-
226.
0babam odamın kapısına geldi bir gün, ‘benim de biralarım var, çıkmak istemiyorsan kal orada, böyle konuşuruz biz de’ dedi
annem öldüğünde kendini nasıl hissettiğini, yaptıklarından nasıl pişman olduğunu, ben yurda taşındığımda içine düştüğü yalnızlığı, geldiğimdeki sevincini, benim bu halimin onu nasıl üzdüğünü, daha önce belki hiç kullanmadığı cümlelerle anlattı bana
‘yaşlanıyorum ben’ dedi, ‘her şeyi senin için atlattım ben. kızım var benim dedim, sana tutunarak hayatım düzeldi. ben senin baban olarak sana tutundum kızım. seni kazanabilmek için düzeldim, ben baba olarak kızına tutunmuş bi adamken, sen babana mı tutunmuyorsun. benim de senden başka kimsem yok, beni düşün biraz, yaşadıklarını koluna girip baba-kız atlatacağız’ dedi
ertesi gün, babama sarıla sarıla ağladım, ‘hak etmemiştim baba’ dedim
pgibologuma gittim o gün. bir kez daha iyileşmek istiyordum. yeniden, kendim için, bu seferde babam için yeniden iyileşmek istedim
depresyon ilaçlarına başladım
sakinleştiriciler aldım bi süre
seans değildi artık bunlar, her gün gidiyordum belki yanına.
5-6 ay böyle devam etti, çabuk atlatıyordum, travmalar için bu süre çabuk sayılıyordu -
227.
0günler sonra gittim eve. kutu, fotoğraflar, defter hala attığı yerde duruyordu.
toparladım hepsini, odamız’a/odası’na girdim son kez
ona son kez sarılmamıştım
onun ölebileceğini düşünememiştim hiç, iki hafta öncesinde bu yatakta birlikte uyurken iki hafta sonrasının böyle olacağını zerre kadar düşünmemiştim
kutuyu alıp, evime döndüm.
defteri baştan aşağıya defalarca kez okudum. okurken hıçkırmaktan boğazım yanıyordu
iki sayfası vardı içinde, Oğuz’a benim hissettiklerim yazılmıştı sanki. bunları yazan Ece’ydi, ama o da sığdıramamıştı Oğuz’a olan aşkını yüreğine
hayallerini ben yaşamıştım ama, hepsi bitmişti. her şey bitmişti. Oğuz, artık hayatta bile değildi
neredeyse hiç yemek yemiyordum
babamın teselli cümlelerini duymamak için odamın kapısını kitliyordum
sürekli sigara ve içki içiyor, uyuyup uyandığımı hatırlamıyordum
pgibologum birkaç kez evimize gelmişti,
dayım, okul arkadaşlarım hatta Buket bile gelmişti.
babam uğraşıyordu sürekli.
ama hiç kimseyi istemiyordum, gitmelerini istiyordum,
susmalarını, beni Oğuz’un hatıralarıyla bırakmalarını istiyordum
aylar oldu. -
228.
0‘beni affet’ yazıyordu sadece içinde. dalga mı geçiyordu
‘affettim, yolun açık olsun’ diyecektim arayıp. yine konuşmak istemiştim belki de. belki hala bir şeyler söylemesini beklemiştim
‘alo’ dedi bi ses, ‘sen misin Oğuz’ dedim, sesi garip geliyordu çünkü
‘ben abisiyim, Oğuz’u bi hafta önce kaybettik’ dedi o ses
‘nasıl olur, şimdi mektubunu aldım’ dedim, inanmamıştım, bunun da bi oyun olabileceğini düşündüm aslında
‘intihar gibi bi trafik kazası yapmış. yalvarırım sana, ne biliyorsan anlat konuş benimle’ nerede olduğunu sordum, adresini verdi, gittim. Oğuz’un ailesinin eviymiş. dayanamadım annesinin haline çıkmak istedim oradan. ama bunu görene kadar inanmamıştım buna. inanmayarak gitmiştim
Oğuz’un gerçekten öldüğünü anladığımda yere düştüm, duramadım ayakta
abisi kaldırdı beni, dışarı çıkardı
yürüyemeyecek kadar sarhoşmuş. takla atmış arabası. kaza yaptığı yerde derken ağlamaya başladı. konuşamadı.
