-
251.
0daha önce bu yöntemi de denediğim olmuştu ama kıza bu şekilde sarkıntılık etmek istemiyordum.
saat 1e falan geliyordu ve biz Kemal’le oturuyorduk, arkadaşlarımız gitmişlerdi. daha doğrusu mekan değiştirmek istemişlerdi ama ben kalkmak istemediğim için Kemal biz buradayız size iyi eğlenceler diyerek geçiştirmişti.
yarım saat geçti geçmedi, onların da masalarındaki kızlar kalktılar. Kemal’le benim gibi kankasıyla kaldı. bu durum beni tamamen rahatlatmıştı.
istemese kalkıp giderdi- diye düşünüyordum
ki bu süre içinde, sarışın üzerine çok yakışan mavi elbisesiyle içki almak için bara doğru gelmeye başladı. oturdu sandalyeye, kankası görünmüyordu.
Kemal’e, -
252.
0+ oğlum bu kız tek oturuyo
- hahaha dün ki herifler mi gelecek acaba
+ ne herifi abi tek oturuyo işte ben gidiyorum. gelirlerse de göndermem sarışınımı
- sana noluyo lan göndermezmiş hahaha
oturduğu yerden beni yine görebiliyor ama, masadaki kadar bakmıyordu.
barmenle konuşuyor bir iki falan derken ben gayet soğukkanlılıkla gidip oturdum yanındaki sandalyeye.
ve masasına giderken, nasıl konuşmaya gireceğimin, ne diyeceğimin, nasıl bağlayacağımın hesabını yapmıştım saniyeler içinde.
içki istedim, beklerken döndüm sarışına,
+merhaba
-merhaba
+ Serkan
- Bahar
diyerek tokalaştık
+ okul arkadaşımla tanışmak istedim, memnun oldum Bahar
- ben de memnun oldum ama ne demek istediğini anlamadım
+ xxx Üniversitesi, işletme bölümündeyim, seni geçen gün okulda gördüm de
- aa öyle mi, ben seni sadece burada görmüştüm birkaç kez, onun dışında okulda hiç gördüğümü hatırlamıyorum. hem hazırlıktayım daha alışamadım zaten
+ anladım, yardımcı olabilirim okula alışmanda
- bilmem ki, olabilir
+ seviyorsun sanırım bu mekanı
- aslında burayı ablam seviyor, ama ben de alıştım sık geldiğimizden -
253.
0+ yanındaki kız ablan mı, arkadaşın sandım. göremedimde yüzünü, neyse iyi ki seviyormuş burayı, geliyorsun sen de..
- evet ablam. ama arkadaş gibiyiz
+ anladım, belli oluyor
+ seni tek yakalayabildiğime sevindim bu arada
- tek kalabildiğime sevindim ben de, başım şişiyor kalabalık içinde
+ ablan nerede bu arada
- buralardadır, telefonla konuşacaktı kapıya çıkacaktı
+ yerinde bi telefon görüşmesi olmuş..
- sen neden dönmüyorsun arkadaşının yanına
+ onun da bir arkadaşı gelecekti ama ekildi sanırım…
- yalnız kaldı dön istersen
+ merak etme seni burada bırakıp dönmeyeceğim, ağzımı arıyorsan..
- neden arayayım canım ağzını, senin için dedim ben
+ burada oturmayı yeğlerim
- nasıl istersen
+ Sesin çok hoşmuş biliyor musun
- teşekkür ederim
konuşmanın devamında, memnuniyetini görüyordum Bahar’ın.
ben de hiç şikayetçi değildim. konuşurken özellikle seçip söylediğim sarkıntı cümlelerinin hiçbirini terslemeyişi, hoşlandığının göstergesiydi benim için.
tanışma faslından sonraki adımlar çok daha güzel olacaktı. aynı okulda oluşumuz ekmeğime yağ sürülme deyiminin hayata geçirilmişiydi. -
254.
0Kemal gitmişti, farkında olmamıştım kalktığının. ‘ayıp mı ettim acaba’ diye düşünsem de sonuçta durumu biliyordu ve şimdi dalga geçme sırası bendeydi.
sarışınla bir iki içki daha içecek kadar oturduk, konuştuk ama konu daha çok okulla ilgiliydi.
