-
76.
-1ayşe bana karşı duyarlıydı . o dönem aslında duygusal ilişki değilde sözümü dinleyecek bir asker arıyordum sanırım . kısacası duygusal ve fikri paylaşımdan daha çok ego tatmini . kız da her sözümü dinliyordu , aslında hoşuma gidiyordu . her ne kadar yollarımız ayrılmış olsa da , benim şu an olduğum 'hiçlik' noktasına ta o zaman ulaşmış kaliteli bir insandı .
-
77.
+1 -1güzelmiydi ? sanırım cidden güzeldi . yani öyle söylediler ne bileyim . ben pek anlamam güzellik denen olaydan , benim için 'meyveler arasından gider turp seçer derler ' . sanki kendileri sevişecekler aq , gönül kimi severse güzel odur . her neyse en azından toplumun bir kıstası ile uyuşuyordu güzeldi , benim boylarımda ince yapılı güzel gözlü bir kızdı . o da daha önceden çok yara aldığı bir ilişki yaşamıştı , elbette olay ciddiye binmeden herşeyi açık açık konuştuk . fakat beraber iken bir kez bile geçmişimizden söz etmedik . bazıları vardır ki ; sürekli eski ile yeniyi kıyaslar . kısacası kâr amacı güder . böyle insanlarla zaten işiniz olmasın . aşk ticaret değildir . tüccar gibi yaklaşırsan iflası göze almalmalısın . ayşe'ye aşık değildim sadece saygı ile karışık bir sevgi . dişi olduğu için koruma içgüdüsü . bana insanca yaklaştığı için insanca yaklaşıyordum , içimde büyüyen bir minnet hissi vardı . hangi kız atkı ördü bana ondan başka : ) el emeği çok kıymetlidir benim için . uğraşılan her saniye ürün değersiz olsa bile milyarla eşittir .
-
78.
+2 -1zamanla ayşe'ye alışmaya başladım . kız sevgiye açtı , bende gırla sevgi vardı paylaşıyorduk öyle . maddi durumu benimkine yakındı , yükseklerde gözü yoktu . tasavvuf'a meyli vardı ama öyle kapalı bir kız değildi . inancı ciddi anlamda çok kuvvetliydi , bazen beni karşısına alır öğüt verirdi hayatı çok ciddiye almamam hususunda .
-
79.
+2 -2fazlaca düşünen ve her işin sonunu düşünen bir adamdım , özetle 'kahraman' olamazdım . soğan - ekmek falan yeriz yine de yaşarız hayalindeydi o , ben ise lidyalı yavşakların tanrısı olan 'paranın' kudretine bir evvelki ilişkimde şahit olmuştum . kız hep ileriye yönelik düşünüyordu , ben de onun düşüncelerine ayak uyduruyordum istemeyerekte olsa . kendimize belli bir zaman çizelgesi hazıladık siz hesap edin şu kadar yıl sonra evlenilecek , şu kadar çocuk yapılacak . he aq he o doğmamış çocuğa isim bulma olayı bizde de vardı . bir müddet sonra ister istemez zamanın büyük bir kısmını beraber geçirmeye başladık muzaffer'de hali ile ilişkinin boyutundan haberdar oldu . neden haberi olmadığını sordu , açıkçası böyle basit bir iş için bile birbirimize caz yapacak kıvama gelmiştik . bir buzul tabakası daha girdi , eskiden fırından çıkmış ekmek sıcaklığındaki dostluğumuza . aynı evi paylaşmak dışında pek ortak noktamız kalmamıştı , bir de uğraştığımız işlemler vardı tabi . her ilişki de olduğu gibi 1-2 ay sonra vites küçülttük , birbirimizi haline bıraktık . hani o sürekli konuşmalar , bakışmalar falan kalmadı . insanlar genellikle gizemine aşık olurlar karşısındakinin . pek çoğu turşu suyu gibidir ; ' görenin ağzı sulanır içenin midesi bulanır '
-
80.
