-
151.
0Neden hep en yakınındakine patlar insan. Olup olmadık yere ona çatar. Abi ben bunu beceremiyorum. Yer yüzünde en değer verdiğim anneme bunu neden gösteremiyorum. Hatta tam aksi davranıyorum. Beni bu noktaya getiren baş nedendir bu. Kadın bunu haketmiyor. Ama aklımı gibeyim hakim olamıyorum. Bir anda parlıyorum.
Deli gibi pişman oluyorum.
Bir kez rüyamda annemin öldüğünü gördüm. Gerçek gibiydi beyler. Allah rüyanızda bile göstermesin. Günlerce ağlıyordum. Tek yaptığım buydu perişan bi halde ağlamak. Rüya ya işte. Allah halime acıyıp bir kez konuşma fırsatı veriyordu. "Oğlum…" diyordu "iyiyim ben merak etme…". Ben o rüyanın etkisini hala atabilmiş değilim üzerimden. Ama gel gelelim aklımı beynimi gibeyimki ne olsa neye kızsam kadına yansıtıyorum. -
152.
0Haydi diyorum gibtir et her şeyi. Buna zerre kadar hakkım yok. Her gece ettiğim duanın büyük kısmı benim ömrümün onunkine eklenmesi. Benim ölümüm ondan önce olmak zorunda.
Konuşmamaya çalışıyorum artık. Bundan yakınıyor, eskisi gibi değilsin var sende bir şey deyip duruyor günlerdir. Abi engel olamıyorum. O neyin var sorusuna bile sinirleniyorum. Bunu ona yapmaya hakkım yok. intihar cehennemin yoludur diyor beyinsizler. Cennetin ayağının altında oladuğu bir varlık. Onun üzüldüğünü görmekten daha mı ızdırap dolu bu cehennem? Ya da onun huzurundan daha mı güzel cennet?
Toprağın yüzü soğuk oluyor. Ne diyor Nazım "en fazla bir yıl sürer yırmıncı yüzlyılda ölüm acısı…".Yakın zamanda gördüm birader o kadar bile sürmüyor.
Bir adım daha attırıyor bu fikirlerime… -
153.
0Bir şarkısı vardı Kazım'ın kaç dakikadır arıyorum bulamıyorum. Onu dinleyin diyecektim sigarlarınızı içerken.
Şöyleydi "sevdiğimi haykıracaktım ki dudaklarımı kapadın. Dayanamadın yapma dedin. Ne yapayım sustum. Ne olacak bütün bunlar. Hepsini tamamlarız. Elbet bir gün her şey tastamam. Bir ben yarım…"
Öncelikle afiyet olsun ben mırıldanacağım sigaramı içerken.
Sonrasında hayde Allah rahatlık versin… -
154.
0Evet bugün Kasım 21.
Doğum günüm. içime çektiğim ilk nefesin ciğerlerimi yaktığı gün. insan bugünde yalnızsa ne denir ki… -
155.
0insan hayatında çelişkiler bir başlayınca tepeden yuvarlanan kartopu misali büyüyerek devam ediyor anladığım kadarıyla. Bu yüzden insanı yavaş yavaş her fikrin kıyılarında dolaşmaya itiyor. Ve artık her şeyi uçlarda düşünmeye başlıyorsun. Ya hep ha hiç mantığıyla. Bu kadar bir birine mana olarak uzak düşüncelerin ikisininde aynı anda yakasına yapışmak…
Bu çok yıpratan bir şey birader. insan ömrü bir namaz kadar kısayken. insanın kulağına okunan ezanla, ardından okunan sela kadarken bu kadar yıpratmak kendini… Neden ulan deyip havluyu yere atan aynı hızda yere düşmesin diye tutmaya çalışıyor. Hep böyle olduğunu düşünsenize. Ne kadar saçma geliyor kulağa değil mi. Bir çoğumuz genelde böyle yapıyor.
Ama kimse cesaret edip yaptıklarını ve isteyip yapamadıklarını masaya dökemediğinden kimse bunları göremiyor…
Ve bu pgibolojide her gece mutemadiyen o havlu söverek yere atılır. Başını yastığa koyduktan sonra hayal dünyan start alır ve kendini teselli edip umut kıvılcımları yaratırsın kendine. Yüreğin kaburgalarına sığmaz hatta. Sabah olsa da bunları gerçekleştirmek için uğraşsam bir an önce dersin, kaybedecek vaktin yoktur. Sonra sabah olur. O attığın havluyu yerden alır omzuna koyarsın. Ta ki gün yerini geceye bırakana kadar. Bu hep böyle olmuştur… -
156.
