-
26.
+1goril benim beyler ona göre
- 27.
-
-
1.
0Bir yıldır aradığım hikaye amk, sonunda buldum
-
1.
-
28.
0ancak önümüzde ciddi bir problem vardı
bu taku kime satacaktık ? mekanlara pazarlayamazdık. sonuçta 70lerde yaşamıyoruz, mekanların otoparkında çiçekli vosvos minibüsleri değil, zevk için alınan classic chevrolet impalalar,son model spor arabalar vardı.
almanlar italyanlar fransızlar bu iki dıptısa kafa sallayıp tav olan huurlar ve huur çocuklarına çalışıyordu.
maliyeti yüksekti aslında birimden hesaplayınca, istediğimiz fiyattan herhangi bir insana da satamazdık.bu taku tanıtmamız gerekiyordu, ancak keremin evinde olacak iş değildi.
site geldi aklıma. gibindirik bir konseptle fazla masrafa girmeden güzelce bir taka benzetebilirdik, site zaten harabeydi, terası da dümdüzdü zaten, merdivenlere bağlanan küçük baraka dışında etken yoktu...
gavurun barbekü partisi varsa bizim de yelleyeceğimiz mangallar vardı. gazellaya durumu açtım, keremin de çevresi genişti ben de çok insanla tanışmıştım.
istanbuldaki geleceğin godoman adaylarını, babalarının imparatorluğunda tahta geçmeyi bekleyen orta yaşlardaki servet yiyicileri ve tabi ki kollarındaki kokona karılarını..
sitenin onların devamı olarak düşünüldüğü diğer orta ekonomik sınıfa hitap eden sitelerinin güvenlik görevlisiyle anlaştım, yüklü bir miktar karşılığında otoparkta bize de yer açacaktı, çeşitli ve muzip yönlendirmelerle o güzel sitelerden bizim harabeye yönlendirecektik gelenleri.
istanbulun gerçek manzarası bu terasta züt gibi belliydi. işler yolunda gidiyordu, cadde üzerinde olmasıyla birlikte dikkat çekmemişti eylemimiz gelen muallakler tarafından. çünkü en başta bahsettiğim gibi yakındı şehire bu site. koşarak kaçmayı kurtulursanız ilk otobüse atlar, otobüs şöförüne bir buçuk lira verir akbili basar ve kaçabilirdiniz.
tabi ki 5 dakika içinde hayatta kalırsanız, çünkü otobüs 5 dakikada bir geçerdi. -
29.
0dinliyoz yarın çabuk yaz amk
-
30.
0anlat panpa yazar mübarek
-
31.
0Gece okurum belki
-
32.
0rezervuar
-
33.
0karılarının anlamsız sorularına aslında çok anlamlı ama karıları için anlamsız cevaplar veren insanlar gördüm elimi bir dürümcü samimiyetsizliğiyle sallarken.
yine görüşelim diyorlardı.
olur diyordum huur çocuklarına, görüşeceğiz.
yine de bünyesiz zayıf bir insanın eline geçmesinden korkuyordum bu takun, yeni başlayanlar tarafından denenmesinden çekiniyordum.
benim için bir problem yoktu, adalet,devlet, polis bu işlerin kalbindedir, eğer onlar istemezse tüm tarlalar yanar türkiyede.
ama bu yeşil şeyler onlara büyük gelir sağlıyor. muhafazakar da olsa sosyalist de olsa ve hatta anarşistte olsalar insanların bu keyfine ve kendileri çıkarına olan bu gelir kapısına dur diyemezlerdi.
bizim vandalizmimizin sökemeyeceği kurum yoktu. isterlerse vergi de veririz, ancak lojistiğinden sulamasına kadar her şeyin vergisi alınıyor ve üstelik memur maaşıyla çalışan torbacılar yaratmaya çalışıyorlardı kendilerine ki bilakis devlet adına bu işi yapanlar en üsttekilerdi. terör örgütüyle bir rekabette buradaydı. artık kaçak çay ı kaçak sigarayı ve keyif verici şeyleri istanbulda da rahatça buluyorduk.
genellikle doğu avrupa ve olağanüstü hallerde batı avrupadan alınıp bizim memleketimize sunmaktaydı devlet bu taku. insanların kendini " müslümanız biz " deyip kandırdıkları,5 vakit değil,bir vakit dahi insan olamadıkları şu ülkede amsterdamdaki keyif verici madde dükkanlarının açılmamasına şaşmıyor değildim, gün gelecek rahatça arkadaşlarımla oturup iki cigara tokuşturabileceğimi düşünüyordum.
cigaranın yanında kekle, baklavayla gelmesini diliyordum. kendim sarıp kendim içmenin zevki de başka. ancak bana asgari ücretle çalışan birinin cigara servis etmesi için elimdeki tüm bileşimi verebilirdim devlet büyüklerine. -
34.
