-
526.
+8Benim onsuz aldığım nefes, nefes değildi.
Mesafeleri dert etmiyordum ki çoğu erkek binlik yapıp aradaki kilometrelere güvenip sevgilisini aldatırdı. Ben başka birine bile bakmadım.
illa şerefsiz mi olalım? bin mi olalım? Ne olalım? Sevdim amk 3 sene boyunca sevdim.
Kendimden ödün verecek kadar, gururumu ayaklar altına alacak kadar sevdim.
Eğer mesafe yüzünden deseydi, ders yüzünden deseydi gider kaydımı dondurur ankarada üniversite okurdum. Ama başka birinden hoşlanıyorum diyor.
Başka birinden hoşlandığını söylüyor! Kalbinde başka birine yer olduğunu söylüyor! Eğer başından beri ben olsaydım, ve başka herkese kapalı olsaydı o kalp böyle bir şey olmazdı.
Dizilerdeki gibi telefonumu falan fırlatmadım. Gidip masamın üstündeki eşyaları “hayııığğr” diyerek de dağıtmadım, bu işin toplaması vardı.
Montumu aldım, yanıma bir miktar para da aldım ve çıktım dışarı. telefonumu evde bıraktım. ne annemi, ne gündüzü, ne badeyi ne de başka birini çekecek halim vardı.
Her aşık ve terk edilmiş erkeğin yaptığını yaptım. içtim. Belki çabuk sarhoş olmak isteyen biri için yanlış bir tercih ama pek bir bilgim yok, hiç sevmediğim biradan bilmem kaç bardak içtim.
Okula da gitmedim zaten birkaç gün. gibimde bile değildi.
Dağıttığım kişi için değmediğini düşünüyordum ama olmuyordu işte. Ne aklımdan söküp atıyordum ne kalbimden.
Zaten kalbim yaralıydı. Eninde sonunda kabuk bağlayacaktı ama her kaşıdığımda kanayacaktı.
Başka birine sevgiyle bakıyor oluşunu düşünmek bile beni deli ediyordu, bu yüzden içtikçe içtim.
Birkaç günüm böyle devam etti ve ben ilk cinsel ilişkimi adını bile bilmediğim bir kadınla yaşadım. Sevmediğim biriyle yani. Otel odasında falan değildi. Eve bakılırsa zengin bir karıydı. Floryada olduğumuza göre.
Bu adını bilmediğim kadın olayı sanırım birkaç kez daha tekrarlandı. Maalesef. Şimdi kendimden iğreniyorum nasıl yaparım böyle bir şeyi diye.
Köpekler gibi pişmanım desem yeridir. Çünkü unuttuğum falan yok, kendimi kandırıyorum. -
527.
+3son falan değil beyler, bu seneye kadar anlatabilirim belki. devamı gelecek. yarım saat-bir saat sonra
-
528.
+4Yaklaşık bir hafta boyunca yaşamadım sanırım, ya da yaşadığımdan anlamadım diyelim.
Bu bir hafta boyunca kaç kadınla beraber oldum onu da bilmiyorum beşiktaşı biliyorsunuz zaten karılı kızlı ortamı vardır.
Gündüz 12de uyanıp 1de eve geldiğim için pusatla karşılaşmıyorduk ve bu da işime geliyordu. Defalarca mesaj atsa da kısa ve geçiştiren cevaplar veriyordum.
internetten sevilen kişiyi unutma yolları diye aratıyor, orhan Gencebay ve nicelerinin şarkılarına tecavüz eder olmuştum.
Yine bir gün eve gittim saat 1de. Gittim bilgisayardan film açtım. Eternal sunshine on spotless mind (yazımı doğru mu bilmiyorum) izledim. Normalde izlesem etkilemezdi, ama ayrılığın üstüne fena koyuyor. Hele bir de terk edilen erkek olunca ve kendimi onun yerine koyunca…
Daha önceden içkiye ağzımı sürmeyen ve tiksinen benim şimdi en yakın arkadaşım içki olmuştu.
Açtım ibrahim Tatlıses-sarhoş… bir daha efkarlandım. Ömrüm boyunca dinlemediğim arabeski bir haftada eskittim.
akşam da eve rakı aldım pusatla içeriz diye. Gündüz boyunca evi fazla dağıtmışım galiba. pusat ile ilayda beraber girdiler içeri.
ilayda içeri girer girmez burnunu tıkadı
-bu ne koku yhaa
-noldu küçük hanım?
