-
126.
+6Evet beyler bu panpanız ilk öpücüğünü hiçbir şey hissetmediği, sıradan bir kızdan aldı.
Zeynep beni öptüğünde kalıbımı basarım buraya en ufak bir şey hissetmedim, arzulamadım onu. içimde sadece nefret vardı ama nefret de edemezdim gibi geliyordu çünkü kafası güzeldi.
Bir yandan ecrin’e anlatsam mı anlatmasam mı diye düşünürken diğer yandan zeynep’in yaptığı iğrençliği düşünüyordum.
Beni öptükten hemen sonra onu ittirmiş, azarlamış ve evine yollamıştım. Ne mallık varsa hepsi benim başıma gelir zaten dıbınakoyim.
Ben ecrin ile öpüşmenin hayallerini kurarken (o da yanaktan) gelsin elin kızı yapışsın dudağıma.
Beyler :(
Artık yapacak bir şey yoktu. Zeynep’e karşı bir şey hissetmiyordum zaten. Acaba ilişkimi kesse miydim yoksa hiçbir şey olmamış gibi hayatıma devam mı etseydim…
Bu soru kafamı meşgul ediyordu.
Bir taksi çevirdim, eve yürüyecek takatim kalmamıştı. Evime gittim ve düşüncelerim eşliğinde uykuya daldım. -
127.
+7 -1kolyeye saatlerce bakabilirdim. bilmem kaç saat önce sövdüğüm başak'a şuan teşekkür ediyordum. ama sorun şu ki ecrin benden kaçıyordu, beni dinlemiyordu.
başak ile ercan ise derdime çözüm bulmaya çalışıyorlardı. bense ümitsizce neşet ertaş dinliyor, aşk acısı çekiyordum.
piknik düzenleyelim dediler, düşünmeden kabul ettim beyler. aynı gün okula palandöken gezisinin parasını zütürdüm verdim.
umarım ecrin bu geziden vazgeçmezdi yoksa ben orada kalamazdım.
başak da artık zeynep olaylarını falan biliyordu, o da artık bir sırdaşımdı. umarım ercan ile hiç ayrılmazlardı çünkü bana da yardım ediyordu.
piknik olayını ayarlamaya çalışacağını, ecrin'in kendisini reddedemeyeceğini söyledi. -
128.
+6en sonunda ayarladık beyler. ecrin benim de geleceğimi bilmiyordu büyük ihtimalle. başak ayıp olmasın diye mecbur zeynep'i de çağırmış. sanırım tek olumsuz haber buydu çünkü enes gelmiyordu.
başak "muhabbetimiz yok zaten onunla hiçbir şey diyemez" dedi.
ben de utanmasam zil takıp oynıcam da çaktırmamaya çalışıyorum.
herkesten biraz para toplandı işte köfte, domates,soğan falan alındı. mangalı ercan yapıcak. kimsenin haberi yok ecrin'e sürpriz yapacağımdan. başak ile ercan hariç.
ben mangala falan hiç bulaşmayacak hepsini uzaktan izleyecektim. sonra birden gelecektim ve ecrin mecbur gidemeyecekti. gerisi doğaçlama olsun istiyordum. bir şekilde gözlerden uzak bir yerde onu sıkıştıracaktım. -
129.
+6kendimi iffet filmindeki cemil gibi hissediyordum amk. hani ıssız yere zütürmek falan. tabi amaçlarımız farklıydı sonuçta ikimizi aynı kefeye koymamak gerekirdi...
bugün yapacaktık pikniği. arsuz'da bilen bilir beyler o nehir kenarı sanki cennetin bir köşesindendir.
nisan ayındaydık havalar artık biraz daha geç kararıyordu. ertesi gün cumartesi olduğu için kafalar rahattı. servis falan ayarlamıştık zaten evlere gitme sorunumuz da olmayacaktı.
sürekli arkadaşsızlıktan yakınıyordum ama gerçekten iyi dostlar edindiğimi fark ettim beyler.
okul çıkışını sabırsızlıkla bekliyordum.
umarım kolyeyi ona verdiğimde anlamı ne diye sorardı... -
130.
