-
426.
+1Size kadınlara küsmeme sebep veren bir olayı anlatmak isterim. Bugün dertliyiz, düşünceliyiz.
Lise 1 de tanışıyorsunuz onunla. Yüzü adeta melek. 2 ay içerisinde tanışıyorsunuz. Tam size göre bir insan. ikinizin de ilk sevgilisi. Siz ciddi yakışıklısınız. Kız ise size nazaran daha az güzel ancak o da güzel. Zaten sizin için önemli değil.
Liseyi beraber okuyorsunuz. Ona dokunmaya bile kıyamıyorsunuz. Beraber yatakta utanarak sarılıp uyumaktan başka hiçbir şey yapmıyorsunuz.
Lise bitiyor. Aynı üniversite aynı bölüm. Bölüm de güzel bir bölüm öyle boş değil. Yazın sonunda düzenlenen mezuniyet tarzı yemekte içiyorsunuz. Sarhoş olmasın diye çaktırmadan arada onun birasından içiyorsunuz.
2 bira içtiğini sanarken aslında 1 bira içiyor. Gecenin sonunda ilk kez sizden onu öpmenizi istiyor. Reddetmek mümkün olmuyor zaten. 10 dakika öpüşüp nefes nefese kalıyorsunuz. Ki hala isteğiniz var.
ilk sevişmenizi onunla yaşıyorsunuz. ilkleriniz onunla, onun ilkleri sizinle. Gözlerine bakarken parladığını hissediyorsunuz. Tam 9 senedir berabersiniz. Okul bitiyor. Evlenmek için tek engel askerlik.
Gözü yaşlı uğurluyor sizi. Elinizde onun fotoğrafı. Kolunuzda onun ismi. Boynunuzda onun adı yazan künye. Askerlikte her gün onu aramaya çalışıyorsunuz. Her gün konuşuyorsunuz.
Bir gün konuşurken kavga çıkarıyor durduk yere hemde. Ailenizin ona kötü davrandığını söylüyor. Öyle bir şey olmasına ihtimal veremediğiniz için ailenizi savunuyorsunuz. Ailenizle konuştuğunuzda ise öyle bir durum olmadığını söylüyorlar.
Olayı anlamayın en yakın arkadaşınızı arıyorsunuz. Kardeşim iyi ki aradın demem gereken bir şey vardı diyor. Onu bir barda sarılarak bir adamla gördüğünü, gidip adama saldırdığını söylüyor. Sevdiğinizin ise ona bunu size söylerse arkadaşlığınızı bozmakla tehdit ettiğini öğreniyorsunuz. -
427.
+2Ona da inanmıyorsuz. Telefon kullanırken yakalanıp ceza yiyorsunuz. Onunla konuşamıyorsunuz. ilk aramanızda ise açmıyor. Askerlik bitene kadar ona ulaşamıyorsunuz. Bir defter alıp içerde 9 yılın hatırlayabildiğiniz her gününü yazıyorsunuz. Ona yılları hatırlatmak istiyorsunuz.
Askerlik bitiyor. Eve dönüyorsunuz. Sizin eve 2 aydır gelmediğini öğreniyorsunuz. Evine gidiyorsunuz. Öküz gibi bir çiçekle. Kapıyı çalıyorsunuz açıyor. Karşınızda sevdiğiniz insan dev gibi bir çiçekle dursa ne yaparsınız? Sarılırsınız gözleriniz parlar değil mi? Onunki parlamıyor. Hatta size bile bakmıyor.
Yere bakan her an açıklama yapacak bir duruşu var. Size rahatsız olduğunu kendinde sıkıntılar olduğunu düşünmesi gerektiğini söylüyor. Ne kadar beraber düşünmeyi teklif etseniz de reddediyor.
2 ay her gün bir gülle yanına gitmek dışında hiçbir şey yapamıyorsunuz. Çoğu zaman ona ulaşamıyorsunuz. Bir adam olduğuna inanmıyorsunuz. Ama hayat size gösteriyor. Çiçekcide onu görüyorsunuz size aldığını düşünüp ona arkadan bir süpriz yapmak istiyor koşa koşa arka sokaktaki çicekcide aynı çiçekten alıyorsunuz. Tam size geldiğinde arkasından çıkıp vereceksiniz.
Size gelmiyor. Bilmediğiniz ev bilmediğiniz adam. Çiçeği verip evine giriyor. Kapıda onu öpüyor. Aklınızdan intihar dışında hiçbir şey geçmiyor. Sahile geçip insafsızca içip cesaret arıyorsunuz. Denizin buz gibi sularına atlayıp bankta uyuyorsunuz. Sokakta yaşayan bir adamın gece üzerine montunu örteceği kadar rezil haldesiniz. Hastasınız. Evden çıkmıyorsunuz.
