyleyip kalkmama izin verdikten sonra fırladım, amacım sanki sigara içiyormuş gibi yapıp yan tarafı kesmekti. Ben dükkandan çıkarken kulaklıklarım kulağımdaydı, biri aradı onunla kısaca konuştum, hatırladığım kadarıyla Kaan'dı valla ama yalan olmasın şimdi beyler. Çıkar çıkmaz kulağımda kulaklık olduğunu gören Ebrar'ın yanındaki Ege denen dalyannan "Oha kapalı dükkandan çıkan yarmaya bak, kesin mafya kızım bunlaaaar" diye bir şeyler sıktı. Ebrar tam bana dönerken ben de yüzümü ona döndüm, havalı havalı kasıldım beyler, hiç bu kadar güvenmemiştim kendime, Ebrar'ı herkesten çalardım, ben onun hırsızıydım. Beni görünce gözleri doldu, yavaşça gözünden iki yaş aktı bu sefer koşarak güle güle geldi bana. Zıplayıp kollarını boynuma doladı ben de belini sardım, kulağıma fısıldadı "Seni her şeyden çok seviyorum Ata", ben de çevremde öylece döndüm, Ege denen dalyannanta sadece bakakaldı.
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      0
      ya senı cok sevıyosa yanındakı lavuk ne ayak sevıyosan bellı et bacım kac kısıyle cıktın
      ···
      1. 1.
        0
        Panpa ne diyon allah rızası için açıkla
        ···
      2. 2.
        +1
        kanka sımdı bu kız senı cok sevıyorum senı hıc unutmayacam ayagı yapıyor ya e bu kız o kadar erkekle cıktı her fırsatta ve hala bunları soyluyor ben oraya kıl oldum
        ···
      3. 3.
        0
        Ya resimleri editleyebiliyor olsam atayım, tutarsızlığı sen de gör aga, görmen lazım kız bir gün öyle bir gün böyle, zaten bu olaylardan sonra uzun süre anti depresan filan kullandı kız, pgibolojisi pek yerinde değildi bence.
        ···
      4. 4.
        0
        guzel kardesım kızların hepsı boyle ben defalarca yasadım 2 gun yanından ayrıl hemen baskasını bulurlar (arada gercekten seven delıkanlı kızlar da cıkıyor) ne ıstedıklerı bellı degıl duyguları gıt gellı
        ···
      5. diğerleri 2
  9. 59.
    +4
    Ebrar suratıma baktı," yalançıı, sürpriz olsun diye yaptın dimi?" diye sordu. Açıkça söylemek gerekirse evet, onunla karşılaşmayı çok istiyordum ama bizimkilerle buluşmayı da istiyordum ama işte arada kalınca Ebrar'ı sallamıştım, nitekim o da beni sallamış olacak ki Ege denen dallamaylaydı. Eleman benim surata dik dik baktı, ben de ona dik dik baktım. Ebrar tam "Bu Ata" diyecekken, elimi uzatıp "Ben Ayı" dedim, "Ayı mı?" diye güldüğü zaman, elini öyle bir sıktım ki suratının şekli değişti, kıskançtım, onun iki katı kilosundaydım, bu standart sallantılı küpe, fular filan takan yavşakladandı beyler. Çocuk hafifçe gülümseyip elini çekti. Abi dedi, hadi bir şeyler içelim ben Eftelya diye bir mekan biliyorum, çok hoş filan. Ben bakışlarımı Ebrar'a yönelttim, o da kafasıyla onayladı gidip Eftelyada bir iki biradan sonra sohbeti kurmaya çalıştım fakat Ege de Ebrar da sessiz duruyorlardı, bir taklar döndüğünden şüphelenmeye başladım fakat ses etmek istemedim, elbette bir şeyler olacaktı. Ebrar belli bir süre sonra aşırı derecede sıkılmaya başladı, Ege'nin bir iki arkadaşı daha gelmişti bir tanesi o sırada bir hikayeye başladı, herif babasından nefret ediyordu ve ondan huur çocuğu diye bahsediyordu, heriften o kadar nefret ediyordu ki yatağında bakire bir kızı bozmuş ve kanı her tarafa akıtıp resmen satanist cinayet gibi göstermişti, babası noldu lan burada diye sorduğunda ise ıslak hamburger yedim baba diye yalan söylemişti. Bu hikayeyi dinledikten sonra bu pekekentten iyice midem bulandı, sağ elimi açıp Ebrar'ı gösterdim, "Masada kim oturuyor kardeş bir bak istersen?" diye sordum. Çocuk gülüp "Pardon yenge yaaağ" diye yavşakça bir tavırla konuştu, fakat bir şey demedim. Ebrar yanımdaydı, sözümü her an hatırlıyordum. Kavga yoktu, kavga etmeyecektik. Ege bu sırada Ebrar'a dönüp, "seni vapura bırakayım mı Ebrar?" diye sordu, o anda Ebrar ayaklanıp, çok iyi olur