Bahar konuşuyordu, ben dinliyordum genelde.
gözlerine, dudaklarının kıvrımlarına odaklanıyordum. yüzünde çok hafif bi makyaj vardı. yakından daha kusursuz gözüküyordu teni.
ve çok enerjikti, eğlenmeyi seviyordu bu kız
daha da hoşuma gitmişti.
sesi gerçekten çok hoştu, naifliğiyle nazikliğiyle konuştukça konuşasım gelmişti
‘geç oldu, kalksak iyi olacak, ablama bakayım ben de gözükmüyor’ dedi -
255.
0arkadaş masalarımızdan kalan hesaplar zaten halLEDilmişti, ben son hesaplarımızı da öderken o da ablasına bakınıyordu.
+ gitmiş mi
- gitmemiştir ama görünmüyor ya, kapıya çıkalım mı
kapıya çıktık. aradı ablasını, eve gitmiş kız. tam konuşmayı bilmiyorum ama hemen eve gitmesini istemiş olmalı ki Bahar hafif telaşlandı. neredesin niye gittin bana haber vermeden bi şey mi oldu gibi cümleleri sıralıyordu. kapattılar sonra. -
256.
0reserved
-
257.
0babam benim arkadaşım gibiydi hep. kazı çalışmaları olduğunda onu oldukça az görüyordum ama bu da işime gelmeye başlamıştı lise-üniversite zamanlarımda. görünmez otoritesi eksiliyordu üzerimde.
hem okulu sevmememin hem zamanı boş değerlendirişimle düşük bi puan aldım haliyle, ama üniversiteye de gitmek istiyordum. hem ailemin benden beklentileri için, hem imkanım varken vasıfsız kalmamak için. -
258.
0Birader hayatımı gibtin soluksuz okuyorum dıbınıyim. şukular feda
-
259.
0açsam mı açmasam mı ikileminde kalmıştım.
hayatımda her zaman kaldığım ikilemlerde seçimimle öğrendiklerim üzmüştü beni. yine böyle olsun istemiyordum.
ama alt tarafı bi kutuydu, Oğuz’un kişisel eşyasına saygısızlık ediyordum bir nevi. gidip yerine koydum.
Oğuz’un gelmesini beklemeye, o geldiğinde her şeyi sormaya karar verdim. ama merakımdan da kurtulamıyordum. şeytan dürtüyordu beni sanki. taşında Ece yazan mezar geldikçe aklıma, hele bir genç kızın 2002’de 18 yaşındayken öldüğünü, ve bu kızın benim aşık olduğum, birlikte yaşadığım, evleneceğim adamın eski sevgilisi olduğunu düşünmek beni çileden çıkartıyordu. Oğuz’un içinde nelerin koptuğunu, neler düşündüğünü öğrenmek için, bu kızın onun hayatında nasıl bir yere sahip olduğunu bilmek için sabırsızlanıyordum. yüzleşmek istiyordum. beni çok sevdiğini bilmeme rağmen bu kutuyla bunun aksi bir şey düşünmekten korkuyordum. ama aynı düşünce oluyordu yine, ‘altı üstü bir kutu’ -
260.
0kalkıp fikir değiştirmeden aceleyle geri aldım kutuyu koliden. bir anahtarcıya gidip uygun anahtar bularak açacaktım.
arabamın yan koltuğuna koyduğum kutuya canlı bir şeymiş gibi bakıyordum. içinden kız hortlayacak gibi hissediyordum, bir yandan suçluluk duygusu..
bir anahtarcı buldum. ‘bu kutu benim ama anahtarını kaybettim, kilidini kırmak istemiyorum’ dedim. kilidine evirdi çevirdi baktı, uygun anahtar verdi zaten. ücretini ödeyip eve gidecektim tekrar. Oğuz gelmeden bakıp, kutuyu açtığımı söylemeyecektim ama soracaktım oradaki kutu neyin nesi diye.
eve geldiğimde kutunun kucağımda, anahtarı elimde olmasına rağmen acele edemiyordum.
açtım kilidini. bir şal vardı, zincire asılmış bir yüzük, bir de kutuya neredeyse tam oturmuş boyda bi not defteri. -
261.
0çıkardım şalı, kokladım ister istemez. çok zaman geçtiği için haliyle kokusu yoktu. kokusunu bile merak etmiştim, bunların Ece’ye ait olduğu kesindi benim için. zincire asılmış olan yüzüğe baktım, bir de kendi parmağıma.
-
262.