0Simdi o zamanlarda yazdığım bir şeyi yazacağım. Şuan bile okurken açıkca görebiliyorum o zamanki kendimle olan diyaloğumu. Ama bu şekilde ne kadar kandırabilirimki kendimi…
Hayırlısı…
istersen varlığın ötesini ararsın, istersen varlıkla yetinirsin.
istersen doğruya tutunursun , istersen tutunduğun şeyi doğru bilirsin.
istersen eteklerde sıradanlığı, istersen zirvelerde kibri solursun.
istersen ezmenin garip hazzını, istersen ezilmenin anlaşılmaz sabrını yaşarsın.
istersen haddini bilir ayakta kalırsın, istersen gövdene bakmadan meyveye durup incitirsin belini.
Her şey senin elinde artık.
istersen söz uğruna baş verenlerden olursun, istersen ilk sıkıda sırtından sözün yükünü atanlardan!..
istersen canın pahasına adaleti korursun, istersen yok pahasına zulme değişirsin adaleti.
istersen kudretine rağmen tutarsın öfkeni, istersen öfken uğruna kurutursun neslini.
Velhasılı kelâm, sen bilirsin.
10.10.2009 -
157.
0Yaşantımı şuan bu yazdıklarımı çevremden bilen insan sayısı iki elin parmaklarını geçmez bu insanlar dışında. Her fikrimi bilen ve her zikrime şahit olan bir kişi var o da o 4 kardeşimden birisidir.
Hocalarımla okul dışı görüşmelerimde konu konuyu açınca onlarda biraz biraz bir şeyler hakkında fikir sahibi oldular tabii. Bunun farkına şöyle varıyordum. Daha bi' anlayışlı karşılıyorlardı. Bu aramızdaki olan o arkadaşlık ilişkisiylede alakalı olabilir tabii bilmiyorum.
Fizik hocamın müzik tarzı biraz rock ağırlıklıydı ve o da Karadeniz tutkunuydu. Kazım abinin yaşamımdaki etkisi böyle böyle ortaya çıkıyordu işte.
Lazcarock yapan Marsis grubunun konserine gitmiştik birgün. Ve konser çıkışı bir şeyler içip sohbet ediyorduk. Ve durup sana bir şey söyleyeceğim ancak aramızda kalacak dedi ve eşiyle ayrılma kararı aldıklarını söyledi. Bunun üzerine bir süre sohbet ettik. Sohbetin ortalarında bana söylediği şey şu olmuştu "sen kaç yaşındasın? Hayır, nasıl bu şekilde düşünebiliyorsun". -
158.
0dışarıdan bakıldığında ne kadar hoş görünüyor değil mi. senden yaşça büyük ve olgun bir insandan taktir almak. kulağa ne de hoş geliyor.
ama aldığı cevap pek menun etmemişti ama sanırım. çünkü "ben böyle olmak istemedimki" deyi vermiştim birden.
kim ister birader ya. o saatlerde çocuklarla gırgır makara yapmak, karı kız peşinde koşmak varken kim ister aklından böyle düşünceler geçmesini…
buna benzer şeyler söylemiştim. ama kazım abiden öğrendiklerimle devam ettim daha sonrasında. ben güzel bir aile ortamı nasıl olur bilmiyorum bu işin acı yanı tabi. ama şöyle bir güzel yanı var yapılmaması gerekenleri çok iyi biliyordum. bu onu daha çok etkilemiş olacak ki " okulda ben dışarıda sen öğretmen olacaksın desene" dedi gülerek.
ve o gün evlerimize giderken düşüncelerim için bana teşekkür etti. bense kazım'a. ve tabiki kazım'da "teşekkürler dünya…"
03.01 Kazım için bi' sigara yakalım… -
159.
0Sigarayı da yıllardır içtiğim falan yok. Başta demiştim ya bu yolun sonu görünmüyor diye. Bu fikir yerleştiğinden beri içiyorum. Yaklaşık 15 gündür. Peketin rengi de Karadeniz mavisi…
Size de oluyor mu. Beynimi hissetmiyorum bazen. Aklıma zerre bir şey gelmiyor. Ne mal bir durum birader. Nasıl dolar bu boşluk diyorum dolduracak bir şeyler bulmaya çalışıyorum. Bu kez bi' bakıyorum koyacak yer yok.
