+1
Esra Ceyhan'la Orgazm'ın O'sundan Zoofili'nin Z'sine
Esra Ceyhan hanımefendinin bir tv. celebrity olma yolunda ilk adımı, "hbb" isimli bir özel kanal ("sayesinde" diyemeyeceğim) yüzündendir... Daha çok b sınıfı filmler, günlük yayın akışının büyük kısmını kaplayan video klipler, öğle kuşağında sunulan ve esas amacı, "sığ, daha sığ ne yapabiliriz?"in cevabını bulmak olan kadın programlarının prototiplerini sunan hbb, hiçbir yayın politikası gütmez tavrı ile umursamaz ve laçkalaşmış bir çizgideydi... Mesela, Cumartesi günleri yayınlanan bir müzik-eğlence progrdıbına katılan ozan orhon beyefendi, hbb kanalının ekranın sağ üst köşesinde gözümüzün içine sokarcasına sürekli duran "sterio" yazısı ile gerçek bir ironi oluşturacak şekilde, hiçbir şarkısına doğru düzgün playback yapmasına imkan tanınmayan bir aksilikler zinciri ile karşı karşıya kalmıştı... popçucağızın söylemek istediği bütün şarkılar hbb'nin harikulade sterio özelliklerle donatılmış ses sistemleri sayesinde takılıyor, ileri sarıyor, kimi yeri de çizgi film kahramanı alvin ve arkadaşlarının sesleri gibi oluyordu! Canlı yayınlanan programda yine de bozuntuya vermeyen orhon, en sonunda "teşekkür ederim remixler için!" diyecekti... akşam haberlerinden önce "sizin için seçtiklerimiz"(sis) isimli bir video klip programı sunarak ekranlarda görünen kezban yaşamul hanımefendinin başına da enteresan bir tür vak'a mütemadiyen gelir dururdu: blue-box önünde klipleri sunan vj hanımefendi, ansızın yok olan "sis"li backround yüzünden, aslında depo bozması bir mekanda olduğu hakikatini izleyicilerle paylaşmak zorunda kalırdı ve o da bozuntuya vermezdi!!! Fatih Mühürdar beyefendinin de yıldızının çoktan söndüğü ancak, yeteneğini henüz kaybetmediği yıllarda yayın yapan hbb, bu isim sayesinde son en güzel ve anlamlı ilhan irem taklitlerine ev sahipliği yapmıştı (zira şu dönem bir i. irem takliti ne kadar güzel olursa olsun anlamsızdır!)...
Kendi umursamaz tv. realitesini kısa sürede yaratan hbb, başta da söylediğim gibi esra ceyhan ismi ile de tanışmak zorunda bırakmıştı bizi... öğle ve akşam üstü kuşaklarında progrdıbını sunan esra hanım, bugünkü programı ile hemen hemen aynı isimde bir yayına imza atıyordu... yayınının isminin "a'dan z'ye" olup da, içerik olarak hiçbir konu hakkında enine boyuna bir inceleme, araştırma içine girmemesi ise, esra hanım'ın minik (?) sırrı idi... halk, bu çelişkiyi umursamıyor ve güzel (?) desen güzel değil, çekici (?) desen çekici değil, spiker olarak yetenekli (?) desen yetenekli değil, programcı olarak ilerici (?) desen ilerici değil, her açıdan farklı (?) desen hiçbir açıdan farklı olmayan bu kadını izliyor, yüceltiyor, hangi kanala geçerse geçsin takip edecek bir ilgi gösteriyodu...
Yıllar içerisinde hbb kapanmış, esra hanım da daha ulusal ve daha izlenir kanallarda boy gösterir olmuştu... esra ceyhan ismi, halkın gözleri önünde bebek özlemi ile ağlıyor, diş hekimi kocası ile nasıl tanışıp evlendiğini anlatıyor, kerem doksat ve arif verimli hocaları progrdıbına davet edip her söylediklerini kayıtsız şartsız onaylıyor (ses, duruş, mimik, hal-eda ve daha ötesi ile, bilgisinden çok başkaca tavırlarıyla öğretmenine kendini beğendirmeye çalışan bir ilköğretim öğrencisi gibi), yemekler pişirtiyor, şarkılar söyletiyor, oyalıyor, oyalıyor, oyalıyordu... halk için, "bizden biri" algısını çoktan oluşturduğu, küpünü ziyadesiyle doldurduğu ve "ben her halimle sevilirim" mertebesine kendince eriştiği için de, yağlanmış vücudu ile hergün kameralar karşısına geçmekten sadece göstermelik bir zul duyuyor ve sadece programında yemek pişirttiği kadınların (mesela ayşe tüter) yanına gittiğinde, "ay bu kiloları nasıl vericez, yiyoruz yiyoruz... " diyordu...