Onun gelmesi gerekiyor sizin için açıklama bekliyorsunuz, gelmiyor. Bir süre sonra gelse özür dilese yeter diyorsunuz. Gelmiyor. Yakın arkadaşın her gün ziyaretine geliyor. Anneniz her gün en sevdiğiniz yemekleri odanıza getiriyor. Babanız bile oğlum nasılsın diye sormaya başlıyor. -
428.
+2Kardeşinizin bir gün gelişin size neşe katmaya çalışır gibi değil. Düşünceli bakışlarını anlıyor soruyorsunuz. Elindeki nişan davetiyesini gösteriyor. Koşa koşa çıkıp gidiyorsunuz. Vucudunuz terliyor. Karnınıza ağrılar giriyor. Acıyı tek noktada hissediyorsunuz. Koşuyorsunuz. Yorulana kadar. Durunca hayatınızda ilk kez sigara alıp içiyorsunuz. 2 saatte 1 paket. Kesmiyor içki. Sarhoş olup saatlerce ağlıyorsunuz. Onun gidişini kabullenmek zorunda kalıyorsunuz.
O evleniyor. Gelinlikli fotoğrafını görüyor. Yanındaki adamın sizden çok daha iyi olduğunu düşünerek kendinizi yok ediyorsunuz. Kendinizi çalışmaya verip haftada 4 gün çalışma 3 gün barda bira içme şeklinde bir rutininiz var.
Biri geliyor yanınıza güzel bir kız. (kıza B diyelim) Sizi her gün gördüğünü söylüyor tanışıyorsunuz. Ona hikayenizi anlatıyorsunuz. Onun da sizinkine benzer bir hikayesi olduğunu öğreniyorsunuz. Birbirinize destek olarak bu çukurdan çıkıyorsunuz.
Ondan beri hiç eğlenmeye gitmemiş siz. ilk kez onunla beraber bir konsere bilet alıyorsunuz. Konsere giriş yapıyor bara doğru devam ediyorsunuz. Onu görüyorsunuz. Karnı şiş. Saçlarını kesmiş. Siz uzun severdiniz oysa.
En sevdiği kırmızı ruhun yerini siyah almış. Kocasının omzunda. Hayat adil mi? B sizi dışarı çıkarmaya çalışıyor. O da fotoğraflardan tanıyor onu. Çıktığınız an çocuk gibi ağlıyorsunuz. Tekrar depresyon.
B sizi hayata bağlamak için elinden geleni yapıyor. Konuşmayı bırakan siz yavaş yavaş konuşmaya bile başlıyorsunuz. Bir gece B ailesinin kaza haberiyle evden aceleyle çıkıyor. Gitmek istiyorsunuz. Şuan tanışmanız uygun olmaz diyor.
Bir daha haber yok. Kimliğiyle karakola gidiyorsunuz isim soyisim tcsi ne varsa söylüyorsunuz. Memur oturun diyor. Tanıyorsunuz bu bakışı. Dün gece trafik kazası geçirmiş. Hastane adı veriyorlar. Bir ameliyat yaşama şansı az ama yapılmalı. Sakat kalma ihtimali yüksek yapılmaz ise.
Ailesi reddediyor. Ancak siz onlara Byi çok iyi tanıdığınızı ölmeyi sakatlığa tercih edeceğini söylüyorsunuz. -
429.
+2Zor da olsa ameliyat tamamlanıyor. 2 gün risk var. Sadece 2 gün daha dayanması gerek. Aşağıda sigara içiyorsunuz. Babası Bnin sizden çok bahsettiğini her şeyi anlattığını söylüyor sizi çok sevdiğini söylüyor.
Düşünüyorsunuz. Sevdiğiniz şuan başkasıyla evli. Ve sizi seven bir kadın var. Onu mutlu etmek sizi de mutlu edeceğini düşünüyorsunuz. Uyanırsa ona deli gibi sarılıp bırakmayacağınıza ve aptal depresyonlarla bir daha hiç uğraşmayacağınıza söz veriyorsunuz.
Ve 2 gün doluyor. Uyanıyor. Ona deli gibi sarılıyor sarılıp ağlıyorsunuz. Ailesi mutlu. O mutlu ama iyileştiğinden değil. Sizi mutlu gördüğü için.
