/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 68.
    +1
    Rezervasyon
    ···
  2. 67.
    +1
    Son bir kez daha reklamımı da yapayım diğer hikayelerim için ` (bkz: bir bine bende binem hikaye serisi)
    ···
  3. 66.
    +3
    Bir annem daha öldü. Bu acı nasıl kutlanır ki? Ama kutlayacaktım. Boş yere ölmedi. Ölümünü mutlulukla kabullendi. Bana da üzülmek yakışmaz. Ve artık daha fazla amacım olmuştu. Öncelikle ismini Rian diyarı koyduğum o diyara gidip ejderhaları kurtarmalıydım, içgüdümü geliştirmeliydim, ve tabiki arada Alfa Beta ve Gama’yı ziyaret etmeyi de unutmamalıydım. Annem ve babam nasıl öldürüldü. Tabi ki onu da araştırmalıydım.

    Kendimi toparladığımı görünce kaypak başladı yine konuşmaya:

    Süleyman-“Lan seni iki dakika yalnız bırakamıyoruz. Hemen ilk kez adet geçiren kız çocuğu gibi diz çöküp ağlıyon. Yatağıma yatmayı alışkanlık haline getirme sarhoş gelir seni gibersem benim hatam olmaz. Hadi lan kahvaltıyı hazırla. Gerizekalı.” içimden gülme isteği geldi ama kendimi tuttum. Kahvaltıyı hazırladım. “Biliyorsun değil mi? Sen bugün de işe gideceksin. Sana ceza. Arabaya binmedin. Saat 12 de başlar akşam 12 de eve geleceksin.” Lan saat şu an 11.30. Hay ben senin...

    b-“Tamam tamam gidiyorum.” dedim ve hızlıca hazırlanıp çıktım. Faruk abi de beni bekliyormuş. Bu sefer hayır demedim bindim direk arabaya mk. işe vardığımda Gamze pis pis sırıtarak bakıyordu.

    b-“Gamze, sen izinli değil miydin bugün?”

    Gamze-“Ek masai yapıyorum. Zaten işim gücüm yok. Bak seninki de sabahtan beridir seni bekliyor.” Benimki mi? Birden

    Huriye-“Bir Bine. Naber.” Haa. Benimki dediği bu. Kızı kurtardım diye hemen nasıl benimki oldu mk. Kızlarla da öyle konuşamam zaten.

    b-“Imm. iyiyim. Sen?”

    Huriye-“Ben de iyiyim. Bugün gelmeyeceğini sanıyordum?”

    b-“Dün için ceza olarak geldim.”

    Huriye-“Sana ceza bana ödül.” dedi ve üniformasını giyinmeye başladı.

    b-“Sen niye üniforma giyiniyorsun ki?”

    Gamze-“Duymadın mı? Süleyman amca ile Huriye’nin babası yakın dostlar. Zaten babası ivanlar Holding’in sahibi. Kızını da buraya 6 dersten kaldığı için ceza olarak göndermiş. Ve her ne şanssa yaz okulu da açmamış o dersler. Bütlerden de geçemeyince sonuç bu. Normalde kumarhaneye çalışmaya göndermez ama Süleyman abiye kendi canı kadar güveniyormuş. O da burada çalışacak yaz boyunca.” Şok içinde sormaktan korkarak.

    b-“Huriye. Senin soy adın ivanlar olabilir mi?”

    Huriye-“Evet. Ne oldu ki?” Tamam. Kız ultra zengin. Elim ayağım çözüldü. Resmen tabiri caizse bu olayın şokuyla sürünerek odaya girip üstümü giyindim. Kapının tokmağını elimde tuttum. Her şey bu kapıyı açınca başlayacak. Ejderhalar, Lyaa, annem ve babamın ölümünden sorumlu olan kişi. Hepsi bu tokmağın dışında. Tokamağı çevirdim ve kapıyı açtım. Artık yeni hayatıma başlayabilirim.