-2birisi ile beraber olmak pek çok artılar kazandırabilir , pozitiflik katabilir pek çoğunuzun hayatına . oysa benimkini sadece ama sadece durağanlaştırıyordu . kendimi zamanın 4-5 sene sonrasını hesaplarken buluyordum , hayatı sanırım çok ama çok ciddiye alıyordum . vaktimin pek çok kısmı kademeli olarak azalsa da ona gidiyordu , çok konuşan bir insan değildi basit çözümler sunuyordu . tartışmadan uzak kimseler cazip gelebilir ancak bir süre sonra sizi delirmenin eşiğinde yalnız bırakırlar . aşırı zaman ayırdığımı düşündüm , eskiden iltifat edince gülen kız şimdi beni 'cicim ayı geçti' tabi tarzında tenkit ediyordu . emin olun davranışlarım aynıydı , fakat ona göre ilk beraberlikten kısa bir süre sonra cicim ayı denilen aşırı ilgili dönem biterdi . tanga kadar saçma bir icattır kız arkadaş , zütünü örtmesi yerine arasına girmesi için yapılan bir icat
-
81.
-1muzaffer'in ilişkim hakkında yorum yapması en son istediğim şeylerdendi . bu sebeple ayşe'nin meselesinin dahi açılmasını engelleyecek saçma konu değiştirme girişimlerim mevcuttu , mesafemiz artıyordu . tüm bunları 'karıncayı belini incitmeden gibmek' fiiline uygun yapıyorduk , aslında ikimizde farkındaydık ama gururumuza yedirip dalaştığımızı kabul edemiyorduk . arkadaş ortamlarında dedikodular başladı , birbirimizin arkasından atmamıza sebebiyet verecek sözler vs edildi . ben hepsine ' aramızda sorun yok , ama olsa da bizim aramızdadır ' deyip geçerken kendisi hakkımda epey destekli sallıyormuş . beni kastederek 'kardeşin' nasıl diyenlere , ne kardeşi onlar eskidendi falan diyormuş . kulağa gelince can sıkıyor . samimi davranıyorum benden kaçıyor vs bende bir yere kadar kovalayıp sonra yorulduğumu farkedince ' aman gibtir et , akışını bırak ' moduna girdiğim için pek sallamıyorum . bir akşam bir iki arkadaşla beraber otururken sohbet çok sardı , hepimiz gelecek üzerine hayallerimizden bahsetmeye başladık . kimimiz zengin olacaktı , kimimiz mutlu , ben fakir ama onurlu bir de ayşeli falan . birbirimize takılıyoruz işte , süleyman böyle olacak kesin muzaffer böyle vs ( tabi yine aşağılamalı sözler ama alttan alttan :D ) derken yemememiz gereken bir takun içinde bulduk kendimizi . geleceğimizi öğrenmek fikri . bunun yapılmaması gerektiğini biliyorduk . her insan geleceğini çok merak eder , o ezberlediğiniz rivayetleri unutun . elbette bana göre de gayb_ı sadece allah bilir , fakat aynı allah ' bildirilenden başkasına ' gayb der . burda dini boyutta bir tartışmaya girmek , hele ki böyle bir platformda kimdir nedir ne kadar araştırmıştır bilmeden her laf atana cevap vermek adetim değil . o yüzden bu kısım bende kalsın , dayanaksız bir tez deyin gitsin
-
82.
