1. 26.
    +4
    beyler kusura bakmayın ama bu günlük bu kadar. sabah 6 da kalkıcam zaten amk 3 saatte uyuyim bari.ama yarın gece sabaha kadar burdayım.
    ···
  2. 27.
    +4
    babamla konuştuğum daha doğrusu dinlediğim o gece sabaha kadar uyuyamadım. kapkaranlık odada bütün gece düşünüp durdum.şu gibik ve anlamsız hayatımı sorguladım sabaha kadar. yani neden ben böyle olmak zorundaydım ki? neden hep arka taraftan seyrediyordum hayatı. artık kaplumbağanın kabuğuna atlama vakti gelmişti.o gece kafama artık normal birisi olmam gerektiği gerçeğini takmıştım. buna yarın iş aramaya koyulmakla başlıyacaktım.

    sabah daha kimse uyanmadan evdekilere bi not yazıp evden çıktım. akşama kadar sokak sokak dolaşıp gözüme bi kaç yer kestirdim. daha girim konuşmayı cesaret edememiştim ama kararlıydım.bi yerden başlamak gerekliydi artık. akşam eve yorgun olarak döndüm. akşam yemeği sırasında eve gelmiştim. kimseyle konuşmadan kafam yerde yemeğimi yiyip odama çekildim. fazla oyalanmadan uykuya daldım o gece büyük umutlarla. çok saçma bir rüya gördüm bu arada onuda anlatım barı amk şimdi ben bi atın üstündeyim atı kırbaçlıyorum at da bi ineğin üstünde ve o da ineği kırbaçlıyor...
    ···
  3. 28.
    +3 -1
    yine sabahtan akşama kadar evde çıldırmanın eşiğine gelecektim. gün boyu annemin, akşamları da babamın aşağılık bakışlarını, küçümseyen ve hor gören davranışlarını çekicektim. işten çıktığım o gün eve giderken ilk defa herşeyin benim elimde olduğu fikri geldi. yani aslında çok basitti lan yani bu bendim amk, herkeş benim gözümden görünüyor.ben siyah görüyorsam o şey siyahtır amk.bu kadar basit. dışarı çıkmak istersem çıkardım, çalışmak istersem çalışır gibik bi huuryla gözgöze gelmek istersem gelirdim.

    neden bu kadar takıyordum ki kafama bu saçma muhabbetleri.bi arkadaşın dediği gibi herşey beynimde bitiyordu amk daha uzatmanın ne anlamı var. okula dönünce bildiğim bişey varsa karşımdaki herife söylicektim. çişim geliyorsa gibtiğim yolunda yürüyüp o tak deliğine işiyecektim. budu işte o gün aklıma gelenler. geçen zorluklar için şükretmeye ne gerek vardı tanrıya. mesela uzun bi süre aç kalan insan çalışıp didinip bir dilim ekmek kazanırsa tanrıya neden şükretsin ki?tanrı yukarıdan onu izlerken adam günlerce aç durmadı mı? tanrı nerden anlayabilir ki yaşanan sıkıntıları, işte bu yüzden tanrı ya zaten?
    ···
  4. 29.
    +3
    elifle çok da uzun olmayan bir yürüyüşün ardından köşe başlarından birinde duruyoruz.bir villanın duvarına yaslıyorum ben sırtımı,o da karşımda konuşuyoruz biraz bu şekilde. sonra ben cebimden 3 dal kalmış olan sigara paketimi çıkarıp yakıyorum bir tane. elif de bunu görünce önce etrafına bakıyor sonra bir tane de bana ver diye ekliyor. çıkarıp bir tane de buna veriyorum ve içinde bir tane kalmış olan sigara paketimi tekrar sağ cebime koyuyorum.

    kendi sigaramı yaktıktan sonra bana iyice yaklaşıyor ve kırmızı dudakları arasına aldığı beyaz uzun çubuğu yakmam için kafasını biraz yaklaştırıyor. zaten sessiz olan bu karanlık ortamda hemen 10 cm dibimde olmasına rağmen göremiyorum kızı.tam kafalarımızın arasında elimde tuttuğum çakmağı yakıyorum.tam karşımda iki tane kırmızı et parçasının arasında ucu kahve rengi görünen beyaz çubuk çıkıyor. hemen üstünde parlayan bir burundan suratına krem sürdüğünü anlıyorum. zaten kokusu da buram buram esiyor hafif esen rüzgarda.ve gözler. simsiyah ayrık kirpiklerin ve orta kalınlıkta kahverengi kaşların altında, çok zor seçilen kırmızı bir yanak boyasının üstünde duran o kömür karası gözler..

