erkekler de aldatılır

panpa sürekli rezerve isteme okuyan okuyodur illaki , boş yere kendini geriyosun okuyucuya fırça kayıyosun okuyucuyu da geriyosun , relax ol biraz hem bazı şeyleri az kişinin giblemesi daha iyidir ;)

bitap durumdayım şuan beyler. zaten çok fazla takip eden olduğu da söylenemez.ama siz kıymetli panpalarım için yazıyorum bir yandan da içimi döküyorum sizlere. üzgünüm ama sanırım bugünlük burada noktalamak zorundayım. yarın işim gücüm yok, yazarım inşallah bol bol öyle temenni ediyorum.bu sırada saati de 02.50 etmişiz. söylemiştim, yurt dışında yaşıyorum. burada saat iki saat kadar falan geri oradan.

neyse...
öptüm gözlerinizden, esen kalın... (:

-abuzer heisenberg

neden böyle dedim ? çok anımız var o merdivenlerde.ev dolu olunca düzenli olarak orada sevişiyorduk desem yalan olmaz. çıktık dolandık, evine bıraktım evime geldim. öyle kolay değil ötesi olmadı deyince ha tamam peki o halde demek. ister istemez düşünüyor insan iyi mi ettim kötü mü ettim diye. çok düşündüm, bakın aradan yıllar geçti hala da düşünürüm yani.ha cevabı belli şuan;keşke o an,o dakika ayrılsaydım. kafamı gibeyim kafamı...

neyse işte affetmedim ama öyle bir şey olur gibi oldu. sonra konu değiştirdi. hediyeleri zorla elime tutuşturdu bunlar ölene dek sende kalacak gibisinden. şuan nerede olduğunu daha fazla bekletmeden söyleyeyim sizlere. türkiye'de dahi değiller. sahibinden kilometrelerce uzaklıkta bir çöp kutusuna bırakmıştım en son. umarım birileri almıştır, kullanıyordur.tek kullanılan ben değilimdir inşallah.bir taka yarasa bari dıbına koyayım, attık çöpe alsa bari biri.

neyse işte. aldım zoraki. kalktık,hesabı ödeyeceğim ki kasadaki eleman ödendi dedi. bizim binler biz ağlaşırken kalkıp gitmişler. anlayacağınız üzre hesabı da onlar ödemiş tabi. bana da eli cebe atıp eyvallah, hadi kolay gelsin deyip çıkmak düştü tabi. öyle de yaptım, mekandan ayrıldık. merdivenlerden inerken yapıştı dudaklarıma, birileri gelene kadar gözlerimiz kapalı seviştik iyi hatırlıyorum.ah o cafenin merdivenlerinin dili olsa da konuşsa...

o sırada kafayı doğrulttum, baktım bizim mehmet ile şefik (kolej tafyası) karşımda çay yudumluyor. rakı kadehi kaldırır gibi kaldırıyor bardağı muallakler. doğruldum hemen, göz kırptım. gülümsediler,kaşla gözle kızı gösterince hepsi önüne döndü. fırlamalardı,şerefsizlerdi biraz da ama özledim binleri. edeplilerdi aynı zamanda nasıl bir tezatsa artık dıbına koyayım. biraz gevşedim tabi, kız da kedi moduna geçti kendi tabiri ile. yumuşamadım ama rahatladım, duruldum.kalk hadi ağlama dedim. affettin mi dedi cevaplamadım. ısrarla sorunca bakarız dedim. gözümdeki yaşları sildi elleriyle. keşke dokunmasaydı hiç yüzüme, gözüme falan. daha temizdim o halimle buna eminim...

bizim sözde aşkımızın temeli sezen aksu'ya dayanır. evlenseydik şayet ikimizden birinin nikah şahidi sezen aksu olurdu kesin. öyle özdeşleşmiştik çünkü. sanırım benim olurdu... tüm o şarkıları açıp açıp dinleyen tek tarafın kendim olduğunu düşünüyorum çünkü halen. şuan ne yapıyor,ne ediyor pek de fikrim yok gerçi bunu da belirteyim...

duygusalım dedim, balık burcuyum dedim. dedim de dedim ama ben kolay kolay ağlamam beyler. bunu da hiçbir zaman erkeklik olarak nitelendirmem.ama o an gözlerimden yaş geldi, çaresizdim çaresizdik...

bitirmem lazım ama bitiremiyorum. taktan beter durumdaydım yani anlayacağınız.

