-
176.
0çoğu inci sözlük esprisi (dedeler, kırk yapar, iki giber) gibi bu da tarih oldu hüzünlendim lan
-
177.
0http://wallbase.cc/wallpaper/1845356
http://wallbase.cc/wallpaper/1877156
reyize saygı hürmettendir. -
178.
0
- 179.
-
180.
0bakmayın bana bakmayacaksınız bana tak sıçacam üzerinize.
-
181.
0NATO 5.MADDEYi RAFA KALDIRMIŞTI
Türkiye’nin Suriye’ye saldırmasını bahane eden NATO ülkeleri, Türk-Rus-Suriye savaşına dahil olmayacaklarını ve 5.madde’yi uygulamayacaklarını açıklamışlardı. Bunun bir üyeye saldırı değil, saldıran tarafın Türkiye olması gibi makul bir gerekçeleri vardır. En azından görünüşte. Oysa işin bu noktaya gelmesinde en az Ruslar ve yanlış Suriye politikası izleyen Türkiye kadar suçlu idiler. Kendilerinin de savaşın çıkmasında az payları yoktu.
En sade anlatımı ile Soğuk Savaş dönemine göre orduları zayıflamış Avrupa’nın 3.Dünya Savaşı’ndan ödü patlıyordu. Rusların korkunç nükleer kapasiteleri ise son 60 yılda olduğu gibi ABD’yi de Ruslarla savaşmaktan alı koyuyordu.
Savaşın kağıt üzerinde görünmeyen galipleri; iktidarını sağlamlaştıran ve domino etkisi ile savunma sanayisini dolayısı ile ekonomisini canlandıran Putin’di. Her ne kadar beklendiği şekilde kahramanca ve insan üstü bir gayret ile savaşan Türk ordusunu Suriye’den henüz atamamış ve Suriye petrollerinin tadını çıkaramamış olsa da artık petrol fiyatlarının düşmesi gibi bir derdi kalmamıştı. Her an dünya savaşından korkan küresel ekonomik aktörler petrol fiyatlarına tavan yaptırmıştı. Kısaca savaşın görünmeyen galipleri ülkeler, liderler ya da bir millet değildi.
Başta Amerikalı savunma sanayi firmaları olmak üzere bazı Avrupa ülkeleri, Rus firmaları ve ilginç olarak Çin ve israil firmaları idi. Ruslara rağmen Çin firmaları çeşitli füze ve füze parçalarını yoğun şekilde Türkiye’ye satıyordu. Suriye-Türkiye savaşından ötürü israil ise stokları eriyen Türkiye’ye başta Popeye olmak üzere çeşitli seyir füzeleri satıyordu. -
182.
0SAVAŞA AMERiKA DESTEĞi
NATO 5.Madde’yi işletmeyerek bizimle birlikte savaşa girmeyen Amerikan’ın en başından beri sergilediği politika;mahalledeki sevmediği çocuğu babasından korktuğu için kendisi dövemeyen ve dövdürmek için arkadaşını gaza getiren “merak etme annesi sorarsa o başlattı derim” diyen çocuklara benziyordu.
Amerikan silah sanayi yeniden altın çağını yaşamaktaydı. Türkiye’nin acil ihtiyaç olarak baskı yapması F-35 üretimine yeni bir boyut kazandırmış sipariş miktarı 100 rakdıbının çok üzerine çıkmıştı. Türkiye kendi takvimini bekleyemeyeceğini öncelikli olarak Amerikan Hava Kuvvetleri için üretilmiş ve servise girmiş olan 50 adet F-35 Türkiye’ye satılması talep etmişti.
Bu teklif ABD kongresinde kabul görmeyince ilginç olarak üretici firmadan görülmemiş bir baskı geldi.
Kongrede Türkiye karşıtı lobiler büyük bir baskı grubu oluşturmuştu. imalatçı Lockheed Martin’in CEO’su “Amerikan Hava Kuvvetlerimizdeki 50’den fazla F-35’i Türklere vermek bizi ne kadar zor durumda bırakır bunu hava kuvvetleri bilir ancak sonunda zaten tüm ülkeler toplam siparişlerine er geç kavuşacak. Ben üretici firma olarak biliyorum ki bizim hava kuvvetlerimizin bize on yılda sağlayacağı geri dönüşleri ve F-35 iyileştirme çalışmalarını Türkler bir ayda sağlayacak. Şu nu göz ardı etmeyin ki; belki de hatta büyük ihtimal ile önümüzdeki on yıllar boyunca F-35’lerin Rus Su-30,34ve 35’leri karşısında neler yapabileceğini ve gerçek savaş ortamında Rus radarları tarafından ne kadar görülebileceğini test edecek başka imkanımız olmayacak. Türkler ürettiğimiz F-16’lar ile Su-30/35’ler karşısında birkaç ayda olağan üstü işler yaptı. Adeta uçağın bilmediğimiz kabiliyetlerini çıkardı. Bu bizim için değil aynı zamanda Amerikan hava savaşı doktrini için kaçmaz bir fırsat” demişti. -
183.
0Bu konuşmanın ardından 100 civarı F-35 savaş boyunca Türkiye’ye satılmıştı. Afgan savaşından Ruslarla savaşan mücahitlere binlerce Stinger ve diğer askeri malzemeyi hibe yolu ile gönderen ABD, bu taktiği biraz farklı olarak bize de uygulamaya başladı. Batı “Ülkelerinin siz savaşın biz arkanızdayız” politikası Türkiye’de ki geçici savaş koalisyon hükümeti ile fiili olarak yönetimde ağırlığı çok hissedilen askerler tarafından tiksindirici bulunsa da yapılacak bir şey yoktu.
