-
51.
+18 -2Kaşlarım havaya kalkarken egom zedelenir gibi oldu. Derin belki sevgili istemiyordu ama bana karşı koyamazdı. Bundan emindim. Yüzde yüz olmasa da, emindim işte. Tam o saniye içinde hırslı yönüm kendini belli etti. Derin bana kendini kaptıracak, bir daha da vazgeçemeyecekti. Ve ben bir kez daha ego tatmin edecektim.
Gülümsemem adi bir sırıtmaya dönüştü.
Daha önce birini kendinize aşık etme gibi bir çabanız oldu mu bilmiyorum. Ama olmadıysa eğer, size şunu söylemek zorundayım.
Aklınızdan her şey geçiyor.
Romantik bir erkek olmayı düşündüm. Odun bir erkek olmayı düşündüm. Umursamaz, çılgın, deli, vahşi... Ne yapabilirdim ki? Hayatım boyunca böyle şeyler denememiştim. Kızlar bana direk abayı yakardı ve ben de onlarla birkaç gün vakit geçirirdim. Olması gereken buydu, neden bu kez öyle olmamıştı? -
52.
+16Bitmedi lan bitmedi : )
Üç saat. Cehennem gibi gelen üç saat boyunca bekledik. Arada hızla ameliyathaneye giren doktor ve hemşireler yüreğimi ağzıma getirmişti. Her seferinde panikle ayağa kalkmış, iyi olduğu haberini alana kadar da ortalıkta volta atmıştım. Sonunda ameliyatın bittiğini ve Derin'in iyi olduğunu söyleyen doktorun üstüne atlamış ve sarılmıştım. Babam beni adamdan ayırdığında da sırasıyla ona, anneme, Bora'ya, Eda'ya, Burak'a ve ailesine, kısacası herkese sarılmıştım. Yaptığım saçmalığı fark edince utanmamıştım bile.
Derin'i odaya alırlarken narkozun etkisi altında ne kadar acıktığını, pizza yemek istediğini, Hobbit'i izlemek istediğini ve beni dövmek istediğini söylediğini duymuştum. Attığım kahkaha inanılmazdı. Burak bana öldürücü bakışlar atsa da aldırmamıştım. -
-
1.
0Koca kafanı gibeyim
-
1.
-
53.
+16Derin'in çantasını toplamasını bekledikten sonra beraber sınıftan çıktık. Geçen sefer uyuduğumuz tepenin yolunda ilerlemeye başladık. Derin fazla sessizdi. Keşke düşünce okuyabiliyor olsaydım diye geçirdim içimden.
Tepeye yavaş yavaş çıkmaya başlamıştık. Cidden ama cidden, bütün samimiyetimle söylüyorum, Derin o kadar yavaştı ki! Kaplumbağa gideceğim lafında ciddi olduğunu hiç düşünmemiştim.
Derin?dedim. Köpekten korkar mısın?
Evet. Isırıyorlar. Neden ki?dedi. Aklıma gelen fikir çok ayıycaydı ama aklına eseni yapan bir insandım.
Şey... iki tanesi koşarak buraya geliyor da?dedim dudağımı dişleyerek. Arada bir arkaya kaçamak bakışlar atmam Derin'i çileden çıkarmaya yetmişti. Deniz kaç!dedikten sonra yokuş yukarı hızla koşmaya başladı. Arkasından sırıtarak baktım. istediğinde kaplumbağa değil çita oluyordu maşallah. Yetişmek için adımlarımı hızlandırdım. Sonunda dev ağacın altına varabildiğimde Derin ağacın gövdesine yaslanmış kegib kegib nefes alıyordu. Gittiler mi?diye sordu. -
-
1.
+24 saniyede suku attım o yee
-
2.
04 saniyede suku attım o yee
-
3.
0Bende 4 dakkada 😂😂
diğerleri 1 -
1.
-
54.
+16''Eylül'e şiddet uyguluyormuşsun Deniz! Mağara adamı mısın?diye sertçe fısıldadı. Biliyordum işte böyle olacağını! Biraz alıngan, biraz da öfkeli bir ifadeyle ona cevap verdim.
Kuru iftira! O da sen de şiddet uyguluyorsunuz bana. Asıl mağdur benim,''deyip savunmaya geçtim. Derin'in gözleri kısıldı. Doğru söyleyip söylemediğimi anlamaya çalışıyor gibiydi.
Neden öyle söyledi peki?dedi doğru söylediğime kanaat getirince.
Seni görmek istedi,dedim Eylül'ün peşinden gitmeye başlarken.
Neden?
