1. 26.
    0
    narkotik benim branşım açık verme giberun..
    ···
  2. 27.
    0
    anlat lan zamki
    ···
  3. 28.
    0
    Reserved okuyacağım akşam
    ···
  4. 29.
    0
    güzel betimlemeler reyiz.. takipteyiz.
    ···
  5. 30.
    0
    reserved
    ···
  6. 31.
    0
    oturduk çaylarımızı içtik, çaycı tanıdık olduğundan benden pek para almazdı, ancak buralarda dolaşmamı da pek istemezdi,en son bir lise öğretmeniyle burada yaka paça birbirimize girdiğimizden beri bana temkinli yaklaşıyor.

    banane kardeşim, öğrencilerini giberim onun.ben mi diyorum al ağzına at şu yarım hapı diye ? ben mi diyorum winston içme kubar iç diye. banane dıbına koyayım, gelip buluyorlar soruyorlar.bal reklamları gibi satmıyoruz ya.işimzi düşüyor geliyoruz işte buralara.

    çaycının adını vermeyeyim, malum oralardan olanlar tanıyabilir. çünkü bilindik birisi kendine göre.

    yine de sever beni, çok işimi görmüşlüğü vardır, malımı hiç etmeye çalışan bir bini gece yarısı evinden alıp çay ocağına oturttuğumda gıkını çıkartmamıştı. biraz daha geç kapatmıştı.

    gel gelelim, kalktık eyvallah çektik ona da,yollanmaya başladık.ilk önce yenimahalle tren istasyonuna indik, kimse yoktu, genelde gorilin arkadaşları buraya gelir, ellerinde bişey olmasa da sigara içerlerdi, kaçak trene atlarlardı, atlamadan önce sigara da olsa o esrarlı ortamda bir şeyler içerlerdi.

    daha sonra oradan ayrılıp meydana gittik, durumlara baktık.

    şimdi bu iş öyle bir şey ki,hiç yapmaz diyeceğiniz adam bile atatürk heykelinin önünde lsd satabilir. evde hazırlanmış votkaları pet şişeyle satar ancak, normal votka değildir tabi.

    herkesi anlayabiliyorduk, kimin ne sattığını az buçuk kestirebiliyorduk. kendimize göre muhabbete giriş yöntemlerimiz vardı. satıcı olduğunu düşündüğümüz kişinin yanında muhabbet eder,onu yanımıza çekmeye çalışır, daha sonra yanımıza sokulmak isteyen insanın hayatına sokardık.

    kimseye çalışmıyorduk,biz sadece bu taku içmeyi bilmeyen insanların mallılklarını kullanıyorduk. büyük insanlarla işimiz yoktu, kokain dediğiniz şeyin kafasını patlayan şekerin üstüne pudra ve bir miktar çay katarak yaşayabilirsiniz. ciddiyim,üstüne bir iki bitkisel karışım yaptığınız zaman gerçek bir kafa yaşarsınız. inanmayacağınızı biliyorum, deneseniz de yapamayacaksınız. ancak var böyle formüller.

    satıcılarla bugünlük uğraşmaya gerek yoktu, vardı zaten sermayemiz. önce bakırköyün en nezih binlerinin yetiştiği lisenin önüne doğru yürüdük istanbul caddesine inip...
    ···
  7. 32.
    0
    anlat panpa dinlemedeyim
    ···
  8. 33.
    +2
    minibüslerin önümüzden ard arda geçtiği, etrafımızda nezih insanların sessizce yaşadığı binaların konuşlandığı yarak kürek bir semtte, insanların beyin dalgalarını gibecek şeylerden para kazanmamız fazla komik geliyordu bana.ben bu taku gidip güneşli ssk nın önündeki o umutsuz insanlara, işkur kapılarında hayal kurabilmek için para kazanmak gerektiğini düşünen insanlara satmak istiyordum.

    tek derdi, öğretmeninden azar yemek olan ve tek hayali gelişen teknolojinin son ürünlerini satın almak olan bin kurularına satmak istemiyordum.ama gelir dağılımında adaletsizlik var malum.

    bir huur çocukluğu var. para yanlış kişilerde.

    aslı bu okuldan çok insan tanır, aslıyı da bu okulun yönetiminden çok kişi tanır.en son fizik öğretmeninin zütüne tükenmez kalem soktuğu gün uzaklaştırma almıştı bu okuldayken. hoca ona öğretmenler odasında sigaranın zararlarını anlatırken o açık düğmesine ilişen gözleri görmüş ve masadaki tükenmez kalemi tam zütünün deliğine sokmuştu anlattığına göre.

    hani gavur der ya " in god we trust." yanlış...

    in aslı we trust.

    ona inanıyordum, burada da işleri yürüteceğine emindim. eski okul arkadaşlarından bir kaçı geldi,bir iki kız cins cins bakıp ilerledi. güzel bir kız gelip halini hatrını sordu, tokalaştık.ancak duydukları kokudan tiksindiklerinin farkındaydım.