o da aldı bir çay.ağzımı bıçak açmıyordu belli bir zamana kadar,en son çözüldü dilim elbet.başladım konuşmaya.bitti dedim,buraya kadar.ben artık seninle bir şeyler paylaşmak istemiyorum.bir şeyler yaşamak da kirlenmek de istemiyorum,tadında bırak.ağlamaya başladı.kıyamıyorsunuz o an.her ilişkide elbette daha çok seven taraf olur.bizim ilişkide o kişi bendim.sevabı ona günahı bana,cefası bana sefası ona aitti hep...

neyse işte.ağladı,yapma bırakma dedi.bir lafla olur mu hiç ? olmaz tabi.yeminler etti,başka bir şey olmadı dedi.inanır gibi oldum ama ikna etmeye yetmedi.yanıma yanaştı,yatışmadım ama kıyamıyorum da.omzuma koydu başını,elimi tuttu göz yaşları omzuma akarken ardımdaki televizyonda şu şarkı çalıyordu sanki,en uygunu buydu benim için o yüzden bu :

http://www.youtube.com/watch?v=TeH7sCVCMJk

hışımla yanına sokuldum, elimde kitap burnumda soluyorum. çok düşündüm, bitirmekte kararlıyım sözde. merhaba dedi titrek bir sesle.ne kadar hayatımı gibse de enayiyim oğlum ben ne yalan söyleyeyim. sesindeki o burukluk hala içimi acıtıyor. hiç cevap vermedim kaş, göz yaptım düş peşime gibisinden. ilerliyoruz.çıktık merdivenleri, ağzımı bıçak açmıyor. isimi söylüyor titrek bir sesle, elimi tutmaya çabalıyor iteliyorum elini çek gibisinden. çıktık cafeye.ne kadar sinirlenmiş olsam da medeni adamdım o zamanlar. edepli bir son olmasını temenni ediyor olacağım ki konuşup bitirmeyi yeğliyordum suratına tükürüp gitmeye...

oturduk bir masaya.ben bir şey almadım,o da almadı. sinirlendim bir çay aldım. normalde böyle bir olay üzerine bir bardak soğuk su içilir elbet. fakat bizim ilişki ters dıbına koyayım, oldu bitti sɹǝʇ ¡

vay dıbına koyayım bir final bekliyor sizi.bu anlattıklarım lise döneminde yaşadıklarım. henüz olaya başka karakterler dahil olmuş değil anlayacağınız.az önce anlattıklarımla bitirebildim mi sanıyorsunuz ilişkiyi ? benim buna ne gücüm yetti,ne ruhum elverdi diyeyim sizlere. güçlü olan taraf hiçbir zaman ben olamadım öyle gözüktüğüm anlar olsa da.bu kadar tüyo verdikten sonra kaldığımız yerden devam edelim hadi,ne diyorduk ???

... gider gitmez elimdeki kitapla beraber bir de tükürük çarpmak istedim suratına.o kadar basit değil, ortada bir sevgi söz konusu sözde.ben öyle zannediyorum,biz öyle sanıyoruz tabi ki.sevgi falan değil bu.onun deyimiyle :

hastalıklı bir şey bu

reserved

edit: beyler yeni okumaya başlayan varsa bırakmasın bu yazıdan çıkarılması gereken çok şeyler var.

hikayenin giriş bölümü yalnızca bunlar. daha çoook okuyacak entry bırakacağım sizlere. şuan neler yapıyorum bunlardan da bahsedeceğim elbet fırsat olursa. önce şu hikayeyi bitireyim...

dediğim gibi;uzun soluklu hikaye olacak bu,yaşadıklarımı iki satıra sığdırmamı beklemeyin !!!

sanada reserved amk

bu olanlar ile aldatıldım sanıyor iseniz maalesef bu olaylar bu kadar basit gelişmedi. çok isterdim yaşadıklarımın bunlarla kalmasını, bunlarla hatırlamak istemeyi fakat vücudumda ve ruhumda fiziksel ve zihinsel ciddi yaralar kaldı beraberinde. kendimi jiletleyecek kadar gerzek değilim, peynir ekmekle yemedim aklımı tabi ki.nasıl mı ? ilerleyen bölümlerde göreceksin arkadaşım, sabret...

her aşkın/aşıkların bir şarkısı muhakkak ki vardır.bizim aşkımızın milli marşı ilerleyen zamanlarda tam olarak da bu şarkı olacaktı,öyle karar vermiştik uzun süre sonra...