+6Telefonla konuşurken ercan’ı ikide bir çaktırmaması için uyarıyordum. Çakmamalıydı işte amk.
Ercan’da sorun yok gibisinden beni sakinleştirmeye çalışıyordu.
Sakin falan olamazdım ecrin ile küs kalmak beni kahretmişti. Kalbime ateş düşmüştü. Karşıma o çıktığından beri dünyam alt üst olmuştu. Bütün dünyam o olmuştu. Beni bırakacak diye ödüm kopuyordu beyler.
Ne bakmaya kıyabiliyordum, ne öpmeye…
Ercan tarif ede ede buldum zaten bunları. Bir piknik masasında oturuyorlardı. Aralarında tanımadığım kişiler de vardı. Önemsemedim. Tikiye benzemiyorlardı sıradan bir muhabbet dönüyordu masada. Zeynep başak ile sohbet ederken ecrin kozalakları inceliyordu.
Yine farklıydı, yine. Hep gidiyor değişik bir şeylerle uğraşıyordu.
Arkası dönüktü, beni görmemişti. Zeynep de öyle. Sesimi gürleştirerek “herkese merhaba” dedim.
Masadaki erkekler-kızlar karşılık verdiler. Zeynep ile ecrin ise benden tarafa baktılar. Benim ise gözüm özellikle ecrin’de idi.
Kaçmasına karşın hazırdım. O cadıdan her şey beklenirdi. Ama bunu yapmadı. Bir süre bakıştık. Masadakiler bizi pek fark etmemişlerdi yani bakıştığımızı, kendi işlerine bakıyorlardı.
Ercan ile başak ise kendi işlerine bakar taklidi yapıyorlardı.
Bakışmamızdan sonra gözlerini devirir gibi bir hareket yaptı, kozalak toplamaya geri döndü.
Ercan’a ekmeklerin arasını doldurmak için yardım ediyordum. Zeynep de masadakilerin isteklerini alıyordu soğan-domates-salatalık isteyen istemeyen durumuna göre.
Ecrin ise masada ruhsuz bir şekilde oturuyordu.
Sanki beni görünce kozalakları bile inceleyecek hali kalmamış gibi. Bu kendimi biraz gib gibi hissetmeme sebep olsa da toparlandım.
Mutsuz başlayan piknik mutlu bitebilirdi. -
131.
+6ne yalan söyleyeyim hiç trip çekebilen biri değildim. daha sonra cevap vermek üzere görmezden geldim. biraz daha ders çalıştım, müzik falan dinledim. o aralarda da en çok duman dinliyordum beyler. ruh halimi, aşkımı en iyi duman şarkıları anlatıyordu.
sonra zeynep'e mesaj attım
-zeynep mümkünse görüşmek istemiyorum.
biraz ağır olmuştu ama sınırları çizmem gerekti. normal iletişim halinde veya aynı ortamdayken onun yaralı ceylan triplerinde dolaşması sinirlerimi bozuyordu. beraber doğru düzgün vakit bile geçirmemiştik.
kızda değişik bir pgiboloji vardı. tipime aşık olsa diyecem; aşık olunacak bir tipim yok. hani tipime bakan önemli olan iç güzellik der.
davranış desen kıza hiç ümit vermedim beni tanıması bile onu aşağılamamla oldu.
onun hissettiği aşk değil takıntıydı ve sonu yoktu. er ya da geç bitecekti. benim sonsuz duygulara ihtiyacım vardı, sınırlı duygulara değil.
cevap gecikmedi
-benden nefret mi ediyorsun?
al işte amk. bir lafı zütünden anlamak böyle olsa gerek.
-zeynep sağlıklı düşünemiyorsun. bak ecrin'i seviyorum.
cevap gelmedi sonra. ecrin'i sevdiğimi söylememe dayanamadığını kendi gözlerimle görmüştüm zaten. -
132.