    elifin güzelliği ilk defa burada dikkatimi çekmesine rağmen hala cinsel bir arzu duymuyorum ona karşı. hatta bi ara gay mı oldum amk dediğimi bile hatırlıyorum...
    ···
  5. 30.
    +3
    ben o sabah daha da büyük umutlarla kalkıyorum. uzun bi aradan sonra ailemle kahvaltı yapıyorum ve bitirip çıkıyorum evden.bu sefer arkamda kapıyı açıyor birileri nereye diye soruyor en azından bir ses sert bi tonla da olsa.bi işim var diyorum ve geçiştiriyorum annemi. sokağa çıktığımda güneş her zamankinden daha parlak görünüyor. hiç alışık değilim bu tip davranışlarıma tabi o zaman. yürüyorum lan ehe ehe diye dalga geçiyorum kendimle. çok uzun sürmeyecek bi mutluluğun içindeyim o zamanlar.

    dünden belirlediğim bi kaç kafeden birine giriyorum heyecanımı yenemeyerek. adama derdimi anlatıyorum zorlukla ama eleman aramadığını söylüyor. küfürler ederek içimden çıkıyorum o mekandan. başka bi kafeye gidiyorum. burası daha çok çay bahçesi gibi bi yer. yine aynı zorluklar içinde konuşuyorum buranın sahibiyle. adam daha önce bu işi yapmış birini aradığını söylüyor bu da olmadı amk diyerek çıkıyorum ordan da.

    o gün girdiğim bütün yerler hiçbiri çeşitli bahanelerle geri çeviriyor beni. ertesi gün yine aynı terane dönüyor. artık beni beğenmediklerini düşünmeye başlıyorum.ve 2 gün süren umudumu kaybediyorum yavaş yavaş...
    ···
  6. 31.
    +2 -1
    Lan gibik bunu degistirmek icin ne yaptin her seyi kabullenmissin sana muatahak amk
    ···
  7. 32.
    +3
    işler yaklaşık 1 ay böyle yuvarlanıp gitti. artık iş yerinde daha az yoruluyordum. hiç bir zaman sevemedim iş ortdıbını ama geceler bi başkaydı. geceleri uyuyamadığım için şükürler olsun.bu paha biçilemez gecelerin birinde işten çıkma fikri doğru bende. zaten okulların açılmasına da 1 buçuk ay gibi bi zaman kalmıştı. işten çıkma isteğimin en büyük nedeni de usta başı olacak bir iki tane huur cocuguydu. yani bir insanı en çok ezen ve küçük düşüren ipneler olarak öğretmenleri görürdüm.ama işyerindeki kancıklar çok daha beterler. zaten ne kadar utangaç biri olduğumu anladınız. çok fazla konuşmadığım sessiz bi tip olarak orda takıldığım için kısa sürede üstüme çullanmaya başladı şerefsizler.

    işyerimdeki 4. haftada maaşımı aldığım gün konuştum ustabaşıyla. adam 1 aydır ilk defa o kadar uzun konuştuğumu duydu herhalde. yine alaycı bi ifadeyle sen bilirsin gülüm zaten varlığınla yokluğun belli değildi dedi.o an aklıma gelen tek şey keşke aşkın bi güçlerim olsaydı da o buruşuk huur cocugunu duvardan duvara vurabilseydim. neyse gibtir et diyip gibtir olup çıktım oradanda. akşam evdekilere anlatmak vardı bide durumu. bi ton soru sorcaklar neden çıktın falan diye. adım gibi emindim 2 gün içinde herşeyin eskisi gibi olacağına...
    ···
  8. 33.
    +3
    o gece eve dönerken amacına ulaşmış bi ergenın mutluluğun ziyade, yıllarca ot gibi yaşamış birinin hayatında ilk defa bir kıza dokunduğu gerçeği vardı.bu sebeple mutluluktan uçuyordum tek ayak üzerinde eve doğru yağmurun altında yürürken cidden mutlu hissediyordum.ne kadar aciz oldugumun farkında değildim ama olsun elbet bi yerden başlamak gerekirdi değişmek için.ve ben değişimin tohumlarını ekmiştim toprağa. elife gelince o geceden sonra birdaha onu görmedim zaten.