-ev iğrenç!
Dedi sonra cipsleri, içki şişelerini falan topladı. Pusat göz kırptı noldu dercesine. Elimle bitti işareti yapınca anladı zaten. Ercan ile telepati yapardık ya önceden sanırım şu anda pusatla aynısı yapıyorduk. Mimikleriyle geçmiş olsun dedi. Ben de eyvallah dedim.
Gittim sonra yine gibik aşk şarkıları dinledim. -
529.
+3Gruptakilerden mesaj ve arama yağıyordu. Sanırım biraz daha toparlanmıştım. En azından artık içki içmiyordum. Ya da eskisi kadar arabesk dinlemiyordum. Coldplay dinleyerek huzur bulmaya çalışıyordum.
“Zaman her şeyin ilacı” derler. Ne kadar doğru bilmiyorum. Bir kesim bunu derken diğer kesim “zamanla geçen tek şey zamandır” düşüncesini savunur. Göreceğiz.
Okula gitmedim yine. Sorun değil, feride çok çalışkan not tutuyor hep ondan alırdım.
Zaten bugün Cuma idi bu tatilde sabahları yürüyüş yapmaya başlayacaktım artık.
Depresyonda olabilirdim ve bu bana yakışmıyordu. Pusat yeniden aşık olmam gerektiğini söyledi. Aşk çocuk oyuncağı mı amık?
Öyle ol deyince olunmaz. Sev diyince sevilmez. Zaten planlanan aşk aşk değildir ki. Aşk ansızın gelir, beklemediğin ve gelmesini istemediğin bir anda. Davetsiz misafir gibidir adeta.
Ve en önemlisi de gerçek şeyler sadece “bir kez” olur. Gerçek aşk da sadece bir kez olur. Diğer sevgililer muhtemelen sevilecektir ama aşık olunan ilk kişi hep bir ukte olarak kalacaktır. -
530.
+3Cumartesi günü sabah kalktığımda pusat ayaktaydı ve bir ileri bir geri gidiyordu. Üstelik daha saat çok erkendi. sordum
-noldu lan ne düşünüyorsun guguk kuşu gibi
-abi ilaydanın telefonu kapalı, aramalarıma da cevap vermiyor
-mal mısın pusat? Akıllı bilirdim seni. Uyuyakalmıştır, şarjı bitmiştir ya da soluk almak için telefonunu kapatmıştır rahatsız edilmek istemiyordur… daha sayayım mı?
-kahvaltıya gidecektik ali
-bu saatte?
-evet, yoksa yasemin teyze de peşimize takılıyor, bu saatte kalkamıyor
-bak bu geçerli olabilir. Bekle biraz uyuyakalmıştır.
Ben de üstümü giyindim, dışarı çıktım. Ekmek aldım, kahvaltılık bitmişti onları aldım, yolu uzattım ve yaklaşık bir saat kadar yürüyüş yaptım. 1,5 saat sonra eve vardığımda pusat hala ilayda’yı arıyordu.
-abi ben dayanamayacağım, çıkacağım yukarı saat 11 oldu ilayda çok uyuyamaz ki
-hee çuvala tıkıp kaçırdılar senin manitayı. Git de şişmesin bir tarafın
Pusat hayret bir şey çekip çıktı yukarı. Sonra telaşla yasemin ablayla bize geldiler.
Yasemin ablanın üzerinde Mickey mouseli pijama takımı vardı amk. güldürdü.
-ilayda yok -
531.
+2Vay amk. hepimizin aklına tek bir kişi geliyordu zaten: bade’nin abisi. Zaten inek pgibopatın tekiydi.
Pusat ise deliye dönmüştü. Ben de bade’yi aradım. Nasılsa saat 12, uyanmıştır.
-ali? Nerelerdesin?
-günaydın bade
-tünaydın ali. Merak ettik, niye gelmiyorsun
-mevsim değişikliği, bağışıklık sistemim zayıf.
-geçmiş olsun
-bade abinin adı neydi?
-berhan, noldu ki?