Bir süre bekledim. Bizmdurmanltmışolablrm.dedim sonra jet hızıyla. Derin kaşlarını çattı.
Amin?
Şey,deyip ensemi kaşıdım. Bizim durumu anlatmış olabilirim. -
55.
+16Teşekkür ederim, deyip daha sıkı sarıldı Derin anneme. Gözümde ikisini kaynana gelin olarak canlandırdım. Sakın, dalga falan geçmeyin. Siz olsanız siz de aynısını yapardınız.
Sonunda ayrıldıklarında annem Ben şimdi gidiyorum. Yarın tekrar geleceğim. Deniz burada kalacak ama galiba. Deniz? dedi bana dönerek.
Kalacağım, dedim kısaca. Annem başını sallayıp Derin'e son kez gülümsedi ve suratsız ebeveynlere veda ettikten sonra odadan çıktı.
Arkadaşın kim? diye sordu kadın.
Sınıftan arkadaşım, dedi Derin dik dik bakarak. Bakışlarının hedefi olmadığım için sevindim. Derin masumca bakabiliyordu, doğru. Ama başka bir bakışı vardı ki, yanıp kül olabilirdiniz. Derin birinden nefret edemezdi ama bakışları tüm nefreti barındırabilirdi. Cins bir insandı kısaca. Cinsin de cinsiydi. O kadar. -
56.
+16Kümelerden çıkacak sadece. Yaparsın.dedim. Ama daha çok soru gibi çıkmıştı.
Derin sırıttı. Notlar açıklanınca öğreniriz yapıp yapamadığımı.
''Derin'i sevdim,dedi Eylül gülümseyerek.Sebebini anlayabilmiş değilim ama hala çocuk kalmakta ısrar ediyor. Bence bu iyi bir şey, diğer kız arkadaşlarınla kıyaslarsak. Düşündüm de, kendine yazık etmişsin.
Bunu ben de düşünüyordum. Yazık olmuştu.
Şey, aslında biz onunla çıkmıyoruz,dedim yola bakmayı sürdürerek.
Ne?diye bağırdı Eylül. Sonra etrafına bakınıp sesini alçalttı.O halleriniz neydi peki?
Şimdi şöyle... Nasıl söylesem? Derin insanların birbirini sevemeyeceğini düşünüyor. Aşk gibi yani. Annesiyle babasında bile görmemiş. Gerçek değil diye tutturmuştu. Hala öyle diyor gerçi ama, ona gerçek olduğunu göstermeme izin verdi. Bir tür anlaşma yaptık. Beni sevebilirse eğer saçma inadından vazgeçecek.'' -
57.
+16Sınıftan arkadaşın buradaysa eğer ben aşağı iniyorum. Kalacak mısın Hakan? dedi adama dönüp. Adam kadına bir süre baktıktan sonra ayağa kalkıp sessizce odadan çıktı. Kadın da sessizce onu takip etti. Adamda görebildiğim tek bir şey vardı; kadından nefret etmiyordu. Belki yalnızca çekiniyordu ama kesinlikle kadının ona baktığı gibi nefretle bakmıyordu.
Onlara aldırma. Her zamanki halleri, dedikten sonra yatağın üzerindeki örtüyü kaldırıp içine girdi Derin. Aklım hala annesiyle babasındaydı. Babası duruma alıştığı için mi öyleydi? Bütün aile sırlarını öğrenmek için bütün uzuvlarımı feda edebilirdim.
Sorun değil, dedim dalgınca. Sonra aklıma bir önceki geceki halim geldi. Güneş doğuncaya kadar gözyaşlarımı durduramamıştım. Öfkeyle Derin'in yanına gidip kolundan tutarak doğrulttum.
Ne oluyor ya?
Asıl sana ne oluyor?! Dünkü saçma sapan konuşma da neydi öyle? diye bağırdım. Derin birkaç saniye yüzüme baktıktan sonra kafasını eğdi. Çenesinden tutup kaldırdım. -
58.
+15Teneffüs bitene kadar dışarıda kalıp Derin'in getirdiği ıhlamuru bitirdim. Sonrasında sınıfa gidip yerime oturdum. Ders ne?diye sordum Bora'ya. Almanca.dedi. Eh. Almanca'm da fena değildir. Kuzenlerimin %70'i Almanya'da yaşayınca gidip gelmek zor olmuyordu oraya.
Hoca sınıfa girip derse başladıktan sonra sınıftaki herkes sesi kesti. Tabii bu sessizlik ben patlama misali hapşırana kadar sürdü. Herkesi bırakıp sağ tarafımda oturan Derin'e gülmeye başladım. Korkudan yerinde sıçramış, elindeki sözlüğü yere düşürmüştü.