+6enes'i ciddiye alan yoktu lan şuan odada. gerçi enes'e teşekkür etmeliyim şöyle ki zeynep'in sorusu arada kaynamıştı.
doktor içeri girdi, hasta yoruldu bla bla birinci dereceden akraba bilmem ne dedi. biz de çıktık. enesler zaten heyecan aramaya gelmişlerdi heralde, doktoru duyunca da fırlayıp gittiler.
hiçbirimiz (ercan, başak,ecrin) zeynep hakkında tek kelime etmedik. ağzımızı açmadan hastaneden çıktık. başak söze girdi:
-ayrılıyoruz o zaman bugün. ben ercanla giderim, ali sen de ecrin'i eve bırak istersen.
başak'a minnettardım. ecrin ile konuşma fırsatım olacaktı. -
133.
+7 -1An
Ladi
Gim ka
Dariyla
Sevdigin
Kizi gibeme
Missin. ecrin
Umarim olme
Mistir, cunku bu
Tip hikayelerin so
Nunda ya trafik kaza
Si ya da kanserden kiz
Ölüyor.cok ayrintiya gir
Digin icin hikaye yavas i
Lerliyor. konusulan butun
Cumleleri hatirladigini zan
Netmiyorum biraz salliyor gi
Bisin. ecrin olmediyse ve yasi
Yorsa su anda hayatinda baska
Larina domaliyor olmasi ve baska
Larinin onu inletiyor oldugu dusuncesi
Seni nasil hissettiriyor? Simdi zeynep i
Dilan i gibmek varken ecrin le ask mesk
Ayagina ugrasip elini gibmekle kaldigin icin
Hayiflaniyor musun? Kadinlar erkekler kadar
Aska, romantizme onem vermezler yedigi yannan
Onu heyecanlandiriyorsa dunyanin en mutlu kadinidir.
(bkz: amlılarla iletişim 101 dersi için sınıflara) -
134.
+6Sonra ona hediye ettiğim kolyeyi tuttu. Satürn kolyeyi. Çarpık gülümsememi takındım.
-“o kolyeyi kaybedersen seni öldüreceğimi söylemiştim?”
Başını salladı hızlıca. Sanırım o da üşüyor gibiydi.
-“biliyorum. Asla kaybetmeyeceğim. O zaman söylememiştim ama bu hayatımda aldığım en güzel hediye.”
Tam cevap verecektim ki
-“seni seviyorum ali.” -
135.
+6O sihirli cümle: seni seviyorum. Söyleyince insana rahatlık veren fakat söylemesi çok zor olan…
Zamanın içinde kusursuz bir an..
Öylece kalakaldım beyler. Bir şey söyleyemedim. Beni sevdiğini söylemişti. Zafer dansımı yapmam gerekiyordu. Bu öyle bir duyguydu ki.
Anlatılmaz, tarif edilmez…
Ecrin çatlamış dudaklarını yalayınca kendimi tutamayıp eğildim.
gibik birkaç kişi ellerinde sigaralarla geldiler, içmeye. Öpemedim onu.
Ecrin de bozulmuş gibiydi. Elini tuttum, beraber içeri yürüdük.
Camdan zeynep’i gördüm. Bizi izlemiş olmalıydı. -
136.
+6Ecrin’i tek yakalayabildiğim ilk fırsatta soracaktım. Bir-iki saat daha oturduktan sonra kalktık beyler artık.
-ecrin zeyneple bir şey mi oldu?
-hayır olmadı bir şey noldu ki?
-ikiniz de tuvalete gittiniz gelmediniz falan. Sonra Zeynep ağlamış gibiydi?
-hayır olmadı bir şey.
Nah olmadı. Söz söylemedim. Demiyorsa vardır bir bildiği diye düşündüm ama yaptığı güvenimi kırmaktan başka bir şey değildi. Aralarında bir diyalog geçtiği ve bu diyaloğun iyi bir şey olmadığı da açıktı. Ama ecrin söylemiyordu.