    Not:Evet beyler. Bir hikayeyi daha burada tamamladık. 2. hikayeyi cumartesi gününde paylaşacağım. Bugünüm boştu diye paylaştım bunu da. Bir sonraki hikayede görüşmek üzere. Okuduğunuz için teşekkürler. Kendinize iyi bakın.
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      0
      Ulaa bu nadı son ulaaa
      ···
    2. 2.
      0
      Panpa yeni hikayeyi başlığa editlersin di mi
      ···
      1. 1.
        0
        Yarın başlayacağım işte panpa. (bkz: bir bine bende binem hikaye serisi) kısmında editleyeceğim zaten.
        ···
    3. 3.
      0
      Lan züt herif bu nasil son adam akilli tamamla şunu
      ···
      1. 1.
        0
        (bkz: ork diyarı) seri şeklinde hikaye yazıyorum bro. Yani roman gibi düşün.
        ···
    4. diğerleri 1
  4. 65.
    +3
    Sonunda geri dönmüştük. Anne ejderha dikkatli bir biçimde kondu. Hemen arkasından da çocukları geldi. Eğildi ve ben de indim.

    Anne-“Bana dünyanı gösterdiğin için teşekkürler. Artık anlıyorum. Dünyanda çok zorlu şeyler geçirmişsin ama kalbin temiz olduğundan dolayı temiz insanlarla tanışmışsın. Sen Süleyman denen insanı sevmiyor olabilirsin ama Beta’nın da dediği gibi. O seni çok seviyor. Onun gözlerinden belli. Bunu unutma." Parçalanmaya başlıyordu. (Bu arada ben yanındayım diye isimleriyle sesleniyor.)

    Anne-“Beta. Sana söyleyeceğim bir şey var. Sen kendi amacını bulmaya en yakın olan kişisin. Amacını bulduğunda onu kucakla. Sakın bırakma onu. Sen kolay korkarsın. Sakın korkma. Önüne engeller çıkacak. Sakın yılma. Başaracaksın.”

    Anne-“Alfa sen ise amacına en uzak olan kişisin. Amacını bulmana güvensizliğin, ani kararların engel oluyor. Bu sorununu aşabilirsen amacını bulabilirsin.”

    Anne-“Gama. Sen de amacına belki Beta kadar yakınsın. Ama onu görmeyi istemiyor gibisin. Özgürlüğünü kısıtlayacağını düşünüyorsun ama o seni özgürlüğüne daha çok yaklaştıracak. Zaten amacın senin özgürlüğüne dokunmayacak ki? Amacını görmeye çalış.” Artık neredeyse hiçbir şey kalmamıştı.”Hepiniz büyük ejderhalar ve büyük insanlar olacaksınız. Bunu biliyorum.” dedi ve tamamen toprak halini aldı. Benim ilk düştüğüm uçuruma doğru kumlar gitti ve orayı kapattı. Onu bile düşünmüştü demek. Ağlamamak için kendimi zor tuttum. O da anılarımı gösterirken bana “Çocuklarımın yanında ağlama” dedi diye. Artık burası daha da büyüktü. Yavrular… Ne yavrusu be. Kocaman oldular. Hepsinin artık tek bir hedefi vardı. Annelerinin bıraktığı mirası sahiplenmek.

    Gama-“Benim bir tavsiyem var. Bir Bine gittiğinde savaşımıza başlayalım.”

    b-“Ama birbirinize fazla zarar vermeyin.”

    Alfa-“Hahahaha. Öldürmek amaçlı savaşmayacağız. Sadece uçurumdan düşürmeye çalışacağız birbirimizi. Bir nevi oyun gibi.”Kaybolmaya başlıyordum. Artık anlıyorum buraya nasıl geleceğimi.

    Beta-“Zaten ben kazanacağım. Arada yanıma uğramayı unutma. Aşağıya indiririm seni kardeşlerimin yanına. “

    Gama-“Kazanacaksın da sanki. Ben kazanacağım.” diye aralarıda tartışıyorlardı. Gülümseyerek el salladım onlarda. Onlar da kanatlarını kaldırdılar ve gözlerinden anladım. Onlar da gülümsüyorlardı. Gözden kayboldular.
    Tümünü Göster
    ···
  5. 64.
    +1
    Helal olsun kardeşim bir aydır her gün düşünmeden edemediğim bir derdim var öyle güzel yazıyorsun ki düşünmüyorum okurken acı çekiyordum unutuyorum o yüzden hızlı yazarsan sevinirim * öptüms
    ···
    1. 1.
      0
      Umarım dertlerin sıkıntıların çözülür kanka. Dikkat et kendini fazla üzme.
      ···
    2. 2.
      0
      Eyvallah güzel dileklerin için umarım çözülür
      ···
  6. 63.
    +3
    Sabah uyandığımda anneannem ve dedem odada ağlıyorlardı. Benim odaya girmem ile anneannem bana “annen ve baban melek oldu” dediler. Melek ne demek ki? “Anne, baba…” Hani çağırınca yanımda olacaklardı? Hani beni hiç yalnız bırakmayacaklardı? Ağladım o gün. Sonra anneannemin ve dedemin vefatını gördüm. Ha. Onlar da mı melek oldu. Melek olmak kötü bir şey demek ki. Akrabalardan kimse ilgilenmedi onun yerine dayım beni sahiplendi. Dayım da kumar masasında her şeyini kaybedip borçlanınca “Özür dilerim Bir Bine. Sana iyi bir dayı olamadım.” diye kendini iple asıp intihar etti. Haa. Dayım da mı melek oldu? Melek olmak iyi bir şey değil. Kimse olmamalı.