anladım, kaza yaptığı yerde vermişti nefesini
Oğuz’un evine gittim dedi, dağılmış bi haldeydi. masasına bu mektubu bırakmış, bi kağıda;
‘beni Ece’nin yanına defnedin, bu mektubu da üzerindeki adrese gönderin’ yazıyordu anlat ne olur, seninle yaşadığını biliyorduk ama neler olduğunu anlat, Oğuz iyiydi nolduğunu söyle diyordu
ama benim kulaklarım uğulduyordu. dünya gözlerimde o kadar hızlı dönüyordu ki, durması için ağlıyordum
hazmedebilmek için zamanın durmasına ihtiyacım vardı, algılayamıyordum. Oğuz’un öldüğüne de inanamıyordum, Ece’ye olan aşkına da.. -
229.
0kutunun başında 2 saatim geçmişti, fark etmemiştim bile. bir sayfa okuyor, bir fotoğrafa bakarak gözlerimi siliyordum elimle.
kendime acıyordum. kendime üzülüyordum. en sevilen insan bir başkasıyla düşünüldüğünde bile can yakar ya o düşünce.
bende kalp kalmamıştı, canım yanmıyordu. öyle buz gibi oturuyordum, bir de yaş düşüyordu gözlerimden.
Oğuz’un geldiğini duymadım, anahtarıyla girdiği halde duyardım, kutuyu, defteri, fotoğrafları gördü daha yanıma gelmeden. -
230.
0bağırdı, avazı çıktığı kadar bağırdı. ‘sen naptığını sanıyosun’
cevap vermedim, hışımla gelip kutuyu fırlattı duvara. defteri çekti elimden. korkmadım bu halinden, hıçkırarak ağlamaya başlamıştım. boğazım düğümleniyordu öksürük tutmuştu ağlarken, beni öyle görünce yanıma oturdu. sakinleşti, özür diledi, ‘ağlama ne olur’ dedi oda ağlayarak... -
231.
0finalide atiyorum : http://www.youtube.com/watch?v=QY60VAViupk dinleyiniz
-
232.
0‘mezar taşındaki ismi gördüm’ dedim.
bakmadım yüzüne başımı çevirip de. söyleyebildiğim tek şey buydu
yüzüne baktığımda sevdiğimi görmeyi dilerdim hep
o hala benim sevdiğimdi de, ben onun yeniden can verdiği aşkıydım
onun bana kalbinde de zihninde de can verdiğini anladığımda, benim benliğim erimişti
ben onu yüreğime sığdıramazken, onda bana ait zerre kadar his yoktu
benim gülüşlerim onunlaydı, sevgim onaydı, benim bedenim onundu, varlığım avuçlarında
avucuna bıraktığım aşkı iki elini açıp düşmesini istemişti benim gözümde o, gözlerimin içine baka baka beni yaşattığını sanırken öldürmüş meğer. ben onunla ömrümce yaşamak isterken, o benim ömrümü Ece’ye vermiş meğer
onun yüzüne bakmadım çünkü gözlerinden korkuyordum. gözlerinden okunurdu onun sevgisi. dokunuşundan anlardım
benim anladığım, benim bildiğim her şeyin başkasına adanmış olması beni tüketmişti. yanılgıların en çaresiz anında yanında oturuyordum. elini uzatsa tutacaktı ellerimi,
ben dualar ederken beni kazanmak için konuşsun bana her şeyi yanlış anladığımı anlatsın. sarılsın beni bırakmasın diye,
o anlatmaya başladı -
233.