aslında ya dedi. Sonra yavaşça bana döndü, ağzımı hiddetle açtım "Ben yaşadığım sürece Ebrar'ı ben eve bırakırım, bir dahakine öldürürsen, zütürürsün sen Ebrar'ı yannan" dedim, sinirle masadan kalktım, Ebrar'ın elinden tuttum, hiç direnmeden benimle geldi. Mekandan çıkınca gülmeye başladı, gülmesini tutamıyor gibiydi. Ulan yeter diyemedim de çok güzel gülüyordu. "Ata, bu kadar sert olmana gerek yoktu çocuk iyilik yapmaya çalışıyor bak" dedi. Öyle olmuyor Ebrar diye karşılık verdim, gülümsedi "Kıskanır mıymış?" diye sordu. Başımı salladım, beni ilgilendirmiyordu artık ayrı iki sevgili, daha ziyade arkadaş gibiydik. "Ata sen benim en yakınımsın, sana bunu sormalıyım diye bana yanaştı, Ege sence nasıl çocuk, çıkmalı mıyım?" diye soruyu yapıştırınca boğazım düğümlendi beyler.
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      0
      Kanka sen sormadın mı bu lavuklar kım dıye? ben olsam Allah ne verdıyse gırerdım huur evlatlarına en sevmedıgım cocuk tıpıymıs bıde yerınde olup hastahanelık etmeyı ıstedım bır an
      ···
    2. 2.
      +2
      Kanka sözüm olmasa herifi hastaneye koyardım, zaten ileride çapsızlığını belli edecek bu huur çocuğu o vakit karşısına ayrı çıkıcam. O zaman biraz da tatmin olmuştum hayatta.
      ···
    3. 3.
      0
      Oha amk bu ney sozu mozu gibtir et ege denen punonunk un zutunu basini dagit amk
      ···
      1. 1.
        0
        ah şimdi ki aklım olsa dıbını zütünü dağıtmıştım.
        ···
    4. diğerleri 1
  10. 60.
    +4
    huur çocuğu Ege bize yol yapmış, bizim olaydan haberimiz yokken kıçımıza inşaa etmiş, Ulan Ebrar sen de oyuna mı gelmişsin yoksa artık beni sevmiyor musun be güzelim? Mort ettin lan bizi, ayarlarımızı bozdun dıbına koyim. Tabii bunları ben diyemeden "Neden?" diyebildim sadece Ebrar'a, Ebrar gülümseyerek baktı bana, "Seni en çok seviyorum ama biz ikimiz birbirimiz için değiliz Ata, farket şunu artık" dedi. Beyler size yemin ediyorum gibildi belam, ama işte Ebrar'ı yanımda tutayım, arkadaş olayım diye "Ben zaten seni arkadaş görüyorum Ebrar'cım, bana neden soruyorsun anlamında söyledim" diye durumu kurtarmaya çalıştım, inanmış gözüktü Ebrar hanım da bir şekilde durumu kurtardık gibi kabul ettim. Ebrar "Bana değer veriyor gibi gözüküyor" dedi "Hem böyle hipster filan hoş bir tipi var" dedi. O an sana değer vereni görmüyorsun diyemedim, ne de ulan biz de hipster oluruz aslanım diyemedim. Diyemedim beyler işte ama o akşam eve gittiğimde, Ebrar'ı vapura bıraktıktan sonra, uzun süre yürüdüm.Eve kadar yürümeyi planlıyordum beyler açık söylemek gerekirse, sadece çok uzak olması filan beni ikna etti bir yerlerden metroya bindim. O akşam eve gittiğimde öylece baktım kendime, aynada uzun saçlarıma, sakallarıma, baktım ki ne uzun saçlar benlikti, ne sakal benlikti ne de Ebrar için giydiğim, o gün de giymiş olduğum renkli gömlekler, hiç biri benlik değildi beyler. Ben de aldım elime tıraş bıçağını, önce sakal tıraşımı oldum ertesi gün de 11'iydi Ebrar'ın bana ayırdığı gündü, siyah tişörtümü ve kot pantolonumu giydim, sade oldum ben kendim gibiydim o gün. Elimden geldiğince kendim gibi olmaya çalıştım, sonra da gidip saçlarımı 3'e vurdurdum. Berberden çıktığımda yeni bir adam gibi hissettim beyler çünkü artık en sonunda Ebrar için saç uzatmıyordum, Ebrar için sakal uzatmıyordum, Ebrar için başkası gibi olmaya çalışmıyordum. Artık dayanıyordum, elimden geleni yapıyordum. Ebrar beni görünce önce çok şaşırdı, sonra yavaşça yanıma sokulup eskisi gibi sarıldı bana, "Ata çok değişik olmuş ama hoşuma gitti sıradan durmuyorsun" dedi." Ulan amacım, sana yanaşmamakken nasıl geldin de beni buldun zalim misin?" diyemedim. Fakat artık kesin bir şey vardı Ebrar'dan uzaklaşmalıydım, çünkü kız sarkaç gibiydi. Benimle olmak ama başkalarıyla sevişmek isteyen bir saatin sarkacı gibiydi.
