bir orospunun hakettiği sonu

bu sefer değişik hissetmiştim oturdum balkona, sabaha kadar sigara içtim. düşündüm, sorgulamaya başlamıştım bişeyleri. çok bariz bişey vardı, ciks güzel bişeydi ama ben bu dıbına kodumun karısı yüzünden hiç zevk alamıyordum. bu sefer yalnız da kalmıştım. tamam dayımı sadece 4-5 ay gördüm en son ama en çok da onun desteğini hissedememek beni güçsüz hissettiriyodu. bu kızın ağzına sıçmıştım ama gene de hıncım geçmemişti. kadınlardan nefret ediyodum bi yandan, bi yandan da ekgibliğini hissediyodum. 3-5 aya kalmadı herkesin kolunda bi hatun gezip dolaşıyolardı. hem onlara hem de kız arkadaşlarına ayrıca uyuz oluyodum. kız arkadaş olsun diyodum ama iş dönüp dolaşıp gene cikse gelcekti bunu istemiyordum. çok karışmıştım aslında istiyordum ama yapamıyordum. uzaklara baka baka sabahı ettim.

ilkten insan olmaya başladım sanmıştım böyle düşünerek ama çok daha tehlikeli bi duruma doğru gidiyodum. arkadaşlarımın kız arkadaşlarına karşı gittikçe nefret birikmeye başlamıştı. sağda solda yalaşmaları hepsini gözümde huur yapıyodu. ve de hepsine ağzının payını vermek istiyodum. gelip yavşayan bir sürü kız vardı ama ben bunlara takıyodum. hele bi de bir organizasyon yapcakken arkdaşlardan birisi yalaşıp yalaşıp ben eceyle ben mügeyle olcam gelemicem diyince iyice fitil oluyodum. ankarada yalnızdım ama tahmin etceğiniz üzere, tehlikeli sularda yüzmeye başlamıştım bile.

binler yarın iş var ben yatıyorum. toplantı moplantı olcak erken kalkmam lazım. yarın akşam 11 e doğru gelcem. dinleyen ve şuku veren binlere iyi geceler.

gençler selam.

son entry lerinizi okudum da iyice mallar dolmuş buraya. özellikle tekrar tekrar söylüyorum inanmayan olursa gibtirsin gitsin uğraşamıcam.

polis konusunda mal mal bişeyler yazmışlar. yazdığım gibi polisler telefonu açtı mı açıp da bişey konuştu mu bizim hiç haberimiz olmadı. bizim bildiğimiz yengemin aramış olduğu ancak telefonu açan olmadığıdır. eğer olur da bir gün nezarethaneye düşerseniz görürsünüz, o kadar prosedürlere uyulmuuyo. bizde adam yumruk da attı, eşyalarımıza el de koydu, bizi 2 gün içeride de bekletti. bunları yapmaya hakkı yoktu ama biz de sesimizi çıkarmadık zaten. benim yaralı olduğumu biliyodu zaten, eğer büyük bi tak işlemiş olsak bizden daha çok yaralanmış birisi olcağını ve onun da polise ulaşcağını düşünerek bizi orada bekletti diye düşünüyorum. bi olay çıkmayınca da saldı bizi. neyse bu kadarını düşünemyen am kafalılar için neden açıklama yaptım bilmiyorum ama bi daha saçma sapan tespitlerinize açıklama yapmıcam çünkü inanmayanlar kesinlikle gibimde değilsiniz haberiniz olsun. gerçekten gibe sürülcek aklınız yok.

neyse çok yazamıcam zaten bugün ama az da olsa ilerleteyim. yakında yolcuyum, gitmeden anlatmak istiyorum hikayenin hepsini. aslında bu biraz da vicdanımı rahatlatmak için. beni tanıyan kimsenin bilmediği bu olayı beni tanımayan herkes bilsin istiyorum. siz bildikçe yaptıklarımın sebepleri olduğunu bilen insanlar olduğunu görüyorum ve rahatlıyorum.

cenk vardı benim en yakın arkadaşlarımdan bi tanesi. bir de kız arkadaşı vardı. cenk sürekli saçlarını 2 numara vuran, kalıplı benim gibi önceden baya bi basket oynamış şimdi de birlikte body building yaptığım bi arkadaşımdı. herşeyi birlikte yapardık bu muallakyle. sonra kız arkadaşı oldu bunun. kız arkadaş olunca, haliyle o kadar şey yapamaz olmuştuk. kız sürekli bunu sömürüyodu, sürekli yanında olsun istiyodu. üstelik de kızı hiç gözüm tutmamıştı o huurlardan hiç bi farkı yoktu, bizim elemanın kanına girmiş resmen ağzına sıçıyodu. bizimki de bildiğin aşık olmuş her bi dediğini yapıyodu bunun.

