/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 1.
    +87 -6
    edit: hikaye bitmiştir takip eden herkese teşekkür ederim

    (B: ben E: eylül)
    B: off çok güzel olmuş ya eline sağlık
    E: afiyet olsun aşkım yarın sabah da gözleme yapıcam sana
    B: okula gitmeyecek misin kızım ne gözlemesi ?
    E: yok ya ben yarın da gitmiycem sanırım
    B: nedenmiş o ?
    E: şey ya pek can...
    B: eylül bunu daha önce konuşmuştuk biliyosun
    E: ama bu seninle ilgili değil ki canım istemiyor sadec..
    B: canın manın değil o okula gidilecek
    E: off tamam vanic tamam gidicem rahatladın mı
    B: ama ben ben sana bunu hep söylüyorum benim için sınırlarını aşma her şey yerli yerinde olsun diye
    E: biliyorum canım biliyorum da işte ne bileyim
    B: şimdii bana bi tabak daha koysana şu patlıcandan ehehehe
    E: tabi canım ver getireyim hemen hıhıhıhı

    O mutfağa gittiği sırada telefonum titredi. Eylülün yanında asla sesini açmazdım hep titreşimde bırakırdım. Mustafa arıyordu. Açtım

    B: efendim kanka
    M: vanic kanka acil aşağı gelsene
    B: ne aşağı lan bizim burda mısın
    M: oyalanma olum gel işte önemli olmasa neden çağırayım aq
    B: allah allah tamam bekle geliyorum hemen

    Eylül mutfaktan seslendi "kimle konuşuyosun aşkım ?" diye
    Mustafa deyince şöyle bi şaşırdı tabi. Mustafa bizim fakülteden bi çocuk ama benim de Eylülün de arası o kadar iyi değil mustafayla. öyle arada bir aynı ortamda bulunmuşluğumuz var. telefonda kanka diye seslenmem de tamamen hitap amaçlı yoksa kankam olduğundan değil.
    Eylüle biraz beklemesini söyleyip aşağı indim mustafanın yanına. mustafa hemen kolumdan tuttu çekti binanın biraz yanıdaki girintiye doğru sokuşturdu. Bir anda o görüntüyü görünce gözlerim yuvalarından fırlarcasına açılmıştı.

    Okan , neredeyse tanınmaz hale gelmişti.
    ···
  2. 2.
    +16
    Okan benim baya samimi bir arkadaşımdır. Samimiden biraz daha iyi olabilir. Yeri geldiğinde dertleştiğim yeri geldiğinde güldüğüm eğlendiğim sevdiğim bi insandı kısaca. Kimseyle de kolay kolay sorun yaşamazdı. ama anladığım kadarıyla bu sefer biraz farklıydı. çünkü gözleri morarmış, muhtemelen yumruklanmaktan şişmiş artık göz kapaklarından gözlerinin için görünmez olmuştu. dudakları patlamış , yanakları şişmiş , önde alt sıradaki dişlerinden de ikisi yarıya kadar kırılmıştı. yerde öylece sırtı duvara yaslanmış yatıyordu.

    B: ben M: mustafa
    B: o o oğlum ne oldu buna ne yaptınız lan siz
    M: bildiğin gibi değil hemen bişeyler yapmamız lazım sen anlarsın diye sana getirdim
    B: lan allahın malı ben ne anlayayım
    M: oğlum kafa mı kaldı bende aq bağırma (hızlı hızlı soluk alarak) bişeyler yapalım adamın durumuna baksana
    B: oğlum nasıl bişeye karıştınız ne yaptınız bunu kim yaptı ya
    M: biz de bilmiyoruz ki anasını gibtiklerim 6 kişi bir anda çullanmışlar ben de o sırada kafeden çıkıyordum kalabalığı görünce gittim baktım bizim okan
    B: vay anasını si..
    O sırada Eylül arkamdan seslendi

    E: ohaa vanic noluyor burda bu ne hal (okana doğru hızlı adım yaklaşıp eğilerek ) okan ? okan iyi misin ?

