+1
18,03,2013
şuan bu satırları yazan kadına teşekkürlerimi sunarım. Insanın gücünü gösteren bu olay, her kez için örnek olmalı.
Ben Kemal Sunal, yazan bu elleri öpüyorum. Yaşadığım bu bulunduğum dünyada senin gibi insanların değeri çok büyük. Şuan beni duyuyor ve görüyorsun. Hala şaşkınlık içerisindeyim. Yaradan adına yaptığın bu güzellik daimi olur inşallah. Güzel insan, Allah sana once sağlık sonra mutluluk versin. Gerisi boş, hemde bomboş. Şimdi neden dersen? Orada yaşarken tanımıyan yoktu. Buraya geldim, sıradan bir insan olarak presüdür ne ise o uygulandı. Aaaaa Kemal Sunal gelmiş, ona bir torpil geçelim demediler. Ben bütün prosüdürlere uydum. Kabristana bile gittim. Gitmeyen çokmuş orada öğrendim. Niye gitmedin diye sorduğumda, şöyle cevap verdiler. Zaten ölmüşüm, ellerine düşmüşüm, kolaysa gelip bulsunlar dedim. Tabiki kolay bulmuşlar. Kısaca buraya geldinmi sıçtın. Hangi deliğe girersen gir buluyorlar. Inanın ki buradaki polisler, “ben onlara polis diyorum” dünyadakinden daha hızlı. “buraya gelip kurs görmeleri gerekiyor oradakilerin”. Herneyse işim latife. Huylu huyundan vaz geçemiyor. Şimdi diyeceksiniz prosüdürden sonra ne oldu?
Defterler açıldı. Bu bildiğiniz defter değil. Bu film defteri. Yani bu filmlerde, benim onca çevirdiğim filmlerde içinde. Vaybeee dedim, benim evimde böyle düzenli bir şekilde yoktu. Velhasıl işlerini çok iyi yapıyorlar. Neyse en sonunda kıl payı kurtuldun dediler. Ben de neyden kurtuldum nedim. Şaşırdım tabiki, çünkü biz böyle bilmiyorduk, kıyameti falan bekliyecektik. Bana ne kıyameti dediler. Yaaa hesap günü şimdimi dedim. Bana herkez ölür ölmez hesabını verir dediler. Işte o zaman eyvah dedim. Sırat köprüsü sonra cehennem, yandık diye düşünürken, bana şimdi eve git, 40 gün bir kendine gel dediler. Oh çektim. Bir eve gideyim de hanımın kuru fasulye pilavını yiyeyim diye düşündüm. Çünkü karnım acıkmıştı. Yani öyle hissettim. Haydi hep birlik eve geldik. Ben oğlanın yanına oturdum. Fakat beni kimse duymuyor, görmüyor. Nasıl bir iletişim kurarım diye düşünüyordum ki baktım beni sever gibi görünen insanlar arkamdan kötü kötü konuşuyorlar. Inanın o an karnım doydu. Vay be dedim. Insan dostunu düşmanını öldükten sonramı öğrenir. Birde benim oğlana sarılıp duruyorlar utanmadan.
Eve gittik, herkez ağlıyor, çok canım sıkıldı. Once mutfağa gittim. Çünkü mutfağı çok severim. Ana; kaynanam seviyormuş. Kuru fasulye pilav diye düşündüm. Hemen bir tabağa koydum, yemeğe başladım. Tabiki şaka, elime kaşığı bile alamıyorum. Meğerse buradaki yemek yeme usulu farklıymış. Yiğiyor gibi yapıyormuşun. Tabiki işte oan esas olarak öldüğümü anladım. Oturdum bende ağlamaya başladım. Hemde ne ağlamak, hanımdan fazla ağlıyorum. Ya, mutfaktayım, cehennemde değil ama yemek yiyemiyorum. Inanın çok zor bir şey. O gece şiştim ağlamaktan. Gittim hanımın yanına yattım. Ulen hanım, şu an yanında olduğumu bilmiyorsun, beni çukurd bıraktın zannediyorsun, şu yatağımda bir erkek göreyim, ben sana o zaman sorarım dedim, kendi kendime. Uyumuşuk, bir ara sıkıştım yatakta, ana biri var, ilk gecemi be kadın diye bağırıyordum ki meğer benim koca teke, anasının koynuna gelmiş. Neyse sevindim.
