1. 51.
    +2
    --devam--

    durakta bir çoğunuzun(belki)bildiği ve hemen hemen her durakta olabilecek tipler vardı. biri beyaz biri siyah 2 tane dar tayt giymiş 2 güzel 20-25 yaşlarında bayan, bebekli ve en az 2 küçük çocuklu kadın, çarşaflı kadınlar grubu, okul veya dershaneden dönen sırtında çantalı küpeli o saçı dikik ergen ve ben. aynen ben.bu ortamın vazgeçilmezi utanan ,asosyal olduğu giyiniş tarzından bakışlarına kadar vücudunun her zerresinden okunan ben. havanın 35 derece olduğu güneşli parlak bi havada koyu yeşil montlu ve siyah botlu o çocuğum ben.

    neyse gibtir et beni. otobüs ben kendimi insanlara bakmaya zorlarken geldi. herkes birden sıra kapma derdine tutuştu. erkeklere değmemek için en arkada duran o kara çarşaflı ablalar herkesi iterek girdi bu kuyruğa.o ana kadar oldukça ilgi çekici ve havalı görünen o 2 güzel kızda hızla daldı bu kuyruğa. sıcaktan boncuk boncuk terli çok çocuklu kadın, saçı dikik ergen ve ben er arkasındaydık akbil basma sırasının.

    insanları bol bol inceleme fırsatı buldum bu komik durakta. çok cocuklu kadın ona mutlaka birilerinin yer vereceğini
    düşündüğü için böyle rahat davranıyor olmalı diye kendi içimde sherlock culuk oynuyorum sıranın bana gelmesini beklerken. derken kendimi otobüsün girişinde buluyorum...
    ···
  2. 52.
    +2
    soğuk suyu sıcak sudan kat kat fazla açıyorum ve giriyorum suyun altına. vücudumun her bir zerresinden fışkıran dumanlar görüyorum gözlerim kapalı. sanki cayır cayır yanan bir mangal ateşine işiyormuşum gibi dumanlar çıkıyor vücudumdan. kafamda girmek istiyor buz gibi suya. evin tam tesisat sessizliğini sadece bu su sesi bölüyor. kafa derime kadar işliyor su.soğuk sulara kafamdan ayaklarıma kadar dökülen salarım da eşlik ediyor.en ortalardan bir saç teli kopuyor, suyla beraber ensemin sol yanından omzuma sonra kolum boyunca ilerleyip parmaklarıma kadar geliyor. orta parmağımdan aşağı sarkık bir şekilde duruyor. arkasından gelen sular onun bu şekilde daha fazla durmasına izin vermiyor.ve oda tüm sular ve dökülen tüm saçlarım gibi dönerek sonsuzluğa karışacağı o delikten içeri giriyor.

    efkar dolu bir masturbasyon yapıyorum banyoda. vücudumun aldığı zevkten çok ruhumdaki acılar etkiliyor beni o suların altında. sonra kafam yerde oturuyorum beyaz ve soğuk fayansların üzerine. ensemin üzerine dökülen sular kafamın iki yanından yanaklarıma ordan da ağzımın kenarlarından ve burnumdan kucağıma dökülüyor. gözlerimi açamıyorum. çok soğuk geliyor birden su.elimi uzatıp sıcak suyu biraz açmayı veya soğuk suyu biraz kısmayı istiyorum ama elimi bile kaldıramayacak kadar yorgun ve tükenmiş hissediyorum.bu şekilde geçen 4 dakikadan sonra dayanamayacağımı anlayıp güç bela ayağa kalkıyorum. suyu tamamen kapatıp, bornozumu giyiyorum ve çıkıyorum banyodan. nedense hiç gusül abdesti falan almak gelmiyor aklıma.son bikaç ayda olduğu gibi...
    ···
  3. 53.
    +2
    çehovu okuduğum o geceye 2. doğum günüm diyebilirim. artık kolfeksyonda yorulmuyorum(yani eskisi kadar).bu arada işe başladıktan sonra ailemin bana olan tutumu baya bi değişti. hatta eve geldiğim akşamlardan birinde babamın bana bi telefon aldığını görüyorum. çok süreden beri telefon almamı ve nasıl bişey istediğimi bana soruyorlardı ama ben istemiyodum.bu sefer bana sormadan gidip almış. annemse sabahları kalkıp bana kahvaltı bile hazırlıyor. kardeşim yine aynı binlikler işte. zaten onunla aram hiçbir zaman iyi olmamıştır. annemle babamın davranışlarındaki bu değişiklikleri vicdanlarına mı yoksa eve artık para getireceğimin bilincinde olduklarına mı borçluyum bilmiyorum.ama bu yapmacık tavırları beni onlardan daha da soğutuyor.