+1 -1daha öncelerden görüştüğümüz ve 'mehmet ' ismini verdiğimiz varlığı bu sefer geleceğimizi öğrenmek adına çağırdık . elbette tüm bilgileri doğru olmayacaktı fakat eğlenceli geliyor işte . bizim varsayımlarımız dışında basit bir varsayımdan öte görmüyoruz . içten içe merak ediyoruz . bu varlıklar işlemlerin çoğunu kusursuz yaparlar , elbette karşılığını verebilen bir majisyen varsa . fakat sohbet , soruşturma gırgır gibi işlerde onlarda dalgasına bakarlar . mehmet cindi ,muzaffer'e maddesel suretini 1-2 kez farklı yollarla göstermişti fakat ben görmek istememiştim . ilk iletişim zamanlarımızda 'müslüman ' olduğunu iddia etse de , aynı senin benim kadar müslümandı .bazı embesillerin müslüman cin zaten gelmez zırvasına itibar etmeyin . müslüman ile mümin çok ayrı kavramlardır . evet mümin cinler böyle basit dalga dümen gırgır işleri ile uğraşmaz . tıpkı erumi ve sakil gibidirler . erumi ve sakildir demiyorum , gibidirler diyorum . çünkü cinler sizin sandığınız gibi tek bir kavim değil , matematikte ki x gibidir . kısacası insan dışındaki kullar . bunların topldıbına cinn yani saklı , gizli olan ifadesi uygundur . az biraz araştırırsanız , vitaminli sakal sahibi kimselerin dededen kalan efsaneleri dışında bu meselelere erişebilirsiniz . emin ol metafizik öğeler her cami imdıbının , hafızın , papazın hakim ve sahip olacağı meseleler değildir . evet belki o bir yerlerden duymuştur , çözümünü de yine kitaplardan okumuştur ancak tatbik etmeye gelince aynı başarıyı alamaz . bu varlıklarla iletişimde olmak adına keskin bir imana gerek yok , ancak onları kullanmak için eşit derecede iman ve ilime gerek var . kısacası her imam bu işleri çözecek yanılgısına düşmeyin . bu arada
-
83.
-1eleştirdiğim , kınadığım 'mustafa ' olmama ramak kalmıştı . kapandaki peynire giden bir fare gibi akılsızdım . aslında geleceğimi öğrenme çabam müjgan'ın 'ciddi bir ilişkin olmayacak ' tezini çürütme çabamdı belkide . her ne kadar o zaman için kurtuluşun verdiği heyecanla böyle bir durumu pek dert edip önemsemesemde , aslı olayı bana işlerin bu şekilde yürümeyeceğini göstermişti . gerekli malzemelerle ritüele başladık her birimizin kanından bir kaç damla aldık ve o birkaç damlayı harmanlayıp işleme geçtik . çağıracağımız varlıkla daha önceden görüşmüştük , esas isimlerini vermezler genelde . isimlerini vermeleri tıpkı bizim ev adresimizi vermemiz gibidir . kısacası onların çoğunu deşifre eder ve mahir bir büyücü hayatlarına son verebilir . tıpkı bizim gibi hasımları vardır onlarında . birbirleri arasında atarları , giderleri husumetleri vardır . biz mehmet'e zorda kalırsa bedenimize saklanma hakkını vermiştik , ancak bunu habersiz yapmayacaktı . dışardan duyunca komik geliyor ama buna cidden ihtiyaçları olabiliyor . aramızdaki şifre sayesinde herhangi bir cinin değilde sadece mehmet'in davete icabet etmesini sağlıyorduk . tıpkı elimizdeki telefonla rasgele bir numarayı aramak gibidir normal çağırma işlemleri . oysa bizde mehmet'in şifresi yani kabaca telefon numarası vardı . ritüeli muzaffer idare ediyordu , çok uzun sürmedi gelmesi mehmet'in.
-
84.
