/i/Başıma Geldi

Hayatta başınıza gelenlerden ibaret değil midir?
  1. 26.
    +13 -2
    kutuyu açarken istemsiz bir şekilde elimin titrediğini farkettim.
    sanki bomba vardı dıbına koduğumun kutusunda heyecan yapmıştım işte.
    ne mi vardı içinde ?
    5 bin tl nakit ve 10 farklı kişinin fotoğrafı. 2 si ağzı yüzü patlamış muhtemelen ölmüş şekilde yatarken 8 tanesi mükemmel evlerinin efsane manzaralarında pozlar vermiş cins tiplerdi. tek benzer yönleri hepsinin saçları 3 numaraydı ve gülen yüz ifadelerine sahiptiler aynı katoyla miko gibi. bi de fotoğrafların altında bulunan zarfta bi kağıt vardı. bana o paranın çok büyük katlarına sahip olmanın basitliğinden ama bu seçimin tamamen benim ellerimde olduğuma dair basit bir üslupla yazılmış yazı vardı.
    o 2 si gibi de olabilirmişim diğer 8 i gibi de yazıya göre. 2-3 basit ritüelle birlikte en altta onayladığıma dair kanlı bir parmakla basmamın söylendiği bir yer ve sanırım benim için kullanacakları isim olan sarko nun altına atılması gereken bir imza. anlamsız bi kahkaha atmıştım orda sinirden mi bilmeden.
    sarko ne dıbına koyayım diye şiddetli bir şekilde güldüm gözümden yaş gelene kadar. oyun mu oynuyor bu dıbına koduğumun muallakleri benimle ? yeter bu kadar taşak geçmek diye düşünmüş olsam da bi süre, ilk günkü kavga, zütürdükleri evler, paralar, serananın beni o şekilde etkisiz hale getirişi falan geldi aklıma.
    hayır şaka değildi vardı dönen bi şeyler...
    ···
  2. 27.
    +13
    ne yapsam diye düşünürken uyuya kalmışım kağıt kucağımda fotoğraflar yanımda. gözlerimi aralayıp uykulu gözlerle telefonun saatine baktığımda saat 13.00 sularıydı.
    karşımdaki koltukta oturan seranayı görünce telefonu elimden düşürürerek ve korkudan titreyerek zıpladım yataktan. ne işin var lan senin burda? nerden biliyorsun evimi?
    nasıl girdin buraya ruh hastası? tarzında 2-3 tane arka arkaya soru cümlesini sıraladım nefes almadan bağırarak. önce sadece sessiz bir şekilde gülümseme mimiğini aldı suratı, ardından sesli gülüşü eşlik etti suratına. korkmana gerek yok sadece biraz seni izlemek istedim diye yanıtladı sorularımı es geçerek.
    bakarsın bir gün sana da öğretirim dedi sadece sorularıma küçük bir cevap niteliğinde. şaşkınlığım geçmeye başlamışken kutunun içindekilerle ilgili konuşmaya
    başladı. biraz paraya ihtiyacım var da sen zengine benziyorsun 2-3 bin tl borç verir misin diye sordu anlamsız bir şekilde züt insan.
    parayı kendi parammış gibi görüyor muyum diye yaptığı küçük bir test olduğunu düşünüp, para zaten sizin al hepsini dedim. sakin bir şekilde yerinden kalkıp, cevabını vermiş olduğuna göre gidebilirim ben dedi. kutuya para haricindeki, zarfla fotoğrafları koyarak kalktı. kapıya değil de terasa doğru yürüdü dıbına koduğumun ninjası. içim bir kötü oldu,
    sanki elime gelen büyük bir fırsatı tepmişcesine. hiçbir zorlamaları yoktu, farklıydılar, para sıkıntıları yoktu. aptal anlık korkumun yüzünden hayatımın bütün akışını gibebilirdim o an. bekle diye seslendim arkasından ve mutfaktan bıçağı alıp elimi kanatttıktan sonra parmağımı basıp imzayı da atıp şimdi gidebilirsin dedim ciddi bir ses tonuyla. kalemi elimden alıp cebinden çıkardığı küçük kağıda saat ve yer belirtip arkasına takım elbise zorunlu değil yazıp bırakıp gitti gülümseyerek.
    ···
  3. 28.