    B: dur egeyi arıyayım
    M: olum başkalarını karıştırmayalım istersen ne olduğu belli değil
    B: egeden bahsediyoruz aq saçma sapan konuşma ben demek o demek zaten
    M: neden arayacaksın ki ne yapacak o aq
    B: ulan sen neden bana geldin ?
    M: şey işte ne bil..
    B: ben de o yüzden onu arayacam işte

    egenin numarasını çevirip beklemeye başladım
    açtı

    E: ege B:ben

    E: ooo efendim hafız nabıyon
    B: kanka yardımına ihtiyacım var nerdesin
    E: hayırdır kanka şimdi son bi müşteri vardı bıraktım eve dönecektim ama
    B: kanka taksiyi kaptığın gibi buraya bizim aparta gel acil olmasa biliyosun...
    E: tamam oğlum tamam bekle 15 dakkaya ordayım

    Ege ek iş olarak geceleri taksicilik yapıyordu. Araba kullanmaya da bayılırdı zaten. Bu arada ege demek, ben demekti. Benim hayatım boyunca sahip olduğum tek gerçek dostumdu. Birbirimizi tamamlardık her zaman. Lise 2'den beridir böyleydik egeyle.

    Telefonum çaldı , ege arıyordu.

    E: kanka duyduklarım doğrumu bu okanla ilg...
    B: gel de bi hele kanka konuşuruz okan burda
    E: vay huur çocukları hemen geliyorum
    kapattı.

    Ama nerden duyduğunu soramamıştım. Nerden duymuş olabilirdi ki aq ?
    Tümünü Göster
    ···
  3. 3.
    +12
    Ege gelir gelmez taksiden inip okanın yanına koştu. Kaşlarını çatarak , gözlerini patlatarak bakıyordu onun o haline. Hemen taksiye bindirdik okanı. Hastaneye gitmesi lazım ulan adamın , az daha bekletsek ölecek anasını satayım. Zaten aralık ayındayız hava tak gibi soğuk.
    E:Eylül B:ben

    E: nereye gidiyorsunuz canım noluyor ben de geleyim
    B: ben de bilmiyorum eylül sen evde kal ben gelmeden de gideyim deme ben gelince seni bırakırım çok geç kalırsam da bende kalırsın
    E: ya ben de geliyorum olmaz öyle şey şu hale bak
    B: eylül hayır dedim eve geç beni bekle sen karışma
    E: off ama...
    B: (sesimi yükselterek ) eylüüül !
    E: tamam tamam haber et ne olduğundan
    B: tamam ederim

    taksiye atladık. okanı direk acile zütürdük. doktorlar hemşireler onunla ilgilenirken haliyle hastane polisi de bizimle içli dışlı olmuştu

    P: polis M: mustafa E:ege B:ben)

    P: hayırdır beyler kavga falan mı var durum nedir
    M: abi vall... (lafını kestim)
    B: abi bilmiyoruz ki 5-6 kişi girişmişler bizim fakülteden bu çocuk o yüzden getirdik.
    P: kardeşim tamam da neden siz getiriyorsunuz olay anında yanında mıydınız ?
    E: yok abi ben taksicilik yapıyorum tesadüfen ordan geçtiğim sırada kalabalığı görünce bi durup bakayım dedim zaten birkaç kişi daha yönelince dağıldı bu şerefsizler de

    ben kendi kendime küfretmeye başlamıştım egeye. ulan böyle saçma uydurma mı olur aq malı ? fazla yapmacık ve anlamsızdı ve o an neden gerçeği mustafa anlattırmadığımızı da anlamamıştım. ama egenin anlattığı gerçek hikayeden daha bi yaratıcıydı sanki.

    polisin anlamsız bakışlarından çok üzerimizde durmayacağını anlamıştık. zaten istanbul büyük şehir aq böyle binlercesi yaşanıyor.

    egeye halen anlam veremediğim bakışlarla bakıyordum ve içimden küfretsem de az çok sıyırmıştık.

    o sırada mustafanın üzerinden bi telefon sesi gelmeye başladı
    o da alışık olmayacak ki çok istifini bozmadı ama şş telefonun çalıyor lan dediğimizde ayıldı ve ceplerini yokladı.
    Okanın telefonu çalıyordu ve miray arıyordu. eğer o miray tahmin ettiğimiz miraysa bizim okuldan, uzun açık kahve saçları olan, 1.70 boylarında ve okan için deli olan gayet alımlı güzel bi kızımızdı. mustafa açamazdı çünkü o gereğinden fazla konuşur mallık yapardı. ege açtı hoparlöre verdi.