Ayıyı bir kere dansa kaldırmıştık ve ayı bir türlü oturmak istemiyordu.
ABD başkasının savaşı için para harcamak zorunda kalmış ama bunu bile kendi lehine çevirmesini bilmişti. Örneğin eskiyen F-16’ları birkaç yıl daha uçurmak yerine direk olarak hibe etti. Böylece kendi kamuoyuna “Ruslara karşı savaşan müttefiklerimize yardım etmemiz lazım savaşa girmedik bari bu kadarını yapmalım. Ortadoğu’yu Rus hakimiyetine bırakamayız” mesajı veriyordu. Çünkü ABD’de Rus tehdidi deyince akan sular durulurdu.
Bu mantıkla kaybedilen 50 uçak yerine 70 adet F-16 hibe olarak geldi. Savaştan önce 11 adet için satışı onaylanmış CH-47F ağır nakliye helikopterleri üretimi hızlandırılıp teslim edilmeye çalışılırken yine ABD elindeki eski modellerden 20 adet hibe yapıldı. Bu yarı hibe yarı satış kampanyasından UH-60 helikopterlerinden, KC-135 tanker uçaklarına, C-130 nakliye uçaklarından MLRS topçu roketlerine kadar tüm kuvvet ve şirketler nasibini almıştı.
O günün şartlarında bu yardımlar can simidi gibi idi. Söz konusu olan Rusya ise gerisi teferruattı. Ayrıca son kazalardan sonra bir kısmı depolara çekilmiş ancak bakımı yapılan F-4E’ler servise sokulmuştu. Türk-Rus savaşı, Amerikan savunma sanayini canlandırması yanı sıra Amerikan ordusuna da eskiyen platformları kolaylıkla değiştirme imkanı sağlamış kar içinde kar yaptırmıştı.
Kendi savunma sanayini maksimum çalıştıran ülke yine de savaşa cephane yetiştiremiyordu. Uçak ve helikopter gibi platform silahlarda olan durum bomba, füze gibi sarf edilebilen mühimmatta da geçerli idi. Ancak Afgan ve Irak savaşında stoklarını eritmiş Amerikan ordusunun ömrünü tamamlamak üzere olan bomba/füze miktarı sıfıra yakındı. Bu sebeple Türkiye Avrupa ülkelerine yaptığı gibi bunları parası ile almak zorunda kalıyordu. -
184.
05.BÖLÜM
Bir taraftan savaş devam ederken, diğer yandan askeri ve sivil devlet kurumları rutin faaliyetlerini sürdürüyordu. Balistik füze yağmurundan ötürü şehir merkezlerindeki okullar aylardır kapalı idi. Ancak silahlı kuvvetlerin böyle bir lüksü yoktu. Ankara’da füze ve füze savunma teknolojisi konusunda uzman, savunma sanayi uzmanlarının, subayların, akademisyenlerin ve istihbaratçıların katıldığı bir konferans yapıldı. Böylesine geniş katılımın olması gizliliğini zedelemiş olsa da yinede basına kapalı gerçekleştirildi.
Balistik terör ile nasıl mücadele edeceğiz?
Sivil savunma ve askeri tedbirler konusunda dünyada geçerli sistemlerin dışında ne yapılabilir?
Konuları masaya yatırılıyordu. Kağan da davet edildiği konferans da 5 sayfalık bir raporu okuma fırsatı buldu. Özetle Rusların seyir füzeleri ile hava uçurduğu Malatya-Kürecik’deki X band balistik füze erken uyarı amaçlı NATO radarının yerine ABD’nin söz verdiği ikinci bir radarı asla vermeyeceğini iddia ediyordu.
Sayısı o gün için 9 adet olan bu radarların dünya savaşının her an beklendiği bir anda verilmesinin ABD açısından hata olacağını değerlendirmişti. (2018 yılında teslim edilecek BAE için üretilen radar erken teslim bir yıl önce teslim edilmişti)
Onun iki teklifi vardı; -
185.
0Birincisi uzun vadeli ancak yıllar sürecek bir proje olan tüm Suriye sınırının Rus Doug 5N32 radarı benzeri radar antenleri ile donatılması idi. Bu sistem yan yana dizilmiş yüzlerce elektrik direğine benzeyen düşük teknoloji ve maliyet ile sadece farkındalık oluşturmak için yapılmış antenlerden oluşan bir sistem olacaktı.
Tespit ettiği balistik füzelere karşı gönderilen anti-balistik füzeleri güdüleme yapmak gibi bir özelliği olmayacaktı. Çünkü teknolojimiz, henüz Amerikan SPY-1 radarları gibi sensörleri üretecek seviyede değildi ve bu sistemlerin ihracını da savaş ortdıbını bahane eden ABD kongresi yasaklamıştı.
Ülkenin en büyük sıkıntısı olan iskender-M ve diğer TBM’lere karşı erken uyarı istemlerinden yoksun savaşılmakta idi. Halk her füze çıkışında tüm ülkede verilen alarmlardan bıkmıştı.
ikinci teklifi ise hemen uygulanabilir bir sistem olsa da pratikte mümkün görülmüyordu. Her tarafı IR sensörleri ile dolu F-35’ler 2015 yılında Alaska’da yapılan testlerde 1000 km’nin üzerindeki mesafelerden yeni ateşlenmiş balistik füzeleri atmosfere doğru çıkarken motorlarındaki çok yüksek ısıdan dolayı tespit edip ekranlarından izleyebiliyordu. Plana göre F-35’ler tespit edecek ve ABD’den yeni alınan uydu ve balistik füze vurma kabiliyetli AIM-120D AMRAAM-NCADE füzesi yüklü bir F-16 acil kalkarak füze uzaya çıkmadan Suriye hava sahasına dalıp füzeyi AIM-120D ile vuracaktı.
