1. 51.
    +2 -3
    Saat 15.00 sularında orada ol demişti ama ben (normalde her yere geç kalan biri olarak) verdiği saatten 10 dakika önce yerimi almıştım. Kendisi de 20 dakika geç kalınca neredeyse bi yarım saat onu orada beklemiştim. Gerçi sorun değildi bu benim için, onun gelecek olması bile son derece heyecanlanmama ve tabi mutlu olmama yetiyordu. Pazar günü olmasından kaynaklı evden çıkarken sınava gireceğim ardından da özel dersim var yani anca 5-6 saate falan eve gelirim demiştim bizimkilere. Yani 15.00 ile 21.00 arasında oldukça rahat olacaktım, 21.00'i geçse dahi hocamın bırakacağını düşünerek 'bugün oldukça güzel geçecek!' diyebiliyordum kendi kendime. Neyse her şeye hazırlıklı olmak için ayıptır söylemesi tüm bedensel temizliğimi yapıp, en güzel cicilerimi de giyip dışarı çıktım. Sanırım ilk defa hazırlanmam bu kadar uzun sürmüştü ama değecekti ya kimin umurunda Az öncede belirttiğim gibi verilen saatten 10 dakika belkide daha da erken gelip yerimi aldım ve beklemeye başladım. Uzunca bir beklemenin ardından yanıma yine hocam arabasıyla yanaştı ve atla bakıyım deyip eliyle işaret yaptı. Hemen ön kapıyı açıp yanına geçtim ama ilginç olan bu sefer içeriye geçtiğimde direk elini uzattı bana, tabi bu uzatış şekli tutup sıkmak için değil tutup öpmek içindi. Son derece barizdi ki bende hiç pot kırmayıp narin ellerini tutup güzel bir öpücük kondurdum ve hocam bu kadar çabuk olaya gireceğimizi düşünmemiştim dedim gülümseyerek. O da eee şimdiden alıştırayımki sonra beni hayal kırıklığına uğratma, kızgın halimi görmek istemezsin inan dedi göz kırpıp. Kızgın haliniz mi? Hocam siz ne kızabilirsiniz ne de bana kıyabilirsiniz, iddiaya falan girdik tamam da sadece gözümü korkutmaya çalıştığınızı biliyorum; şimdi size geçip havadan sudan konuşacağız herhalde deyip yüzüne baktım, öyle bir baktı ki; yani öyle ümit ediyordum dedim devamında. Sen ümit etmeye devam et, daha unutmadım o iddiaya girerkenki sözlerini ve tavırlarını; merak etme oldukça eğleneceğiz kıyabilir miyim hiç ben bitanecik köleme dedi gülerek. Köle mi? Yok artık, bu kadar da ezmeyin be hocam dedim maksat biraz daha motive etmekti onu amacım O da tabi daha da gaza gelerek, kölemsin tabi! Hemde 3 koca gün. Mızmızlanmak, karşı gelmek yok; bir daha iddiaya girerken 2 kere düşünürsün sana ders olsun bu dedi. Bende of of ne desem siz daha da arttıracaksınız dozajı zaten, en iyisi susup bekleyeyim dedim ve üzgün bir tavır aldım kendimce Hahaha korkma korkma kıyamammm, fazla üstüne gitmeyeceğim rahat ol. Neyse aferin aferin sus biraz, yaklaştık zaten dedi. Arabayı park edip çantamı alır mısın lütfen deyip arabadan çıktı, çantasını alıp bende çıktım ve hemen ardından gülerek lütfen mi dediniz? dedim. Bak bak sonra da bana kıyamazsınız diyorsun, illa ezeyim mi yani seni dedi. Bende benden yana sorun yok, kaybettim sonuçta ne isterseniz yapacağım. Yerinizde olsam bu fırsatı değerlendirirdim deyiverdim. Kesinlikle eşek kafalısın sen, oldukça da istekli gördüm seni. Neyse bu daha da işimi kolaylaştıracak, sağol sağol dedi ve gülerek eve doğru yol aldı.
    Tümünü Göster
    ···
  2. 52.