Buna bile söyleyecek bir şey bulmuş bu adam "zaman neden nereye gider... bilemiyorum; bazen aklım yetmiyor…"…
Sigara demişken bir de alkol var tabii…
O zamanlar malum okulda kaldıktan sonra annem pek sıcak bakmıyordu çalışma fikrime ama yük edemezdim kadına kendimi. Bende cuma, cumartesi ve pazar günleri çalışmak için bir iş bakıyordum tam o bahsettiğim her şeyimi bilen kardeşimin çalıştığı bir yer vardı Maltepe'de alkollu davetler vs. verilen bi salon gibi. Daha öncesinde bir kaç yudum rakı içmişliğim vardı ama tam manasıyla orada tanışmıştım. Kardeşim içerdi ama.
Orada tek tük başladım. -
160.
0Kardeşimin amcası orada şeflik yapıyordu. Gece 3 gibi işimiz biterdi. Onun arabasıyla giderdik. Amcası pavyona giderdi bizde arabada takılırdık sohbet, muhabbet. Sabah bırakırlardı beni eve. Yine aylardan Kasım'dı. Anneannem rahatsızlandı annem hafta sonu orada kalacaktı. 21'i de cumartesine geliyordu yanılmıyorsam. Doğum günümdü benim. Yine işten çıktık kardeşimin amcası pavyona gidecekti bizi eve bırakmasını sabahta kardeşimi gelip almasını söyledik. Öylede oldu. Kardeşim sağolsun iş yerinden iki şişe rus vodkası almış 70'lik. Birader kaç saat sürdü bilmiyorum ama biz o iki şişeyide bitirdik. ilk kez sarhoş oldum ben o zaman. Ondan sonra da n'aptıysam olamadım zaten…
O zaman bize eşlik eden o tekrar tekrar dinlediğimiz şarkı şudur
(bkz: http://m.youtube.com/watch?v=GjBcZnpb-1s)
Abi o anı anlatamam size bağıra bağıra söylüyoruz. Duyabildiğim tek şey gitarın sesi. Kazım abinin, kardeşimin ve benim sesim öyle muazzam bi' zamanlamayla çıkıyorduki anlatamam ya cidden.
Hala her içtiğimizde açar söyleriz. Ama hiç o zamanki gibi olmuyor artık. Ne kafam, ne söylememiz… -
161.
0Birader bazı kilit zamanlar vardır herkesin hayatında. insan o anlarda yalnız hissetmemeli kendini. Bazen diyorumki yapmaya çalıştığım şey buhulu bir cama resim yapmak gibi. Hata şansım yok. Parmağımı ilk nereye koyacağımı iyi hesaplamalıyım çünkü silemem. Kendimden emin çizmeliyimki izler titrek olmasın. Bunun için ne yapılır ne planlanır. Elden ne gelir.
Günler öyle bir geçiyorki çünkü. Tıpkı yayladaki hava gibi. Bir günde dört mevsimi yaşıyorsun. Sabah uyanıyorsun hırslı bir şekilde dıbına koyarım ortalığın diyorsun. Yavaş yavaş ayılıp kendine geldikçe bu cesaretin kırılıyor. Beynin öyle bir şeyki düşünüyor sen istemesende. Yapman gerekenlere bakıyorsun gözünde büyüyor. Annem için diyorsun ha gayret. Akşama kadar bu şekilde. Akşam oluyor eve geliyorsun değişen bir şey yok her şey aynı. Böyle gibik bi pgiboloji. Hep derim gece daha bi' gerçek diye.
Evet bi' anda her şeyin değişmesini beklemek saçmalık. Mesela o zamanlarla şuanı kıyaslıyorum. Allah'ıma binlerce şükür diyorum annem için. O şartlar altında neler yaptık neler başardık. Kimseye muhtaç olmadık bu zamana geldik.
Annemide bi' şekilde güvenceye aldım artık.
Yine Kazım'ın dediği gibi "Sessizce akar zaman…" bu günlere geldik şartları değiştirdik hamd olsun.
Ama beyin ve beyindekiler değişmiyor birader. Sen nereye gidersen git. Hangi yaşam koşulunda olursan ol değişmiyor. Trilyonlarımda olsaydı kıyafetlerim dışında hiç bir şeyim değişmeyecekti.
insanın kaderi yüreğinin mürekkebiyle yazılırmış alnına… -
162.
