1. 26.
    +2 -2
    fazlaca düşünen ve her işin sonunu düşünen bir adamdım , özetle 'kahraman' olamazdım . soğan - ekmek falan yeriz yine de yaşarız hayalindeydi o , ben ise lidyalı yavşakların tanrısı olan 'paranın' kudretine bir evvelki ilişkimde şahit olmuştum . kız hep ileriye yönelik düşünüyordu , ben de onun düşüncelerine ayak uyduruyordum istemeyerekte olsa . kendimize belli bir zaman çizelgesi hazıladık siz hesap edin şu kadar yıl sonra evlenilecek , şu kadar çocuk yapılacak . he aq he o doğmamış çocuğa isim bulma olayı bizde de vardı . bir müddet sonra ister istemez zamanın büyük bir kısmını beraber geçirmeye başladık muzaffer'de hali ile ilişkinin boyutundan haberdar oldu . neden haberi olmadığını sordu , açıkçası böyle basit bir iş için bile birbirimize caz yapacak kıvama gelmiştik . bir buzul tabakası daha girdi , eskiden fırından çıkmış ekmek sıcaklığındaki dostluğumuza . aynı evi paylaşmak dışında pek ortak noktamız kalmamıştı , bir de uğraştığımız işlemler vardı tabi . her ilişki de olduğu gibi 1-2 ay sonra vites küçülttük , birbirimizi haline bıraktık . hani o sürekli konuşmalar , bakışmalar falan kalmadı . insanlar genellikle gizemine aşık olurlar karşısındakinin . pek çoğu turşu suyu gibidir ; ' görenin ağzı sulanır içenin midesi bulanır '
    ···
  2. 27.
    +3 -1
    kadınlar güzeldir , şeker kokar bazıları . güzeldirler işte aq . yani bana öyle geliyorlar , yumuşaklar falan . fakat tüm bu artılarına rağmen pek çoğu sadakatsiz ve düşüncesiz tak çuvallarıdır . ne verirsen ver doyuramazsın . ne kadar çabalarsan çabala ondaki fındık ebatındaki şey kadar kıymet bulamazsın . haaa aralarında on numara olanları da vardır , cinsiyet ayrımından nefret ederim . ancak bunlar kişisel tecrübelerimin bir kısmı olarak not alınabilir . kadındaki ego gizlidir ama şeytandakinden fazladır . ben pek çok daşşaklı adamın ben çok daşşaklı sualine pat diye yanıt vermiş adamım , ama dolaylı soruları olan bir kadından çok ürkerim . nasıl bir yaratılıştır anlayamam ancak çok ama çok cinler be hocam . erkek basittir , düzdür . kadın ise ciddi anlamda kurgucu . aptal görünümüne yatan kadınlardan çok ama çok korkarım . bir sorusu ile içine içine sıçarsın . evet desen gibecektir , hayır desen gibecektir , belki desen gibecektir . kısacası bir kadın seni gibmeyi kafasına koyarsa , kaçarın yoktur mutlaka gibecektir . evet yaratılış itibari ile çükü yoktur ama seni duvara gardroba vura vura giber . ruhunu giber , ayak serçe parmağını kapıya çarpmak gibi bir hissi yaşarsın . köşeye sıkıştıran sorularıyla zihnini giber , maymun eder adamı zütü başı dağıtırsın

    - beni seviyor musun ?