    ···
    1. 1.
      0
      Kızı çozemedım ben beyler beynım error verıyor
      ···
    2. 2.
      0
      Kimse çözemedi be kardeşim o kızı, o yüzden öyle kaldı ama hala haberleri geliyor, korkunç bir şey olmuş iyice, bahsedeceğim zaten.
      ···
    3. 3.
      0
      Merakla beklıyoruz kardesım
      ···
    4. diğerleri 1
  11. 61.
    +6
    Beyler keyifler nasıl? Eğleniyor muyuz? Duruma göre devam edelim yoksa biraz dinlenelim mi?
    ···
    1. 1.
      0
      Kanks yazabıleceksen yaz ama yorulduysan tutmayalım senı hersey guzel gıdıyor sınırlenerek okuyorum *
      ···
  12. 62.
    +4
    Valla, henüz yorulma durumu yok ama işte siz yorulduysanız diye çok üstelememiştim, beyler görüyorsunuz belki bu hikaye herkesi açmaz, malum aşk meşk var ferre yok ama ben severek yazıyorum, bundan sonra paylaşabileceğim bir iki anı daha var, en kötü oradan hep beraber devam ederiz, ben de paylaşmış olurum.
    ---
    Ebrar hanımla yaşadıklarım beni her gün yalnızlığa atıyordu beyler, insanların içinde yalnız olmak nasıl bilirsiniz belki, belki de fazla abartıyorum bilemiyorum ama o eski Ebrar'ı hatırladıkça şuanda sizin, okuyanların bile içi azıcık sızlıyorsa o zaman size azıcık onu anlatabilmişim demektir, işte böyleydi be beyler benim de yaşadıklarım, Ege'yle çıkmaya başladı Ebrar kısa süre sonra, bana tavsiye filan soruyor ben de elimden geldiğince ona yardım etmeye çalışıyordum, fakat deli gibi kıskanıyordum ve her fırsatta Ege sana uygun değil bak gibip atar seni gibi sert cümleler kuruyordum, bir gün gözlerime inanamadığım o cümleyi yazdı "Beni kimse gibip atamaz, ben onu kullanıp atmış olurum" dedi, Ebrar'ın mantalitesi artık yavşak önüne geleni giben bir erkek gibi çalışmaya başlamıştı, ben bunu böyle yorumladım, ama inanın kafasından neler geçiyordu hiç bilmiyorum. Ege'yi Ebrar'a kötülemeye çalışmama rağmen, derdimi dinletemedim. Sonbahar yaklaşıyordu, okul başlayacaktı. O sonbahar özellikle soğuktu beyler, hala hatırlarım. Ve o sonbahar ben kendime paramı biriktirip yeni parfüm almıştım, sırf Ebrar'ın hediye ettiği parfüm gibi kokmamak onu tekrar kendime çekmemek için elimden geleni deniyordum, artık Ebrar'ı kendimden uzaklaştırmaya çalışıyordum fakat o bir şekilde hep benim gönlümü feth ediyor kendine bağlıyordu. Sonbaharın başında Ebrar Erkan'a ağlayarak gelmiş çünkü Erkan o sırada irem'le çıkıyordu ve de irem hala Ebrar'ın en yakınlarındaydı, ben de kızın her ne kadar dibinde olsam da ona bir kaç defa ilişkisindeki aşağı yukarıları duymak istemediğimi söylemiştim, aksi takdirde üzüldüğümü biliyordu. O yüzden uzaklaşmıştık son dönem Ebrar'la öylece arada buluşuyor sohbetlerimize eskilerden devam ediyorduk, arkadaşçaydı bu dönem artık aramızda aşka dahil şey bir tek bende vardı, ben de silmeye uğraşıyordum. Ebrar tahminimce hala heyecan peşindeydi. Neyse ne Erkan'a Ebrar ağlıyordu, çünkü Ege denen lavuk Ebrar'ın atkısını almıştı ve atkı ablasının nişanlısının Fransadan aldığı özel bir atkıydı, çocuk Fransız'dı, fakat ablası için Türkiye'ye taşınmıştı, çünkü ablası da Ebrar'ın gittiği değişim programıyla bir yere gidip (Hong Kong'du galiba) orada Fransız bir lavukla tanışmış, Fransız lavuk kızdaki güzelliği görünce gözler büyümüş tabii, hemen atlamış ablaya. Neyse, bu da ablasına aldığı ilk yıl dönümü hediyesiymiş. Ebrar da bunu bir gün Ege'nin çantasına koymuş elinde taşımak istemediği için, Egede kalmış, Ege pekekenti de şansa bakın ki Ebrar'ı aldatıyormuş, atkıyı başka bir kıza vermiş. Beyler Ebrar'ın Erkan'ı aradığı gün Erkan dershanede