-hiç arkadaşımın gittiği üniversitede ondan. Evde mi bu arada?
-hayır değil
-nerede peki?
-vallaha ben de bilmiyorum halbuki Pazar günlerini kendine ayırırdı
-tamam saol
-bu kadar mı? Beni sormayacak mısın?
-nasılsın?
-iyiyim işte. Geçmiş olsun
-saol. Okula geleceğim. O zaman daha iyi konuşuruz
-tamam güle güle
-iyi günler.
Evet, kaçak belli olmuştu artık. Ya ilayda da adamı seviyordu –ki bunu sanmıyorum- , ya da berhan denen pgibopat kızı kaçırmıştı ve “ya benimsen ya gara doprağan” havalarındaydı. -
532.
+3Yasemin abla ise ben bilgileri verince sinirden deliye döndü.
-biliyordum zaten eninde sonunda böyle olacağını. Birkaç sene önce kızımı telefondan biri arar özel numaradan ve ses vermezdi. Sürekli olurdu bu. O it yapıyordu biliyorum ben. Cebini kapattım bir gün. Bu sefer evden aramaya başladı. Hiç rahat bırakmadı kızımı, hiç!
Pusat ise sinirden yumruklarını sıkmış gösteririm ona havalarındaydı.
Kendimi pis yedilideki Bayrampaşalı gibi hissediyordum. sanki 3 kişilik bir arkadaş grubumuz vardı ve en aklı başında(!) olan ve reis olan bendim.
Dahi bir fikir attım ortaya:>>> polisi arayalım. -
533.
+3Polise haber verdiğimiz günün akşamı saat 9 gibi ilayda ve berhan bulundu. ilayda şikayetçi olmadı, acıdı. Yasemin abla ise onu bir güzel haşladı, pusat da öyle.
-pusat zaten bir şey yapmadı. Köy evi gibi bir yere gittik, yemek yaptırdı sonra da yedi. Sonra bahçesine domates biber falan ekmiş onları gösterdi. Yaptığının tümü bu. Salak saf bir şey zaten ne diye şikayetçi olayım?
Pusat bir şey demedi. Cidden de berhan’ın tahtasından birinin ekgib olduğu açıktı zaten. Yasemin abla araya girdi
-taşınıyoruz ilayda
-ne?
-evet kızım, taşınıyoruz.
-ama neden! Ben kendimi bildim bileli buradayım
Pusat da araya girdi
-yasemin abla sana saygım sonsuz ama buna ben de karşıyım! nasıl gidersiniz?!
Yasemin teyze bağırarak araya girdi. Bense sessiz kalarak seyirci oluyordum sadece
-bak çocuğum! Anlamıyorsunuz galiba, ilayda bana kızımdan kalan tek şey! Onu da bir itin kaçırıp tutsak etmesine göz yumamam! Zaten düşünüyordum bu lisedeki olaylardan sonra. Gençliğine verdim berhan uğursuzunun, kanı kaynıyor dedim. Sesimi çıkarmadım! Ama kaçırması bardağı taşıran son damla artık! Taşınıyoruz! Bit-miş-tir! itiraz yok.
Hep neşeli olan yasemin ablayı ilk defa bu kadar ciddi ve kararlı görmüştüm.
Ve hep sevenler ayrılmak zorunda mıydı? Başak-ercan, pusat-ilayda ve en trajik olanı ecrin-ali… -
534.
+1@1785 bu gece bu kadar yarın acayip part atıcam beyler.
-
535.
+3Beyler planda olmayan acil bir işim çıktı sovmeyin diye yazıyorum. Yarin gelecek butun partlar ozur diliyorum
-
536.
+3Yasemin teyzenin söylemi üzerine ilaydanın gözleri doldu, ağlamaya başladı. Pusatsa boş boş bakıyordu, sordu
-nereye taşınacaksınız yasemin abla
-bilmiyorum, taşındıktan sonra haberin olur. Kimseye söylemeyeceğim.
ilayda hala hıçkırarak ağlamaya devam ediyordu. Yasemin teyze üzgünce ona bakarak
-yavrum senelerce yaşadığım evden, komşularımdan ayrılmak kolay mı sanıyorsun?
ilayda sustu biraz. Kadın haklıydı. Berhan iflah olmaz gibi görünüyordu. Kafadan sakattı bir kere.ona zarar vermiyordu belki ama üzerinde kurduğu pgibolojik baskı bile son derece rahatsız ediciydi.