-1mehmet kendi aleminde genç sayılacak yaşlarda , orta düzeyde güce sahipti . bir nevi sözlükteki ergenler gibiydi . bir çok meseleyi kabaca geçer , korktuğundan bahsederdi . örneğin şu işlemi yapmayın eğer karşı taraf çözmeye çalışırsa şu türden varlık kullanır ve sonunuz kötü olur gibisine bize tüyolar verirdi . birçok kez bizi koruyup koruyamayacağını sorduk , gücünün asla yetmeyeceğinden bahsetti . o sebeple mehmet'i büyük işlemlerde kullanmak yerine daha çok istişare türü bilgi alımlarında kullanıyorduk . bir nevi ajan ya da kahin gibi . elbette yapabileceği küçük işlemler vardı ancak kimsenin kaderine müdahalede bulunabilecek işlemlere kudreti yetmeyecek türdendi . kendi kavminde askerdi . mehmet ismini vermemizde burdan ileri geldi zaten . bizim alemimizdeki yaşı o dönem 17-18 e denk düşüyordu . ilk tanıştığımız dönemler birbirimizin sorularına çok temkinli yaklaştık ancak dediğim gibi zamanla ufak işlerimizi halledip , büyük taleplerde bulunmayınca irtibatı devam ettirip bir üst kademeye kabaca 'arkadaşlığa ' taşıdık . onlarda tıpkı insanlar gibidir . sohbet etmeyi severler . ancak insan kadar yaratıcı değillerdir , basit düşünürler diyebilirim . nezakete çok önem verirler , kısacası şımartılmayı severler . kemik ve pirinci çok severdi . kısacası ibn_i mesud dan alınan hadis doğrudur . yine çok detaya girmeden basitçe bahsetmek icap ederse senin için kemik olan şey onun aleminde et gibi birşey . kısacası kıymetli . soğan kabuğunu da severler ama bunu yiyecekten ziyade ziynet eşyası gibi kullanırlar . insanlara sıkça yaklaşma sebepleri aslında eğlenmektir . ergen mizahına sahiptirler , çocuk gibi eğlenirler . elbiselerinizi bulamazsın çoğu kez , bazen paranız kaybolur umulmadık yerden çıkar . saçma sapan saatlerde ışıklarınız yanar , sularınız açılır bazen . mehmet'in de bu tarz davranışları vardı ama onunla iletişim halinde iken yapardı . ritüel bitiminde pek fazla sululuğunu görmedik
-
85.
+1 -1dediğim gibi muzaffer'in yönettiği o ritüelimize mehmet geldi ve önce selamlaşıp , hal hatır sorduk . bu sefer muzaffer'in bedenine girmesinden ziyade klagib harf usulüne tercih ettik . her ne kadar çağırdığımız ve şifresini bildiğimiz varlık mehmet'te olsa , bedenine başka varlıkların hükmetmesine izin vermek risklidir . hele hele işlem yapan biri isen , bozduğun bir büyüyün varlığı sana kin besleyebilir . ciddi manada size komik geliyor ama aynı insanlar alemi gibidir diyaloglar , düşünceler ve tavırlar .
-
86.
+1 -1herşeyden önce muzaffer bize kendi iradesi dışında harflere gidileceğini göstermek için soru sormamızı istedi . ben işin içinde olduğum için ve muzaffer'i de bildiğim için gerek duymadım . bu işin raconu birazda budur , bunu gerektirir . adam hoşuna giden yanıtlar almazsa , sen benim moralimi bozmak için kasten yazdın vs diyebilir . kumardaki hırs bu çağırma olaylarında ki ile eşdeğer . sürekli bir beklenti hırsı . televizyon başında atlara 'hadi olum koş olum' demek gibi birşey . bir arkadaşımızın vefat eden amcasının vefat tarihini yazmasını istedik . bu bahsettiğim arkadaş aramızda 1-2 kez bulunmuştu ritüellerde . açıkçası pek inanmıyordu çünkü daha çok gözüne bakarak gördüklerini aktarmıştı muzaffer . kısacası böyle düzenekli bir iş yapılmamıştı ona . gözlerini gözlerine dikip 20 saniye kadar bakarak hissini dile getirmek suretiyle yapılmıştı diyelim . ne hissederdiniz , nasıl hissederdiniz sanırım bunu tarifin imkanı yok . aklında yanıtlar beliriyor diyebilirim . göz çok ama çok önemlidir bu işlerde . çocuk daha önceden bu tarz bir çağırmaya şahit olmadığından onun bilgilerini kullandık . muzaffer'in eli hareket etti ve rakamlara gitti . çocuğun o anki yüz ifadesini görmeniz lazımdı . daha evvelden bu işlere pek itibar etmeyen çocuk 2 sene kadar önce vefat eden amcasının , vefat tarihini görünce ciddi anlamda rengi attı . ister istemez ikileme düştü , 'bazen sallıyorsunuz sanıyordum , şimdi gördüm ki gerçekmiş . ben katılmak istemiyorum ' dedi . masadan kalkması enerji akışını değiştireceği için onu orda tutmalıydık . eğer devam etmezse , ona türlü varlıkların musallat olacağından bahsettik . bu sadece onu masada tutup işlemi gerçekleştirmek adına bulduğumuz bir kılıftı . esasen kalkması ona birşey kaybettirmezdi . buz kesmiş şekilde ' kalkmazsam birşey olmaz değil mi ? ' diyebildi : )
korkma . terketmezsen birşey olmaz . biz istediklerimizi öğrenelim müsade et . dilersen sen soru sormazsın dedik -
87.