    üstümdeki koku olmasa ilerde tek derdimin ona bir tek taş almak olacağı bir kadın bulabilirdim buralardan.ama tufan bini gaza getirdi işte... mürüvetime engel oldu bin.

    üç beş eleman bir kaç kız toplam 7 8 kişi toplandık. aslı " ee napıyoruz ? yapalım bir şeyler ne zamandır görüşmüyoruz " dedi. çoğu onayladı, sadece tokalaştığım kız biraz ırım kırım etti aslı onu da ikna etti, onunla arası iyiydi. gittik dersaneler sokağına. girdik bir cafeye. sohbet başladı döndü dolaştı kimyasallara geldi.
    ···
  9. 34.
    +1
    aslı istediği konunun gelip çattığında memnuniyetin doruklarındaydı. efsane bir çıkış bekliyordum, ikna kabiliyeti çok iyidir, simsiyah saçlarını küt kestirdiğinden beri tam bir diktatöre dönmüştü. baştan aşağıya zarifçe zarar vermek için yaratılmış gibiydi.

    emin denen bir eleman vardı, ortamın maestrosu oydu. vardır böyle insanlar alpha male derler. ortam adamıdır.her şeyi onlar organize eder.o da hemen atlamıştı.

    aslıya canının sıkkın olduğunu biraz kafa dağıtmak istediğini söyledi.

    aslı da memnuniyetle cevapladı.

    " emin, senin için grdıbını 10 dan veririm, 4 gramla o dinlediğin gruplarla aynı sahnede yer alırsın gün boyunca."

    emin yarak kürek metal gruplarına bayılırdı. nerede bilinmez bir grup var bulur çıkartır dinler ve dinlediği için kendisiyle gurur duyar ve kızların bu grupları dinlediği için onlara dıbını sunmalarını beklerdi.

    özetle salağın tekiydi.

    aslı devam etti.

    bak bugün denedik bunu arkadaşla - tokalaştığım kahpenin gözünden düşmüştüm, gece beni düşünerek vucuduyla oynaması imkansızdı artık.- buraya gelene kadar amuda kalkmadığımız kaldı. kapanırsın odana yakarsın cigaranı kimse yokken, sonra sen slash ben selamet...

    gibeyim esprini aslı... herkes güldü ben somurttum.

    neyse ilk 4lüğü bu bir onluk 8 8lik bine kitledik.

    amı zütü dağıtıp anasına babasına ağzını yayarak konuşacağına emindim, camdan bile atlayabilirdi kamil.ama gidip arkadaşlarıyla kova yapıp bu malı ziyan edeceğini biliyordum. çaylar içildi zütler gibildi, alışveriş yapıldı. aldık 40 lirayı devam ettik, aslı hırkasının iç cebine koydu parayı. istasyona doğru devam ettik oradan ayrılıp.
    ···
  10. 35.
    0
    Cafeden çıktık, istanbul caddesine yöneldik. aslı bi paket sigara aldı bi bakkaldan. sigaralarımızı yaktık, gemileri karadan yürütüyorduk, bizans askerleri gibiydi tüm bakırköy. onların önünde filikalarımızı koymuştuk ortaya... bizim için 40 lira güzel paraydı. gün içinde yetecek paraydı,eve yatmak için gidiyorduk. yatıp kalkıp gün içinde insanları zehirle imtihana sokuyorduk.

    Bizim kazandığımız para için ayın 20 günü akşama kadar çalışan insanlar vardı,ve ünvanlarıyla gurur duyuyorlardı, yangın merdiveninde sigara içmek dışında atraksiyonları yoktu.

    Bizde de pek atraksiyon olmazdı. işler yolundaydı.

    Aslı aç mısın diye sordu .Açtım,ama bünye olarak değil, zihinsel olarak açtım,bir tavuk dönerle olacak iş değildi, herkesin bana 4 gram için 40 lira vermesini istiyordum. tüm dünyayı tribe sokmak istiyordum.