    işte o gün eve işten çıkış saatimde gittim. evde annem babam ve kardeşim vardı. oturmuş tv izliyorlardı. artık sosyal olma yolunda ilerleyen bi ergen olarak eve mutlu girdim. içten yırtık pantolonum, sızlayan sol bacağım, mutlu bi kalbim vardı ve doyasıya uyuduğum o gece. zaten mutlu bi şekilde ve sabaha kadar uyuyabildiğim son gecemdi o gece.o yüzden o günün anlamı bende çok büyüktür. dertlerin ve sıkıntıların başladığı yola ulaşmak için döndüğüm son virajdı o gece. mutlu bir şekilde gece 2 ye kadar steinbeck okuduğum o gece zaten kısa ömrümün son mutlu günlerinden biriydi...

    edit:yarın devam edicem beyler yorgunluktan geberiyorum amk zıbarım biraz.iyi geceler herkese
    ···
  9. 34.
    +3
    bu şekilde geri çevirilmelerle geçen bi haftadan sonra kafe tarzı bi yer aramaktan vazgeçiyorum. zihnimi köşesine bi yere yekılan bi söz geliyor aklıma kolfeksyokda her zaman iş vardır.yapıcam ulan diyerek kendime gaz veriyorum ve mahallenin köşe bi yerinde kalan ufak bi kolfeksyon dükkanına giriyorum.

    daha ilk adımınızda size ne kadar berbat bi yer oldugunu burda özetlemeye çalışıcam elim döndüğünce.ilk olarak dikkatinizi koku çekiyor. gitdiğim yer kot üzerine bi yer olduğu için burnuma yoğun boya ve kot pantolon kokusu geliyor. daha ilk adımınızda bu koku hemen yolunu kesiyor.

    ikinci dikkat çekici özellik de ses. ortamda nerdeyse düşüncelerinizi bile duyamayacağınız yükseklikte bi ses var. birbiri ardına garip sesler çıkaran birden fazla makine ve bu makinelerin sesini bastırmaya çalışan iğrenç türk pop ve arabesk rap müzikler.

    bu ikisi birleşince hayatınızın en kötü anlarından birine şahit olur insan.bu kadar berbat, iğrenç ve bu kadar gerçek bi okul yoktur hayatta...
    ···
  10. 35.
    +3
    çocuğu orda bırakıp eve çıktım.5 dakika sonra da komşunun düğününe gittiklerini öğrendiğim annemler geldi. zaten üçü de pek meraklıdır böyle düğünlere falan. bunlar akşam gelince bana ve kardeşime babamın almanya ya gitme mevzusunu anlattılar. babam orda bi iş ayarlamış bi kaç arkadaşı sayesinde. oraya bizim durumlar biraz düzelene kadar gitmeye karar vermiş. tabi biz bişey söliyecek durumda değildik. sonuçta herşeyi ayarlamışlar. pasaportlar,çalışma izni falan. bunları dinledikten sonra odama çekildim. kafama babamın evden ayrılacağı fikri oturuyordu yavaş yavaş. kendimi bu fikre alıştırmaya çalışıyordum. ardından kalkıp her zamanki yerinden yarım kaldığım kitabımı alıp bitirdim o gece.

    kitap bittikten sonra saat gece 3 gibi yapıcak bişey bulamadım. uykum bir türlü gelmiyordu.ne kadar uğraşsamda uyuyamıyordum bi türlü. evin içinde bi saat kadar dolaştıktan sonra bilgisayarı açmak geliyor aklıma. işte tam o zaman üye oluyorum inci sözlüğe.10. sınıfın yaz tatilinin son günlerinde..