Kaşlarını çatıp bana baktı. Ne diye gülüyorsun?!
Komikti.dedim konuya açıklık getirerek. Kaşlarını çatmaya devam ederken bir anda üzerime sözlüğü fırlattı. Sözlük omzuma hızla çarpıp yere düştü. Derin şirin bir gülümsemeyle bana bakıp Çok yaşa.dedi.
Amin.dedikten sonra sözlüğü alıp sırama koydum. Sözlüğümü geri alabilir miyim?dedi müzik gibi sesiyle.
Hayır,dedim direk. Sonra onunki gibi haince gülümsedim. Artık benim. -
59.
+15Doğru duymuşsun. Şimdi git.
Derin salaklaşma. Tabii ki gitmiyorum. Anlat bana her şeyi.
Önemli bir şey yok Deniz. Gider misin? diye sordu bıkkınlıkla.
Ölebilme ihtimalin olduğunu duydum ve bana önemli değil mi diyorsun? Kafatasının içinde ne var Derin? Orada olması gereken bir organ var. Nerede o? diye bağırdım. Boğazım acımaya başlamıştı. Ama Derin'in inatçılığının bir gün beni öldürmesi korkusu daha fazlaydı. Beni deli ediyordu.
Evet önemli değil! Böylesi daha iyi! diye bağırışıma bağırışla karşılık verdi. Derin bir nefes aldıktan sonra vücudumu ona döndürüp ellerini ellerimin arasına aldım. Şaşkınlıkla bana bakmaya başladı. -
60.
+16 -1Ciddi olamazsın,dedi gülmeye devam ederek.
Niye olamazmışım? Lakabını aldığın kitabı okumadın mı? Feride Kamran için yanıp tutuşuyordu? Tabirim için bağışlayın ama resmen laf sokmuştum. Bunun verdiği tatminle çenemi dikleştirdim. Derin kollarını önünde bağlayıp kafasını yukarıya kaldırdı. Bana yakın olduğu zamanlarda gözlerime bakmak için yaptığı bir hareketti bu.
''Kamran Feride için yanıp tutuşuyordu bir kere. Ama yine de benim bir Kamran'ım olmayacak.
Nasıl inandırabilirdim ki onu? Kendini sadece arkadaşlığa adamış, inatçı, çocuk, mızmız birine nasıl anlatabilirdiniz aşkın var olduğunu? Kendini bir kabuğa çekmiş, olan biten her şeyi içeriden izleyip yorum yapıyor, gülüyordu.
Bir Kamran'ın olacak Çalıkuşu. O gün geldiğinde yüzünün halini görmek isterdim.'' -
61.
+15Ben nereden bileyim? Buranın müdavimi sensin. Söyle bir şeyler.
Derin sırıttıktan sonra yanımıza gelen garsona iki sıcak çikolata ve çeşitli simitler sipariş etti. Garson gülümseyerek yanımızdan ayrıldı.
O kadar çeşidi yiyebilecek misin?dedim Derin'e şüpheyle bakarken. Omuz silkti.
Yememem için bir sebep söyler misin?
Doğru,diye mırıldandım. Ayısın sen. Neden yemeyesin?
Bana hakaret etmek çok hoşuna gidiyor değil mi?
Ne yalan söyleyeyim, çok hoşuma gidiyor.dedim gülerek.
Benim de hoşuma gidiyor, yalı kazığı. Kahkahalarla gülmeye başladım. Ne çeşit bir benzetmeydi o? -
62.
+15Benim de gitmem gerekiyor zaten, dedikten sonra Burak ayağa kalktı. Görüşürüz Aslı Teyze. Derin'i yanağından öpüp çıktı. Burak'ı tekrar kıskandım. Ensemi dalgınca kaşımaya başladığımda Derin'in annesi bana döndü.
Sen gitmeyecek misin?
Deniz kalacak, dedi Derin konuşmama fırsat vermeden. içimdeki geri zekalı Deniz Kapak! demeyi çok istiyordu ama onu susturdum. Derin'in annesi beni milyonuncu kez süzdü.
Ben yan odada kalacağım. Bir şey olursa ara, dedikten sonra arkasını dönüp yürümeye başladı. Babası, adı neydi? Her neyse, insan azmanı kadının arkasından Bekle, diye seslendikten sonra kalkıp gitti. Anladığım bir şey varsa, o da adamın kadını sevdiğiydi. Tamam, belli etmemeye çalışıyor olabilirdi ama onun üzerinden ayırmadığı gözlerini incelemek için birkaç saatim olmuştu. iyi de, niye salak salak işler yapıyordu annesi Derin'e? Bu kadar cins bir aileyi aklım almıyordu. -
63.
