-
1.
004.11.2013
4 Kasım 2013
Irak değil!
Çok iyi bilinen ve anlatılan bir hikaye...
Ama anlam yüklü...
Gazneli Mahmud Han çıktığı avda bir ceylanın peşine takılıp yolunu kaybetti. Maiyetindeki insanlardan kopup ayrı düştü. Zar zor kendini bir köye attı. Issız köyde yardım edecek birini ararken karşısına AYAZ çıktı! Kim olduğunu bilmediği misafiri buyur etti! Yorgun ve bitkin düşen SULTAN "Biraz su!" dedi... Ayaz "Hiç merak etmeyin!" dese de su bir türlü gelmek bilmedi.
Her soruya zaman kazanarak cevap verdi.
Sultan bir ara "Yahu bu su nereden geliyor!" diye çıkışsa da Ayaz her defasında geçiştirmeyi bildi.
Zeka saçan akıllı Ayaz, sonunda kendi eliyle doldurduğu suyu misafirine uzattı!
Sultan tam suyu içerken de "Terliydiniz!
Üşütüp hasta olmayın diye suyu geç verdim" dedi. Bu cevaba şaşıran ve çok beğenen Sultan, AYAZ'ın ailesini beklemeye koyuldu! Babası gelince genç adamı sarayına zütürmek için izin istedi!
-
2.
0Bir bardak su Ayaz'ın hayatını değiştirmişti! Sultan, köyde bulduğu Ayaz'a pahalı hediyeler, değerli kumaşlar ve paye verdi! Ayaz da aklıyla üçüncü, ikinci derken, BAŞVEZiR oldu! Ancak hiçbir başarı cezasız kalmazdı! Sarayda, Ayaz karşıtı oluşum gecikmedi! Ama nereden vuracaklarını bilmiyorlardı!
içlerinden biri "Her akşam kendi yaptırdığı kulübeye gidiyor! Kesinlikle hazineden aldığı elmasları oraya gömüyor!
Yoksa Sultan'ın ona verdiği saraya gitmeden oraya uğramasının başka bir anlamı olamaz!" dedi.
Bu parlak fikir hayat buldu! Ayaz karşıtları gidip bunları SULTAN'la paylaştı! Elini çenesine dayayan Sultan "Benim değer verdiğim, özel sohbet ettiğim, devletin anahtarını sunduğum kişi bunları yapıyorsa kırın o kapıyı ve içerideki bütün hazineyi aranızda paylaşın!" emrini verdi! -
3.
0Meraklı grup gecenin olmasıyla birlikte kapısında koca bir kilit bulunan kulübenin önüne geldi. içerisi boştu! Çok zor olsa da kilit büyük uğraş sonucu kırıldı! Ama ortada gözle görülür bir şey yoktu!
Kazma kürek getirip bütün çevre kazıldı!
Ama her kazma umutları tüketiyordu!
Çünkü ortada bir tek altın bile yoktu!
Büyük hayal kırıklığı yaşayan grup saraya dönerek Sultan'ın huzuruna çıktı! "Hata etmişiz! Ortada hazine yok! Bizi affedin" ricasında bulundu!
Gülümsediğini kimseye belli etmeyen Sultan, AYAZ'ı çağırtıp olanları anlattı!
Şaşıran AYAZ "Yanlış anlamışlar" dedi!
Bunun üzerine SULTAN "Bunların cezasını sen ver!" teklifini yaptı!
Mahcup ve akıllı vezir, "Siz varken ben karar veremem!" dedi!
Sultan son sözünü söylemeden "Sahi sen o kulübeye neden gidiyorsun ki?" diye sordu...
AYAZ, kendisini çekemeyenlere de ders olacak şu cevabı verdi: "Ben aslımı unutmamak için o kulübeye her gece uğrarım. Orada sizin beni bulduğunuz köyümden bir çarık ile koyun postumu getirip duvara astım.
Anamı, babamı, aslımı unutmuyorum! Bu da benim sınavım!.."
Gözleri dolan SULTAN "ne ceza verelim?" gibi bir bakış atınca, akıllı vezir "Özür bazen her şeydir!" diyerek kendisini düşman bilenlere ikinci dersi verdi!
Ayaz ile Sultan'ın hikayeleri ünlüdür!
Bugün için çıkarılacak dersler de vardır!
ASLINI UNUTMAMAK bunların başında gelir!
Biz gazeteciler POZiTiF haberi sevmeyiz!
Şimdi gariptir vatandaşın bir kısmı da olumlu bir şey duymak istemiyor! -
4.
0Ama ben de bildiklerimi kendime saklayacak değilim.
Bakın imralı ile başlayan süreçten sonra çok önemli adımlar atılmış ve yol alınmış durumda!
Düne kadar aklımıza gelmeyecek şeyler oluyor!
Hayalini bile kuramayacağımız gelişmeler bir bir gerçekleşiyor!
PKK konusu nihayete erdiğinde Türkiye Irak'la bütünleşmeyi tamamlamış olacak!
Dikkat ederseniz eskiden söylediklerimi revize ediyorum! Hatırlayanlar bilir! Bir süre önce "KUZEY IRAK'la bütünleşme olacak, Kürtlerle kucaklaşma gerçekleşecek!" demiştim!
Ankara'nın şimdi geldiği NOKTA gerçekten şaşırtıcı! BAĞDAT da Ankara olmadan bölgede olamayacağını anladı! "Tamam siz Kürtler'i kucaklıyorsunuz ama bizi de unutmayın!" mesajı gönderdi! Bildiğimiz ve bilmediğimiz çok kritik isimler bölgeden Ankara ve istanbul'a geliyor! Petrol ve doğalgazın dünyaya açılacak noktası kesinlikle CEYHAN olacak!
Ankara'nın herkesi kucaklaması IRAK için de yakın zamanda HUZUR getirecek!
100 milyar dolar petrol geliri olan ülkede her gün 50 kişi bombalarla hayatını kaybediyor! Irak'ın geliri CEYHAN'la birlikte 300 milyar doları görecek! Bu PARA hem Maliki'ye hem Barzani'ye keyif verecek!
Türkiye de, 60 milyar dolar verdiği petrol yüzünden oluşan CARi AÇIK sorununu ortadan kaldıracak!
Savaşın, kavganın olmadığı bir Türkiye KAZANARAK büyüyecek! -
5.
0AYAZ'ın yaptığı gibi geçmişini unutmadan!
Bakın Marmaray'ı JAPONLAR yaptı!
Yakında hem Sinop'a hem de Mersin'e NÜKLEER santral inşa edilecek!
Sinop'taki proje yine Japonlar'ın!
Ancak!
Japonlar bu işe kalkışmadan önce TEKNOLOJi üssü ile TEKNiK ÜNiVERSiTE kuracak!
Nerede?
Türkiye'de!
Neden?
Yurt dışına gidip çoğunlukla orada kalan gençlerimizin kaçışını önlemek için!
Beyin göçünü frenlemek için!
3 yıl içinde Avrupa'dan Japonya'ya kadar olan hattaki en büyük TEKNiK üniversite Türkiye'de olacak!
Enerji ile buluşan Türkler artık AKILLA da biraraya gelecek!
işte bizden beklenmeyen en büyük hamle bu!
Bütün bunlar, KÜRESEL DENGEYi iyi okumak, doğru hamle yapmakla ilgili!
Enerjiyi bulmak, bölgeyi kucaklamak ve teknolojik temel atmak hiç kolay bir iş değil!
ister misiniz bunu duyan birileri ODTÜ deki pırıl pırıl gençleri ağaç krizi diye dolduruşa getirmiş olsun!
Öyle ya adamlar öteden beri devletteki her bilgiye ulaştılar! "Olmaz olmaz" demeyin!
Washington-Moskova ve Ankara arasındaki görüş birliğine göre TÜRKiYE 2023'te süper güç olacak!
Bu DENGEYi okumak ve bilmekle ilgili! Japon Başbakanı SHiNZO ABE neden ellerini açıp dua etti sanıyorsunuz!
Fransa, ingiltere ve Almanya'nın Ortadoğu serüveni böylece sona eriyor!
Türkiye, kendi sahneye döndüğü gibi yeni oyuncuları da beraberinde getiriyor!
Tabii olaylara sadece BAŞÖRTÜSÜ kadrajıyla bakarsanız bunları göremezsiniz!
Özellikle ilerici arkadaşlar! -
6.
07 ocak 2012
kozmik misafir
Önceki gün birçok meslektaşımızla birlikte MiT Karargahı'nda misafir edildik. Müsteşar Hakan Fidan, konuşabildiği kadar konuştu. Görevi gereği bazı soruları PAS geçti. Herkes Fidan'a kulak kabartırken ben salonda bulunan A TAKIMIYLA temasa geçtim. Daha doğrusu geçmeye çalıştım.