    +12
    olayın başladığı ilk 3-4 günü ayrıntılı anlatma nedenim, olayların nasıl geliştiği konusunda kafa karışıklığı yaşamanızı istemememle alakalı.
    baykuş gibi sürekli gece görüşüyorduk nedense.
    gündüz yerin altına mı giriyorlardı napıyorlardı bilmiyordum. evime gündüz gelmeyi biliyorsun dıbına koduğumun kızı neden gündüz buluşamıyoruz diye konuşuyordum kendi kendime.o gün biraz düşünmeyi bırakıp buluşma saatine kadar kendime zaman ayırmak istedim. önce yaşadıklarımı tek tek yazmaya başladım okey puanlarını yazmak için kullandığımız deftere. ardından akşam üstü ilk günkü kavganın yaşandığı denize gittim. bomboş olan sahilde ve kış günü o soğuğu hissettiğim bir günde dalgalı suya saldım kendimi. yürüyerek ilerledim kafam dahi girene kadar sallana sallana dalgalı suda.
    kendimi dokunulmaz biri gibi hissetmeye başlamıştım bile o imzadan sonra. zütümde anlamsız bir kalkıklık oluşmuştu, normalde karı gibi bağırcağım suda, sesimi çıkarmadan yüzmeye başlamıştım. yaklaşık 8-10 dk arası suda kaldıktan sonra giyinip ıslak ıslak uzandım kumlara. niye uzanmayayım ki kıyafet sorun muydu benim için ? tabiki hayır.
    ···
  4. 29.
    +11
    bi 5-10 dk anlamsız bir mutluluk içinde gülümserken yanıma 2 tane çocuk geldi.
    ilk defa gördüğümü düşündüğüm bu çocuklar ( ilk günkü çocukları hatırlar mıydım
    bilmiyorum ama değillerdi sanki) hiçbir şey söylemeden bayıltana kadar girdiler bana. normalde biraz cüsseli biriyim ve babamın abuk subuk dövüş fantezileri takuna
    küçüklükten aldığım az buz bir eğitimim var. ama öyle geliyor ki muallakler sen şu musun bile demeye gerek duymadan yatan adamı kanırtıyorlar. gözlerim kararıp görüntü geri geldiğinde sahilin çıkışında benden uzaklaşırlarken gördüm adamları. tekrar saldım kendimi yere kafamın kalkmıcağını hissedince ve acıyla birlikte pis bir kahkaha daha attım. bi 5-10 dk sonra doğrulup kuma bulanmış vücudumu tekrar suya saldım ve hastalığa tamamen meyilli bir şekilde su damlata damlata eve doğru yol aldım.
    al sana dokunulmazlık dıbına koduğumun evladı ? nerde seni tek eliyle etkisiz hale getiren ciksi kız ? nerde o maskeli huur evlatları ?
    al sana kanlı imza diye sövüyordum yolda.
    ···
  5. 30.
    +10 -4
    eve gidip elimi yüzümü temizledikten sonra internette boş boş zaman öldürdüm buluşma saatine kadar. her tarafım acıyordu, yüzüm değişmişti bir anda dıbına koyayım,
    asıl estetik ameliyatı buydu işte. taktım kulaklığımı 'waiting for the end' şarkısına bağırarak eşlik ederek yürüdüm karanlıkta ergen gibi.
    serana spor bi motorla geldi buluşma yerine tam saatinde. suratıma en ufak bi yorum yapmadan atla arkama dedi gülümseyerek. ben de hiç açmadım konusunu.
    tekrar taktım kulaklığımı açtım aynı şarkıyı, deniz kenarından gece vakti rüzgarı yiyerek ve sevdiğin müzikle efsane bir kıza sarılarak gitmenin tadını çıkardım her şeyi unutarak.
    aynı tepeye gittiğimizi düşündüğüm yoldan ıssız bir dağ yoluna saptık. ne kadar alışıp güvencek gibi olsam da yapacakları şeylere, her seferinde içime biraz korku geliyordu. küçük bir kulübeye vardık karanlıkta kaybolmuş. içeri girdiğimde kim bilir karşımda ne tür bi takluk beni bekliyor olacak diye düşünürken sadece elektirikli sobayla ısınmış sıcak bir oda, küçük bir televizyon, mini buzdolabı ve yataktan oluşmuş bi yerle karşılaştım. konuşmadan dudaklarıma yapışıp soymaya başladı beni, heyecan ve mutluluk karışımı bir duyguyla, anı tak etmekten korktuğum için tek kelime etmeden karşılık verdim. yaklaşık 50 dk sonra falan hiç konuşmadan duşa girdik ve giyinip içinizi titretecek derecede huzursuz bir evin bodrum katına gittik. o an ölsem de dünya gibimde olmazdı.
    tanrı gibi hissediyordum.