Yazın taşınıyorlardı. -
537.
+3Okullar bitti beyler. Sınavlarımı geçtim. iyi ki ecrin benden sınav zamanı ayrılmak istememişti yoksa sınavlara bile girmemiş olacaktım.
Her şey yeni başlıyordu.
Pusat da ben de efkarlıydık. O zaten son zamanlarını ilaydayla geçiriyordu. Gece ise hep beraber dışarı çıkıyorduk. Berhan’ın taşıncaklarından haberi yoktu. Komşuların da öyle. Gittikten sonra haber vereceklermiş. Büyük ihtimalle izmir’e gideceklerdi. Onların dışında sadece pusatla ben biliyorduk zaten.
Pusatla ilayda uzun mesafede yürüyeceğine inanıyorlardı.
Aslında içimden onlara kıçımla gülsem de belli etmedim.
Ecrin artık hayatımdan silmek istediğim bir leke gibiydi. Evet leke.
Üç senemi çalmış, üstelik başka birinden hoşlandığını gerekçe göstererek benden ayrılmıştı.
Annemleri ikna etmiştim. Bizim grupla 1 hafta daha eğlenecektik, benim için de iyi olacaktı kafamı dağıtırdım. Adalara falan gidecektik. Bu arada dicle ile serkan çıkıyorlardı, 1,5 aydır. Gerek görüşleri olsun gerek kafa yapıları olsun birbirine uyuyordu zaten.
Evin ekgiblerini gidermek için pusat’a haber verdim, dışarı çıktım. zaten alış verişi hep ben yapıyordum, yürümek iyi geliyordu.
Evin kapısını açtığımda
-sürpriz! -
538.
+3Doğum günümü unutmuşum beyler. Evet gerçekten de unutmuşum.
Serkan, gündüz,feride, bade,dicle ve pusat hepsi sırıtıyordu.
Aklıma Ercanların kutlaması geldi. Hemen aklımdan uzaklaştırdım. Ercan hala en yakın arkadaşımdı belki ama 3 ay sonra gidiyordu. O da gidiyordu, kanada’ya. Dünyanın öbür ucuna.
Artık yeni arkadaşlarıma alışmak zorundaydım. Hepsi çok iyilerdi ve beni seviyorlardı.
Sorun onları sevmemem değil zaten, eskiyi unutamayışım. Zor arkadaş ediniyorum biliyorsunuz.
Bade bugün farklı olarak haki yeşili, kolsuz spor bir elbise giymişti. Sarı saçları da taranmış ve düzgündü. Şaşırdım denebilir, gerçekten kendine bakınca güzelleşmişti.
Diğerleriyse aynıydı işte. Özellikle pusat ile bizimkilerin işbirliği çok hoşuma gitmişti. Sonuçta yakın değiller, tanışmıyorlar belki ama benim için bir araya gelmeleri gururumu okşamıştı.
Hala beni seven birileri vardı.
Hediyelerimi aldım. Ufak tefek hediyeler ki çoğu ev eşyalarından oluşuyordu ve son derece fonksiyonellerdi. Dicle beni kolumdan çekiştirip diğer odaya zütürdü.
-bak ali
-napıyorsun dicle?
-sen dangalak mısın?
-ne diyorsun ya?
-dangalak mısın? Yoksa rol mu yapıyorsun diyorum
-ne alaka?
-soru sormayı bırak!
-sen de söyle o zaman!
-bade senden hoşlanıyor
-ne!
-az önceki soruları sormama gerek yokmuş çünkü ciddi dangalaksın.
-nereden biliyorsun, söyledi mi?
-söylemesine gerek yok. Sen yokken sirke satıyordu suratı.
-bu benden hoşlandığını ispatlamaz.
-peki bugünkü kılık kıyafeti? Salak olma bade böyle giyinmedi kendi doğum gününde bile!
Bir şey diyemedim
-bak kıza iyi davran. Gerisini ben hallederim
-nasıl yani?
-sen iyi davran dedim.
-kötü mü davranıyorum?