Umursamamaya çalıştım, keyfime bakmaya çalıştım.
Otele geri döndük beyler, bu akşam yine eğlence vardı hem de ünlü bir dj mi ne geliyormuş. Benim bu tarz şeylere ilgim olmadığı için bilmiyordum, ne yalan söyliyim önemsemiyordum da. -
137.
+6Berfin daha kimseye söylememişti bunu beni aramış yarım saat. Telefonlarımız odalarda olduğu için de ulaşamamış. E zaten demiştim hamama kimse gelmesin diye haber vermedik.
Kendime sövdüm nasıl haber vermedik diye. Hocalar zaten hala bu gibiş sokuş meselesiyle uğraşıyorlardı. karakolda olmalılardı.
Ercan beni durdurmak istese de gittim beyler, ecrin’i bulmalıydım. Erzurum’un soğuğuna dayanamazdı o.
Hemen odama fırladım. Kat kat giyindim her türlü eşyamı. Sonra otelin önündeki kar motorlarından birini kaptım.
Nerede olduğunu, ne tarafa gittiğini bilmiyordum. Ama bulmalıydım onu. Kimse beni durduramadı zaten beyler. Ne berfin ne ercan. Kimseye haber vermemeleri için de tembihledim. Ama büyük ihtimalle bu riski almazlardı.
Kar motoruyla giderken aklıma berfin’in sözü geldi: “ecrin kolye falan bir şeyler dedi, anlamadım.” Kolye. Ne olabilirdi? Kolyeyi mi kaybetmişti?
Sırf bunun için bu fırtınada dışarı mı çıkmıştı? Gerizekalı mıydı bu kız? -
138.
+6kilimin bir kısmını kopardım beyler, gaz yağına buladım hemen aşağı inip odunları şömineye dizdim, gaz yağı yardımıyla da şömine yanmaya başladı.
Sonra kilimi yere serdim. Pis de olsa yapacak bir şey yoktu. Kar gözlüğümü çıkarmak yeni aklıma gelmişti. Bir güzel silkeledim üzerimdeki karları.
Sıra ecrin’deydi. Ecrin’i dürttüm. Gözlerini açmaya çalıştı. Kıyafetleri sırılsıklam olmuştu. Tedbirli çıkmadığı çok belliydi. Kar botlarını bile giymeyi unutmuştu, montu yine kızakta kayarken giydiği mont değildi ve pantolonu olduğu gibi sırılsıklamdı.
-ecrin uyan.
Bunu birkaç kere tekrar ettim, maalesef istemeyerek de olsa tokatladım.
Açtı gözlerini.
-ecrin üstünü başını çıkarman gerekiyor.
-çıkaramam
Diye sayıklamaya başladı.
-ölmek mi istiyorsun?
Bir şey diyemedi. Sinirlenmiştim. Montunu pantolonu falan çıkardım. Utanmıştı ve cenin pozisyonunu almıştı, kendini gizlemeye çalışıyordu.
Kendi kazağımı çıkardım, şöminede ısıtıp ecrin’e giydirdim. Bacakları üşümesin diye de montumu örttüm. Şöminenin tam yanında yatıyordu.
Ecrin’in montunu kontrol ettim, telefonu bozulmuştu.
Adımı sayıklıyordu. Bense üşüyordum. -
139.
+6Annemler de film izler gibi oturmuş, bizi izliyorlardı. Annem de “eve gidince görüşürüz “ bakışını atıyordu bana. Babamın umrunda bile değildim lan adam bitse de gitsek diye bakıyordu.
Ayrıca ikimizin velileri de “çok şükür kurtuldunuz” diye değil, “ne işiniz var lan sizin oralarda” kafasındalardı. Bu beni sinirlendirmişti.
Tabi bunu söylersem vahi amca beni oracıkta çapraz yatırır düz giberdi. -
140.