    - ( evet mi desem , hayır desem aslında , belki ? ne diyim aq ) evet

    - bende ama arkadaş olarak

    buyur , burdan yak sadrazam : )
    ···
  3. 28.
    +3 -1
    hayata daha bir sıkı sarılmaya başladım , dedim ya sahipsiz olmadığımı hissettim . bu pek bir şeyi olmayan kimseler için önemlidir . bu hissi tatmak çok ama çok önemlidir . benim için en büyük değeri ifade eden insanı görmek , paha biçilemezdir . asırlar olsa da arada ruhlar bir arada ise mesele yok . bunun tek adı vardır muhabbettir ve muhabbet satın alınabilecek bir şey olmamıştır . mana maddeyi yeniyordu ...
    ···
  4. 29.
    +2 -2
    bekleyenim varsa beklettiğim için özür dileyerek başlamalıyım sanırım . elimde olmadan geç kaldım . olgun insanlara bu yakışır biraz ukalaca olabilir ama ben olgun bir insanım . olgunluk denen mesele çok farklı bir olgu aslında . yaşadığın gün sayısından ziyade ne yaşadığınla ilintilidir bana kalırsa . zaman daldaki armutları falan olgunlaştırabilir sadece . bırak şimdi genele dökersen ' zütünün kılı ağarmış adam daha iyi bilir ' tribi vardır , cumhurbaşkanlığı için bile 40 yaş uygulaması olan bir toplumdan söz ediyoruz . oysa olayı bir de benim gözümle görmeye yeltenirsen emin ol 'sadece daldaki armutları olgunlaştırır zaman ' . kesinlikle bu böyledir . benden daha fazla doğumgünü pastası yedi diye kimseye saygı göstermedim ben , sen de gösterme . 'tecrübe denen , kalpte kalan izdir ... yanılma ! '
    ···
  5. 30.
    +3 -1
    en baba dostlukların bile yok olduğuna da şahit oldum . zaten birşeyler erimişti bu belli idi ama içimizdeki kini dökmek ağır gelmişti . birkaç gün tuvalet yolunda bile karşılaşmamaya çalıştık . birimizin odasının kapısı açılsa diğeri kendini başka odaya kapatıyor onun dönmesini bekliyordu . derin üzüntüler içindeydim , aslında ağzını burnunu kırmak istiyordum .

    birkaç gün sonra , yoğun düşünce seanslarından birinde iken kapım açıldı . içeri muzaffer girdi . benle mühim bir mesele hakkında konuşmak istediğini söyledi yarım ağız . asık suratlarla balkona çıktık . bir sigara yaktım , birbirimizin yüzüne bakmamayı tercih etmiştik . soğuk demir korkulukları kavradım ve boş bahçeye göz gezdirdim . tıpkı dostluğumuz gibi ıssızdı ve ayrıca karanlık .

    - süleyman ben sene sonunda evden ayrılıyorum

    beklediğim bir hadiseydi o meseleden sonra . bunu söylemesini bekliyordum çünkü yeni arkadaşları vardı . benle o konuşmayı yapmadan önce altyapısını ve alternatiflerini hazırlamıştı . insanlar akıllıdır , benim dışımdaki insanlar . fevri değillerdir , ipim kuşağım gibim daşşağım yaşamazlar . gerçi o da kendince haklıydı , benim stilimin bir tak getirmediği malum

    - eve mi çıkacaksın . tek falan ?

    - hayır x ve y ile beraber eve çıkacağız

    - hakkında hayırlısı ( klagib çaresizlik cümlemdir . alternatifsizliğin sembolü , yılmışlık anıtı )

    - ya eminim bu daha hayırlı olacak . sen idare edebilecek misin ?

    - ederim sanırım . çok olmadı giderim buralardan

    - ya bak insanlar evleniyor ve boşanıyor . en iyi dostlar aynı evde yaşamayabiliyor demek ki

    - muzaffer hiç sorun değil . cidden değil .

    - o gün biraz ters konuştuk . ben senle görüşmek en azından selamlaşmak isterim

    - elbette muzaffer . çocuk değiliz , koca koca adamlarız

    - sevindim

    - sevinmene sevindim . ne zaman gideceksin

    - son birkaç ayın kirasını verecem sana ama ayrılacam bu haftasonu ev bulduk

    - vermene gerek yok

    - olum saçmalama ne yapacaksınız . diğerlerinin bursuna uzun zaman var

    - yemekten kısılır

    - yok ben verecem

    - egoistim ya bırak benim dediğim olsun

    - huysuz herifin tekisin

    - aynı zamanda aksi ve çekilmez . muzaffer şimdi sende tek bırakıyorsun ya

    - ya o açıdan bakmaman lazım

    - yok yok ciddiyim . benim sorunum ne ?

