fbahceliler derneği

Lütfi Arıboğan; suçlamalara konu TFF-UEFA yazışmaları bağlamında Fenerbahçe aleyhinde hiçbir kasti eyleminin olmadığını anlatıyor.
Röportajı izlerken Lütfi Arıboğan’ın merak içinde olduğu hissine kapıldım. Beden diline bakılırsa aslında kafasında sorular var.
Bence de Lütfi Arıboğan, son zamanlarda açıklama yapmıyor. Fenerbahçe yönetiminin elinde bilgi, belge olup olmadığını öğrenmek istiyor.
Arıboğan “6 medya mensubunu çağırmışlar. Bazı belgeler vermişler. Bizden aldığınızı yazmayın demişler” diyerek “uyarı” mesajı da veriyor.
GS yönetimi “3 Temmuz sürecinde TFF’de görevliyken istifa edip teker teker GS’da işe başlayan elemanları” savunan açıklamalar yapıyor.

Sık sık gündeme getirilen konu TFF’de maaşlı personelken sırayla ayrılıp GS çatısı altında toplanan 3 ismin 3 Temmuz sürecindeki rolü…

Başkan Yıldırım "CAS, yürütmeyi durdurma kararı alarak, ülkemizin güzide (!) spor hukukçularının ilmik ilmik ördüğü zemini yerle bir etti"

En azından transfer haberini KAP'a bildirdikten sonra içimiz rahat. Bazıları gibi KAP'a bildirdikten sonra KAPtırmıyoruz

Christian'ın golüı sadece salzburg kalesine girmedi.. uefa'dan lütfü'ye, 17'den 'bizi avrupada gs temsil ediyor'diyen valiye kadar, alayına..

salzburg fener istatistik

http://www.matchstudy.com...me.html?id=CLQ1&no=10

(bkz: tribünlerde siyasi slogana yasak gelıyor)

(bkz: suat kılıç istifa et)

Aziz başkan TSliler gibi telefonda "Erdoğan biter", "milleti galeyana getirmek lazım" dese heralde sözde şike davası Ergenekon'a bağlanırdı.

Bir kulübün maaşlı elemanının haddini aşan söylemleri nedeniyle bu açıklamayı yapma zorunluluğu doğmuştur.

Öncelikle bu şahsa hatırlatmamız gereken husus; her ay başında hesap ekstrelerini kontrol edenlerin, kulüplerin yürekten sözcülüğüne bürünmeye hakkı olmadığı gerçeğidir.

Bu maliyetli tüccarların kulüplerdeki ve spor mecralarındaki varlığı; aldıkları yüksek orandaki maaşların varlığına bağlı iken yüz yıllık camialara ve yönetimlerine dil uzatmaları, hadsizliğin ötesinde açıkça terbiyesizliktir.

Tüm kamuoyundan talebimiz; uluslararası hukuk mücadelemizin sonunda, bu maaşlı Fenerbahçe düşmanlarının tasarrufları ile ilgili yapacağımız belgeli açıklamaları takip etmeleridir.

Kısa bir süre sonra bu konuları mahkemelerde açıklamak zorunda kalacak olanlara tavsiyemiz ise gazete gazete, kanal kanal dolaşarak kamuoyu yaratmalarının nafile olduğunu unutmamalarıdır.

Geçmişlerinde Fenerbahçe ile ilgili karanlık icraatları olanlar, ağız kirliliklerine engel olamayarak toplumda bilgi kirliliğine neden olmaktadırlar. Bu kişiler, bundan böyle protokol gereği sadece kulübümüzün profesyenel çalışanları tarafından cevaplandırılacaklardır.

Bilinmelidir ki Fenerbahçe’nin hafızasını ve nefretini ciddiye almayanlar, bu büyük hatalarının bedelini çok ağır ödeyeceklerdir.

