EDiT:ilk yazılar
(bkz:
atatürk ve gizlenen gerçekler)
(bkz:
atatürk ve gizlenen gerçekler 2)
(bkz:
atatürk ve gizlenen gerçekler 4)
(bkz:
atatürk ve gizlenen gerçekler beş)
2.MESELE SAFSATA
Okunduğu üzere Atatürk,"Arabistan yarımadasının kumsal çöllerinden; (Ikre, Bismi, Rabbi) safsatasını esas tutmuş olan Araplar, uygar dünyada, bilhassa Türk zengin uygar bölgelerinde bu ilkel ve cahiliyet devrinin simgesi olan ilkeye dayanarak yapmadıkları tahrifat kalmamıştır. Bu zihniyetle hareket edenler islam'dan önce evrensel Türk uygarlığının bütün belgelerini imha etmekte engel görmediler.
Yazacağınız islam tarihinin de bu doğrultuda toplayabileceğiniz belgelere dayanarak açıklanmasını önemli görürüm." diye yazmış. Açıkça söyleyebilirim ki bir müslüman olarak altına imzamı atıyorum.
Bu yazıdan "Atatürk, Kuran'a -safsata- demiş" çıkarımını yapıyorsanız "safsata" yapmış oluyorsunuz. Size bol bol kitap okumanızı öneririm.
Anlayamayanların olacağını varsayarak yavaş yavaş, tane tane anlatmaya başlayacağım ve konuya "Atatürk'ün Kuran'a -safsata- dediğini" varsayarak kişinin "safsata" kelimesinin ne anlama geldiğini bilmediğini düşünerek mantık hatasını ortaya çıkaracağım. ("Safsata" kelimesinin ne anlama geldiğini bilmiyorsun tamam da, okuduğunu da anlamıyorsun arkadaş!)
"Atatürk'ün Kuran'a -safsata- demiş" olduğunu düşünerek açıklamaya başlıyorum;
"... (Ikre, Bismi, Rabbi) safsatasını esas tutmuş olan Araplar... " bu cümleden Arapların sonradan Müslüman olduğunu yada Kuran'ı sonradan esas tutmuş olduğunu anlıyoruz.
"... Arapların... bu ilkel ve -cahiliyet devrinin- simgesi olan ilkeye dayanarak yapmadıkları tahrifat kalmamıştır... " cümlesinde geçen "cahiliyet devri" terimi, islam öncesi devirleri anlatmak için kullanılır. Yine cümlede geçen ilke" kelimesinin Ikre, Bismi, Rabbi"(Kuran) olduğunu anlıyoruz. Sorun şurada, "cahiliyet devri" islam öncesi devri anlatmak için kullanılıyorsa, nasıl oluyorda Kuran cahiliyet devri simgesi olabiliyor. "Safsata" kelimesinin anldıbını bilmeyen bir kişi bile Atatürk'ün böyle bir hata yapmayacağını bilir ve burada bir mantık hatasının olduğunun anlar.
Ben ne anladım onu anlatayım size; ilk başta "Safsata" kelimesi ne anlama geliyor ona bir bakalım.
Safsata kelimesinin Osmanlı Türkçesinde ki karşılığı "Kıyas-ı Batıl"dır. Yani "görünüşte doğru, hakikatte yanlış"...
Safsata kelimesinin Türkiye Türkçesindeki anlamı "bir düşünceyi anlamaya çalışırken yapılan yanlış çıkarsamadır"... Yani kısaca "yanlış anlama"dır.
Şimdi cümleyi "safsata" kelimesinin yerine anldıbını koyarak ve cümleyi ona göre düzenleyerek yazalım:
"Yaradan Rabbinin Adıyla Oku" ayetini "yanlış anlayan" Araplar, uygar dünyada, bilhassa Türk zengin uygar bölgelerinde bu ilkel ve cahiliyet devrinin simgesi olan ilkeye dayanarak yapmadıkları tahrifat kalmamıştır... ". Umarım şimdi anlaşılmıştır.
Yani Atatürk, Arapların "Ikre, Bismi, Rabbi" ayetini yanlış anladıklarını ve müslüman olmayan halkların belgelerini(özellikle Türklerin) yada islam öncesi uygarlıkların(Mısır vb) belgelerini imha etmekten çekinmedilerini yazmıştır ve bu anlayışın "cahiliyet devri"ne ait bir anlayış olduğunu vurgulamıştır.
Ama bu yazı bir şekilde döndürülüp çevrilip Atatürk'ün karşısına dikilmiştir ve yıkılmaya muhtaçtır.
3.MESELE ŞALCI BACI
- Şalcı Bacı
1925 yılında Erzurum’da şapka kışkırtıcıları ufak çapta bir hareket başlatıyor. isyan bastırılıyor ve sıkıyönetim mahkemesi kuruluyor. isyanın elebaşlarından bazıları idam ediliyor, bazıları Ankara’ya sevk ediliyor. Buradan bir mağduriyet çıkmayınca, bu tarihi yalanların piri Necip Fazıl, Erzurum’da bir de kadın asıldı iddiasını ortaya atıyor ve bunu kitabına da koyuyor. Sonra Çetin Altan çıkıyor, benim dedem de orada komutandı, hızını alamayıp bir kadını astığını duydum diyor. Arkasından Nimet Arzık çıkıyor, Şalcı Bacı olarak bilinirdi, boyu şu kadardı, ağlayarak zütürüldü diye bir hikaye yazıyor. Bu üç kişinin kaynağıyla romanlar, tezler yazılıyor ama dönemin yerel ve ulusal basınında bu olaya dair tek bir satır yok. Hatta sadece burada değil, istiklal Mahkemeleri’nde yargılanan kadınlar var ama idam edilen tek kadın yok.