0Bir kez bi' pgibiyatriyke konuşmuştum bununla ilgili. Tıpta bunun ilacının olmadığını söylemişti. işin kötü yanı hiç bir şeyi unutamıyorum. Gerekli gereksiz ne varsa. Düşündünme konusunda da artık detaylara kadar indiğim için her şeye acaba diyerek baktığım için beynim dolmaya başlıyordu. Her ne kadar başkaları için sağlıklı düşünebilsemde kendimle ilgili bir şey söz konusu olduğunda irdeliyordum her şeyi. Bu da artık saplantı haline gelmeye başlamıştı ve yavaş yavaş sıkıntılarını yaşamaya başlamıştım.
Gönül işlerinde heleki. Kendimle ilgili tek önemsediğim nokta buydu.
Kazım abiden biliyorum çünkü. Bence o gücünü sevgiden alıyordu.
Hiç bir kıza dikkat edecek ne zamanım vardı ne kafam. Ama laps diye hayatına girenler olur ya insanın. Bu zamana kadar ne olduysa hep öyle olmuştur. Davet etmem kimseyi. Gelen ağırlanır giden uğurlanır birader.
Mükemmel olmalıydı. En azından yaşayacağım sevdalık mükemmel olmalıydı.
Ben hiç bir zaman heves ilişkisi düşünmedim. Düşünemezdim. Ama onlarda işler öyle yürümüyor anladığım kadarıyla. ilgiye aç bir insanın hayatına birisi girince ekgibliğini duyduğu ilgiyi karşısına yansıtırki o da kendine ayna olsun.
Ben çocukluğumu yarıda bırakmıştım. Unutmuştum. O zamanlarda olan gönül işlerinde o içimdeki çocuk klişesi vardır ya onda bi' kıpraşmalar olmuştu.
işte bu his tıpkı karanlık bi mağarada uzaklardan içeri sızan gün ışığı gibi geliyormuş insana… -
163.
0Kazım'ında bir Gönül'ü vardı oradan biliyorum.
Bu salon işinde sezon bitip ayrıldıktan sonra Üsküdar'da çalışmaya başlamıştım. işle ilgili bir şey için Beykoz'a gitmem gereti. Otobüse binmiştim. Bu karşılıklı dörtlü koltuklar var ya. Tam karşıma 75-80'li yaşlarda amcayla teyze oturdu. Teyze cam kenarındaydı çok geçmeden uyuya kaldı. O sahil yolunu bilirsiniz akşamları acaip trafik olur. Yine öyleydi. Amcayla sohbet etmeye başlamıştık. Havadan sudan derken yol uzun olduğundan konu bayağı ilerledi. 40 küsür senelik evli olduklarını söyledi. Hiç çocukları yokmuş. Eşide eski dans hocasıymış öyle tanışmışlar. 40 küsür deyince "MaşAllah amca 40 yılın var mı bir formülü" dedim esprili bi' şekilde. Sana bunun sırrını anlatayım dedi ve başladı "5s evladım. Sevgi, saygı, sabır, selamet ve sadakat…" daha sonra elindeki çantayı gösterdi. "Eşimin ilaçları. Kanser teşhisi konduda…" daha sonra teyze uyandı. Hava sohbet konusu değişti tabii. -
164.
0Bir şey daha öğrenmiştim. Acaip işime yarayacak bir şey hemde. Otobüsten inmeden amca telefon numarasını verdi. Aslında Ortaköy'de oturduklarını bi' ziyarete gittiklerini söyledi.
Bi' ara gelmemi söyledi sohbet etmek için. Gidemedim ama bayramlarda falan aradım. Bir süre sonrada ulaşamadım…
Velhasılı kelam kardeşlerim. Bir sır öğrenmiştim tesadüfen. Kazım'ında bildiği ama avaz avaz anlatmaya nefesi yetmediği bir sır…
Bu gece çok konuştum. Devam ederiz yine.
Haydi Allah rahatlık versin… -
165.
0O öğrendiğim formülü eve geldiğimde yazmıştım bir köşeye. Korkuyordum unuturum diye. Bunun üzerine de bir şeyler karalamıştım. Bir ara onlardan bulabilirsem burada paylaşırım hatta.