Ancak tanıştığımız her isim MiT'in kendi kurallarından söz edip hiçbir konuda iPUCU vermeye yanaşmadı.
Irak'te ne yapıyoruz?
Suriye'de durum nedir?
Uludere'de aslında ne oldu?
gibi sorular salonda beni yalnızlığa itmekten başka bir işe yaramadı...
Toplantı bittiğinde heybemizde bir şey yoktu. Yazılacak FLAŞ bir şey bulmakta zorlanıyordum. Ne yapabilirim diye düşünürken uzun zamandır görmediğim bir dostumu aradım. Ankara'da olduğumu tahmin etmiş. "Görüşebilir miyiz?" diye sordum... "30 dakika sonra kaldığın oteldeyim" deyip kapattı...
işte şimdi hedefi 12'den vurmuştum. Genelkurmay'da çok önemli görevlerde bulunmuş KOZMiK isimle kahve içecektik...
Daha önceden verdiğim sözleri iptal edip hızla otele döndüm.
Kahverengi takımlı, bordo mendilli, ince turuncu çerçeveli gözlük kullanan dostum ayakta karşıladı...
Sarılıp oturduk. Hiç vakit kaybetmeden konuya girmek istedim. "Ankara'da garip bir hava var. Senin dışında gülen insan yok gibi!" Kendisini konuşturmak istediğimi anladı...
Gülümsedi. Hayatımı kolaylaştıran sözleri peşpeşe sıraladı: Tek tek sor, tek tek cevap vereyim... istersen BAŞBUĞ işinden başlayalım...
Şaşırdım. Çünkü her zaman bu kadar açık olmazdı. Nasıl istersen öyle olsun deyip başladık...
• Başbuğ olayını nasıl değerlendirmek lazım?
işe Başbuğ'dan değil Harp Okulu'ndan hatta askeri liselerden başlamak lazım. Çünkü bizler TEĞMEN üniformasını sırtımıza geçirdiğimizde ülkenin bize ihtiyacı olduğunu düşünürüz. Askerler olmasa ülkenin batacağına inanırız... Harp Okulu'ndan mezun olan her teğmen kendini Mustafa Kemal gibi hisseder. Bu yüzden Hüseyin Kıvrıkoğlu ya da Hilmi Özkök gibi paşalar zor çıkıyor.
Demokrasi ve halkın iradesine olan inancımız temelde ekgib. Bu giderilmediği sürece ama 10 yıl sonra ama 20 yıl sonra yine DARBECi paşalar görürüz. -
7.
0Bu kadar operasyondan sonra DARBECi PAŞA göreceğimizden emin misiniz?Tümünü Göster
Adnan Menderes elinde kılıçla gezdi. Binlerce askeri doğradı.
Ancak 10 yıl sonra hesap soruldu.
Ben kışladaki zihniyetten söz ediyorum. Eğitim şekli değişmeli.
Yoksa RÖVANŞ kaçınılmaz...
• Peki Yeni Anayasa, açılımlar, demokrasi rüzgarları
DARBECiLERi durdurmaz mı?
Siz siviller askeriyede neler olup bittiğini bilmezsiniz. Çok kudretli bir paşanın çocuğu öldürüldü. Birinin eşi kaçırılıp ortadan kaldırıldı.
Savunma sanayinde önemli bir paşa zorla DEĞiŞiK iLiŞKiLERi olan bir kadınla evlendirildi. Ama bunlar basına yansımadı. Yansımaz da.. Çünkü bizim dünyamızda çok az kişinin bildiği büyük rantlar vardır. Böylesine hareketli ve büyük bir orduyu siyasetin emrine vermeniz için PAŞALARIN KARAKTERiNDEN çok sistem öne çıkmalıdır. Bu da askeri liseden itibaren yapılması gereken bir iştir...
• Başbuğ tutuklanır mı?
Bence tutuklanacak. içeride bazı güçler Başbakan'ı yalnız bırakmak istiyor. Bugün sizler MiT toplantısına geldiniz. Belki de MiT'in büyümesinden rahatsız olanlar özellikle BAŞBUĞ'u bugün ifadeye çağırdı. Ayrıca geçtiğimiz gün Başbakan Erdoğan'ın Genelkurmay Başkanı'na TEŞEKKÜR etmesi çok önemliydi. Birileri Erdoğan'ın etrafında toplanan devletten rahatsız... Güçlü bir lider ve güçlü bir Türkiye istenmiyor. Askerde sanılandan çok daha fazla subay Erdoğan'la hükümetle birlikte...
Sadece bunu yansıtmıyorlar... Ama Ordu oynanan oyunun farkında.
• Peki Başbuğ, Kıvrıkoğlu gibi demokrasi yanlısı bir asker mi?
O kadar olmasa da negatif değil. Kapatma davasında oynadığı rolü unutmayın. Kara Kuvvetleri kontenjanı olan isme "kapattırmayın" diyen o... Ayrıca KOZMiK odaya girin emrini veren de o... Birlikte çalıştığı Koşaner'in internete düşen kayıtlarına bir bakın. Tamamen DEMOKRAT...
Herkes altına imza atar o sözlerin.
Ama Başbuğ'un gaz almak için falan internet siteleri kurdurması ve yayın yaptırması son derece gereksiz ve yanlış. Sen askersin, bırak bu pgibolojik harp metodlarını... Ama şunu unutmayın eğer Başbuğ zararlı olsa, hükümet Hasan Iğsız'a yaptığını ona da yapar Genelkurmay Başkanı olmasına izin vermezdi.
• Askerin bildiği bizim bilmediğimiz oyun ne?
içeride ve dışarıda bir grup Erdoğan'ın askerle arasını bozmak istiyor. Erdoğan çalıştığı insanlara güvenen ve sahip çıkan biri.
Bundan rahatsız olan çok. Bütün komşularımızda özellikle Irak ve Suriye'de büyük sorun var. Bu güçler Erdoğan ve askerin ayrı düşmesini istiyor. Çatışma istiyor.
Büyük Türkiye zaten ancak böyle engellenir...
• Ben inanıyorum ama siz de gerçekten BÜYÜK TÜRKiYE'ye inanıyor musunuz?
Ankara'nın bir semtinde 1100 genç adama özel eğitim veriliyor.
Eğitim bitince hepsi BALKANLAR'a göreve çıkacak.
Devleti temsil edecek bu gençler.
Ama hiç kimse bunların Türkiye'ye çalıştığını bilmeyecek. Bu küçük bir örnek. Perde arkasında yapılanları bir bilseniz, şaşırırsınız.
Türkiye her yerde. Bunu unutmayın. Afrika'da Balkanlar'da, Orta ve Uzakdoğu'da...
• Peki en büyük özeleştiriniz nedir?
Bizde bazı arkadaşlar parayı çok sever. Bu büyük bir zaaftır. -
8.
0Kim bunlar?
Gerek yok. Ayrıca israil'le çok iç içe geçmiş arkadaşlarımız vardır.
Bu da büyük zaaf.
• Neler yaşayacağız?
Başbuğ tutuklanırsa bazı şeyler öne alınacak. Şaşıracağınız operasyonlar olacak. Yeni Türkiye her şeye hakim olacak. Hiç görmediğiniz kadar özgürlükçü ve kudretli bir devlet göreceksiniz...
• Hep aklıma takılırdı. Askeri belgeler içeriden mi sızdı?
Dışarıdan sızamaz zaten. Kaynak hep içerisidir. Genelkurmay Karargahıdır. Orası istemese tek sayfa göremezsiniz...
• Konuyu yumuşatalım biraz... Kimler savunma sanayi ile iş yapar? Bu işadamlarının kriteri nedir?
Bu çok hassas bir konu isterseniz girmeyelim bugün. Ama şu kadarını bilin öne çıkmış ailelerle bazı komutanların arası çok iyidir.
Mesela NADiRE iÇKALE... Eşi trafik kazasında öldü. Ailece Eskişehir 2. Taktik Hava Kuvvetleri'ne gelirlerdi. Krallar gibi karşılanır, jetlerle özel uçuş yaptırılırdı. Neyse daha fazla açmayayım...
• Ne diyorsunuz siz!
Ya bu ne ki; ünlü bir aile iki komutanın eşine KÜRK yolladı.
Uzun kürk kısa boyluya, kısa kürk de uzun boyluya gitti. Ortalık karıştı. Genelkurmay olaya el koydu! Paşalar eşlerini zor sakinleştirdi.
• Son soru... Asker eşlerinin gündemi ne?
Süper soru... Orduevlerinde ençok Erdoğan'ın YAZ KAMPLARINI satacağı konuşuluyor. En büyük sıkıntı bu...
Olur mu, olur... -
9.