Bizim oralarda ölü evine yemek tepsi tepsi gelir, onlara bakıp bakıp sularım akıyor. Sonra öğrettiler bana nasıl yemek yineceğini. Işte hayalinde ne istersen yiyiyorsun, sonrada oh çok yemişim, gaz yapıcak…. Birbirimize söylüyoruz.
Ha şu arada size teessüf ederim, beni en son çağırmışınız… kağıt kalem bulmuşum bırakırmıyım.
40 gün evde oturdum. Tabi kendime evdeki yemekleri beğenmiyor, kebap falan ısmarlıyorum, üstüne baklava, oh oh ziyafet o biçim. Öğrendim ya yimeyi. Tamam artık, aklıma ne gelirse ısmarlıyorum. Evde misafir çok karşılamaya da gelmişler. Inanın o kadar gelenin içinde bir tane ünlü yoktu, tabi bizim tarafımızda. Bir ara sordum sizing içinizde hiç ünlü yok. yoksa bütün ünlüleri 40 günün sonunda cehennememi atıyorlar. Inanın o an korktum. Düşünmeye başladım. Yanıma gelenler, hey arkadaş gemilerin suya mı battı, diyorlar. Duymamazlıktan geliyorum. O an kendimden geçmişim. Bir gürültü patırtı koptu, her kez ayağa kalkıyor. Buyur başkanm diyorlar. Baktım Turgut Özal. Eyvah dedim, beni devlet töreniyle cehenneme yolluyacaklar. Sayın Özal yanıma geldi. Hoş geldin sayın Kemal dedi. Bende bön bön suratına bakıyorum. Zebaniler nerde diye sordum. O da ne zebanisi, bırak onların adını ağzına alma geliverirler, sonra görürsün hanyayı konyayı. Meğersem bizim Özal oradan yeni gelmiş. O benden korkak. Birlikte oturup bir dertleştik sorma gitsin. Bende kasılıyorum, yanımda koskoca başkan, elimi attım omzuna, hava binbeşyüz. Etrafımız kalabalık, herkez bizi dinliyor. Biz olduk samimi arkadaş, hatta ense tokat falan. Birbirimizden ayrılmıyoruz. O yemeyide pek severmiş. Gel keyfim gel.
O günün sonunda, akşam üstü etrafımı melekler sardı. Bunlar görevliymiş. Bana gitme vakti geldi dediler. Bir an başkanna baktım, arkadaş bumu senin bana reva gördüğün… oda şaşırdı korkma dedi. Bunlardan sana zarar gelmez. Zebani değil bunlar. Sana görevi bildirecekler. Görevmi, ne görevi, ben hep böyle sandım. Meğer kazın ayağı böyle değilmiş.
Bana bugünden itibaren görevlisin, istanbulda özel büyük bir hastanede, orada doktorların yanında asistanlık yapacakmışım. önce evrak falan taşıyacağımı sandım. Sonra işin iç yüzünü anlattılar. Bizim özal o hastanede görevliymiş. O yüzden yanıma hoş geldine gelmiş. Bee arkadaş önceden desene birlikte çalışıcaz. Sonra işi tatlıya bağladık tabiki, hatta meleklere baklava ikram ettim. Güldüler, onlar baklava yemezmiş. Kadayıf dedim, yok dediler. Hiç bir şey yemezlermiş. Ya insan açaçına görev yaparmı? Her neyse işimiz latife… o akşam Özalla birlikte evden çıktık. Hanıma sarıldım, çocuklara sarıldım. Ilk kez ayrılıyoruz… ağlamayın yine gelirim, bak yakındayım. Bir avuç Istanbul. Ya cehenneme gitseydim. Yanık kocayı ne yapacaktın kadın… diye seslendim.
Bizim hanım elinde yasin kitap okuyor. Bir an düşündüm 40 gündür okuyorlar, acaba faydasını gördümmü. Oradaki herkez güldü. Burada düşüncelerle de konuşuluyor. Niye gülüyorsun, acemiyiz herhalde.