kızı her gördüğümde içinde nasıl bi huur var bi ben bilirim diyodum içimden. kız sanki ona karşı bakış açımı yavaştan anlıyor, bana karşı biraz tedirgin davranıyodu. bi şekilde bu kızın huur olduğunu göstermem gerekiyodu sanki. evet kendime yeni edindiğim iş buydu. cenk birlikte gittikleri yerlere beni de çağırırdı önceden ama ben giblemezdim. kızdan hoşlanmıyodum ve kızın her yaptığı malca davranış beni ortamda bi anda buz gibi ediyodu. ama sonra verdiğim karardan beridir, bunlarla birlikte takılmaya başladık. gün geçtikçe kızla samimiyetimiz arttı. ara sıra msn den dertleşmeye falan başladık. bu sürekli neden senin kız arkadaşın yok sana bi kız arkadaş bulalım falan diye söylüyodu. ben bu şekilde iyi olduğumu, sevgili olmak için çok daha yumuşamam gerektiğimi söylemiştim. ben bunu aslında arka planda hatunlara yaptığım şeyleri düşünerek söylemiştim. bu bu lafımı kafaya takmış ne demek istediğimi anlamamıştı. sonra alakasız yerlerde hatırlatmaya başladı.

tabi ki anlatamıyordum olayın iç yüzünü. öylesine alelade söylemiştim bu lafı ama, şimdi kız mal mal ısrar ediyodu. kendine eğlence mi arıyodu bilemememiştim. bigün 3-5 arkadaş benim evde toplandık içiyoruz geyik yapıyoruz, takılıyoruz kısaca. ben mutfağa bunlara çerez getirmeye gittim. bu kız da su almaya gelmişti. elimde çerez hazırladığımı görünce ooo sert erkeğe yakışıyo mu hiç dedi. artık sıkılmıştım bu muhabbetten. dedim çok üstüne gittin ne olduğunu bilsen bu kadar söylemezdin bence dedim. ne olabilir ki dedi. artık gibimde değildi ne tepki verceği o kaşınmıştı. dedim ki kızlarla bi sevgili gibi nazik sevişemiyorum malesef canım dedim. o duygusal moda geçemedim henüz dedim. biraz bekliyodu gibi sanki bu cevabı, biraz da şaşırdı sanki ama tam anlamadım o sırada ne düşündüğünü. şöyle ayaklarımdan yukarı gözünü gezdirdi, e o biraz da kızların suçudur dedi. bu vücutla pek duygusal düşünemez insan bence dedi. evet yanılmamıştım tam bir huurydu bu da.

baktım zaten kız yem atıp duruyo, benim de bunun huurluğunu ortaya çıkarmaya niyetim var, başkasından mı duydun yoksa senin şahsi düşüncen mi dedim ve direk olaya girdim. beklemiyodu böyle bi soruyu kem küm etti. yok yani şey ben başkasının gözünden bakmaya çalıştım bilmem ne dedi. ben de kötü bişey demedin ki ben de sana o gözle baksam farklı bişey düşünemezdim mesela dedim. bunu demekte utanılcak bişey yok dedim iyice verdim gazı. bu telaş yaptı, neyse ben içeri geçeyim dedi bardağını almadan geçti içeri. eğer yanlış düşünmüyosam şu anda aşırı heyecanlı diye düşündüm ve bi şekilde yavaş yavaş üstüne gitmek istedim. aldım bardağı geçtim içeri, bunu unutmuşsun dedim. bardağı verirken bunun gözlerinin içine içine baktım, iyice de el teması kurarak tahrik etmeye başladım.