+6Normalde hatay’a yarın dönülecekti ama bu olaylar sonrasında ecrin’in babası ve annemler bizi zütüreceklerdi bu akşam. Ve sanırım artık eskisi kadar serbest olamayacaktık. Sonuçta bu olaylardan önce kafama göre dışarı çıkarken, gezip tozarken artık illa ki bir kısıtlama getirilecekti.
Onlara göre her çıktığımızda başımıza bir şey geliyordu. Haksız değillerdi velilerin bakış açısından bakarsak olaya evhamlanmaları doğal görünüyordu.
10 saatlik yolculuğa hazırdık artık. -
141.
+6Hafta sonuydu ama bana pek rahat yoktu. Geldiğimden itibaren babam nasihat veriyordu, bıkmıştım. Ergenlik vazgeçilmezi olarak odama kapandım, müzik falan açtım. Yemeğimi odamda yedim. Birkaç gündür hiç ders çalışmadığım için masa başına oturdum, çalıştım.
Hafta sonu boyunca uyudum beyler. Gerçekten çok yorulmuştum. Sadece beden olarak değil ruhen yorulmuştum.
okulda Zeynep ile karşılaşmayı dert etmiyordum eskiden ama artık o da dert olmuştu. Yine çevreye saldıracaktı ya da intihar girişiminde bulunacaktı. Düşünsenize basit bir olayda bile hap içmişse bunda da bizzat bileklerini kesebilirdi.
Ona kızarken bir yandan da üzülüyordum. ileride bu yaptıklarına kendi de gülecekti ve pişman olacaktı. -
142.
+6Günler zor geçti diyebilirim beyler. Ecrin Perşembe de dahil bugüne kadar okulda yoktu. Onun olmadığı günleri atladım zaten, o günleri günden bile saymıyorum ki.
Onu görmüyordum belki ama en azından bir arayıp sesini duyuyordum. Bazen hocalardan tuvalet izni istiyordum küçük çocuk gibi, ecrini arıyordum.
Onun sesini duymadan günüm kapkaranlıktı hep.. onsuz aldığım nefes, nefes değildi ki.
Ben ona mecburdum.
Öğle arası yine onsuzdu. Ercan da antrenman yapıyordu. Yapılacak en iyi şey de koruluğa gidip kafamı dinlemek ve hayallere dalmaktı. Dediğimi de yaptım.
Tam kestireceğim, bir kadın parfümüyle doldu burnum. Gözlerimi araladım: Zeynep.
-selam ali.
Cevap vermedim. Yüzüne tükürmemek için kendimi zor tutuyordum zaten.
-şimdi de selam vermez olmuşsun.
-git başımdan Zeynep.
-benim hislerime hiç kulak verip anlamaya çalışmadın. Umarım seninkileri de kimse umursamaz. Senin bana yaptığın gibi.
Yerimde doğruldum:
-sen bana karşı ne hissediyorsun biliyor musun?
-evet biliyorum. Hem de çok iyi biliyorum. Aşk bu. Hem de başka kimsenin sana hissedemeyeceği büyüklükte bir aşk.
-hayır. Hırs bu duygunun adı. Güzelsin ve senden hoşlanmadığım, başkasından hoşlandığım için bana taktın kafayı.
Sesli bir şekilde güldü.
-yanlışın var ali. Yanlış yoldasın. Bir gün anlayacaksın ama ne zaman bilmiyorum. Ama anladığında ben çoktan gitmiş olacağım.
-gibtir git Zeynep.
ilk defa bir kıza karşı böyle küfür etmiştim. Kendini ne sanıyordu bu? Bihter ziyagil falan mı? Pişman olacaksın falan?
Zeynep’in bir şey demesine fırsat bırakmadan kalktım oradan, uzaklaştım.
Yoksa yine ilk defa bir kıza el kaldırabilirdim. -
143.
+6Öğle arası olur olmaz sınıfa neşeli şekilde başak geldi.