    - senin özveri dediğin şey , dışardan öyle görünmüyor

    - peki neden sormuyorsunuz şair burda ne anlatmak istedi diye ? ya da gibtir et dıbına koyayım zaten egoistim ya . gören , duyan sanır ki size kazık soktum muallakler . tamam gibtirin gidin , ben sigara içecem posta gazetesinin son sayfa güzellerini kesip saklayacam yaşayacam öyle . bir daha hayatıma dost ya da sevgili girer ise ve o da çıkıp gitmek isterse yüzüne kezzap atacam . ses çıkarmıyorum diye terkediyorlar tiplere bak . dua edin iyi bir insan olmaya kasıyorum .

    son cümleden sonra güldü ' hastasın sen ' dedi . sırtıma vurdu ve odasına geçti . 'ecdadını gibeyim hayat ' dedim ve bir damla yaş geldi gözümden ...
    Tümünü Göster
    ···
  6. 31.
    +3 -1
    ayşe ile o ilk ciddi buluşmamızda put gibi oturmuştuk resmen . normalde kendini çok kasmazsa ve rahat olduğumu hissedersem en azından tebessüm ettirebileceğime inanıyordum , oysa berbat geçmişti . o beğenmediğimi düşünmüş , ben ise duygularımı fazla belli edememenin cezasını çekmiştim . bir ara orta doğunun geleceği hakkında bile konuşmaya çalıştık desem sanırım durumun vahameti aşikar olur : )
    ···
  7. 32.
    +2 -2
    bu kısımları anlatmam gerekiyor zira sonraları ile derinden bağlantılı ve tetikleyici kısımlardır . talep durumuna göre devam edilecek .
    ···
  8. 33.
    +3 -1
    saptamalarım şaşırtmasın seni , ben sadece iyi bir gözlemciyim . pek çoğunuz gibi hayatımda '2 haftalık çıkma' meseleleri yaşanmadı benim . hani şimdi öyle tipler var ya

    - abi gönül mü ? ben onla çıktım ya 1 hafta

    birincisi çıkmak ne ? ikincisi duygusal bir ilişki kastediliyorsa bir hafta kısa bir süre değil mi ? ya da cümle mi yanlış kuruldu , yazımda mı hata var ?

    - abi gönül mü ? ben ona çıktım ya 1 hafta

    sanırım bu daha mantıklı . sevgi anlayışınızı anlayamıyorum çoğunuzun . çoğunuz derken ben haricindeki insanları kastediyorum , alınganlığım lüzumu yok . birileri olsun diye , birilerinin olması . boş koltukları çok fazla hesaplarsanız evet 1 haftalık çok ilişkiniz olur . oysa benim gibi sürekli oraya uygun birini beklerseniz , yazar olursunuz . kendine yazan bir adam , birkaç okuyucusuna teşekkür eden bir adam . sanırım mesaj gitti : ) siz olmasanız şu kamyon tekerleğinden hallice olan kafamı duvarlara falan vururdum . ben sizin boş vakitlerinizi neşelendirmeye çalışıyorum ( umarım beceriyorumdur ) , siz ise benim birikmişliğimi çöpe atmama yardım ediyorsunuz . fikirlerimi , anılarımı kusuyorum . karşılıklı bir paylaşım içindeyiz aslında . ben duygularını çok çok rahat ifade eden biri olamadım , bu bana dert oldu . ancak madem sanal diye tabir ettiğimiz bir alemdeyiz söylemekten çekinmek yersiz . inanın arada mesaj atmanız , olumlu ya da olumsuz fikir belirtmeniz bende tebessüme neden oluyor . ımm şey işte değerlisiniz : )

    nasıl ? bir dakika ... şimdi hiç tanımadığın bizler değerli miyiz ? yapma be süleyman ... okumamız adına ne bu türlü taklalar . cıkkk ... ben içimden gelenden ötesini yazmadım , bırak sana değer vereyim . ne zararı var aq . hayata bir yerinden tutunmaya çalışıyorum ve tutunacağım şey sayısı çok az . alakasız bir mesele ama buna da değineyim