0- Ece ile ortaokuldan beri arkadaştık. çocukluk diye görülse de ona platonik aşıktım. onun liseye yazılmasını bekledim. babama yalvar yakar o hangi liseye yazıldıysa ben de kendimi oraya yazdırdım. yetmedi birkaç hafta sonra onun sınıfına parayla aldırıldım. diğer kızlara benzemiyordu. ondan kopamıyordum. ders çalışmak için zorla ısrarla onlara gidiyordum.
toplantılarda annemin konuşmasını istedim bizim oğlan pek anlamıyor gelse gitse ara sıra sorun olur mu diye. yok dediler, ne olacak çalışsınlar. sevgili olduk kızla. lise boyunca birbirimize çok aşıktık.
ben özel üniversiteye gidecektim. ders falan çalışmıyordum zaten, Ece de benim yüzümden istediği puanı alamadı. bi sonraki seneye daha iyi hazırlanmak istedi. dershaneye gidiyordu. ben de Ece gitmiyor diye babama ‘özel üniversiteye gitmek istemiyorum dershaneye yazılacağım adam olacağım’ gibi naralar attım.
aynı dershaneye yazıldım. onun gözümün önünden bir an ayrılmasını istemiyordum.
reşit olunca ehliyet aldım daha senenin başında. babam bana ehliyet aldığımda araba almıştı. derse giderken Ece’yi de alıyordum. hız yapmamdan korkardı. ben de hevesten çok dengesiz kullanıyordum. daha Ekim ayı bile bitmemişti. gitmedik dershaneye, yiyecek bir şeyler aldık tepeye zütürdüm, oturduk. gitmesi gereken saatte onu eve bırakacaktım. -
234.
0Ece’yi korkutacağım, bastıkça bastım
yolda kaza yaptık. dikkatsizliğimden, kendime aşırı güvenimden tırın altına girdim. ben nasıl sağ çıktım o arabadan bilmiyorum.
Ece’yi kaybettim. 2 hafta makinelere bağlı yaşatmaya çalıştılar. kurtulamadı.
ben kurtulmuştum ama hayatımda en son isticeğim şeydi onun olmadığı hayatta yaşamak. her şey benim hatamdı. benim suçumdu. ölümüne sebebiyet verdiğim kız benim onsuz yapamadığım kızdı. benim ehliyetime 6 ay el konuldu. hapse girmek gibi bi durum söz konusu olmadı. babam benim bile haberim olmadan halletmiş halledeceği işleri. hala bilmiyorum hapse girme durumum oldu mu olmadı mı. ehliyetim yoktu sadece 6 ay.
Ece’nin evine gittim. annesi babası çeksin vursun beni, döverek öldürsünler ellerinde kalayım diye. öyle olmadı. ablası beni içeri almadı. bekle dedi, gitti geldi defter tutuşturdu elime. Ece’ye aldığım yüzüğü, benim hediye ettiğim şalı verdi. bunlar senin, al bi daha buraya uğrama dedi.
ben o defteri okurken intihar üzerine intihar kurgusu yazdım. iki günle belki sayfalarını ezberledim. yazdıklarıyla da, kimin ‘gencecikti, hayat doluydu’ diye konuştuğunu duyduysam dedim ki kendime
‘ulan ölmeyeceksin. ölüm senin kurtuluşun olur. Ece’nin olmadığı hayat dar gelecek sana. çekeceksin bu acıyı böyle yaşayacaksın’ -
235.
0ama ayık yaşayamadım. uyanıkken rüyalar görüyordum. alkolik oldum, uyuşturucuya başladım. ben ölmek istedikçe Allah ömrümü uzatıyordu sanki. Ece’nin mezarının başında sabahlıyordum. eve ya yatmaya uğruyordum ya para almaya. sarhoşken sokakta adamın birinden dayak yedim. naptığımı niye yediğimi hatırlamıyorum hastanede açtım gözümü. babam kalp hastasıydı kriz geçirmiş ev hastaneden aranınca. kaldırdı yataktan bi de abim evire çevire dövdü beni. ameliyat falan oldu iyiydi babam.
ama bu olayla ben daha da beter kendimi suçladım. Ece’nin ölümünün sorumlusu bendim, yetmiyor aileme de zarar veriyordum.