    yani o kadar ki işyerinde olduğum zamanlar evde olduğum zamanlardan daha yararlı gelmeye başlıyor bana. yani iş yerinde onu getirip bunu zütürürken kafam sürekli çalışıyor.bu gece neyi okusam düşüncesinden, ideal bi devletin nasıl olması gerektiğine kadar her tak kafamı kurcalıyor. işte o zamanlarda bi ideoloji benimsemek istiyorum. okuduğum kitaplar ve artık daha az vakit harcadığım bilgisayar bana yeni bilgiler kazandırıyor. küçük bi not defterine edindiğim bilgileri yazıp işyerinde sürekli tekrar ediyorum.o not defteri bi zaman sonra benim en değerli eşyalarımdan biri haline gelicek.
    ···
  4. 54.
    +2
    Beyler kusura bakmayin biraz yavas oluyor mobilde yaziyorum ve hastayım amk
    ···
  5. 55.
    +2
    tekrar yerime döndüğümde üşümem gerekirdi belki ama nedense mutluluk duyuyordum sadece. biraz olsun sevinmişleridir belki. onun mutluluğu vardı üzerimde. işte bu durumdan sonra ne tak yicem diye düşündüm kendi kendime. üzerimde sadece kazak ve okul elbiselerim vardı.ve yağmur hiç duracakmış gibi gözkmüyordu.ben de düşünmeye başladım. sürekli kütüphaneye veya okula giderken yağmur yağsın isterdim. güneşten nefret eder havanın sürekli gri bi renkte kalmasını isterdim. hatta küçüklükten beri alaskaya taşınma orada yaşama hayali kurardım. neyse konu o değil konu benim o bankta ne kadar bencil biri olduğumu anlamam. işte bu suriyeliler sadece kendimi düşünen bencil bi ipne olduğumu anlamamı sağladı. yani dışarda bunlar gibi yüzlerce binlerce insan vardı ve ben kütüphaneye giderken yolda geçireceğim 1 saatte yağmur altında yürümek istiyordum istiyordum. şimdi bende sokaktayım, yağmur yağıyor ve köpek gibi titreyeceğim anı bekliyorum. yağmur dursun diye dualar ediyorum.

    kendi bencilliğimi yüzüme vurarken aklımı kurcalayan bi yere sığınma isteğiydi. kesin kararlıydım o eve en azından bir iki gün dönmeyecektim. gerekirse yağmur altında sabaha kadar otururum ama o eve bu gece dönmezdim. nereye gideceğimi kara kara düşünürken aklıma mehmet geldi. sonuçta 8-9 yıllık bi geçmişimiz var. beni sokakta bırakmaz herhalde diye düşündüm. mehmetin evine doğru yürüdüm yağmur altında. kütüphane yolunda yağmuru bekleyen o küçük çocuk yoktu artık. yağmurun durması için dua eden yetişkin biri vardı. tüm gururumu ayaklar altına serip çaldım mehmetin evinin kapısını.
    ···
  6. 56.
    +2
    özellikle 2 olmak üzere saatte gördüğüm her sayıya küfür ettiğim kapkaranlık gecelerin birinde yine mal mal tavana bakıyorum. aklımda 2 milyar tane düşünce.(evet 2)bu 2 milyar düşünce içinden biri dikkatimi çekiyor. yaklaşık 2 haftadır bilgisayar başına nerdeyse hiç geçmedim.ve işin ilginç tarafı hiçde geçmek istemiyordum. eskiden olsa 2 den sabah 8 e kadar vakit geçirebileceğim paha biçilemez bi araçtı bilgisayar. işte o gecelerden birinde saat 4.41 de ben sessizce ayak tırnaklarımı keserken yatağımın içinde aklıma kitap okumak geldi. gidip kardeşimin telefonunu aldım onun ışığında bilgisayar masasının üstündeki raflarda duran kitapları araştırdım. gözüme ilk çarpan kısa kitaplardan birini aldım gittim yatağa.