    üniversite de kızlar teklif etmiyor , öyle bir şey yok . ( zamanında nasıl dert olmuşsa : ) ) bir de şey , mühendis olmayın .
    ···
  9. 34.
    +2 -2
    @152 ulan kimseye cevap vermeyecektim ama sana verecem be sarhosfilozof . kızan kızsın umrumda değil : ) yarıda kesersem , yarımı kes . sebepsiz sevdim , samimiyetini hissettim .

    not : bu aralar 'ben kızım sevişelim mi ^-^ ' diyenler bile yok aq .
    ···
  10. 35.
    +3 -1
    dönüşümümün ilk dönemlerinde mensup olduğum mezhebin ilmihalini araştırıp kendimce notlar alıyor ve diğerleri ile karşılaştırıyordum . aslında mensup olduğum mezhep dediğime bakmayın . ailem bu mezhepten olduğu için doğuştan işaretlenen bir seçenekten ötesi değil , pek çoğunuzun ki gibi . araştırırken bir ifade dikkatimi çekti hemen . namaz kılmayanın hükmü ölümdü ,içki içeni gibmek lazımdı falan . bir tanesi ise kılmayanın , kılmaya başladıktan sonra kaza borcu olmadığını çünkü o süreçte zaten müslüman olmadığını iddia ediyordu . bu konu hakkında peygamberin 'mümin ile kafir arasındaki fark namazdır ' ibaresi vardı . bu dayanağa ise bahsettiğim gibi hadislerden ulaşılıyordu . ('hadis'in kelime anlamı 'söz' demektir ) . peki bu hadisleri kim nasıl nakletmişti ? kuran'da sürekli merhametli olduğundan , eğer tövbe edersem ve halimi düzeltirsem ' onlara korku yoktur' diyen allah'ın sözü ile çelişen bu hükümlere nasıl ulaşıyorlardı . 'halini düzeltirse ' ifadesinden yola çıkarsak , allah'ın ecel olarak tanımladığı şey gelene kadar vaktim vardı . oysa mezhep imamları 'öldürülmemim ' iyi olacağından falan bahsediyorlardı . kuran , hadis vs diye metodlarını sıralamışlardı ancak hükümlerinin geneli 'hadis' e dayanıyordu . günümüzde de yerleşen ' islam akıl değil , nakil dinidir' saçmalığı sorgulamamı engelliyordu . nakil dini ??? hımmm. oysa kuran sürekli ' düşünenler için , düşünesiniz diye ,ibret alasınız ' diye ayetlerini sıralıyordu . allah'ın 'apaçık ' indirdiği kuran'ı anlayamadığımız falan savunup , birçokları haşa allah'ın ekgib bıraktığı meseleleri yorumluyordu . yorumlasa yine güzel salık veriyordu .
    ···
  11. 36.
    +3 -1
    bu büyük şehirde de uzunca bir müddet çalıştım . daha sonra bundan birkaç sene önce babam ve annemin vefatı ile kalan mirastan bel alarak ilk apartmanımı yapma girişimine başladım . tüm sermayemi ufak bir hesap hatası sonucu kediye yükledim . üstelik bir kaza esnasında sol bacağım kısmen hissiz kaldı . bunlara çok ama çok uzun girmek niyetinde değilim . sıktığımın farkındayım . o iflastan sonra ortaklaşa elde avuçta kalanla denetim işine girdik . kıt kanaat geçiniyoruz . hayatımda ne dilediğim gibi bir kadın , ne istediğim kadar bol para oldu . şu dünyada pek kimsem yok diyebilirim . gülçiçeğin hatırası ve sizler . sizlerde sıkılmadığınız müddetçe sohbet baki .

