"Bira içmek için buradayız ve hayatlarımızı öyle yaşamalıyız ki ölüm bizi almaya geldiğinde titresin"
"Çoğu insan ölüme hazır değildir, ne kendi ölümlerine ne de başkalarınınkine. Şoka girerler, ödleri patlar, beklenmedik bir sürprizdir ölüm onlar için. Olmamalı oysa. Ben ölümü sol cebimde taşırım. Bazen cebimden çıkarıp onunla konuşurum: "Selam yavrum, nasılsın? Ne zaman geleceksin beni almaya? Hazırım."
Pis ayyaş yapıyorsun bu işi.
Sihirli kelimelere bakar mısın ölüm bizi almaya geldiğinde titresin..
Bazen uzunca oturup düşünebildiğim tek şey
bu hatunlar. fakat " uzaktan güzel görünüyorlar kızlar ta ki yanlarına gidip ağızlarından kustukları beyinlerini görene kadar"
basit konuşuyorlar tek dertleri aşk..bir makyaj dolusu yüz ve elbise. halbu ki tüm benlikleriyle saf kalmaları tek istediğimiz. düşüncelerinden arınıp çırılçıplak karşımıza geçmeliler saatlerce izlemeliyiz
günlerce sevişmeliyiz..
Ne yazık ki "harikulade düşünceler ve harikulade kadınlar kalıcı değildirler.."

Duygular hayatta kalmayı kolaylaştırır diyenleri duyar gibiyim konuya nazaran. Süslü gereksiz bir cümle. nefes almak hayatı kolay kılar. Duygular insanı kör eder. hayatı zindan eder. duygu yoğunluğunun zirvesi şizofrenidir.. Duyguları ruhtan arındırırsak eğer geriye kalan tek şey sevgidir. Duygu bir sevgi değildir.
duygular karmaşık yapıda ölçüsüz edepsiz ve gereksizdir. Mantığın el verdiği hiç bir şeyde duygular ön plana çıkamaz.
Duygusallık bize gerçekleri saklar.
Hayatta eğer zor şeyler mutluluk getiriyorsa bu doğrudur ve mantıklı bir açıklaması vardır oda şudur: hüzün kolayca ağlatırken bu kadar kıymetli gözyaşı dökülecekse en zor haliyle sevinçten dökülmelidir ve buda en zorudur.bu çıkarımda bizi zorlukların mutluluk getireceğine işaretidir.
Elbetteki ikinci ihtimal ne mutlu ne mutsuz olmaşı insan. Ozamanda adını insan alabilir mi insan bilinmez.

Okumaya devam edenlerden özür dileyerek uykuya kaçıyorum.Pek zannetmesemde hala trend te kalacağını yinede söz verebilirim ki yarın hala devam etmemi isteyenler için devam edeceğim.iyi geceler dinleyenler , tabi eğer böyle bir şey mümkünse..

Lanet uyku tutmadı.Bir arkadaşımız kıza nasıl açılırız demiş.. Sorduğu soruya bir bakıyorum şöyle.
Sanıyorum ki çoğumuz kızları bu kadar abartıyoruz heralde.bir kıza nasıl açılırım demek bütün her şeyi mahveder. Kızları gözümüzde büyütmemiz kendimize verebileceğimiz en büyük zarar.
Gözünüze kestirdiğiniz kızı izliyorsunuz. uzun bakışlar değil, kısa bakışlar atmalısınız. Yani bu demek oluyor ki sapık değilim senden hoşlandım vede utanıyorum.(dipnot:asla utanmayın utanmakta bir hatadır fakat bunları sadece erkekler bilmeli.) En uygun zamanda yanına yaklaşıp merhaba, acaba saat kaçtı? diye sorun.
cevap verdikten sonra teşekkürler diyip uzaklaşın. Kısa bakışmalara devam edin. Gözlemleyin ve bakışmalarınız uzun sürüyor ayrıca sık karşılaşıyorsanız;yanına gidip merhaba ya adın neydi? diye bir soruyla ilk tanışma faslına girin. Satrancın hamlelerini hem ileriki zamanlarda görün ve rahat olun. Kaybedecek neyiniz var ki şu hayatta zincirlerinizden başka?
Olmazsa olmaz gibimizde mi sanki milyonlarda sperm hücresi neden var sanıyorsunuz?
Her neyse..