Bir düğün hazırlıyorsunuz bir başınıza. Annesinden babasından ve kendi bildiklerinizden onun en sevdikleri şeyleri seçiyorsunuz. Ona bir şelale önünde evlenme teklifi ediyorsunuz. Gelinlik alıp beraber sonraki gün düğün yapıyorsunuz.
Yıl 2018 2 çocuğunuz var. Mutlusunuz. Ama onu unutmamışsınız. Onun mutsuz olduğu haberleri gelmiş kulağınıza. Kocası dövüyormuş onu. Artık umrunuzda değil.
Siz mutlusunuz.
Unutmayın bir binayı ne kadar emek harcayarak yaparsanız o kadar zor yıkılır. 1 günde yapılan kule ancak 2 ay dayanır. Siz siz olun emeklerinizden vazgeçmeyin. Emeklerinden vazgeçenlere de değer vermeyin.
Bu dünyada iyi insan sayısı da bir hayli fazla. Siz doğru insanı değil iyi insanı arayın. Yanlışlar doğruyu zütürebilir ancak iyilik ebedidir.
Hikaye yaşanmıştır. Bir abimden dinlediğim bir hayat hikayesidir. Hala görüşürüm. -
430.
0Gitti gönlümün efendisi
-
-
1.
+1keyifler kötü be panpam bırakmıyacağım dedim bırakmam.
-
1.
-
431.
+3Beraber olmak istediğiniz kişinin ne özelliklerinin olmasını isterdiniz?
Güzel bir göz`, boy , zeka vb. değil mi?
Her yerde okuyorum bunun tek sebebinin bizim çiftleştiğimizde verimli bir bebek elde etmek istememiz olması olduğunu anlatıyorlar. Atıyorum zeki ve kaslı bir çocuk olmasını istiyorsan; zeki ve kaslı 2 insanın çiftleşmesi gerekir. Tabi bunda genetik faktörler de etkili yani kadın daha zayıfken; erkek daha güçlü gibi.
Şimdi size sormak istediğim şey şu, soruyu herkesin yanıtlaması için genel soracağım. Bir sevgiliniz olmasını istediğinizde ya da bir sevgiliniz olduğunda; kaçıyla evlenme ve çocuk yapma fikriyle beraber oldunuz?
Az mı? Peki o zaman neden kusursuz bir çocuğunuz olma ihtimalini düşünesiniz ki? Salak ya da güzel olmayan bir kızla beraber olmanızın hiç bir sakıncası yok herhalde?
Ancak görüyorum ki gerçek hayatta pek de öyle olmuyor. Zeki kişileriz. Beynimiz çoğu şeyi planladığımızı bilip önceden size fark ettirmeden seçim yapabilecek kadar güçlü bir organ.
Asıl sorunun başkalarına güzel gözükme olduğunu düşündünüz mü hiç? Aslında yanınızdaki bir kişiyi, belki bir mobilyayı, odanızdaki lambayı seçerken ne kadar spesifik olduğunuzu düşünün. HiÇ!
Yanınızdaki insanı bile başkalarını mutlu etmek için seçiyorsanız; onlar da aynısını sizin için yada kendi gibileri için yapıyor ise bu hayatta doğru seçim yapmanızı engelleyen şeylerden uzaklaşmak en mantıklısı değil mi?
Dürüst olmak gerekirse karşınızdaki insanı başkalarının yargılarından bağımsız bir şekilde seçmek için çaba harcamanız gerekiyor. Beraber olmak istediğiniz insanı seçerken neden beraber olmak istiyorum sorusunu kendinize defalarca sormalısınız. Ve yanıtı asla kaybetmemelisiniz.
Hayatınızı siz mi yaşıyorsunuz yoksa bir topluk algısında sürüklenen bir aptal mısınız? Kadınların erkeklerden daha çok çevre algısına dikkat ettiğini fark ettiniz mi? Ve kadınlara çoğu insanın erkeklerden daha zeki olarak baktığını fark ettiniz mi? Sizce bu toplum algısı mı? -
432.
+1Bir gece vakti düşünün. Fotoğrafları hala gözünüzün önünde. Ona karşı hiç bir duygu beslemez iken. Baktığınız her fotoğrafta dolu dolu anılar dolaşıyor. Gülümsetirken sizi; nerede şimdi o bakışlarınız var ekrana doğru.
Hani otobüs yolculuğuna çıkarsınız. Bir süre sonra otobüsteki ışıklar söner. Dışarıyı seyrederken bir kaç müstakil evin yanından geçersiniz. Bazılarının ışıkları yanıyordur. Ne yapıyorlar acaba diye düşüncelere dalarsınız. işte tam o duygu.