    yaz dedi ata yadigarı ve yazdı süleyman . kitap yapamadı zamanında , şimdi ise buraya neden yazdı bilinmez ama gülçiçeğin hatırasına olsun ... zira o , 'edebi olmak için fazlA güzeldi ' *

    saygılar

    ---son ---
    ···
  12. 37.
    +3 -1
    inanması güç ancak birgünü daha bekleme ritüeliyle geçirip dönecekken , parlayan bir kulak memesi ilişti gözüme . bu oydu . hiç değişmemişti diyemem kilo almıştı . eskiden ben zütlü göbekliydim şimdi o tombullaşmıştı . yanakları hala güzeldi , gözleri kaybolmadı zira gülmedi . uzaylı görmüş gibi baktık birbirimize , sakin olun kucağında bebe falan yoktu . evde bırakmış .

    - gülçiçek diye mırıldandım

    - ufff yine mi sen gerizekalı :S :S dedi ( şaka bir şey söylemedi , süleyman bu her yerden çıkabilir neticede . zaten kezban olsa o ilk muhabbetlerde kesilirdi sohbet)

    - sana bir gün dönerim demiştim

    - demiştin .

    - hımmm şey 5 dakika sonra alışırsın

    (güldü . bu söz sizlere tanıdık geldi mi : ) )

    - hiç değişmemişsin muhabbetlerine girmeyeceğiz değil mi ?

    - muhabbete gireriz yani . kocan ?

    - 6 ay sürdü

    ( şansım döndü diye sevindim . 6 ayda çocuk falan olmazdı . belki alırdım , yok lan dul kadın alamam ben ama insan düşünüyor işte )

    - çocuk ?

    - ikiz kızım var

    ( oha birader tavşan mısınız diyesim geldi . zor sustum . bir taşla iki kuş . millet yapıyor ağa . biz hala toz bezi , bariyer )

    - bir kere güler misin ?

    - uzun zaman oldu . denerim

    - biliyor musun aslında gözlerin kayboluyordu

    - biliyor musun sen manyaksın

    - biliyorum

    boş boş yürüdük sokakları . ona hep vaadedipte alamadığım pamuk şekeri aldım . sonra deniz kıyısında oturduk , malum ilkinde deniz yoktu . eskilerden konuştuk . acaba bir kaç sene önce bu durumları kestirebilir miydik ? hiç sanmam . o zaman hepimiz kendi yolumuzda 'en birinci ' olacaktık . hayat işte , beklenenden uzak sapmaları saplar insana . boş boş bakarken öylesine sordum

    - seni kaçırmamı ister misin ?

    - biliyorsun yolumu kaybetmiyorum ben

    bu da kısaca hayır demekti . numaralar alındı ve ayrıldık . internetin her eve girmesi ile uzun yıllar yazıştık . bir ara ciddi ciddi bunu almayı düşündüm , ama fazlar ve farzlar ... en sonunda gidebilirsek cennette muhabbet kuşu olmaya karar verdik . o 38 numara çiçekli ayakkabı giyen turuncu bir muhabbet kuşu olacaktı ve bende sigarasını yakacaktım , nasılsa ahirette akciğer kanseri yok ...