Aklımızdan çıkmayan birini nasıl sileriz diye bir soru gelmiş. Evet dahice bir soru.
Cümlelerime başlamadan önce sana zaman denen illetten bahsetmeliyim. kesinlikle belirli bir zamanı vardır bundan kurtulmanın.Ama bunu kısaltmak senin elinde. Yaşadığın durumu bilmediğimden sana söyleyeceklerim kısıtlı fakat düşünmen gereken şey basit. Sence aklını bulandıran kurcalayan bu düşünce bu acı hayatını nasıl etkiliyor? Kötü. Peki ya sen neden bu acıya beynini odaklıyorsun? Düşündüğün kızdan başka kızlarda var seni bekleyen. Kızlar bencil kompleks canlılar.
Her insanın bir zevki vardır.Sen bir kızı severken başka bir kızda seni sever.Sen ona üzülürken o sana..Bu tabloyu görebilirsen eğer bakış açın değişir. Birisiyle oturup konuşamıyorsan, anlaşamıyorsan beraber gülemiyorsan zaten hiç bir anlamı yoktur sevginin.
Sevgi karşılıklıdır. aşk karşılıksız.bu yüzdendir ki aşk bir hastalıktır. Sana en büyük tavsiyem şu ; duygusal müzik dinliyorsan vazgeç ve yabancı rap dinle. Hiç unutmam ilk sevgilimi love the way you lie şarkısı ile unutmuştum.. Eminem,fifty cent, whiz khalifa, kendrick lamar, tyga gibi adamları dinle.lil wayne eminem ortak şarkısı olan no love. Ayrıca lose yourself.bir de Eminemin 8 mile filmini izle. Hayatından duygusallığı çağrıştıracak her şeyi çıkartırsan ve sürekli aşkı gibeyim kızları gibeyim ben iyiyim diye bağırırsan başarırsın. Diğer tavsiyem ise yürüyebildiğin kadar çok kıza yürü ve indir. Sıra sanada gelecek.Üzülen taraf üzmeyide öğrenecek zamanla..

Günaydın. Yine gayet taktan bir gün.
Aç karnına bir sigara içeyim başlıyorum tekrardan
Kimler beklemede bu ayyaşı?

insanlığın uçsuz bucaksız ilerleyişi.Bir bakmışsınız ki geriye tam olarak nerede olduğunuzla ilgili fikirlerinizin dışında tamamen olağanüstü bir yerdesiniz.
Dünyanın bu geniş ve modernize savsaklığı bile tüm o içtenliğinizi süpürmüş olabilir. Düşünce tarzları,
telefon kapları,
sarı dişler,
öndeki araba paniği,
insanlar ve yaşam kaygısı.
Üzgünümki yalanlardan bahsetmeliyim.
Yüzüme bakıpta söyleyin yalanlar hangimizin hoşuna gitmez? Ah mary çok güzelsin. Muhtemel bir gülüş ve o inanış. Mary güzel olduğunu düşünüyor.Ve mutlu.O an için hiç bir şekilde yalan olduğuna dair bir duyguya kapılmak istemiyor.
Ego. insanoğlu kadar bencil bir varlık yoktur. Gerçekler yalanlar kadar sevilmez.
Ve hayaller..Bir yazar olmak hayalim değil açıkçası
doğru şeyler yapmayı içimden geleni söylemeyi severim.Ama size yalan söylemeden diyorum ki gerçeklere ihtiyacımız var ve mevkiye. Bende bu yüzden bu gibtiğimin metni yazıyorum kusura bakmayın. Seviyorum yazmayı elbette..
Ama her yapılan işte bir menfaat vardır. iyiliği hiç bir insan boş yere yapmaz.
işte buna çıldırıyorum.
iyilik yaparken bile şunu düşünür;Eğer inançlıysa der "iyilik yaptım ve günün birinde Tanrı beni mükafatlandırır" Eğer inançsızsada durum farksız.
Der "ben buna yardım ettim buda bana zamanı gelince yardım edebilir."
bu pislik düzen böyle yürür.Çok bilen değil veya çok zeki olan değil
hepsinden azar azar olan ama çok geniş bir yelpazeye sahip olan insanlar hep başarılı olur. Meraklı insanlar başarılı olur.. Sorgulayan düşünen insanlardan bahsediyorum..
Ve ben istiyorum ki iyilik iyilik olduğu için yapılsın.
Karşılıksız içten bir iyilik bütün iyiliklere bedeldir..

Sevgi bir duygu değildir. Sebebi anksiyet
hareketlere yol açtığındandır. Sevgi ile aşk
arasındaki fark şudur;bir annenin
oğluna olan sevgisi, doğa sevgisi ve
bir dosta olan sadakat sevgisi.
Gelişmemiş canlılarda görülmeyen
sinatrial bağların sadece öngörebildiği tek şey
sevgidir.Bu yüzden aşkından hiç bir boğa
intihar etmez. Böylesine kompleks bir beynin
nörosnaptik bağlantıları arasında kesintili
oluşan virüs diye tanımladığımız şey aşktır.
Bundan korunmanın tek yoluda benliğin farkındalığıdır.

Takip edip yazmamı bekleyenler var mı?
yoksa günlük mizah ve espiriler kadar eğlenceli olmadığı için sönüp gidecek kadar sıkıcı geliyor olabilir sizlere.