Pratikte füze önleme başarılı olmasa dahi erken uyarı ve sonradan alınan verilerin Ankara uydu kontrol merkezinde işlenmesi ile füzenin nere düşeceği tespit edilecek böylece toplam 15 dakika uçan füze için her seferinde tüm Türkiye alarma geçirilmesi yerine sadece düşeceği şehir veya ilçede 15 dakika öncesinde alarm verilecekti. (iskender füzelerinin ateşlemeden hedefe varış arasında geçen süre maksimum 15 dakika olduğu için) Bu ise can kayıplarını nerede ise sıfıra indirebilirdi. Çünkü insanlar kendi şehrine düşmeyen füzelerden dolayı artık alarmları takmıyordu. Füze düşünce ise sığınakta olmadıklarından bir felaket yaşanıyordu. Yani “Bana bir şey olmaz Türk mantığı” tekrar tekrar yaşanıyordu. -
186.
0SAVAŞININ EN ÖNEMLi ÇAY MOLASITümünü Göster
Konferansta verilen molada Kağan çay içerken yanına yaklaşan ve savaşın idare ve planlamasının yapıldığı harekât merkezlerinde sürekli görev yapan Havacı Kurmay Albay’lardan biri,
-“Kağan bey raporunun çok çarpıcı idi. Çok iyi bir fotoğraf çekmişsiniz. iptal edilen füze ihaleleri konusunda hepimize iyi saydırdınız. Gerçekten de o dönem ve sonrası asker-sivil hepimiz hak etmiştik” dedi.
- “Füzelerin düştüğü şehirlerde şehit olan 2000’den fazla sivil hak etmemişti ama. Üç beş tane PAC ve Aster’le okyanusta hamsi yakalamaya çalışıyoruz hala daha” diye cevap verdi sitemkar ve kızgın bir ifade ile.
Komutan sözlerine devam etti, konuyu hızla değiştirerek,
- Ancak bir sorum var size. F-35 ile balistik füzeleri tespit etmek yani onu bir erken uyarı radarı gibi kullanmak rantabl değil. 70 tane hadi farz edelim 200 tane uçağımız var, her an iki tanesini havada olacak şekilde uçurmak ne kadar gerçekçi. Ne o kadar uçak nede F-35 pilotu var. Sizin gibi bir uzmana bu teoriyi yakıştıramadım doğrusu.
- Bende bu kadar kalabalık bir topluluğa ayrıntısını anlatacağımı düşünmenize inanamadım doğrusu. Gerisi bende saklı. Bu gün bir yem attım ve yetkili ya da uzman biri ilgilenir mi diye düşünüyordum. Ben nasıl yapacağımızı biliyorum.
-iyi işte hem yetkili hem uzman biri yemi yuttu. Anlat bakalım.
-Sizi tanıyorum ve görevinizide biliyorum. isterseniz ben sorayım siz cevaplayın, dedi Kağan. Sormaya başlamadan önce;
-Hava ve kara kuvvetlerimiz Suriye’de Ruslara göz açtırmıyor. Cebel-i Tarık, Süveyş ve boğazlar Ruslara kapatıldığından beri deniz kuvvetleri de bizimkilerin baskısından gayri-faal. Geriye tek canımızı okudukları füzeleri kalıyor. Bunları da önceden tespit edebilirsek Suriye’de savaş biter inanın bana. Şimdi füzeler çıkış yapmadan 15 dakika önce haberimiz olsa ve midcourse (orta yol) fazında da izleyebilsek nereye düşeceğini bilir önlem alırız doğru mu?
-Tabi ki,
-Yani füze çıkmadan yada çıkışa hazırlanırken haberimiz olsa. Havada bir F-35 olsa ve füze çıkışından da rotasını gördüğümüzden düşeceği yerden de haberimiz olur. Doğru mu?
-Eee.
-Böylece her seferinde tüm ülkeye verdiğimiz alarmlardan bıkan halk üzerinde meydana gelen bıkkınlığı ve korkuyu yeneriz. Malum son olayda bana bir şey olmaz diye pazar meydanında gezen insanlarımız şehit oldu. Oysa artık sadece tehlikede olan şehirlere alarm vereceğiz diyebilsek kimse sığınaktan kafasını çıkarmaz. En azından hangi santral ve fabrikaların elektriğini keseceğimizi biliriz doğru mu?
-Evet, mükemmel olur. Ama biliyorsun balistik füzeleri ilk önce Amerikan DSP uyduları görüyor ve bize haber veriyor diye Ruslar kapalı ve özellikle yağmurlu havalarda ateşleyip her seferinde ayrı bir şaşırtma taktiği ile bazen Suriye’de ki birliklere topçu roketi salvolarının arasında yolluyor. Biz DSP’den yani Amerikalılardan bilgisini alana kadar füze uzaydan Türkiye üzerine dalışa geçmiş bile oluyor. Malatya Radarı da sizlere ömür malum.
Kağan komutanın doğru adam olduğunu anlamıştı, devam etti,
-Özel kuvvetler ve hava kuvvetleri son zamanlarda mobil füze bataryalarına adeta göz açtırmadı. Bu sebeple Ruslar ve Suriye kuvvetleri tüm füzeleri hava savunma kalesi olan Hmeymin üssüne doldurdu. Hatta atışlardan önce sık sık Moskova olimpiyatlarında icat etikleri yağmur bombasını gökyüzüne bırakarak perdeleme yapmaya çalışıyor. Bütün bunlardan sizler haberdarsınız değil mi?