    her neyse yeni biri oldu hayatında , 2 yıl önce evlendi. mutlularda ... hayata karşı dik dur ve dayan gülçiçek : ) sen yıldızlara atılan en güzel imzaydın , öyle kal... ahirette buluşuruz elbet
    Tümünü Göster
    ···
  13. 38.
    +3 -1
    birkaç gün içinde ayle ile ufak ufak sohbetlere giriştik . ilk görüşmenin yarattığı hafif itici atmosferden sıyrılma ve şansımızı zorlama aşamasıdır bu . hani 'zorlasak sever miyiz ? ' oysa charles bukowski der ki ; 'sevdirmeye gayret etme kendini , sevilmeye terket ' . bu zorlamalar sonucu ister istemez şartlanmalar oluştu , ortak yönler bulmaz çabamız arttı. coca cola mı ? pepsi mi ? haaaa bende pepsi severim al bir ortak yön daha '' muhabbetleri . sanki ikisi de çok ayrı takmuş gibi . kendini şartlandırırsan emin ol bir sinek ile 1.derece akraba olduğunu bile kanıtlarsın .
    ···
  14. 39.
    +3 -1
    ayşe o kısa sürede bir atkı daha ördü bana . aslında az daha kassak giyim sektörüne adım atabilirdik , kızda o kapasite mevcuttu . bu kez atkının iki ucuna isimlerimizin baş harflerini işlemişti . iki uçta olmaları onun için sorun değilse de , tıpkı barış abi'nin kol düğmeleri gibi 'ayrı yolda ' olacaklarının işaretiydi benim için . işte ayrıntıya takılıp , ana konuyu kaçıran ve tarihin gördüğü en ince eleyip sık dokuyan adamlardan biriyim . o yüzden kafam 'ali sami yen stadının eski zeminine benzedi , tepem aynen öyle açıldı ' ... aaa neden kelleşiyorsun diyenlere , ' maden olan kayada ot bitmez ' falan diyorum aq : ))
    ···
  15. 40.
    +2 -1
    kafamı yastığa koydum ama bir rahatsızlık hissediyorum , bir tür tatminsizlik . zihnim dolu belki ondandır diye düşünüyorum . hayır ! hiç bir şey düşünmemeye çalışsam ve başarsam dahi yine de uykuya dalamıyorum . birden aklıma peygamber'e özel yaptığım fatiha işlemini yapmadığım geldi . benim ki sadece bir hediyedir , ondan istemek değil . ben allah'tan ötesinden istemem . sadece fatihamı okur , hasıl olan sevabı peygamberimizin ruhuna benden bir manevi hediye olarak kabul buyurup vermesini dilerim . ancak bunu da allah'tan dilerim . birden yataktan doğruldum , huzursuzluğun sebebini bulmuştum ve çocukça bir ifade ile