-hayır. Odun olma ve sözlerini dinle anlamaya çalış, konuş onunla yeter.
-tamam
Salona geçtik tekrar. Gruptakiler dicleye bakıyordu.
Bade ise sofrayı topluyordu.
Sanırım benim dışımda herkesin bade ile benden haberi vardı. Sözcü olarak dicle’yi seçmişlerdi sadece. -
539.
+2Bade tam diğer tabakları da toplayacaktı ki
-bade gelsene yoruldun
-yo daha iki kere gittim geldim
-olsun diğerleri yapsın biraz da gel işte
-tamam
-naber?
-iyiyim. Mutlu yıllar ali.
-teşekkür ederim bade.
-mutlu yıllar diyince aklıma geldi. Hani bu söz yılbaşında da söylenir. Sene boyu sorma fırsatım olmadı yılbaşında neredeydin?
Nasıl sene boyu sorma fırsatın olmadı amk? ayrıca kaç ay geçmiş üzerinden dalga mı geçiyordu bu kız benimle?zar zor ve istemeyerek cevap verdim:
-ecrin’in yanındaydım?
-ablan mı?
-hayır.
-sevgilin o zaman.
-eski.
Bade kafasını salladı.
-onu seviyor musun
-hayır.
Evet sevmiyordum. Üzerine kara çizgi çekmiştim artık.
Ecrin; biz seninle iki düşman, iki yabancı bile değiliz.
Sonraki saatlerde bade ile sohbet ettik. Herkes teker teker gitmeye başladı. Pusat da ilaydalara çıkacağım dedi. Biz bade ile başbaşa kalmıştık. -
540.
+2Sonra anladım bunun bir tezgah olduğunu. Pusat bile bunun içindeydi, helal olsun be!
-herkes nerede
-ben de bilmiyorum bade
-ali
-efendim
-seninle açık konuşacağım
-?
-ilk defa biri için süslendim. ilk defa birine karşı bu kadar ilgi duyuyorum ve ilk defa birinden hoşlanıyorum.
-benden hoşlanıyorsun? Çıkalım o zaman.
Evet bunu ben demiştim, inanması güç belki ama onunla çıkmak istemiştim.
Her ne kadar ecrin’i unutmak için badeyle çıktığımı inkar etsem de bu gerçekti. Bunu sonradan anladım.
Hâlbuki birini unutmak için başka biriyle sevgili olmak kadar saçma bir şey yok. Ters tepiyor çünkü.
Bade elimi tuttu, yanıma yanaştı. Kafasını omzuma koydu. Ben de saçlarını okşadım. -
541.
+4Ablam hamileydi beyler ve eniştemin işleri sebebiyle çanakkaleye taşındılar. Bu arada eniştemin memleketi Çanakkale zaten.
Bu hamilelik sebebiyle eniştem sevinçten cozutmuştu. Bende sevinmiştim dayı oluyordum sonuçta ama elbette baba olmak başkadır.
Yazlığın anahtarı komşularda varmış zaten, onlardan alırsın dedi. Yurdışına tatile gideceklerdi sanırım. Vay amk zenginliğe gel. Ablam gerçekten şanslıydı.
Sanırım hem aşk hem de mantık evliliği bu oluyordu.
Yazın ercan, ben, başak yazlığa gidecektik. Ve artık sevgilim bade olduğuna göre o da gelecekti. Ercan ve başak’ın henüz bundan haberi yoktu.
Bu yazı çok iyi değerlendirmeliydik zira uzun süre görüşemeyecektik. Daha doğrusu başak’ın sınavları iyi geçmiş ve istanbul’a geliyordu kesin. Sorun ercandaydı.
Gidişi bana evlat acısı misali koymuştu. -
-
1.
0çanakkale'ye şuku 3 senedir bitirdi beni ama seviyoruz
-
1.
-
542.
+3Benim planım belliydi zaten.Tümünü Göster
Ercan ile beraber annemlerin yanına manisaya gidecektik. Sonra başak da bodrum’a gelecekti. Bade de direk bodruma geçecekti. Onu ailemle tanıştırmak istemiyordum. Babamın umrunda olmazdı zaten ecrini de o kadar önemsediğini zannetmiyorum ama annem kırk bin tane soru sorardı eminim buna.
