1. 126.
    0
    baba dedim, ‘hepinizden ölesiye nefret ediyorum. yaşamayı bile hak etmiyorsunuz’
    babam ise beni sakinleştirmeye çalışıyordu. neler olduğunu anlamak için bekliyordu konuşmamı. ‘merak etme baba, bir şey olduğu yok, aldatıldım’ dedim. ‘o…çocuğu’ diye küfür etti babam. yüzüne baktım,
    ‘senin anneme yaptıkların için de bunu kendine söyledin mi hiç, sen de öylesin daha beterisin’ diye bağırdım. kendime hakim olamıyordum. bunun için de babamı suçlamıştım. yine başa dönmüştük.
    düzelmeye başlayan aramız yine kötü olacaktı. bu yaşanan için yine üzerime gelmedi babam. hatta birkaç saat sonra odama geldi, benimle konuştu. hatalarını tekrar etti.
    ‘sadece sen kaldın bana yaşamaya devam etmem için, ne desen haklısın. baban her zaman yanında kızım’ dedi, öptü yanağımdan, annemin fotoğraf çerçevesini çevirdi duvara doğru. ‘üzülmesin’ dedi
    babamın yaptığı bu hareket belki saçmaydı. ama bana güçlü olmam gerektiğini hatırlatmıştı. çünkü ben ne yapacaksam annem için yapacaktım. çünkü söz vermiştim. çünkü kendime inanmıştım. bunu unutmamalıydım.
    ben direnecektim
    ···
  2. 127.
    0
    sınav sonuçları açıklandığı gün, durum iç açıcı gibi görünüyordu. o hafta yerleştirmeler için tercih de yapıldı. bi sonraki hafta tercihler de açıklandı.
    istanbul’da, bir devlet üniversitesinde sınıf öğretmenliği kazanmıştım. yaşadığım şehirden ayrılmayacak oluşumdan ve devlet üniversitesine girebilmemden başka, daha ne isteyebilirdim ki. bu sonuç, beni hiç düşmeden ayağa kaldırmıştı. sevincimden sürekli gülüyor, annemin fotoğraflarına sarılıyordum. babam ısrar ediyordu onunla kalmam için. hatta benim adıma plan yapıyordu ehliyet almam konusunda, araba ile gider gelirsin diyordu. çok geçmeden Buket aradı, istanbul’da, özel bir üniversitede reklamcılık kazanmış.
    buluştuk birkaç saat sonra. ikimiz de gayet memnunduk bu sonuçlardan gerçi ayni üniversiteyi istemiştik
    ···
  3. 128.
    0
    ama olsun.
    aynı şehirde yaşamaya devam edecektik ve bol bol görüşebilecektik. birbirimizle zaman geçirirken keyif alıyorduk üç senedir arkadaştık, ve son zamanlarda yeniden yakınlaşmıştık. birbirimize karşı samimiyet hissediyorduk.

    üniversiteden, yeni hayatımdan, kendimden başka kimseyi ve hiçbir şeyi umursamıyordum artık umursamamaya kararlıydımda. sadece bunları düşünüp bunların hayalini kuruyordum.
    kendi hayatımı engellememeyi öğreniyordum.
    ···
  4. 129.
    0
    yerleştirme sonuçlarının açıklandığı gün, dayımla da konuştuk telefonda. elinden gelen her şeyi yapacağını anlattı bir kez daha, sevgi sözcükleriyle kapattık telefonu. en yakın zaman da geleceğini de ekledi.

    yine o gün annemin mezarını ziyarete de gittim. beni görebilmesini, üniversite öğrencisi olacağıma sahit olmasını dilerdim. onun kızı olduğumu anlattım ona, beni göremiyordu belki duymuyordu bile. ama annemle konuştuğumu düşünmek beni rahatlatıyordu. onu özlemeyi de, yokluğunu kabullenmeyi de başarıyordum. babamı da anlattım mezarındayken. onu ne kadar özlediğini, her şey için çok pişman olduğunu anlattım…
    ···
  5. 130.
    0
    pgibologum da çok sevindi bu yerleştirme sonucuma. Burak olayından sonra sık sık görüşmeye devam ediyorduk. babamla aramız düzelirken, yaşadığım aldatılmanın onun hakkındaki düşüncelerimi değiştirdiğini anlattım. babamla yaşamayı istemiyordum. benim kendime inanmam, ayaklarımın üzerinde durmayı bilmem gerekiyordu. her şeye sünger çekmek istiyordum ve öyle de yapacaktım. pgibologum beni destekliyordu. tüm bunların benim için çok iyi olacağını düşünüyordu. doğru yolda olduğumu hissediyordum.