0kanada insafa gelmişti, veya asker babası serkeş kızının düzenli bir hayata girdiğini dünya gözüyle görmek istiyordu, bilemem.belki de torun sevgisi.
kafam allak bullaktı, sigarayı çok hızlı içmiştim, beynimde saniyelerle ölçülecek bir nikotin festivali yapılıyordu. sigaraya yeni başladığınızda, daha doğrusu sigaranın dumanını ilk içinize çekmeye başladığınızda, nasıl bir beyin amcıklaması yaşıyorsanız öyle bir şey yaşıyordum, keremin evinin kapısının önünde durdum, yukarıdan envai çeşitte sesler geliyordu. gazellanın kimyagerle tanışması, keremin yeni tanıştığı herhangi bir kaşarla bira tokuşturmasının sesini bile duyabiliyordum.
kapının merdivenlerinde oturdum,ne tak yiyeceğimi düşünüyordum. aslında kendimi kandırıyordum, dünyaya ayak uydurmak için aslının dönüşünü üzerine çok düşünülmesi gereken bir olay olarak algılıyordum, aslında gerek yoktu. bildiğin ev hanımı olmuştu. benim gibi bir adam onun için anca otobüste çocuklu olduğu için yer vermesi gerektiğini düşüneceği biriydi artık. yani çok uzaktık. yine de başıma bir şeyler gelmesinden, yarattığım çük kadar imparatorluğun bir femme fatale dedikleri hatun tarafından hırpalanmasından korkuyordum.
en sonunda kendi kendime saçmalama lan deyip kalktım. yukarı çıktım. kapıyı çaldım, ancak zaten açık olduğundan ilk yumruğumun hırsıyla aralanmıştı kapı. içeriye girdim. dünyama döndüm.
gazellaya, gorile,kereme.
ve en önemlisi kahpeme döndüm, nereye kaybolduğumu izah etmem gereken tek insana. -
35.
0karışımı çeşitli yöntemlerle hazırlamıştık. çok kişi denedi, bunlar numunelikti.ve tadı alıp kafayı yaşadıktan sonra ayılıp etraflarına baktığında bu taku yeniden keşfedeceklerdi.
esrar bağımlılığı diye bir şey yoktur, kafaya bağımlı olmak vardır. eğer bir bağımlı diye bahsediyorsak birisinden bilin ki bu taku uyanmak, ayılmak yüzünü yıkamak için içiyordur, kendisi olabilmek için.
uyuşturucusuz kalan insanların olayı trajedi değil bizzat başka bir kafa daha doğrusu gerçek uyuşturucu kafasıdır. esrar ihtiyacı insanda heyecan yapar, gereksiz karıncalaşmalar oluşur vucutta. anlamsız ısı yükselmeleri oluşur.
bunların hepsi bir krizi oluşturan şeylerdir.
dj e biraz dinlenmesini söyledim, geçtim arşive göz attım parti artık bitiyordu, istediğimi elde etmiştim. tanınıyordum ve ulaşılabilir bir insandım artık. godoş iş adamıyla lafarasında bu taktan bahsedeceklerdi ben de paragraf aralarından sızacaktım dünyalarına.
gözüme rolling stones adlı grubun en bilindik şarkısı çarptı.
paint it black.
böyle bir son için yeterliydi. -
36.