    Değilim dedim.sen ? Ben de değilim.o zaman ilerleyelim şu istasyona. gittik,yolda carousel in önünde bir iki rapçi gördük, aslı nereden tanıyorsa selam verdi muhabbet ettik bu yürüyen gardırop kılıklılarla, sansar ın da sahne alacağı bir underground parti varmış bakırköy kültür merkezinde hafta sonu. aslı sevinmişti, gidecektik... bir 4 gramlık patrick parasını sansara bayacaktık. aslının mutlu olması için cebimdeki tüm otları ilk gördüğüm polise verip, karşılığında sadece sigaramı yakacak bir ateş dileyebilirim. yeter ki gülsün.

    “Ben havlarsam o ısırır ben uyursam o horlar” der al pacino bir filminde.tam o durumdaydık. birbirimize görünmez kemiklerle bağlıydık.

    istasyona yöneldik.
    ···
  11. 36.
    +2
    korsan kitapçılardan birine doğru yöneldik. aslı " al şimdi bak ne bakacaksan " dedi. güldüm.bir kaç kitap inceledim.hep aynı şeyler... bir cinayet yaratıp hafif polisiye katıp kendi düşünceleri ve yorumlarını serpiştiren yazarların birbirlerine benzeyen kitapları.

    aslı tezgaha geçti,30 yaşlarında bir adam duruyordu tezgahta,

    a - naber irfan abi... napıyorsun ? nasıl gidiyor ?

    irfan bini tedirgindi, tabi tanınan bilinen bir esnaftı. oğlan gibtiğine emindim. karısından bulamadıklarını taksimdeki folloş binlerden bulmaya çalışıyordu.

    i-iyi be aslı nolsun, hayırdır kitap mı bakacaktın.

    aslı bir kitabı aldı cebinden küçük bir poşet çıkartıp koydu içine ve sayfayı açtı. kitabın adı zargana ydı.

    a-evet bu kitabı övüyorlar baya, nasıl okudun mu ?

    irfan daha da tedirginleşti. kitabı kapayıp tezgahın altına koydu. aslıyı kolundan tuttu elimdeki kitabı atıp irfan binine öyle bir baktım ki zütünün gibileceğinden korktu. aslının kolunu bıraktı, genç bir çocuğu çağırdı tezgaha bakması için.

    irfanla karşıdaki banklardan birine oturduk, altımızdan trenler geçiyordu. elbet birisi bu trene kaçak atlardı yenimahalleden diye düşündüm.

    irfan " nedir bu " diye sordu." adı ne ? "

    aslı - patrick

    irfan - patrick mi ?

    ben - patrick işte abi, patrick kluivert. insanı sert bir plaseye çeviriyor dakikada.

    irfan bini güldü,ne kadar bu dedi ?

    gramı 15 dedi aslı. aslıya döndüm. ulan az önce niye 10 dedin der gibi baktım, giblemedi.

    irfan çok dedi. tabi alışmıştı relaxlatan çay türevi şeylere. dıbına koyayım irfan.ama bunu satmadan gitmeyeceğimizi biliyordu.

    kaç gram var dedi irfan.

    aslı çok gram var ama sana 4 gram ayırdım.

    60 çok dedi irfan.

    sen dene, olmazsa biz iade ederiz sana beğenmediğin takdirde.

    eyvallah dedi irfan,50 lira çıkardı. uzatmayın dedi, tezgaha doğru yürüdüm zargana kitabını aldım irfanın yanına geldim kitabı açtım.tak yere düştü poşet.

    irfan gözümün içine baktı, alelacele 20 lira çıkardı.70 verdi.var mı sizde 10 lira diye sordu amcık evladı.yok dedik, olursa veririz.

    yere düşen poşeti rahatça uzattım, kimsenin umrunda değildik. oradan da ayrıldık.
    ···
  12. 37.
    +1
    dinleyen kalmadı mı ?
    ···
  13. 38.
    0
    anlat olm ya rizörv yapıyoz akşam okuruz olmadı
    ···
  14. 39.
    0
    elimizde 100 lira gibi bir para vardı, yeterdi aslında.ama bugün bitireceğiz diye and içmiştik neredeyse. aslı resmen bir xabi alonso gibi oyun kurmaya devam ediyordu bakırköyde."artık bir yemek yeriz herhalde ?" diye sordu. yeriz dıbına koyım niye yemeyelim."ne yiyelim ?" diye sordu, kapitalizme domalacağımızı biliyordum.big king ranch sos soğan halkası derken paranın dıbına koyacaktık. dedim,burger yapmayalım, yedikten sonra kendimi tak gibi hissediyorum.