    ···
  6. 31.
    +12
    o gün hayatımı giben adamlar o iğrenç bodrum katında bağlı halde duruyorlardı.
    nerden öğrenmişlerdi de yakalamışlardı dıbına koyayım. ne alaka lan falan diyordum kendi
    kendime. ama son olanlarla birlikte eskisi kadar sorgulamamaya başladım.
    zamanla öğrenicektim zaten her şeyi. o sıralar şaşırmamaya şartlıyordum artık beynimi.
    kato ve balkı kubrick in otomatik portakal filmi hakkında muhabbet ediyorlardı hiçbir şey yokmuş gibi. bana selam verip konuşmalarına geri döndüler.
    adamlardaki rahatlık bi çok insana vay karını gibeyim tepkisi verdirtçek olsa da hafiften alışmaya başlamıştım. ama yine de ebenizin amı artık dediğim anlar oluyordu.
    daha çok yeniydim dıbına koyayım. serana katolara bi şeyler fısıldayıp
    odadan gönderdi onları ve hiçbir şey demeden çıktı arkalarından. adamlarla yalnız başıma kalmıştım odada. bu adamlar sana hediyemiz, al şöyle şöyle yap tarzı bi şey dese 1-2 tane vurup hıncımı falan alır bırakırdım. konuşmadan gitmek de nedir dıbına koyayım.
    daha sıska ama zeki görünümlü olan bin konuşmaya başladı. aylık düzenli 10 binle anlaşalım duruma göre bu para 10-15 bin aralığında artış gösterir dedi.
    ne saçmalıyordu bu dıbına koyayım. sıska olan bin paradan bahsederken dinlemeden arka arkaya 2 tane vurdum suratının ortasına sesi kesildi.
    yanındaki sığır ayı gibi böğürüyordu dokunma lan ona diye. uşağıydı sanki dıbına kodumun evladı. sabah 2 kişi belamı giberken sesin çıkmıyordu lan bin diyip sıskaya 1 tane daha vurdum.
    sıska hafif kendinden geçince tamam 25 bin vericez dur artık dediğinde cevap vermeden çıktım odadan. seranaya gidip neden bahsediyor bunlar dedim.
    ne kadar teklif ettiler diye sorduğunda 25 bin cevabını alınca ilk iş için çok iyi başlangıç dedi. o paranın 10 unu düzenli olarak mikoya veriyorsun kalanlar senin oluyor,
    şimdi motoru al evine dön dedi. nasıl senin oluyordu lan. beni döven adamları ayağıma kadar getirmişler. 3 tane yumruk atıp yanındaki sığırın ağzından tamam 25 bin tl vericez
    diye bir cümle çıktı diye o para benim mi olacaktı. kafam allak bullak olmuştu yine.
    motor sürmeyi bile bilmiyordum dıbına koyayım. o an söylemeye utandım böyle bir şeyi. anladı herhalde cevapsız kalışımdan, katodan beni bırakmasını istedi ama eve dönmek istemiyordum. yapacak hiçbir şey yoktu dıbına koduğumun evinde.
    ···
  7. 32.
    +4
    gece devam edeceğim.
    ···
    1. 1.
      0
      Gece oldu haydeee
      ···
    2. 2.
      0
      Rez panpaaaaa
      ···
    3. 3.
      0
      Etmeyen en adi...
      ···
    4. diğerleri 1
  8. 33.
    +8
    12.30 gibi gelip 5-6 part daha yazıcam.
    o kısımlarda anlatmış olacağım kızın yeri çok ayrı oldu hayatımda.
    hayatımdaki büyük değişimde en büyük etki o oldu diyebilirim sonradan.
    salı gününden sonra olayları hızlandırıp anlatıcam perşembe gecesine bitiricem muhtemelen.
    ···
    1. 1.
      0
      kim lan o kız ? o kadar adamdan daha çok etkisi olan ? adı ne bunun züt. dökül.
      ···
  9. 34.
