1. 26.
    +1
    Altay o sene 1. Ligdeydi, şimdiki adıyla Süper Lig'de. izmir’e geliyordu Beşiktaş. O kadar heyecanlıydım ki, Beşiktaşım geliyor! E, babam da hasta Beşiktaşlı, kesin gidiyoruz! Evdeki Beşiktaş formamı da giyerim, gideriz. Harika olacak!
    ···
  2. 27.
    0
    O gün, babam eve geldiğinde, formamla karşıladım onu. “Baba, bugün maça gidiyoruz değil mi?” “Ne maçı oğlum?” dedi babam. Şaşırmıştım. “E, Altay’la oynayacağız ya baba?” “Ha, o maç ertelendi oğlum. Sonra gideriz. O zaman söz, Ben seni zütüreceğim. Şimdi benim çıkmam lazım.”
    ···
  3. 28.
    0
    Bozulmuştum ama içten içe de mutsuz olmamam gerektiğini düşünüyordum. “Babam diyorsa doğrudur. Hem, söz verdi. zütüreceğim dedi.” Babam, o gün maça gitmişti. Hem de, 8 -2 kazandığımız maç.
    ···
  4. 29.
    -1
    O günden sonra, hiçbir zaman boş yere söz vermedim. Söz verdiğim her şeyi de yerine getirdim.
    ···
  5. 30.
    +1
    Babamın sevinci yüzünden okunuyordu. Eve geldiğinde, söylediği her şeyi unutmuştu. “Nasıl çaktık ama be!” diyordu kapıyı açarken. O gece çok ağladım. Kimse duymadı.
    ···
  6. 31.
    0
    Doğuştan Beşiktaşlı değilim ben. Daha doğrusu, öyleyim sanırdım ama komşumuz işin gerçeğini anlattı bana. Komik bir anı bu, hem biraz duygusallığa ara vermiş oluruz.
    ···
  7. 32.
    0
    TEK Lojmanlarında oturuyorduk. Babamlar, iş dönüşlerinde ya da işe gitmeden (vardiyalı çalışıyorlardı 08.00- 16.00 gibi) muhakkak lokalde “taş dizerlerdi.” Biz çocuklar da, oraya gider bir şeyler içerdik. Hasta Fenerli bir komşumuz vardı. Aziz Amca. Oraya her gidişimde, beni yanına çağırırmış. “Ulan, “En büyük Fenerbahçe” de, sana kola ısmarlıyim!” Ben de çocuğum tabii, hemen bağırırmışım kola için. “En büyük Fenerbahçe”. Hemen kolayı getirirlermiş. Kolayı alıp,”En büyük Beşiktaş, başka büyük yok!” diye bağırıp, kaçarmışım dışarı. Bunu böyle böyle, baya bi yapmışım. Galatasaraylısı, Trabzonsporlusu, Altaylısı, Göztepelisi vs. Onlar da, eğlence olsun diye buna devam ederlermiş. Hepsinden kolaları kapıp, gene bildiğimi okurmuşum. “En büyük Beşiktaş!”
    ···
  8. 33.
    0
    Tabii, babamın buna çok kızdığını bilmezmişim.
    ···
  9. 34.
    0
    Meğer, lokalde babamı kızdırırlarmış. “Senin oğlan Fenerli ha!” Babam da fanatik Beşiktaşlı tabii, çok bozulurmuş. Eve geldiğinde, beni bi köşeye çekip bağırırmış: “Sen benim oğlumsun! Beşiktaşlı olacaksın! Başka takım tutmak yok, yoksa döverim!” Ben de, ağlaya ağlaya kabul edermişim. “Tamam baba, Beşiktaşlıyım ben.”
    ···
  10. 35.
    0
    Doğuştan sandığımız her şeyden emin miyiz? Ben hiç sanmıyorum.
    ···
  11. 36.
    0
    Bu Beşiktaş mevzusunun, arabamızın plakasında da yer aldığını söylemiştim: “35 BJK 87”. Yolda gören Beşiktaşlılar, bize tezahürat yaparlardı. O kadar gururlanırdım ki… Çok severdim arabamızı. Babamın araba sürerkenki her hareketini dikkatle takip ederdim. Direksiyonu tutuşu, vitesi atışı, park edişi… Her şey çok büyülüydü. Bi gün ben de yapacaktım, ben zütürecektim ailemi her yere! O tezahüratları, arabayı sürerken alacaktım! istanbula zütürecektim arabayı, inönü’nün önüne park edecektim!
    ···
  12. 37.
    +1
    O arabayı hiç süremedim.
    ···
  13. 38.
    +1
    15 yaşıma kadar, babam o koltuğa hiç oturtmadı beni. 15 yaşımda da arabayı sattık. Beyaz bi Rover 200 aldık, bi kere sürdüm. 200 m. Sonra kaza yaptık, araba hurdaya çıktı. Ben kafayı ön cama vurdum, bi daha da arabaya hevesim kalmadı. Şu anda sürüyorum, ama hiç keyif almıyorum. Her şey zamanında güzel…
    ···
  14. 39.
    0
    Benim çok şeye hevesim vardı küçükken. Bunlardan biri de tamirattı. Hoş, bu da her erkek çocuğunun hobisidir herhalde o yaşlarda. Aslında bu bile, kültürel ve toplumsal cinsiyet kodlarıyla dolu büyüdüğümüzü göstermeye yeterli bir örnek.
    ···
  15. 40.
    +2
    Tamirat.. Elime çekici alıp, bi çiviyi çakmak bile o kadar keyifli gelirdi ki… Hele babamla beraber bir şeyleri tamir etmek. Çok zevkliydi… Ya da, çok zevkli olmalıdır. Çünkü, bunu da hiç yaşayamadım. Elime en ufak bir aleti bile alsam, babam hemen atlardı; “Sen beceremezsin, bırak.” Ben de bıraktım, artık elimi bile sürmüyorum.
    ···
  16. 41.
    +1
    “Sen beceremezsin…” Çocuğunuzu kayıp bir insan olarak yetiştirmek isterseniz, bu cümleyi kurmanız yeterli.
    ···
  17. 42.
    +1
    Hayatta hep kendi yolumu kendim açtım. Maddi konular dışında, babamdan pek yardım gördüğümü söyleyemem.
    ···
  18. 43.
    +1
    Bu kendi yolunu açma, kendi kendine yetme konusu, farkında olmadan içime yerleşmiş aslında. 4 yaşımdayken, kendi kendime okumayı öğrenmişim mesela. Televizyonda Susam Sokağı vardı o zamanlar. Oradan öğrenmişim. Bi gün, evde gazeteyi sesli okuduğumu duyan annem şok geçirmiş tabii. Önce, fotoğraflara bakıp uydurduğumu sanmış, sonra gerçekten okuduğumu anlayınca çok sevinmiş.
    ···
  19. 44.
    +1
    O zamandan beri, her fırsatta okuyorum. Tek sığınak yerim, kelimeler.
    ···
  20. 45.
    +2
    Zaten, okul konusunda hiç sorun çıkartmadım. Hep takdir getiren öğrenci oldum. Benim için o kadar doğaldı ki… Yaşıtlarımdan çok önce okumayı öğrendiğim ve çok da kitap okuduğum için, basit gelirdi dersler. Hiçbir zaman eve koşa koşa zütürmedim karnemi. Eve gidince, karnemi ortaya koyup, kitap okumaya dönüyordum. Sadece kitap da değil gerçi, yere serilen gazeteler, dışarıda bulduğum kâğıtlar, dergiler… Ha bi de, dönüp dolaşıp okuduğum dünya klagibleri… Babamın hediyesi…
    ···