0hacı abi be çalmışın minareyi hazırlamışsın kılıfı, sen sen ol devletler hakkında bu kadar iddialı konuşma vay birleşme vay yıkılma bak hasta adam dedikleri osmanlıyı 200 yılda zor yıktılar bak dünya devleti batmaz denen sovyetler battı hem de senin gibi adamlar seneye bizde komünist ülkelerdeniz diye bağırırken yani sizin zihniyeti çok gördük aman gazeteciymiş beyimiz gazeteninde gazetecininde kimin elinde olduğu belli patronun sana it dese kuyruk sallarsın paşam.. son olarak ordunun ideolojisini anlamaya senin zekan yetmez türk ordusu öyle herbiri mustafa kemal'miş gibi zannetmez her an darbe yapalım da ülkeyi gibelim aman bizim rejimimiz gelsin demez. tarihi iyi olan bilir türkiyede askerin ilerlemesi mühendishane-i berri hümayun ve mühendishane-i bahr-ı hümayun ile başlar avrupadaki modern dersler ve modern öğretiler ilk önce askeriyede uygulanır onun için aydın kesimi askeriyeden çıkar onun için bugün türkiyede devlet de dahil olmak üzere neredeyse bütün kurumlar asker elinden çıkmıştır ama iyi ama kötü.
-
10.
0şunu da unutma paşam darbe yapıldığında bu ülkede 30 küsur subayla yapıldı 60'lı yıllarda bugün balyozdan tutuklananlar 300 küsur rütbeli subay... niye askeriye aniden boşaltıldı ya ?
-
11.
-1Chp ve zihniyetini istemiyoruz adli sayfadan mi aliyon lan bunlari. ahahahaha
-
12.
05 Kasım 2013 SalıTümünü Göster
Avrupa malı
Türkiye, eski Türkiye olmaktan çıkıp SÖZ SÖYLEYEN ve RACON kesen bir noktaya gelince nedense içeride birçok kişi bilerek ya da bilmeyerek rahatsız olmaya başladı!
Kimi Erdoğan'ın çıkışlarından, kimi başörtüsünden, kimi Kürt açılımından, kimi Hakan Fidan'ın başında olduğu MiT'ten, kimi ülkeye giren paradan, kimi Merkez Bankası Başkanı'ndan, kimi petrol ve gaza ulaşma çabalarından oldukça rahatsız!
Bütün bunların temelinde ise CUMHURiYET'le birlikte bizi kontrol altında tutan AVRUPA'lı başkentlere kapıyı göstermek yatıyor!
Hangi kesimden olursa olsun, hangi partiye oy verirse versin bilinmesi gereken bu!
Çünkü TÜRK HALKINDAN saklanan tarihi gerçek bu!
Bu en önemli SIRRI bilmezsek içerideki tartışmaların neden ve niye yapıldığını asla ve kat'a anlamak mümkün olmaz!
Özellikle Londra'nın başını çektiği koalisyon Türkiye'nin kontrolünü kimseye devretmeye yanaşmıyor!
Türkler'in gelip yönetmesi ise onlar için kıyametle eş anlamlı!
Başkalarıyla anlaşırlar ama Türkler'le asla!
Cumhuriyet'in temellerini zorla bu şekilde attıran güçler şimdi BÜYÜYEN ve GENiŞLEYEN bir Türkiye istemiyor! Enerji ile buluşan, zenginleşen ve ileride bölgeyi tamamen yönetecek olan TÜRK aklından kaçıyorlar!
KORKUYORLAR!
Ancak gelinen nokta, korkunun ecele faydası olmadığını ortaya koyuyor!
Bunu neden söylüyorum?
Çünkü biliyorum ki çok iş yapan Ankara hiç anlatmıyor!
Sustuğu için, devlet gibi davrandığı için birileri bunu fırsat biliyor!
Herkes ait olduğu kamptan ağzına geleni söylüyor!
Bilerek ya da bilmeyerek DEVLETE meydan okuyorlar!
Son moda "Cumhuriyet'i bırakmayacağız!"
Biz bırakıyor muyuz ki!
Kim vazgeçiyor?
Kim başka ajandayla yaşıyor?
Kimin Cumhuriyet'le sorunu var?
Bu soruları sorduğunuzda CUMHURiYET'i büyütmek için çalışanlar hedefe konuluyor!
Sıkıntı bu!
Ezberle gidiliyor! Cumhuriyet'i anlamadan mangalda kül bırakılmıyor!
ingilizler'in sopa göstererek soktuğu yolu açmaya çalışanlar "kötü" ilan ediliyor!
Bu kervana ne yazık ki bilmeden de olsa Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım da katıldı!
"Biz Fenerbahçe'nin neferleriyiz.
Biz Fenerbahçe'yi çocuklarımıza Cumhuriyet ilkeleri doğrultusunda teslim edeceğiz" sözleriyle kongreye damgasını vurdu!
Aziz Bey bunların dışında da oldukça iddialı konuştu...
Mesela "Hepsinden önemlisi siz Cumhuriyet'in ve Cumhuriyet'in değerlerinin kulübü olduğunuzu ve Aziz Yıldırım'ın bu kulübü, bu değerlere inanmayanlara teslim etmeyeceğini çok iyi biliyorsunuz" dedi!
Aziz Bey, tekrar seçilebilmek için karşısına çıkanlara haliyle salvolar yaptı! Bunlar seçim ortdıbının vazgeçilmez renkleriydi!
Karşılıklı ağız dalaşı gerekliydi de hatta!
Ancak Cumhuriyet'i savunan ve büyümesini canı gönülden isteyen biri olarak Aziz Bey'in CUMHURiYET vurgularına ciddi itirazım var!
Öncelikle Aziz Bey 3 Temmuz sürecinde KiMLERiN hedefinde olduğunu unutmuşa benziyor!
içeri girerken ve girdikten sonraki sözlerini hatırlamakta güçlük çekiyor!
içerideyken SPORDA ŞiDDET YASASI'nın değiştiğini ve "ŞiKEYE" verilecek cezaların 12 yıldan 3 yıla düşürüldüğünü nedense görmezden geliyor!
Bütün bunları bir kenara bırakıp karşısına dikilen rakiplerini Cumhuriyet düşmanı olarak nitelendiriyor!
Yani Mehmet Ali Aydınlar, Hamdi Akın, Nezih Barut, Tankut Turnaoğlu ve Nejdet Ersoy gibi isimleri topun ağzına koyuyor!
Buradaki isimlerin asla ve kat'a CUMHURiYET'le problemi olmadığını biliyorum!
Eminim bunu Aziz Bey de biliyor!
Ama kullandığı DiL nedense bir iNGiLiZ sömürge valisini çağrıştırıyor!
Kraliçe adına biri gelip konuşsa o kadar konuşur yani!
Bakın nasıl Cumhuriyet'i kuran Mustafa Kemal'in o günkü şartlarını hala bilmiyorsak, 3 büyüklerin de nasıl kurulduğunu bilmiyoruz!
Masallarla ömrümüz geçiyor!
Aklı başında biri çıkıp da "Yeter yahu! Bizi zehirlediniz, gençliği düşünün en azından!" demiyor! ÜÇ BÜYÜKLERE kimin etki ettiğini, aslında gerçek patronun kim olduğunu unutuyoruz!
Bakın, Türkiye'nin içine YERLEŞTiRiLEN güç Amerika'daki müttefikleriyle ülkenin DNA'sına sızmış durumda! Türkiye bunu kırmaya çalışırken Fenerbahçe gibi çok önemli bir kulübün BAŞKANININ çıkıp CUMHURiYET'i korumaktan söz etmesi aklı başında olanları sadece güldürür! Cumhuriyet için bu kadar önemli bir camianın başkanının gerçekleri bilmeden CUMHURiYET'i masaya getirmesi işin dramatik tarafı!
Kendisinin içeride olmasından rahatsızlık duyanları karşısına alıp, kendisini içeri atmaya çalışanların tarafına geçmesi gerçekten kıvrak bir bel hareketiyle açıklanabilecek bir durum!
Nasıl Galatasaray KÜÇÜK ama ETKiLi bir azınlığın kontrolündeyse Fenerbahçe de şimdi öyledir!
Tamam böyle bir anlaşmaya gitmiş olabilirler!
Buna sözüm yok!
Bir daha içeri girmek istemeyebilir!
Allah kimseyi düşürmesin!
Buna da itirazımız olamaz!
Ama CUMHURiYET'i işe karıştırması hiç şık olmadı!
Bunu yaparken "Fenerbahçe Cumhuriyeti'ni" kullanması da fair play dışına çıkmak oldu!
Aziz Bey bilmeden ya da istemeden "Cumhuriyet'i küçültmek ve kontrolünü elden kaçırmak istemeyenlerle" bir araya gelmiş olabilir!
Hatta bilmeden onların talepleri doğrultusunda davranmış da olabilir!
Ama unutulmamalı ki ALTI DELiĞi VAR, ZURNANIN, HESABI VAR KONYA'nın!