    +12
    ben kendim giderim, biraz yürümek istiyorum diyerek çıktım evden. çıktım çıkmasına da, buradan eve nasıl gidecektim dıbına koyayım. ne gibimsonik korkutucu bi yerdi burası böyle. kulaklığı takıp, gaz müziklerimi verip, ufak ufak ilerlemeye başladım, taktan yolun kenarından telefonun flaşıyla. arada sırada kulaklığın tekini çıkarıp etrafımı dinliyordum, arkadan yanaşabilcek biri ya da ne bileyim hayvana karşı tedbirli olabileyim diye.
    o anlardan birinde karşıdan gelen 2 kişinin sesine odaklandı kulaklarım.
    bu saatte bu karanlık yolda benden başka kim olurdu dıbına koyayım. sesin biri yabancı değildi diye düşünürken tam, önümde durdular bigibleriyle.
    oh dıbına koyayım diye rahatlamıştım o an mikoyla yanındaki kızı görünce. bu kızları da özel mi seçiyorlardı ne dıbına koyayım. yoklukta olup da her kıza güzel diyen bir insan olduğumu düşünmeyin. cidden sadece güzel kızlar vardı anlamsız bir şekilde bu adamların tayfasında. miko, sarko ne işin var senin bu yolda yaya halde, diye çıkıştı bana.
    suratıma olan şeyden herkesin haberi olmuş zaten, adını söylemeden kız da girdi konuşmaya. adına alışamamış sanırım afalladı çocuk baksana diyerek.
    ilk defa o zaman, bu şekilde hitap edilmişti bana. bunaldım sadece biraz yürümek istedim diye cevap verdim. tamam yalnız yürüme o zaman diyerek kıza bakması yetti.
    bigibletin birini yolun kenarına bıraktılar. miko seranaların olduğu eve doğru devam etti, diğer kız da benimle ters yöne doğru yürümeye başladı.
    kesin içinden sövüyodur bana diye düşünüyordum. erif kafasıyla işaret ediyor ve kız ilk defa gördüğü biriyle ıssız bir yolda yürümeye başlıyor,
    vay dıbına koyayım diyordum kendi kendime.
    ···
  10. 35.
    +12 -1
    yolda bana karşı çok sıcak davranan bu kıza karşı bi çok soru sordum. neden beni bu gruba aldıklarını, amaçlarının ne olduklarını ve aklıma gelen onlarcasını...
    normal muhabbet anlarında çok sıcak olan bu tipler, konu siz kimsinize dayandığında, birden dili kopan insan moduna bürünüyorlardı. artık bizden biri sayılırsın,
    mikonun da dediği gibi sormayı bırak ve yaşayarak gör bazı şeyleri diyerek,
    kaçmış oldu bütün sorularımdan.
    ufak çocuk misali şarkı söylemeye başlayarak, küçükken kızların yaptığı hızlı yürüme hareketi vardır ya hani, sağ bacağı sola sol bacağı sağa atıp kolları hafif sallayarak çok küçük adımlarla koşarlar.
    o kadar masum ve tatlı gelmişti ki gözüme ben bile gülümseyip mırıldandım söylediği şarkıyı. her tanıdığım yeni insan beni bu gruba daha çok bağlayacak gibi duruyordu.
    kaç kişiydiler acaba ? sahilde oturmak ister misin sorusuyla kesti şarkısını. bana artık sahil demesin kimse diye çıkışınca bi anda, çok fena gülmeye başladı kız.
    koluma girdi bir anda, ben yanındayken bi şey olmaz korkma diyerek çekiştirdi beni.
    tekele girdik birlikte, sahilde atıştırmalık bi şeyler alalım en azından diye.
    6-7 tane bira, çerez, cips falan alıp iyi geceler diyip çıktık para falan ödemeden. mülayim suratlı dayı mikoya selam söylemesini istedi kızdan çıkarken.
    dışarı çıkar çıkmaz, parayı vermedik dediğimde ise benim param kalmıştı zaten orada diyip geçiştirdi. anlamlı bir bakış atıp soru sormadan yürüdüm yanında.
    ···
    1. 1.
      +1
      Vay amk. Tekelci dayıda işin içinde
      ···
  11. 36.
    +14
    o günlerde ne ailem, ne arkadaşlarım, ne de bıraktığım okul aklımdaydı.
    tamamen kaptırmıştım kendimi onlara, ama her attığım adımda da tatil sürem biraz daha azalıyordu.