0terası müthiş bir hale getirmiştik, güntekin ve karısının o eşsiz anılarının yerinde yeller esiyordu.Tümünü Göster
terasın herhangi bir köşesinden etrafa baktığınızda herhangi bir varoş semtin içine yapılması planlanan avmlerin inşaatlarının temeli görülebiliyordu.
aşağıda ki hayat alafranga tuvaletteyken gözünüzün önünden geçip giden karıncalar gibi gidiyordu. sanki su döksek suyun akımına kapılıp deliğe düşecek gibiydiler.ama delik hangi noktadaydı onu bilmiyorum. düşeceğimiz yeri önceden kestirebilirsek la haine filmindeki " buraya kadar her şey iyi gitti " yalanına inanır ve daha güvenli bir şekilde varabilirdik kuytuya.
her neyse, ortam güzeldi dediğim gibi, kokona karıların kılıbık kocaları. yeni patlamış türkücülerin akrabaları sadece kulak misafiri olup gelen godomanlar... birsürü insan vardı.ve teras bu elit insanlar için fazlaydı bile, terasın alt katında olanlar bilinseydi eğer şu an güntekinle beraber tanrının dedikodusunu yapardık," cehennemden çıkanlar cennete alınlara damgayla giriyorlarmış " geyiğine girerdik.
uzun lafın kısası herşeyi en ince ayrıntısına kadar düşündüm, insanların daha rahat gevşeyip birbirleriyle tanışabilmesi için zamanın müzik piyasasına ağır gelecek derecede müthiş bir setlistle ortalığa bir huşu salgılayacak dj bile ayarlamıştım.
ben elimdekilerin tanıtımını yapabilmek için terasın alt, sitenin en üst katını özenle bir vintage konseptine sokup düzenledim. zaten bu harabede ya retro ya vintage ekolü giderdi.
ikinci el satıcılardan aldığım yırtık pırtık koltuklarla süslemiştim her yeri, sanırım herkes fransız koleksiyonundan sanıyordu bu taktan şeyleri.kim bilir kaç kişi üstünde vcdden ferre izleyip otuzbir çekmişti. kaç kişinin züt teri gizliydi.
her neyse. partinin sonlarına doğru sözde aile reisi görünümlü kılıbıklarla bu kata girdik. hepsiyle teker teker tanıştım. godoş iş adamıyla olan samimiyetim hepsine bir referanstı benim için. cebimdeki tabakadan biraz bonz çıkarttım. gorilin bulduğu yöntemle kova bong arası bir şekilde bir pet şişe tasarımının üstündeki alüminyum folyoyu özenle deldim, kamışını taktım. herkes beni izliyordu.bir duman aldım kamıştan. bildiğin nargile gibiydi, diğer kamışa taktığım cigaralıkta dumanın tadına tat katıyordu.
elden ele dolaştı pet, kapılar kapandı. asıl muhabbete geldik. godoş iş adamı denediği ilk ürünü övdü de övdü. sabah uyandığında yeni bir insan olarak kalktığını anlattı.bu pekekentlerin merakını üzerime çekmeliydim.iyi giyimim ve kahpemin zerafetiyle onların gözünde ulaşılması zor elit bir insan görünümü sağlamıştı benim için.
kimyagerin hazırladığı paketlerce karışımdan birini çektim.
evet beyler dedim, bilinçaltını sobelemek isteyenler kalsın sadece odada.
tek bir kişi bile çıkmadı. -
37.
0mna koduğumun yerinde gri ekran taku mani oluyor sürekli. yazdıklarım boşa gidiyor.
-
38.
0reserved.
-
39.
0adamı orada öldürüp arkadaki topsahasına gömebilirdim, çocuğu kaçırıp aslıyı tehdit edebilirdim, hatta adamla çocuğu eve girdikten sonra oturdukları apartmanı bile yakabilirdim, tüm mahalleyi ateşe verip aslıların camından sigaramı yakabilirdim.
her taku yiyebilir,her taşın altına sokabilirdim yanımdaki huur çocuğunun kafasını.ama aslıyı geri kazanamazdım, kazansam bile eskisi gibi samimi olamazdık.
hayattaki en zor şey bu.birisiyle ayrı düştükten sonra tekrar " naptık biz ? " deyip hatanızı anlayıp yeniden bir şeylere başladığınızda eskisi gibi olmuyor.
olmuyor abi, cidden olmuyor.o eski ilk başlangıcın verdiği güven duyulmuyor bir kere,bir kere o taku yemiştiniz karşılıklı olarak, artık hiç bir şey eskisi gibi değildi, görülmez sınırlar vardır aranızda. buradan sonrasını geçemezsiniz. çünkü o sınırı geçerseniz eski hatalara düşebilir mayına basabilirsiniz.