Kongrede alınan OYLAR gerçeği örtmeye yetmeyebilir!
Ya yakında Cumhuriyet, Aziz Bey'in koruyamayacağı kadar büyürse!
Bunu da düşünmek lazım!
Hem Avrupa, hem içerideki partnerleri "Büyük Türkiye'den" korkuyor! Acaba Aziz Bey'e yakın olan güçlü isimlerin korkusu BAŞKANA sirayet etmiş olmasın!
Korkularının "AVRUPA MALI" olduğunu biliyorum da!
Başkana hatırlatayım istedim!
NOT:
Darbe ile indirilen Mısır Cumhurbaşkanı Mursi dün mahkemeye çıkarken üzerinde TÜRK MALI bir ceket vardı! ipin ucunda bile TÜRK vurgusu yaptı! Keşke Aziz Bey de bilmeden Avrupa'lı bir dil kullanacağına TÜRK DiLiNi tercih etseydi! -
13.
06 Kasım 2013 ÇarşambaTümünü Göster
150 yıllık hesap
Birkaç gün önce "Artık sadece Kuzey Irak değil Bağdat da Türkiye ile bütünleşmek için düğmeye bastı!" anldıbına gelen cümleleri burada sıralamıştım.
Dün sabah gazeteler arasında mekik dokurken Enerji Bakanı Taner Yıldız'ın sözleriyle adeta duvara tosladım.
Bakan Yıldız "Kerkük-Yumurtalık boru hattı hattının sadece Barzani'nin değil BASRA petrollerini de dünyaya taşıyacak" diyordu!
Bu içeride kavga isteyenlerin, huzursuzluk peşinde koşanların, eski masanın geri gelmesi için çalışanların, Türk'ün yürüyüşünü durdurmak isteyenlerin anlayabileceği bir şey değildi! "Hayaldi gerçek oldu" bile diyemiyorum!
Çünkü düne kadar bunun hayalini kuran kimse yoktu!
Bunu dile getirmeye kalkanlar "DELi" diye içeri atılırdı!
Basra petrollerinin Akdeniz'le buluşmasını okurken çok eskiye gittim!
Aradan geçen uzun zamanın neler zütürdüğünü düşündüm!
Nasıl oyuna getirildiğimizi hatırladım!
Sultan Abdülaziz'e kadar yolculuk ettim!
Dünyanın üçüncü büyük donanmasını yaptıran, geleceğin denizlerde olduğunu keşfeden Padişah Abdülaziz, çok bilinmez ama YAVUZ SULTAN SELiM'den sonra Mısır'ı ziyaret eden ilk Padişah'tı!
Donanma ile meşgul olduğu kadar su yollarıyla da ilgilendi!
Süveyş Kanalı onun zamanında aldı başını gitti! Aklına yattığı için Fransızlar'ı kendi safına çekip ingiltere'ye GOL atmaya çalıştı!
Muazzam bir AKIL oyunuydu yaptığı! ingilizler'e alçak perdeden konuşup kanalın hayata geçmesi için çırpındı!
Çünkü ingiliz Başbakan ve Türk düşmanı Gladstone kesinlikle KANALA karşıydı! "Türkler insanlık dışı örnektir!" diyecek kadar sınırı aşan biri olan Gladstone önemli görüşmelerde KIRMIZI ÇANTASINI hiç bırakmamıştı! Bugün de ingiliz başbakanların kullandığı KIRMIZI ÇANTA Osmanlı'nın canını çok yakmıştı! Parçalama toplantılarında o kırmızı çanta hep vardı!
Zaten Abdülhamit bunu bildiği için ölümüne sevindiği tek isim Gladstone'du!
Neyse...
Abdülaziz donanma ve Süveyş projesi nedeniyle hayatını kaybetti!
Her zamanki gibi içerideki adamlarına bunu yaptırdılar!
Süveyş Kanalı hayata geçmiş ama OSMANLI devre dışı kalmıştı! Belki Osmanlı'yı hayata bağlayacak olan en önemli proje Abdülaziz'in öldürülmesiyle son buluyordu!
Hiç acımaz, son kertede ÖLÜM kusarlardı!
Kaybetmeye tahammülleri yoktu çünkü!
Abdülaziz katledildikten sonra ingilizler Gladstone'dan sonra ilk kez bir Musevi'yi BAŞBAKAN yaptılar! Kraliçe'nin sadık elemanı olan Benjamin Disraeli Süveyş'e hemen çöktü!
Arka planda Rothschild ailesi vardı! istedikleri isim BAŞBAKAN olmuştu sonuçta!
PARA devreye girip kanal ingilizler'in hakimiyetine geçti!
Bunu fırsat bilen Shell aldığı ÖZEL iZiNLE yüksek tonajlı gemileri kanaldan geçirdi! Bu büyük üstünlük demekti!
Disraeli ile birlikte hem Shell hem de Royal Dutch gülüyordu!
PARANIN efendileri artık kesinlikle Ortadoğu'ya inmişlerdi!
Osmanlı'yı borçla ele geçirdikleri için sırada başkaları vardı!
Rus petrollerini ele geçirdiler!
Daha sonra da işi Shell ve Royal Dutch'a devrettiler!
Aslında ortada bir devir yoktu!
Rothschildler satıştan dolayı iki şirketin hisselerini ele geçiriyordu! Yani satarken alıyordu! Bu işlemle birlikte AiLE dünyanın her yerindeki petrollerin büyük ortağı oluyordu!
Şirketlerin ismi değişse de PATRON aynıydı!
Ünlü Rothschild ajanı Gülbenkyan da Ortadoğu petrollerinin ingilizler'e geçmesi için gece gündüz çalışıyordu!
Shell'in istanbul ofisi ajanların buluşma merkezi olmuştu! Çok yazılmasa da literatüre giren MR. FIVE PERCENT yani "Bay yüzde beş!" sözü Sarkis Gülbenkyan için söylenmişti!
Osmanlı vatandaşı olduğu halde bölgenin petrol rezervlerini tek tek tespit etmiş ve daha sonra da Royal Dutch ile Shell'i evlendirmiştir!
Bütün bunlar olurken nasıl GEZi olayları ile meşgul isek o zaman da MEŞRUTiYET ve 31 Mart Vakası ile uğraşıyorduk!
Adamlar bir şey alacakları vakit kesinlikle bize SORUN çıkartıyorlardı! Biz kuklaya bakarken KUKLACI pastayı zütürüyordu!
Unutmadan, Osmanlı'nın petrolünü ingilizler'e peşkeş çeken Gülbenkyan paranın buluştuğu tek adres olan OSMANLI BANKASI'nın da danışmanıydı!
Kedi ciğer ilişkisi anlayacağınız!
Görevini yaptıktan sonra Portekiz'de yani ingiliz bayrağının dalgalandığı topraklarda vefat eden Gülbenkyan sayesinde petrol Türkler'e nasip olmadı!
işte 1850'lerde başlayan TUTSAKLIĞIMIZ artık her geçen gün kırılıyor!
Bakın BASRA petrollerinin Türkiye üzerinden Akdeniz'e akması ingilizler ve onların hayat verdiği ailelerin buralardan temelli gitmesi anldıbına geliyor!
Bu Osmanlı'yı yıkan ingiliz Kraliyet ailesinin kesin mağlubiyeti demek!
Artık savaşlar silahla, topla, tüfekle kazanılmıyor!
Masaya yumruğu vurmak ve istediğin sonucu alabilmek çok önemli!
Birileri üzülse de, kırılsa da, istemese de Türkler dönüyor!
Hem de beklenmediği kadar etkili bir şekilde!
Bölge kardeşliği ve adaleti tekrar keşfediyor!
Türkiye hem kazanıp hem kazandıracak!
Bölgedeki bütün oyuncular karlı çıkacak!
Ama hepsinin üzerinde ANKARA'nın koruyucu şemsiyesi olacak!
işte Türkiye'yi küçük düşürenler şimdi zorda!
Söylenmez biliyorum ama Türkler, Osmanlı'nın hem öldürülen sultan ve devlet adamlarının intikdıbını 150 yıl sonra alıyor!
KANALLA önümüzü kesseler de BORU HATLARIYLA geri geliyoruz!
Arap da, Kürt de, Ermeni de, Süryani de herkes buna inandı!
Bu topraklar uzun zaman hasret kaldıkları ADALETLE buluşacak!
Kolay olmadı, çok diyet ödendi!
Ama son kare hepsinden önemli!
Petrol akacak Türk bakmayacak!
NOT: Royal Dutch ve Shell evlenirken Rockefeller'ın kurduğu Standart Oil en büyük rakipleriydi!
Akrabalar yarışıyordu anlayacağınız!
Pastanın dilimleri hep onlara gidiyordu! -
14.
