1. 51.
    +5 -1
    hala kaldırdığım hatun diyorsun oğlum sen bir dallamasın böyle türk kızını bulmuşsun ananı avradını soyunu sopunu okulunu yatağını döşeğini ingilizce öğretmenini evini yurdunu yoğurtlayarak gibeyim senin bin kurusu.

    insanları dinlemeyi anlamayı değer vermeyi değer bilmeyi ne zaman öğreneceksiniz bilmiyorum amıan kodumun doyumsuz binleri.

    ille de slav desem de böyle seven hele bir de iri bir karı bulsam dakikasında nikah basarım milliyetine bakmadan.

    boyumuz aynıymış demek ki bahar aranan kanmış...
    ···
  2. 52.
    +6
    bu başlıkta, bu sanallıkta, en gerçek dertlerimizle buluşmamız, kendi içimizde paylaşımlara girmemiz ne kadar güzel... iyi ki buradasınız lan, seviye göklerde amk...
    ···
  3. 53.
    +6
    farkındaysanız, paylaşımlara da sohbete de katılıyorum. bazılarınız diyebilir yazsana amın oğlu laf yetiştireceğine, diye... oysa ben, bu paylaşımı çok seviyorum, kendi içinde ilerliyor, hop uzun bir şeyler yazıyorum, burdaki iletişimden ilham alıyorum... o yüzden acele et demeyin, bu başlık günlerce bizim yuvamız olacak binler...
    ···
  4. 54.
    +6
    ve 1 ay sonra... telefon odamda, biz yine salonda takılıyoruz arkadaşlarla... bi ara, gidiyorum odaya, gözüm artık pek ihtiyacımın kalmadığı telefona takılıyor, bi bakayım diyorum alışkanlıkla. bakıyorum, 2 cevapsız arama, o numaradan... yetti be! diyip, blogumuza aşağıdaki satırları karalıyorum:

    bu hayatta her şey insan için… acılar da, sevinçler de, yaşamak da, ölüm de… her şeyi tatmalı insan, yaşadıklarından korkmamalı, korkan insan bir şey yaşamamış demektir çünkü… denemek gerekir, yenilsen de bir daha denemen gerekir, bir dahaki sefere daha iyi yenilmen gerekir…

    bu dünyaya geldik, hepimizin farklı düşünceleri var buraya geliş amacımızla ilgili; kimisi öbür dünya için bir sınav yeri olduğunu söylüyor, kimisi eğlenmek amaçlı, kimisi birey olma derdinde, bazısınınsa ekmek kavgasından bunları düşünecek hali bile yok… ne düşünürsek düşünelim, kim olursak olalım, karşı koyamayacağımız tek bir şey var: zaman… ister boş boş otur, istersen de bir saniye bile durmadan çalış, o asla yerinde durmaz… babandan azar işitirken geçmek bilmez, sevdiğinle beraberken su gibi akar; gece yolculuk yaparken saniyeleri sayarsın, oysaki seni yolcu edenler için göz açıp kapayıncaya kadar geçmiş gibidir… bu zamanı değerlendirmek bizim elimizde; verimli olarak yaşanılacak süre en fazla 90 sene, bu gerçekten çok kısa…

    insana hiçbir şey bitmeyecekmiş, değişmeyecekmiş gibi gelir… ailen hep oradadır, sevdiklerin yanındadır, ya da tam tersi yapayalnızsındır, bir sıcak gülüşe dünyaları verebilecekken etrafında kimsecikler yoktur… ama bunlar böyle kalmaz, elbet bir gün değişir… i̇nsan bunu bilerek yaşadığında, sevincin yanında acı olduğunu, herkesin ölümlü olduğunu bildiğinde hayata daha güçlü devam ediyor… öyle ya; hiçbir acı kalıcı değil… bu olmasaydı, insanlar sevdikleri öldüğünde, onların ardından asla yaşayamazlardı, ama yaşıyorlar işte… bu demek değildir ki onlar hemen unutuluyor, özlenmiyor; o özlem hep baki kalsa da, acının o yakıcılığı kalmıyor demek ki… bunu unutmamak lazım: kim olursak olalım, o kaçınılmaz sona doğru hızla gidiyoruz, başımıza her acı gelebilir, bunu bilerek yaşamak gerekiyor… bunlar çok beylik laflar gibi görünse de, bu basit gerçekleri unutuyoruz ve kendimizi hiçliğe atarak orada ömür tüketiyoruz…

