1. 201.
    +1
    Arabada, yanımda bitkin bir şekilde oturan adama baktım. Bu adam benim babam mıydı? Hani, bize kan kusturan adam? Bu küçücük adam? Başkası bana bunları anlatmış olsa, o anda hayatta inanamazdım. Bu adam bunları yapmış olamazdı… Eve gidene kadar, içime attım bütün gözyaşlarımı. O günden sonra, babamın yaptıklarına aldırmaz oldum. Ben ondan güçlüydüm.
    ···
  2. 202.
    +1
    Ben babamdan güçlüyüm.
    ···
  3. 203.
    0
    okuyan herkese teşekkürler... yarın görüşmek üzere...
    ···
  4. 204.
    0
    @208 @209 geliyo birazdan
    ···
  5. 205.
    0
    Çoğu toplumda, özellikle bizimki gibi geleneksel yönü ağır basan toplumlarda, baba figürü çok katı bir figürdür. Ondan izin alınır, bir şey itiraf edilecekse en son ona söylenir, o duymasın diye kırk takla atılır vs. Annelerin, çocuklarını korkutma biçimidir: “Bak, baban kızar ha!” Hemen hemen her şeyde olduğu gibi, annelerimizin bile sorgulamadan kabul ettikleri ve çocuklarına da aktardıkları bir durumdur baba. Bizdeki durumsa biraz daha farklı.
    ···
  6. 206.
    0
    Ben, hiçbir zaman babamdan izin istemedim.
    ···
  7. 207.
    0
    Çocukluğumdan beri, babama saygı duymadığımı içten içe hissediyordum, bunu kesin bir şekilde fark etmem ise ortaokul yıllarıma rastlar. Hepinizin bildiği gibi, ergenliğin yavaştan kendini hissettirmeye başladığı yıllardır bu zamanlar. Çocuk da değilsin, yetişkin de değilsin; vücudunda ve pgibolojinde bariz değişiklikler oluyo, bunun sinir stresi sana yansıyo, bu da yetmezmiş gibi sorumlulukların artıyo, hazırlanman gereken sınavlar maratonuna girmeye başlıyorsun vs. Tabii, bu dertlerin yanında bir şeyleri de sorgulamaya başlıyorsun.
    ···
  8. 208.
    0
    Aileni.
    ···
  9. 209.
    0
    Aile dediğimiz kavram, zihinde hep huzurla eşdeğerdir. Bir şeylerden kaçtığımızda, sığındığımız ya da sığınmak istediğimiz ilk yerdir. Kendimizi güvende hissetmek için ona ihtiyacımız vardır. Daha doğrusu, aile diyince aklımıza gelen, olması gereken, “ideal” olan kavram budur. Ancak, her idealde olduğu gibi, bunda da gerçeklerle idealler çoğu zaman birbiriyle çakışmazlar. Bu, büyük bir sendromdur.
    ···
  10. 210.
    0
    Bir de ergenlikle birleşince.
    ···
  11. 211.
    +2
    işte ben de, ergenliğimde bununla yüzleşmiştim: Ben ailemle neden huzurlu değilim? Aile dediğimiz şeyin huzuru olmadıktan sonra ne anlamı var? Neden, tek bir gün bile huzurlu bir şekilde odamda oturup ders çalışamıyordum? Neden, içerden bir ses gelirse müdahale edebileyim diye kapımı aralık bırakmak zorundaydım? Neden, bu evin çocukları, dikkat edilmesi gerekenleri ben ve kardeşim değildi de, annem ve babamdı? “Çocuksu davranış” dediğimiz şeyi, neden biz “çocuk”lar yerine, “büyük”ler yapıyordu? Bu sorularla doluydu zihnim.
    ···
  12. 212.
    +1
    Ders kitabının başına oturduğum her zaman.
    ···
  13. 213.
    +1
    Bu sorgulamalar sonunda, şaşırtıcı bir gerçeğe ulaşmıştım: Bu insanlar, çocuk gibi davranıyordu, bense büyük gibi. O halde, onlara saygı duymak için hiçbir sebebim yoktu. Madem onlar beni düşünmüyordu, benim için huzurlu bir ortam yaratabilmekten acizlerdi, ben de onların boyunduruğu altından kurtulacaktım. Evet, maalesef maddi açıdan onlara bağımlıydım; malum, ortaokuldaydım, ama maddiyat dışındaki her konuda kendi kurallarımla yaşayabilirdim. Madem onlar anne ve babalık yapamıyorlardı, ben de onların çocuğu gibi davranmayacaktım.
    ···
  14. 214.
    0
    Çocukluktan keskin bir kopuş anıydı.
    ···
  15. 215.
    +1
    Bazen olur, bir anda beyninizin içinde bir ışık patlaması olur. Düşündüğünüz şeylerle ilgili olarak, bir anda o kadar basit ve kesin bir sonuca varırsınız ki, içinizden gülmek gelir bu sadelik karşısında. Karmaşanın içindeki sadelik… Hayatın her alanında olduğu gibi, diyalektik bir ilişkidir bu. Benim için de, o an öyle olmuştu. O evin içinde, ilk defa huzurluydum. Hapishanenin içinde kendini özgür hissetmek gibiydi bu. Ve çok rahatlatıcıydı.
    ···
  16. 216.
    0
    O günden sonra, hiçbir şey için izin almadım babamdan.
    ···
  17. 217.
    0
    Annemden zaten izin almama gerek olmuyordu. Bilirsiniz, çoğu anneden izin almak daha kolaydır. Sırnaşırsınız, öpersiniz, bi şekilde ikna edersiniz. Ama biraz önce bahsettiğim “baba” figürü o kadar serttir ki, özellikle erkek çocuklar için, bunları yapmaktan kaçınırsınız.
    ···
  18. 218.
    0
    işte ben bu baba figürün yenmeyi başarmıştım. Zihinde başlar her devrim.
    ···
  19. 219.
    0
    Kendi küçük devrimimi tasarlamaya başladım. Nasıl davranacaktım? Kolay bir iş değildi kuşkusuz, ama yapmaya mecburdum. O yüzden, nereden başlayacağımı düşünmeye başladım. Ve burada, tabii o zamanlar bilinçsiz bir şekilde, toplumun erkeklere verdiği avantajdan yararlanmaya karar verdim: Gece dışarı çıkabilme özgürlüğü. Önce bununla başlayacaktım.
    ···
  20. 220.
    0
    ilk günlerde, akşam saat 9- 10 gibi eve gelmeye başladım. Babam, “neredeydin?” diye sorunca, her seferinde “dışarda” demeye başladım. içimden o kadar çok gülüyordum ki. Sonra, bunu çeşitlendirmeye başladım.
    ···