Ayrıca başak bade’yi nasıl karşılayacak bu da merak konusu. Başak’a mutlaka bade’den bahsetmeliydim çünkü hem trip yerdim hem de kızardı haklı olarak. Sonuçta en yakın arkadaşlarımdan biriydi.
Bir hafta boyunca bizimkilerle gezdik, eğlendik.
Bade de bursaya gidecekti ailesi orada oturuyor. Temmuzun beşinde de buluşacaktık. Ama benim yazlık ihtiyaçları için bir gün önceden gitmem gerekiyordu.
Yani ercanla benim.
Manisa’ya gittiğimizde su börekleri ve sarmalarla karşılandık. Midemiz bayram etti beyler ohyyş. Annemi de babamı da çok özlemiştim.
Kaldığımızın üçüncü günü hemen lojmanların yanındaki aile çay bahçesine gittik. burası zaten mahallenin vazgeçilmez yeriymiş. Annem öyle söyledi. Hani genç kızlardan tutun ailelere, arkadaş gruplarına kadar çok güvenli bir mekan. Zaten oturdukları mahalle de çok şirin beyler.
Vay be. Yıllar ne çabuk geçti ki ben artık oraya kendi evim bile diyemiyorum; annemlerin, babamların evi diyorum yabancı gibi sanki.
Babam ercan ile benden iyi anlaşıyordu resmen. O meşhur anılarını ercan’a anlatırken birden gözleri karşıya bir yere sabitlendi.
Karşımda oturan babam birden ayağa fırladı
-cihan?
-rıza!
Birden kucaklaştılar. Arka planı incelediğimde sanırım aynı tepkiyi ben verdim
-bade?!
-ali!
Tamamıyla şoktaydım. Bade. Cihan. Saçları simsiyah ve gözleri masmavi bir kadın. Bermuda şeytan üçgeni adeta. Neyin ortasındaydım ben böyle?
-bade noluyor?
-seni annemlere anlattım. işte babanın mesleğini falan söyledim. Babam daldı konuşmamıza babanın adını falan sordu. Soluğu burada aldık zaten.
Ne yani? Bu kadar kolay mıydı? Babamla babası görev arkadaşı mıydı?!
-nasıl buldunuz?
-pusattan adresi aldık, komşularınız kapıda oturuyorlardı burada olduğunuzu söylediler
Bade elimi tuttu.
-şaşırdığını biliyorum ali. Kader işte
Tesadüflere inanmayan biri buna kader derdi. Ve evet; ben de tesadüflere inanmam. Olayın şokunu atlatamadan kafamı salladım aşağı yukarı, oturduk.
Babam bana döndü
-bak uşağım, biz bu herifle var ya bu herifle aynı donu paylaştık, aynı yatağı paylaştık.
Aklıma kötü kötü şeyler geliyordu amk. sonra yanlış anlaşılmasın diye babam silkinip kendine geldi ve devam etti
-kardeşim cihan benim. Bizi bunla pusuya düşürdüler. Doğuda beraberdik. Orduda da beraber görev yaptık. Doğudayken ikimiz de bekardık, ben annene yazıyorum. Orduya tayinim çıktığında ben evlenmiştim, bu cihan hala bekardı hahahahahah
Sonra ne hikmetse bana hiç komik gelmeyen bir şeye tüm masa güldü. Cihan amcanın bekar olması niye bu kadar ilgi görüyor ve niye bu kadar komik? Biri açıklasın amk. neyse kendilerince güzel anılar diye düşündüm.
Sonuçta doğu görevinden bahsediyoruz beyler gerçekten insan oradayken tutunacak bir dal ve bir dost arar. Ailenizden uzakta, türkiye’nin bir ucunda ve canınız tehlikede düşünsenize. Bu yüzden aralarında bu kadar sıkı bir bağ oluşması son derece normaldi.
iyi ki evlendikten sonra bir daha doğuya göreve gitmemiş babam. Yoksa gerçekten perişan olurduk.
Gırgır şamata almış başını gidiyordu. Annemle elif teyze de iyi anlaşıyorlardı ve sohbet ediyorlardı. Annem sürekli bade ile ikimize bakıyor, elif teyzeye bir şeyler fısıldıyordu.
izin alıp uzaklaştım biraz. Annem ve babama içimden kızdım.
