1. 136.
    0
    Hannibal, seni affediyorum.
    -Will Graham
    ···
  2. 135.
    0
    Pazzi: Onu tanımanıza izin verdi. Size kalbini gönderdi. Şimdi nereye gitti?

    Will: Hiçbir yere gitmedi. Hala burada.
    ···
  3. 134.
    0
    Will: O sadece bir çocukken onu yakalayamadınız, onu şimdi yakalayabileceğinizi nereden çıkartıyorsunuz?

    Pazzi: Senden.

    Will: Onu yakalamak istediğimi nereden çıkarttın?
    ···
  4. 133.
    0
    Pazzi: Dua mı ediyorsun?

    Will: Hannibal dua etmez. Ama Tanrıya yakinen inanıyor.

    Pazzi: Hannibal Lecter’ı sormuyordum.
    ···
  5. 132.
    0
    Will: Bize kırık kalbini bırakmış.

    Abigail: Burada olduğumuzu nereden bilmiş?

    Will: Bilmemiş. Ama geleceğimizi biliyordu.

    Abigail: Bizi özlüyor.

    Will: Hannibal hiçbirini kaçırmadan birden çok düşünce akışını takip ediyor. Ve bu akışlardan biri de her zaman kendi eğlencesi için.

    Abigail: Bizimle oynuyor.

    Will: Her zaman.
    ···
  6. 131.
    0
    Will: Suç kavrdıbının, Hannibal Lecter’ın üzerinde kalmama gibi bir huyu vardır.

    Pazzi: Senin üzerinde kalmayı huy edinmiş.
    ···
  7. 130.
    0
    “Başarı; ilhamın sonucu olarak gelir. Aydınlanma; bir görüntünün netleşmesidir. Önce bulanıktır, sonradan belirginleşir.” -Rinaldo Pazzi
    ···
  8. 129.
    0
    Pazzi: Tutuklamanız hakkında her şeyi okudum.

    Will: Okumaya devam edin. Suçsuz bulunmuştum.
    ···
  9. 128.
    0
    Pazzi: Hayal gücü ikimizde de olan bir armağan.

    Will: Armağanın keskin tarafından tutmuş bir adamın yaraları var bende.

    Pazzi: Yanlış taraftan tutmuşsun.
    ···
  10. 127.
    0
    Abigail: Tanrıya inanır mısın?

    Will: incil’dekilere kıyasla bilimkurguya daha yakın olan bir şeye inanıyorum.

    Will: Tanrı hiçbirimizi kurtaramaz çünkü bu kabalık olurdu. Zarafet acı çekmekten daha önemlidir. Bu onun tasarımı.

    Abigail: Tanrıdan mı bahsediyorsun Hannibal’dan mı?

    Will: Hannibal, Tanrı değil. Tanrı olmanın bir zevki olmazdı. Tanrıya meydan okumak onun iyi vakit geçirme fikri.
    ···
  11. 126.
    0
    Will: Aydınlanmış bir dünyada bile Tanrıya daha yakın hissedebilmek için buraya geliyorsun.

    Abigail: Sen Tanrıya daha yakın hissediyor musun?

    Will: Tanrı buraya bulmaya geldiğim şey değil.
    ···
  12. 125.
    0
    Will: Olabilecek her şey olur. Sonunun iyi bitmesi ve kötü bitmesi gerekiyor. Olabilecek her şekilde bitmeli. ikimiz için bu şekilde bitti

    Abigail: Bir sonumuz yok. Henüz bize bir son vermedi. Onu bulmamızı istiyor.

    Will: Yaptığı onca şeyden sonra yine ona gider misin?

    Abigail: Olabilecek olan her şey oluyorsa o zaman asla yanlış olanı seçmiş olamazsın. Sen sadece yapman gerekeni yaptın.
    ···
  13. 124.
    0
    Abigail: Neden ona yalan söyledin?

    Will: Yanlış şeyin yapılacak doğru şey olması çok çirkin bir düşünceydi.

    Abigail: O sana hepsini geri alman için bir şans verdi ama sen yalan söylemeye devam ettin. Kimsenin ölmesine gerek yoktu.
    ···
  14. 123.
    0
    Sürekli maruziyet bizi uçarı ve müstehcene karşı duygusuzlaştırdığına göre bize hala habis geleni görmek öğretici bir şey.
    -Hannibal Lecter
    ···
  15. 122.
    0
    insanların motivasyonu, şeffaf bir açgözlülükten daha fazlası olabilir.
    -Hannibal Lecter
    ···
  16. 121.
    0
    Bedelia: Onların seni görmesine izin verdim.
    Hannibal: Yeteri kadar görmelerine izin verdim.
    ···
  17. 120.
    0
    Eğer Hannibal’ı yakalamak üzere olduğunu sanıyorsan bu, Hannibal böyle düşünmeni istediği içindir.
    Olanların kontrolünün onun elinde olmadığını düşünerek kendini kandırma.
    -Bedelia Du Maurier
    ···
  18. 119.
    0
    Herkesin kendine özgü bir tadı vardır.
    – Hannibal Lecter
    ···
  19. 118.
    0
    Abel Gideon: Beni kekik içinde tütsülemişsin.
    Hannibal Lecter: Tütsüledim, kapladım ve şeker kamışıyla servis ettim. Kemikten düşecek kıvama geldin.
    ···
  20. 117.
    0
    Bedelia: Huzurun, ahlaklılıktan yoksun.
    Hannibal: Ahlaklılık diye bir şey yoktur. Sadece ahlak vardır.
    ···