FENERBAHÇE SPOR KULÜBÜ

Bir başka penceren bakıldığında ise: Korku imparatorluğu kurduğu iddia edilen ADAM bir kişiyi bile ölümle tehdit etmemişken. Kazlıçeşme’den Başbakanlık ofisinden çıkmayan yüz felci geçirmiş zat her gün birilerini tehdit ettiği halde ülkedeki OMURGASIZ spor medyası tarafından ‘’Sevgi kelebeği’’ olarak gösteriliyor.
Aradan geçen 2 yılda olduğu iddia edilen hiçbir suç kanıtlanamamışken. Gözler önünde olan tüm usulsüzlükler hasır ediliyorsa bu ülkede ki çürümüş sistemin BOZUK TERAZiSiNE güven kalmaz.

Telefon konuşmalarında başbakanı tehdit ettiler. Basını kullanarak halkı nasıl ayaklandıracaklarını anlattılar. Devletten aldığı 6m Dolar’ın 5’ini çeşitli boy ve ebatlarda balıklara yatırdılar. Kulüp hesaplarında ki ‘’Hayali’’ milyon dolarlık harcamaların hesabını kimse sormadı. Bütün bu pis kokular sonraki dönemde kendiliğinden ortaya çıktı hukuksuz bu işlemlerin hiçbir yaptırımı olmadı. Mahkeme süresi boyunca haklarında 4 kişi bize teşvik önerdi itirafında bulundu. Dinlemelerden haberdar olduklarını mahkemede, sokakta her yerde anlattılar. Devletin denizi doldurarak kendilerine yapacağı spor kompleksini büyük bir iştahla bekliyorlar VE Maalesef hala onursuzca 97 yılından bugüne yenemedikleri kulüpten kupa dileniyorlar.

Telefon konuşmalarında başbakanı tehdit ettiler. Basını kullanarak halkı nasıl ayaklandıracaklarını anlattılar. Devletten aldığı 6m Dolar’ın 5’ini çeşitli boy ve ebatlarda balıklara yatırdılar. Kulüp hesaplarında ki ‘’Hayali’’ milyon dolarlık harcamaların hesabını kimse sormadı. Bütün bu pis kokular sonraki dönemde kendiliğinden ortaya çıktı hukuksuz bu işlemlerin hiçbir yaptırımı olmadı. Mahkeme süresi boyunca haklarında 4 kişi bize teşvik önerdi itirafında bulundu. Dinlemelerden haberdar olduklarını mahkemede, sokakta her yerde anlattılar. Devletin denizi doldurarak kendilerine yapacağı spor kompleksini büyük bir iştahla bekliyorlar VE Maalesef hala onursuzca 97 yılından bugüne yenemedikleri kulüpten kupa dileniyorlar.

Diğerleri nasıl KORUNMAMIŞ?.

Devletin kasasından yapılan beleş stat ikamet ediyor. Hesabını bir türlü veremediği kayıp makbuzları aklandı. Kira, vergi ödemedi Borsa da vatandaşı dolandırdı. iki yıl boyunca milyonlarca insanın gözü önünde her maç oynayacağı rakip takımın bir futbolcusunu ayarttı sezon sonunda transfer etti. Şuan yönetiminde barındırdığı zatlar ülke futbolunu Ramazan ayında kurdukları rakı sofrasında tüm Dünyaya meze etti, itibarsızlaştırdı. Tarihsel gerçekler değişmez..

Bir kulüp başkanının muhasebecisiyle, yöneticisiyle sık sık konuşması ÖRGÜT kapsdıbına girdi. (Bu örnekten yola çıkarsak iş hayatında olan herkes ÖRGÜT üyesidir)
Soruşturmanın startını veren şikayetçi olduğu söylenen ve dinlemelere sebep olan kişi ise mahkemede verdiği ifade de şunları söyledi ‘’Kahvehanede sıradan bir kavgaydı ben şikayetçi olmadım kim şikayetçi oldu bilmiyorum’’ Hukuksuzluğun hukuk sayıldığı yerde bu olayda soruşturulmadı.