dinlemeden geçmeyin derim,bir yandan da entryleri okuyun :

http://www.youtube.com/watch?v=yJqyOTDR65A

o an için ölmek istiyor elbet insan ki daha sonra bu istek hat safhaya ulaştı, onları da anlatacağım ilerleyen bölümlerde. anasını gibesim geldi ikisinin de.aşırı sert biçimde tepki verdim, konuşmama kararı aldım.bu süre içerisinde kendini daimi olarak affettirmeye çalıştı şüphesiz, giblemedim.bir de üzerine bir kitap vermişti bana,en sevdiği kitap imiş o zamanlar. adı da kumral ada, mavi tuna bilirsiniz belki. üzerinde notlar falan vardı, altı falan çizilmişti bazı cümlelerin.ben de bana ithafen çizmiş sanıyordum,ne safmışım...

meğer benden önce o kitabı bin kurusuna da vermiş.o işaretlemeler de onun eseri anlayacağınız. bunu da öğrenince kafaya koydum, ayrılıyorum.bir süre görüşmemiştik.bir gün bir cafeye davet ettim. benden önce varmış yine.bu sefer bilerek fazladan da beklettim tabi. vardım buluşma yerinde elimde kitap ve aldığı hediyelerle...

asıl beynimden vuran bunlar değil tabi ki.ağzından lafları pense ile alıyorum resmen çeke çeke. neler yaşadıklarına geldi sıra. anlattı zorla baştan aşağıya...

bir gün bu huur çocuğunun evine gitmişler dershane çıkışı. salona geçmişler ne ikram edeyim falan demiş. ulan tipi görseniz yeminle yüzüne sıçmazsınız tak atıyorsam namerdim.bir şey istememiş kız, tedirgin olmuş (anlattığı ağızdan yazıyorum bunları) daha sonra kola getirmiş bizim bin kurusu kola içmişler. sonra salonda öpmeye başlamış. böyle olmuyor odama geçelim demişler, odasına geçmişler. yatağına yatırmış kızı, soyunmamışlar ama o biçimde öpüşüp elleşmişler güya. kucağına falan kaldırmış huur çocuğu. bunları aynen ağlaya zırlaya zorla anlattı beyler. seven bir erkek olarak bunları duysanız tepkiniz ne olurdu empati yapın biraz.o gün ölmek istedim haliyle, tabi ki böyle saçma bir girişimde bulunmadım bile.her ne kadar gözüm kararsa da hayat bir huurdan ibaret değil. kıt düşünmemek lazım, fevri davranmamak lazım.

en son cesareti topladım bu olaylara etkili bir giriş yaptım. benden önce yanındaki çocuk hakkında konuşmak istiyorum diyerekten meseleye girdiğimi hatırlıyorum. eski sevgilisiymiş tahmin ettiğim gibi, şaşırmadım.duydukça sinirleniyorum fakat zamanla birikir sağlam patlarım, yapım bu.hiç bölmedim anlatırken,o bitiriyor bir başka soru soruyorum.ne kadar sürdüğünü sordum, üç ay sürmüş. aynı okuldalarmış. normalde bu dümbük peşinde çok koşmuş ama pas atmamış bizimki. zamanla ilgisine alakasına tav olmuş anlattığına göre. sürekli ilgi alaka göstermiş, kapısında beklemiş vesaire.ee dedim neden ayrıldınız ? bunun idealleri varmış, dalyarağın yani. eşit ağırlıkçı idi zaten pekekent, başarılıydı da bana nazaran. anne mevta, baba ile abla var. böyle böyle dedi varı yoğu ablası ile babası. üniversite sınavı yaklaştıkça züt atmış, gerçekçi olalım olmaz bu iş vesaire demiş. ailemle istanbula yerleşeceğiz demiş, bizim kız sorun teşkil etmediğini kendisinin de gelebileceğini söylemiş fakat dümbük oğlu dümbük kafasındaki her ne ise artık bırakmak istemiş ve bitmiş.

günler böyle geçti,bu süre zarfında birkaç kez tekrarlamışızdır bu durumu.bir çok kez birlikte olduğum için zamanlamaya göre neler yaşadım hatırlamıyorum pek fazla ancak aklımdan çıkmayan yerleri çoktur tabi hikayenin. buluşmalarımız arttı, daha sık görüşür hale geldik. sanırım ailemle de ilk üniversite sınavı yaklaşırken tanıştırmıştım bu dönemlere denk geliyor yani, sınava 2 ay kala falan. oralara geleceğim elbette ancak o zamanlar bu kan olayı aklıma çok fazla takılmıştı. şimdi iyi hoş öyle bir şey yapabileceğine ihtimal vermiyorum da bir yandan da kafamı kemiriyordu içimdeki kurt.

bir iki entry daha gireyim, maksat bütünlük sağlansın bir şeyler şekillensin. uykusuzum zaten epeydir uyumuyorum, yatarım sonra.

2. sayfadayım amk okuttun gece gece. bu arada benimkinin adı da betüldü..