    önemli edit:panpalar en baştan buraya kadar ki kısım benim 10. sınıfın yaz tatilinin başından sonuna kadar ki yaklaşık 3 aylık bi kısımdı. eğer okuyacak olan veya devam etmek isteyen olursa 11. sınıf okul hayatımı,11. sınıf yaz tatilimi ve 12. sınıfta okulu bırakışıma kadar anlatmak istiyorum. onlar biraz daha kısa olucak. eğer talep olmazsa hikayeyi burada bitirmeyi düşünüyorum.
    ···
  11. 36.
    +3
    neyse ilk gün akşamı eve mezar ölüsü gibi geliyorum.(mezar ölüsü ne amk)çoraplarımı, yorgunluktan mı yoksa tüm gün dışarda olan birinin akşam çoraplarını çıkarması gerekir kuralını bilmediğimden mi çıkarmadım bilmiyorum.ama galiba ikincisi. çünkü sonuçta hayatımda kaç defa tüm günümü evin dışında geçirdim ki.akşam eve geldiğimde aileme çalışmaya başladığımı söylüyorum bikaç kelimede. çalışmaya başladığımı öğrendiklerinde suratındaki ifadeyi gözleri önünde kendimi öldürüp tekrar diriltsem göremem.o şekil bi tipe büründüler yani. şaşkınlık sevinç umut gibisinden birbir türlü gibimtrak duygu işte.

    tamda o günlerde birkaçyüz problemimden sadece biri olan uyku problemim başlıyor. ikinci ve üçüncü günlerde eve çok yorgun dönüyorum.eve geliyorum yorgunluktan direk yatıyorum ama saat gece 2 oldu mu sanki yıllardır yatıyormusum gibi uyanıyorum.her gece aynı şey oluyor. yani burda anlatamayacağım kadar zor bi dönemdi o günlerim. düşünün bir sabah 8 den akşam 10 a kadar çalışıyorsunuz. gelip yemekti banyoydu falan derken 11 de yatağa giriyorsunuz.ve hiçbirşey yokmus gibi saat gecenin 2 sinde uyanıyorsunuz.ve sabaha kadar boş boş duvarlara veya tavana bakıyorsunuz. şükürler olsun ki o gecerlerden birinde intihar etmedim...
    ···
  12. 37.
    +3
    eve giderken aklımdan geçirdiğim binbir türlü seneryoyu şuan bile düşününce gülüyorum amk. neler düşünmüşüm lan öyle. neyse konumuza dönelim, yolda ceplerimi yokluyorum neler duruyor yerinde diye. ıslak kıyafetlerim kurumuş, bordo rengi pijamam ve cebindeki kalemle küçük defterim yerinde. diğer cebimde sigara paketi ve yaklaşık 130 lira para var. sigara paketini gizlice cebimden çıkarıp kimse görmeden atıyorum köşeye bi yere.

    ve nihayet evin sokağına giriyorum baya baya korku ve heyecan içindeyim. napmışlar acaba polise gitmemişlerdir inşallah falan diye dua ederek bozuk sokak lambasının önünden giçiyorum bizim evin pencerelerine bakarak. perdeler falan kapalı. birden kafamı çevirim elektrik direğinin önünde duran kumbaramı görüyorum onuda alıp hızla apartmana giriyorum.

    ne zaman attım seni amk diye soruyorum kumbaraya böle bi malım işte. neyse çıkıyorum evin olduğu kata çalıyorum kapıyı kimse açmıyor.15 defa çalıyorum kapıyı tık yok. mecbur oturup merdivenlere bir elimde kumbara ve terli vücudumla beklemeye koyuluyorum ailemi...
    ···
  13. 38.
    +1 -2
    вιr çoçυĸ вιlɢιѕιyαrıɴdα oyɴαrĸeɴ вυ yαzıyı ɢörмüş нιç ĸαғαѕıɴα тαĸмαмış ve З ѕααт ѕoɴrα rυнlαr тαrαғıɴdαɴ вıçαĸlαɴмış ve нιç вιyerιɴdeɴ ĸαɴ αĸмαмış evιɴde ѕαdece вιr odαdα şυ ѕeѕ çıĸıyorмυş ι̇ɴαɴмαyαɴlαrα ι̇вreт olѕυɴ ѕeɴde ι̇ɴαɴмαѕѕαɴ З ѕααт ι̇çerι̇ѕι̇ɴde rυнlαrı ɢöreвιlιrѕιɴz вυɴυ нer 20 yorυмυɴ αlтıɴα yαpışтır yoĸѕα З ѕααт ιçerιѕιɴde rυнlαrı ɢöreceĸѕιɴ [αrĸαdαѕlαr yαzмαĸ zorυɴdαydım
    ···
  14. 39.
    +3
    ancak apartmanın girişimde kendime geliyorum. normalde olsa cebimde bi paket sigara ve kibritle eve girmem imkansızdı. zütüm yemezdi mesela.ama artık çok değişmiş hissediyordum kendimi. gayet doğan bi havayla giriyorum binaya ve eve çıkıp zile basıyorum. kapı açılıyor ve içeri girince 180 lirayı mutfağa bırakıp bi bardak su içtikten sonra giriyorum odama.