07 Kasım 2013 PerşembeTümünü Göster
Boğaz kavgası
Çok şey bilen dostumla dün bir araya geldik. Sadece çay içip konuşacaktık.
Ancak havanın güzelliği mi, yoksa mesaj kaygısı mı bilemiyorum ama dostum zor sustu!
iç siyasetten, dünya dengesine kadar her şeyi konuştuk!
Gerçekten inanılmaz bir hazineydi! Bir insanın bilmediği bir şey olmaz mıydı! Ama yoktu! Boğaz kıyısında sohbet ederken konu bir anda benim kayıtsız kalamayacağım bir noktaya geldi! Ürktüm! "Gerçekten bunu yapabilirler mi?" diye düşündüm! Ama önceden bir benzeri yaşandığına göre bu da olabilirdi!
Bu korkunun beni sarmaladığı yerden itibaren olan konuşmayı sizlerle paylaşıyorum...
Bakalım sizin fikriniz ne olacak?
• Kanalistanbul neden önemli?
Marmaray tamam! Unutma Türkler ne zaman güçlü olduysa Boğaz'a imza attı!
Lozan mağlubiyet, köprüler ve Marmaray ise zaferdir! Montrö, Boğazlar konusunda ibrenin bize dönmesini sağlamıştır ama yetmez ve yetmemektedir!
• Neden?
Bugün senin de yazdığın gibi Süveyş, Osmanlı'nın GERi DÖNME projesiydi olmadı!
ingilizler izin vermedi! Bugün Süveyş Kanalı'ndan günde 54 gemi geçmektedir! Bir geminin bıraktığı en az para 50 bin dolardır! Bu kanal yılda 4.5 milyar dolar gelir sağlamaktadır! Bak! Hem trafiği idare ediyorsun, hem de parayı cebe indiriyorsun!
• Güzelmiş vallahi!
Panama da böyle! O da el yapımı bir iş! Oradan da günde 40 gemi geçiş hakkı almaktadır!
Panama'nın da geliri yıllık 1.5 milyar dolardır!
• Kanal kazandırıyor yani!
Elbette! Sadece bizim Boğaz'ımız kazandırmıyor!
Asya, Avrupa ve Afrika'yı birbirine bağlayan BOĞAZ, bir kuruş almadan geçişe açıktır!
Süveyş ve Panama'da KILAVUZ zorunluyken istanbul'dan geçmenin şartı kaptanın keyfine kalmıştır!
Süveyş'ten iki kılavuzla geçenler buradan ellerini kollarını sallayıp yol alırlar!
ingilizler'in isteği böyledir! Kağıt üzerinde BOĞAZ bizimdir ama ne yazık ki kuralları biz koyamayız! Koydurmazlar!
• Böyle mi gidecek peki?
Kanalistanbul bu nedenle devreye girdi! işlem tamamlandığında günde 150 gemi geçecek ve yılda 5-6 milyar dolar gelir sağlayacak!
Yatırımını iki yılda çıkaracak!
Kanal devreye girince ingilizler'in elinde olan BOĞAZ trafiğe kapatılacak!
Akvaryum olarak hizmet verecek!
• Boğazlar'la ingilizler'in ilişkisi nedir?
Dünya petrol ve madenleri neredeyse 10 şirketin elindedir!
Ekonomik olarak değerli olanın, pahalı olması gerekir!
Ama nedense MADENLERiN fiyatı hep kontrol altındadır!
Çünkü hem çıkarıldıkları yer hem de trafik bedavaya getirildiği için fiyatlar zıplamaz!
Geri kalmış ülkelerden çalınanlar, zengin bölgelere bedava geçişlerle aktarılır!
Süveyş onların olduğu için sorun yoktur!
Madenlerde durum çok farklıdır! Rio Tinto isimli şirket neredeyse TEKELDiR!
Dünyanın her yerindeki değerli madenlere en kötü senaryo ile ortaktır! Kabaca madenlerin yüzde 50'si bunlarındır! Haliyle bunlar güvence isterler! Rio Tinto gibi, Shell'e ait BHP Billiton, ünlü Musevi ailesi Oppenheimer'in Anglo American Corp'u da piyasada çok etkilidir! Ancak bu şirketler ya De Beers ya da Shell üzerinden Rothschildler'e bağlıdır! Rio Tinto'daki sermayeye bakıldığı zaman, ki o da Lady Diana'nın ölümüyle ortaya çıktı, asıl patron Kraliçe'ydi!
• Kafam karıştı!
Karışacak bir şey yok! Parayı tehlikeye atmamak için Boğazlar'ı bize bırakmadılar!
Süveyş de onların, istanbul da anlayacağın!
• Çok kötü!
Daha kötüsü gündemlerinde!
• Nasıl?
15 Kasım 1979 tarihinde Rumen bandıralı Independenta isimli petrol tankeri Haydarpaşa açıklarında sabah saat 05.30'da kuru yük gemisiyle çarpıştı! Yunan gemisiyle çarpışan tanker alev aldı! 43 kişi öldü. Boğaz kapkara oldu!
Büyük bir deniz faciası Boğaz'ı esir aldı! Kılavuz veremediğimiz ve "ne taşıyorsunuz?" diye soramadığımız için ciğerimiz yandı!
• Eee?
Yerel seçimlerden önce birileri Boğaz'a gelip bu kazayı dostlarıyla paylaştı!
Independenta'yı örnek gösterip "istiyorsanız aynısını yaparız! Boğaz'ı yakarız!" demiş! Hem hükümetten kurtulmak, hem istanbul'u almak hem de Kanalistanbul'u durdurmak için masaya böylesine iğrenç ve pis bir teklif getirilmiş!
Biz de bunları düşünen adam sayısı bir elin parmaklarını geçmez! Biz tarihi Türkler'in lehine çevirmeye çalıştıkça şeytanlar bir araya gelip plan üstüne plan yapıyor!
• Şoktayım!
Bu işler böyle! Onların eli armut toplamıyor biz de "ne gelecek?" diye beklemiyoruz!
Dikkat et! Son günlerde SARI çiçek vurgusu öne çıktı! Bunlar tesadüf değil! inanılmaz bir koalisyon! Ama vatandaş bunu görmüyor! Hissettirmiyoruz!
• Nasıl bir mücadele bu?
Şöyle anlatayım... ismini zikrettiğim Rio Tinto isimli şirketin partnerleri Tinto Holdings Australia, Chase Manhattan Nominees Ltd, Westpac Custodian Nominees Ltd, National Nominees Ltd, Citicorp Nominees Ltd. ve HSBC Custody Nominees Ltd.
Yani devlet gibi şirketler... Bu koalisyon Türkiye'yi Lozan'da aldı ve bırakmak istemiyor!
Savaşın adı bu! Maalesef bizler içeride nasıl giyinip kuşanacağımızı tartışırken adamlar tek sıra halinde geliyor!
• Şimdi bunlar gözdağı için Boğazlar'ı hedef koydu öyle mi?
Evet! istanbul'u almak için her şeyi yapacaklar! istanbul'u elinde tutmayan Türkiye'nin sahibi olamaz! Bak!
Marmaray'da frenleri kimin çektiğini açıklamıyorum!
Sadece "merak" dedik, geçtik!
Ama şunu unutma! Türk'ün düşmanı çok! Bu nedenle içerideki kardeşlerimize sarıldık!
Bizi biz kurtarırız! Başka çıkış yok! Buldukları aday da aldığı garantiyle seçime girecek!
Verdikleri söz ve organizasyon büyük! Anlayacağın hem karadan hem denizden gelecekler! Bakalım! Biz buradayız!
NOT: Montrö'de karşımızda ingiltere, Fransa, Yunanistan, Romanya, Bulgaristan, Sovyetler, Yugoslavya, Japonya ve çok ilginçtir Avustralya vardı.
Neden? Çünkü Kraliçe'ye bağlı şirketler bu ülke üzerinden iş yapardı. -
15.
08 Kasım 2013 CumaTümünü Göster
Şato!
Aslında bana ilgi çekici bir konu gibi gelmemişti BOĞAZLAR! Ama dünkü yazımdan sonra inanılmaz geri dönüş oldu! Dostlarımız, bizi sevenler, ülkesi hakkında kafa yoranlar ilgisini esirgemedi!
Buradan herkese tek tek şükranlarımı gönderiyorum... Madem büyük bir ilgi gördü, o zaman hem Boğazlar'dan hem MONTRÖ'den devam edelim...
Cumhuriyet belli şartlarda kuruldu! ingilizler bu izni istediklerini yapmamız şartı ile verdiler!
Bizim tarihçiler, siyasetçiler, politikacılar, askerler ve istihbaratçılar, bu konulara pek girmez! Abartarak söylemiyorum, çoğu KURULAN TEZGAHI bilmez! Eski yazıyı okuyamadığımız için de birçok etkili-yetkili, Padişah Vahdettin ve Mustafa Kemal'in bu şarta nasıl razı olduğunu açıklayamaz!