    - seni unutur muyum ya resulallah

    deviyerdim . yüzümde hafif bir tebessüm oluştu . duamı ettim ve uyudum . rüyamda çok garip bir yerde idim , çöl gibi adeta ve bana doğru fırlatılan taşlar var . insanlar beni incitmeye çalışıyor kovalıyorlar . mecazi hissediyorum bu taşlar aslında olumsuz davranışlar , ruhumu inciten tutumlar . derken yerden yarım metre kadar yükseklikte ve girişi hemen hemen kumla örtülü bir taş kapı görüyorum sürünerek içeri giriyorum . içerisi çok büyük değil ,20 kadar eski devir giyimli sakallı ama cidden bakımlı insanlar var . bir kişilik boş yer var tam giriş kapısının karşısında . yanı boş olan kimse oraya geçmem adına tebessüm ederek işaret ediyor . dizlerimin üzerinde sürünerek ilerliyorum . tam kapının karşısına oturuyorum . kapının üst kısmından güneş sızıyor ve yanında bir zat bulunuyor . ciddi anlamda karizmatik ve ciddi anlamda farklı bir duruşu var . benim yakışıklılık tabirime göre çok yakışıklı . güzel el bilekleri var , bir dizini altına almış ve bir eli dik duran dizi üzerine sarkmış . saçları omuzlarına değiyor ve ortadan ayrılmış halde içlerinde az beyaz var ancak saçları çok güzel . güzel bir sakalı var ancak bu tarikat canavarlarının ki gibi değil , bir tutamdan az fazla ve biçimli . yanlardan daha ince ama çene altından daha uzun . yanına oturduğum zat bu kimseyi işaret ediyor . bak diyor bu da efendimizdir .
    ···
  16. 41.
    +2 -1
    hayatımı düzene koyma çabalarım meyvesini veriyordu . kendimce tartışmalarım adına ufak notlar çıkarıyordum . diğerleri gibi - mış - müş kullanmıyor sadece kuran'ı baz alıyordum . dine ilgisi olan ve cemaatlere , tarikatlere bulaşmayan kimselerde kulak misafiri oluyordu tartışmalarımıza . zamanla bu eksende dinleyicilerimiz arttı , ancak seviyeli ve dayanaklı tartışmalardı . her ders arasında en az 4-5 kişi dışardan izler ben ise rakibim ile tartışırdım . ben muvahhidliği onlar ise mezhepleri , imamları . ( bu arada aslında imamlık adı altında bir makam ya da mevki yoktur ) . onların tabiri ile konuşmak gerekirse benimde müridlerim artıyordu : ) evet doğru söylüyor ya falanca hocaya sordum saçma sapan cevap verdi , bu meseleyi bende anlamadım diye destek verenleri gördükçe daha bir şevkle anlatıyordum . amacım galip gelmekten ziyade insanları allahtan soğutan zihniyet ile mücadele idi . kuran'ın nerdeyse tamdıbını hafızama kazımıştım , nasıl oldu bilmiyorum ancak allah'ın bir lütfudur . insan neye ilgi duyarsa ve amacı allah rızası ise , yardım geliyor . bazen çok sıkıştığım sorular başlardı . karşı taraf sorusunu yönelttiğinde ' şimdi buna ne denir ? ' diye karamsarlığa düştüğüm olurdu . bir dakika mühlet isterdim , siz de böyle yapınız . o an inanır mısınız , kalbime cevap gelirdi . tuhaf bir olaydır . ben orda allah'ı savunmaya çalışıyor gibi gözüksem de , allah kendini kendi ilhamı ile tanıtıyordu . bu haller imanımı her seferinde arttırdı , tıpkı dedemin istediğ ''iman arttıracak deliller ' gibi . artık tek dileğim iman arttıracak delillerdi .
    ···
  17. 42.
    +3
    sıra soru sorma ve cevap alma faslına gelmişti . muzaffer ilk olarak kimin sormak istediğini sordu . bu işlerde herkes bıdı bıdı konuşmaz , sadece 1 kişi yönetir . baş işareti ile ben aldım söz hakkını . kağıda yazdım sorumu . muzaffer'e uzattım .

    o dönem çok ama çok ağır bir ders alıyordum . geçen sene 6 kişinin geçtiği bir ders . ilk sorum basitti açıkçası daha çok merak ettiklerimi sona saklamıştım . dizinin en heyecanlı yerini sona saklamak ve ilgiyi kaybetmemek için araya reklam sokmak gibi bir iş . çünkü cidden merak ettiklerimi sorduğum takdirde kalan ritüelde sıkıla sıkıla orda bulunacak ve sadece enerjimi verecektim . umarım anlaşılabilmişimdir.

    muzaffer sorumu yöneltti

    - x dersinden kaç kişi geçecek ( cevapları harf harf veriyordu ancak ben yazı dili olduğu için direkt diyalog gibi yazacağım . sivri zekalar çıkmasın )
    - 23
    - peki süleyman geçecek mi ?
    - hayır
    - neden
    - çalışmıyor
    - çalışsa geçer mi ?
    - hayır
    - neden ?
    - kafa almıyor

    burda istem dışı bir gülüşme oldu . dediğim gibi onlarda bizim gibi daşşağa meraklıdır . bu arada o dersi çok sonraları zar zor geçtim . deli gibi çalışıp beceremediğim bir ders
    ···
  18. 43.
    +2 -1
    bir gece yine rüya halinde ( - ki aslında tam bir rüya denemez , uyku ile uyanıklık arası ) erumi ve sakil belirdi . yine aynı noktada belirli bir mesafede durdular .