    ekşici bin diyeceklerin alttaki paragrafı okumamasını rica ederim xd =

    anton çehov--öyle bir hikaye. kitabın adı bu.saat gece 4.45 ben bacaklarıma yatağa dökülen tırnaklar batarak çehov okuyorum. yaklaşık 125 sayfalık bi kitap ve ben saat 8 e kadar yutuyorum kitabı.o gece sadece kitaba olan ilgim artmıyor, çehov un durum öykülerinin maupassant ın olay örgülerinden çok çok daha sağlam ve etkileyici bir üslüba sahip olduğunu anlıyorum. yani adam tek kelimeyle dökmüş amk diye bi tepki veriyorum.o kadar hızlı geçiyor ki zaman duvardaki saati zar zor seçebildiğim karanlık ortam uçup gitmiş.ve son 50 sayfayı telefonun ışığı olmadan okuduğumu fark etmiyorum bile.o gece tekrar saatin 2 olmasını ve aradaki tak çukuru zamanı çekip atmak istiyorum.ama tekrar yolum o tak çukuruna düşüyor, çehov'un etkisinde...
    ···
  7. 57.
    +2
    o zamanlarda tüm ideolojiler bana aynı mesafede yakın geliyor. mesela işyerinde ezilen bir bireyken komünist, kendimi güçlü hissettiğim çok küçük anlarda faşist kesiliyordum. ergenlik yılları çok ideolojili yıllardır zaten herkese olmuştur bunlar amk. neyse biz konumuza dönelim.

    işe başladığım günün üzerinden geçen 2. haftamda 2. maaşımı alıyorum.ilk maaşımı vicdanımın etkisiyle direk anneme verdiğimi hatırlayarak yürüyorum akşam sokaklarda eve doğru.o gün kafamı pencereden uzattığımda duyduğum duman kokusunu duyuyorum yolda yürürken tekrar. zaman sanki duruyor o an.elimde cebimde, avucumun içinde de 190 lira para var. zihnim o an durdu. resmen bildiğin durdu yani. kafamdan hiçbir düşünce geçmiyordu o an.sadece ayaklarımı takip ediyordum sokaklar boyunca. gözlerimin sağından ve solundan geriye doğru binalar, evler,arabalar geçiyor.ben yolun tam ortasında akşam saat 10 da yürüyorum hızlı hızlı. kafam bomboş ayaklarım dopdolu.

    birden kendimi sokakta kaldığım o gece gittiğim o tekel bayiinin önüne geliyorum. içeri o günkü gibi kendimde değilken girip aynı tepkiye sigara istiyorum. adam yine yanı şaşkın ifadeyle bu sefer başka bir pakette sigara veriyor.ben söylemeden bu sefer yanında da bi kutu kibrit uzatıyor.180 lirayla ve bikaç bozuk parayla dışarı çıkıyorum. paket cebimde evin yolunu tutuyorum...
    ···
  8. 58.
    +2
    bi reserve daha şukularsanız daha çabuk dönerm başlığa ama siz bilirsiniz eksilersenizde olur
    ···
  9. 59.
    +2
    bi kaç hafta sonra aliyle daha fazla konuşma fırsatı buldum. bişeyler öğrenmeye hevesli, beni ilginç bulan, çok bilgili olmasa da hevesli siirli bi çocuk.2 yıldır düzenli olarak gittiğim kütüphaneye gideceğim bi gün bana okul çıkışı ne yapacağımı sordu. bende çıkışta kütüphaneye gidicem ordan da eve dedim. bende senle gelebilirmiyim, biraz kitap okumak istiyorum zaten ne zamandır böyle bi planım var dedi. tabi bende kabul ettim direk.o upuzun yolda konuşabileceğim bi ses arıyordum bende zaten. çopu zaman adını yankı koyduğum içimdeki sesle konuşurdum. hatta size unutamadığım bi diyalogumuzu yazim:

    (y:yankı,b:ben)=

    b:ee yine kaldık başbaşa bu gibik yolda.
    y:işte biz buna muhtacız dostum,sen ve ben yalnızlığa muhtacız.o olmadan ikimiz bi hiçiz.
    b:sadist misin olum şurda sohbet edeceğim bi lavuk olsa iyi olmaz mıydı? elimdeki (sağ elimdeki limonlu sodayı ve sol elimdeki sigarayı göstererek),bunlarda tek başına gitmiyor.
    y:ben neyim ulan itoğlu it.benle konuşsana.(o sıralar incide takılmaya başladığımdan bilinçaltıma bu küfürler empoze edilmişti)
    b:ya olum tamam da sen yoksun ki.gibik koca kafamın içinde bi sessin. yani sana bi soda ısmarlayamam. paketimden çıkarıp bi dal veremem.ama iyi çocuksun severim seni.
    y:işte burda yanılıyosun dostum.ben senim,ama sen ben değilsin.ben senin beyninim. sense gibik duygulara muhtaç ruhsun.ben senin madde yönünüm. sadece var olanlarım.ben gerçek olanım..
    ···
  10. 60.
    +2
    öyle bir hayat yaşıyorumki,

    cennetide gördüm, cehennemi de

    öyle bir aşk yaşadım ki,

    tutkuyu da gördüm ,pes etmeyi de

    bazıları seyrederken hayatı en önden,

    kendime bir sahne buldum oynadım,

    öyle bir rol vermişler ki

    okudum okudum anlamadım.

    kendi kendime konuştum bazen evimde,

    hem güldüm hem kızdım halime

    sonra dedim ki" söz ver kendine"

    denizleri seviyorsan ,dalgalarıda seveceksin

    sevilmek istiyorsan, önce sevmeyi bileceksin

    uçmayı seviyorsan ,düşmeyide bileceksin

    korkarak yaşıyorsan ,yalnızca hayatı seyredersin

    öyle bir hayat yaşadım ki, son yolculukları erken tanıdım

    öyle çok değerliymiş ki zaman

    hep acele etmem bundan, anladım

    Korkaklar hayati seyreder , hade kolay gelsin
    ···
  11. 61.
    +2
    1 saat içerisinde içinden geçtiğim ikinci apartman bu.bi önceki apartman bundan kat kat daha modern bi yerdi. asansörler köşe başlarında çiçekler, kameralar falan vardı.ama alinin oturduğu bu apartman tamamen bi mahalle apartmanıydı. içerde beni ilk karşılayan şey merdivenlere serili olan halı oluyor. merdiven boyunca yukarı doğru uzanan cami halısını andıran mavi-kırmızı bi halı. hemen girişte bi daire var. dairenim önü ayakkabı dolu. neyse deyip devam ediyorum yoluma. arkamdan kapıyı kapatıp ayakkabılarımı çıkarıyorum. canım botlarım iyice ıslanmış. paçalarım dizlerime kadar sırılsıklam. utanıyorum biraz. sonra paçamı bi el kıvırıp ayakkabılerım elimde ıslak çoraplarla halıyı ıslatmamak için halının en kenarlarına basıp yukarı çıkıyorum. duvarlar gri-sarı karışımı üzerinde ufak çakıltaşları olan bi apartman bu.yukarı çıkmaya devam ediyorum.2. katta açık bi kapı karşılıyor beni. zaten apartman küçük olduğundan her katta bi daire var. sonuna kadar açık tahta kapının önünde beni karşılayan ali oluyor.