Ancak bu yolculuk daha uzun. Ve her seferinde o evlere farklı yorumlar katıyorsunuz. Kattığınız yorumlar öylesine derin ki; bazen neden ben buraya geldim diyorsunuz. Sanki o güzel gözler sizi hipnoz etmiş. Unutmuşsunuz kendinizi.
Aklıma takılan nedir biliyor musun?
Acaba o ışıklar söndüğünde o otobüste tek uyanık olan ben miyim? Yoksa aynı düşüncelerle dolu arkamdaki koltukta oturan bir insan mı var? -
433.
+1insanlar uyumaya başladığında o dünyadaki kafanızın etini yiyip bitiren aspiratör sesi kesiliverir. Ve aklınızdan geçen ilk şey oh be rahatladım olur.
Ancak rahatlama hissi de kısadır. Ardından o gürültünün tekrar gelmesini isteyebilirsiniz. Çünkü artık beyninizdeki düşünceleri saklayan o dünya gürültüsü gitmiştir. Ve düşünmeye başlarsınız. Yaşadıklarınızı, hayatınızdaki insanları ve belki bir çift gözü.
Onun da bu duyguları sizle aynı anda yaşama ihtimali piyango tutma ihtimalinden düşük.
Ben ne zaman aklıma eski hayatım gelse gecenin bana gülümsediğini düşünürüm. Bu gün de bana bir şeyler anlatmaya çalışıyor. Gökyüzünü inceler ve onun ne olduğunu bulmaya çalışırım.
Belki aptal diyebilirsiniz bana ancak unutmayın ki;
Bu hayattaki en değerli özlemleriniz hayallerinizdir.
Bırakın gece size gülümsesin * -
434.
+1Beyler bir sıkıntımı imha ettim biri de bitmek üzere ulan nasıl mutluyum. Ben size dertli dertli ne yazıcam şimdi *
-
435.
0Ama varya bir dağ evi hayalimiz var. Unutmayayım diye buraya yazıyorum.
Gelecek hayalleri nedir? Gelecek anca hayal midir? -
-
1.
+1Hayalleri olmayan ya bitmiştir ya da idealisttir, hedefi vardır abey
-
1.
-
436.
+1Bir kaç müstakil ev düşünün şimdi. Hafif yıkık ama çok az. Modern olduğunu hissetmediğiniz gibi; yıkıntı olduğunu da hissetmiyorsunuz. Alt katta bir salonunuz var. Ama öyle 140mt kare değil. 2 kişilik minik bir salon
Ortasında duvara dayalı bir sobanız var. Gayet iyi görünen pahalı bir soba. Ortasından patateslerinin közde çıtırdama sesleri geliyor. En sağda yer yatağı var. Altında kuş tüyünden daha hafif bir yorgan. Tam sobanızın karşısında bir balkon kapısı bulunmakta. Odanın tam solunda yorganların üzerine oturup sırtınızı duvara dayadığınızda izleyebileceğiniz bir televizyon var. Ancak bu televizyon aptal kanalları izlemek için değil. Yanı başınızdaki bilgisayardan seçtiklerinizi izlemek için.
Balkon kapısından çıktığınızda tam karşınızda minik bahçeniz beliriyor. Siz bahçenizden 20 cm daha yukarıdasınız. Tam ortada cherry domatesler, sağda sevdiğiniz otlar, solda yeni yeni pembeleşen çilekler var. Bahçeniz ağaçlarla sarılı bir halde.
Çağla halinden kayısıya dönen meyveleri olan ağacınız var. Vişşneler kıpkırmızı olmuş. Kirazlar yetişmek üzere. Sabahın ilk ışıklarıyla suladığınız bahçenize miss gibi toprak kokusu hakim. -
437.
+2Çevrenizde sizinkilere benzer evlere sahip insanlar var. Ancak öyle bilgisiz insanlar değil. Şehir hayatından sıkılıp gelen yaşıtlarınız.
Her gece çeşitli oyunlarla eğlendiğiniz komşularınız. Aynı anda bahçelerinizde salça pişirip, ilk elden yediğiniz komşularınız. Mangal yapıp, mısır közlediğiniz komşularınız...
Yanınızda sizin gibi hayatın yoğunluğundan bıkmış bir kız arkadaşınız var. Delice aşık değilsiniz birbirinize. Hayatın kazığını yemiş insanlarsınız. Amacınız sadece mutluluğu kaybetmemek.
Gününüzün tamamında farklı işlerle uğraşıyor ve tatlı bir yorgunlukla salonunuzdaki yorgana oturuyorsunuz. Beraber bir film seçip ardından mısır patlatıyorsunuz. O omzunuza yatarak izliyor filmi. Arada bacak aranızdaki mısırdan alıyor. Heyecanlanıyor sarılıyor, korkuyor sarılıyor. Gözlerinde dürüstlük var onun.