    M: alo , alo okan ?
    E: ege ben buyrun
    M: okan yok mu okan nerde iyi mi
    E: pek iyi diyemem ben kiminle görüşüyorum ?
    M: miray ben ya okuldan , tanımadın mı
    E: tanışmamıştık
    M: ya okan nerde durumu nasıl
    E: pek iyi diyemem
    M: nerdesiniz siz
    ege yerimizi belirtti
    M: geliyorum hemen
    E: dur acele etme gelip ne yapacaksın
    M: okandan özür dileyeceğim.

    Kapattı.
    Tümünü Göster
    ···
  4. 4.
    +20
    ben ege ve mustafa mal mal kalmıştık. birbirimize bakıyorduk öylece. ne demişti şimdi bu kız aq ? hayır gelmesini anlıyoruz çünkü okanı deliler gibi seviyordu ama okan ona pek pas vermezdi. hadi gel tamam da , neden okandan özür dileyeceksin ? ne yapmıştı ki okana ? bu okanın başına gelenlerle alakası mı vardı acaba ? biz düşünmeye çalışıyorduk ama aklımızı da çok çalıştıramıyorduk bu konu üzerine. dudaklarımızı bükerek vay dıbına koyayım demekten başka bişey yapamadık. çok geçmeden miray damladı zaten hastaneye. koştura koştura yanımıza geldi. bir de acele etmiş olacak ki bi paltosu vardı üzerinde altında pijaması artık eşofmanı mıdır nedir ondan vardı.

    M:miray B:ben

    M: noldu ? noldu okan nerde iyi mi o ?
    B: dur sakin ol biz de bilmiyoruz doktorlar ilgileniyor.
    Miray birden bire ağlamaya başladı. olabilirdi yani sonuçta kız hemen duygusala bağladığını düşündük. oturttuk biz de etrafına oturduk banklara.

    Birden bire sessizliği bölüp anlatmaya başladı Miray...
    ···
  5. 5.
    +29
    beyler pusuyor musunuz aq kendi kendime yazmıyorum inşallah
    ···
  6. 6.
    +22
    M: miray B: ben E: ege

    M: ben böyle olmasını istememiştim. çok yalvardım ama dinlemediler gerçekten be...
    E: neyi istememiştin şunu açık açık anlatsana
    M: ben , ben çok üzgünüm
    B: miray neye üzgünsün noluyor aq düzgün anlat
    M: ben kaana çok yalvardım çok söyledim ama dinlemedil...
    E: ne kaanı lan hangi kaan şu bizim sarı kaan mı ?
    M: evet o ama gerçekten ben ayaklarına kapandım yalvardım dinlemediler.

    benim tam olarak beynim yanmıştı. ne olduğunu anlamaya çalışmıyordum bile çünkü artık kafam basmıyordu.
    ege sinirlenmeye başlamıştı farkındaydım ki kolay kolay sinirlenen biri değildi. miray devam etti
    M: aralarından sadece birinin kaan olduğunu biliyorum gerisini tanımıyorum
    B: ulan bunun okanla ne alıp veremediği var ?
    M: şeyy
    E: ney aq ney ?
    M: okan beni istemediği için kaan sinirlendi iyice
    E: o ne demek ulan şimdi böyle taktan sebep mi olur ?
    M: işte ben de onu anlatmaya çalıştım ya kaana
    B: ulan bu senin neyin oluyor da seni istememesine sinirleniyor anan değil baban değil
    M: sadece çok ..
    E: ne çok ne çok dıbına koyayım konuş ya şu hale bak
    M: çok yakın arkadaşım ya okula başladığımdan beri en yakın arkadaşlarımdan biri kaan işte
    B: artık ne kadar yakınsa şu duruma bak anasını satayım
    E: hay kaanının da senin dee.. (sigara çıkartarak dışarıya gitti hızlı adımlarla)