    hayırdır k.larsen bişey mi oldu diye soru yağmuruna tutarken bi yandan da eliyle içeriyi gösteriyor ve cümle arasına geç içeri geç kelimesini sıkıştırıyor. yıllardır duyduğum en iyi kelimeler bunlar. şuan bile aklım. artık yorgunluktan bitkin bi halde şu cümleyi duyduğum için tanrıya şükürler ederek ayakkabımı kapının girişine bırakıyorum. biraz da olsa rahatlayarak ıslak siyah çoraplarımla içeri giriyorum..
    ···
  12. 62.
    +3 -1
    yine sabahtan akşama kadar evde çıldırmanın eşiğine gelecektim. gün boyu annemin, akşamları da babamın aşağılık bakışlarını, küçümseyen ve hor gören davranışlarını çekicektim. işten çıktığım o gün eve giderken ilk defa herşeyin benim elimde olduğu fikri geldi. yani aslında çok basitti lan yani bu bendim amk, herkeş benim gözümden görünüyor.ben siyah görüyorsam o şey siyahtır amk.bu kadar basit. dışarı çıkmak istersem çıkardım, çalışmak istersem çalışır gibik bi huuryla gözgöze gelmek istersem gelirdim.

    neden bu kadar takıyordum ki kafama bu saçma muhabbetleri.bi arkadaşın dediği gibi herşey beynimde bitiyordu amk daha uzatmanın ne anlamı var. okula dönünce bildiğim bişey varsa karşımdaki herife söylicektim. çişim geliyorsa gibtiğim yolunda yürüyüp o tak deliğine işiyecektim. budu işte o gün aklıma gelenler. geçen zorluklar için şükretmeye ne gerek vardı tanrıya. mesela uzun bi süre aç kalan insan çalışıp didinip bir dilim ekmek kazanırsa tanrıya neden şükretsin ki?tanrı yukarıdan onu izlerken adam günlerce aç durmadı mı? tanrı nerden anlayabilir ki yaşanan sıkıntıları, işte bu yüzden tanrı ya zaten?
    ···
  13. 63.
    +2
    aliye kendime gelince uzun uzun anlatmadım her şeyi. sadece başlıca olayı ve mehmet tarafından reddedilmemi anlattım. derince bi öfff çektim ve en sonunda da ailen için de bi sorun olmayacaksa bi kaç gece burda kalsam olur mu diye sordum yine ellerim gözlerimde.. daha ben lafımı bitirmeden tabi tabi kalırsın olum. sorun olmaz.biz evimize gelen kimseyi sokağa salmayız dedi.bu cümlesinden sonra hafifçe gözlerim doldu. ellerim hala gözlerimde olduğu için ona belli etmemeye çabaladım ve ellerimi çekmedim suratımdan. sonra ali kalkıp odanın kapısını kapattı, gelip yanıma oturdu ve üzülme sen daha senden öğreneceğim çok şey var dedi. ardından ağzından çıkan ve duyduğum en güzel laflardan birini daha söyledi 'yorgunsundur sen uyu biraz ben içerdeyim'