Özal bana hade yürü yürü dedi. Neyele gidicez, tabut nerde? Diye düşünürken, bir an kendimi hastane de buldum. Ya dedim sizing uçaklar neyle çalışıyor, atom falan…
Beni alıp bir kel adamın yanına dikelttiler. Bu doktormuş, bunu koruyacaksın… neylen? düşmanımı var? kan davası falan olabilir. Hayır dediler melekler, bundan sonra bu adamın yanından hiç ayrılmıycan. Her şeyinden sen sorumlusun, ona gore.. eyvah dedim Özal da kıs kıs gülüyor benim anlamadığımı fark etmiş. Özal, sana anlatayım, sakın yanında ayrılma, yemek yerken, uyurken, yıkanırken, tuvaletteyken, ameliyattayken. Daha nasıl sayayım, inanın, nasıl olacağını bilseydim, oraya gitmeye razı gelecektim. Tabiki latife..
Ya adamı her an takip etmeye başladım, fazla yeme, gaz çıkartma, amma işedin be, inanın nefes alamıyorum. Adam çok az uyuyor. Hayatımda ilk kez ameliyatlara giriyordum, ki ben kan göremezdim.
En çok hoşuma giden, birlikte lokantaya gidiyorduk. Acılı adana, kuru ne yersen ye babam ye. Ben hesap ödemiyorum ya. En çok hoşuma o her şey bedava. Tuvalete bile girerken, o para öderken bana beleş.
Bu işe tam alışmıştım, aradan bir yıl geçmiş. Karşıma melekler dikildi yine. Eee neymiş, sorun ne, bir hata mı yaptım? Hayır dediler. Bu insandan memnunmusun? Hoppala, nikahamı alıcam. Yada başka birinin yanına vereceklermiş. Ben o an düşündüm. Şu adamın her şeyini biliyorum, işeme saatini bile. Şimdi bir başkasına alışmak zor olucak. “ ben hanımla bile bu kadar ilgilenmemiştim”.
Düşündüm taşındım, ben seni bırakmam doktorum üzülme. Sanki beni duyuyormuş gibi. Kısacası hala o doktorun yanındayım. Ona aşık oldum. Şaka tabiki..
Şimdi diyeceksinizoralarda işler çok iyi, bizde oraya gelelim. Elbette iyi yanlarıda var kötü yanlarıda. Mesela ev kirası yok, elektrik, su, araba parası, uçak parası. “bizim uçaklar sizinkilere beş basar”. En güzelide yemekler. Zor olan ne biliyormusunuz? Sık sık yanındaki melek daha önceki yaşadığın yaşamlarını bir film seyreder gibi gösteriyor. Önceleri bir şey anlamıyorsun, sinamada zannediyorsun kendini. Sonra dankkk yapmaya başlıyorsun. Ana daha önceki hanım daha güzelmiş. Vallahi bir için su. Ben de doktormuşum tabiki, o yüzden vermişler beni bu kel doktorun yanına. Fazla lafı uzatmayacağım, 4 kez gelmişim dünyaya, istersem yinede gelebilirmişim. Ya niye isteyeyim ki burda her şey beleş. Şaka bir yana zor olan yanıda bir o kadar.
Beni dinlediniz sağ olun var olun. Yolunuz açık olsun. Gönlünüz hoş olsun. Bu kadına inananlar şunu iyi bilsin ki buraya geldiğinizde zorluk çekmezsiniz. Bilenle bilmeyen bir olmaz. Benim gibi acemilik çekmeyin diye anlattım bunca sözü. Bir Kemal abiniz vardı, koca ağzınla gülen, yine gülüyorum hepinize ve öpüyorum hepinizi.
Hoşça kalın. Ben Kemal Sunal
Not: ilk defa yazdırdım uzun oldu. Hakkınızı helal edin. Sana tavsiyem, doldur bu defteri, herkezi çağır, yaz ve okut onları, haykır insanlara. Insanlar hala cahil. Giden gelmiyor, acep nedendir demesinler.
Tümünü Göster