    güldü.bir dürümcüye soktu bizi.o an vejeteryan olasım geldi, künefesine,dürümüne saydırmak istiyordum. para lazımdı.her şey için. künefeye vereceğim 5 lira bir paket sigara için yeter de artardı ne gerek vardı ? ama aslı öyle istedi, öyle yaptık.

    süper bir ziyafet çektik kendimize. kişi başı 10 ar liradan kurtulduk. nerden baksak bir 4 gram boşa gitmek üzereydi. olsun.cimrilik ve tutumluluk arasındaki ince çizgide zeybek oynuyorduk aslıyla karşılıklı.

    kebap salonundaki dürümcü de tam yavşaktı. sanki yıllardır arkadaşmışız gibi karşıladı bizi, gıcık oldum muallakye, dumanla da işi yoktu hem, gibtirsin gitsindi... aslı bozuntuya vermedi, hadi abi biz kaçıyoruz dedi, verdi parayı çıktık.

    aslı herşey için biçilmiş kaftandı. yanında bir hiç gibiydim.ama bensiz bir işe kalkışmayacağından da emindim. hala eminim.

    dürümcüden çıktık bir ps cafeye girdik... buna ne gerek vardı ? aslıyla oturup pes mi atacaktık ?hayır tabi. gittik.dükkan sahibi baya iyi karşıladı bizi, ilginç bir adamdı, güzel bir cafeydi, yalan yok. eğlenceli yerdi,tam bir hippi partisi yapılacak yerdi. içerdeki tüm liseliler, tüm guitar hero oynamak isteyen ergenler gözümde duman avcıları gibiydi o anlığına.

    ancak alışverişin sadece dükkan sahibiyle alakalı olduğunu anladım. cafenin üst katına çıktık. buraya da çiftlerin yiyişebileceği bir yer yapmıştı.cam kenarına geçtik. sigaraları yaktık muhabbet ettik, yakında evleniyormuş. arkadaşlarıyla beraber bir bekarlığa veda partisi benzeri bir şeyler yapacakmış. yüklü bir mal arıyormuş. aslı durumu anlayınca elimizdeki kalan otları adama iteleyebileceğimizi düşünmüştü sanırım. başladık konuşmaya. adama üstümüzde yetecek kadar olduğunu söylediğinde üst katın kapısını kapattı, zaten kimse yoktu. kitledi kapıyı aşağıdaki çocuğa kimsenin gelmemesini tembihledi. aslı ben ve ps cafenin sahibi, patrick in 4 grdıbını çıkartıp bong un türkçedeki adı kova işine girdik.ben de mal ziyan olacak adam beğenmeyecek diye tribe girdim.o kafayla içtim.

    sonra aslı aldı dumanı.en son da adam. eğildi pete.
    Tümünü Göster
    ···
  15. 40.
    0
    yazsana lan
    ···
  16. 41.
    0
    eğer içeri alındıysan torbacılıktan okumayacagım panpa torbacıyım diyen adam içeri alınmaz amk

    edit : daha okumaya başlamadım reserved.
    ···
  17. 42.
    0
    ufff nyse msglsn gliba .s.s.s.s
    ···
  18. 43.
    +1
    oldum olası bu kova icadından nefret etmişimdir, aslı da pek sevmez.

    goril bir keresinde floryaya yüzmeye gittiğimizde denizde kova yapmayı teklif etmişti, gerçek bir gorildi.şu behlüle final bölümünde yaptıkları halıflex sakal gibi gorilin tüm vucudu kıllarla donatsaydık, herhangi bir goril yavrusu sanar bağrına basardı am biniriğini.

    goril iyi adamdır, güntekin de öyle, babası ne kadar edebiyat düşkünü de olsa evladı tam bir tiner bağımlısı, tinerin tüm harflerini ezberlemiş bir binin teki. semtteki tüm köpekleri neredeyse kendine köle etmişti güntekin beni de pek severdi,az zütünü kurtarmadım. gorille ikisi bizden daha kötü durumdalar.ilk entry de bahsettiğim sitede yaşıyorlardı. herkese korku salıyorlardı ancak kimse onların sitesine girmeye çalışmıyordu. züt korkusu işte. zamanında elit insanlar yaşasın diye yapılan sitelerde esrar dumanından, tiner kokusundan kılları simsiyah olmuş kuduz köpekler takılıyordu. sadece asansörü ekgibti sitenin. camları da ordan burdan çaldıkları örtülerle kapatmışlardı. yaşayıp gidiyorlardı çalarak. günün birinde onların da mağdur durumuna düşeceklerini bilerek, kendilerini mağdur edecek insanları bekleyerek yaşadılar.