    herhangi bir sebepten acı çeken insan, aşk, ayrılık, ölüm, hastalık, ne olursa olsun, şunu bilmeli: benden çok daha kötü durumda olanlar var… sen burada “adam beni terk etti” diye ağlarken, insanlar irak’ta, afganistan’da, somali’de “bugün burada kim ölecek” diye düşünüyor… ya da “babam bana ipod almadı” diye kendini helak ederken, doğu’da bir çocuk “yemek yiyebilecek miyim” diye kaygı duyuyor… evet, herkesin yaşam standartları farklı, herkesin hayattan beklentileri farklı, kabul; ama bir de dünyanın gerçekleri var… acı, bir yere kadar çekilir; bir müddet sonra aynı ağırlığıyla devam ediyorsa, ya verilen kararda sorun vardır, ya da insan bu acıdan zevk alıyordur… her şeyle yaşamayı bilmek lazım, sevdiklerimizin değerini bilmekle başlamak lazım… i̇nsan sevdiğini, özlediğini, pişmanlıklarını, kırıklıklarını sevdiklerine söylemekten kaçınmamalı, önemli olan “sevebilmek”tir çünkü… sevmek, sevilmekten çok daha onurludur; çünkü bir tek ondan emin olabilirsin… bunu yapabiliyorsan, bu dünyaya bir imza attın demektir… kimi sevdiğin önemli değil; belki buna layık biridir, belki değildir; belki işe yaramazın önde gidenidir, belki de dünya tatlısıdır, hiç önemli değil… sevmeyi başardıysan, hayatta istediğin her şeyi başarırsın… o yüzden, her şeye bir tecrübe olarak bakmak gerekiyor; acılara bile… i̇nsan acı çekmeden bir şeylerin kıymetini bilmiyor, hayatın değerini kavrayamıyor… pos bıyık nietzsche amcamızın da ağızlara sakız olmuş ünlü lafında dediği gibi: “beni öldürmeyen şey, beni güçlendirir... ”daha ne acılar var hayatta, daha da güçlenme fırsatları aynı zamanda…

    “böyle bilmiş bilmiş ahkam kesiyorsun da, sen yapabiliyor musun bu dediklerini?” derseniz, zaman zaman, derim sanırım… belki de o yüzden bunları yazıp kendime saklayacağıma buraya koyuyorum, pek ziyaretçimiz olmasa da sevdiklerime ve kendime bir tavsiye niteliğinde kalsın… az çok yapabildiğimiz bir şey bu, umarım hep yapabiliriz… biraz i̇clal aydın tarzı gelebilir şimdi söyleyeceğim, bu durumda itici gelme riski de fazla, ama hakikaten sevdiklerinize sevdiğinizi söyleyin… ne onlar, ne de siz, ebedi değilsiniz…