Ecrin’i ne çabuk unutmuşlardı? Ne kadar da mutlu görünüyorlardı?
Sonra kendime kızdım bre gafil! Sen kendine böyle eziyet çektiren birini hala nasıl düşünürsün? Akıl yok mu sende!
Kendimi toparlayıp başak’ı aradım. Hala bade’den haberi yoktu.
-alo ali!
-başağım nasılsın
-hiç aramadın.
-trip atma
-haksızsam söyle!
-haklısın dibine kadar ama sebeplerim var işte
-dersler…
-yemedim ali. Belki 20 senelik arkadaşın değilim ama tanıyorum seni.
-ecrin ile ayrıldık, yeni sevgilim var, ismi bade ve yazlığa o da geliyor
-ali ciddi misin?
-ciddiyim
-sus! Ya sen nasıl kızı bırakıp da başka..
Sözünü kestim
-o benden ayrıldı başak!
Başak cevap veremedi.
-ali ben… çok özür dilerim. Yeni sevgilim var diyince.
-bak bu kızla kafalarımız uyuşuyo tamam mı? Hem benden hoşlandığını o itiraf etti öyle bilmem kaç ay peşinde de koşturmadı, seviyor beni. Babalarımız da arkadaş çıktı. Bilmiyorum başak bu kızla bir şeyler olabilir.
-senin bileceğin iş
-şöyle deme işte! Kendimi kötü hissettirme. Senin bileceğin iş deme onayla ya da kız. Bak yazlığa gelmesini istemiyorsan..
-saçmalama ali! Gelsin tanışalım işte! Ama ecrin’e de çok kırıldım beni hiç aramadı bile. Hiç beklemezdim. Hiç
-gibtir et onu. Hayatımda ecrin diye biri yok benim.
-tamam. Takma kafana
-sakın ecrin’i arama ha. Benim arattığımı düşünür.
-niye ayrıldınız?
-başka birinden hoşlanıyormuş
-işin olmasın onunla bundan sonra. Boşver değmez. Bu yeni kızı umarım gözüm tutar. Hadi görüşürüz birkaç güne…
-hoşça kal -
543.
+2Artık otobüse bindik. Annemler dört köşe olmuştu. Bu arada badeler bizde kaldılar. Gerçekten utanmasalar bizi nişanlayacaklardı.
Babam bin kere nasihat etti.
“aman oğlum kızı üzme, kardeşim gibidir cihan, kızına gözün gibi bak, aman onu yapma bunu etme, yanlış bir şey de yapmayın”
Sinir olduğum nasihatleri sabırla dinledim, vedalaştık.
Yaklaşık 2,5 saat sonra muğlaya vardık. Minik servis gibi bir şeyle de bodruma gittik. zaten adres elimde kağıt olarak vardı. Site olduğu için bulmak zor olmadı.
Yandaki yaşlı teyzeye kendimi tanıttım. “aa seni bekliyorduk evladım” gibisinden bir tepki verdi ve anahtarı bana teslim etti. Çıkarken ona geri verecektim.
Ev son derece güzeldi. Sanırım 3 oda 1 salondu. Önce klimayı çalıştırıp camları açtık çok nemli ve havasızdı. Dolap bomboştu. Bade’ye evde kalmasını masayı kurmasını söyledim. Ercanla ben alış verişe gidecektik. Liste yapmaya gerek yoktu zaten, hiçbir şey yoktu ki…
Alış verişi yapıp geldiğimizde sofra kurulmuştu, acayip güzel şekillendirilmiş karpuz gözüme çarptı.
-bade bu ne?
-karpuz.
-hadi ya? Kim verdi bunu?
-komşu verdi dolaba koyun kesip yersiniz diye ben de kestim işte
Ercan da yanaşıp incelemeye başladı
-afedersin bade ama oha. Çok güzel olmuş gerçekten nereden öğrendin?
-abim öğretti.
Iyyk pgibo berhan amk. valla iyi ki bade ile alakaları yoktu. Bade cana yakınken berhan yabaniydi.
Yarın başak geliyordu ve ercan gerçekten heyecanlıydı.
ilk gün evi yerleştirmekten denize gidemedik. -
544.