sabahçıydı, eleman atkıyı saat 10'da boğada olan Ebrar'ın arkadaşı birine vereceğim yoksa atkı bende kalacak diye artist bir ultimatom vermişti. Saat sabah 8'te Erkan'ın telefonuna uyandım, Hazırlan, dolu gelme takluk çıkmasın başımıza dedi. Olayı bilmeden bir şekilde ceket eldiven, kotu çektim botu giydim kadıköye vardım, boğaya çıktığımda saat 9.50'ydi beyler, Erkan dershanede arkadaydı hemen görebiliyordum, Deniz de yanındaydı bana el sallıyordu, ben de onlara el salladım, amacım Ege'yi dövmeden atkıyı alıp gitmek olacaktı. Bir 10 dakika önceden gelmenin avantajını kullanıp sigara yaktım, rahat rahat içmeye başladım, etrafı keserken Ege denen yavşağın yaklaştığını gördüm, yanında boynunda atkı olan bir kız ve 3-4 arkadaşı vardı, işte o an kavga edemeyeceğim, dayağı yiyip yannanlara ters oturacağım diye düşünüyordum.

    Edit: Ebrar'la çok özleştiğimiz bir Şili gecesinde ona bunu atmıştım, beyler paylaşmayı unuttuk. Bunu da ekleyelim.

    Yüzyıl oldu yüzünü görmeyeli,
    belini sarmayalı,
    gözünün içinde durmayalı,
    aklının aydınlığına sorular sormayalı,
    dokunmayalı sıcaklığına karnının.
    Yüz yıldır bekler beni
    bir şehirde bir kadın.
    Aynı daldaydık, aynı daldaydık.
    Aynı daldan düşüp ayrıldık.
    Aramızda yüz yıllık zaman,
    yol yüz yıllık.
    Yüz yıldır alacakaranlıkta
    koşuyorum ardından
    Tümünü Göster
    ···
  13. 63.
    +4
    Bu muallakler üstüme yürümeye başlıyorlardı, ben de mecbur kapandım beyler dayağı yiyip beni Ebrar'a yollayacaklardı diye düşünmeye başlamıştım. Gelene yumruk sallıyor fakat kavgadan uzak durmaya çalıştığım için maksat yanıma yaklaşmasınlar diye itiyordum, çevredeki millet kıllanmaya başlamıştı, yakında polisi ararlardı eğer bu hızla bu yavşaklar beni indirmeye çalışmaya devam ederse polis anca benim peltemi bulurdu bir de nezarete atarlardı, tam yannanlara otururduk. Baktım durum ciddi ben de elemanlardan bir tanesine bir tane geçirdim sağ elimle çocuk tabii nolduğunu anlamadı, yere yapışıverdi zaten bakmayın beyler bu yavşaklar çok artistik yapar ama koftur çoğu zaten tek kişiye 3-4 kişi gelmelerinden tahmin etmişsinizdir, hoş elemanın gözünü biraz da ben korkutmuştum. Elemanlardan ikisi beni kollardan yakaladı zar zor zapt ederek kafama tokatla, işte yumrukla vurmaya başladılar, Ege de karnıma vuruyordu, bu sırada biri "AYIIII" diye bağırarak Ege'ye öyle bir omuz attı ki çocuk 5 gün yerinden kalkamamıştır, ondan sonra tek bir tekmesiyle benim sol kolumu açtı sol kolumla da ben sağ kolumdaki dallamayı silkeledim. Boynunda atkı olan kız bu sırada donup kalmıştı, kendince kazanacaklarını bekliyordu herhalde. Beni kurtarmaya gelen Deniz'di, "Birader geç kaldın gibiyolardı belamı valla" dedim, Güldü "Ulan senin için dershanedeki muallak hocayla kavga ediyordum ayı oğlu ayı, kıymet bilmiyorsun. Sigara ver hadi bana." Deniz böyleydi işte, ona teşekkür edemezdin istesen de, etsen de önemli değil derdi veya itce bir cevap verirdi, siz de niye ediyorum lan diye düşünürdünüz öyle öyle bize de nankör cevaplar vermeyi öğretmişti, bakmayın nankörceydi cevaplar ama gerçek minettarlık duyuyorduk içten söylüyorduk. Deniz yukarı şuanda Yolgeçen Han'ı olarak bilinen mekana doğru yürürken kızın boynundan atkıyı çekip aldı, bana uzattı. Üşüme kardeşim, bak yeni atkı aldım sana, ben de abartılı bir hareketle "ALLAAAH SAĞOL KARDEŞiM" "YENi ATKIMA BAKIN" diye bağırarak boğadan yukarı çıktım, işte Ebrar'a sataşan herkese bunu gösterecektim, atkıyı boynuma sardım, öylece kaldı. Ebrar benim atkıyı aldığımı bilmemeliydi çünkü: bunu benden gizli tutmuştu. Çünkü: "Söylemiştim Ebrar" diyeceğimi biliyordu öylece mal gibi kalmamak için bana söylememiş olmalıydı. Boynuma sardığım atkıyla uzun süre takıldım, irem atkıyı aldığında bir iki gün sonra Ebrar'a vermiş, daha sonra irem'den öğrendiğime göre Ebrar da" Bu parfümü kim kullanıyorsa beni bulsun bu kadar güzel kokan çocuk mu olur?" demişti.