Bizim topraklar SIR MEZARLIĞIDIR!
Halk savaşır, vergi öder, askere gider, devletine sonuna kadar bağlıdır. Kendinden önce milletini düşünür ama nedense gerçeklerle bir türlü buluşturulmaz!
100 yıldır ingilizler için sadece KALABALIĞIZ!
Asıl gücün kimde olduğunu BAŞBAKAN bile olsanız açıklayamazsınız! Bilmek derttir!
Susmak zorundasınızdır! Ülkeyi ele geçiren GiZLi TEŞKiLATI deşifre edemezsiniz!
iki cümleyle 100 yılı nasıl anlatacaksınız!
Bunca günahın vebalini kime yıkacaksınız!
Vicdanları kanatmadan, hakkı nasıl dağıtacaksınız! Çok zordur!
Belki sadece bu nedenle Süleyman Demirel Beyefendi "Türkiye yönetilmez ancak idare edilir!" diyordu! Belki gücün bizde olmadığını ima ediyordu! Bilemiyorum!
Neyse...
Türkiye gibi BOĞAZLARI ya da KANALI olan ancak para almayan başka ülke bir yoktur!
Denizleri kullanıldığı halde izin istenmeyen başka bir ülke de bulmak mümkün değildir!
Bakın ilkokuldan üniversiteye, Dışişleri'nden Genelkurmay'a, MiT'ten ekonomiye kadar her yerde Londra'nın izi vardır!
ingilizler öyle bir FORMAT attılar ki 100 yıl TÜRK olduğumuzu unuttuk! Bu topraklarda KARDEŞ olmaktan başka çaremiz olmadığını hatırlamadık! içeriden çürüdük!
Amcasının eşine musallat olan DiZiLERi evimize buyur ettik! Gençlerimizin saçlarını usturaya vurmasını, vücutlarını dövmelerle doldurmasını ÖZGÜRLÜK sandık! Bayramda el öpmeyi bırakıp, ana-babamızın kabrine gitmemeyi modernlik diye algıladık!
Çocuklarımıza gerçeği öğretemediğimiz için bizi onlarla vurdular! Solcu da olsak, sağcı da olsak onlara çalışıyorduk! Ama bilmiyorduk!
Gören ve bilen yoktu! Birkaç kişi oyunu okudu ama hayatlarını zindan ettiler! Fatura çok ağır oldu! Kendi sınırların içindeki OYUNU görmek ve bunu dile getirmek hiç cezasız kalmadı!
Bakın, Türkiye belli aileler ve gizli ilişkiler AĞI tarafından kontrol altında tutulur!
Montrö de yani Boğazlar konusu da maalesef böyledir!
Dün bir dostumun yolladığı fotoğrafı sizlerle paylaşıyorum! Fotoğrafa iyi bakın! Dağların arasına gizlenmiş ŞATO'yu görebildiniz mi?
Bu ŞATO ne mi?
Onu anlatacağım...
Beyaz Türk sözü bizde tam olarak anlaşılmadı! Beyaz Türk dediğimiz kesim sadece PARA sahibi olan kesim değildi! Gizli, derin ilişkiler barındıran ve saklayan insanlardı aynı zamanda! Para sahibi olmak uluslararası bir ağın üyesi olacağınız anldıbına gelmiyordu!
Maçka'dan Nişantaşı'na çıkarken sağ tarafta iTÜ'nün bir binası vardır! Onu geçip devam ettikten sonra şimdi meslek lisesi olarak kullanılan dev bir yapı karşınıza çıkar! işte onun tam karşısına düşen nokta, GÜL VE HAÇ KARDEŞLiĞiNiN istanbul'daki etkili yerlerinden biridir! Zaten dikkatlice bakıldığında girişteki iMZALAR rahatlıkla görülebilir!
Ama bizim çocuklarımız oralara sadece eğlenmeye gittiği için bunları bilmez!
Öğretilmediği için de dikkat etmezler!
Türkiye'deki GÜL ve HAÇ Kardeşliği'nin yapısında kimlerin olduğu tam olarak bilinmez!
Ama bağlı oldukları yer Avrupa'dadır!
Tıpkı MASONiK ilişkiler gibi!
Neden MASONLAR Londra'ya bağlıdır!
Bunu düşünen oldu mu?
Neden ingiliz Kraliyet ailesi bu yapılara sonsuz güvence verdi!
Neden ingiltere'ye bağlı olan LOCALAR asla ve kat'a KADIN kabul etmezken Fransızlar'a bağlı olanlar kadınlara da "evet" dedi?
Neden bütün localar Üstad-ı Azam'a, o da Londra'daki MASAYA bağlı!
Benim bildiğim 10 bin seçkin Türk nasıl oluyor da dolaylı yoldan Kraliçe'ye iliştiriliyor?
Bu ilişkileri bilmediğimiz gibi Lozan'ı da Montrö'yü de bilmiyoruz!
Boğazlar'ın bizim olduğunu sanıp mangalda kül bırakmıyoruz!
Girin bakalım Google'a!
Anlaşmanın metinlerine bir göz atın!
Ne kadar HAKKIMIZ ve YETKiMiZ olduğunu göreceksiniz!
Şaşıracaksınız!
Çünkü yalanlarla yaşamaya alışmış bir milleti uyandırmak hiç de kolay değil!
Kimse konforunu bozmak istemiyor! "Ben mi değiştireceğim!" diyor!
Herkes mal, mülk, para ve etiket peşinde koşuyor! Böyle olduğu için de STAR olacağız derken figüran bile olamıyoruz!
Düne kadar olamadık!
Lozan'ı Türkiye adına kim imzaladı, kim etkili oldu sorularının cevaplarını bilmediğimiz gibi Montrö'de karşımıza oturanları da ıskalıyoruz!
Sadece EFSANELERLE yaşamayı tercih ediyoruz!
22 Haziran 1936'da Montrö'de BOĞAZLAR hakkında söz söyleme yetkisi olan Fransa, Bulgaristan, Büyük Britanya (ingiltere değil!), Yunanistan, Sovyetler Birliği, Yugoslavya, Japonya ve Avustralya Türkiye'nin karşısına geçti! ingiltere adına masada bulunan LORD STANLEY'di!
Türkiye ise Dışişleri Bakanı Tevfik Rüştü Aras, Paris Büyükelçisi Suad Davaz, Dışişleri Genel Sekreteri Numan Menemencioğlu, Genelkurmay ikinci Başkanı Korgeneral Asım Gündüz, Sivas Milletvekili ve raportör Necmettin Sadak tarafından temsil ediliyordu!
Türk heyeti harıl harıl anlaşmaya hazırlanırken, içinde Avustralya yetkilisinin de bulunduğu karşı heyet fotoğraftaki ŞATO'da biraya geliyor ve "Türkler'i nasıl oyuna getiririz!" diye düşünüyordu!
O ŞATO sıradan bir yapı değildi!
Nişantaşı'nda gördüğümüz o yapının AĞABEYi idi! Bulutların arasına gizlenen şato, GÜL VE HAÇ KARDEŞLiĞi'nin Avrupa'daki en gizemli merkezlerindendi!
Belli günlerde özel gündemle insanları bir araya getirirdi!
Boğazlar'ı bize veriyormuş gibi yapıp vermeyen AKIL da oradaydı!
Bizim kaderimiz buydu!
Hep masada yenilirdik!
Daha yeni yeni ayağa kalktık!
Ama karşımızdaki KARDEŞLiĞiN ne olduğunu bilmiyoruz!
Bilmediğimiz için de her şeyi TESADÜF olarak yorumluyoruz!
Canımızı yakan da bu oluyor hep!
Unutmayın sahip olmak için önce BiLMEK gerekir! Biz bilmeden tam 100 yıl sahip olduğumuzu düşündük! Bu nedenle şimdi bilerek hareket edenler hedefte!
OYUNU böyle okuyun!
Gençler, özellikle siz!
Başka türlü ZAFER mümkün değil!
NOT: Bugün hiç yapmadığım bir şeyi yapmak istiyorum.
Dün arayanlar içinde Balıkesir'den bana ulaşan ŞÜKRAN Teyzemiz de vardı!
Telefondaki o duygu dolu berrak sözleri için ona ayrı teşekkür eder ellerinden öperim... -
16.
012 Kasım 2013Tümünü Göster
Büyük güç
Tarihin çok hızlı yazıldığı dönemlerde olan biteni anlamak ve fotoğrafın içinde yer almak hiç kolay değildir.
Korkular, tedirginlikler, sürprizler insanı rahat bırakmaz! Yılların getirdiği alışkanlıklar arasında "Ne olacak?" sorusunun cevabı bulunmaz!