-Tabi ki.
-Güzel doğru yoldayız. O zaman sorulara başlayarak teorimi test edeyim.
-Rusların fırlatma kararından sonra Hmeymim üssünde iskender füzelerinin kamyon üzerinde dik konuma getirilmesi ve fırlatmaya hazır hale gelmesi kaç dakika?
-Yaklaşık 15.
-Yani komutanım bunu dışardan seyreden biri 15 dakika önce bunların ateşleneceğini biliyor. Bu füze R-17 Scud türevi ise 30 dakikayı geçer. Birde çöl iklimindeki üste fırlatma anında çok toz çıkarıyorlar. YAMAHA olmasın diye biraz üs dışına taşınıp oradan fırlatıldığını duymuştum buda doğru ise en az yarım saat.
-Eee. Ne yapalım, yani üsten adam mı ayartalım? Bunu denemedik mi sanıyorsun?
-Ayartmayın, adam yerleştirin. Üssün içinede değil. Üs dışından bir kilometre içinde herhangi bir yere dürbün mesafesinde. Öyle bir yer olacak ki iniş kalkışta ve uçak yüklemelerini görebilecek, ayrıca güney doğusunda depolanan balistik füze taşıyıcı kamyonları sürekli göz hapsinde tutabilecek bir tepeye. Mesela küçük bir yer altı mevziine vb.
-O adamı oraya kadar nasıl zütüreceğiz?
-Bu ben bilmem. Herkesin uzmanlığı farklı. O sizin işiniz asker olan sizsiniz. Dedi ve gülümse Kağan. Sormaya devam ederek,
-QRA bekleyen F-35 füzeyi görecek yüksekliğe erişmesi, AIM-120D NCADE taşıyan F-16’ların ise füzeyi vurmak için ateşlemesi kaç dakika sürer?
-Alarmdan itibaren sanırım 30 000 feet fazla bile... Eee, F-35 bunu toplam 10 dakikada başarır. Ancak F-16 füzeyi ateşlemek için yaklaşmalı yani Suriye hava sahasına girmeli tam AB’de gitse F-16 için 15dakika diyebiliriz.
-Komutanım! Bir an hayal edin orada öyle bir addıbınız var ki, tüm balistik füzeleri model model tanıyor ve size rapor ediyor. Sizde tipini öğrendiğinizden hemen menzil tahmini yapıyorsunuz. F-35 kalkıp füzeyi görüyor, F-16 15-20 dakika sonra yaklaşık fırlatmandan 3-5 dakika sonra vuruyor. Gerçi yetişmesi çok zor %5 bile vursanız süper başarı. Ama olsun amaç nereye ne zaman düşeceğini bilmek.
Kağan diğer ayrıntıları uzun uzun anlattıktan sonra,
-Komutanım biraz daha geniş düşünün gönderdiğiniz adam birde Rusların uçaklarda taşıdığı tüm mühimmata hakim olsa. Mesela her uçak kalkışında “şu kadar uçak şu mühimmatla kalktı” şeklinde rapor etse. Siz uçak mı, tank mı, gemi mi vurmaya geliyorlar anlamaz mısınız? Hatta üstüne bonus olarak üsteki tüm hava savunma füzelerinin durumları ile tüm uçakların harbe hazırlık durumlarını rapor etse.
-Yeter. Kes. Aklımı başımdan aldın!
Kurmay Albay ayrıntıları duydukça kafasında şimşekler çakmaya başlamış çok heyecanlanmıştı.
-Seni mutlaka birkaç gün içinde karargâha çağıracağım Kağan Bey. Sakın ortalıktan kaybolma telefonun hep açık olsun.
O gece yeni aşık olmuş sevgililer gibi ikisi de uyuyamadı. Birbirlerinin söylediklerini tekrar tekrar kulaklarında duyuyorlardı. Albay “Bu özelliklerde bir özel kuvvetler askeri yada istihbarat ajanını nereden bulacağım ve nasıl göndereceğim” diye düşünürken, Kağan’da ”bu adamı nereden bulacaklar bu ülkede benim muadilim olsa mutlaka bir yerde tanışırdım” diye düşünmekte idi. -
187.
0ÜÇ GÜN SONRA GENELKURMAY KARARGÂHI HAREKAT PLAN ODASINDATümünü Göster
istihbarat teşkilatlarından, dış işleri uzmanlarına, deniz kuvvetlerinden, birçok milli savunma sanayi firması uzmanlarına kadar birçok uzman yapılacak operasyonu planlamadan önce gönderilecek adamın ne tür meziyetleri olması gerektiğini, kriptolu bir haberleşme cihazı için Aselsan’ın neler yapabileceğini, adamın nasıl gideceğini vb. onlarca konuyu konuşuyordu.
O ise projenin mucidi olarak hangi özelliklerde birinin işe yaracağını ve çay sohbetinde uzun uzun anlattığı önleme ve erken uyarı prosedürüne ait ince detayları izah etmesi için çağrılmıştı. Bir saat boyunca verdiği brifingin sonunda toplantıdaki en üst düzey yetkili olan general;
-Şimdi yukarıya gerek komutanlarım gerekse hükümet yetkililerine bu planı arz etmeden önce uygun kişiyi de bulup öyle çıkmam lazım. Planın ana hatları hatta Aselsan’ın hangi kripto cihazı ile haberleşileceğine kadar belli oldu. Geriye ufak bir detay kaldı. Kimi göndereceğiz? Bunu da arza çıkmadan belli etmemiz lazım.
