1. 1.
    +5
    celladıma gülümserken çektirdiğim son resmin arkasındaki satırlar

    ben ismet özel, şair, kırk yaşında.
    her şey ben yaşarken oldu, bunu bilsin insanlar
    ben yaşarken koptu tufan
    ben yaşarken yeni baştan yaratıldı kainat
    her şeyi gördüm içim rahat
    gök yarıldı, çamura can verildi
    linç edilmem için artık bütün deliller elde
    kazandım nefretini fahişelerin
    lanet ediyor bana bakireler de.
    sözlerim var köprüleri geçirmez
    kimseyi ateşten korumaz kelimelerim
    kılıçsızım, saygım kalmadı buğday saplarına
    uçtum ama uçuşum
    radarlarla izlendi
    gayret ettim ve sövdüm
    bu da geçti polis kayıtlarına.

    haytanın biriyim ben, bunu bilsin insanlar
    ruhumun peşindedir zaptiyeler ve maliye
    kara ruhlu der bana görevini aksatmayan kim varsa
    laboratuvarda çalışanlara sorarsanız
    ruhum sahte
    evi nepal'de kalmış
    slovakyalı salyangozdur ruhum
    sınıfları doğrudan geçip
    gerçekleri gören gençlerin gözünde.
    acaba kim bilen doğrusunu? hatta ben
    kıyı bucak kaçıran ben ruhumu
    sanki ne anlıyorum?

    ola ki
    şeytana satacak kadar bile bende ondan yok.
    telaş içinde kendime bir devlet sırrı beğeniyorum
    çünkü bu, ruhum olmasa da saklanacak bir şeydir
    devlet sırrıyla birlikte insanın
    sinematografik bir hayatı olabilir
    o kibar çevrelerden gizli batakhanelere
    yolculuklar, lokantalar, kır gezmeleri
    ve sonunda estetik bir
    idam belki...
    evet, evet ruhu olmak
    bütün bunları sağlayamaz insana.

    doğruysa bu yargı
    bu sonuç
    bu çıkarsama
    neden peki her şeyi bulandırıyor
    ertelenen bir konferans
    geç kalkan bir otobüs?
    milli şefin treni niçin beyaz?
    ruslar neden yürüyorlar berlin'e?
    ne saçma! ne budalaca!
    dört incil'den yuhanna'yı
    tercih edişim niye?

    ben oysa
    herkes gibi
    herkesin ortasında
    burada, bu istasyonda, bu siyah
    paltolu casusun eşliğinde
    en okunaklı çehremle bekliyorum
    oyundan çıkmıyorum
    korkuyorum sıram geçer
    biletim yanar diye
    önümde bir yığın açalya
    bir sürü çarkıfelek
    gergin çenekli cesetleriyle
    önümde binlerce çiçek
    korkuyorum sıra sende
    sen de başla ve bitir diyecek.
    yo, hayır
    yapamaz bunu, yapmasın bana dünya
    söyleyin
    aynada iskeletini
    görmeye kadar varan kaç
    kaç kişi var şunun şurasında?

    gelin
    bir pazarlık yapalım sizinle ey insanlar!
    bana kötü
    bana terkettiğiniz düşünceleri verin
    o vazgeçtiğiniz günler, eski yanlışlarınız
    ah, ne aptalmışım dediğiniz zamanlar
    onları verin, yakınmalarınızı
    artık gülmeye değer bulmadığınız şakalar
    ben aştım onları dediğiniz ne varsa
    bunda üzülecek ne var dediğiniz neyse onlar
    boşa çıkmış çabalar, bozuk niyetleriniz
    içinizde kırık dökük, yoksul, yabansı
    verin bana
    verin taammüden işlediğiniz suçları da.

    bedelinde biliyorum size çek
    yazmam yakışık almaz
    bunca kaybolmuş talan
    parayla ölçülür mü ya?

    bakın ben, birçok tuhaf
    marifetimin yanısıra
    ilginç ödeme yolları bulabilen biriyim
    üstüme yoktur ödeme hususunda
    sözün gelişi
    üyesi olduğunuz dernek toplantısında
    bir söyleve ne dersiniz?
    bir söylev: büyük insanlık ideali hakkında!
    yahut adınıza bir çekiliş düzenleyebilirim
    kazanana vertigolar, nostaljiler
    karasevdalar çıkar.