    ellerimi gözlerimden çekmeden tamam dedim.tam çıkmak üzereyken ha bu arada çok saol kardeşim dedim duyulur duyulmaz bi sesle. sonra kapı kapandı ve ben yine sessizliğe daldım. zaten köşesinde oturduğum koltuğa ıslak ayaklarımı da iyice uzattım ve kafamın altına ufak bi yastık alıp biraz sert olan bu koltukta öylece uzandım biraz. sonra aklıma annem geldi. acaba aramış mıdır diye bi telefonumu kontrol ettim. evden çıktıktan 30 dakika sonra gelen bi mesaj vardı telefonumda. annemden gelmiş. nerdesin çabuk eve gel yazıyor.ben eski ben olsaydım doğrudan zütü tutuşmuş bi vaziyetten eve giderdim koşarak.ama bu mesajı okuyup güleceğim hiç gelmezdi aklıma. içeri ses gitmesin diye sessizce uzun uzun güldüm. sinirlerim bozulmuştu. sonra telefonu koltuğun önüne halının üzerine bıraktım ve çook derin bi uykuya daldım...
    ···
  14. 64.
    +2
    bu arada mehmetin tanıştırdığı çocuğu anlatım biraz.1.70 boylarında hemen hemen benle aynı boyda esmer bi çocuktu. adı ali olsun. mangal yapıcağımız hafta sonu geldiğinde nedense çok heyecanlıydım. okuldan iki tane odunla mangala gitmek için kot pantolon gömlek giyip babanın parfümünden sürme demedi kimse bana amk. nereden biliyim ki.durumun içler acısı bi şekilde gittip oraya. kendime şuan bile ne kadar acıdığımı tahmin edemezsiniz.17 yaşındaki birisi hayatında ilk defa bikaç arkadaşıyla mangal yapacak ve kalbi heyecandan küt küt atarak tamamen şık olduğunu düşünüp o gibik çamur yığını ormana gidiyor.

    ormanda beni görünce ilk başta şaşırdı tabi bunlar. önce gidip alışverişimizi yaptık. sonra ormana dönüp güçbela etleri pişirip yedik.şu ana kadar herşeyin normal olduğun düşünüyordum. yani dışarı mangal yapmaya gelen birileri ne yapabilir ki.ortama uyum sağlamak için kendimi zorlayarak bira fazla konusuyordum.her işte bi fikir beyan ediyordum.ne kadar sinir bozucu oldugunu bilsemde kendimi buna mecbur hissediyormusum gibi geliyordu bana. önce mehmeti yol üstünde eve bıraktık.bu şekilde rezillik içinde geçirdiğim bi kaç saatten sonra evlerimizin yakın olduğu aliyle yürüdük biraz.ali çok zeki olmasada zeki sayılabilecek biriydi. edebiyata çok ilgisi vardı. hatta baya bişey biliyordu da.yok boyunca onunla konuştuk edebiyat hakkında. konuşmalarımızın detayına sonraki bölümlerde giricem. şimdilik geçelim burayı.

    eve geldiğimde kardeşim yatıyordu. annemde her zamanki yerinde tv izlerken uyuya kalmış.bu durumda içeri girmek için iyi ki babamdan onun anahtarlarını almışım. içeri girip uyuyan annemin üzerine kendi yatağımın yorgan gibisinden örtüsünü atıyorum. sonra tüm kalbimle üzüldüğüm annemin yanağından onu uyandırmadan ufak bi öpüyorum. uykusundan uyanmadan bana arkasını dönüyor bu hareketime karşılık. işte bu kısacık an tüm hayatımın özeti diyebilirim...
    ···
  15. 65.
    +2
    hayatım boyunca bir kız için bir şeyler yapmaya çalıştım kıza orta okuldan beri aşığım ve liseye geldik bu okulda erkeklerle çok takılıyordu kulağımı deldirdim okulun picleriyle takılmaya başladım ve kızın yanındaki tüm oruspu çocuklarını tokatladım sonra okuldan atıldım sigara falan olayından ve babamın yanına gittim babamla hiç anlaşamıyordum en son babamı bacağından pıçahladım 2.5 ay hapis yattım 18 yaş yasasından işte burdayım gençler hayatınızdaki tüm olumsuzlukları gereksizlikleri atın bir köşeye koyun zütüne hayatta her şeyden önemli şeyler var anneniz bazılarınızın babasıdır ben hiç sevmiyorum şahsen kendinize acımayın hayatta hiç bir zaman daima arkanıza değilde önünüze bakmaya çalışın hayallerinizi ufak tutmayın okulu bitirim memur olum 2 milyar maaşla evlenim çocuklarım olsun onlar okusun ben emekli olim onlar evlensin sonra ölümü bekliyim böyle gibim sonik monoton hayatlar yaşamak istemiyorsanız geçmişinizdeki acıları bir kenara bakın ve kendinize bir hedef belirleyin şu an açıktan liseyi bitiriyorum ve bitmek üzere ailemin durumu iyi olduğu için erasmus programıyla lise açıktan bitince yabancı bir ülkede okuma kararı aldım her şeyi boşverin hiç bir şeyl takmayın geçmişe takılı kalmayın kendinize bir hedef koyun ve onun arkasından yürüyün.
    ···
  16. 66.
    +2
    ---Devam---