şehir değiştirdim. kaçtım buradan. ailem ümidini kessin istedim. Ece’nin mezarına gittikçe sesler duyuyordum bana git diyormuş gibi. delirmiş gibi olmuştum. abim geldi buldu beni yine. istanbul’a döndüğümüzde istediklerini yapmayı kabul ettim.
1 sene olmuştu kazadan sonra. eve dönünce beni pgibiyatra zütürdüler. alkol, uyuşturucu, benim halim.. hastaneye yatırdılar. git-gel tedaviyle olmaz dediler. ama ben gereken hiçbir şeyi yapmıyordum. mezarına gitmek için kaçmıştım, alkol için kaçmıştım, bunaldığım için kaçmıştım.. 2 sene boyunca çıkarmadılar beni.
en son iyiye gittiğim fark edilince bıraktılar ÖSS’ye soktu babam beni. o sene özel üniversiteye yazdırdı reklamcılığa. pgibiyatr bitti bu sefer yönlendirdiği pgibolog tedavisine geçildi. sürekli gitmemi istediler, ilaç da kullanıyordum.
ama sabaha kadar içip, ayılınca pgibologa gidiyordum. 2. gidişimdi. seni gördüm
seni görünce yine ayıkken gördüğüm rüyalardan biri sandım. kafam hoş ondan görüyorum sandım. pgibologa söyledim dedim ben herkesi Ece’ye benzetir oldum. sanki hep peşimden geliyor. -
236.
0ikinci karşılaşmamızda durdun dik dik baktın bana. resmen Ece karşımda dikilmiş bana bakarken hesap soruyordu. pgibolog seni gönderdi hemen. anladı nolduğunuTümünü Göster
ben de anladım rüya görmediğimi. bak doktor dedim, o kızı istiyorum. benim yaşamam için şart. sinirinden bi de o dövecekti beni.
senin gerçek olduğunu anlayınca çeki düzen verdim kendime. ailemden ayrı eve çıktım. kararlıydım, bi hafta boyunca her gün pgibologun girişinde bekledim seni. sen fark etmeden izini sürmeye başladım. yurtta kalıyordun. yurdu göreceğim yerde bekledim her gün. okulunu öğrendim. görüştüğün başka insanlar değişiyordu. bir de gittiğin bi ev vardı. ama bi kız hiç değişmiyordu. bi gün genelde uğramadığım benim okuluma gittin. dedim noluyor, bunun burada ne işi var. yine o kızla görüştün.
sana nasıl yanaşacağımı düşünürken sen zütürdün beni kaynağımın ayağına. kız benim okulumdaydı. öyle yakınlaşacaktım sana. okula seni takiplerimin dışında devamlı gittim. kızla tanıştım, Buket’miş. sonra sen yurda hiç uğramaz oldun. Buket’in de yanında olmuyordun, hep gittiğin yerlere de gitmiyordun. ara sıra uğradığın evde yaşamaya başladığını anlayınca kendi evin olduğunu düşündüm. öyleymiş de. ama ben Buket’le arkadaşlığı hiç kesmedim. evinin oradan takip ediyordum seni artık. Buket’in yanına gittin bi gün bizim okula. tesadüfmüş gibi geldim oturdum yanınıza seninle tanışmak için.
sesini duymak ister oldum hep. Buket’e kuyruk olup seni göreyim diye bahaneler uydurdum. Alper’i seni de çağırabilmek için davet etmiştim havadan inme Buket’e arkadaşını çağır diyemeyeceğim için.
o akşam siz tuvalete gidince ben telefonundan kendi numaramı çaldırdım. öyle aldım numaranı.