    mustafa mirayla konuşmaya devam etti
    Mi : miray M: mustafa

    M: iyi de bu huur çocuğu sırf okan seni istemiyor diye ağzını gözünü dağıtmak zorunda değildi çocuğun haline bak
    Mi: işte ben de onu söylemeye çalışıyorum çok yalvardım çok söyledim ama dinlemedi

    ben mustafayı az kenara çektim
    B:oğlum bence bu işte başka bişey var
    M: aynen aq şuna bak böyle taktan sebep mi olur ?
    B: şu geceyi atlatalım da kaanı ayrı düşünürüz şuan okanın durumu önemli
    M: aynen ya zaten geç oldu şurayı bi halledelim inşallah ciddi bişeyi yoktur baya kötüydü durumu
    B: aynen ya dıbınakodum doktoru da bi gelemedi ki bişey öğrenemiyoruz aq

    o sırada telefonum çaldı eylül arıyordu

    E: alo aşkım nerdesin ya çok merak ettim saat 11 oldu nerdeyse
    B: arayamadım ya kusura bakma hastanedeyiz işte okanla uğraşıyoruz gelirim birazdan
    E: tamam hayatım evdeyim ben seni bekliyorum
    B: bu gece bende kalırsın çok geç oldu
    E: ya olur da sana sorun olmasın şimdi
    B: ya ne sorun olacak açarız bi çekyatı yatarsın
    E: tamam canım gelirken ararsın
    B: tamam görüşürüz

    o sırada mustafanın doktorla konuştuğunu gördüm ege de içeri geliyordu.
    Tümünü Göster
    ···
  7. 7.
    +13
    doktor gittikten sonra mustafanın yüzünde bir "oh be" bakışı görür gibi oldum.
    hemen yanına gittik egeyle ne oldu lan diye sormaya başladık.

    M: olum şükür ya öyle önemli bişey yokmuş 1-2 kırık bi de bacağında zedelenme mi ne varmış 6-7 gün burda kalacakmış ciddi bişey yok yani
    E: oh be şükür aq hadi sizi de eve bırakayım artık
    B: tamam beyler dağılalım o zaman sevindim ya bu kadarla atlatmasına

    Miraya seslendim

    B: miray hadi gel gidiyoruz
    M: ne olmuş nesi varmış okanın ?
    B: önemli bişey yokmuş allaha şükür sadece bi hafta kadar burda kalacak
    M: of allahım şükürler olsun şükürler olsun...
    B: hadi hadi gidiyoruz sen neyle gelmiştin
    M: ben bi taksiye atladım geldim ya yine aynı şekilde gidicem zaten
    B: olmaz öyle şey gel biz bırakırız
    M: yok ya hiç gerek yok siz gidin ben kendim şeyaparım...
    B: gel gel olmaz öyle gece yarısı oldu kız başına bırakmayız seni böyle
    Arkamdan egeyle mustafanın da "tabi yani olm" bakışlarını seziyordum.
    M: eh iyi bakalım

    Taksinin yanına gittik ege kulağıma yaklaşarak "oğlum siz arkaya oturun miray önde tek otursun erkeğin yanına bırakmayalım şimdi kızı" dedi. haklıydı yani aq.

    Oturduk gidiyoruz en erken mustafayı indirdik. daha sonra bizim apartın ordan geçtik mirayın evi biraz daha uzakta kalıyordu ege de ordan eve geçecekti. Ben inerken egeye bi göz kırptım o neyi ima ettiğimi gayet iyi anlamıştı hafiften hiddetlenerek
    E: hadi hadi gibt... bas git eylüle selam söyle
    B: tamam kanka ya ne kızıyorsun iyi akşamlar, sana da iyi akşamlar miray
    E: eyvallah hafız görüşürüz

    Hafif sırıtmalı bi yüz ifadesiyle taksiden indim eylülü aradım daha ilk dıııt sesinin başında açtı demek ki telefon elinde bekliyordu.

    E: heh efendim aşkım naptın
    B: kapıyı aç canım geldim ben
    Telefonun kapanmasıyla kapının açılması bir oldu.