    “Bu lanetli bir çocuk. Kimde kalsa öldürüyor.”

    “Benim kendi ailem tabi ki bu taklu çocuktan daha önemli. Bir de yanıma alıp besleyeceğim gelsin bizi öldürsün diye mi?”

    “Çocuk esirgeme kuruma bile verilmemesi lazım bu çocuğun. Bence bu çocuğun bu dünyadan temizlenmesi lazım.”

    Benim hakkımda ne çok şey söylemişler. Ben bile anne ejderhanın zihnine aktarırken hatırlıyorum bunları. Daha sonra birkaç işe giriyorum ve dayak yiyip kovuluyorum. Keşke ben de melek olsam. Keşke ben de kurtulsam bunlardan. 15 yaşımdaydım daha. Son çare kaypağın genç yardımcı aranıyor kağıdı ile gidiyorum yanına.

    Süleyman-“Senin ne özelliğin var ki seni işe alayım lan at kafası.”O zamandan beridir aynıymış.

    b-“Benim hiçbir özelliğim yok. Ama size çok yardımcı olurum. Gerçekten.”

    Süleyman-“Tamam lan tamam. Şurayı imzala. Sonra gel şuraları sil, kahvaltıyı hazırla.” dedi ve öyle işe girdim. Bu zamana kadar da yanındaydım. iyi gününde, kötü gününde, hastalandı yemek yaptım, hastaladım bir yığın sövdü vs. Ama geçmişimi tekrar görmek beni kendime getirmişti.
    ···
  7. 62.
    +1
    Ejderhalar insan ejderha dogurabilirmi
    ···
    1. 1.
      0
      Bugta kaldım kanka.
      ···
  8. 61.
    +2
    Uyandığımda kanat hala üzerimde duruyordu. ilk baş unutup annenin kanadı sandım. Daha sonra kanadını kaldırdı ve

    Beta-“Günaydın.” dedi. Alfa ve Gama fazla abartılı bir şekilde benim sevdiğim kırmızı benekli mavi meyveden getirmişler. Ama bir yığın. Yani ülke doyar onlarla.

    Anne-“Günaydın evladım. iyi uyuyabildin mi?”

    b-“Evet. Teşekkür ederim. Hepinize. Beni mutlu etmeye çalıştınız. Çok saolun şimdi daha iyiyim. Ve özür dilerim. Sizi endişelendirdim.”

    Anne-“Endişelenmemiz normal sen onu kafanda kurcalama. Zaten son günümde seni üzgün görmek istemezdim.” Son günü mü?

    b-“Son günün derken?”

    Anne-“Bu akşam atalarımın yanına varıyorum. Artık burayı çocuklarıma bırakıyorum. Atalarım yıllarca beni taşıdıkları gibi sırada ben gelecek nesli taşıyacağım.” Bu haberi duymak beni mahvetmişti. Ama anne ejderha “şşş. Ne anlaşmıştık. Ben görevimi tamamladım. Bizim için ölüm bir onur. Hem beni göremeyecek değilsin ki? Her zaman üzerine bastığın zeminde olacağım. Son bir kez evlatlarımla uçmak istiyorum.” Dedi ve eğildi. “Sırtıma bin. Sana bu diyarın güzelliklerini göstermek istiyorum. Diyarımız sadece buradan ibaret değil.” dedi ve ben de dediği gibi sırtına bindim. Kanatlarını çırptı ve uçmaya başladık. Diğerleri de arkamızdan uçuyordu. Onların güneş sitemi bizimkinden farklı. Onlarda güneşin hemen üzerinde ay var. Ama sadece uçarken fark ediliyor. Ay derken ayları bu gezegenden daha büyük. Ama daha 3. Katmanda olduğu için normal küçük olması. Hmm. Denizleri de varmış. Ama okyanusları yok. Daha o kadar büyük değil. Dolaşabileceğimiz her yeri dolaştık. Havada iken aklıma bir fikir geldi.

    b-“Anne. Şimdi sıra bende. Ben de seni dünyamda dolaştıracağım. Ben uçamıyorum ama gördüğüm yerleri sana göstermek istiyorum.” Onun kafasına doğru sarıldım ve bütün bilgilerin akmasına izin verdim. O anda unuttuğum bilgiler de akmaya başladı. Ve ben de görüyordum. Bu annem ve babam.