+3sıra soru sorma ve cevap alma faslına gelmişti . muzaffer ilk olarak kimin sormak istediğini sordu . bu işlerde herkes bıdı bıdı konuşmaz , sadece 1 kişi yönetir . baş işareti ile ben aldım söz hakkını . kağıda yazdım sorumu . muzaffer'e uzattım .
o dönem çok ama çok ağır bir ders alıyordum . geçen sene 6 kişinin geçtiği bir ders . ilk sorum basitti açıkçası daha çok merak ettiklerimi sona saklamıştım . dizinin en heyecanlı yerini sona saklamak ve ilgiyi kaybetmemek için araya reklam sokmak gibi bir iş . çünkü cidden merak ettiklerimi sorduğum takdirde kalan ritüelde sıkıla sıkıla orda bulunacak ve sadece enerjimi verecektim . umarım anlaşılabilmişimdir.
muzaffer sorumu yöneltti
- x dersinden kaç kişi geçecek ( cevapları harf harf veriyordu ancak ben yazı dili olduğu için direkt diyalog gibi yazacağım . sivri zekalar çıkmasın )
- 23
- peki süleyman geçecek mi ?
- hayır
- neden
- çalışmıyor
- çalışsa geçer mi ?
- hayır
- neden ?
- kafa almıyor
burda istem dışı bir gülüşme oldu . dediğim gibi onlarda bizim gibi daşşağa meraklıdır . bu arada o dersi çok sonraları zar zor geçtim . deli gibi çalışıp beceremediğim bir ders -
88.
+1 -1bu sorumun akabinde diğer arkadaşlarda merak ettiklerini sordular , ölüm yaşlarımızı sorduk fakat cevap vermedi . en sonunda mesele özel hayatlarımız kısmına geldi . çocukça bir hevesle yazdım verdim sorumu . ' evlenecek miyim ? ' burda tek beklediğim cevap ayşe idi
- evlenecek miyim ?
- evet . 2 oğul
- kimle ? ( bu soruyu sorarken aslanım ayşeye bak sen , 2 tane erkek doğuracak diye hafif sırıtıyordum... gelen cevap tuhaftı , dikkatle odaklandım harflere )
- eskişehir
- eskişehirli mi ?
- eskişehir
- memleketi orası mı
- eskişehir ( takılmış plak gibi eskişehir yazıp duruyordu . memleketi kısmına açıklık getirmiyordu )
- peki isim verebilir misin
- büşra ve begüm
- hangisi ?
(yanıtsız bıraktı )
- hangisi olduğunu söyler misin ?
- elinde
- ne kadar zaman sonra
- çok sonra
- büşra ve begüm . ikisi de mi eskişehir de ?
- hayır
- peki ayşe ?
- olmayacak
- nerden biliyorsun ?
- sıkıldım
ben hariç herkes gülüştü . ben ise bu işin muzaffer'in başının altından çıkma ihtimalini düşündüm . neticede harflere yönlendiren oydu , aramızda bir takışma mevcuttu gizlide olsa . belki ayşe den ayrılmamı falan istiyordu . insanlar bazen kendi mutlu değilse diğerlerinin mutsuzluğundan keyif alırlar . ancak yıllar sonra kastedilen isimlerden biri ile tanışınca kehanetin çokta boş olmadığını görmüştüm . geçmişinde eskişehir ibaresi yer alan biri . ya büşra ya begüm . ya da hepsi bir oyun ve sürüklemece . -
89.