    +2 -3
    Yeliz hocayı az biraz tanıtmak gerekirse; Eylül hocam kadar güzel olmasa da gayet iyi bir fiziğe sahip, yüzü oldukça tatlı ve son derece bakımlı bir bayandır. Neredeyse aynı boydalar ama Yeliz hoca Eylül hocadan 5-6 yaş daha büyüktür. Yani 30'lu yaşlarının başında diye tahmin ediyorum kii bu yaşına göre oldukça güzel bir bayandır. Giyimi olsun, bakımı olsun birbirlerine oldukça benzerler. Yani bana biri Yeliz hocayı sorsa öve öve bitiremezdim. Yalnız şöyle bir şey var, Yeliz hoca Eylül hocamın aksine oldukça sinsi ve gözü açık birisidir. Tamam hep güler falan ama kesinlikle ne saf ne de oldukça iyi niyetlidir, insanları kullanmasını seven bir yapısı vardır. Önceki birebir derslerimizden onu oldukça iyi tanımaktaydım artık ve bu beni ciddi anlamda korkutuyordu diyebilirim. Neyse Yeliz hoca hakkında az çok bilgiye sahip olduğunuz bu paragraf ile, anlatımıma devam edeyim artık.
    ···
  3. 53.
    +2 -3
    Bana şöyle uzunca bir bakıp, sus sus takılıyordum zaten anca dalgaya al sen beni! hadi şu ayakkabılarımla ilgilen deyip ayaklarını uzattı bana doğru O anda ohh bee ucuz atlattık dedim, dedim demesine de o anlamıştı zaten ne ayak olduğumu yani. Sadece o an için uzatmamayı tercih etti, bende kendi kendimi rahatlatmayı tabi. Hemen önünde eğilip özenle ayakkabılarını temizlemeye başladım. Ya dur bilgisayarda işim var, masanın altına da girmen tuhaf olabilir; en iyisi çıkartayım ben çizmenin tekini sen şurada iyice temizle bende işlerimi halledeyim o arada dedi. E canıma minnet tabi, nasıl isterseniz hocam deyince yavaşta çıkartıp bana verdi tekini. Çizmeyi çıkarttığında ayağında çorap olmadığını fark ettim, oha hocam çorapsız mı giydiniz yep yeni çizmeyi ya ayağınıza vurursa? Hem kokar da alemsiniz ha dedim gülerek Ne kokması be, benim ayaklarım kokmaz. Hatta inanmıyorsan iddiaya da girebiliriz, bu konuda oldukça iddialıyım dedi. Her türlü girerim, mutlaka az da olsa kokar; insan ayağı sonuçta ve kapalı ortam. Terleyip koku yapar, neyine giriyoruz dedim. Kazanırsam 3 gün ne istersem o olacak, sen kazanırsan da ben senin her istediğini yapacağım uyar mı dedi? Bende bu kadar iddialıysa kesin kaybedeceğim, bari az biraz kızdırayım deyip emin misiniz hocam? Bakın ben kazanırsam odamı da temizletirim, ayaklarımı da yıkatırım size hiçte ne utanırım ne de acırım dedim sırıtarak Bak sen demek öyle, iyi madem mızmızlanmak yok o zaman görüşeceğiz seninle dedi ciddi bir tonda. ilk defa ciddi gördüm onu kii bu durum beni hem ürküttü hemde heyecanlandırdı tabi. Ee hocam nasıl anlayacağız peki deyince, nasılı olur mu eğilim koklayacaksın bir süre yalan söylersen bundan sonra ona göre muamele görürsün ama bilesin dedi bana. Oha koksa da kokuyor diyemeyeceğimi anladım o an ama benim için her yol paristi zaten ki tamamdır hadi bakalım dedim. Eğilim ayaklarını ellerime alınca hahaha bak demiştim sana bir gün bu hale gelirsen şaşırmam diye, kendi isteğinle kokluyorsun işte dedi gülerek. Bende cevap vermeden koklamaya başladım. Ne yalan söyliyüm çok az da olsa farklı bir koku vardı, yani ter kokusu ama genel anlamda benim için hayatımda aldığım en iyi kokulardan biri oydu diyebilirim
    ···
  4. 54.