şimdi tek sorun bunu izleyip gerçekten istediğim yönde etkilendi mi izlemekti. ama o içgüdüsel duygularından kurtularak sevgilisini düşünüp pişmanlık duymasını istemiyordum. en kısa zamanda harekete geçmem lazımdı. bütün gece boyunca bunun gözlerine baktım, uzaktan laflar ettim, ve sürekli tahrik olmasını sağladım. iyi de bir plan yapmıştım.

o andan itibaren ben çok içmemiştim, bunlarsa kör kütük sarhoş olmuşlardı. ve biliyordum bende kalmıcaklardı çünkü yarın erken kalkcağımı işlerim olduğunu söylemiştim. ama sarhoş olduklarından pek bişey hatırlamadılar. hiç affetrmedim, hadi bakalım gençler dükkanı kapama vakti dedim. öküz gibi sarhoş olmuşsunuz lan toparlanın da sizi ben bırakayım dedim. öyle mal olmuşlardı ki hiç bişeye itiraz etcek güçleri yoktu. aldım bunları tek tek evlerine bırakmaya başladım. bilerek en sona hatunu bırakıyodum.

hatunla yalnız kalınca gene başladık konuşmaya. işi bunun evinde görsek olmazdı. ev arkadaşları vardı, üstelik sevgilisini tanıyorlardı. ama zaten kızdan yeteri kadar pas almıştım, bi şekilde usulünce konuyu oraya getirmem lazımdı. gibtir çevirme var ileride dedim. durdurdum arabayı otobanın ortasında. yakalanırsam bu sefer 2 yıl kaptırırım ehliyeti dedim. hani nerde dedi, ileriyi gösterdim, zaten hiç bi tak gördüğü yoktu. göremedi ama boşverdi. napıcaz şimdi dedi. ben jipi otobanın ortasında bırakamam şimdi dedim. senin gibi birini de yalnız başına bu saatte taksiyle yollayamam dedim. neler geliyo insanın başına dedim. mala bağladığından mı yoksa istekli olmasından mı anlamadım, ne desem hemen inanıyodu.

arkada bi cep var oraya geçip park etcem biraz bekleriz polisler gidince devam ederiz dedim. çektim arabayı cebe, geçtim arka tarafa bunun yanına. yanına geleyim de orada sıkıntıdan ölme bari dedim. sence dedim, madem söyledim artık, benim gibi biriyle sevgili olmak isticek kızlar var mıdır dedim. ne açıdan dedi. yani işte dedim ya, pek duygusal olamıyorum bi kere bi kıza karşı tutkuyla dolunca dedim. manyak mısın dedi kızlar böyle biri olsun diye can atıyo dışarıda biliyo musun sen dedi. ama dedim senin gibi hatunlar da hep tercihini duygusal adamlardan yapıyo dedim. görünüşte cenkle aşağı yukarı aynısınız, her kızın hayali zaten öyle yapılı bi sevgili bulmak ama senin dediğin ekstra oluyo zor bulunuyo dedi. hem belki sen de sonradan normale dönersin dedi, sevgilin olmadığı için bilemezsin dedi. elimi bunun saçına attım, o zaman yemeği sevgilinle tatlıyı diğerleriyle yiyosundur belki dedim. (ben dokununca buna bu hemen telaş yapıyodu. artık daha da sabretmeme gerek yoktu.) haklısın galiba dedi. belki de bu yüzden tatlı hep yenmiyo ama hep hayal edilen oluyo dedim. elim artık bunun boynundaydı, ve bu salak gözlerini kapamaya başlıyodu. göğsündeki heyecanı hissetmiş gibiydim. kızıl saçları sokak lambasının altında parlarken, bu köşeye kısılmış serçe gibiydi, kıpır kıpırdı ama oynayamıyodu. içindeki huurluk orada ciksten başka bişey istemiyodu çünkü.

deli oluyordu ama bir türlü bu suçun sahibi olmak istemiyordu. suç ayrı heyecanlandırıyo, tahrik ayrı heyecanlandırıyo, içindeki huurluk ayrı heyecanlandırıyodu. gözleri kapalıydı, eğildim dudaklarına öpmeye başladım bunu, gözlerini tamamen kapadı ama sıkı sıkı, korktu, görmek istemiyodu sanki ama ölesiye devam etsin istiyodu. elimi bacakalrına attım. elbisesini yavaşça yukarı doğru soyarken bu heyecandan ölcek gibiydi. askılıydı elbisesi zaten. çıkardım askıları, utandı ilkten, arabanın içini göreceklerinden korktu, tuttum ellerini izin vermedim. korkusu heyecanı huurluğu aynı anda ve gittikçe şiddetlerek artıyodu.

