/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 251.
    +1
    Hadi panpa da
    ···
  2. 252.
    +1
    ayraç olsun burda
    ···
  3. 253.
    +1
    @2 ayraçç
    ···
  4. 254.
    +1
    hikaye efsane sardı reis devam et vizeyi gibtir ettim bak bu saatte okuyorum aman diyim saçma sapan bi yerde bitirme çok iyi gidiyosun
    ···
  5. 255.
    +1
    Geceden beri hikayenin hepsini okudum keşlere döndüm amk at butun partları da yolumuzu bulalım
    ···
  6. 256.
    +2
    "Çabuk jupiter ziksin beni gelmeden yaz amk" Gerçi onun yazdıkları da ayrı bir güzel oluyor, Rizörved tazeleyelim
    ···
  7. 257.
    0
    Burda kaldığımı bileyim devam kardeş başlığı takipe aldım raad ol
    ···
  8. 258.
    0
    rezerva
    ···
  9. 259.
    0
    Amk bi trollemeyin ya hikayede once yazara bakar olduk amk
    ···
    1. 1.
      +5 -2
      beyler rahatça hikayeyi okuya bilirsiniz, çünkü ben kendi hikayeme başladım

      (bkz: ben bir inşaat ustasının oğluyum)

      Yine de tetikte olun her an bir gibertme yapa bilirim..
      ···
  10. 260.
    0
    Rezzo98754
    ···
  11. 261.
    0
    Iyisinden bi rez
    ···
  12. 262.
    0
    Arka rezi 5 liyelim
    ···
  13. 263.
    -2
    Rezerved
    ···
  14. 264.
    0
    Özet: takunda boncuk aramış
    ···
  15. 265.
    0
    panpa hala çalışıyor musun sen? part yazma muhabbeti ondan mı yoksa
    ···
    1. 1.
      0
      çalışıyorum panpa ama aynı işte mi aynı durakta mı dıye sorma
      ···
    2. 2.
      0
      la yok part part ondan mı yazıyon diye aynı durakta çalışsan ne olur en fala ziyaretine gelirim :D
      ···
  16. 266.
    +6
    geldim beyler atıyorum 5 dk sonra ilk partı
    ···
  17. 267.
    +55
    *
    benim Eylül'e odaklandığımı farkeden şöförlerden biri ben daha sormadan cevap verdi.
    -camdan görmüş seni, sonra biz de apar topar gelince takıldı peşimize, bi şey diyemedik. dedi.
    ben hiç cevap vermeden eniştenin sırtını sıvazlayıp, şöför arkadaşlara "enişteye göz kulak olun" der gibi baktıntan sonra Eylül'ün yanına doğru yürüdüm.
    ev haliyle çıkmıştı.
    ama bu haliyle bile o kadar güzeldi ki, anlatamam be binler.
    moralim çok bozuktu ama Eylül'ü görmek çok mutlu etmişti beni.
    tebessüm edebilmiştim.
    o da aynı şekilde karşılık verdi bana.
    -ablan, iyi mi. diye sordu.
    az önce şöför arkadaşlara anlattığım mevzuyu Eylül daha rahat anlar diye anladığım kadarını daha detaylı anlattım.
    o da üzülmüştü.
    -ablan iyi olacak, belki bebek de, üzülme. dedi
    herkesin söyleyebileceği şu basit 1-2 kelimeyi Eylül'den duymak harbiden iyi gelmişti.
    derken koridorun başından sesler duyduk.
    panikle arkamı döndüm.
    hay amk.
    enişte fenalaşmıştı.
    "gerçi bu kadar bile iyi dayandı" dedim kendi kendime.
    arkamı döndüm ve koştum hemen.
    hemen ardımdan Eylül de geliyordu hızlı adımlarla.
    şöför arkadaşlar bizim enişteyi direk kucaklayıp hemen yan odadaki sedyeye yatırdılar.
    hemşire içeri girdi, 5 dk sonra çıktı. çıkarken
    -baba bey çok heyecanlı galiba. dedi, mevzuyu detaylı bilmediği belliydi.
    tansiyonu düşmüştü bizim eniştenin.
    ···
  18. 268.