    Babam-“Bir an önce gitmeliyim. O geliyor.”

    Annem-“Ben de seninle geliyorum.”

    Babam-“Hayır. Gelemezsin. Bu çok tehlikeli.”

    Annem-“Gelmesem de oğlumuzu tehlikeye sokacağız. Beni de tanıyorlar.” Kim tanıyor? Ne hakkında konuşuyorlar.

    Babam-“Tamam. O zaman ölürsek beraber öleceğiz. Oğlum biz gidiyoruz.” Lan öleceğiz falan diyorlar. Küçükken ben o kadar mı salakmışım?

    b-“Baba. Nereyeee.”

    Anne-“Oğlum biz hemen bakkala gidip geleceğiz tamam mı. Sen burada uslu uslu otur.” Annem ağlamaya başladı. “Eğer korkarsan bize seslen tamam mı? Biz yanında olamasak da seni görebiliriz. Yemeğini tam zamanında ye. Hiçbir öğünü kaçırma. Günde 3 öğün yemek ye. Sakın yanlış kişilerle arkadaşlık yapma. Her sabah ve akşam kıyafetlerini değiştir. Kendine her zaman iyi arkadaşlar edin. Güvenebileceğin, sırtını yaslayabileceğin arkadaşlar. Eğer canını sıkan bir şey olursa derdini arkadaşlarınla paylaş. Boyundan büyük yüklerin altına girme. Hiçbir yükü tek başına taşıma…“

    Babam-“Hadi gitmeliyiz. Hissediyorum. Geliyorlar.”

    Anne-“Daha çok şey var anlatmak istediğim. Ama vaktimin olmamasına dayanamıyorum. Al şu kolyeyi. Sakın çıkarma. Ne olursa olsun. Bu kolye seni kötülüklerden koruyacak.” Dedi ve boynuma taktıktan sonra babamın yanına koştu. Kapıyı kapatırken ağladığını gördüm. Ben de çocuktum. O zamanlar ne dediğini anlamamıştım. Ben de odama gittim ve uyudum.
    Tümünü Göster
    ···
  9. 60.
    +1
    Al amk rez
    ···
  10. 59.
    +2
    Ejderha gibersen tutabilir
    ···
  11. 58.
    +1
    Ağlamaya devam ediyorum. Her şeyi unutmuşum, belki de birazdan bıçaklanacağım ama yine de ağlıyorum. Karşımda çaresizce ölen birini görmek çok acı veriyor. Tek yaptığı şey ise kızını kurtarmak. Anlamadıkları için öldürdüler. Kendi suçlarını onlara attıkları için öldürdüler. Daha sonra bana biri sarılıyordu. Sesinden tanımıştım. Beni sakinleştirmeye çalışıyordu.

    Süleyman-“Şşş şşş. Sakin ol. Sakin ol. Ölmeyeceksin sakin ol. Ben izin verir miyim lan çırağımı öldürmelerine?” Kaypaktı bu. Beni hiç yalnız bırakmamış demek. Ama ölüm korkusu değildi ki beni ağlatan. Ölüm görmekti. Hem de bir hiç uğruna birinin ölümünü görmek. Arabaya bindik. Ben şok durumundaydım. Hiçbir şey söylemeden yolculuk ettik. Sonunda eve vardık. Süleyman beni kucağında taşımıştı. Yatağa yatırdı ve

    Süleyman-“Hadi bakalım bugün iyisin. iyi tarafımdan kalkmışım. Yarına kendini toparla, yoksa fena söverim sana.” dedi ve odadan çıktı. Dedikleri umurumda bile değildi. Sadece uyumak istiyordum. Gözlerimi bir an karardı. Uykuya dalıyorum sandın lakin ejderhaların yanında buldum kendimi. Anne ejderhadan uzakta yatıyordum. Onu gördüğümde beni tekrar ağlama tuttu. Hemen yanıma koştular.