soydum bunu onca karşı gelmesine rağmen, o kadar güçsüzdü ki. sabaha kadar kanırta kanırta seviştik bununla. kalçaları sıkmaktan morarmıştı belki, göğüslerinde sakal izleri vardı sanki, kırkırmızı olmuştular. nerdeyse sabah olmuştu belki ama bunun vajinası hala ıslaktı hala arzuluyordu, gözleri hala açılmıyor, rüyası hiç bitmesin istiyodu belki de. işin zevkini alınca işte kadınlar böyle huursunuz dedim. açıldı gözleri, anlamadı ne olduğunu, halbuki az önce kendini kaybetmiş bi şekilde benden bir parçaydı. suçluluk duygusunu yitirmek üzereydi belki ama öyle bişey demiştim ki, şimdi tek hissettiği suçluluktu. çekti dudaklarını. sadece bakabildi. işte bu yüzden sizinle sevgili olmuyorum dedim. siz sadece gibişi seviyosunuz ben sadece gibişi seviyorum, ve sen az önce en sevdiğim arkadaşımı aldattın sırf bu tutkun yüzünden dedim. otobanın ortasında, çırılçıplak ve de savunmasız bi halde hiç beklemediği bu laflar ona çivi gibi çarpıyodu.

onun bu pişmanlığı, anlam verememesi beni iyice zevke getirmişti, boşalasım geliyodu, hala bunun içindeydim ve hızlanmaya başladım. bu sadece ağlamaya başladı, ben hızlandıkça bu ağladı. ben boşalıp bunun içinden çıktığımda elbiselerini giymeden sadece üstüne aldı. yüzünü sakladı. sanki kimseye gözükmek istemiyodu. aradan bikaç dk geçti. giyindi bu üstünü, başı idam cezası almış suçlular gibi öne eğik, neden yaptın bunu bana dedi. dedim sana dedim, senin için normal duygular besleyemiyorum ben dedim. kabul et sen de benimle bunun için birlikte oldun dedim. eve gitmek istiyorum dedi. uşağınız yok hanfendi dedim, düzgünce rica edin zütürürüm ben zaten dedim. işim bitti nasılsa dedim. sen şimdi sevgiline gidersin dedim, seninde benle işin bitti şimdi sıra duygusal olmakta dedim. yeter! lütfen! dedi. gittim bıraktım bunu evine. sonra bi daha ne benim ne de cenk in yanına yaklaşmadı. ayrıldılar ertesi gün. anlatamadı hiç bişey. bir huur kendi iç hesaplaşmasını yaşamalıydı, yaşıyordu da. o ilk kahkaha aslında kendinin ne halde olduğunu bilmeden atılmış bi kahkahaydı. asıl komik olan, huurnun parayla kendi vücudunu pazarlamasıydı, çok zavallıca bişeydi bu. o ilk huurya bunu anlatamamıştım ama, bugün bir tanesi çok iyi bir şekilde öğrenmişti bunu. huurlar hep böyleydi, hep çok güzel, hep çekici, hep huur!

canım sıkıldı gene, ne zaman bu olayı düşününsem yaşadığım sıkıntı gibi. yarın devam ederim.

panpalar geldim. başlıyorum anlatmaya

bu son olay hiç normal bi olay olmamıştı. kızın birden ayrılmasına anlam verememiş üstelik onu deli gibi sevdiği için adeta yıkılmıştı. ben olayın bu kısmını hiç düşünmemiştim. tek amacım huurların zarar görmesiydi ama bu sefer en yakınımdakine de zararım dokunmuştu. evet kız çok güzeldi, her erkeğin hayal ettiği bi kızdı, ama cenk de ona göre bi adamdı, istese gene bulurdu onun gibisini. gel gör ki bunu o anlamıyodu, kendini içkiye veriyodu, ölü gibi dolaşıyodu etrafta. nedense benim içim sonuna kadar rahattı. amk o kız bugün bana vermese yarın gene başkasına verip bu çocuğu aldatacaktı diyodum hep içimde. haksız da değildim. sırf güzelim diye her canının çektiğini elde ederim diye düşünüp gider verirse bi kız, sonra normal bi şekilde sevgiline dönüp hayatına kaldığın yerden devam etmemeli diye düşünüyordum.

neyse amk, bu olay beni çok de fena etkilemişti kısaca. bu yüzden artık arkadaşlarımın sevgililerine dokunmama kararı aldım. ama seziyordum. bunların %99 u huurydu.