+1 -1'memleketi eskişehir mi ? ' sorumuza sürekli 'eskişehir ' olarak cevap verdiği için biraz aklımız karıştı . muzafferle bu mesele hakkında şu kanıya vardık ; belki ilerde memur olacak eskişehir'e atanacak orda tanışacaktım . belki de askerliği orda yapacaktım . hani bir şekilde eskişehir işi aklımı karıştırdı . kafamda verdiği isimleri canlandırdım : ) ne kadar da uzaksın diye düşündüm ,daha önemlisi hangisisin ? . isim takıntım o günlerde başladı birşey hissettiğim tüm kızları isimlerden ve şehirlerden eledim desem : ) . elbette verdiğim büşra ve begüm isimleri değiştirilmiş isimler . arkadaşa sordum bu isimlerde mutabakata vardık . orjinal isimleri yüzünden telif ödemek ya da sakat bırakılmak istemem . belediye otobüslerine beleş binmek güzel olabilirdi , ama sanırım hala çok gencim
-
90.
+2 -1insan bu tip işlere pek girmemeli . giriyorsa da geleceğine dair meselelere büyük meraklar beslememeli . bu ritüelden sonra ister istemez ayşe'ye karşı bir tür önyargı oluştu . zaten genç kız tripleri artmıştı , fakat arada tolere edebiliyordum . şimdi ise 'zaten senle olmayacak , zamanımı tüketmeyeyim . evvelden çok yıprandım , sonu olmayacak bir iş için koşmayayım ' tribine girdim . bir süre sonra ayşe yurtdışına okuma hakkı kazandı ve gitti . gideceğini öğrendiğimde hemen hemen hepimizde olan saçma bir kaybetme korkusu çöktü içime . oysa kız hakkında az önceki 'zaten olmayacak ' önyargım vardı . insan çok tuhaf ' ne seninle , ne sensiz ' derken hayatını çok rahat bir şekilde gibebilecek tabiatta . o dönem duygularım tavan yaptı . geceleri aklıma geliyor durduk yere , camın önüne çöküp boş sokakları izliyorum hele bir de yağmur yağıyorsa hüznüm artıyordu . içimdeki köz gibi kızartmaktaydı sigaram , her nefeste daha uzun tutuyordum dumanı tıpkı ayşeyi saklar gibi . seviyor muyum ? bilmiyorum . kaybedeceğim korkusu ile mi ? emin değilim . daha testislerimde vitamin olarak bile bulanmayan çocuklarımı , ayşeye intikal ettirip ettiremeyeceğim gibi garip ve biraz sapıkça düşünceler . yok ,hayır ! her önüne gelene saplayan bir adam olmadım ben . sadece o kadar plan proje kuruyorsun ve gün gelince ' ben gidiyorum ' diyor .Tümünü Göster
'seni unutmam ' , ' sen özelsin ' , 'kaderse bir araya geliriz ' , ' beklerim ,sen de bekle ' diyor . oysa bende fonda hep bu şarkı çalıyor . duygu karmaşası , hayat bana bir oyununu daha oynuyor . ben her gece aslı'nın bir tutam saçını öpüp ,tebessüm edip uyurdum . bunda ise her gece uyurken o samimiyeti düşünüp tebessüm ederek uyudum . her ne kadar aşık olamasam da sevgi garip şey . ona bir zarar gelmesini istemiyorum , ancak beni anlayamadığını düşündüğümden hayatımın kalanını ona ipotek edemiyorum .
'beklerim ' yerine ' , ' bir süre sonra hafızanda minik bir çizgi olarak kalacağım ' diyorum . için için aramayacağını ve birgün biteceğine inandırıyorum kendimi . inandırıyorum ki ; bitti dediğinde bitsin diyebileyim . inandırıyorum ki ; aslı gibi bir gece apansız kayıp gitmesin ellerimden . dedim ya seviyorum ama onla da olmayacak hissediyorum . bu sadece mehmet'in öngörüsü değil . ben kafasına estiğinde gece 3 te sokakları arşınlayan bir serseri ruhken , o 3 te uyanırsam eve hırsız girdi zannederdi ancak . elbette çok üzülmeyeceğim diye düşünüyordum , ama içimde hala şu şarkı çalıyordu . dur ikidir bende çalan şarkı diyorum ama paylaşmadım . aynen bu
http://www.youtube.com/watch?v=4hgLEuGNQbs
edit : ölmüş link için : http://www.youtube.com/watch?v=PJg79XLPnaU -
91.