    +1 -4
    (gecikmeli yazmamın sebebi sözlükte gri ekran çıkıyor bu sırada worde yazıp buraya yapıştırıyorum)

    En son Eylül hocamla avm'de yaşadıklarımı anlatmış, o günün benim için bir milat olduğunu belirtmiştim. işte o muhteşem günden sonra hem hocamın benim üstümdeki düşünceleri oturmuş hemde ne kadar ileri gidebileceğine dair az çok kafasında fikir oluşmuştu. Sonraki günler beni yavaştan denemeye başlamıştı zaten..O yaşananlardan sonraki gün dershane yoktu, hafta sonu girmişti araya. Yani hocam 3 gün kadar göremeyecektim, benim için son derece kötü bir durumdu bu. Dershane yoktu dediğim, hafta sonu bize dershane yasaktı. Pazartesi günleri de hocaların tatil günleriydi zaten. Ama ben yasak masak dinlemeyip cumartesi günü dershaneye gittim. Kapıdaki görevli beni uzun yıllardır tanıdığı için hiç sorun çıkarmayıp içeri aldı zaten. Daha sonra ne olur ne olmaz deyip müdür yardımcımızın da odasına bir uğrayıp durumumu izah ettim ve ders çalışmak için geldiğimi belirtip kütüphaneye geçeceğimi sözlerime ekledim. Eh o da 7-8 yıllık öğrencisini kırmayıp eyvallah dedi tabi. Eee o izni de koparttıktan sonra benim kafa direk Eylül hocama gitti tabi. Acaba ne yapıyordur diye düşünürken bir de baktım ki kapısının önündeyim Neyse içeriye bir göz arttım, 3-4 tane öğrencisi bulunuyordu. Sonradan farkettim ki tenefüse denk gelmişim. 7-8 dakika bekledikten sonra zil çalınca herkes sınıflara dağıldı ve ortalıkta kimsecikler kalmadı tabi, bu da benim için en uygun zaman anldıbına geliyordu. Hemen kapıyı çalıp bitanecik hocamın yanına geçtim. Beni görünce nedense oldukça şaşırdı, gerçi şaşırması doğaldı hafta sonları beni görmeye kimse alışık değildi; yasaktı da. Ne işin var burada ufaklık, yasak olduğunu senin benden iyi biliyor olman gerekmiyor mu? diye lafa girdi direk. Bende hocam 1.'si ben ufaklık değilim, ayrıca aramızda taş çatlasa 3-4 yaş var 2.'si de yasak olduğunu tabiki biliyorum ama o kadar yıllık öğrencinizim az torpilimiz de olsun dimi ama dedim? Gülmeye başlayıp haklısın haklısın da 3-4 yaş derken dedi? Niye şaşırdınız hocam en fazla 21-22 olmalısınız, erken mi yazıldınız siz ne dedim; tabi orada amacım belli de hiç çaktırmıyorum tabi 21-22 mii, ayy şuana kadar duyduğum en güzel söz bu sanırım ben 25 yaşındayım yahu dedi gülerek. Gerçi güldüğünü belirtmeme gerek yok, genelde gülümser zaten kendileri Aaa öyle mi hocam, vallahi en fazla 21 falan gösteriyorsunuz ya; neyse 25 olsa da fark etmez önemli olan kendinizi kaç yaşında hissettiğinizdir kii ona bakarsak yaşıtız deyiverdim birden. Şuna bak ya, cidden sen işini biliyorsun ha 2 lafınla yine hayran bıraktın kendine beni dedi kahkaha eşliğinde. E iyi madem, o kadar güldük eğlendik izninizle oturayım mı artık efendim dedim? Harbi delisin sen, izin mi bekliyordun yani. Allah'ım yarabbim, tam otoriter yüce bir şey yaptın beni ha dedi. Bende buraya kadar gelmişken ne kaybederimki diyerekten öylesinizki zaten hocam, en azından benim gözümde oldukça yücesiniz. Boşuna efendim demiyorum herhalde size dedim Hani o saygıdandı sadece üçkağıtçı deyince saygı olmadan hizmet mi olurmuş hiçç dedim. Dur dur yakında çözeceğim seni deyip beraber aldığımız ayakkabılardan biri var şuanda ayağımda ama sen hiç yorum yapmadın henüz? Bir bak bakayım yakışmış mı efendine dedi, bu lafı da duydum ya ondan dünyalar benim oldu o an. Salak salak sırıtıp yüzüne bakmışım hocamın sadece
    Tümünü Göster
    ···
  5. 55.