    kolfeksyon ortdıbını bilmeyenler için öncelikle kısaca ordaki ortamı betimleyim. şimdi benim girdiğim yer kot üzerine bi yer olduğundan yerler ve duvarlar dahil olmak üzere heryerde koyu mavi bi renk var. özellikle yerler küçük küçük kot parçalarıyla dolu bi halde.

    bazıları uzun bazıları kısa olmak üzere birçok beyaz masada var dükkanda. masaların önünde dizilmiş kızlı erkekli, büyüklü küçüklü birçok insan var. insan demeye bin şahit ister vaziyetteler. bazılarının ağzında mikrop kapmamaları için lösemi hastası çocukların taktığı beyaz maskelerden var. masklerin üstünde bir çift yorgun göz görülüyor. kendimi bu ortamın bi parçası hissetmem oldukça zor görünüyor o anlarda benim için...
    ···
  17. 67.
    +3 -1
    19 yaşıma yeni girdim yazısını görünce çoluk çocuk diye okumayacaktim ama iyi gidiyorsun rezerved (not :şukula , cukulada başlığı kaybetmeyeyım )
    ···
  18. 68.
    +2
    http://inciswf.com/1304539277.swf
    ···
  19. 69.
    +1
    ertesi gün okula yeni arkadaslarımla gittim. okulda tenefüslerde onlarla takıldım ve onlarla yiyip içtim. evet yiyip içmeye baslamıstım okulda. kantine sık sık gidiyordum artık. sınıfımdaki arkadaslarımdan öğretmenlerime kadar herkes bendeki değişikliği fark etmişti. artık farklı ortamlara girip değişik kişilerle tanısıyordum. sabahlara kadar uyuyamadığım geceleri sokaklarda yeni arkadaslarımla geciriyordum. biraz daha az kitap okumaya baslamıstım ama hala elimden geldiğince okuyordum.ve müzik, evet müzik.o hayatımın her anında yer almaya devam edıyordu. gitmeye devam ettiğim işyerinden harçlığımı çıkarıyor bu paraların yarısını anneme yarısını kendime alıyordum. artık gereksiz, saçma utangeç ve asosyal bi liseli değildim. artık konuskan, sosyal,çevresi geniş biriydim. kendi halimde arkadaslarımla birlikte takılıyor,bir yandan okula gidiyordum.

    işte böyle bir hayata başlamıştım kardeşlerim. tabiki bu süreç kısa bir süreç değildi. yaklaşık 2 yıllık süren uzun yollu bi maceranın son adımıydı. basarıya ulasmıstım. artık sosyal, gezen,evde küf tutmayan çürümeye mahkum birisi değil kendi kararlarını veren saygın bir toplum bireyiydim. mutluydum tabiki ne yazık ki okuldan atılmamla son bulacak bu maceranın son adımı aynı mutlulukla bitmedi..
    ···
  20. 70.
    +1
    boş boş yürüdüğüm yollarda sanki daha önce buradan geçmişim hissi vardı. girdiğim dar sokaklardan birinin sonunda çok tanıdık bir park girişi görüyorum. buranın orası olduğunu anlayıp içeri giriyorum. küçük bi havuzun yanından geçip evimden ayrı geçirdiğim o geceyi paylaştığım soğukluğundan birşey kaybetmemiş o bankı görüyorum. etrafına dizilmiş olan büyüklü küçüklü beyaz taşlardan onun bu bank olduğunu anlıyorum. gidip oturuyorum o geceki gibi.bu kez oldukça rahat ve değişmiş hissederek yayılıyorum banka. açıp bi sigara yakıyorum ve ağırca tüttürmeye başlıyorum...
    ···