    kafaları dünyamızın seviyesine düşmesin, kendi yarattıkları hayal dünyasında yaşasınlar diye her akşam bir tiner alıp bırakırdım muallaklere. köpekleri de zararsızdı bize karşı. ancak ne zaman bir fırından geçseler fırıncı altına sıçardı köpekler yine vitrine saldıracak diye, napsın hayvanlar et nedir bilmezler...

    bu kadar bilgiden sonra konuma döneyim, adam da aldı, öksürdü biraz dumanın etkisiyle.ben oldum olası tam duman alamam şu kovadan birazını illa salacağım dışarıya.ama adam oral sex hastası sanki. dibine kadar aldı dumanı. helal olsun.

    ben bu kadar kafi deyip çekildim 2 3 kapak sonra. aslı da yüzünü yıkamaya gitti kattaki tuvalete, adam tek devam etti. hayatının neredeyse %60 ını anlattı bana.

    babasının taksi plakası kralı olduğunu, annesinin ailesinin sırça köşklerden çıktığını karısının avukat olduğunu, sırf şu taktan uzak dursun diye babasının burayı açtığını... her şeyi. adam zenginlik içinde sefalet yaşıyordu. ayda binlerce para kazanıyor ama bu dükkanda kalmayı bir sefalet olarak görüyordu.

    haklıdır belki de,banane. paramızı versin yeter.

    adamla anlaştık. malı beğendi, baya beğendi hatta.ne kadar dedi.
    aslı gramı 20 dedi. artık neden böyle dediğini biliyordum, adam geri kalan tüm malı alacak aslı da en fazla 15 e kadar inecekti.

    ama nedendir bilinmez. adam o kafayla kabul etti,dur bi hesap makinası kapayım dedi, baya güldük arkasından. yürürken tek başına titanikteki aşıklara benziyordu herif. sallana sallana...

    kaptı geldi hesap makinesini.

    adam - kaç gram var ?

    ben -4 şimdi içtik.

    adam -tamam onu da hesap edelim.

    ben -yok, beraber içtik. lafı olmaz.

    adam -lan ne beraber içtik, kitlediniz bana tüm dumanı.

    üstelemedim iyi dıbına koyayım dedim.

    4 öyle sattık 4 öyle sattık.12 gram vardı. yetmez dedi adam, ertesi gün e 20 gram daha ayarla dedi. aradım tufanı. dedim böyle böyle, cemile sorup dönücem dedi.

    döndü bi 10 15 dk sonra.o ara adamla bi pes attık, fark çaktı muallak bana. neyse bunlar ayrı mevzular. döndü tufan.gel yarın al dedi.

    tamam dedim, hesapla 32 * 20 kaç çıkıyor ?

    nasıl hesapladıysa o kafayla e li rakam çıktı. dedim var dıbına kodumun müptezeli.

    hesapladım, çakma abercombie satan esnaflar gibi hesap makinesini adama çevirdim,640 yazıyordu. adam çıkardı 650 verdi. aldık koyduk cebe. durun dedi. biraz kafam düzelsin öyle çıkarsınız.

    camı tam açtık. baya bi muhabbet ettik hakkında çok şey öğrendik, ertesi gün için sözleştik.bu saatlerde malı getirecektik. haliyle akbili de liseli bine vermeyecektik. üzüldüm bine o an.o kafayla bi onu düşündüm.lan yazık çocuğa dedim, minibüse para vericek boş yere... ağlayacak gibi oldum aslı hafiften uyardı tatlı bir tokat attı adam ayıkmasın diye. eyvallah dedim kalktık çıktık adamın kafa düzelince, döndük mahallemize.
    Tümünü Göster
    ···
  19. 44.
    0
    netim yavaş. word e yazıyorum, öyle aktarmaya çalışıyorum arada hata veriyor kusura bakmayın.

    yazıyorum yani, içeri alınmadım bu arada. öyle bir durum olmadı daha beter şeyler geldi. hepsini yazacağım. uzun uzun yazıyorum işte.
    ···
  20. 45.
    0
    Reserved gece okuycam
    ···