Geldiği hbb ekolünün "sığlık" anlayışına ustalıkla ekleyeceği "yapmacıklık" ve "ortalık karıştırıcı iyimserlik" yaklaşımları ile giderek daha geniş kitlelere hitap etmeyi başaran hanımefendinin en büyük gücü "sahte"likti... ve bütün bu sahtelikler eğer programdaki mevzu hanımefendinin yüksek ahlak değerlerine göre olumsuzsa, onaylamaz bir duygu ses tonu eklenmiş "diyecek söz bulamıyorum"larla, mevzu olumluysa kocaman bir gülümseme eşliğinde bir kaç kez yinelenen "harika!" nidaları ile pekiştiriliyordu... türk diline, günlük konuşmalara "anladım" sözcüğünü bir onay anlamında kazandıran iki isimden (diğeri yasemin bozkurt) biri olan esra hanım, karşısındaki insanın başka birşeyden bahsetmesini istediği anlarda "anladım" diyerek söze karışıyor ve sorusunu soruyordu... Bu "anladım"lar, aslında hiçbirşey anlaşılmaması gereken anlarda bile gelebiliyordu kimi zaman (hatta çoğunlukla) ... astrolog karşısına din adamı, din adamı karşısına rüya yorumcusu, çılgın (?) (sözde) mucit karşısına tübitakçı, şifacı (?) karşısına pgibiyatr (?), çaptan düşmüş düşük kalibreli 80'ler ünlüsü karşısına yeni dönem ünsüzü, bir yeteneksiz yeni dönem ünsüzü karşısına başka bir yeteneksiz yeni dönem ünsüzü, bir erkekle kaçan kızın ailesinin karşısına erkek tarafının ailesi, inanılmaz aile bağları ile kayahan açar beyefendi ve ailesi (gönül köşkü'nde çekilmiş özel (?) vtr'ler ile), inanılmaz aile bağları ile fatih kısaparmak beyefendi ve ailesi (kendi evlerinde çekilmiş özel (?) vtr'ler ile) esra ceyhan'ın vazgeçilmezleri olmuşlardı... halk da, enine boyuna (a'dan z'ye) işlenen, incelenen bu kişi ve dosyaların müptelası...
Kişisel kitsch zevkini gözler önüne serdiği dekorları (kadife kaplı koltuklar, varaklı çerçeveler) içinde pek çok kereler abandone üstüne abandone eşliğinde izlemekten kendimi alamadığım esra hanımın siteye eklenmiş bir videosunu gördüm geçenlerde... söz konusu videoda geçen programın bütününü yayınlandığı gün izlediğimi de söylersem, bu kadar eleştirdiğim bir yayını ve ismi sürekli izlediğim gibi bir durum ortaya çıkarmış olurum kendi kendime ama, olsun... Tv. tarihinin çok bilinen, az bilinen bir sürü "olay an"larına şahit olduğumdan, bu da sıradan bir vak'a aslında benim için... hanımefendinin sahteliği belki de herşeyi kimi zaman abartan ve şu an olduğu gibi hafifleten bazen de...
söz konusu videoda a'dan z'ye yayınına telefonla bağlanan bir erkek izleyici, doğrudan konuya giriyor ve türk toplumunun cinsel konularda ne kadar cahil olduğundan yakınıyor hemen (bodoslama (?) )... izlediğim anda, "galiba doğum kontrol yöntemlerinin yeterince bilinmeyişinden yakınmayacak, daha bizzard bi'şeylerden söz edecek" diye düşündüğüm kişinin konuşmasının akışını daha o saniye, hınzır esra ceyhan da çözüyor! aynı saniyelerde tırnaklarını kemirerek, duyacaklarının marjinal ruhunda yaratacağı erotik hassasiyeti kamufle etmeye çalışıyor program konuğu harun kolçak beyefendi de... aslında o anda stüdyodaki bütün konuklar, duyacaklarının ruhlarının en gizli köşelerinde kalmış küçücük reseptörlerce algılanıp da "hassaslaşmaktan" ve bunu kazara belli etmekten bir çeşit tedirginlik duyup savunma pozisyonuna geçiyorlar! "sahteci" a'dan z'ye progrdıbının düsturları kitaplaştırılsa ve "en iyi ciks" diye bir madde konulsa, ilk yazılacak olan : "evlendikten sonra" olur! ikinci madde ise : "karanlıkta" ! üçüncü : "yorganın altında" ! Dördüncü ise, "konuşulmayan" !!! bu tarz düsturları benimseyecek türden "ahlakçı" bir programın yayınının sağlığı, gelen bu telefon ile riske girmiş gibi görünüyor!
telefondaki sesin, "bir eşşek sıpası ya!" dediği anda esra hanımın yüzünde beliren ifade bocalaması da işte tam bu yüzden... esra hanımın halkın gözünde oluşturduğu algı, "normalden çok şey bilen, güzel, terbiyeli, akıllı uslu evhanımı-sunucu"... programın adı a'dan z'ye olsa da, "zoofili'nin z'sini bilmeyen, duymamış türden saf ve iyi bir ev hanımı portresi... ama, "eşşek sıpası"nı duyduğu anda suratı müstehziden kaygılıya dönüveriyor hanımefendinin... sonra şaşırmıştan tasvip etmeze... oysa daha sadece "eşşek sıpası"nı duydu! ... Bu ne leb demeden leblebiyi anlayış? o anda karışık duygudurum ifadelerini yüzünde başarıyla gelişi güzel sergileyip zaman kazandığını sansa da, gizleyemediği şey, zoofiliden bi' haber olmadığı...
Tümünü Göster