+15Hiç yardımcı olmuyorsun ama?
Oluyorum oluyorum,deyip adımlarımı hızlandırdım. Derin yanımda sızlanıp duruyordu. Bir ara gözlerimi çıkarıp kendi gözlerine takmakla bile tehdit etti beni. inanamadım. Ve kabul etmek gerekirse, biraz da ego kastım.
''Ee Derin? Öğrenmek istediğin bir şey var mı Deniz'le ilgili?diye sordu Eylül. Derin bana baktı. Rahatlatmak için gülümsedim.
Imm... diye düşündü Derin.Aklına ne gelirse anlat. Dinlerim.deyip sırıttı.
Rahatlamış olması hoşuma gidiyordu ama... Eylül ilkokula başladığımda nasıl hüngür hüngür ağladığımdan başlayıp hala çizgi film izlediğimle sonlandırınca konuşmasını, Derin gülmeye başladı.
Aslında ben de izliyorum çizgi film,dedi yaramaz bir çocuk gibi. Bu haline güldüm.
Tencere kapak,diye mırıldandı Eylül. Derin kıpkırmızı kesildi.
Şey... Artık kalksak olur mu?dedi.Yarın matematik sınavı var. Yapamayacak olmam başlı başına bir gerçek ama insan çabalıyor işte.'' Öyle bir söylemişti ki bunu birden matematik seviyesini merak etmiştim. -
64.
+15Bütün hücrelerim inkar ediyordu bunu. Derin bir hata değildi. ilk gün kantin sırasından gelip bana çarpan, sonrasında hayatımın önemli bir parçası haline gelmiş olan kız bir hata değildi. Ona sevgi göstermediler diye tehlikeli olup olmadığına bakmadan herkesle arkadaş olan, annesi ve babasıyla paylaşamadığı tüm sevgiyi arkadaşlarına veren kız bir hata değildi. Annesiyle babasının gram beyni yoktu. insan bile olamazdı onlar. Böyle bir mükemmeliyeti sevmemek koca bir günahtı! Onun yüzüne bir hatadan ibaret olduğunu söylemek yeryüzündeki en büyük suçtu.
Bütün bunları söylemek istiyordum ona. Ama ağzımı açıp da tek kelime edemiyordum. Yapabileceğim en iyi şeyi yaptım. Yanına yaklaşıp sıkıca sarıldım. Kollarını boynuma dolayıp sarılışıma karşılık verdi. Sakın bana acıma,dedi hıçkırıklarına son vermeye çalışırken. Eğer bana acırsan seni öldürürüm.
Sana acımıyorum. Sesimin çıkmasına o kadar çok şaşırmıştım ki konuşan ben miyim diye birkaç saniye düşündüm. Üzülüyorum. Annen ve baban için. Sen bir hata değilsin. Seni sevmemek büyük bir aptallık Derin. Ben anne ve babana acıyorum. Seni sevmekten kendilerini mahrum bırakmışlar. Aklı başında olan her insan seni sever. -
65.
+15Bu yüzden fonksiyonları iyi bilin. Yoksa...
Off! diye mırıldandıktan sonra kafamı sıraya koydum. Bana ne fonksiyonlardan abi? O beni biliyor mu da ben onu bileceğim?
Sağa dönüp Derin'i izlemeye başladım. Saçları yüzünü kapamıştı. Pür dikkat tahtayı izliyor gibi görünüyordu. Sonra ayaklarına baktım. Sallanıp duruyordu. Salak. Yine müzik dinliyordu. Ayak hareketlerine bakarsak bayağı hızlı bir müzikti. içimden sessiz sessiz güldükten sonra gözlerimi kapadım. Derin birkaç gün sonra ameliyat olacaktı. Durumunu bilen sadece Burak, Bora ve ben vardık. Ah, hayır. Eda da vardı. Teneffüste ondan özür dilemem gerekiyordu. Dilemezsem Bora bana şiddet uygulayacağını söylemişti. Zaten düzenli olarak şiddet gördüğümden kabul etmiştim. Beynim kendini uyku moduna alırken çalan zil sesiyle kendime geldim. Kafamı kaldırıp gözlerimi ovuşturduktan sonra etrafı izlerken Miray bana dönüp sırıttı. -
66.
+15Can sıkıntısı, dedikten sonra masanın üzerinde duran bardağı kafasına dikti. Bitirene kadar içmesini izledim sessizce. Sonunda bitirip bardağı masaya koyduğunda bilgisayarı düzeltip yerinde doğruldu.