    biraz zaman sonra, dayım geldi. onunla da konuştuk. bana onun yardım etmesini istedim. yurtta kalmayı aklıma koymuştum. o da karşı çıkmadı buna sevindi hatta. Hala babamdan nefret ediyordu. yurda kaydettirdi beni. okul ile ilgili her şeyi o halledecek, benim kişisel masraflarımı da o karşılayacaktı. babamla ilgili herhangi bir yardımı taşıyabileceğimi düşünmüyordum. uzaklaşmak istiyordum ondan. bana kötü günlerimi hatırlatıyordu. ilgisi ve yaptıkları da gözüme abartı ve samimiyetsiz gözüküyordu o aralar.
    ···
  6. 131.
    0
    dinleyen var mı gençler ? ona gore yazicam daha
    ···
  7. 132.
    0
    yurda yerleştim. eşyalarım, dolabım, yatağım.. her şey tamamdı. yurt okula çok yakındı. iki kız kalacaktık odada, özel yurt olduğu için duş, lavabo, yatak, yemek ve temizlik gibi sıkıntılar yok denebilecek durumdaydı. oda arkadaşımın adı Nuray’dı. iyi birine benziyordu. ders saatlerimiz ise hemen hemen aynıydı. madem aynı odada kalıyorduk, iyi geçinmek zorundaydık onunla.
    istanbul’a okumak için Sinop’tan gelmişti. ilk zamanlarda genelde eski günlerden bahsetmeye çalışıyordu. bense genelde onu dinliyor, yorum yapmaya çalışıyordum. özlediğine dair şeyler anlatıyordu. erkek arkadaşı varmış bir de Sinop’ta. birkaç gün sonra çok sıkılmıştım her akşam aynı muhabbetinden.
    okulun ilk günleri çok yadırgamıştım. amfide ders işleniyor, üniversite hocalarının tavırlarına ve ders işleyiş biçimlerine alışmakta sıkıntı yaşıyordum. herkes kendine birerli ikişerli en azından hal hatır sorabileceği arkadaş edinmeye çalışıyordu. insanların bakışlarından bile okunuyordu ‘biri gelse de selam verse’ çaresizliği.

    bir-bir buçuk hafta geçtikten sonra yeni insanlar tanımaya, çevre edinmeye başlamıştım ben de. erkekli kızlı bir arkadaş grubum bile olmuştu. Buket’le sürekli telefonda konuşuyor, başımıza gelen komik ya da kötü şeylerin haberini mesaj yoluyla veriyorduk. bu genellikle çok eğlenceli oluyordu ve birbirimizi rahatlatıyorduk.
    Buket’in gözüne kestirdiği çocuklar oluyor, ben görmediğim halde dalga geçebiliyorduk. hoşlanabilecegi bir çocuk istiyordu artık hayatında. aradığı aşkı bulmak istiyordu.

    yeni başladığımız üniversite ortamında ‘sudan çıkmış balık’ halimiz iyiden iyiye gidecek gibi görünüyordu.

    yurtta da bir iki kişi daha tanımaya başlamıştık. daha ilk haftadan, yan odalardaki kızlarla gece saatlerinde birimizin odasında toplanıyor, uykumuz gelene kadar dedikodu yapıyorduk. böylece Nuray’ın içimi bayıyor oluşundan kurtulmuştum. erkek arkadaş adayları seçiliyor hatta paylaşılıyordu. bu benim komiğime gidiyordu. kimseyi umursamıyordum. hiçbi erkeği hayatıma ilişki konusunda dahil etmeyecektim. Kararlıydım artık sadece ben vardım ve çok ileri gidicektim üniversitede..
    ···
  8. 133.
    0
    dinleyen gorsem yazıcam duvara yazıyoz amk 2 kisiye anlatiyom kimse dinlemiyor :/
    ···
  9. 134.
    0
    Burak ise bu süreç içerisinde birkaç kez mesaj atıp buluşmak istemişti. hiçbirine cevap vermemiştim. nereyi kazandığını ne yaptığını bile bilmiyordum. ve bu bilmemezlik benim işime geliyordu. onu hatırladıkça soğuyordum çünkü. birinden iğrenmek neymiş, onu yaşatmıştı bana. başıma gelenler yüzünden kimi suçlayacağımı şaşırsam da, artık bunu da yapmıyordum. yalnızca kendi işlerime bakıyor, sürekli pgibologumla görüşüyordum
    ···
  10. 135.