    +2 -3
    Masasını anlatmak gerekirse, geniş bir masa önünde 2 tane sandalye (veliler vs. için) ortasında da bir ufak masa. Kendisi de geniş Pc koltuğunda oturmuş, ayak ayak üstüne oturmuş bana bakıyor işte. Masası önden kapalı ama alt tarafı açık, kasa da yerde köşede. Yani önden bakınca kasanın 3'te 1'i görünüyor, öyle kafanızda canlandırın işte. Takmak için eğilip oradan içeri uzanmam gerekiyor biraz. Neyse sandalyeyi kenara çekip eğildim tabi, hocanın ayaklarıyla kasa arasında biraz mesafe vardı. Ben kasaya bakmak için kafamı içeri sokunca hoca bana bakıp gülmeye başladı kendi tarafından, sonra da pardon canım ya hemen çekiyorum ayaklarımı dedi. Bende hayır hayır hocam rahatınızı bozmayın, nasıl istiyorsanız uzatın sorun yok dedim. ilk başta desene ya, kastım kendimi bende deyip ayaklarını tam yanıma getirdi gülerek. Kafamı yana çevirsem burnum değecek yani o kadar.
    ···
  6. 56.
    +1 -4
    @31 okuyan yoksa boşuna yazmanında anlamı yok
    ···
  7. 57.
    +4 -1
    En son Yeliz hocanın evinde yaşadığım ve etkisinden uzun süre çıkamadığım olayları anlatmıştım binler. işte o olaydan sonra 2 gün hastalık bahanesiyle dershaneye gitmedim. Belki neden gitmedin mal mısın gidilmez mi diyenleriniz vardır ama o kadar beklenmedik şeyi uzun yıllardır hocam olan birinden yaşamam ve hala o şaşkınlığı üstümden atamamam gitmememde oldukça etkiliydi. O 2 gün boyunca Eylül hocayla nasıl bu durumlara geldiğimizi, Yeliz hocanın bu olaylara nasıl dahil olduğunu ve son gelinen noktayı düşündüm durdum. Kesinlikle bu yaşadıklarıma inanamıyordum, ne kadar hayal etsem de hiçbir zaman olamayacak şeylerdi bunlar. Resmen 2 tane oldukça alımlı 'hocamın' kölesi olmuştum ve bu insanlar ailemi de çevremi de oldukça yakından tanımaktaydılar. Herhangi bir hatam infazıma yol açabilirdi kii ellerinde birden çok resim ve video da bulunmaktaydı. Yani inkar etme gibi bir durumum da söz konusu değildi. Bunları düşünürken pişman olduğum anlarda oluyordu ama bir daha dünyaya gelsem bile bunları yaşamanın güç olacağını düşünüp mutlu olmaya çalışıyordum. Aslında fazlasıyla da mutluydum ya nedense sürekli bir karamsarlık vardı içimde, hiç ama hiç hoş olmayan bir karamsarlık...
    ···
  8. 58.