+2Ertesi gün terminalden başak’ı almaya gittiğimizde başak ercan’a bir sarıldı ki anlatamam.
Aklıma ecrin geldi ama sonra hemen sildim onu. ister istemez aklımı meşgul ediyordu ama bade vardı.
Üstelik harika bir yazlık ve yakın arkadaşlarım da yanımdaydı.
Ecrin düşünmem gereken son kişiydi. Dediğim gibi artık ondan nefret bile etmiyordum.
Başakla bende kucaklaştım ve evin yolunu tuttuk. Bade yine çok güzel bir kahvaltı sofrası hazırlamıştı.
Kız dengesizin tekiydi. Başka zaman bardakları kırıyordu ve sakarın tekiydi ama şu an karşımda bildiğiniz gurme duruyordu.
Acaba kişilik bozukluğu mu vardı? Yoksa çok kişilikli miydi? Ya da sosyopat mıydı?
Çok saçmaladığımın farkına vardım ve uzaklaştırdım bu düşünceleri kafamdan. Dediğim şeylere kendim de inanmıyordum zaten.
Bade başak’ı görünce cana yakın bir biçimde kucakladı onu. Daha sabahın 10uydu.
Kahvaltılarımızı yaptık, plaja gitmek için hazırlanırken başak yanına çağırdı.
-ali
-nasıl iyi mi?
-lokum gibi. Yani iyi görünüyor şimdilik böyle giderse baya yakınlaşırız biz bu kızla. Hem ben istanbula da geliyorum bak
-çok iyi o zaman
-hep birlikte kalın
Dedi omzumu sıvazladı. Sonra hep beraber plaja indik.
Henüz müthiş kalabalık yoktu. 12den sonra insanlar akın ediyordu halbuki o zamanlar güneş tam tepede oluyordu ve pişiriyordu insanı.
Hep beraber denize girdik ve çok eğlendik.
Her ne kadar o zaman inkar etsem de gözlerim, kalbim, ruhum ecrin’i arıyordu. Aklıma hep o eski dörtlü geliyordu.
Bade uyum sağlamış ve başak-ercan ikilisiyle çoktan dostluk kurmuş olsa bile… -
545.
+2Akşama kadar denizde durduk. Bu gece dışarıda dolşamayacaktık. Duşlarımızı alıp yemek yedik. Yemek işi kızlardaydı zaten.
Gerçi imece usulü yapmıştık işte bir şeyler de…
Bade’yi kenara çektim konuştum. Başak ile ercan birbirini 1 senedir hiç görmediler yalnız bırakalım dışarı çıkalım biz dedim.
Ama bize kalmadan başak ile ercan dışarı çıkacaklarını söylediler.
Öyleyse bir daha bizim gitmemize gerek yoktu. Başak ayıp olmasın diye gelin demişti ama biz ercanla bu baş başa olayını konuşmuştuk bile. Gelmek istemediğimi söyledim ben de.
Aslında dışarı çıkasım vardı ama olsun, nasılsa daha buradaydık.
-
bakircan saat 10 da yayın aç
-
kons dayım iki gündür yok
-
beyler odamda günlerdir yalnızım
-
yeni nesilden inci sözlüğü bilen yok
-
bakircan 20 kişinini olduğu sözlükte başlık açıp
-
ucan kedi gecen gun damar yolumu bulamadilar
-
madem kesin olarak cin var
-
beyler 600 tl para var
-
kıçım pişik oldu
-
tyler dursun silinsin
-
rasim ozan kütahyalı kütahyaya bir kere
-
lafı gevelemekten öte iyice ele
-
beyler resmen adamın kafa derisini soydular
-
türkiyede görünen insan üstü garip cisim
-
bu adamın soy adı nedir
-
bakircan antalyada nasıl kız düşüremedin
-
ben bu dünyanın etrafında kalabalık
-
iki tane işsiz ikisi de yazılımcı amk
-
mehdi geldiyse
-
türkiyede kesin bişeyler oluyor
-
şükru ile haluk kavga etsee
-
abi cocuk salak aw
-
kızla flörtleşirken chatgptden yardım almak
-
baycerrah ifsasisisisisi
-
bakircanın pkk övdüğü entrinin numarası
-
ucan kedi admin olsun
-
gey memoş seni öldürecem
- / 1