    - yaz

    - ne yazayım ?

    - başından geçenleri

    - neden ?

    - yaz

    çok garip geldi bana . belki beynim oyun oynuyordu . ancak yazmak fena bir eylem değildi , neticede içimi dökebileceğim bir fiiliyat . belki de aradığım şey buydu . masanın üzerini kağıtlarla doldurup yaşadıklarımı hikaye yapmaya başladım . basit bir dille , aynen böyle . sevdiğim bir arkadaştan imlâsını düzeltmesini rica ettim . yazım kurallarına pek sadık değilim . o noktalamalar benim görüşlerimi anlamlandıramıyor gibi geliyor çoğu kez . ukalalık için değil bu dediğim . ben çoğu zaman sesli yazarım . yani konuşur ve cümleyi kağıda aktarırırım . benim tonlamalarım ve virgüllerim , standartlar ile uyuşmuyor .
    ···
  19. 44.
    +2 -1
    o gün bir şekilde atlatıldı , sanırım devamı olmayacak diye düşünerek evime yürüdüm . muzaffer ile o eski güzel günlerden uzaktık . ikimizde aynı işin içinde olsak dahi ayrı hevesler peşindeydik . çaktırmasak da aramızda bir ego savaşı baş gösterdi . ufak taşlamalarla sirayet eden bir ego yarışı . birbirimizin ekgib yönlerinden bahsedip duruyorduk insanların önünde . elbette olaylara herkes kendi penceresinden bakar , muzaffer'e soracak olsanız o da bu yarışı benim başlattığımdan bahseder . muzaffer ayşe'nin varlığından haberdar değildi , ondan habersiz bir şekilde görüşmüştüm . bunun sebebi biraz acı olsa da muzaffer'le başlayan ego savaşımızda bir şekilde mutsuz olmam adına birşeyler çevirdiği düşüncesiydi . fazla artniyetli bir düşünce olabilir öz eleştirimi yapmam gerekirse ama tuhaf hisler hakimdi onun adına . dostlukları çok farklı şeyler bozar en temelleri ; para ( şöhret arzusu) , kadın , din ve siyaset üzerine tartışmalardır . muzaffer'in karı kız ayağı pek yoktu , dini pek kıstas almazdı , siyasi olarak ta elbette düşünceleri vardı ama çok göze sokmazdı . bizim aramıza 'üste çıkma arzusu' girdi . skortak'lara gittik dese biri muzaffer bozulurdu , muzaffer'i görmeye geldik dese bir ortak arkadaşımız ben bozulurdum . kardeşim dediğim adamdan bana zarar gelebileceği gibi saplantılara girdim . buna birazda aslı sebep oldu , bende yarattığı 'masumiyet katliamı' herkese karşı dikilen bir önyargı anıtına sebep oldu . her sene o anıt önüne çelenk çiçek koyar , kaybettiklerimi ve uzaklaştırdıklarımı anarım
    ···
  20. 45.
    +2 -1
    elbette bende çok masum değildim dolaylı da olsa işlerin içindeydim . muzaffer ile bir tür ortaklığımız vardı , büyük paralar hatta hiç para kazanamadık . zaten hedefimizde hayranlık uyandıran bakışlar ve kalabalık bir çevre idi. o zamanlar hamdık , belki şimdi de hamız bunu çevremizdeki insanlar yorumlayabilir ancak . fakat ben kısmen de olsa bir dönüşüm geçirdiğim kanaatindeyim , bu dönüşümü ve evrelerini de anlatacağım . o yüzden hakkımda her satırda yeni bir hükme varmadan sonuna kadar daha doğrusu eğer ilerlerse sonuna kadar bekleyiniz . akıllı insan bütünü görüp yargılarda bulunandır
    ···