    0
    seans boyu konuşmuştuk yine, ve saatimiz dolmak üzereydi. çıkmak için kapıyı açtığımda, koltukta otururken beni görünce ayağa kalkan çocuk, aynı şaşkınlıkla bakıyordu yüzüme. anlam veremediğim bu bakışlar benim de ona bakmama sebep olmuştu. dikilmiş birbirimize bakıyorduk. hasta denebilecek kadar beyaz ten rengiydi yüzündeki. Hayalet gibiydi ,gözleri yine şişmiş, yine yorgun ya da bitkin görünüyordu.
    dikilip bana bakmaya devam ettiğini kapı aralığından gören pgibologum kalkıp birkaç saniye içinde hemen yanımıza gelmiş. ‘buyurun siz içeri geçin, ben de sizi bekliyordum’ diyerek, içeri aldı onu. içeri girmesine rağmen bakıyordu.
    ben de bakmaya devam ediyordum ama anlayamadığım bu bakışları ürkütmüştü beni. merak ediyordum, pgibologuma bir sonraki seansta o çocuğun durumunu mutlaka soracaktım
    ···
  11. 136.
    +1
    bir sonraki seansta pgibologuma o çocuğu sordum. ne sorunu olduğunu, neden öyle baktığını, niye çok kötü göründüğünü..
    ‘sana herhangi bir hastamı anlatıp, hastalarımla görüşmelerimin gizliliğini ifşa edemem. başta bu benim prensiplerime aykırı. unutma buraya sorunları olmayan iyi insanlar gelmiyor. ben pgibologum ve burada bir çok çeşitli hasta görebilirsin, önemsenecek bi durum yok, hasta olduğuna ve seanslara geldiğine göre, anlayabilirsin ki ruh hali iyi değil’ dedi.
    ···
  12. 137.
    0
    @236 gunaydin panpa
    ···
  13. 138.
    0
    aldığım bu cevabı yadırgamıştım biraz. sonuçta pgibologumla tam olarak doktor-hasta değildik. manevi bir bağımız, hayli iletişimimiz vardı. sadece seans uygulamıyor, birçok konuda muhabbet ediyorduk onunla. normal bir hastası değildim ve bi soru sorduğumda katı bi cevap almıştım. üstelik hakkında soru sorduğum insanı da tanımıyordum, müdahile edecek halim yoktu. yalnızca merak etmiştim.
    ama adam haklıydı, sonuç itibariyle buraya iyi insanlar gelmiyordu. pgibologa ihtiyaç duyan herkesin bi sorunu vardı elbette. çocuğun ruh halinin iyi olmadığı zaten belli oluyordu. dediklerinde haklıydı, bu onun gizlilik ilkesiydi ve hiçbir hastasının özelini ifşa etmek ona göre yakışmazdı. önemsemedim ben de.
    üniversitede arkadaş ortamım zamanla tamamen oturmuştu.
    ···
  14. 139.
    0
    Caner- Gökhan- ben- Nuray-Filiz takılıyorduk. Caner ve Gökhan benim sınıf arkadaşlarımdı. sosyal statü denilen durumda aynı çizgide yer alıyorduk. daha birincisi sınıf öğrencisiyken ve henüz okul yeni başlamış sayılırken bulduğum üç kişiye şükretmeliydim.
    hepside de arkadaşlığımızda çok iyilerdi ama kişiliklerini daha sonradan, vakit geçirdikçe anlayacaktım.
    Nuray ise zaten oda arkadaşım, aynı kampus içinde farklı bölümdeydik. benim yarattığım bu 5li arkadaş grubu sıkı bi hale gelmişti. Buket’le de sürekli görüştüğümüz için kendi arkadaşlarımla tanıştırmıştım onu, sık sık o da katılıyordu bize. O da arkadaşlarımı sevmiş ve uyum sağlamaya başlamıstı.
    Caner’in de Gökhan’ın da bana karşı hiçbir yanlışları olmuyordu. grubun içindeki herkes birbirine arkadaş gözüyle bakıyordu. bunun verdiği rahatlıkla çok yakınlaşmıştık. zamanla, hayatlarımızı, yaşadıklarımızı öğrenmeye başladık
    ···
  15. 140.
    0
    @237 panpa simdiye kadar 30 sayfa a4 yer tutcak kadar yazı atmısımdır 3 gunde, kolay mı amk el insaf la :(
    ···
  16. 141.
    0
    benim başıma gelenler, onların bana ilgi ve özen göstermesini sağlamıştı. bu ilgi ve özeni onları kullanmak için alet etmedim kendime hiç. birbirimize karşı samimiydik.
    ama birbirimizi pek de iyi etkilediğimiz söylenemezdi. sosyal durum, ekonomik durum, ailelerdeki rahatlık, üniversite öğrencisi olmanın getirdiği umursamazlık, eğlence düşkünlüğü, başı boşluk, sorumsuzluk…
    ben lisede yaşadıklarımdan sonra her şeyin anlamsız ve boş olduğunu düşünerek eğlence düşkünü bi hayata neredeyse tövbe edecek hale gelmiştim ama,
    Burak tarafından aldatılmam, pgibolojik tedaviyle daha iyi bi hale gelmem, üniversite kazanarak istediğimi gerçekleştirmem, Buket’le yakınlaşmam, okulda edindiğim bu arkadaşların kişilikleri, benim hayatımı engellemeden yaşama isteğim gibi etkenler zamanla tamamlanınca, kurulan ortamla aklı başında tavırlarımı devam ettirememiştim. liseye başladığımdaki o şaşanın, üniversitede çok daha artmış halini yaşıyordum.