Evin üst katını açtırmışsınız çatısı yok. Çıkıp bir yatak koyarak yıldızları izleyebiliyorsunuz. Eski sezen aksu şarkılarının olduğu plağınız sağınızda çalıveriyor. Üşüyen sevgilinizin ellerini ısıtıyorsunuz. Sabah beraber olmadığınız zamanlarda neler yaptıklarınızı anlatıyorsunuz. Sonraki günleriniz için planlar yapıyorsunuz... -
438.
0Rez bi gece de bitircem
-
439.
0Bu saatlerde hep bu başlığa bakıyorum. Bugün neye yakabilirim diye aranıyorum.
-
-
1.
0Sen iste ben yazmaz mıyım? *
-
1.
-
440.
0Rezerve
-
441.
+1Pgibolojik savaş nedir? Bir insanı ne kadar yıpratabilir?
Bir insanın anne karnında olduğunda 1. Ailede ; doğduğunda ikinci ailede tutulduğunda çocuğun davranışlarında 1. Aile ile ilgili bir çok benzerliğe rastlanmış.
Size tanıdık gelen ancak bununla benim karşılaşmış olmam imkansız dediğiniz her şeyi anne karnında öğrenmiş olabilirsiniz.
Aslında sigara içmeyecekken sadece bir olay yüzünden sigara içiyor olabilirsiniz. Hayatınızda sizi kontrol eden bir pgiboloji vardır.
ilk aşamada bunu yöneten çevredeki davranışlardır. Öğrenmek amacıyla onları çalarsınız. Islık çalamıyor musunuz? Çalan kişiyi küçükken görmediğiniz için. Muzik çalamıyor musunuz? Çevrenizde örneği olmadığı için.
Ama benim vardı hala bilmiyorum diyebilirsiniz. Çünkü bunun sizin dikkatinize de çekilmesi gerekmekte.
Pgiboloji sizin yarı istemli hareketlerinizi yönetir. Tam yönetim delilik olarak adlandırılabilir. -
442.
+1Size bir savaş anlatmak isterim. 20 ya da 30 kişilik bir çifçi grubu göç etmektedir. Gittikleri yönde ise o bölgenin gördüğü en zalim ve acımasız savaş kabilesi vardır. Yemeklerini bile çalarak karşılarlar.
Çiftçi kabilesi yagmurlu havada yorgun düşmüş bir şekilde bu köyün sesine doğru giderler. Tabi onlara doğru ışıkla gelen bir ekibin saldırı yememe şansı yok bu kabileden. Hemen 5 kişilik güçlü bir ekip gider onları karşılamaya.
Atlılar çiftçilerle karşılaştıkta onlarla dalga geçer ölüm seçenekleri sunmaya başlarlar. Çiftçiler bir anda yere yatar ve toprağa iyice yapışırlar. Atlılar güler. Bari az korkutsaydık diyerek içkilerinden içerler. Tam o anda, bir aydınlık ve müthiş bir ses ile gökten bir yıldırım atlılara düşer.
Atlılar orda ölür. Çiftçiler ise yere yattıklarında yıldırımın onlara değil en yüksekteki yere düşeceğini bilmektedirler.
Kabile sesi duyar duymaz. Toplu bir şekilde yıldırıma hareket eder. Durumu gördüklerinde çiftçilerden korkar ve onları yıldırım tanrısı sanarlar. Çiftçileri besler. Ve onların altında çalışmaya başlarlar.
Bu sırada yemek toplamak için giden bir atlı birliği kabileye geri döner. Kabiledeki herkesin bir kaç köylüye taptığını görür ve inanamaz. Ne olduğunu sorduğunda insanlar olayı anlatır. Olaydan etkilenmeyen birlik tek bir hamlede tüm köylüleri kılıçtan geçirir.
Çıkar ve kabileye her şeyin yalan olduğunu anlatırlar. Kabile onlara inanmaz. Tanrılara zarar verdiklerine inanır ve hepsini kılıçtan geçirirler.
1 saniyede tüm inancınızı değiştirebilen bir şey düşünün. Ya da tek kılıç bile kullanılmadan ele geçirilen bir bölge.
Zihne sahip olan biz miyiz? Yoksa o bizim yeteneklerimizi kullanmamıza izin mi veriyor? -
443.
029da kaldım
-
444.
0rezzzzz tekrardan rezzzz
-
445.
0Kalsın burda
başlık yok! burası bom boş!