    her zamanki ortam yine beni bekliyor. kapının tam karşısında çalışma masası. masanın sağında benim yatağım , solunda kardeşimin yatağı duruyor yine yerinde. gidip yatağa atıyorum kendimi soyunduktan sonra. acayip yorgun ve uykulu bi şekilde öylece uzanıyorum yatakta.bi 5 dk sonra annem giriyor yemek hazırladım gel ye diyor. kafamı kaldırmadan aç değilim diyorum.bi 10 saniye sessizlikten sonra kapının kapandığını duyuyorum ve ışık açık bi şekilde uykuya dalıyorum.

    saat 2 ye kurulu alarm saati görevi üstlenen beynim hemen gözlerimi uyandırıyor.ilk gördüğüm şey karanlık. gözlerim karnalığa alışında saate bakıyorum zar zor 02.02 rakamlarını seçiyorum. sonra derin bi iç çekişten sonra kalkıp bilgisayar üstü kütüphaneme gidiyorum. nerden ne zaman geldiğini bilmediğim ama her zaman orda olan kitaplardan birini seçip bakmadan yorgun yorgun yatağıma dönüyorum.bu kez kendi telefonumun ışğıyla okuyorum kitabı kapağını.jack london--demir ökçe...
    ···
  15. 40.
    +3
    onun siyah ve omuzlarından sarkan saçı omzuma değince birden beynim rahatlamaya bıçağı sıktığım elim gevşemeye başlıyor. dişlerim kırılmadan birbirinden ayrılıyor ve tekrar kendime geliyorum. omzumda ağlayan zengin kızı apartman girişindeki kadın ve hizmetçi kız olmak üzere tüm dünyanın görmesini istiyorum. zaten durma noktasına gelen yağmur tekrar canlanıyor. omzumdaki saçlar ıslanmaya, elifin sol elindeki sigaranın beyaz gövdesi damla damla su olmaya başlıyor. saçlarımın arasından kafa derime hücum eden su damlalarına teşekkür ediyorum.

    kafası hala omzumda duran ve hıçkırmaya devam eden elifi rahatsız etmemek için yavaş yavaş nefes alıyorum. hatta 2 parmağımın arasında eriyen sigaramı bile ağzıma zütürmüyorum onun için. sırf bu şımarık kız omuzumda ağlarken biraz rahat etsin diye. sonra kafasını yavaşça kaldırıyor, gözlerime bakıp teşekkür ediyor. artık eve gitmek istediğini anlatıyor bikaç cümlede. geri dönüyoruz bunun burjuva evine doğru. yolda dert yanmaya devam ediyor. babasının işyerindeki aşnafişnalarından, anasının komşu sever muhabbetlerine kadar anlatıyor. bense onu gördüğümden beri yaptığım gibi kafa sallayarak haklısın diyorum. içimden banane amk, banane gibisinden cevaplar veriyorum ona.