Şizofren beyinler tarafından yazılan senaryoya göre kurulmuş olduğu iDDiA edilen Çıkar amaçlı hiyerarşik gevşek örgüt lideri pozisyonunda bulunan iki kişi birbirleri ile hiç konuşmadı.
Neresinden tutarsan tut elinde kalan iddianame, bir yıl boyunca milyonlarca insanın gözü önünde yapılan tüm savunmalar hiçe sayılarak son günde savcı tarafından yine ezbere okundu. Aradan geçen ikinci yılın sonunda ise Yargıtay tarafında evlere tebliğ edildi.

ilk günden itibaren 3 Temmuz operasyonunun başbakanın haberi olmadan yapıldığına, hukukun bağımsızlığına, emniyet’in iyi niyetli olduğuna inanmadım.
Başbakanın doğduğu topraklara bile ‘’Kutsal topraklar’’ diyebilen zihniyetin onun haberi olmadan FENERBAHÇE SK’ne darbe yapılacağı düşüncesi saflıktan öte aptallıktır.

Medyada ki maymunlar sürüsünün bilinçaltlarına pompaladığı ‘’Başbakan FENERBAHÇE’yi koruyor’’ algısı ise yurdum insanı tarafından yine sorgusuz sualsiz kabul gördü.
FENERBAHÇE NASIL KORUNMUŞ: Bu ülkede gençlere spor yapması için devletten fazla olanak sağlayan, ‘’Devlet üstün hizmet madalyası’’ almış olan, ilk TÜRK CAS Hakimi olacak olan insanlar bir yıl tutuklu kaldı! Hesaplarında bir kuruş açık olmayan devlete kirasını vergisini zamanında ödeyen kulüp polis tarafından basıldı! Futbolcuları tutuklandı, yurt dışına kaçırıldı! Kasasından milyon dolarlar gasp edildi! Taraftarı her görüldüğü yerde darp edildi, aşağılandı, gaz’a boğuldu!

FB kongre üyesi olduğundan dolayı operasyon için özel seçilmiş savcının başkana "şampiyon olmasaydınız operasyon yapmayacaktım" demesi; AhmetŞık/Nedim Şener/Hanefi Avcı için "cemaat aleyhinde kitap yazmasaydınız"

Cüppeli için "diyalogculuk aleyhine vaaz vermeseydin", Başbuğ için de "tutuklanan askerlerine sahip çıkmasaydın" anldıbına gelir..

Ne bu dünyada ne de ahirette ellerimiz Cornu'ya "FB yüzde yüz şike yapmıştır, yüzde 1 bile suçsuz olma ihtimal yoktur" diyen, eşiyle birlikte Etik Kurulu'nun kaldığı otele gidip "büyüklerimiz Aziz Yıldırım'a ceza istiyor, siz ne yaptığınızı zannediyorsunuz" diye tehditler savuran Lütfi Arıboğan'ın, içki masalarında FB'nin UEFA tarafından infazını kurgulayan ilhan Helvacı'nın, KOM'daki cemaat şebekesinin hazırladığı polis fezlekesini UEFA'ya gönderen Ebru Köksal'ın (bugün üçü de GS de görevli),"operasyona özel ve GS lobisini perdeleme amaçlı" TFF'ye başkan yapılan "truva" MAA'nın ve bunları eldiven olarak kullanan cemaatin iki yakasını bırakmayacak

bizim hakkımız size helal olmaz

Lütfi Arıboğan, etik kurulunun olduğu otele giderek yaptığı baskı ile ilgili iddiaya "geçerken uğradık, denk geldik" diyerek şaşırtmamıştır

Lütfi Arıboğan'ın "Etik Kurulu'nun kaldığı otele geçerken uğradık, denk geldi" savunması, başkanın iddialarını kanıtlar mahiyettedir.. ne demişti baskan? etık kurulu raporu hazırlanırken uyelere baskı yapıldı dha sonra cıkanhaberlere gore bu baskıyı yapan kişi (l.a) 'buyuklerımız azız yıldırımın ceza almasını sıtıyor' dedıgı ortaya atılmıstı

Ne stad ne örtülü ödenekten para ne borsadan sermaye artırımı istiyoruz. Bizden uzak şeytana yakın olun

Arıboğan'ın "yeni Fenerbahçe yönetimi" lafzı "yeni Türkiye" lafzıyla benzeşiyor. 3 Temmuz'un arkasındaki muktedirlerin ağzıyla konuşuyor