    Hemen boynuma atladı açar açmaz. O açık kumral saçlarını okşadım ben de başından sırtına kadar. Birkaç saat olmuştu ama özlemiştim yine de be. Öptüm yanağından. o da öptü
    E: çok merak ettim canım nabıyosunuz ya hiç haber de vermedin bi de haber ver demiştim yani
    B: ya canım hiç sorma dur geçeyim anlatırım
    ···
  8. 8.
    +16
    E: ee canım ne oldu okana bişeyi varmıymış ?
    B: ya var tabi adamın halini görmedin mi ...
    E: ya off anladın işte ciddi bişey var mı diyorum
    B: yok canım yok merak etme biraz hastanede kalacakmış sadece atlatır yani ciddi bi durum yok.
    E: heh tamam nedenmiş kim yapmış bişey öğrenebildiniz mi
    B: ya vallaha şimdi şöyle söyliyim , bişeyler öğrendik ama nedir ne değildir hala anlamadım
    E: nasıl yani canım ?
    B: ya bu okan için deli olan bi kız vardı hatırlıyo musun
    E: hıhı evet miray benim arkadaşım o
    B: hadi ya ? neyse işte onun yakın bi arkadaşı var kaan diye sarı bi çocuk
    E: bizim okuldan mı o da
    B: evet bizim okulda
    E: yok onu tanımıyorum ya ee ?
    B: o yapmış işte hem de sırf okan mirayı istemiyor diye
    E: hadi be saçmalama ciddi misin kaan miray ne alaka ?
    B: işte sırf arkadaşını istemiyor diye böyle bişey yapması garip geldi yani ya çocuk çok gerizekalı ya da cidden aralarında kardeşten öte bişey var
    E: ya bırak hayatım kimin arasında kardeşten öte bişey kaldı bu devirde
    B: e benle ege var mesela ?
    E: ya hayır kız erkek olarak bahsediyorum ..
    B: doğru ya hayatım ben çok yorgunum yatayım artık ben burda yatarım sen benim yatağımda yat
    E: tamam canım yatalım da şey..
    B: he ?
    E: ben birlikte uyuruz diye düşünmüştüm
    B: birlikte mi yok ya olmaz öyle şey

    ben yatak odama doğru geçiyordum zaten öğrenci evi bi yatak odam bi mutfağım bi de salon var anasını satayım. odama gidip kendime yorgan çarşaf falan getirdim çekyatı açtım eylülü de zorla odama gönderdim kapılarımız açıktı ama olsun yine de birlikte uyuma taraftarı değildim henüz.
    Gece bir ara yorgunluktan mıdır bilmiyorum belimin ağrısına uyandım hem de bi su içerim diye. Eylül göğsüme sarılmış başını da kolumun üzerine koymuş saçlarını salmış bacağını da bacağımın üstüne atmış , bildiğin yapışmış bana uyuyordu öylece. Ben de biraz kızsam da yine kıyamadım, uyanmasın diye hareket etmedim. telefona bakayım dedim saat kaç diye, egeden mesaj gelmişti.
    EGE (02.36) : oğlumsabah uyanır uyanmaz beni ara
    ···
  9. 9.
    +15
    Ben tabi bi meraklandım hayırdır diye düşünmeye başladım ama uyumuştur diye de o an arayamadım çünkü mesaj 2 buçuk gibi gelmişti saat 4 tü . zaten eylüle de kıyıp pozisyonumu bozamadım. ben de attım kolumu onun üzerine tekrar uyudum mis gibi kokusunu çeke çeke.
    sabah eylülün "aşkıım hadi kahvaltı hazır" diye seslenip yanağıma dudaklarını iki kez kondurmasıyla uyandım. o güne kadar hayatımda yaşadığım en güzel sabah olabilir belki de bilmiyorum. kalktım ayılmaya çalışırken saate bakayım dedim. saat 12 olmuş. ulan dedim noluyor anasını satayım hayatımız çöktü.