Bir sigara daha yakayım

Acı hissetmemek duyguların kesintisi demektir; her çoşku şeytanla pazarlıktır.
Hayatta tahammül edemediğim bir şey varsa o da yapış yapış duygusallıktır.
Gittiğinde ağlarsın, şarkılarda, filmlerde, ona-buna, her şeye ağlarsın. Aklın başına gelince de boşa harcadığın zamana ağlarsın.
Damlayan musluklar,
tutku osurukları ve patlak lastikler - hepsi de ölümden daha hüzün verici...

insan ruhunun derisi yoktur, şarkı söylemek isteyen iç kıvrımları vardır, duymuyur musunuz? Mırıldanıyor, duymuyor musunuz yoldaşlar? Sıkı bir hatun ve yeni bir Cadillac hiçbir şeyi değiştirmeyecek... Temel Reis yine tek gözlü kalacak ve Nixon yeni başkanımız olacak. isa çarmıhtan indi, şimdi bizi çivilediler lanet şeye. Seçimimiz seçim değil. Çok hızlı hareket edersek, ölürüz. Yeterince hızlı hareket etmezsek, yine ölürüz. Onların destesiyle oynuyoruz; kıçında iki bin yıllık Hıristiyan tıpası varken nasıl sıçacaksın?

Kader tanrıçasının zalim olduğu ve sonunda hepimizin posasını çıkaracağı doğru; ama sıkı, ölümsüz bir kaybedenden daha yıldırıcı hiçbir şey yoktur. işin sırrı şunda yatıyor; herkes kaybedebilir, kaybetmek yeteneklerin en kolayıdır.
Acı çekmek için ayyaş olmak, bir kadın tarafından sıfırlanmak gerekmiyordu , ama acı çekip ayyaş olunabilirdi. Bir süre, gençlikte özellikle, talihin senden yana olduğunu sanabilirdin, bazen senden yanadır da gerçekten. Ama senin farkında bile olmadığın ve senin aleyhine işleyen birtakım ortalama hesaplar ve kanunlar vardır, her şeyin yolunda gittiğini sandığın zamanlarda bile.Bir gece, sıcak bir salı gecesi o ayyaş sen oluverirsin, sensin o ucuz pansiyon odasında olan, ve daha önce o odalarda olmuş olmanın da bir yararı olmaz, daha da kötüdür hatta, çünkü bir daha bu duruma düşmemeye karar vermişliğin vardır. Bir sigara daha yakmaktan, bir içki daha içmekten, o sıvası dökük duvarlarda bir çift göz, bir çift dudak aramaktan başka bir şey de gelmez elden.

Karayolunda seyreden arabaların ışıklarını görebiliyorum. Sonu gelmeyen bir ışık akışı. Bu kadar insan. Ne yaparlar?
Ne düşünürler? Hepimiz öleceğiz,
hepimiz,
ne sirk!
Bunu bilmek birbirimizi daha çok sevmemiz
için yeterli bir neden olmalı,
ama değil.
Son derece önemsiz şeyler bizi dehşete sürükleyip dümdüz ediyor, yutuyor.
Bitkin bir halde fabrikadan veya depodan eve dönüşte, yemek, uyumak
ve tekrar sefil işe dönmek dışında pek bir işe yaramazdı sanki gece. Fakat o yırtık perdeli aşınmış kilimli, tuvaleti ve küveti koridorun sonunda bulunan, havasında benden önce gelmiş bütün kaybetmişlerin hissedildiği bir eski odada beni bekliyor olurdu.

Yaptığım tek şey oturup sabahlara kadar felsefe ve yeraltı edebiyatı okumaktı. Araştırcı olmakta önemli..
Yeraltı edebiyatından bukowskiyi yani bizim
ayyaşı okumanızı
öneririm. tüm kitaplarını.ilk olarak ekmek arası

Dünyanın varoluşuna uzanan bir bolluktan bahsedeyim. Dengesizliğin dibe vurduğu aşikar.
silindir yüzlerin bir bakışta yok edeceği gerçekler mevcut. yinede savunmaya çalıştığımız davadan vazgeçmemeliyiz. korkaklığın ilk adımı duraksamadır. Duraksamak cesaretin son soluğudur. yüzyıllardan beri süregelen tüm hikayeler tam anlamıyla birincil otoritenin serüvenine katkıda bulunmaz. Tüm dünyanın ele verdiği simetri çelişkileriyle dolu olan yazıtlar süregelip insanlığı dizginlemeye çalışmıştır. Bunun farkına varmamız geç veya güçte olsa tutarlılığın asla tartışılamaz olduğu barizdir.

Genelleme yapacak olursam gene bizim ayyaşa soralım derim.."Gerçek kadınlar ruhunuzu ele geçirmek isterler, o yüzden ben huurları tercih ettim." der. Nitekim seçim özgürlüğü nadidedir.

Ayrıca bassit erkek, bütün bayanlara güzelsin demeyi tercih eder. Basit kadın buna inanır, zor kadın güler ve geçer.
Her kadın farklıdır. Aslında en iyi ve en kötünün karışımıdırlar.
Hem sihir, hem de dehşet. Ne olursa olsun varolduklarına memnunum.

Devam etmemi isteyen var mı ki haha