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      0
      Devam et kardeş merak ettiriyosun
      ···
    2. 2.
      0
      o parfum senın parfum mu???
      ···
    3. 3.
      0
      Başka ne olacak olum
      ···
      1. 1.
        0
        kız sevgılı bulmada master yapmıs ya lan
        ···
      2. 2.
        +1
        Çok hoş bir kızdı üstelik de çok şirindi aga, o yüzden çok normaldir yani. Bir de kibardı çok hep yüz verirdi çevresindekilere, o yüzden çevre geniş tabii.
        ···
      3. diğerleri 0
    4. diğerleri 1
  14. 64.
    +3
    Okullar tabii ki açılmıştı beyler, bahsetmedik ama lise 3 bizim için zorlu bir dönem olmaya başlamıştı, zütümüzden kan alıyorlardı ve biz it gibi çalışıyorduk, dershaneler, haftasonları dolulukları içinde bir tek ortak paylaşımım olan bizim ekiple buluşabiliyordum. Ebrar ile buluşmam zaten mümkün olmuyordu. Haftasonları o da benimle buluşuyordu, döndüğünden beri ilk defa hayatında biri yoktu ve inanır mısınız bu beni inanılmaz mutlu ediyordu, bir yanım hala onunla olmak, geri dönmek istiyordu onunla kalmak istiyordu. Napalım ben böyleydim işte beyler, haftasonları güzel yemeklere zütürüyordum onu, sonrasında o ödüyordu tabii. Aramızdaki 3 yıllık ilişkiden sonra benim paramın kısıtlı olduğunu anlamıştı, ben çaktırmamaya çalışsam da mümkün mertebe o ödüyordu her defasında ödememesini söylüyordum genelde pislik olsun diye teşekkür ederim diyip öpermiş gibi yaparken yanağını ısırıyordum. O günleri de hala özlüyorum, Ebrar insanın çevresinde olunca insanı mutlu eden bir varlıktı fakat ona aşık olduğunuzda sizi inanılmaz üzerdi, bu hikayeyi dinleyen bir kaç kişinin bile Ebrar'a aşık olmasından onun cazibesini az çok çıkartabiliriz sanırım beyler, neyse devam edelim hikayemize biz böyle devam ederken Ayhan diye bir arkadaşım vardı, iyi anlaşırdık ama çok da takıldığımız bir tip değildi, annesi kimya hocasıydı bir gün Ayhan'ın annesi Nurgül hoca beni çağırdı dedi Atakan, Ayhan sana bir şey iletecekmiş ama bulamıyormuş, sana bu kağıdı vermemi istedi dedi. Tabii benim kanım dondu kimse bana tutup da hocayla kağıt gönderecek kadar önemli bir şey yazamazdı, yazsa bile ne anlamı olabilirdi ki? Bildiğim kadarıyla Ayhan son dönem çok hastaydı bir karaciğer sıkıntısı vardı fakat okulda herkesin sevdiği tanıdığı bir tip olduğundan direk dedikoduyu da alan bir elemandı. Fakat şaşırtıcı bir biçimde dedikoduyu dağıtmazdı, sadece içinde olan insanlara söylerdi, bu yüzden onu herkes o kadar severdi, olayın aslını astarını bulmadan kimseyi uyarmayan erkek bir adamdı. Kağıdı alıp cebime attım, korkmuştum. Olabileceklerden hoşlanmıyordum, Ebrar son dönem bana çok mesafeli davranıyor, bir şey istediği zaman sadece yanıma yanaşıyordu. Bu da artık iyice beni kıllanıdırıyordu, hayatında bizim okuldan biri varsa benimle rekabet etmek istemeyeceğini biliyordum, bu yüzden belki de geçmişimizi gizliyor olabilirdi. Ne halt edecektim, kağıdı açmalıydım. Kağıdı açtığımda yüzüm düştü ama o sırada iki sıcacık el beni belimden tutup kafasını sırtıma gömdü, sonra beni güzelce kokladı, gülüp "Atkı için teşekkür ederim Şövalyem" dedi. Kağıdı saklamaya uğraşmak zorundaydım..