Herkes de ufak bir gülüşme oldu. En önemli detay bu idi. Komutanda buna dikkat çekmek için “ufak detay” demişti. Sonra tekrar Kağan’a dönerek,
-Sen diyorsun ki verimliliği maksimum yapmak için şu özellikler de adam lazım ama bizde böyle bir adam yok. Hatta dünyada hangi orduda vardır bilmiyorum. Madem sen bu kadar şeyi bilip tanıdığını iddia ediyorsun sana özel kuvvetlerden bir komando, SAT/SAS timi veya bir fiziki performansı çok yerinde bir pilot ayarlayacağız ve sen onun birkaç haftada yetiştireceksin. Süremiz az çünkü hem balistik terör tahammül edilemez hal aldı hem de bölgedeki ajanlarımızı bir bir kaybediyoruz. Yakında üs yakınında ki barınağı inşa edip uzmanı sokacak kimse kalmayacak. Yani Kağan Bey işin zor. Çok süper bir öğretmen olmalısın. Adam senin gibi üzerinden geçen uçağın altına bakınca ne takılı olduğunu anlamalı. Elindeki tabletteki kataloğa bakana kadar geçip gitmiş olur çünkü. Zaten yanında tablet falan da olamaz.
Kağan’la birlikte tüm toplantı odası sessizliğe bürünmüştü. Herkes onun ağzının içine bakıyor yavaş yavaş bu adam neden komutana cevap vermiyor diye düşünmeye başlamışlardı ki,
-Komutanım, dedi düşük bir sesle dikkatlice gözlerine bakarak. Yavaş yavaş devam etti, ne istediğinizin farkında mısınız edası içinde,
-Siz benden 30 yılda yaptığım birikimi 3 haftada bir adamın beynine nakletmemi istiyorsunuz. Bir kasabadaki 2000 kişinin kişisel özelliklerini bir adam 3 haftada isim isim ezberletebiliriz. Ancak hepsi iki kulaklı bir burunlu bu adamları görür görmez tanıyacak şekilde resimlerini ezberletmemiz hem de her açıdan gece karanlığı dahil mümkün mü? Siz 30 yıldır orada yaşamaktasınız herkesi görür görmez tanırsınız. Çünkü beyninizde böyle bir göz aşinalığı denen özellik var. 3-4 haftada 2000 kişiyi ezberletecek öğretmende öğrencide yok, bu imkansız.
Kağan’ın bu cevabı üzerine toplantı sona erdi. Komutan toplantıyı ertesi gün sabah 10’a ertelemiş herkesin katılmasını istemişti. Yardımcısına ise sabah 08:30’da O’nun hakkında her şeyi bilmek istediğini dosyasını masasında istediğini söyledi.
Yine uyku tutmamış halde sabah istenilen saatte toplantıda idi. “Yıllardır günde sadece 4 saat uyuyorum aslında casus-gözlemci için ideal kişi benim” diye kendi kendine düşünüp kendi ile dalga geçiyordu.
Ertesi gün komutan;
-Gönderilecek kişiyi seçtik herkes planlamasına başlasın.
Deyince salondakiler afallamıştı. Daha ilk şoku atlatamamışlardı ki,
-Seni seçtik, zaten askerliğini komando yapmışsın,
Dedi. 40 yaşını geçmiş göbekli komandoya. -
188.
0KORKTUĞU BAŞINA GELiNCE
Boş boş gözlerle komutanın yüzüne baktı. Çocuklarını düşünüyordu. Birkaç saniye içinde zihninden o kadar çok şey geçmişti ki. Onlara kıyamazdı. “Hayır” dedi içinden. Sonra okuduğu savaş tarihi kitaplarını, dinlediği kahramanlık hikâyelerini düşündü. Seyrettiği ikinci Dünya Savaşı filmleri, haber bültenlerinde gördüğü füze saldırısı sonrası kargaşa görüntüleri aklına geldi. Çocukları ilerde huzur içinde yaşamalı ise bugün bedel ödemeli idi. Sonra tekrar gel-git’ler yaşadı.”Bu savaşı ben mi kurtaracağım? Bana ne, ben sivilim. Yakalanır işkence görürsem her şeyi öterim” dedi yine içinden. Sonra…
Sonra vicdanının sesini dinledi. Evet ölebilirdi ama eğer kabul etmez ise de bir ömür boyu vicdan azabından ölecekti. Şunu biliyordu ki ülkede bu bilgi düzeyinde başka bir asker veya sivil biri yoktu. Çok iyi askerler ya da istihbarat subayları olabilirdi. Ancak füzelerden anlayan uçaktan anlamıyor, uçaktan anlayan pilotlar helikopter ve Rus füzelerini tanımıyor, bunların hepsini bilen bir Havacı olsa da balistik füzeleri tanımıyor hadi onu da tanısa bile tüm dünyadaki savunma sanayi dalındaki gelişmeleri takip eden ve tüm bunlara hakim bir Havacı, Karacı yada istihbarat ajanı yoktu. Bölgede Ruslara istihbarat toplayan israil iHA’larının gezdiği söylentileri de çıktığına göre iHA’dan da anlayan biri olmalı idi.
En iyi yaptığı işi yapacaktı keşif-tanımlama-gözetleme. Birden 12 yaşındayken şehirlerindeki yedek meydanın yakınındaki çaya balık tutmaya gittiği günü hatırladı. Küçük tepeciklerin arkasına saklanıp pisti kollayarak birkaç saatliğine piste inmiş olan F-104’leri casus gibi kollayarak arkadaşlarına bilgi veriyor ve onları da havaya sokmaya çalışıyordu. Ama bu sefer oyun oynamayacaktı.