    +54
    *
    şöför arkadaşlar:
    -ömer yapabileceğimiz bişey var mı? diye sordular.
    gelmeleri, destek olmaları bile yeterdi, öyle de dedim.
    -saolun abiler, çok sağolun. dedim ve gönderdim hepsini
    tam arkalarını dönmüş gidiyorlardı ki aralarından biri döndü ve Eylül'e bakıp.
    -hanım kızım sen gelmiyor musun? diye sordu.
    -ben biraz daha kalayım. dedi Eylül mahçup bir şekilde.
    bırakıp gidememişti beni canını yediğim.
    enişte bir odada, ablam diğer odada yatıyordu.
    biz de koridordaki bank tarzı oturma yerlerinde oturuyorduk.
    kafamı duvara dayamış yukarı doğru bakıyordum.
    düşünüyordum.
    bundan sonra ne olacaktı.
    ablam bebeğini kaybediceğini öğrenince ne hisseecekti.
    ben bile bu kadar kötü olduysam o bir anne olarak ne kadar üzülecekti.
    derken eniştem ayılmış ama hemşireler oda zaten boş olduğu için yatıp dinlenmesini söyledikleri için çıkmamıştı içerden.
    yarım saatte bir bazen ben bazen Eylül içeri girip yokluyorduk enişteyi.
    ablamsa kendine gelse bile sürekli bi test sürekli bi kontrol yapılıyordu doktorlar ve hemşireler tarafından.
    acil müdehale odasından normal hasta odasına aldılar ablamı.
    yine aynı kattaydık.
    bi oraya gidiyor bi oraya gidiyorduk.
    ablamın yanına 1-2 defa girebildik, çok müsade etmediler.
    akşam olmuştu beyler.
    yorgun düşmüştük.
    ablamın da eniştemin de iyi olduğunu bilmek rahatlatsa da beni henüz doğmamış yiğenimin ölecek olması çıkmıyordu aklımdan.
    tam içim geçiyordu ki birileri benden önce davrandı.
    ···
  19. 269.
    +6
    sıcak sıcak entryler
    ···
  20. 270.
    +54
    *
    Eylül'ün başı omuzuma düştü beyler.
    uyuykalmıştı.
    çok heyecanlanmış ama uyanmasın diye nefes alış verişimi bile yavaşlatmıştım.
    ona ilk defa bu kadar yakından bakabiliyordum.
    kafamı çok fazla çevirmeden görüş alanımın sınırlanırını zorluyordum.
    yüzünün her detayını inceliyordum.
    yüzünde 1 gram makyaj yoktu ama ona rağmen pürüzsüzdü sanki.
    sadece alnının sağ köşesinde ufak bir çizik vardı,
    o da belli ki çocukluktan kalma bir yaraydı.
    saçlarının kokusunu duyabiliyordum.
    çok güzel kokuyordu diyemem ama içime her çektiğimde huzur doluyordum lan beyler.
    çok garipti.
    kolumda saatim olmadığı için bakamadım saate ama tahminimce saat akşam 8 civarıydı.
    Eylül'ü rahatsız etmemek için cansız mankeni oynuyordum.
    o durumda asla uyumazdım ama bu koşturmaca bana da ağır gelmişti.
    çalan telefon uyandırdı uykumuzdan bizi.
    benim de içim geçmiş kafamı Eylül'ün kafasına dayamışım.
    uyanınca farkettim.
    çaktırmadan yan gözle baktım.
    "Emre arıyor" yazıyordu ekranda.
    Eylül hiç düşünmeden direk meşgule aldı, telefonu çantaya koymadı, elinde bekliyordu ki çok geçmeden 2. ye çaldı telefon.
    Eylül yine direk meşgule aldı.
    Derken 3. çaldı.
    Eylül bu sefer uzatmadı, aramayı susturup telefonu sessize alıp çantasına attı.
    Kafam yine trilyon olmuştu.
    Bunlar daha bu sabah birbirlerine mutlu mutu el sallamıyorlar mıydı.
    Şimdi ise Eylül Emre'nin telefonunu açmıyordu.
    O zaman belli ki Eylül'ün yanımda konuşmaktan çekindiği bir şey vardı.
    ···