    Tümünü Göster
    ···
  15. 65.
    +3
    Kağıtta "Efe'ye dikkat et Ayı, bu seferlik Ebrar için ikinizi kolluyorum" yazmıştı, Efe denen bir çocuk vardı beyler, adını duyar duymaz yıkıldım, çünkü eleman çirkin olmasına çirkindi fakat Ebrar'ın aradığı ilgiyi Ebrar'a gösterebilecek bir çocuktu, bunun dışında inanılmaz derecede zengindi, bazı günler okula spor arabayla filan gelen bir tipti, normal günlerde de şöförle geliyordu zaten, benim bu çocukla yarışmam için şansı bırakın, ihtimal yoktu. Eleman tedirgin olmadan ehliyetsiz Maserati süren bir tipti. Bunun dışında okulda force'u olan Ayhan kardeşimiz de belli ki Ebrar'dan hoşlanıyordu çünkü, bunu benim için değil Ebrar için söylemişti. işte şimdi iki kişiyi halletmemiz gerekiyordu, bunun tek bir yolu vardı o akşam ne yapacağıma karar verecektim, Ebrar'a ne olduğunu söylemeliydim. Ona her şeyi anlatacaktım. Onu nasıl sevdiğimi, aşkımın ne kadar büyük olduğunu ve onsuz bu işe gerçekten dayanamadığımı yanımda olmazsa gerçekten taku yiyeceğimi söyleyecektim. Okul çıkışı biraz konuşabilir miyiz? diye sordum. Kış geliyordu hava soğuktu, "Beni vapura üşütmeden bırakırsan olur Ata" dedi. Anlaştık dedim ben de çıktığımızda vapura doğru yürüdük aşağı doğru inerken ona konuyu açtım, seni seviyorum diyerek başladığım gibi anlattım anlattım ve anlattım iki kelimelik "Peki o zaman" cevabıyla yüreğimi yaktı, ne diyeceğini bilmiyordu çünkü: o böyle bir şeyleri hala hissedebiliyor olduğum ihtmalini çoktan bitirmişti ona göre ben yakın bir arkadaş belki uzaktan arkadaş olmak istediği eski sevgiliydim, durum hiç iyi değildi hayatta tek tutunduğum dal, belki de uzun süredir bir tanem dediğim Ebrar'ı kaçırıyordum elimden, bitiyordu beyler en sonunda. Vapurun önüne geldiğimizde, onu çok kıskandığımı söyledim. Omuz silkti Ebrar hanım, ona göre bu doğal bir olaydı anlaşılan Ebrar'ım lütfen diye yalvarana kadar uzun süre sessiz sessiz oturdu. En sonunda kafayı yiyip sokakta yürüyen dallamaları yanından geçince kıskanıyorum, onlar da senin kokunu alıyorlar, almamalılar diye sinirlendim. Elimi tuttu, gözüme bakıp Ata, sen benim en yakınımsın, gitmeni istemiyorum ama gitmek istiyormuş gibi konuşuyorsun dedi. Haklıydı, daha fazla Ebrar'ın yanında kalmam mümkün değildi, bu kıskançlıkla yakın zamanda birilerini öldürecektim ya da kız iyiden iyiye önüne gelenle çıkmaya başladığı şu dönemde beni de yine elden geçirip belamı tekrar gibecekti. Bu işin böyle kapanmasını istemiyordum fakat başımı olumlu yönde salladım, Ebrar'ım gideceğim ben dedim, mecburum dedim. Aaah, baloyu unutma ama diye yanağıma ufak bir öpücük kondurdu. Ne balosu, heee o balo mu? LAN?!
    Tümünü Göster
    ···
  16. 66.