    son söz: acılarla yaşamayı bilmek önemlidir, bu insanı hayata bağlar… ama pişmanlıklarınızı, sevginizi, özlemlerinizi de söylemekten çekinmeyin… i̇stediğimiz kadar başarılı olalım, en nihayetinde insan sevdikleriyle ve onu sevenlerle olmak ister… o yüzden, bir acıyı kabullenmek başka şeydir, o acıyı güzelliğe dönüştürmek yerine acı çekmek başka şeydir… trafik sloganından aşırdığım ve içine argo kattığım(argo bir dilin zenginliğidir, gerektiğinde şiddetle kullanınız!) bir sözle bitirelim bu pazar yazısı tadındaki düşünceler bütününü: sevenleri sevelim, sevmeyenleri s.ktir edelim! unutmayın: kimse sizi sevgisizliğiyle üzemez, buna hakkı yok, kim olursa olsun… sakın izin vermeyin...
    Tümünü Göster
    ···
  5. 55.
    +4 -1
    @4 evet 2 sene panpa, hiç ummazdım ben de. hayatımı gibti sonradan..
    ···
  6. 56.
    +3 -2
    üniversitedeyken, bi arkadaşım bi sözlükten bahsetti, o zaman sözlükler bu kadar popüler sayılmaz; canım incimizin isi bile yok ortada(yıl 2008 bu arada). ben de anlamazdım o işlerden, dedim bi gireyim hadi. o günkü basit kararın, bütün hayatımı etkileyeceğini bilmezdim...
    ···
  7. 57.
    +5
    bu arada, nickime bakıp aldanmayın; izmirliyim ama ankarada okuduğum için öyle bi nick aldım. neyse, o aralar izmirden bi kızla uzak ilişkim vardı, pek gibime taktığım da yoktu. izmire gidince yiyisip geliodum sadece. o bana deli gibi aşıktı ama, onun ahı tuttu sanırım...
    ···
  8. 58.
    +5
    neyse, ben bunla konuşmak için msne girdim bi gün, bizim bin yan odada telle konuşuodu. onun da sevgilisi ist. daydı, o yüzden sık sık konuşurdu böyle. girdim msne, kızla yazışıoruz ama hiç içimden gelmiyo amk. dedim bizim sözlüğe bi gireyim.
    ···
  9. 59.
    +5
    mesaj, o kişidendi. tabii benim aklıma amlı olacagı gelmiyo, hiç öyle bi beklentim de yok o siteden. amlı oldugunu belli edecek bi nicki de yoktu. bu yazmış, "nerdesin ki gidemiyosun?"
    ···
  10. 60.
    +5
    bir kaç gün sonra, tekrar girdim sözlüge. biraz da sevmiştim amk yerini, dolanıyodum boş boş. dark spring diye birinden uzunca bi mesaj... kısaca, "ben bahar. benim hesabı sildiler burdaki olaylardan, sadece senin için bu nicki alp girdim. bu benim msn adresim, gel orda konuşalım" yazmış. nasıl sevindim anlatamam... hemen ekledim, saniyesinde msnden konuşmaya başladık...
    ···
  11. 61.
    +5
    izmirdeki kızı iyice boşlamıştım. gerizekalıysa, hala beni bekliyordu. gerizekalı diyorum, çünkü ben o sevgiyi haketmiyordum, bırak da hatamı anlayayım değil mi? yok, hala ilk günkü gibi ilgileniyordu benimle. değiştiğimi fark etmemekte kararlıydı, gelmekte olanı engelleyebilecekmiş gibi...
    ···
  12. 62.
    +5
    benim aklımda ise sadece msndeki gizemli kız vardı. ne bi fotosu vardı, ne de görüşmüştük... o da benim fotomu hiç görmemişti. bu büyüyü bozmaya korkuyorduk belki de... derken, bir gün bu banafotosunu attı. sözlügün bi zirvesinden çekilmiş...
    ···
  13. 63.
    +5
    bi yandan da, her akşam bahar arıyodu beni. defneden haberi yok tabii. bu gittikçe yavşamaya başladı. bi gün msnde konuşurken, yanında kimse var mı? dedi. yok dedim, anında kamera daveti gönderdi. kabul ettim...
    ···
  14. 64.
    +5
    fazla bi muhabbet olmadan kapattık, annesi marketteydi, eve geldi. sonra yine konuştuk telde. beğendin mi dedi, beğendim tabii filan dedim. benim aklım izmire gidince bu kızda buluşmakta, defneyle de yaşıyorduk ama, iki kızla olmanın heyecanındaydım... dedim sana bir şey söyleyecegim, ama yarın.. merak et biraz... nazlansa da, kabul etti...
    ···
  15. 65.
    +5
    çıktm evden, içimde de bi gariplik. kızı tanımıyorum, görmemişim bile... telde konuşa konuşa gidiyorum, baktım orada... kıvırcık saçlı, uzun boylu, hükümet gibi hatun amk. her yer iri. teli kapadı, geldi bi sarılışı var, sanki 40 yıllık sevgilisiyim...
    ···
  16. 66.
    +5
    hatun nası daldıysa artık, benim boyun resmen çürük içinde amk, eve girince aynaya bakınca farkettim. bigiblet yaka kazak giymişim, her şey ortada. bi de baktım, dedemler, annem babam, teyzemler hepsi oturmu bana bakıyo... nerden çıktı bunlar diyorum amk, yannan gibi kaldım salonun ortasında...
    ···
  17. 67.
    +5
    o hali ilk defa bir şeyleri düşünmeme neden oldu.. seviyorum galiba lan dedim... o kadar masumdu ki o anda... ağlıyodu usul usul... zaten bi o anlarda, bi de ben ankaraya giderken o haldeydi... gitme derdi her seferinde fısıltıyla, gitme ne olur... her gidişin bir parçamı zütürüyor, dayanamıyorum...
    ···
  18. 68.
    +5
    güzelce kutladık doğumgününü, ilk defa kutlamş zaten böyle... pek kimse de yüz vermemiş bugüne kadar, o yüzden tüm sevgisini bana yöneltti...
    ···
  19. 69.
    +5
    @169 daşşağını kızlar yesin panpa.
    ···
  20. 70.
    +5
    o yaz da öyle geçti, ama hakikaten o aşkı hissediyorum... bi his var, aşık olanlar bilir, sizi sarıp sarmalayan, güven veren, cenin gibi hissettiginiz bi duygu... o bi daha yakalanmıyo amk, eğer içindeyseniz, kıymetini bilin... bi daha yakalayamıosun onu çünkü...
    ···