herkesin hayatında vardır böyle geri dönüşler, eski hava yakalanmaz. ancak yeni barışın şerefine hiç bir şey olmamış gibi gülersiniz birbirinize.
herkes farkında bunun.
adama bolca kebap ve rakı yemesini önerdim,ot dahi tavsiye ettim, amerikada bir kaç kez kullandığını fakat başı derde girince rehabilitasyon merkezlerinde tur atıp geldiğini anlattı. kafa açıyordu, içine o sarı dişlerinin kokusunu bırakıyordu huur çocuğu.
bu ülkenin türkiye olduğunu söyledim,bu şehrin de torontodan ve newyorktan çok farkı olduğunu söyledim, istanbulda her yer harlemdi. esenler,topkapı, güneşli,bağcılar... her yer.
üstelik saat satan zenciler de vardı.o saatlerin bordo renkli altlıklarının altında ne cevherler yatar... bir bilseniz dudağınız uçuklar.bir zenciyle az buçuk sohbet edin, meseleyi ota taka getirin, nereli olduğunuzu sorarsa bong deyin yeter. zencilere has el şaklatarak yeah man diyerek gülüşle içine çeker sizi o saatlerin altındaki dünyaya. -
40.
0yine bir plaza çıkışı yolum keremin evine düştü, babamı kahvede gördüm yoldayken.
ölmemişti, ölmeyecekti ben ölmeden önce ölmeyecekti. benden önce ölme dememe rağmen nefes alıp veriyor üstelik sigara ve çay yapıyordu temmuz sıcağında.
gözgöze geldik, artık bana tokat atacak yaşta ve çapta değildim, çapımı gibip gibip çoğaltmıştım. onun da elini kaldıracak hali yoktu. inadına yüzüne baktım, gözlerini kaçırdı beklediğim gibi. devam ettim yoluma.
kimyager bir kaç günlüğüne memleketine döndü, döndüğü zaman yanıma almak istemiyordum onu ancak bu taku beraber yediğimiz için bir köşede durmasında sakınca olmaz diye düşündüm. bazen işime yarıyordu, çay koyuyordu sigara sarıyordu, bakkala gidiyordu. iyiydi yani.
her mahalleye gidip geldiğimde aslının kızını görüyordum, gözlerimin önünde büyüyordu.
bir gün kızı daha yakından görebilmek için mahallenin arka sokağındaki parka gittim, yanında bir adamla o kaydırak senin bu kaydırak benim civelek gibi koşup duruyordu çocuklara ait bir ses tonuyla gülerek.
adamla sürekli kesişiyorduk, aslıyı çocuk yapmaya ikna edecek kadar ne buldu o adamda anlamıyorum. bildiğin hiç bir farklı yönü olmayan, dalyarak bir adamdı
attila ilhan ın dediği gibi güldüğü zaman cenazeye benziyordu itoğlu. küçük kız baba baba diye peşinden koştukça babanı gibeyim diyordum.
adam yanıma oturdu çok geçmeden, ateş istedi. tereddütümü gönlümce yaşayabilmek için ceplerimi karıştırdım,en sonunda verdim. teşekkür etti. ancak aksanı bozuktu. nereli olduğunu sordum, bildiğin ankaralıydı adam. ancak yıllar boyu kanadada yaşamış. hemen çözülen tiplerden birisiydi.bir soruya 10 cümleyle karşılık veriyordu. aslı böyle bir adamla nasıl muhattap olur anlamıyorum.
bir adama bakıyor bir de telefonumun duvar kağıdındaki kahpeyleolan resmime bakıyordum, bildiğin adamdan yakışıklıydım.
ama etik kurallar gereğince aslı gibi bir kızın böylesine düzgün bir insanla evlenmesi gerekirdi. elalemin laf etmemesi için bambaşka bir elalemin içine düşmüş, istanbuldaki evinin civarlarında aslı hakkında iyi dedikodular dönmesi sağlanmıştı aileleri tarafından. kanadada süper bir hayatlarının olduğunu düşünüyorlardı, kızları çifte vatandaştı. istedikleri zaman amerikaya halay çekerek girebiliyorlardı. hayat onlara hayat, züğürdün çenesine yorgunluktu. -
41.