    +1
    Bugünlük bu son olsun beyler, zaten herkes uyumuş sanırım, hadi allaha emanet olun. Bir 10-15 dakika daha buradayım sonra yatarım, isteğe göre bir part daha atarım.
    ···
    1. 1.
      0
      At at biz buradayız reyiz bu arada nick güzelmiş
      ···
    2. 2.
      0
      At ulan ayı
      ···
    3. 3.
      0
      Ağlıyorum amk
      ···
    4. diğerleri 1
  17. 67.
    0
    Beyler akşam 8 gibi yine başlarız inşallah
    ···
  18. 68.
    +3
    Ben geldim beyler, başlıyoruz.
    ---
    Ebrar'ın beni baloya davet etmesi, sözleşmemiz bunu ben nasıl da unutmuştum? Dedim ya beyler, zengin okulu her sene balo oluyor mezun olanlara diye, 9. sınıftaydık o dönem en çok onunla gitmek istemiştim ve dayanamayıp sormuştum. O da çok erken bunun için diye gülmüştü, sonra da gözlerimin içine bakıp söz vermişti. Benimle geleceğini söylemişti. işte o gün deli mutlu olmuştum beyler, şimdi Ebrar'dan bir daha konuşmayacakken, bile mutluydum, çantamı açıp bana verdiği bilekliği ve parfümüyle kazağını çıkarttım, bunlar senin Ebrar'ım, ben de kalırsa her gün deliririm dedim. O da bana güldü, o kadar güzel gülüyordu ki beyler, hiç bir şey diyemiyordum. Öylece mal mal bakıyordum. Son bir defa sarıl bana dedi, sarıldım. O vapurun turnikelerinden geçerken tanıştığımızdan beri hep arkasından bakar, hep ona bağırırdım, "Eve dönünce bana mesaj at, merakta kalmayayım" diye. Bu sefer de tekrar adını bağırdım "Ebrar!", Yüzü gülümseyerek bana döndü "Efendiim" dedi tatlı bir biçimde. Gözlerim doldu, ona artık eve dönünce bana mesaj at diyemezdim, uzak kalmak istiyordum. "Seni seviyorum" diyebildim. Hem de her şeyden çok seviyordum, görüşürüz Ebrar'ım dedim.. O da bana yavaşça el salladı kafasını bir iki defa aşağı yukarı salladıktan sonra vapura binip ortadan kayboldu, bir daha onu okulda gördüğümde sadece selam verecektim, ara ara belki sarılırdım da ama artık benim sevdiğiim, beni seven Ebrar uzaktaydı, biz birbirimiz için yaratılmamıştık, ceketimin yakalarını kaldırdım, tam Rıhtım'dan yukarı aradan yürüyordum ki gözlerim dolmaya başladı, daha fazla dayanabileceğimi sanmıyordum, bir iki damla gözümden yaş akarken biri yanağımı tuttu, "Pişt, ağlarda mıymış? N'oldu meleğinin meselelerini mi duydun?"
    Sağ elimle Rüya'nın kolunu tuttum, hızlıca suratımdan çektim. "Rüya gibtir git başımdan hayatım. Hem senin sürttüreceğin bir insan yok mu etrafta?" diye sordum. Çok sinirlenmiştim, Ebrar hakkında saçma sapan bir şey söyleyeceğini biliyordum, elim ayağım titremişti beyler, Rüya huursu beni sokakta görmüştü ve aklı sıra bana Ebrar'ı kötüleyecekti. Tam arkamı dönmüş giderken "Bu Nagihan ve Efe hakkında, bence dinlesen iyi olur biliyorsun sen de" dedi. O gün arkamı dönüp gitmediğime üzüldüğüm tek gündür beyler, tak mu var diye her gün sorarım kendine, dinleme o hikayeyi. gibtir ol git. Ama işte aklıma gelmedi, ben de Rüya'ya baktım. O da bana baktı. "Kahve ısmarla bana Ayıcık" dedi.
    Tümünü Göster
    ···
  19. 69.