0geçmişte dahi olsa Oğuz’un birini çok sevmiş olduğu belliydi. geçmişine dair hala bunları saklıyor olması bizi çok kötü bi kavgaya sürükleyecekti.
not defterini aldım, mor kelebekli bi kabı vardı ve bütün içi pilot kalemle yazılmıştı. açtım bir iki sayfa, Oğuz’un yazısı değildi, Ece’nindi bu defter.
okumaya başladım. Oğuz için yazılmıştı sanki bütün sayfaları. bu kız Oğuz’a olan aşkını öyle kusursuz anlatmıştı ki, onun aşkını kıskanmıştım. Oğuz’u hayatında koyduğu yeri, benim sevdiğime yüklediği anlamları kelimelerinde okudukça yutkunamamıştım. çocukluk aşkıydı Oğuz onun ve büyüdüklerinde devam etmişlerdi. Oğuz’la kurdukları hayalleri yazdığı sayfayı okuduğumda göz yaşlarıma engel olamamıştım. -
263.
0hayallerini, ben yaşıyordum resmen. Oğuz beni Ece’nin yerine koymuştu
defterin sayfaları arasından 2-3 fotoğraf çıktı. parmaklarımın arasına sıkıştırdığım bu fotoğrafları görünce başımdan sıcak sular dökülmüştü. kızın yüz hatları o kadar benziyordu ki bana, benim nefeslerim çalınmıştı yine sanki. kalbim çalınmış gibi olmuştu. tam yüreğimin üzerinde kocaman yaralar açılmıştı. ve beni hayatıma dair kurduğum bütün amaçlardan uzaklaştırmıştı o an.
beyaz teni, düz saçları, çenesinin ovalliği beni andırıyordu. ya da ben, Oğuz’a Ece’yi anımsatıyordum..
büyük sayılabilecek kahverengi gözleri bile yakışmıştı sanki kızın yüzüne. Oğuz’un beni tabir ederken bahsettiği doğallık, Ece’den kalma bi zaafıydı belki. -
264.
0o kadar çok şey düşünüyordum ki, allak bullak olmuştum. Oğuz beni hiç sevmemişti. Oğuz hep Ece’yi sevmişti.
öptüğü, birlikte olduğu kız ben değildim. kaybettiği, aşık olduğu sevgilisiydi. benim peşimi bırakmayışı bensiz yapamayacağı için değildi. Ece’nin peşini bırakmamıştı o, benimle değil Ece ile uyuyordu onunla yaşıyordu dünyasında. belki benden bahsediyordu mezarında ona. bunun için isyan ediyordu, onun yaşaması için her şeyini verebilirdi belki de. Beni bile… -
265.
0kutunun başında 2 saatim geçmişti, fark etmemiştim bile. bir sayfa okuyor, bir fotoğrafa bakarak gözlerimi siliyordum elimle.
kendime acıyordum. kendime üzülüyordum. en sevilen insan bir başkasıyla düşünüldüğünde bile can yakar ya o düşünce.
bende kalp kalmamıştı, canım yanmıyordu. öyle buz gibi oturuyordum, bir de yaş düşüyordu gözlerimden.
Oğuz’un geldiğini duymadım, anahtarıyla girdiği halde duyardım, kutuyu, defteri, fotoğrafları gördü daha yanıma gelmeden. -
266.
0bağırdı, avazı çıktığı kadar bağırdı. ‘sen naptığını sanıyosun’
cevap vermedim, hışımla gelip kutuyu fırlattı duvara. defteri çekti elimden. korkmadım bu halinden, hıçkırarak ağlamaya başlamıştım. boğazım düğümleniyordu öksürük tutmuştu ağlarken, beni öyle görünce yanıma oturdu. sakinleşti, özür diledi, ‘ağlama ne olur’ dedi oda ağlayarak... -
267.
0finalide atiyorum : http://www.youtube.com/watch?v=QY60VAViupk dinleyiniz
-
268.