-1çok garip bir his , anlatılmaz yaşanır dediklerinden . sahip olmaya çok yaklaşmışken , bir sebeple senden kopmaları .ilk hikayede bir arkadaş sormuştu ' neden ciddi bir ilişkin olmuyor ? ' diye . umarım anlayabilmiştir . merak etmeyin aşağı yukarı 10 yıldır da olmadı . umrumda mı ? elbette değil . aslında tak değil : )
-
92.
+3 -1ayşe o kısa sürede bir atkı daha ördü bana . aslında az daha kassak giyim sektörüne adım atabilirdik , kızda o kapasite mevcuttu . bu kez atkının iki ucuna isimlerimizin baş harflerini işlemişti . iki uçta olmaları onun için sorun değilse de , tıpkı barış abi'nin kol düğmeleri gibi 'ayrı yolda ' olacaklarının işaretiydi benim için . işte ayrıntıya takılıp , ana konuyu kaçıran ve tarihin gördüğü en ince eleyip sık dokuyan adamlardan biriyim . o yüzden kafam 'ali sami yen stadının eski zeminine benzedi , tepem aynen öyle açıldı ' ... aaa neden kelleşiyorsun diyenlere , ' maden olan kayada ot bitmez ' falan diyorum aq : ))
-
93.
+1 -1ayşe'yi yolcu ettiğim anı hiç unutamam . ilk kez öyle baktı . ben vedaları pek sevmem bilir misiniz ? gidecek birinin elini bile sıkmam . vedalar bana çok ağır gelir . ' veda etmiyorum ki ' düşüncesi hareketlerime yansır . ona da öyle baktım sadece .
- kendine iyi bak dedi
- beni düşünme . su akar yatağını bulur ' dedim .
- az romantik olsan keşke dedi
- ' onlardan çok var , gün gelince kıymetimi anlarsın ' diyebildim sadece , hafif kırılgan bir tavırla
- 'bekle' dedi .
- ' senleyim ' dedim
bu söz onu rahatlattı . ama emindim ki ; ben onla olsam bile , o benle olmayacaktı bir süre sonra . uzak mesafe sevda en zor olanıdır . ben başarırım , lakin karşımdaki ? -
94.
+2 -2@152 ulan kimseye cevap vermeyecektim ama sana verecem be sarhosfilozof . kızan kızsın umrumda değil : ) yarıda kesersem , yarımı kes . sebepsiz sevdim , samimiyetini hissettim .
not : bu aralar 'ben kızım sevişelim mi ^-^ ' diyenler bile yok aq . -
95.
0@154 senin gibi sağlam bir dinleyici kazandım . yarın devam ederim kardeşim birşeyler yiyip yatacam . yarın yine şantiye
-
kaliteli dondurma varmı alayım 20 kg
-
gerceklikten koptuk
-
sozlukte herturlu ılegal seyı yazın
-
kaale alinmayan adam cok cirkinsin
-
artık kayra bahsetmeyı bırak saka olsun
-
iki dk güneş alayım dedim
-
isten cikcam simdi iki bira patetes alcam
-
tayyibe bir hastalık gelse
-
feyzo sen intihar etmiyo muydun
-
ibrahim tatlıses abdullah uçmak yorumu
-
focal nickli kayra anayin insta hesabi fln yok mu
-
kayra bana ozelden komsu kızını
-
şeytan yolunu değiştirir
-
mematiden inci sözlüğe sesli mesaj
-
bicirik ölmüşş
-
bu devirde peygamberlik tutmuyor
-
30 da kaldi fettulah sana bana yazma
-
mutlak butlan fln ne
-
yannanımın kıllı başı uzadı yine ahhğ
-
kac kiloya artirdin agiriligi
-
hiç bir kadın 0r0spu değildir
-
yannanım aşağı inmiyor
-
bakir ya da iliskisi olmayan kardeslerim
-
büfedeki kadın cır cır cır cır konusuyor
-
feyzo uplama
-
feyzo kayradan daha mal
-
1000 dolar versinler ben de yakarım
-
kayra denen kralda
-
böyle adamlar ölümden kacmaz
- / 1