    elifi evine bırakıyorum ve hala devam eden yağmurda içeri girmesini izliyorum.o evine gidedursun ben başardığım bu zaferi kutluyorum her bir kan damlamda. asosyallikten ve çekingenlikten işe bile giremez olan bi çocuktan bu duruma gelişimi kutluyorum. çalışamadığım için ailemin bile gözden çıkardığı o acınası yaratığın omuzlarında zengin ve güzel bi kız ağlıyordu az önce. evime doğru yollanırken sol bacağımda bi acı hissediyorum. elimi cebime atıp bıçağın cebimi yırttığını ve aşağı sarkıp bacağıma çizik attığını görüyorum. bıçağı ordan çıkarıp az önce elifle durduğumuz köşebaşına atıyorum ve yağmura doğru kafamı kaldırığ kötü bişey yapmadığım için birbiri ardına şükürler ediyorum..
    ···
  16. 41.
    +2
    Kız odadan çıkınca ben yine elifin saçma saçma muhabbetleri ve sorularıyla bas basa kalıyorum. yaklaşık 5 dakikada bu arada geçiyor. elifin gibik sorularını yanitlarken bir yandan gözüm kapıda ve bir mucizenin içeri girip beni bu durumdan birazcik da olsa kurtarmasını diliyorum. neyse ki hizmetçi cok gecikmiyor. gelip elindeki tepsiyi önümüzdeki sehpaya koyuşunu ve elifin kız kolayı bardaktan biraz taşırdığı için onu azarlamasina şahit olurken, hizmetci kizi biraz daha yakından inceleme fırsatı buluyorum.

    Kız Deminde bahsettiğim gibi alnı balon balon terli, hafiften kırmızı yanakları olan çirkin sayılamayacak bir kız. hatta bu kız için tatlı bir güzelliğe sahip bile diyebiliriz. saçları simsiyah ve arkadan klagib bir şekilde topuz yapılmış. yuzunde zoraki bulundurduğu nü tahmin ettiğim suratına hicre yakismayan orta yoğunlukta bir makyaj var. yüzünün her metrekare sinden yorgunluk belirtiyor. tıpkı benim konfeksyondaki halim gibi. tıpkı apartman girişinde rastladığımız o kadın gibi. ayrıca tepsiyi sehpaya bırakırken ojesiz parmaklarında bir nişan yüzüğü olduğunu da fark ediyorum.(sherkock gibiyim AMK).

    iste elif kızı azarlarken hizmetciye dair bunlar dikkatimi çekiyor. kız yorgun ve hafif gözyaşi dolmus suratını önce geri cekiyor ve sonrada arkasını donup odadan çıkarıyor. adim gibi emindim gibi o gece o kizin bizim yanimizdan çıktıktan sonra hüngür hüngür ağladığına. elife olan nefretim daha da artmıştı.en sonunda da elife biraz hava almak istediğimi ve bana eşlik etmesini söylüyorum kafamda bin tilki çiftleşirken.
    ···
  17. 42.
    +2
    ---Devam---

    kolfeksyon ortdıbını bilmeyenler için öncelikle kısaca ordaki ortamı betimleyim. şimdi benim girdiğim yer kot üzerine bi yer olduğundan yerler ve duvarlar dahil olmak üzere heryerde koyu mavi bi renk var. özellikle yerler küçük küçük kot parçalarıyla dolu bi halde.

    bazıları uzun bazıları kısa olmak üzere birçok beyaz masada var dükkanda. masaların önünde dizilmiş kızlı erkekli, büyüklü küçüklü birçok insan var. insan demeye bin şahit ister vaziyetteler. bazılarının ağzında mikrop kapmamaları için lösemi hastası çocukların taktığı beyaz maskelerden var. masklerin üstünde bir çift yorgun göz görülüyor. kendimi bu ortamın bi parçası hissetmem oldukça zor görünüyor o anlarda benim için...
    ···
  18. 43.
    +2
    elif tabi balıklama atlıyor teklifime. önce bi lavaboya gitmem lazım diyor ve ince masasının üzerinden bikaç boya alıp çıkıyor odadan.şu ana kadar yaptıklarımı gözden geçirmeye başlıyorum bende o dada yalnızken. sonra tavandaki lambayı doğrudan göz bebeklerime yansıtan kola bardaklarının arasındaki kek tabağını ve içindeki gümüş tırtıklı bıçağa takılıyor gözüm. bıçağı görür görmez kontrolümü kaybediyorum tekrar. gayet soğuk kanlı bi şekilde beynimden kollarıma kadar gelen gibik sinirler sayesinde elimi hareket ettirip bıçağa uzanıyorum. yine aynı soğukkanlılıkla bıçağı alıp cebime koyuyorum...