Hele hele 90 yıldır daha doğrusu 160 yıldır BARONLAR tarafından yönetilen Türk insanı kolay kolay soruların doyurucu cevaplarını bulamaz! "Konforu bozulmasın" diye Buckingham Sarayı'ndan sızdırıldığını bilmediği ezberlerle yoğrulup gider!
Bu neredeyse KADER haline gelmiştir buralarda! Kendi içimizde yarattığımız değerlerin dünyaya hakim olduğunu düşünürüz! Hiç dostumuz yoktur, düşmanımız çoktur!
Bunun asla ve kat'a değişmeyeceğini düşünürüz!
Oysa değişmesi gerektiğini bilmek için dünyayı ve olayları çok iyi okumak gerekir!
Şu an Avrupa "Türkler şimdi ne yapacak!" diye tedirginlikle beklerken bizim içeride tansiyonu tavan yaptırmamızı emin olun onlar bile anlamıyor!
Bakın dünya değişti ve değişecek! Yeni sistemde Türkiye tam merkezde olacak!
Bütün bunları anlamak için biraz tarih biriktirmek, biraz da DiKKAT kesilmek yeter!
Geri gidelim... ikinci Dünya Savaşı, Türkiye'nin dışında kaldığı bir değişim hareketiydi! 160 yıldır Londra'nın kontrolünde olan Türkiye savaşı PAS geçti! Ama değişim durmadı!
Savaş bittikten sonra DÜNYA, Amerika ve Rusya arasında cetvelle çizilip paylaştırıldı!
Avrupa tam ortasından ikiye bölündü! Bir kısmı Moskova'ya bir diğer bölümü de kurtarıcı olarak gelen Amerika'ya bırakıldı!
Müttefik Kuvvetler Başkomutanı Eisenhower sağ kolunu daha doğrusu AKLINI 1946'da Moskova'ya gönderdi!
Soğuk bir MART ayında GENERAL BEDEL SMITH içinde kendisinden başka kimselerin olmadığı SiYAH bir otomobille KREMLiN'den içeri girdi! Deri çizmeli, şık giyimli askerleri selamladıktan sonra sarayın uzun koridorunda hızlı adımlarla yürüdü! Koridoru sonundaki odanın önünde bekleyen STALiN üzerine geçirdiği MAREŞAL üniformasıyla Amerikalı konuğunu selamladı!
ingiliz Başbakan Churchill bu görüşmeye şiddetle karşıydı!
Ruslar'ın büyümesi ve güçlenmesi hiç istenmiyordu! Ama özellikle bu toplantıda karar verilmişti! Dünyada denge oluşacak ve bunun iki ucunda Amerika ile Sovyetler olacaktı!
Oldu da!
Ama biz bunu bilmedik ve anlamadık!
Anlamadığımız gibi tarihin en büyük tiyatrosunu izlemeye başladık!
Soğuk Savaş!
Amerika ile Sovyetler birbirine düşman gibi görünüp yıllarca herkesi uyuttu!
Oysa Avrupa'da yükselen SOL'un arkasında Londra vardı! Ve bu SOL hep tek bir şeye karşıydı: AMERiKA!
Amerika'nın ayakta kalması ve Moskova ile ortaklık yapması uzun vadede ingilizler'le birlikte bütün Avrupa'nın bölgeden çekilip gitmesi anldıbına geliyordu! Zaten bu yüzden bizde MOSKOVA'ya kaçan tek SOL'cu yoktu!
Hepsi Avrupa başkentlerine yolculuk yapmış ve orada PARA ile buluşmuştu!
SOL'a giren Londra, dini grupların içine de sızdı! Ve çoğunu yönetti! Bizim Moskova'ya karşı sert tavır almamız aslında Ruslar'a "Sizi Ortadoğu'ya sokmayız!
Çünkü biz Kraliçe'nin adamlarıyız!" demekti! Tabii biz bunu böyle bilmiyorduk!
Sadece biz mi? Amerikalılar da çok şey bilmiyordu!
ikinci Dünya Savaşı'ndan sonra pasta paylaşılsa da tek ve önemli sorun Ortadoğu'ydu! Hala ingilizler hakimdi!
Türkiye bilmeden ve istemeden Tel Aviv, Londra ve New York arasındaki BARONLARA hizmet ettiği için bölge bize gelmiyor, ingilizler de bizim "SIR" desteğimiz yüzünden bölgeden gitmiyor aksine tutundukça tutunuyordu!
Haliyle tek kaybeden biz oluyorduk!
CIA'nın yeni kurulduğu dönemde efsane ingiliz casusu Kim Philby istihbarat ağını kurup Amerikalılar'a teslim ediyordu! Taşerondu yani! Washington'un en güvendiği James Angleton gibi kilit ismi kendine bağlıyor ama bütün Amerika uyuyordu!
Amerika'nın kalbine giren ingilizler burada daha çok MUSEVi isimleri kullanıyordu! Pasaportları Amerikan olsa da bağlı oldukları yer Kraliçe'nin çalışma odasıydı!
Böylece hem gizleniyorlar hem de Amerikan karşıtlığını tavan yaptırıyorlardı!
Oyunu kuran büyük akıldı!
Ama Kim Philby gibi efsane casusun arkasında pek bilinmez ama Victor Rothschild gibi olağanüstü akıllı bir başka JAMES BOND vardı!
ingiliz istihbarat örgütünün başındaki AKIL, para imparatoru Rothschild ailesinin bir üyesiydi! Amerika'ya sızıp daha sonra da KOMÜNiST olan (!) Kim Philby, Rusya'da ölecek kadar görev aşkına sahip biriydi! 50 yıl boyunca Amerika-Rusya birlikteliğini önlenmek istedi!
Gorbaçov'la bu gerçekleştirildi! Yeltsin de operasyonun tuzu biberi oldu!
Putin gelince çark eski yerine oturdu!
Şimdi daha da sağlam!
Tek problem bu iki büyük gücün dayanak olarak seçtiği Türkiye'de işlerin yıllarca istendiği gibi gitmemesi!
Ankara bu oyunu ve dengeyi yıllarca göremediği için hep karavana attı! Şimdi bu görüldü!
Oyuna girmemizin karşılığı olarak Kürt kardeşlerimiz ve bölge bize akacak! Biz olmadan kimse Ortadoğu'yu yönetemiyor!
Bu ortada!
Amerikalı ve Rus istenmiyor!
Türkiye olmadan eller birleşmiyor!
Her ne kadar Müslüman'dan TERÖRiST çıkarmak için çırpınsalar da MÜSLÜMAN kimliği bölgedeki tek anahtar!
Barzani de Öcalan da bunu biliyor!
Türkiye hem içerisiyle hem dışarısıyla barışacak!
Enerji de nüfus da gelecek!
Cumhuriyet nasıl Osmanlı'nın son derin operasyonuysa, Cumhuriyet'i büyütmek de ikinci büyük operasyon!
Tedirgin olanların anlamadığı ve görmediği bu! "Ülke bölünecek!" diye ortaya çıkanları anlıyorum! Yıllarca devlet eliyle körleştirilen TOPLUMDAN büyük fotoğrafı "pat" diye görmesi beklenemez!
Ama yine de olanların alt alta konulması gerekir!
Oyun, ikinci Dünya Savaşı'ndan sonra başladı! Asılan liderler, indirilen hükümetler, zehirlenen cumhurbaşkanları, hastanede esir alınan Başbakanlar hep bunun sancısıydı! ingilizler oyunun içine girip dengeyi bozmaya kalkanları bertaraf etti!
Amerika ve Rusya büyük de olsa BÖLGEDEKi tek gerçek büyük BiZDiK!
Bunu kullanmamızı istemediler!
Ve istediklerini yaptırdılar! Şimdi devletteki AKIL değişti!
Milletteki hafızanın da yavaş yavaş modifiye edilmesi şart!
Büyük Türkiye'ye kimse "Hayır" demez!
Müjdeyi ben vereyim vermesine de bu kadar yük bana fazla değil mi!
Bakarsınız Cumartesi günü Erdoğan-
Barzani görüşmesinden sonra bir şeyler açıklanır!
Bu millet güzel habere hasret!
Tarih kaldığı yerden devam edecek!
Bizim olmadığımız kısmı koparıp çöpe atacağız!
Tarihimizi Andrew Mango'dan okuduk okuyacağımız kadar!
Şimdi "yazmak" sırası bizde!
Bakın neler çıkacak -
17.
0şato kitabının yazarı. tapınak şövalyelerini anlatıyomuş
-
18.
-1adaaaam banane.
-
19.
-1bu adamı bikaç ay okudum fakat buda dexeri öve öve bitiremiyor ulan ibine dexeri bikerede eleştir be züt yalamayı bırak bin dedim ve okumadım
-
20.