    +4
    Rüya ağzını açtığı zaman, keşke geri dönüp gitseydim dedi. Nagihan'ı eskiden tanırdım, Efe gibi çirkin bir tiple gezebilecek klasmanda çirkinlikte bir kızdı. Şu sıralar Ebrar ile yakın olduğunu duymuştum, Rüya'nın dediğine göre Ebrar ile Nagihan kavga etmişlerdi çünkü Nagihan hala Efe'yi seviyordu ama sanırım Efe Ebrar'a yürümek istiyordu ve Ebrar buna hiç ses çıkartmıyordu, Rüya'nın dediğine göre zaten çoktan belli bir mertebeye erişmişlerdi yani. Ebrar hem arkamdan iş çeviriyor, hem beni dışlıyor üstüne de bunu gibtiğimin salağı Rüya bile bilirken ben bilmiyordum. Beyler bakışlarım dondu, öylece kala kaldım. "Aa, ayıcık bozuldun mu?" dedi. "Yoksa paran mı yok?" "Başka türlü de ödeyebilirsin." gibtir git Rüya dedim, elimi cüzdanıma atıp içtiğimiz kahvelerin parasını masaya bıraktım, ceketimi üstüme atıp mekandan çıktım, hava deli soğumuştu beyler ben çıkana kadar. Yolda beni Deniz aradı. Sahilde bir şeyler içeceklermiş, bu soğukta bile herifler şarap içmek için yer arıyorlardı. Ama bir gün içinde hem Ebrar'dan ayrılmış hem de asla yarışamayacağım bir elemanın Ebrar'ın peşinden koştuğunu öğrenmiştim. Ben de bu soğukta şarap içecek bir yer ayarlasam iyi olacaktı. Bu sırada arkamdan koşturan birinin sesini duydum, bu Rüya'ydı inatla beni peşlemeye devam ediyordu. "Hadi göster bana napıyoruz bugün?" diye sordu. Denizleri arayıp sormalıydım fakat mal gibi Rüyayla beraber tekele doğru yürüyorduk, huur karı peşimi bırakmamıştı. Hava soğuyunca iyice yaklaşıp koluma girdi, kafasını omzuma koyup o şekilde yürümeye çalıştı. Sanırım bir şekilde onu kendisi olduğu için sevecek birini arıyordu. Bu kişi ben değildim ama nedense beni öyle görüyor olmalıydı, inatla sokulmaya çalışıyordu, tekele vardığımızda şarap seçme sırası gelmişti.
    ···
  20. 70.
    +3
    Ben iki tane "Papaz karası" dedim, Kral tekeldeydik beyler modanın orada, bizi orada severlerdi, tanırlardı da adam baktı, dedi şişesi 8 liraya yapayım mı sana? Dedim olur abicim uygundur ancak Rüya'nın surat ifadesini görmeliydiniz. "Napıyorsun sen ya şişesinden ucuz şarap içirtçeksin bana?" dedi. Bakışlarımı iyice yüzüne kitledim, kaşlarımı çattım. Görmek istemişti, gösteriyordum ben de. Biz böyleydik beyler, şişesinden ucuz şarap içmişliğimiz çok vardı ve kolay sarhoş olmanın yolu da buydu, Rüya'nın ters bakışları eşliğinde şarapları aldık ve beraber moda sahile indik beyler, görmeliydiniz. Hatun ömründe modanın o dik merdivenleri inmemişti belliydi, öyle mal mal iniyordu. Ona bakarken Ebrar'ın sevimliliğini hatırladım, sadece bir anlığına gözümün önünde Ebrar belirmiş gibi hissettim sonra kafamı sallayıp bu görüntüyü aklımdan kovdum. Bizimkileri çimlerin üstünde bulduk beyler, Kaan gitarını çıkarmıştı, beni görür görmez gitarı bana pasladı bir iki defa tıngırdattıktan sonra geri verdim, şarabımı açtım yere çöktüm, Erkan, Kaan ve Deniz dik dik Rüya'ya bakıyordu, ben de elimle gösterdim "Rüya hanım bizim sahilde ne yaptığımızı merak ediyormuş beyler" Madem öyle, dedik. Onu da getirdim, bizimkiler kafalarını salladı. Rüya bana bakınca "Çok soğuk Ayıcık, azıcık yanına geleyim mi?" dedi. Bizimkiler bana tuhaf tuhaf bakmaya başladı. Ben de kafamı öylece salladım, Rüya dibime gelip ceketimin fermuarını açıp içine girdi, sonra da fermuarı tekrar kapattı "Şimdi daha iyi değil mi?" dedikten sonra bana iyice sokuldu. Aslında kötü bir insana benzemiyordu, ama benlik değildi, şarabın tıpasını açmaya çalışırken bir klagib olarak şarabın içine düşen tıpa yüzünden deli gibi sinirlendim. Fakat yapacak hiç bir şey yoktu, Rüya'yla dönerek şarabı içmeye başladık, Kaan güzel şarkılar çalıyordu, gözümde ise Ebrar canlanıyordu, Rüya'nın suratında sahilin ışıkları dans ediyordu. Öylece uzun süre oturduk beyler, sanki zaman durmuş gibiydi. Sonra da yanımıza bir iki tinerci yaklaştı, Rüya'nın yüzünde korktuğunu gördüm.
    ···