    +2 -3
    Yerde koltuğun arasında uzanmış kapıdan kimin geleceğini merakla bekliyordum. Oldukça korkuyordum, acaba gelen herhangi bir erkek arkadaşları falan mıydı diye ama beklenen olmadı hatta hiçbir şey olmadı. Gelen sadece kapıcıymış, kaloriferlerle ilgili bir durumu bildirmeye gelmiş! Zaten anlamalıydım bir sürpriz olmadığını, çünkü Yeliz hoca da kapının çalınmasıyla oldukça şaşırmıştı. Neyseki rahat bir şekilde geri geldi ve bana bakıp keyfine bak tatlım gelen giden kimse yok, sadece benimsin deyip gülmeye devam etti. O ara sadece uzanmış neler olacağını bekliyordum. Başımın etrafında dolanıp duruyordu, en sonra tepemde durup eğildi ve ağzını aç bakıyım dedi. Tabi benim kafada köle olma olayı yok, her şeye genelde bir soruyla cevabım vardı. Neden efendim dedim hemen? Ama her komutuma soruyla cevap verirsen işimiz iş seninle ha deyip sence ne yapabilirim bu durumda dedi ve gülümseyerek bakmaya devam etti. Hocam tükürecekseniz azcık doğrulayım, genzime kaçar falan dedim ciddi bir tonda (her an kendimi düşünmeden edemiyordum tabi, her ne kadar mutlu olsam da). Yeliz hoca bana bakıp, unutmuşum senin ne kadar nazlı ve canının tatlı olduğunu; iyi tamam doğrul bakalım. Daha ilk günden başımıza bela almayalım dedi. Azcık doğruldum tabi, aç ve ben kapat diyene kadar kapatma dedi. Peki deyip beklemeye başladım. ilk önce ufak bir tükürük bıraktı ağzıma, zaten ağzıma girdiği an benim tükürüğümle birleşip normal bir tükürük yutma işlevi gibi oldu. O da bunu anlamış olacak ki, bekle geliyorum deyip içeri gitti ve kendine bir bardak su aldı. Suyu yudumlayıp, ağzında çalkaladı ve dikkat et geliyor deyip yavaşta ağzıma bıraktı. Bu da su tadındaydı ama sıcak ve fazlaydı, pek hoşuma gitmemiş olacak ki yüzümü ekşittim yutarken. ilginçtir ki asıl istediği de buymuş, resmen rahatsız olmamdan zevk alıyordu. El tırnakları fazlasıyla uzamıştı, bekle geliyorum deyip içeriye gitti ve tırnak makasıyla geri döndü. Acaba ne yapacak derken, tv'nin karşısında yavaş yavaş el tırnaklarını kesmeye başladı. Her bir parmağın tırnağını kestikçe uzattığım dilime koyuyordu, 10 tırnağını da düzgün bir şekilde kesti tabi o 10 tırnaktan 20 parça tırnak geldi dilime. inanın o an yut dememesi için yalvarabilirdim ona kii yutturmadı da. En son işi bittiğinde o şekilde fotoğrafımı çekti ve banyoya gidip tükür dilindekileri, boğazına takılır falan uğraştırma hiç beni dedi gülerek. Altından kalkıp hemen banyoya gittim, iyice dilimi temizledim ve tekrar yanına döndüm. Ellerini yıkamamıştı, gel buraya deyip dilini çıkart tekrar dedi. Önünde diz çöküp dilimi çıkarttım, tek tek tırnaklarını dilime sürtüp temizledi; temizlerken de dilimi bayağı bir çizdi ama pek umursamadı bu durumu tabi. Tekrar lavaboya yollar herhalde derken hiç takmadı ve tekrar yere uzan bakayım şirin çocuk dedi. Tam uzanacakken dur! önce sıcak çikolata yap bana dedi ve tv izlemeye devam etti. Sıcak çikolata yaparken aynadan dilimi de kontrol ediyordum, bazı yerleri öyle bir sıkmışki azcık da olsa kanatmıştı. Bu denli acımasız olaması korkutmuştu o anda beni. Yani tırnaklarını yutturmamıştı ama bunu yapmıştı, beni düşünüyor muydu yoksa ne yapmaya çalışıyordu pek anlam veremiyordum..
    Tümünü Göster
    ···
  9. 59.
    +1 -4
    hem kendisi oldukça mutlu ve eğleniyor görünüyordu hemde ben o konuşmadan sonra inanılmaz derecede rahatlamıştım ve tabiki o karşılığı almış olmamın da mutluluğu vardı.
    ···
  10. 60.
    +4
    kolama tükürcek var ya ona orda tecavüz ederdim mk
    ···
  11. 61.
    +1 -3
    devam edeyim mi
    ···
  12. 62.