aklına girdim senin, daha çok zamanım olacak nasılsa diye düşünüp boğmadım seni. ama seni hep takip etmeye devam ettim. babanla tatile gittiğiniz hafta Buket’in ağzından aldım nereye gittiğinizi. ben de geldim olduğun yere. beni görmemen için üç buçuk attım sahilde, kaldığınız otelde.
pgibologda seni yemeğe davet ettiğim gün karşılaşmadık. ben yine seni takip ediyordum. beni reddetme ihtimalin vardı ama orada seni sıkıştırmak daha kolaydı.
ben de hep pgibologla görüşüyordum. ama senin gelemeyeceğinden emin olduğum günlerde. ona inandırdım seni Ece için istemediğimi, sana gerçekten aşık olduğumu.
seni gerçekten seviyordum. ama Ece hiç çıkmadı aklımdan. senin sevgini gördükçe Ece’yi unutmayı bile istedim, hatırlamamayı. seninle ikimiz olarak devam etmeyi. vicdan azapları çektim. yaşadığım hayat bana hep zehirdi. böyle de olmuyordu.
ama seni hayatımda tutacaktım hep. seninle birlikte olacaktım. ben Ece’yi yaşatarak devam edecektim. -
237.
0sen de beni severek.
böyle olacağını düşünmedim, bunları hesap etmedim. faydası yok biliyorum ama her şey için özür diliyorum. nolur, affet beni. hayatımdaki her insana istemeden zarar verdim. seni de incitmek istemedim. hak etmedin bunları bilmeyi -
o bütün bunları bir belki iki saat boyunca ağlayarak, kendine küfürler ederek anlattı. ben duyduklarımla bazen sessiz sessiz, bazen hıçkıra hıçkıra ağladım. ayaktaydı, yine yüzüne bakamadım. sesini duymak bile yetmişti bana. bu olanlar bana yetmiş, artmıştı fazlasıyla.
kendimi hissetmiyordum. iyi ya da kötü bile değil, ben kendimi, yaşadığımı unutmuştum.
çantamı alıp çıktım evinden. ona bakmadan, hiçbir şey söylemeden çıktım. arabaya oturduğumda direksiyona kapandım. avazım çıktığı kadar bağırıyordum. kendi çığlıklarım benim kulaklarımı acıtmıştı
evime gittim, odama. dört duvar içine sığamıyordum
ne yapacağımı bilmez haldeydim. ağzımdan tek kelime bile çıkartamıyordum
nefes alırken göğüs kafesim acıyordu
ağlayışım hiç durmuyordu
eriyordum
gerçekten yok oluyordum sanki
bütün bedenim yanıyordu
ben ne günah işlemiştim bilmiyordum ama, mahvoluyordum
bütün gece duyduklarım çınladı kulaklarımda
gözümün önünde o defter vardı beynimde okuduklarım
lanet ediyordum Oğuz’a
nasıl bi saplantıydı bu, nasıl harcamıştı beni kendi duyguları için
benim sevgim nasıl aşağılanmıştı bugün
beni de öldürmüştü
bi hafta boyunca hiç çıkmadım evden. hiç konuşmadım babamla. pgibologum beni engellemek için yapabileceğini yapmıştı. olmaz demesinin sebebini de, ‘mutluluğun için’ diyişini de anlamıştım
eski sevgilisi ölmüştü tamam ama, bana, yeniden aşık olsaydı keşke. bana ben olduğum için aşık olsaydı, bana bunu kanıtlayabilseydi
bana sarılıp bırakmasaydı beni sevdiği için
babam bir kaç hafta sonra elinde bi zarfla girdi odama. ‘bu sana gelmiş’ dedi.
Oğuz’dandı.
yırtıp atmayı düşündüm, okumamayı. ama merakım elvermemişti. açtım, mektuptu. -
238.
