1. 26.
    0
    Bütün bunlar, az önce sözünü ettiğim o anlaşılmaz zevkin ruhunu yansıtmaktadır. Soğuk, çirkin bir yarı ümitsizlik ve yarı inançla, kırk yıllık bilinçli bir gömülme, zorlamayla oluşturulan durumunun aslında içinden çıkılabilir olması, içindeki doyurulamayan arzular ve verilmiş kesin kararların hemen ardından gelen pişmanlıklar arasındaki hummalı gelip gitmeler... işte bu zevk öylesine ince, anlaşılması o kadar zor bir duygudur ki, dar kafalı, hatta sinirleri çok sağlam olanlar bile bundan en küçük bir fayda sağlayamazlar. Siz, şimdi pis pis sırıtarak, "Belki tokat yemeyenler de anlamaz," diyecek ve kibar bir şekilde, eğer tokat yedimse, benim de bu konuda uzman olduğumu ima edeceksiniz. Bunu aklınızdan geçirdiğinize bahse girerim. Merak etmeyin baylar, hiç tokat yemedim; zaten bu konuda ne düşündüğünüz de beni ilgilendirmiyor. Hatta şunu söyleyebilirim ki, hayatım boyunca karşıma pek tokat atma fırsatı çıkmadığı için üzülüyorum.
    ···
  2. 27.
    0
    ···
  3. 28.
    0
    Aman efendim, nasıl olur da itiraz edersiniz? Bu konu, iki kere ikinin dört ettiği gibi kesindir. Doğa size danışmaz, beğenmemeniz ya da kişisel istekleriniz onun umurunda değildir. Doğayı bütün her şeyiyle olduğu gibi kabul etmek zorundasınız. Duvar duvardır ve buna benzer bir yığın laf...
    ···
  4. 29.
    0
    ···
  5. 30.
    0
    Aman Tanrım, ya doğa kanunları ve iki kere ikinin dört etmesi hoşuma gitmiyorsa? Bana ne, doğa kanunlarından, matematikten... Duvarı yıkmaya gücüm yetmiyorsa, kendimi parçalayacak değilim elbette. Ama önümde duvar var diye boyun eğmeyi de kabullenemem.
    ···
  6. 31.
    0
    Taş duvarların, iki kere ikinin dört etmesi kesinliğinde evreni etkileyeceğini düşünmek, büyük bir saçmalıktır. Diğer yandan, bütün imkânsızlıkları ve taş duvarları görüp anlayabilmek de güzel şeydir doğrusu
    ···
  7. 32.
    0
    Kızacağınız birisi olmadığı ve hiç olmayacağını bildiğinizden çaresizlik içinde şehvet baygınlıkları geçirirsiniz. Aldatmaca, göz boyama ve el çabukluklarından bulanık bir dünya yarattığınızı bile bile, kime, niçin kızdığınızı bilmeden, tüm bu aldatmacalar ve karışıklıklar içinde yüreğiniz sızlar; bilmedikleriniz arttıkça sızılarınız da bir o kadar çoğalır.
    ···
  8. 33.
    0
    ···
  9. 34.
    0
    Hah, hah, hah!.. Güleyim bari... Öyleyse sizin için diş ağrısının da bir zevki vardır! diyeceksiniz
    ···
  10. 35.
    0
    Elbette! Diş ağrısının da bambaşka bir zevki vardır. Bir ay boyunca bu ağrıyı çektiğimden çok iyi biliyorum. Hiç şüphesiz bu öfke, dışa yansımayan bir öfke değildir; sancılı ve iniltili olur. Ama bunlar, içten olmayan sinsi iniltilerdir.
    ···
  11. 36.
    0
    ···
  12. 37.
    0
    Sorun da burada zaten. Acı çeken insan, inlemekten büyük bir zevk duyar; eğer duymasaydı, inlemesini rahatlıkla durdurabilirdi
    ···
  13. 38.
    0
    Bu gerçekten harika, üzerinde durulmaya değer bir örnek. Bütün bu inlemelerle, çektiğiniz acıların amaçsızlığından dolayı küçük düştüğünüzü ifade eder, kılı bile kıpırdamadan sizi bu kadar hırpalayan inanmadığınız doğa yasalarından şikâyet edersiniz. Karşınızda bir düşman yoktur ama sizi üzen büyük bir acı vardır
    ···
  14. 39.
    0
    ···
  15. 40.
    0
    Rica ederim değerli okuyucularım, ondokuzuncu yüzyıl aydınının, diş ağrısı çektiğinin ikinci ya da üçüncü günü inlemelerini dinleyiniz. Bu iniltiler, ilk gündeki gibi sadece diş ağrısından gelen, kaba bir köylünün iniltileri değildir; şimdikilerin dedikleri gibi "topraktan ve halkın özünden" sıyrılıp, uygarlıktan ve Avrupa kültüründen birçok şey alabilmiş insana yakışan iniltilerdir
    ···
  16. 41.
    0
    Küçük düşürülmekten zevk almaya çalışan bir adamın kendisine saygı duyduğu söylenebilir mi? Ümitsizlikle dolu bir pişmanlıkla söylemiyorum bunu. Kendimi bildim bileli, "Bağışlayın babacığım, bir daha yapmayacağım," demekten nefret etmişimdir.
    ···
  17. 42.
    0
    ···
  18. 43.
    0
    . Doğa kanunları hayatım boyunca beni her şeyden çok yıprattığı halde, bu kez onu da suçlayamazdım. Şu anda bunları düşünmek ruhuma sıkıntı veriyor; o zamanlar da bunu hissederdim zaten. Aradan bir dakika bile geçmeden, bütün o duygusallıkların, pişmanlıkların, değişeceğime dair verdiğim sözlerin yalan, hem de çok kötü birer yalan olduğunu anlıyordum.
    ···
  19. 44.
    0
    ···
  20. 45.
    0
    Durup dururken kendimi neden bu sıkıntılara soktuğumu soracak olursanız, boş durmaktan bıkıp, canım sıkıldığı için kendime oyalanacak işler çıkarırdım, diye cevap vereceğim.
    ···