Ülkeye düşen balistik füzelerin neler yaptığını biliyordu. Ayrıca Rus Hava Kuvvetleri’nin sürpriz saldırılarında şehit olan mühendis ve subayların cenaze törenlerine katılmış çocuklarının yüzlerindeki acıyı görmüştü.
“Tamam” dedi komutana. -
189.
0ÇARESi BULUNAMAYAN BALiSTiK BELA “iSKENDER”Tümünü Göster
Rusların, mobil iskender ve Suriyelilerin R-17 Scud türevi çeşitli füzelerde oluşan mobil bataryaları sürekli kamyonlar üzerinde yer değiştirdiğinden tespit edilip vurulmak üzere yapılan hava akınları hep boşa çıkıyordu. Suriye içlerinde muhaliflerin de desteği ile müstakil hareket eden ve operasyon yapan özel kuvvetler timleri de aldığı istihbarat üzerine ne zaman sabotaj operasyonuna kalksa onlar gelene kadar füze taşıyan kamyonlar yani füze bataryaları başka bir yere intikal etmiş oluyordu.
Hatta öyle ki Ruslar bölgeye dağıttığı her bir bataryanın önüne ve arkasına birer tane zırhlı personel taşıyıcıyı koruma amaçlı vermiş, yanıda bir petrol tankeri ekleyerek araçların yakıt ihtiyacını gidermek yepyeni bir kompset geliştirmişti.
Her bir iskender taşıyan kamyonda iki adet füze yüklü idi. Böylece bir füze bataryası 4 veya 5 tane iskender füzesi taşıyan kamyon içi asker dolu bir zırhlı personel taşıyıcı (BTR) ile müstakil mobil füze birliklerine dönüşmüştü.
Bu birlikler zaten 500 kilometre menzil avantajı ile hep dost topraklarda gezmekte hemde iskender füzelerini taşıyan araçların üstüne tanker de dahil kamuflaş örtü çekildiğinden havadan keşif yapan Türk insansız araçları (ANKA-MALE, Bayraktar-iHA gibi) bunları ikmal malzemesi taşıyan bir Rus askeri konvoyundan farklı görememekte idi.
Taktik değiştiren Ruslar, uzaktan dürbün mesafesinden bile bakıldığından standart kamyonları ile iskender füzesinin taşıyan kamyonlara savaşta aynı personel kabinini takması yük kamyonu ile aradaki farkı kapatmıştı. Türk Hava Kuvvetleri ile özel operasyonlar düzenleyen Özel Kuvvetler yani bordo berelilerin işi çok zordu. Mobil olmaları yetmemiş gibi birde tespit edilmeleri çok zorlaşmıştı.
Hava kuvvetlerini F-35 ve F-16’ları tarafından bırakılan yerli SOM seyir füzeleri bir çok Scud ve iskender bataryasını yok etmiş olmakla birlikte ve Rus savaş ekonomisi Afgan ve Çeçen savaşındaki gibi binlerce Taktik Balistik Füze üretmeye devam edemese de, Ruslar bölgede o kadar stok yapmıştı ki vurulabilen füze bataryası sayısı yüzde 25’in altında idi. Neyse ki Rus ekonomisi ve ordusu SSCB dönemindeki ihtişamlı günlerini yaşamıyordu. Afgan ve Çeçenlerin maruz kaldığı binlerle ifade edilen balistik teröre, sınırlı yürütülen savaşta yüzlerle ifade edilen rakamlarda maruz kalınmıştı. Çoğu da hava üssü askeri fabrika gibi stratejik tesislere atılmıştı. -
190.
04. BÖLÜM...
Rus kara birlikleri ile sınırlı sürdürülen düşük yoğunluklu bir savaş olmasına rağmen Türk Hava Kuvvetleri 50 uçak kaybetmiş, kara kuvvetlerinin ise binlerce askeri şehit vermişti. Düşen uçak miktarı ve ölen Rus askerlerinin sayısı daha fazla olsa da oransal olarak bakıldığında daha büyük kayıpta idik.
Suriye ve PYD ittifakı için durum daha vahimdi. Kırım ve Suriye cephesinden gönderilen onlarca Scud türevi taktik balistik füze şehirlerde rastgele düşmüş, esas yıkımı ve etkiyi ise Rusların gönderdiği sayısı yüzden fazla 500 km den fazla menzile sahip iskender füzeleri vurmuştu.
Durdurulamayan bu taktik balistik füze salvoları sivil yerleşim yerlerine yağmur gibi yağarak halkın savaşma azmini ve hükümet ve orduya karşı güveninin yitirmesini amaçlamıştı.
Füzeler savaşı kazanamasa da savaşı başlatan ve Suriye’ye giren siyasi aktörlerden kimseyi bırakmamış ülke çok farklı kesimlerden oluşan bir koalisyonla çıkış yolu aramakta idi. Suriye’de de durum farklı değil idi. Esed’in faydalı kullanım ömrünün bittiğini fark eden Ruslar general olan kuzenini kimseye çaktırmadan tereyağından kıl çeker gibi yapılan bir darbe ile başa getirmiş dünya olup biteni bir gün sonra öğrenebilmişti.
Dokuz yıldan sonra iptal edilen yüksek irtifa hava savunma füze ihalesinin ve sonrasındaki gelişmelerin bedeli ödenmekteydi. Kendi füzemizi geliştirme çalışmaları bir türlü sonuçlanmamış ne kadar para/emek/AR-Ge ayrılsa da işin tabiatı gereği ha diyince anti-balistik füze yapılamıyordu.