bi süre elimi eteğimi çektim bu işlerden. 2. sınıfın başındaydık. babam zaten bi yandan zorlamaya başlamıştı, neymiş efendim okul vaktindeyken başlamalıymışım şirket işlerine yoksa şirketlerinden bana verdiğinde gözü arkada kalırmış. bu işlerle uğraştım biraz. babamın çok yakın bir arkadaşının babamla birlikte ortak olduğu güzel bir oteli vardı. orada yönetici olarak çalışıyordum. pek çalışıyordum da denmez ya takılıyordum insan yönetmeyi öğreniyordum. gel gör ki huur dediğin, insanın karşısına her zaman her yerde çıkıyormuş. iş yerinde azıcık rant sağlıcam diye kendini ona buna pazarlayan, zütünü başını açan huurlar vardı, tabi türküz ya, etrafında da bunlara istihdam sağlayan huur çocukları vardı. otelde neler döndüğünün az çok farkındaydım. en çok sinir olduğum da bi tane evli çift vardı orada tercüman olarak çalışan. bence hatrı sayılır paralar veriyoduk bunlara, ama kadın kısmı yetmiyordu, ne zaman bi kongre toplantı vs olsa, ne zaman bi iş adamı gelse içine düşcek gibi yavşıyodu. yemeklere çıkıyodu, yemeklerden sonrasını bilmiyordum ama belliydi ne olduğu. kimbilir bi ihtimal belki diyerekten kaç kişinin koynuna girdi amk huursu.

her gün bunun kepazeliklerini gördükçe sıradakinin bu olduğunu seziyordum. söz konusu gene paraydı, ve bunun için kendini pazarlıyodu, böylece iyi bi yere gelcek belki de kocasını hor görcekti. bu huurya kocasının değerini bildiricek ama o anda kocasını kaybettircek bişey yapmam lazımdı. cenk in sevgilisini ben tahrik etmiştim ama bu büsbütün ayakta gibiyodu adamı. bi gün fransadan çok önemli misafirler gelcekti ve kaldıkları süre boyunca yakından ilgilenmemiz gerekiyodu. benim fransızcam çok iyi olduğu için bu heriflerle ben ilgilencektim. bütün organizasyonu ben yapıp, en yetkili kişi olarak ben olcaktım başlarında. bu hatun da biçilmiş kaftandı benim için bu görevde. hem gönlünü hoş tutmayı biliyodu müşterilerin (dekolteli giyinip, yavşayıp konuşarak), hem de ağzına sıçmak için iyi bir fırsattı.

hem sürekli adamlarla masaya oturcağım zaman bunu yanıma alıyordum, biraz ben biraz bu konuşuyodu adamlarla. bazen adamları yemeğe zütürüyoduk çok lüks mekanlara ve oradan geç saatlerde dönebiliyoduk. bir gün gene böyle bi yemekten dönerken arabada yalnız kaldık bu hatunla. selen fransızcan çok güzel çok iyi iş çıkarıyosun dedim buna. hatta seni dış görevlerde kullanmak lazım, buralar için çok fazla iyi bu fransızca dedim. veriyodum gazı alttan biliyodum hırsı vardı. ve hırsı uğruna her taku yapardı bu karı. başladı bu artık sallıyo mu yalan mı söylüyo bilmiyorum, işte zamanında televizyonda simultane tercümanlık bile yapmışmış, çok seviyomuş, zaten senede bi kere gidermiş fransaya. bu böyle salladıkça ben şaşırmış gibi yapıyorum işte tam aranan insanmışsın da haberimiz yokmuş falan demeye başladım. öyle ki ben daha buna anlatırken ayaklarının altındaki fırsatları, bunun amı sulanmaya başlamıştı bile. otele döndük, toplanıyoruz dönücez artık, artık o kadar emin olmaya başlamıştım ki hatunların huurluklarından, tuttum bunu kolundan. bana bak dedim, kendine yazık etme buralarda, açık açık söyle bana yurt dışında çalışmak istiyor musun istemiyor musun dedim.

kim istemez ki mert bey dedi. çok da alımlısın dedim, seni daha yakından tanımak istiyorum dedim, senin için bütün bu kapıları açabilirim dedim. huur o kadar tecrübeliydi ki, bu küçücük imada bile anlamıştı ne demek istediğimi. ben sizin için herşeyi yaparım, mutlu etceğimden de emin olabilirsiniz dedi. sizli bizli konuşarak mı dedim. şu anda iş alanındayız, daha yakından tanırken aşabilriz bunları dedi. kim kimi tavlamaya çalışıyodu anlamamıştım amk. oracıkta soyun desem soyuncaktı sanki huur. o zaman neden erteliyoruz ki dedim, bardan bi şişe sağlam bi şarap aldım, bu daha şarabı görünce sarhoş oldu zaten, terasa çıkalım mı hem tanışırız hem de günün yorgunluğunu atarız dedim. huur düşünmedi bile. valla nasıl iyi olur tahmin bile edemezsiniz dedi.