    yapılsın adil pazarlık
    yapılsın yapılacaksa
    işte koydum işlemeyi düşündüğüm suçları
    sizin geçmiş hatalarınız karşısına.
    ne yapsam
    döl saçan her rüzgarın
    vebası bende kalacak
    varsın bende biriksin
    durgun suyun sayhası
    yumuşatmayı bilen ateş
    öğüt sahibi toprak
    nasıl olsa geri verecek
    benim kılıcımı.
    Tümünü Göster
    ···
  2. 2.
    +2
    ben oysa
    herkes gibi
    herkesin ortasında
    burada, bu istasyonda, bu siyah
    paltolu casusun eşliğinde
    en okunaklı çehremle bekliyorum
    oyundan çıkmıyorum
    korkuyorum sıram geçer
    biletim yanar diye
    önümde bir yığın açalya
    bir sürü çarkıfelek
    gergin çenekli cesetleriyle
    önümde binlerce çiçek
    korkuyorum sıra sende
    sen de başla ve bitir diyecek.
    yo, hayır
    yapamaz bunu, yapmasın bana dünya
    söyleyin
    aynada iskeletini
    görmeye kadar varan kaç
    kaç kişi var şunun şurasında?
    ···
  3. 3.
    +2
    Çektirdiğim son resmin arkasındaki satırlar
    ···
  4. 4.
    +1
    ekşi sözlükten alıntı:celladıma gülümserken çektirdiğim son resmin arkasındaki satırlar:

    murat kapkıner'in poetikası olarak vasıflandırılabilir "şiir üzerine bir şeyler söylemek" isimli kitabında anldıbını bildirdiği şiir başlığı.

    "... mesajın doğru anlaşılması için ilkin şairin, imgelere dayandığı yerlerde imgelerini, nesnelere dayandığı yerlerde nesnelerini anlamamız gerekir: celladıma gülümserken. çektirdiğim son resmin arkasındaki satırlar. ismet özel'in kitab'ına başlık yaptığı yukarki şiiri bir gence sormuş cevap alamamıştım. (kitap, gencin elindeydi.) benim kimi şiirlerim için de aynı durum söz konusuydu; yeteri kadar anlaşılmıyorduk. bu anlaşılmayışın izahı sokrates'te var: çok önemli şeyler söylediğimizi sanıyorlar.

    devlet'ten aklımda kaldığıyla aktarıyorum:
    tartışmacısı veya öğrencisine bir şeyler söyledikten sonra soruyor sokrates:

    - anladın mı?
    - anlamadım
    - öyleyse bir de şöyle söyleyeyim:... şimdi anladın mı?
    - gene anlamadım.
    - madem bir de şöyle anlatayım:... şimdi anladın sanırım.
    - gene anlamadım.
    - önemli şeyler söylediğimi sanıyorsun da onun için anlamıyorsun.

    doğru, önemli şeyler söylüyoruz, ama bu önem, sıradan, bilinen şeylerle söylediğimiz nesnenin anlaşılmasına bağlı. şimdi ismet özel'in şiirinin nesnesinin ilkin açıkça söylediği fotoğraf makinesi ve fotoğraf çektirme hadisesi olduğu anlaşılırsa eğer, şair'in, bütün bir dünya görüşünü de bu dizelerde söylediği anlaşılır. teknolojik aygıtlar insanı öldürüp katletmekte. işin tuhafı da o ki insanlar bu cellatlarına gülümsemekteler. ama bu önemi ilkin şiirin ta kendisinde ararsanız bunu hiçbir zaman anlayamayacaksınız.

    cellat nesnesinin ne olduğunu kavramamız gerekir ilkin. belli ki şair, bir nesneyle doğru orantılı olmak koşuluyla çok daha kapsamlı, düz yazıda kitaplık çapta basit bir şeyi anlatmak istiyor. gülümsenen cellat, fotoğraf makinesi. şairi katlediyor, dondurup tespit ederek ondan bir ölü, bir maktul ortaya çıkarıyor. ve bu cellada gülümseniyor. şiirin bahanesi'nde söylediğimiz gibi, şiirin nesnesi de aslında açık, anlaşılır. gördüğünüz gibi şair, apaçık, gidip fotoğraf çektirdiğini, arkasına iki sözcük yazdığını söylüyor... "
    ···
  5. 5.
    0
    kör oldum
    ···
  6. 6.
    0
    okumayın sakın dıbına koduklarım sizi.
    ···
  7. 7.
    0
    http://www.youtube.com/watch?v=cQfoOaB7Nww
    ···
  8. 8.
    0
    ismet özel değişik bir adam, samimi, görüşlerinin değiştiğini açıkça belirtme cesaretine ve içtenliğine sahip, bunu şiirlerine de yansıtan bir şair. çoğu insanın zamanla fikirleri değişir ama bunu aşağılık bir şey olarak aldığından hala eski düşüncelerini savunuyormuşçasına hareket eder. işte bunu aşabilen, değişen düşünceleriyle barışık olabilen insan gerçekten olmuştur.
    ···
  9. 9.
    0
    aynada iskeletini
    görmeye kadar varan kaç
    kaç kişi var şunun şurasında?
    ···
  10. 10.
    0
    çok nettir.
    ···
  11. 11.
    0
    bu kadar uzun yzıyı okusam perefesör olurdum
    ···
  12. 12.
    0
    sağır oldum
    ···
  13. 13.
    0
    bugün 10 defa ard arda okudum. ağladım resmen amk
    ···