Ülkeye NATO yardımı kapsamında gönderilen Patriot PAC bataryaları ile savaş çıkınca acil ihtiyaç kapsamında alınan az sayıda ASTER-30 SAMP/T bataryaları sadece stratejik hedefleri korumak için konuşlandırıldığından sayıca yetersiz kalmıştı. Aster-30 füzeleri yüksek performans gösterse de çok kritik kabul edilerek sarfiyatlarına azami özen gösteriliyor, PAC-3 MSE ler ise yüzde 80 lere varan daha önce göstermediği yüksek başarılara imza atsa da kaçırdığı yüzde 20’yi Türk halkının canına mal oluyordu.
NATO kod adı SS-26 Stone olan iskender–M Taktik Balistik Füzelerinin cep mesafesi 15 metre idi. Ruslar nerede ise istediği hedefi vurabiliyor ve bu hedef hassasiyeti ile balistik füze kullanım doktrinini değiştirerek seyir füzelerinden farksız hale getiriyorlardı. -
191.
0KUZEY CEPHESi NEDEN YOK TU?
Rusya 2016 Mart atından itibaren Ermenistan’da ki hava üslerine yerleşmiş ve uçuşlara başlamıştı. Ancak savaşın ilk günlerinde Türkiye Ermenistan’a ültimatom vererek tarafsız kalmadığı takdirde tüm Ermenistan’ı işgal edeceğini kararlı bir şekilde deklare etmişti. Ardından Azerbaycan ve Gürcistan açıklama yaparak Türkiye-Ermenistan arasında çıkacak bir savaşta fiilen Türkiye’nin yanında olacaklarını açıkladılar. Başka şansları da yoktu zaten. Çünkü şunu çok iyi biliyorlardı ki Rus-Ermenistan koalisyonunun Türkiye’ye girdiği bir ortamda kendilerine acımayacak özellikle Ermenistan tahriki ile ikisi de gümbürtüye gidecekti.
ABD’nin Gürcistan’a açık desteği ve Rusya’ya Gürcistan ve Türkiye işgali karşısında kayıtsız kalmayacağı mesajı da işe yaramıştı. Ayrıca 3.Dünya Savaşı’ndan ödü kopan Avrupa yani NATO ülkeleri Ermenistan’a tarafsız kalması konusunda görülmemiş bir baskı uygulayıp ellerindeki tüm ekonomik imkanları kullandılar.
Ermeniler az bir Azeri ve Gürcü toprağı için batı dünyası ile tüm iplerini koparamazdı. Ayrıca 3 cephede savaşmak zorunda kalması bir yana Ruslarla sınırı olmayan Türkiye’nin ordusunun Kars’dan dalıp soluğu Azerbaycan sınırında almaması için bir sebep kalmaz idi. Bu sebeple kara savaşı Suriye sınırları içinde kalacak gibi gözüküyordu… -
192.
03.BÖLÜM
O sabah Doğu Akdeniz hava sahasında cereyan eden hava savaşında, Türk F-16’sının ateşlediği AIM-120 AMRAAM füzesi, Rus Su-27 uçağının gövdesinde patlamış ve uçak parçalanarak düşmeye başlamıştı. Kol lideri binbaşı, alevler içinde düşmeye başlayan uçaktan atlayan olacak mı diye sabırla uçağı seyrederken, E-7T AEW&C (Erken uyarı ve kontrol uçağı-Barış Kartalı) uçağından;
- Zıpkın07-Ejder1 Sabredin dörtlü kol yardımınıza geliyor.
- Ejder1 Zıpkın07, gerek yok. Fox-1’den sonra geri dönüyorlar başka ayı görünmüyor.
Deyince, E-7T erken uyarı uçağındaki operatör heyecanlı bir sesle,
- Zıpkın07 Ejder1, güneyden beş yönünde haydut. Dörderli iki paket yaklaşıyor hazır olun. Kuzeyinizde dört F-16 size yönlendirdim. Ayrıca (incirlik ve Antalya meydanlarını kodlarını telaffuz ederek) QRA beklemesindeki uçaklara kalkış verildi.
Filo komutanı olan binbaşı ayni zamanda o günkü kolun lideri idi, aldığı bilgiyi diğer pilotlara da rapor etti.
Serkan Yüzbaşı ise 1000 saat F-16 uçuşu olan tecrübeli bir pilot idi. Dalaman meydanından daha önce destek için bölgeye gönderilen dörtlü kol ile kalkış yapmış kuzeyden muharebe bölgesine yaklaşmakta ve çatışma bölgesine 100 km uzakta olduğundan henüz hava muharebesine girmediğini zannetmekteydi. -
193.
0F-16C uçağı, kanat alında 2 adet dış yakıt tankı, 2 adet AIM-120C7 (aktif radar güdümlü), 2 adet AIM-9X (ısı güdümlü) füze ve gövde altında ise o yıl yeni tedarik edilmiş AL/ALQ-211 AIDEWS (Geliştirilmiş entegre elektronik harp süiti-düşmanın radar güdümlü füzelerinden kurtulmasına yardımcı olacak karıştırma sistemi) taşımakta idi.
Güneyden yaklaşan Rus Su-35 paketinin öncü kolu muharebe sahasındaki Türk F-16’ları ile çarpışmadan kaçınarak, bunu geriden gelen kola bıraktı. Aslında bu bir şaşırtma taktiği idi. Onlar kuzeyden yaklaşan Serkan Yüzbaşı’nın da içinde olduğu dörtlü kola uzun menzilli radar güdümlü füzelerle saldırmayı amaçlayarak önce destek kuvvettini yok edip sonra uzun süredir muharebede olan ve çetin ceviz oldukları belli Su-27 katili Türk F-16’ları ile arkadan gelen 4 uçakla birlikte savaşacaklardı.