Seninle bir şey konuşacağım.
Zaten konuşmak için buradayız. dedim gülerek. içten bir gülümseme değildi ve kaslarım resmen yırtılıyordu. Acı çekiyordum.
Hayır, öyle değil, dedi kafasını iki yana sallarken. Beni iyi dinle ve sakın sözümü kesme. Tamam mı? Kafamı olumlu anlamda salladım.
Olur da çıkamazsam oradan- -
67.
+14Denerim, dedikten sonra gülümsedi Derin. Hemşire gittiği danışmadan geri dönmüştü. Derin'in olduğu sedyeyi hasta bakıcıyla birlikte iterek koca asansöre soktuktan sonra bir alt katın düğmesine bastılar. Asansörün metal kapısı yavaşça kapanırken herkes merdivenlere yönelmişti. Hızlıca alt kata indikten sonra ameliyathanenin önüne geldik. Derin'in yanına gidip bir elimi sedyenin baş kısmına yaslayıp hafifçe eğildim ve gülümsedim.
Sakın korkma. Hepimiz buradayız. Sen çıkana kadar şu duvarla arkadaşlık kuracağım. deyip çenemle sağ taraftaki duvarı işaret ettim. Derin gülümsedi.
Korkmuyorum. -
68.
+14Evde godzilla falan yok demiştim değil mi? Farkında değilmişim. Babam öyle bir yiyordu ki!
Ne kadardır ıssız adadasın delikanlı?dedim babama. Tatlı kaşığını kafama atıp yemeye devam etti. En azından tepki verdi. Ben onu da beklemiyordum. Yemeği bitirince odaya çıkıp direk yattım. Ertesi gün okul vardı ve zorlu bir gün olacaktı. -
69.
+14Konuşmayı sevmez misin?
Severim.dedim kısaca.
Ama hiç konuşmuyorsun?
Canım istemiyor.
Anladım. Bu arada ben de dokuzuncu sınıfım.dedi. Bu aydınlatıcı bilgi için adını unuttuğum kıza içimden teşekkür ettim.
Beraber konuşa konuşa -sadece yanımdaki kız konuşuyordu- sınıfımın önüne geldik.
Zil daha çalmadı. Sınıfınıza gelebilir miyim?dedi kız. Omuz silkip sınıfa girdim. Burak ve Derin oturmuş gülüşüyorlardı. Sırama geçince adını unuttuğum kız da gelip sıramın üstüne oturdu. Karşılık almadan nasıl bu kadar çok konuşuyordu?
Bu sınıfa geçsem nasıl olur acaba?dedi.
Sebep?dedim. Sonunda beni konuşturduğu için yüzünde zafer kazanmışçasına bir gülümseme belirdi.
Bilmem. Renkleri hoş.diyerek tam gözlerimin içine baktı. Oturduğum yerde ellerimi cebime sokup camdan dışarıyı izlemeye başladım. Hava çok güzeldi. Çıkışta yürümek iyi bir fikirdi sanırım. -
-
1.
0Rezz aliyom
-
1.
-
70.
+14Eğer dönmezsen -hoş, döneceksin ama- olur da eğer dönmezsen, kitaplarını ateşe veririm. Anladın mı?
Gözleri kocaman açıldı.
Öyle bir şey yapmazsın?
Yaparım, dedim kararlılıkla. Kitaplığın da dahil buna. inatçılığın sınırlarını zorla olur mu? Ailene döneceksin. Bana da öyle. Elimi saçlarından yanağına indirdim. Bir süre baş parmağımla yanağını okşadıktan sonra geri çekildim ve hemşireler beklemeden Derin'i koca kapılardan içeriye soktular. Kapılar kapanıncaya kadar arkasından gülümseyerek baktım. Kapıdaki aralık küçük bir çizik halini aldı, yüzüm de gerçek halini. Gerginliğimi gizlemek için ellerimi yüzüme kapattım ve cam kenarındaki portatif sandalyelere yürüyüp en yakındakine oturdum. Korkuyordum. Ellerim titriyor, boğazımdaki yumru her saniye büyüyordu. Parmaklarımın arasından etraftaki kişilere baktım. Derin'in ailesi, Burak'ın ailesi, benim ailem ve iki arkadaşım. Bu kadar mıydı? Derin dönmezse sadece bu kadar kişinin mi haberi olacaktı? Peki gittiğini ve bir daha asla dönmeyeceğini öğrendikten sonra diğer arkadaşları ne yapacaktı? Kaçı üzülecekti? Kaçı üzülmüş gibi yapacaktı? Titreyen ellerimi yumruk yaptım.