0‘mezar taşındaki ismi gördüm’ dedim.
bakmadım yüzüne başımı çevirip de. söyleyebildiğim tek şey buydu
yüzüne baktığımda sevdiğimi görmeyi dilerdim hep
o hala benim sevdiğimdi de, ben onun yeniden can verdiği aşkıydım
onun bana kalbinde de zihninde de can verdiğini anladığımda, benim benliğim erimişti
ben onu yüreğime sığdıramazken, onda bana ait zerre kadar his yoktu
benim gülüşlerim onunlaydı, sevgim onaydı, benim bedenim onundu, varlığım avuçlarında
avucuna bıraktığım aşkı iki elini açıp düşmesini istemişti benim gözümde o, gözlerimin içine baka baka beni yaşattığını sanırken öldürmüş meğer. ben onunla ömrümce yaşamak isterken, o benim ömrümü Ece’ye vermiş meğer
onun yüzüne bakmadım çünkü gözlerinden korkuyordum. gözlerinden okunurdu onun sevgisi. dokunuşundan anlardım
benim anladığım, benim bildiğim her şeyin başkasına adanmış olması beni tüketmişti. yanılgıların en çaresiz anında yanında oturuyordum. elini uzatsa tutacaktı ellerimi,
ben dualar ederken beni kazanmak için konuşsun bana her şeyi yanlış anladığımı anlatsın. sarılsın beni bırakmasın diye,
o anlatmaya başladı -
269.
0- Ece ile ortaokuldan beri arkadaştık. çocukluk diye görülse de ona platonik aşıktım. onun liseye yazılmasını bekledim. babama yalvar yakar o hangi liseye yazıldıysa ben de kendimi oraya yazdırdım. yetmedi birkaç hafta sonra onun sınıfına parayla aldırıldım. diğer kızlara benzemiyordu. ondan kopamıyordum. ders çalışmak için zorla ısrarla onlara gidiyordum.
toplantılarda annemin konuşmasını istedim bizim oğlan pek anlamıyor gelse gitse ara sıra sorun olur mu diye. yok dediler, ne olacak çalışsınlar. sevgili olduk kızla. lise boyunca birbirimize çok aşıktık.
ben özel üniversiteye gidecektim. ders falan çalışmıyordum zaten, Ece de benim yüzümden istediği puanı alamadı. bi sonraki seneye daha iyi hazırlanmak istedi. dershaneye gidiyordu. ben de Ece gitmiyor diye babama ‘özel üniversiteye gitmek istemiyorum dershaneye yazılacağım adam olacağım’ gibi naralar attım.
aynı dershaneye yazıldım. onun gözümün önünden bir an ayrılmasını istemiyordum.
reşit olunca ehliyet aldım daha senenin başında. babam bana ehliyet aldığımda araba almıştı. derse giderken Ece’yi de alıyordum. hız yapmamdan korkardı. ben de hevesten çok dengesiz kullanıyordum. daha Ekim ayı bile bitmemişti. gitmedik dershaneye, yiyecek bir şeyler aldık tepeye zütürdüm, oturduk. gitmesi gereken saatte onu eve bırakacaktım. -
270.
0evde kilidini açmadığım kutuyu gidip açacaktım. içindekileri görmek istiyordum. eceye dair şeyler vardı muhtemelen ve hepsini öğrenmeye karar vererek eve doğru gidiyordum.
eve vardığımda oturdum önce. baştan aşağı düşünmeye çalıştım. o kutuyu açmaya bir karar veriyor, bir vazgeçiyordum. ama Oğuz’u takip ederken de korkmuştum, gördüklerim beni evhamlarım kadar hüsrana uğratmamıştı.
kolinin içinde kutunun anahtarını aramaya başladım ama yoktu hiçbir yerde. ufak bi anahtar olması gerekiyordu kilidine uygun. ama şimdiye kadar öyle bi anahtar hiç gözüme çarpmamıştı. kolinin içinde de bulamamıştım.
sandık şeklindeydi, taşınabilir çok ağır olmayan bi şeydi kutu. alıp içeri gittim ve kilidini nasıl kıracağımı düşünmeye başladım.
-
ucan kedi silik yesin
-
habiscan bromun çaylağı açılmalı derhal
-
kıçına ampulu kırmadan sokan kişiye
-
iki çocuk annesi bir kadınla beraber olmustum
-
sabah akşam osbir çekip ferre izleyen
-
makatına makatat sokmuş
-
on kişiyle tek gecelik çakışmış kız mı
-
smm panel hizmet adresimiz
-
ekran parlaklığını 0 yaptık
-
internetteki bilgi kaynağı ekgibliğini
-
konstant dayı sana gibisirken foti atmıştım
-
allaha inanan şizofrenler eksilemiş
-
hamam böceğini öldürdüm
-
yeni dexer bumuş
-
yozgat yolculuğu başlasınnnn
-
bugün redbulla verdiğim para 500 tl
-
xanax yazmayan doktor
-
erkek halim bile becerilmek isteyen renkte
- / 1