    2. haftanın sonunda ne olacaktı ? neyse bunları düşünmek için daha erkendi,
    zamanım vardı. o bin kuruları yakalanmıştı, seranayla takılmıştım ve
    şimdi başka bir kızla sahilde takılacaktım. daha ne isteyebilirdim ki ? her şey güzel gidiyordu. o manyak ruhlu kızın yüzünden bira içme yarışına girme kararı verildi tam o sırada.
    hanımefendi 1 bira fondip yapmaktan falan da bahsetmiyordu. 3 er tane birayı hiç konuşmadan en hızlı kim bitirecekti. çerezler açıldı cips açıldı kızın 3 ten geri sayımıyla başladı. özet geçmek gerekirse ben 2 nin sonlarındayken yarışı kaybetmiştim bile. hadi şimdi denize giriyoruz diye ayaklandı bi anda.
    gibicem artık deniz fantezinizi demek istesem de kızın hadi hadi ben kazandım ısrarlarına uyup ayaklandım. o zamana kadar ortalama bir yaşantım vardı, normalde ne asosyaldim
    ne de bu tür manyaklıkları yapan biri. bu kadar olayın ağır geleceğinden korkmaya başlamıştım. hayalde gibiydim dıbına koyayım. ne tür manyaklarsınız anasını satayım
    dedim bir anda ve bu seferki içimden değildi. saçlarını atıp bana dönerek gülümsedi, cevap vermeden soyunmaya başladı. iç çamaşırlarını çıkarmadan koştu suya ve
    dalıp açığa doğru yüzmeye başladı beni beklemeden. ben de sadece baksırı bırakarak peşinden gittim. artık alışmaya başlayacaktım onlara. arada absürd tepkiler versem de
    içimde hissediyordum bunu. mutluydum. belki bununla da sevişiriz hayali kurarak yanına vardığımda, hadi yeni oyun vakti diyerek hayallerimi gibti.
    ···
  12. 37.
    +12 -1
    ne oyunu oynayabiliriz burada? ne istiyorsun söyle bakalım dediğimde, tabiki nefes tutma oyunu aptal cevabını aldım. cidden çok mutlu olmuştum bunu duyduğumda.
    çok iyi olduğum bir konuda, onlardan daha iyi olduğumu gösterme fırsatı yaratmıştı bana.
    kazananın herhangi bir sınırı olmayan bir istek hakkı olur diye iddayı da belirledim, gülümseyerek kabul etti. ilk dalışı ben yapıp o suya ve karanlığa rağmen
    110 saniye civarı durmuştum suyun altında. suyun soğukluğu ve karanlık olmasından dolayı kazandığımdan emindim.
    kızda da şaşırmış bir surat ifadesi oluşup, çok absürd şeyler isteme ama yanıtı gelince,
    kendi kendime kutlamaya başlamıştım galibiyeti. yine de ben de denemek istiyorum şansımı dedikten sonra cevabımı beklemeden daldı suya. ilk 60 saniyeyi suratımda gülümsemeyle saydım. bu 60 saniyeyi 3. kez saydığımda suratımda yediğim yumruklardan beter eden bi surat ifadesi oluşmuştu.
    suyun üstüne çıktığında hadi üşümüşsündür sen, gidelim diyerek isteği sonra alırım dedi, taşak bile geçmeden. bu ne dıbına koyayım? bi kere de şaşırtmayın koduğumun insanını diyerek takip ettim şaşkın, sinirli ve hayran bir halde. yaşadığım duygular birbiriyle sevişiyordu resmen. ajan gibi hepsinin abuk subuk özellikleri vardı dıbına koyayım.
    taşak geçiyorlardı benimle resmen. gurur falan kalmadı avradını gibeyim. kızın biri tek eliyle kendinden 2 kat büyük birini kilitliyor, diğeri geliyor 3 dakika soğuk suyun altında duruyor. ama 3 kişilik bir gruptan dayak yiyen ve yumruk atmaya cesaret ettiğim mikodan emir alıyorlar.
    hepsi arkadaş gibiydiler ama son sözü miko söylüyordu her zaman. ne ayaktınız siz dıbına koyayım ? mikoyu bu kadar özel yapan neydi ? sonradan anlamıştım gerçi...
    ···
  13. 38.