0Yazsa simdi ölür mk
-
42.
0epey zaman aynı kulvarda geçti,her gün farklı plazada farklı insana anlatıyordum elimdeki şeyi, biraz daha genişletmiştik piyasamızı.ve insanlar farklı şeyler istiyordu ali ağaoğlu gibi. insanlar mutlu olmak istiyordu.
kereme neler yapabileceğimizi sordum," napabiliriz oğlum, hepsi aynı takun laciverdi. pembe duman mı yapalım yani, nedir ? daya gitsin ne varsa " minvalinden konuştu. pembe duman olayını yapamadık tabi, ancak çarşaf ve zıvanalarda renk değişikliğine gittik, mallarımıza abidik gubidik isimler koyduk çitos isimlerine benzer şekilde.
herkese hitap ediyorduk,20 yaşüstü açık renk tercih ediyordu, ortancalar siyah,60 yaşına gelip yolda torbacı arayan dayılara da klagib modelden dayıyorduk.
hatta retro diye gibindirik çarşafları bile pazarlamıştık uçuk fiyatlara.
çoğumuz gerizekalıyız, farklı olmak için her taku yiyor ve sindiriyoruz.ve bu taku yerken de bizim farkımızı farkedip farketmediklerini kontrol ediyoruz etrafa bakarak.
şu dünyadaki en düz en farksız adam ot içen adamdır kardeşim. çünkü dünyaya geldiğine bin pişmandır ve bir an önce gibtirolup gitmek istiyordur. zaten bir hücrede sağlıklı beslenerek yaşayıp her gün spor yapsanız da en fazla 120 yıl yaşarsınız bu dünyada.
sıkıntıdan ölür insan.
merdivenaltında yapılan ex,pıt adlı taktan ve etkisiz şeyleri çeşitli kimyasal desteklerle farklı renklere boyayıp adlarını değiştirerek sunuyorduk insanlara. placebo olayı çok işimize yarıyordu,biz etkilerini anlatıyorduk alan kişi de bu etkileri hissetmek için her türlü taku yiyordu.
eğer size bebe aspirini verip bunun cesaret hapı olduğunu söylersem " cesaret hapı yuttum " düşüncesiyle normal durumunuzda saçma sapan işlere kalkışabilirsiniz.bu verdiğiniz paranın karşılığını alma içgüdünüze dayanır. -
43.
0bu aralıklar için kusura bakmayın, evde fazla zaman geçiremiyorum. genellikle dışarıda oluyorum. geç saatlerde gelince de uyku bastırıyor.bu saatlerde ve boş kaldıkça yazacağım. umarım haftasonuna kadar bitiririm.
devam ediyorum. -
44.
0peff çok fena olmuş panpa 3 gündür aralıklarla okuyorum , sabırsızlıkla devdıbını bekliyorum , bi de o jameikaları harbiden nasıl hazırlıyolar
-
45.
0adamsın aa bende takıp edıyorum
-
sözlüğün ağır bos kafa giben yazarları
-
sözlük yönetimine kompile el koyuyorum
-
bu yazı ne la böyle
-
ckrfn benden sana tavsiye
-
hava savunmayı nasıl alt
-
bana şansın gelmesi evrenin var olma
-
küfürlü baslıgı tasimanın mantığı
-
ya kons nerde la
-
axento ben hastanede calisirken fotolarim vardı
-
acun ılıcalıyı silkecem ya
-
cfkrn köylü ananı tavşan kulaklarından
-
cfkrn sesini kes
-
abdullah uçmak ibrahim tatlıses yorumuuuu
-
barmene bak yaaaaa 3 tnae kariyi
-
yine ayaklarım yanmaya basladı
-
cccrammsteinccc kafana gözüne tornavida
-
senin beynine sokim cocuk
-
burnumu yukarı ittirince
-
öfff kız sadece bileğini jiletle almış
-
seeeeeeeeeeeeeeeeeekssssssssssss
-
ev kucukse misafir ağırlamayin
-
vikinge şikayetler başlamış
-
beni cuguluyonuz ya hepinizin anasini
-
neronlarımın yüzde 90 öldü
-
şuan pimi çekilmiş bomba gibiyim
-
aga biradan karnım çatlıcak
- / 1