    +4
    yemin ediyorum burnuma ayak kokusu geldi, peynirli doritos gibi olandan hani.

    hay senin midene sokayım.
    ···
  13. 63.
    +4
    gel beni gib artık huur çocuğu yeter lan dün gece 10 dan beri okuyorum beynim ters döndü binççççççç
    ···
  14. 64.
    +4
    Adama gib uzatsan koklar ak.
    ···
  15. 65.
    -4
    yeliz ve eylülün ayakları :(
    http://www.google.com.tr/...d=0CDIQ9QEwAQ&dur=442
    ···
  16. 66.
    +2 -2
    Hahaha her zamanki halim Cancım, yalan mı? dedi oldukça içten bir şekilde gülerek. Bende kesinlikle öyle de bugün daha da bir güzelsiniz hocam dedim gülerek. Aferin aferin, böyle olacaksın işte hadi bakalım fazla ıslak mendil kullanmadan yap şu işi deyip Yeşim hanıma döndü ve bak görüyor musun, bahsettiğimiz kadar var mıymış bakayım dedi. Yeşim hanımda hala gözlerime inanamıyorum, ablam bahsedince aklına gülmüştüm onun ama bu oldukça farklı bir durum. Kesinlikle çok şanslısınız, böylesi zor bulunur dedi şaşkın ama gülen bir ifadeyle. Eylül hoca da gülerek evet oldukça şanslıyız ama sende şanslısın, o sadece bize hizmet etmeyecek; aynı zamanda seninde hizmetinde olacak bundan sonra değil mi Can bey dedi ve bana baktı ezen bir ifadeyle. Ben o anda sadece ablam ifadesine takılı kalmıştım. Lan yoksa Yeliz hocanın kardeşi miydi bu kadın, hatırla hatırla o fotoğrafları hatırla deyip duruyordum kendime. Ardından orta şiddette bir tekmeyle kendime geldim efendim dalmışım özür dilerim, tekrarlar mısınız son söylediğinizi dedim. Birden Yeşim hanım araya girip hahaha ayakkabılarına o kadar dalmışki bizi bile duymuyor valla, alem bu çocuk yahu dedi ve ikisi kahkaha atmaya başladılar. Ardından Eylül hoca bana dönüp bundan sonra bize nasıl hizmet ediyorsan, bir dediğimizi iki etmiyorsan Yeşim ablana da öyle hizmet edeceksin dedi. Yeşim hanım oradan araya girip abla mı? deyince ay pardon canım benim, hanım diyecektim de yenisin ya dilim alışkın değil dedi. Bende tabi efendim siz nasıl uygun görürseniz dedim ve işime devam ettim..
    ···
  17. 67.
    -4
    o kadar insan yazmamı bekliyor siz yalan, hayal diyerek elinizi ne geciyor anlatma hevesimi kırmaktan baska?
    ···
  18. 68.
    +2 -2
    Sanırım çarşamba gününün akşamıydı, çalışma masamda fizikle sevişirken telefonumu uzak bir köşeye bırakmıştım tabi. Salı ve çarşamba günü dershaneye gitmemiş ve o haftayı evde kamp yapma haftası olarak kafamda belirlemiştim. Bunda önceki günlerde yaşadıklarımın etkisi oldukça büyüktü tabi ama herkese hastayım deyip duruyordum. işte çalışmamı bitirip ara verdikten sonra telefona bir bakayım dedim ve Eylül hocanın 4 cevapsız çağrısını, 2'de mesajını gördüm telimde. O sahnede inanın korkudan ne yapacağımı şaşırdım çünkü mesajlar direk emir verir cinstendi. Bir mesajda neredesin sen, kaç gündür dershaneye gelmiyorsun? yazıyordu, diğer mesajda ise çağrılarıma da mı cevap verilmiyor artık! Elinde sonunda dershaneye geleceksin sen ve tıpış tıpış da yanıma geleceksin, o zaman görüşeceğiz beyefendi! yazıyordu. Bunları okurken o kadar tırsmıştım ki geri dönüş bile yapamadım. En son uyumadan önce bir mesaj daha aldım; Hepsinin hesabı verilecek merak etme sen, yarında gelmezsen annenle şahsen görüşeceğim ona göre. Hadi şimdi iyi uykular bakalım sana yazıyordu.