    +14
    hadi sarko seni kavga ederken görmek istiyorum ıslak ciksi vücudunla ve çok seri içtiğin 2 biranın kafasıyla diye alay etmeye başladı benimle.
    benim vücudum ciksiyse gorillerin gibmediği karı kalmazdı dıbına koyayım.
    yanımda kız varken kavgaya girmek istemediğimi ve buralarda kavga edecek insan olmadığını etrafı gözlerimle süzerek ima ettim. sen beni düşünme, kıza el kaldırmazlar zaten, cevabını verip, kavga etcek insanı da rahat bir şekilde bulabilceğini ekledi. yerden benim 3. biramı da alarak giyinip yola çıktık. nasıl hasta olmuyordum anlamıyordum dıbına koyayım. sadece sağım solum ağrıyordu yediğim dayaktan dolayı. ne yapmak istiyorsa yapacağımı, ama önce adam akıllı duşa girip giyinmek istediğimi söyleyip, biraz ısrarla ikna ettim. bizim eve geçip duş aldık sırayla, kendi kıyafetlerimden giydirdim ona,
    tam bir ufaklık olmuştu kıyafetlerin içinde dıbına koyayım, çok tatlıydı. zaten güzeldi huur bi de kıyafetlerin içinde kaybolunca yanağından sıkılmalık bi şey oldu.
    o da gülüyordu kendine umursamaz bir şekilde. benim arabayı alıp gitmek istediği yerin biraz uzağına bıraktık. sahilin uç kısımlarında içen apaçi tayfa varmış.
    2 araba horoz saçlı adamı görünce, 'giberim böyle işi rahat bırakalım, adamlar takılıyor' falan diye çırpınsam da ikna edemedim züt kafalıyı. zütüm tutuşmuştu dıbına koyayım.
    6 kişiydi adamlar hiç unutmam onlara doğru yaklaştığımızda farketmemişlerdi ilk başta. sonra ateş yaktıkları kumun önüne, bağırarak atlayınca bizim kız yardım edin diye. ayaklandı adamlar bi anda. noluyor dıbına koyayım ne saçmalıyorsun falan diyordum çaresizce. ama beni giblemeden, lütfen kurtarın beni bu adamdan falan diye arkalarına saklandı.
    eriflerin hepsi 50-60 kg aralığında 1.80 boylarında çirkin çirkin tipler dıbına koyayım. bi tane vursan 4 ü düşcek ama tipleri bile kaç diyor adama.
    gardaş git belanı arama diyeni, senin dalağını giberim bırak lan kızı diyeni, gel hele gel böyle bakalım sen diyeni... hepsi orda dıbına koyayım.
    ···
    1. 1.
      0
      benim vücudum ciksiyse gorillerin gibmediği karı kalmazdı dıbına koyayım.
      bu ne lan aşslkdşsalkdşlakda
      ···
  14. 39.
    +15 -2
    o kadar çok şey görmüştüm ki şu kısa sürede, bana bi şey olmaz diyip yürüdüm aralarına.
    3 tanesi leblebi gibi indi anasını satayım.
    zaten sarhoş adamlar bi de hiçbir şey çıkarmadılar çakı falan. iyice zütüm kalkmıştı orda, sanki teknik bilen adamları sıraya dizmişim gibi. bi yannan yediğim yoktu oysa.
    5-6 tane zavallının arasında sınanıyordum sadece. yere düşen binlerden biri ayağıma sarılınca, dengem alt üst oldu yatırdılar beni. aha dedim sarko efendi, şimdi zütünden
    kanı damla damla çekecekler. ağrıyan yerlerine ağrı katacaklar.
    hepsi sülük gibi bi tarafıma sarıldı dıbına koduğumun vitaminsizleri. 2 tanesi de ayakta arada sırada tutturamasalar da tekmelemeye başladılar. bizim züt kız da arkadan gülüyordu. erifler de gülmesinden bi şey anlamamışlar herhalde kendilerini kahraman gibi hissetmiş daha da bana odaklanmışlardı avradını gibeyim. iyice çaresiz kalınca ben,
    o masum sevimli kız suratını ciddileştirip tek tek o 6 kişinin hayatını gibti.
    ama öyle böyle değil, amlarının dıbını gösterdi tek tek. o sahneye tanık oldum ya ben, o zütü taklu velet, o çocukların dıbına koydu ya. kesin komada falandım. okulu falan bırakmamıştım.
    okulda bi kaza geçirmiştim, rüya falan görüyordum,
    xxx tatili falan yoktu hepsi yalandı diye düşünmeye başladım.
    ···
    1. 1.
      0
      dıbına koyayım son entryleri gülmeyle şaşırma karışık okudum. nasıl bir hikaye oldu bu gibicem. hepsi sülük gibi bi tarafıma sarıldı dıbına koduğumun vitaminsizleri sahnesini gözümde canlandırıp haykırdım aşsdlka
      komiklik katmadan anlat şu hikayeyi gibicem. ne güzel esrarengiz tipler var, güldürme.