Bu aralar en sık düşündüğüm şey şu birader. insanlar neden bu kadar çabuk değişir. Senelere geçmesine rağmen neden ben aynıyım. Uğraşsamda değişemezken insanlar 1 ayda bambaşka biri olup çıkıyorlar. Heleki bu insan yüreğini ele geçirip bağımsızlığını ilan etmişse vay haline…
Bu günde yeterince gergin ve sinirli geçti. inanın nasıl akşam ettim bilmiyorum. Bi' iki atarax falan atıp uyuyayım yoksa beynimi yiyeceğim.
Yüreğiniz Maçka yaylaları gibi püfür püfür olsun beyler bu gece.
Haydi Allah rahatlık versin… -
166.
0sana da ALLAH boztepenin(ordu) ferahlığını versin
-
167.
0Nefes alıp verişimin 7667. gecesindeyim. Yaşamım diye kurmak isterdim bu cümleyi. Ancak gel gelelimki nefes alıp vermek yaşadığımızın göstergesi değil. Ne yapmam gerektiğini bilmiyorum ben. Terzi misali ama ne yapmanız gerektiğinizi biliyorum bir çoğunuzun.
Matematikle çoğumuzun arasının kötü olmasının tek nedeni nedir biliyor musunuz. Her şeyi net bir şekilde gözünüzün önüne serer ve bu kendinizi kandırmanıza mani olur.
Hesaplayın abi kaç gündür yaşıyorsunuz. Ortalama 7500 diyelim.
Kaç gün kendinizi ciddi manada mutlu etmek için çabaladınız?
500'ün üzerine çıkabilecek olan varsa helal olsun derim. Bir çoğumuz neden var olduğunu anlayana kadar bi' 7000 gunu geçiyor zaten. Rakamlar girince karışıyor işler.
Peki 1 günde hatta ne 1 günü ulan 1 anda meydana gelen o yürek acısını kaç gün geçirir?..
Ben söyleyeyim mi. Bir ömür ancak geçirecek gibi görünüyor kardeşlerim. -
168.
0sen git panpa bende geliyorum peşinden
-
169.
0"Aslında bu benim için bir şeyi değiştirmiyor.
Ben zaten hür bir insan olarak yaşıyorum, kendi kararlarımı kendim alıyorum sağlıklı ve bilinçli düşünebildiğim günden beri.
Kendi tezlerim sonucunda ilerledim daima.
Hep kendi yerime kendi cümlelerimle konuştum her zaman.
Kendi seçtiğim seçeneklerin cefasını da kendim çektim, sefasını da kendim sürdüm.
Velhasılı kelam kendim ettim kendim buldum.
Zaman zaman hatta çoğu zaman hatalarım oldu evet ama şu bir gerçek ki en azından başka kafalardan çıkan seslere aldırış etmediğimden ve bu seslerin kararlarımı etkilemesine izin vermediğimden pişman değilim çok şükür."
Diye yazmışım yıllar önce 18. yaşıma girdiğim zaman. O zamanda kaleme kağıda başvurmak zorunda kalacak kadar yalnızmışım. Değişen bir şey yok. Olmayacak gibi de görünüyor…
-
çaylaklar hk
-
resmi olarak var olmamak nasıl bir duygu
-
benim başliğimi tasimakla ugrsacana
-
dağdan internet çekiyor mu
-
melek goz cok konusma
-
inci sözlük üyelerının ozelıklerı
-
sırtlancan tayfa da kimmiş
-
universite hastanesinde calisilir mi
-
bakircanın kıza ulaştıktan sonra açacağı başlıklar
-
incel sapığın biri
-
reenkarnasyon enkarnasyon karma samsara
-
merhaba ben kayra şişman biriyim videosu
-
sizi burada barındırmayacağım
-
konya neresi ki
-
elamanı 9999 kere gammazladım
-
masaj jeli ile osbir çekilir mi
-
içimize cin girerken nereden giriyor
-
tak sıçmayan canlılar varmıdır
-
sokie bana vermekten geceleri iş yapamaz oldu
-
24 saatte kadar tom kaulitzz kurtcocoin rang
-
charlis darwinn admınlerın yan hesabı
-
2 saat mac jzlemeye gittik
-
bir daha bana gey diyen olursa
-
aganızın qeyfff
-
çakralar açılırsa ne olur
-
deliyim godu kara deliğim
-
karı dediğin nedir ya
-
taşaklardaki top sayısı 4 e çıktı
-
soldaki hangi yazarr
-
dumbki caylak yedikten sonra akillanmissin
- / 2