013 Kasım 2013Tümünü Göster
Kozmik sohbet
Çok az ortalarda görünen dostumdan bir türlü haber çıkmayınca geçtiğimiz gün EMRE'ye "Nerede acaba?" diye sordum...
Bizim Emre de net cevap veremedi! "Ama ulaşmaya çalışırım" dedi...
Telaş içinde bir sağa bir sola koşuştururken Emre mutlu haberi dün verdi! Bizim Karanlıklar Prensi "Soruları yollayın gerisini merak etmeyin!" demiş!
Hemen soruları sıraladık! Aradan bir-iki saat geçmemişti ki cevaplar geldi! Emre de ben de şaşırdık! Hiç böyle hızlı davranmazdı! Cevapları okuyunca yine DIŞARIDA onu bekleyen bir maceraya soyunduğunu anladık!
Bakalım kısa zamana sığan görüşmeyi siz beğenecek misiniz?
Çünkü ulaşılması ve konuşulması hiç de kolay olmayan birini kısa bir süre de olsa buraya taşımak çok önemli...
Sonuçta kimsenin yapamadığı bir şey!
Neyse sözü dostumuza bırakalım...
işte o konuşma!
• Çin'le olan yakınlaşma nedir?
Hava savunma sistemi için CPMIEC'le anlaşma yapıldı... Bu çok önemli bir adım. Türkiye'nin kararlılığı dünyaya gösterildi! Ankara bu atakla "istersem dünyanın dengesini değiştiririm!" dedi.
Bununla elimiz çok güçlendi!
• Nasıl yani?
Ortadoğu, Afrika ve Suriye konusunda artık top Türkiye'nin ayağında! istediği kaleye gol atar! Önümüzü kesmeye çalışanlara büyük ders verildi! Çinliler'e yaklaşarak elimizin ne kadar güçlü olduğu ortaya çıktı! Blöf yaptığımızı sandılar!
Yanıldılar! Ama istediğimizi aldık!
• Ne aldık?
Bakarsın Çinliler'le yapılan anlaşma yakında iptal edilip bir başka model izlenir! Bilinmez! Çıkarımız neyse o olur!
iptal eden de yol değiştiren de biz oluruz!
• Neden böyle bir yol izlendi?
Bizim için en önemli projelerden biri F-35 savaş uçağı... Bazı ülkeler bunu alıp üretimine soyunmak istedi. Biz de Çinli şirket ile "Öyle mi!" dedik!
F-35'leri, aklımızı verip biz üreteceğiz! Yazılımı da TÜRK MALI olacak! Bu projeyi bizden çalmak isteyenler Çinliler'le yapılan anlaşmayla dizlerinin üzerine çöktü!
• Ne güzel haberler veriyorsunuz!
Dur, daha bitmedi! Uçak gemisinin alt yapı çalışmaları bitti! Çok yakında üretime geçiliyor! Hem de nükleer yakıtla çalışacak. Uçak gemileri F-35'lerle dolacak. işte ondan sonra Afrika ve Ortadoğu'da en güçlü ülke Türkiye olacak.
Nükleer santrallere bir de bu gözle bak. Karşı çıkanları o gözle bir kez daha incele.
• Sanki son zamanlarda ABD Dışişleri Bakanı John Kerry'den doğan bir sorun varmış gibi duruyor!
John Kerry'ye Amerikalılar bile güvenmez. Çünkü dost sohbetlerinde bile söylediği yalanları unutur. Sadece eşi onu sever. O da çok hasta. Beyaz Saray'da en önemli kişi Joe Biden. Amerikan politikalarını o belirliyor.
• Obama peki?
Bazen Başkan Obama elindeki gücün farkına varamıyor! Ufak tefek hataları yapmasının nedeni bu!
• Suriye ne olacak?
Ortada kanayan bir yara!
Suriye konusunda 2 aylık süreç çok önemli. Bu süreçte Maliki, Türkiye'ye gelecek. Erdoğan da, Moskova ve Tahran'ı ziyaret edecek. Esad'ın neden gitmesi gerektiğini bir kez daha anlatacak.
Eli bu kez çok daha güçlü. Detayları, dikkatli bir araştırma sonucunda görürsün. Eğer bu 3 görüşme sonrasında Esad gitmezse, maalesef o zaman hiç istemediğimiz halde devreye biz gireceğiz.
• Nasıl gireceğiz ki?
Sen detayları yazdın! Şam'da Ulusal Güvenlik Merkezi havaya uçtuğunda ortalık toz dumandı! Bu Esad için çok ciddi uyarıydı! Ama anlamadı! Şimdi en yakınında patlama olursa şaşırma! Belki de en sadık adamı, "Bu ülkeye çok zarar verdiniz" diyerek onu infaz edecek. Bekle biraz!
• Sarıgül olayı nedir?
CHP bilmeden askeri zayıflatmak için çaba gösteriyor! Ordu inanılmaz projelerin içine girmişken onlar büyük fotoğrafı göremiyor!
işlerine de gelmiyor açıkçası! Sarıgül iyice ortaya çıkacak ve inanılmaz yayınlar başlayacak!
DIŞ BASIN büyük gürültü yapacak ve içerisi de alıp kullanacak! Gezi'deki yayınların bir benzeri Sarıgül için hazırlanıyor! Her şeyden haberimiz var!
Asıl o zaman YABANCI parmağı ortaya çıkacak! iyi izle!
• MiT'i kendi haline bıraktılar galiba?
Yok nerede! Hakan Fidan ülke için çok önemli! Erdoğan'dan sonra kapladığı alan çok önemli! Bilmiyorum ama yakında bir iftira kampanyası ile karşılaşabilir! Gerçek olmayan ses kayıtları bile çıkabilir! Çünkü rahatsızlık verdiği çok ülke var! Dünyanın her noktasında Türk istihbaratı var. Hem de çok güçlü. Yabancılar "Bu kadar hatasız saha ajanları görmedik" diye dert yanıyorlar!
• Fidan çok mu rahatsızlık veriyor?
Fidan'ın daha önce görev yaptığı kurum ABD'ye yerleşti! Oregon'da yaşayan Kızılderililer'e su projesi gerçekleştirdi! ihtiyacı onun eski kurumu karşılayacak! Bu ilk bakışta sıradan bir olay gibi görünebilir ama Kızılderililer, ABD'de gizli bir yapıya sahipler. Bunu Amerikalılar bile çözemedi. Onlara verilen haklar sayesinde Amerika'ya girildi. Yapılan anlaşma da 100 yıllık.
• Necdet Özel Paşa ile ilgili bilmediğimiz ne var?
Fidan'la ilgili yöntemin bir benzeri PAŞA için kullanılıyor! Şu anda hapiste olan birçok asker, kendilerini bu duruma düşüren generallere çok kızgın. Bazıları Özel'e bunları anlattı. Ancak yardım istemediler. Ama bir grup da PAŞA yardım edemeyeceği halde ısrarla yardım istiyor! Amaç Paşa'yı ordunun gözünde itibarsızlaştırmak! Anlayacağın hapiste de görevlerini yapıyorlar!
• Barzani meselesi?
Kartlarımızı o kadar iyi kullandık ki...
Kimseye ihtiyacımız kalmadı! Eğer işler istediğimiz gibi giderse 10 yıl sonra, yani 2023'te, ne Amerika ne Rusya bize sormadan bölgede adım atabilir! Şimdi içerideki savaşın nedeni de bu! ingiltere ve Avrupa bu kadar güçlü bir Türkiye'ye alışık değiller ve hiç istemiyorlar!
• Dinleme krizi nedir? Amerika bizi de dinledi mi?
Bizi dinlememeleri mümkün değil!
Dinlediler! Ancak biz de dinledik! Ya elimizde çok ama çok önemli kayıtlar varsa! Üstüne basarak söylüyorum, ya çok ama çok özel kayıtlar varsa! * * Bu ne demek?
Kimse bize dinlemeyle falan gelemez demek! Kimse karanlık dosyalarla önümüze çıkamaz demek! Türkiye eski Türkiye değil! Gücümüzü dünya biliyor, yalnız muhalefet ve baronlar bilmiyor!
Biliyor da işlerine gelmiyor!
• Avrupa dediniz!
Komik şeyler yaşıyoruz!
• Nasıl? Bir örnek...
Almanya bizim casus uydumuzu izlemek için özel bir uydu gönderdi.
Bu dünyada ilk kez yaşandı. Başka bir örneği yok! içerisi bilmiyor ama dünya ile uğraşıyoruz! Yaptıklarımız senin sütununa sığmaz! Ama inan adamların kimyası bozuldu! Bunu insanlar nasıl görmüyor ve anlamıyor!
NOT: Dostumuzun dışarıda ne yapacağını yazmamızı beklemeyin lütfen! Ama yakında Türkler'in imzasını atacağı bir olay olacak! Gazetelere, daha doğrusu sadece TAKViM'e dikkat edin!