      ···
  15. 40.
    +15
    kolumu omzuna alarak beni destekleyecek şekilde, gülmeye de devam ederek arabaya zütürdü. iyi en azından yarısını indirdin, hiç beklemiyordum falan diye taşak geçmeye devam ediyordu.
    beni yan koltuğa oturtup direksiyona kendi geçti.
    hayatımda öyle araba kullanan kızı gibtir et herhangi birini görmedim ben kendi gözümle.
    uçurdu dıbına koduğumun delisi, evin önüne nasıl geldik hatırlamıyorum.
    sanki hiçbir şaşırcak şey yokmuş gibi şaşırtmaya devam ediyordu koduğumun manyağı.
    benimle eve çıktı, ben ağrılı halde kaburgalarımı tutarak hafif yamuk yürürken soyunmama yardım etti.
    kendi de soyundu ve benim oyundan kazandığım isteğe geldi sıra diyerek gülümsetmeyi başardı beni. yatağa uzandık birlikte, karşımda bana bakıyordu o mükemmel vücutlu sempatik suratlı ruh hastası.
    bi anda karnıma tekmeyi geçirip yataktan düşürdü sonra gülerek. nefesimi kesmişti ecdadını gibtiğim, küfür bile edemedim acıdan.
    2 miz de çıplakken sen yerde uyuyorsun, ben burada dedi gülümseyerek.
    ha bu arada sarko tanıştığıma memnun oldum ben nila dedi.
    hemen uyu ve güzel güzel dinlen, hakettin bunu diyerek konuşmasını bitirdi.
    ilk başta o anlamsız hareketinden, zaten acıyan yeterince yerim olduğu halde vurmasından
    dolayı çok sinirlenmiştim, az daha saldırcaktım ama sakinleştim kısa süre sonra.
    gerçi saldırsam nolcaktı dıbına koyayım yattığı yerden giberdi beni.
    yüzümde acıyla karışmış gülümseyen bir surat soğuk zeminde uzanırken tavanı izliyordum bi süre sonra.
    o kadar absürd olaya, acıya ve saçmalığa rağmen gülüyordum sapık gibi. mutluydum. tavanı izlerken sızmışım ben de.
    ···
  16. 41.
    +12
    yaşadığım olaylarda en çok bu anlattığım kişilerin etkisi oldu. tabi olaya en son eklenen nilanın yeri çok daha fazlaydı enteresan bir şekilde.
    salıdan perşembeye kadar, hızlandırılmış şekilde anlatıp, bitirmeyi düşünüyorum bir aksilik olmazsa. (mesajdan soran arkadaşlar için söylüyorum. ne bu anlattıklarım,
    aynı şekilde devam ediyor ne de tamamen kopmuş durumdayım onlardan. hala istedikleri zaman hayatıma etki edebilcek insanlar. ama ben de çok değiştim o 1 yıllık süreçte.
    vakit bulabilirsem ilerde bazı detaylara değinirim.) şimdilik iyi geceler...
    ···
    1. 1.
      0
      Hadi bro daha ne kadar rez alalim
      ···
  17. 42.
    +12 -1
    bu gece devam edeceğim.
    ···
    1. 1.
      0
      Et yani bencede . Abi merakla bekliyorum ya
      ···
    2. 2.
      +1
      Abi o allahın askina devam et yemin ederim babam modem in fişini çekiyor ben takıyom
      ···
    3. 3.
      0
      Abi o allahın askina devam et yemin ederim babam modem in fişini çekiyor ben takıyom
      ···
    4. diğerleri 1
  18. 43.
    +8
    uyandığımda salondan konuşma sesleri geliyordu.
    yerde sızıp, yatakta uyanmıştım enteresan bir şekilde. istediği kadar cins teknikler bilsin, o kızın beni taşıma şansı yoktu. hafif ayıldıktan sonra salona geçtim iyice meraklanıp. salonda serana, nila ve miko arasında ciddi bir konuşma dönüyordu. kato da onlardan küçük bir
    emirle izole edilmişcesine, terasta manzarayı izliyordu. beni farkettiklerinde, mikonun 2 sine attığı bakışla, kaleme gerek duyulmadan görünmez bi anlaşma imzalanmış oldu
    aralarında. yanlarına gidip oturduğumda, içten içe biraz sinirliydim aslında ama belli etmemiştim. çünkü ailemin kullandığı bu eve kafalarına göre girip çıkabilme olayları rahatsız etmişti biraz. ama böyle bir şeyi söyleme lüksüm yoktu onlara. nilanın çantadan çıkardığı zarfı masaya bırakmasıyla ayaklandılar.
    bu gece senin için önemli bir gece ve büyük bir işe ilk adımın niteliğinde olacak dedi miko sakin ses tonuyla. serananın katoya yaptığı el hareketiyle ve nilanın seni gece burdan alırım demesiyle birlikte ayrıldılar evden.