    ···
  19. 69.
    +2 -2
    O an donup kaldım işte! Ne yapacağımı şaşırmış durumda sadece dua ediyordum. ilginç olan hocam hiç istifini bozmamıştı, sadece ayak ayak üstüne atıp sağ ayağıyla sesimi çıkarmamam için tabanını dudağıma bastırmıştı. O şekilde o kadar rezil görünüyordumki, giren kişi görse ne olurdu diye de düşünmeden edemiyordum. Oda da çıt çıkmıyordu, sadece yanıma doğru bir şeylerin geldiğini hissediyordum. Tam geldi derken Eylül hocam sessizliği bozdu ve aman canım dikkat et kalbine inmesin deyip gülmeye başladı. O anda anladım tongaya düşürüldüğümü, ama hala kimin geldiğini bilmiyordum. Sadece sıçtık deyip ter içinde kalmakla meşguldüm stresten. O kişi yaklaştıkça da hocam ayağıyla ağzımı daha da sıkıyordu. Birden Eylül hocanın yanında biri belirdi ve eğilerek elindeki telefonu bana doğrulttu gülerek. Gözlerime inanamıyordum, bu Yeliz hocaydı! Sinir ve korkudan ağlayacaktım neredeyse. Çaresiz bir şekilde o pozisyonda kala kaldım. Birden kahkaha atmaya başladılar, ardından da Yeliz hoca Eylül hocama 'Ya cidden söylediğin kadar varmış. Aklıma bile gelmezdi, kaç yıllık öğrencim halbuki hiçte anlayamamıştım bu durumunu. Hani düşünüyorum da ayağıma bakıp daldığı çok ders vardı ama nedense hiç aklıma gelmemişti, alemsin kız helal olsun' dedi gülerek. Hiç kaçırır mıyım canım, gerçi benim yaptığım bir şeyde yok kendisi itiraf etti. Bir sürü yalvardı falan dayanamadım, sonuçta bu işte. Gördüğün gibi ayağım ağzında duruyor ve o gayet memnun bu durumdan' deyip gülmeye devam etti. inanamıyordum, Eylül hocam bu kadar şeytan olamazdı; böyle bir plan hayatımda düşünemezdim. Resmen benim ona Ayak Fetişti olduğumu söylediğimi ve çaresizce yalvardığımı anlatmıştı Yeliz hocaya ve tabi daha bir çok şey. O pozisyonda yakalanınca da her şey anlattığı gibiymiş gibi anlaşılmıştı. Ha yakalanmak falan diyorum da onu bile planlamıştı, artık tamamen onun elindeydim! Tabi Yeliz hocanında. Bu durumdan şikayetçi miydim? Ne kadar rezil olsam da, utanıp sıkılsam da son derece memnundum ama inanın oldukça da korkuyordum. Yeliz hoca bile öğrendiyse diğer insanların öğrenmeyeceği ne malumdu? Tamam her şeye rağmen mutluydum ama ilerisi hakkında kafamda bin bir soru işareti vardı.
    ···
  20. 70.
    +1 -3
    Çaresiz bir şekilde sandalye de oturan Yeşim hanıma baktım, o da bana bakarak günün daha yeni başladı farkındasın değil mi dedi? köpek gibi kafamı salladım Tamam eğleniyoruz falan da sen daha çok fena çekersin Buse'nin elinden, akşama ablam ve Eylül'de aramıza katılacak; emin misin bunları kaldıracağından dedi. Gayette ciddi konuşuyordu benimle. Bilmiyorum efendim, aklımı kullanamıyorum şuanda; sanırım kendimi deneyeceğim dedim. Eh sen bilirsin şimdiden uyarayım da seni, benim için hava hoş yani daha neler neler yapacağım sana; inan çok tatlısın nasıl kıyacağım sana bilemiyorum belkide dahada ileri bile gidebiliriz deyip yanağımdan sıkıca öptü ve ayakkabısının altını yalatmadan içeri doğru geçti.
    ···