    Anne-“Bir Bine. iyi misin? Çok kötü gözüküyorsun.”

    b-“iyi değilim anne. iyi değilim.”

    Gama-“Neden böylesin? Ne oldu?”

    b-“Bu diyardan başka bir diyar biliyor musunuz?”

    Alfa-“Bir senin diyarını biliyoruz.”

    b-“Hayır. Başka bir diyar daha buldum. Gördüğüm manzara korkunçtu. Anne. Sen bir ejderha kum olur toprağa katılır ölürse demiştin. Peki kanlar içinde ölme ihtimali var mı?”

    Anne-“Eğer yaşama amacını gerçekleştirmemişse ataları onu reddeder ve bedeni toprak olmaz. Yoksa…” Ağlamama devam ettim. “Zihnine bakmama izin ver.” dedi ve kafasını kafama değdirdi. Daha sonra olanları gördü. Hemen geri çekildi.

    Beta-“Tamam. Sakin ol.” Diye vücudumu okşadı ve kanadının altına aldı. Kanadının altına alana kadar fark etmemiştim. Boyları neredeyse annelerinki kadar olmuş. Kanadından toz benzeri bir şeyler düşüyordu. Belki bana öyle geliyordur. Daha sonra tozları izlerken uyuyakaldım.
    ···
  12. 57.
    +1
    Rez ...
    ···
  13. 56.
    +1
    Ejderhalar ananı şaka şaka devam bro
    ···
  14. 55.
    0
    ananı ejderhayla gibtim
    ···
    1. 1.
      0
      Keşke böyle şeyler yazmasan be kardeşim.
      ···
      1. 1.
        0
        şakasına knk
        ···
  15. 54.
    +2
    Bir kız vardı. O da Rian’lıydı. Terk edilmiş. Bizim ejderha da bebeği almış ve kendi çocuğu gibi sevmiş, büyütmüş. Yukarıda yaşayamadığı için anne olamamış ama o çocuğa annelik yapabilmiş. Bu diyara nasıl geldiğini anlamadım. Kendi telepatisini kıza öğretmiş. Ona ejderhalar hakkında ne var ne yoksa öğretmiş. O yüzden ejderhaların dilinden anlıyormuş. Normalde benim bile anlamamam lazım fakat nasıl anlıyorum bilmiyorum. Kız 6 yaşına bastığında bir konuşma geçmiş aralarında. Konuşma şu şekilde:

    “Bir gün bizi bu diyardan kurtaracağım. Böylece durmadan kaçıp saklanamamıza gerek kalmaz. Bizim diyarımıza geri döneceğiz.”

    Kız-“Anne. Neden bizi sevmiyorlar?”

    “Bizi değil kızım. Beni sevmiyorlar.”

    Kız-“Neden ki? Sen çok iyi bir annesin, her gece bana diyarından masallar anlatırsın, üşüdüğümde kanadının altına alırsın. Yoksa seni kıskanıyorlar mı?”

    “Hahahaha. Tabiki öyle değil kızım. Ben onlardan farklıyım çünkü. Beni anlamıyorlar.”

    Kız-“Ben ne dersen çeviririm onlara.”

    “Keşke bu kadar kolay olsa. Kızım. Bu insanlar gururlarına yenik düşmüşler. Başlarına ne gelse gururları kendilerini suçlayamadıkları için bütün suçu bize attılar. Bu yüzden de savaş var. Ejderhalar barış yanlısıdır. Asla savaşmazlar. Birilerin korumak dışında.”

    Kız-“O zaman anne beni koruma. En son yapabileceğim şey senin ölümünü izlemek.”

    “Onu o gün geldiğinde düşünürüz.” Dünyaya geliş amacını o zaman anlamıştı. Çocuğuyla beraber tüm ejderhaları bu diyardan kurtarmak. Daha sonra başka bir sahne geliyor.