    ···
  19. 44.
    +10
    durun dıbınıza koyayım, daha yeni uyandım, ne ara kalktınız? ayıldınız? giyindiniz? geldiniz? ciddi konuşmalar yapıp belki de başka bir iş için evden çıktınız?
    biraz ağırdan alın şu koduğumun hayatını, bana bu kadarı fazla tarzı düşünceler eşliğinde giyinip, kahvaltı yapmak için çıktım arkalarından 10-15 dk sonra.
    üstümde aptal bir halsizlik ve ağrıyla birlikte, yaz kış açık olup efsane börekler yapan meşhur fırına gittim. kahvaltımı yaparken, garsonlardan birinin beni izlediğini farkettiğimde, başlarda yanlış anlaşılmadır tarzında bir düşünceye sahip olmuş olsam da kahvaltımın sonuna kadar devam ettiği için çok fena huzursuz olmuştum. parayı ödeyip hemen kaybolmak için içeri girdiğimde, kasiyerden aldığım hesabınız çoktan ödendi cevabı, iyice sinirlerimi bozmuştu.
    hiçbir şey sormadan, hemen arabaya binip eve döndüm. direkt eve girip,
    kapıyı da kilitledim arkadan paranoyak bir şekilde. masadaki zarfı görünce son günlerde ne kadar dalgın olduğumu farkettim bir kez daha. hemen içini açıp tahmin ettiğim parayla karşılaştım. 15 bin tl bana bakıyordu masum masum. sürekli kafama takılıyordu.
    ne yapmıştım da bu kadar basit bir şekilde elime böyle paralar veriyorlardı ? ayrıca bu gece benim için neden bu kadar önemli olacaktı ?
    işte tam o an düşünmeyi bırakma şartı koymuştum kendime, yoksa kendimi gibecektim düşünmekten ve sinirden.
    bi çok sorunun cevabı olan klişe kelimenin kollarına bıraktım kendimi, 'zaman'.
    ···
  20. 45.
    +13
    akşama kadar çok sıkılacağım kesin gibiydi. nilanın gelmesine daha çok vardı,
    dışarı çıkmaya da korkuyordum ama bi şeyler yapmazsam çıldıracaktım o evde.
    hem biraz kafamı dağıtayım hem de belki zaman kazanırım diye babamı aramak
    geldi aklıma. biraz hal hatır muhabbeti yaptıktan sonra asıl aklımda olan konuya geçiş yaptım.
    ne de olsa şu an okul olayımın falan olmadığını, önümüzdeki kışa kadar boş boş durmamın absürdlüğünü, şu an burada yaşlı bir tekel çalıştıranın yardıma ihtiyacı olduğunu ve yazın onların geleceği zamana kadar burada kalıp çalışabileceğimi söyledim. ilk başlarda sıcak bakmasa da olaya, ısrarcı yanıma yenik düşüp kabul etti. tek şartı, o haftasonu, yanlarına gidip doğru dürüst konuşmaktı bu olayı. her ne kadar dondurduğum okula geri dönmeyeceğimi veya yeni bir üniversiteye başlamamın inandırıcı olmadığını bilse de, hem arabayı onlara bırakmam için, hem 3-5 parça eşyayla yazlığa gittiğim için, hem de bi umut beni ikna edip kışlıkta bana başka bir iş bulabilme şansı olduğunu düşündüğü için yanlarına çağırdı. bunların sırf adet yerini bulsun diye yapılacak şeyler olduğunu bildiğim için kabul ettim sorun çıkarmadan.
    araba yaza kadar bende duramazdı zaten, haklıydı adam. babamla yaptığım konuşmadan sonra, kafama takılan konuların bir kısmı aradan çıktığından dolayı az da olsa rahatlamış hissediyordum. sırada o geceyi beklemek vardı.
    ···