0Sadece hikayene yorum yapabilmek için üye oldum. Uzun zamandır inci sözlükte takılıyordum ama hiçbir hikeyeye yorum yapma gerekliliği hissetmemiştim ama senin hikayende bu gerekliliği hissettim hikayenden baya etkilendim nickimden de anlayabilirsin neyse yazmaya devam etmeni istiyorum ve çok özel değilse mektubun içeriğini de yazarmısın ilk şukumu sana vereceğim.
-
239.
0reserved
-
240.
0bunlar kaç yıl önce oldu tam olarak? şuan nasılsın? senin için çok üzüldüm umarım çok iyisindir
-
241.
0telefon numaralarımızı almıştık, ancak o gün hiç mesajlaşma, arama gibi bir iletişimimiz olmadı. ve bu beni memnun etmişti.
ertesi gün Cumartesiydi. kararlaştırdığımız yerde ve saatte oradaydık. yine düzgün giyimli bakımlı görünüyordu. biraz havadan sudan konuştuk, günlük hayatlarımızda neler yaptığımızdan bahsettik. tavırları rahat ve samimi hissettiriyordu insana. . konu seanslara, pgibolojik tedavilere geldi..
pgibolojik tedavi görecek kadar kötü şeyler yaşamış olmasına rağmen büyük sorunları olan birine benzemiyordu, garip davranışlar sergilemiyordu.
. -
242.
0yalnızca, halini anlayabiliyordum, yeni atlatıyor oluşu belli oluyordu, gözleri dalmıyor konuşmalarında derinlik oluşmuyordu. benim sorunlarımın üstesinden geldiğimde gözlerimde aynada görebildiğim canlılık, onda da görülüyordu.
‘önce sen’ dedim.. ‘önce ben sordum, önce sen anlatacaksın’
güldü, tamam dedi, ben anlatacağım.
‘dur bi toparlayayım başlayacağım’ dedi arkasına da gülerek -
243.
0- ben işletme mezunuyum, xxx otelinde çalışıyorum. babam arkeolog. mesleğini çok severek icra ederdi. çok sık seyahatleri olurdu, kazılara giderlerdi. kazı başkanıydı babam, bakanlık bünyesindelerdi. Dedemde bir suru sey birakmıs bizimkilere. annem hemşire. bi erkek kardeşim daha var, benden 6 yaş küçük.
küçüklüğümden beri okulu da dersleri de sevmedim. aslında ailemin bana sağladığı rahatlıkla sorumluluk bilincim yerleşmemişti. liseden beri çok yakın bi arkadaşım var. Kemal. daha doğrusu dostum. şu an şehir dışında, turizmle uğraşıyor. -
244.
0babam benim arkadaşım gibiydi hep. kazı çalışmaları olduğunda onu oldukça az görüyordum ama bu da işime gelmeye başlamıştı lise-üniversite zamanlarımda. görünmez otoritesi eksiliyordu üzerimde.
hem okulu sevmememin hem zamanı boş değerlendirişimle düşük bi puan aldım haliyle, ama üniversiteye de gitmek istiyordum. hem ailemin benden beklentileri için, hem imkanım varken vasıfsız kalmamak için. -
245.
0baba desteğiyle, özel üniversiteye başladığımda eğlence düşkünüydüm.
arkadaş ortamım iyiydi ve dersleri pek sallamıyordum. kızlarla da aram iyiydi. uzun süreli bir ilişkim olmuyordu ama sık sık kız arkadaşım oluyordu. eğlenceme bakıyordum. çok çaba sarf etmiyordum bir kızı elde etmek için. genelde takıldığımız, gittiğimiz mekanlar belliydi. Kemal’le üniversite de beraber takılıyorduk. kızlarla yatıp kalktığımız hatta kaçtığımız, başımıza açtığımız işlerden yakamızı silktiğimiz bile oluyordu. birkaç kez sevdiğimi sandığım ilişkilerim de olmuştu ama sonu hep aynıydı, sıkılıyordum