    Gardiyan-“Suçlunun ormandaki inini bulduk. Sonunda yakalandın ejderha terbiyecisi Lyaa. Ülkemize getirdiğin vebadan, yıktığın kalelerden, yaptığın yasak büyülerden dolayı cezan idamdır.” Lyaa o kız mı? Bayağı büyümüş. Benim yaşlarımda olmalı. Gözlerini kapattı ve dövüşmeye başladı. içgüdüyü kullanıyor. Ama askerlerin sayısı az değil. Yaralanmaya başladı. En sonunda ise yoruldu ve düştü. Tam zütürecekelerken bizim ejderha sahneye çıkıyor ve alayını kanadını çırparak uçuruyor. Ama gardiyanlar bunu düşünerek gelmişler. Balistalar ile bir kanadını, ayağını büyük oklarla vurup sabitliyorlar. Son çare olarak ejderha kızını alıyor ve üzerinden pullar sökerek kızını pullara sarıyor.

    Kız-“Anne. Yapma.” dese de dinlemiyor.

    “En azından sen yaşa. Ben çok şey yaşadım. Şimdi sıra sende.” diyor ve fırlatabilecek en uzak noktaya fırlatıyor. Her şeyi göremedim. O arada ejderhanın kellesi kopmuş, yere düşmüş ve fışkıran kanı içimden geçiyordu. Çığlık atmaya başladım. Dizlerimin üzerine çöküp ağlamaya başladım. O arada gerçek dünyaya dönmüşüm haberim yoktu.
    Tümünü Göster
    ···
  16. 53.
    +1
    Rezerved
    ···
  17. 52.
    +3
    Büyük bir salondayım. Halkın arasında. Önümde kocaman bir taht vardı. Altından yapılmış. Zümrütlerle süslenmiş. Orada tac takan biri oturuyordu. Bir an aklımdan kral olarak geçti. Evet. Gerçekten de öyle. O bir kral. Ama ben neredeyim? Halktan insanlara biraz daha dikkatli bakınca bir detay fark ettim. insan değiller. Evet bize benziyorlar ama değiller. Renkleri insan tenine göre daha kızıl. Kulakları tam daire şeklinde. insan olmamaları için yeterli bir sebep. Zihnimde bir ses yankılandı.

    “Beni duyan yok mu? Yaşamımın gereğini getiremedim. Bu şekilde ölmek istemiyorum.”

    Kral-“Ey halkım. Size söz verdiğim gibi, mahsüllerimize zarar veren, çocuklarınıza hastalık yayan, kalelerimizi yıkan tüm ejderhaları öldüreceğime söz vermiştim. Şimdi ise o sözümü tuttuğumun bir kanıtı olarak size yakaladığımız son ejderhayı getiriyorum. Böylece artık Rianların ejderhalardan korkmasına gerek kalmayacak.” Bütün halktan alkışlar ve tezahuratlar yükselmeye başladı. O arada kapı açıldı ve içeride kocaman bir ejderha olan kafes getirdiler.

    “Size zarar vermek gibi bir niyetim yok. Lütfen, bırakın gideyim.” Ama ben hariç kimse duymuyordu. Bir şey farkettim. insanların içinden geçebiliyorum. Yoksa düşündüğüm şey mi? Burası başka bir evren. Ve ben buraya uyum sağlamaya çalışıyorum. Astral olarak geldim. Hemen karnıma baktım. Gerçekten de gümüş bir kordon vardı. Hemen ejderhanın yanına koştum. Beni de kimse görmüyordu. Ama ejderha beni gördü.

    “Beni anlıyor musun? Lütfen kurtar beni. Hayatımdaki amacımı gerçekleştirmedim. Ölemem. Atalarımın yüzüne bakamam.”

    b-“Tamam. Seni kurtarmayı deneyeceğim.” Ne kadar kafese dokunmaya çalışsam da işe yaramıyor. “Çıkaramıyorum.”

    “Tabiki çıkaramazsın. Ben de telaştan senin durumunu unuttum. Sen şu an ruhani olarak buradasın. Başka bir diyardansın sen. Denediğin için teşekkürler.” Kafasını iple çektiler ve kütüğe bağladılar. Bayağı büyük bir kütüktü. Ejderha da zaten bayağı büyüktü. Anne ejderha kadar vardı.