    o anlarda tamamen kendimde değildim. şuan bile o bıçağı aldıktan sonra elif gelene kadar ne yaptım hatırlamıyorum.ama galiba kafamı geriye yaslayıp sigara içmeyi düşündüm. nihayet elif gelince hazır oldugunu söylüyor. sonra annesi bizi kapıda uğurluyor ve bizde bu gibik apartmandan yine aynı taktan asansörle aşağı iniyor ve aynı çiçeklerin arasından geçip o tertemiz sokağa varıyoruz. hafiften yağmur yağıyor. elifle biraz yürüyoruz bu dar, kimsenin olmadığı sessiz ve tertemiz sokakta.ha cebimde birde gümüş bir bıçakla...
    ···
  19. 44.
    +2
    işte tam o anda, yani elifin sigarasını yaktığım o kısacık anda gözlerimi hiç ayırmadan bakabildim suratıma. sanki hikayemin başında yazdığım o kepçe kulaklı acınası yaratık yoktu bu kızın karşısında. kendimi yenmiştim. nietzsche nin dediği gibi aşılması gerek insanı aştığımı hissediyordum. mutluydum.hemde o an çok mutluydum.ama elife olan nefretimi onun güzelliği biraz olsun geçirememişti. hatta daha da nefret ettiğimi bile söyliyebilirim.

    elif sigarasından ilk nefesini çektiği anda derin bi ofla tekrar bıraktı rüzgara. rüzgarda doğrudan bana tabi. sonra anlatmaya başladı uzun uzun.ama bu gibik elifin muhabbetleri bizim umrumuzda değil o yüzden fazla uzatmicam. elif dertlerini anlatmaya şu şekilde başlıyor. bizimkiler..yani annem ve babam..ee nasıl desem birbirlerini aldatıyorlar..o yüzden.. çok ama çok üzgünüm.bir dosta ihtiyacım vardı o yüzden çağırdım seni buraya..

    elif annesiyle babasının fantezilerini anlatadursun ben onun sigarasını yaktığım andan beri sol cebimdeki elimde gümüş bıçağı tutuyorum. elif anlattıkça gözlerim biraz daha kapanıyor ve cebimdeki bıçağı biraz daha sıkıyorum.o anlatıp, ağladıkça ben daha da sinirleniyorum ve buna paralel olarak gözlerim daha da kararıyor. elimdeki bıçağı sıkıyorum, sıkıyorum cebimin içinde. cebimin yırtılırken çıkardığı sesler elifin hıçkırıkları arasında kayboluyor, ağlama sesi beynim her milimetre karesine işliyor. artık dayanamadığımı tam çığlık atacağımı hissettiğim bi anda bışarı sıkıca tuttuğum koluma ve omzuma yaslıyor kafasını...
    ···
  20. 45.
    +2
    --devam--

    durakta bir çoğunuzun(belki)bildiği ve hemen hemen her durakta olabilecek tipler vardı. biri beyaz biri siyah 2 tane dar tayt giymiş 2 güzel 20-25 yaşlarında bayan, bebekli ve en az 2 küçük çocuklu kadın, çarşaflı kadınlar grubu, okul veya dershaneden dönen sırtında çantalı küpeli o saçı dikik ergen ve ben. aynen ben.bu ortamın vazgeçilmezi utanan ,asosyal olduğu giyiniş tarzından bakışlarına kadar vücudunun her zerresinden okunan ben. havanın 35 derece olduğu güneşli parlak bi havada koyu yeşil montlu ve siyah botlu o çocuğum ben.

    neyse gibtir et beni. otobüs ben kendimi insanlara bakmaya zorlarken geldi. herkes birden sıra kapma derdine tutuştu. erkeklere değmemek için en arkada duran o kara çarşaflı ablalar herkesi iterek girdi bu kuyruğa.o ana kadar oldukça ilgi çekici ve havalı görünen o 2 güzel kızda hızla daldı bu kuyruğa. sıcaktan boncuk boncuk terli çok çocuklu kadın, saçı dikik ergen ve ben er arkasındaydık akbil basma sırasının.

    insanları bol bol inceleme fırsatı buldum bu komik durakta. çok cocuklu kadın ona mutlaka birilerinin yer vereceğini
    düşündüğü için böyle rahat davranıyor olmalı diye kendi içimde sherlock culuk oynuyorum sıranın bana gelmesini beklerken. derken kendimi otobüsün girişinde buluyorum...
    ···