Böylece zaten yakıtı kritiğe girmek üzere olan Binbaşı ve 4 arkadaşı sık sık AB’de uçarak, 7 uçaklık Su-27, Su-35 karmasının arasında kalacak ve yakıt ikmali de yapamadıklarından ya kaçacak ya düşecekti. -
194.
0EN UZUN BiR DAKiKA
Serkan Yüzbaşı’nın tam da AIDEWS podunun arıza yapıp devre dışı kaldığını fark ettiği anda“Geri mi dönsem devam mı etsem” diye düşünüyordu ki, füze ikaz vericisi füze ikazı yapmış ve ciyak ciyak ötmeye başlamıştı.
Su-35 pilotlarından biri karşılıklı olarak yüksek hızda birbirlerine yaklaştıklarını da hesap ederek bir R-77 M-PD (NATO kod AA-12 Adder) aktif radar güdümlü uzun menzilli havadan-havaya füzesini ateşlemişti. Rusların en iyi füzesi olan olan R-77, Aktif Radar güdümünün yanında DL, IMU, PRFgibi yardımcı güdüm sistemlerini de kullanan tam bir baş belası idi.
Serkan Yüzbaşı ciyaklayan RWR ekranında füzeyi görmüştü. Füzenin motorunun 30 saniyeden az bir süre tam güç çalışacağını ve hayatının en uzun bir dakikası olacağını anlamıştı. Hatta o kadar dahi süresi yoktu. Derhal gaz kolunu maksimuma getirdi ve lövyeyi ileri iterek dalışa geçti. Yönünü Türkiye’ye çevirdi.
AB “ON” konumunda füzeden kurtulmak için deniz seviyesine indi. Hem ses hızına çıkıp füzeyi atlatmayı hemde ilk saniyelerde füzeyi güdüleyen Su-35’in radarına kendini unutturmayı umuyordu. Çünkü füze radarının menziline girip “pittbull” olursa şansı kalmayacağını çok iyi biliyordu.
(AB:Afterburner-Art yakıcı, Motor nozzle yani eksozlarına saf yakıt püskürterek uçağın ses hızına çıkmasını sağlayan sistemdir. Beşinci nesil supercruise uçak motorları hariç 4 ve 4+ nesil F-16 gibi uçaklarda yakın hava muharebelerindeki ani manevralar, kalkış ve ses hızına çıkışta kullanılır. Bu sebeple de aşırı yakıt sarfiyatından dolayı ancak birkaç dakika AB’de kalınabilir. F-22 gibi beşinci nesil uçaklar ise bunu AB’siz başarır)
Sonra füzeni çok yaklaştığını fark etti. Deniz üzerinde dağ ve tepe olmadığından radardan saklanma imkanı da bulamamıştı. Düşman uçak çok yüksekte olduğundan dünyanın yuvarlak olması avantajınıdaF-16’sı ile deniz seviyesine inerek kullanamamış, ECM podu ALQ-211 de bozulunca da füzeyi karıştıramamıştı. Füzeyi karşılamaktan başka yapabileceği bir şey olmadığını anladı. Kaçarak bu füzeden kurtulmazdı çünkü füze daha hızlı idi. Hızla irtifa almaya başladı. -
195.
0AYI GÖRÜNCE ÖLÜ TAKLiDi YAPMAK
“BEAM” manevrasını denemeye karar verdi. Bu manevra herkesin yüreğinin dayanabileceği bir şey değildi. Ormanda ayıya yakalanınca son çare ölü taklidi yapmaya benziyordu. işin sonunda canlı canlı yem olmakta vardı.
Hemen 20 bin feet’e tırmandı, 500 knot hıza inip 360 derece dönüşler yapmaya başladı. Bir taraftan alüminyum parçalardan oluşan “chaff”leri atmaya başladı diğer yandan da füzeyi kendisine göre 3-9 yönüne tutmaya çalışıyordu. Böylece dikey düzlemde kendisinin hareket etmiyor gibi görünmesini sağlamaya çalışarak R-77 radarını yanıltmayı amaçlıyordu.
Tüm bunlar saniyeler içinde oluyor, usta bir pilot olarak saniyeler içinde karar alıyor, dönüşlere başladığında çelik gibi sinirleri profesyonelliğin etkisi ile ellerinin titremesine izin vermiyordu. Ancak saliseler içinde kafasından ailesinin de dahil olduğu binlerce şey geçiyordu. Ne de olsa sesten 4,5 kat hızla bir füze üzerine geliyor o ise aynı, yerde dönüp duruyordu. Bunu her babayiğit yapamaz idi.
-
28 yaşındayım hala motivasyon videosu izliyorum
-
özürlü olduğum için allah bana 24 cm mal vermiş
-
ucan kedi hangi pedi kullanıyorsun
-
3 ayda bir motorun bakımı mı olur mq
-
ahtapotlar züt deliğinden girebilecek
-
birinden ayrılmak onu öldürmektir
-
bir kızın arka deliğindeki muazzam tat
-
uçan kedi iticiliğii
-
beni ilgilendiren sorunları düşünmek istemiyorum
-
sabah sabah ikinci sışçmam
-
anal oral vs vs aldatma sayılmaz cidden
-
silinsin dediğim herkes silindi
-
fomo sahibiyiz
-
kacmaya calısıyorsun ama kacabileceğin 1 yer yok
-
ayşe tokyaz
-
cemre demirel volkan demirel
-
anal sex aldatma sayılmaz
-
ne yaparsak yapalım bunu
-
lan bura hala acıkmı
- / 1