    ···
  17. 142.
    0
    Buket yaşayabileceği bütün abartının en üst seviyesini yaşıyordu. Ama son zamanlarda mutlu değil gibiydi.
    Caner ve Gökhan maddi durumun ve erkek olmanın verdiği gücün sefasını sürüyorlardı.
    Nuray ise Sinop’tan istanbul gibi bi şehre gelmiş olduğundan, aileden de ayrılmış olmanın getirdiği etkiyle kabak çiçeği gibi açılmıştı. Yurtta ilk tanıştığım Nuray’la, 2 ay sonraki Nuray daha farklıydı..
    ilk başlarda dışarı çıkmaz, hele akşam saatlerinde kafede olmaktan bile çekinir, derslerde devamsızlık yapmamaya dikkat ederdi.
    Buket’in bana yaptığı etkiyi, sanırım ben de Nuray’a yapmıştım.
    ama hepimiz halimizden gayet memnunduk.
    dersleri ekebildiğimiz kadar ekiyor, eğlenebildiğimiz kadar eğleniyorduk. hele bir de Buket de gelmişse, gece de mutlaka sabaha kadar dışarda oluyorduk.
    farklı mekanlara gidiyor, içtikçe içiyorduk.
    2 ay öncesine göre aslında ben de çok değişmiştim. ve ben değişirken Nuray’ı da değiştiriyordum. ama yine de hiçbirimiz Buket’e yarışamazdık bile…
    her anı gezmek ve eğlenmek için değerlendirilecek bir fırsat olarak görüyor, Nuray’ı da peşimden sürüklüyordum. ama bi yandan da kendi başımın çaresine gerçekten artık bakabiliyor, kendimi çok iyi hissediyordum.
    ···
  18. 143.
    0
    okulda ilgi gördüğüm oluyordu. girişken, eğlenceli tavırlarıma rağmen hiçbir erkeğe yüz vermiyor, hiçbiriyle ilgilenmiyordum. ilişkilerden, erkeklerden bu anlamda tamamiyle soğumuş, kendimi toparlamaya bakıyordum.
    ben bi ilişki istemiyordum. dolayısıyla bi ilişkiye bağımlı kalmayışım, bana istediğimi yapabilme fırsatı veriyordu. istediğimle konuşuyor zaman geçiriyor, istemediğime yanaşmıyordum
    sürekli alkol alma ihtiyacı duyuyordum. dışarı çıkmıyorsak bile yurda alkol sokuyordum. sigaraya başlamıştım, tek-tük değil, günde bir paketi bitiremesem de, sayılı kalıyordu. Nuray zaten liseden beri sigara kullanıyordu. önceden ailesinden gizli gizli içtiği sigaraların acısını çıkartıyordu artık. Sinop’taki erkek arkadaşıyla sürekli kavga ediyorlardı telefonda. sık sık sorunlar yaşıyor, çocuk bizim kızın dışarı çıkmasını istemedikçe Nuray çocuktan daha da soğuyordu.
    ···
  19. 144.
    0
    Caner ve Gökhan daha 3. aydan eve çıkmaya karar vermişlerdi. onlar zaten istanbul’da yaşıyorlardı ama ne yapıp ne edip ailelerini ikna etmişlerdi.
    buna sadece onlar değil biz de sevinmiştik. vize-final zamanı çalışıyorduk sadece. onun dışında da her fırsatta okula uğramamayı seçiyorduk. eve ben de yardım ediyordum. alışverişe, faturalara, bazen kiraya. dolayısıyla kendi evim gibi de benimsiyordum. ara sıra kalmaya başlamıştım artık evde. dayım da babam da bilmiyordu bu durumu pek. benim açımdan hiçbi sorun yoktu ortada.
    bi gün Caner, Gökhan, Nuray ben ve Buket evdeydik yine. çok olmasa da hafif alkollü sayılırdık.Ben yan odada sebebini hatırlamadığım bir şey nedeniyle bineklerken
    Buket bağır çağır çıkıp gitti evden, ben anlayamadım ne olduğunu.
    ···
  20. 145.
    0
    akşama uzun aticam kolay gelsin
    ···