-öhöm. beyler biliyorsunuz bu pazartesi doğum günüm
Ercan yanıtladı hemen
-tabiki aşkım biliyoruz yani.
Ercan ile meşhur telepati yöntemiyle anlaşmamızı gerçekleştirdik birkaç saniye içinde. Ben bilmiyordum beyler ve sanırım o da bilmiyordu.
Bilmemesi normaldi beyler daha başak ile birkaç aydır çıkıyorlardı. Birinin doğum gününü bilmemek ya da unutmak onu sevmemek anldıbına gelmezdi bence. Ya da ben kutlamadığım için sevmiyordum herhalde.
-her neyse bizim yatta kutluyorum doğum günümü
Oha amk. Bir de normal bir şeymiş gibi söylüyordu. Yat ne amk? Şaka mı bu? Ercan başak ile evlenirse hayatı kurtulurdu lan. Gerçi benim de öyle.
Tabi şöyle bir gerçek vardı, ikimiz de ileride iyi yerlere gelecektik zaten ihtiyacımız yoktu.
-zaten öyle kalabalık olmayacak. 15 kişi falan hepimizle birlikte. Nasıl?
Bana dönerek devam etti, fısıldayarak;
-hem zeynep’i de çağırmadım merak etme. Hepimiz için çok iyi olur. Havalar da ısındı hem yüzebiliriz belki.
Cidden hayatımın zirvesini yaşıyordum herhalde. Bir hafta önce kar fırtınası, birkaç gün sonra da yüzmek falan…
Tek dezavantaj pazartesi oluşuydu. Gerçi sınavlar bugün tamamen bitiyordu, bir sonraki sınav haftası mayısın sonlarındaydı. Ailemi bu şekilde ikna edebilirdim hani bu hafta yoruldum diyerek. Erkek olduğum için dua ediyordum beyler. Kızları anlayabiliyordum, zengin kızlar için o kadar zor değildi hatta hiç değildi ama orta halli ya da maddi durumu olmayan kızlara üzülüyordum. Kafana göre dışarı çıkamamak kötü bir şeydi lan.
Ben bir şekilde hallederdim de acaba vahi amca izin verecek miydi ecrin’e? -
144.
+7 -1Asıl sorun buydu. Dediğim gibi adam haklı beyler. Ne malum bu sefer de kızı boğulma tehlikesi geçirir, ben kurtarırım sonra beni ecrin’e suni tenefüs yaparken görür falan. Sonra alır bu pompalı tüfeği. Tam daşşaklarımdan vurur. Harika bence.
Her neyse beyler ecrin’e bu sorundan bahsettiğimde başak diyince ikna olur falan dedi. Aileleri arkadaşmış zaten. Maşallah bu sosyetenin de arkadaşlık ilişkilerine doyum olmuyor diye düşünmüştüm ki gerçekten arkadaşlarmış babaları uzun senelerdir. -
145.
+6Ertesi gün okula geç kaldım beyler bir ders. Ailem notlarım iyi olduğu için bir şey diyemiyordu bu geç kalmalara, doğum günlerine, buluşmalara, sevgililere...
Okula gittiğimde yine gibik gibik şeylerle uğraştım. Hocanın burun kıllarını inceledim mesela ya da eğildiğinde bütün sınıfa dudaklarımı oynatarak "domalıyor hahah" yaptım.
neşeliydim beyler, ille bir sebep aramamak gerekirdi mutluydum.
ilk defa sınıfımla bu kadar kaynaşmış hissettim. Okul çok güzeldi, tatihçinin burun kılları, nesrin hocanın külot izi... hepsi çok güzeldi..
öğle arası geldiğinde ecrin korulukta yoktum son zamanlarda pek iyi beslenmediğim için kantinde güzelce karnımı doyurdum.
ecrin kesin yine o yangın merdivenlerindeydi. Hızlıca yemeğimi yiyip yukarı çıktım.
sanırım hayatımın şu senelerinde tek motivasyon kaynağım oydu.