    “Gel. Sana son anımda anılarımı vermem lazım. Her şeyi bilen sen ol. Belki boş yere ölmemiş olurum.” dedi ve kafasına yetişmek için bayağı uğraştım. Biraz uğraş sonucu kafamız birbirimize değdi ve saliseler içinde birkaç anlamsız görüntü gördüm. Her şeyi gösterememişti.
    ···
  18. 51.
    +3
    Metroya doğru yürümeye başladım. O arada da alıştırma yapayım dedim. Gözlerimi kapattım ve her bir detaya odaklanmaya çalıştım. Gözlerim kapalı yürüyorum sokakta. Zaten sokaklar boş yani tek tük adamlar var. Onların da bana bakışlarını hissediyordum. Birkaç kişilik grubun yanından geçtim. Geçerken birden midem tekrar karıncalanmaya başladı. Bu gerginlik hissi. Gergin olan birileri var. O grup. Pek iyi niyetli değiller. Arkamdan takip etmeye başladılar. Biri bıçak saklıyordu. Rüzgarın bıçağa değerken çıkardığı uğultudan anladım. Pek iyi değil. Öldürme niyetindeler. Kaç kişi. 1, 2, 3, 4. 4 kişiler. Birinde bıçak var. Bıçaklı olanı etkisiz hale getirebilirsem diğerleri kolay lokma. Bir anda içgüdüm kapanmaya başladı. Korku içgüdümü kullanmama engel oluyordu. Gözüm açık yürümeye başladım. Sakinleş sakinleş sakinleş... Sakin olmazsam öleceğim. Şimdi büyük bir kumar oynayacağım. Gözlerimi kapattım. Ejderhaların yanına gideceğim, gitmeliyim, oraya gitmeliyim, bedenim oraya ait, gitmeliyim. Hayır. işe yaramıyor. Git gide yaklaşıyorlar. Her seferinde ne oluyordu da orada oluyordum? ilk gittiğimde Rıdvan abinin dükkanının kapısının önündeydim, ikinci gittiğimde ise yemekteydim, son gittiğimde elimde tepsiyi kaldırıyordum. Hepsinin ortak bir noktası olması lazım. Hep gözüm kararıp gidiyorum. Tek bulabildiğim ortak nokta bu. Daha da yaklaşmaya başladılar. Yapacak bir şey yok. Kabullenmeliyim. Bulamadım. Koşarak kaçmaya başladım. Onlar da arkamdan koşmaya başladılar. Yardım edecek kimse yok mu? Kimse yok mu? Kimsem yok mu? Derken kendimi başka bir yerde buldum.
    ···
  19. 50.
    +2
    Ad-“Aptal köylü seni. Sen benim kim olduğumu biliyor musun lan?”

    Süleyman-“Asıl sen benim kim olduğumu biliyor musun lan? Benim mekanımda kime artistlik yapıyorsun sen?”

    Ad-“Süleyman abi sen karışma. O veletle benim aramda.”

    Süleyman-“O velet dediğin benim çırağım oluyor. Haddini bil alırım seni ayağımın altına.”

    Ad-“Bu iş burada bitmedi.” dedi ve kapıya doğru yöneldi. Kapıdan dışarı çıkana kadar arkasından baktı. Dışarı çıktığı anda tam kaypağa teşekkür edecekken yakama yapıştı ve duvara yapıştırdı. Bunu anlamadığıma göre hala içgüdüye çalışmam lazım notu aldım kenara.

    Süleyman-“işte bu yüzden babama hayata hazır değil dedim. Daha ilk günde başına bela aldın. Ne yarağımı yemeye lafına karşılık verdin?”

    b-“Ne yapsaydım. Sussa mıydım? Sen öğretmedin mi bana zor durumda görürsen tekme atmayıp ayağa kaldırmam gerektiğini söyleyen? Şimdi niye kendinle çelişiyorsun?”

    Süleyman-“Sana başını belaya sokmamayı da öğretmiştim hatırlarsan. Ama yarak kafalı olduğundan sağdan dediğimi soldan attırıyon. Ona laf sokmadan da kurtarabilirdin kızı. Bu sorunu kendin çözeceksin. Madem hayatı öğrenmen lazım bu sorunlarla da kendin yüzleşmen lazım.” Sanki hayatın boyunca çok yardım ettin de şimdi yardım edecen. Gerçekten. Beta nasıl görmüş bunda o sevgi dolu gözleri. Ben baktığımda sadece sinirli, iğrenç birinin gözlerini. Bir an gözünün seyirdiğini fark ettim. Başka da bir şey yok. Yakamı bıraktı ve “Ben erken gidiyorum eve. Siz de bir saate işi bırakırsınız. Zaten kimse de kalmadı. Temizliği yapın dağılın.” dedi ve ön kapıdan çıktı.
    ···
  20. 49.
    +1
    Knk biraz hızlı yaz
    ···
    1. 1.
      0
      Panpa arada soru da çözüyorum. Onun için arada geç geliyor partlar.
      ···