    B: sen ne zaman kalktın ya
    E: canım ege aradı seni sabah 9 gibi onun sesine uyandım ben bidaha uyumadım
    B: ege mi haa off ne dedi peki
    E: bana bişey demedi ama hızlı hızlı konuşuyordu zaten vanic uyanınca beni arasın dedi sadece
    B: hadi ya dur bi konuşayım onunla geleyim sen masayı hazırla o sırada
    E: tamam hayatım

    Hemen koşa koşa balkona çıktım egeyi aradım gece yazdığına göre önemli bişey olmuş olacaktı.
    Aradım. Ege açtı. Ama şaşırmıştım. Ege ağlıyordu.
    E: a , alo
    B: alo kanka hayırdır iyi misin sen ne oldu ?
    E: oğlum , ben .. bilmiyorum iyi miyim değil miyim
    B: nerdesin kanka bi konuşalım istersen
    E: evdeyim nerde olacam gitmedim okula
    B: tamam biz de gitmedik zaten geliyoruz
    E: eylül sende heralde
    B: evet kanka biliyosun zaten dün akşamdan ?
    E: kafa mı kaldı olum , eylülü getirme ya.
    B: niy... tamam kanka ben geliyorum şimdi bekle sen.

    Eylülün yanına koştum kahvaltımızı ettik benim hızlı yediğimi farketti zaten.
    E: canım ne oldu acelen mi var ?
    B: evet ya şey egenin yanına uğramam lazım da
    E: e tamam canım masayı toplayayım gidelim o zaman
    B: şey ben tek gitsem daha iyi olur sen de eve gidersin artık
    E: ya seni de bırakmak istemiyorum
    B: yok canım ne olacak sanki küçücük çocuğum
    E: ne bileyim canım işte endişeleniyorum seni geride bırakınca biraz daha kalayım burda olmaz mı

    Bunu biraz düşünmem gerekiyordu. Ama o an kalktım ben arayana kadar bişey yapmamasını evde kalmasını söyledim o da markete çıkacağını bişeyler lazım olduğunu söyledi zaten. Bi kez öpüp çıktım evden. Ege aklımı kurcalıyordu sürekli ne olmuştu acaba ona ? Ağladığını 2. kez görüyordum ve kolay kolay hiçbir şeyi dert etmezdi.
    Yoldayken aradı
    "kanka 1-2 paket uzun marlboro alsana gelirken"
    ···
    1. 1.
      0
      Rez panpa
      ···
  10. 10.
    +12
    Ben baya baya şaşırmıştım. Birincisi ege marlboro içmezdi, kincisi ege hayatta uzun sigara içmezdi. Neyse ben otobüsten inip istediği gibi 1-2 hatta 2-3 paket sigarasını aldım ben de içerdim ama öyle yanımda içen biri olmadıkça paket maket taşımazdım yani. Egenin kapısını çaldım. Açtı. uykusuz olduğunu ilk bakışta anlamak zor değildi. uyumamıştı. girdim. sarıldı. sıkı sıkı sarıldı.
    B: ne oldu oğlum ne bu hal ?
    E: bildiğin gibi değil
    B: anlatsana aq ne oldu ?
    E: geç şöyle balkona geçelim

    Ulan diyordum şu iki gündür neler yaşıyoruz anasını gibeyim , kendi kendime

    E: hani ben mirayı bırakacaktım ya dün gece

    Aha ulan dedim kendi kendime hasgibtir

    B: ee kanka bırakacaktın evet ?
    E: zütürdüm işte evinin önüne durdum insin diye bekliyorum...
    B: ee dıbına koyacam şimdi düzgün anlat şunu
    E: inmedi
    B: ne ne ?
    E: anlattı be oğlum
    B: ne anlattı dıbına koyayım ne anlattı ege gibecem şimdi anlatmasını
    E: okanı nasıl sevdiğini anlattı, hem de ağlaya ağlaya anlattı be
    B: ve sen bunun için mi uyumadın tüm gece hagibtir ordan aq ?
    E: içime oturdu be kardeşim
    B: ney içine oturdu
    E: çok seviyor be oğlum onu çok güzel anlattı be
    B: kardeşim hayat bu herkes birine çatıyor işte ne yapacaksın
    E: ben ona çatmışken çatmasaydı be oğlum

    Ben öylece kalmıştım. Ne çatmasından bahsediyorsun sen aq egesi ? ne dediğinin farkında mıydı ulan bu ?
    B: ne diyosun dıbına koyayım ?
    E: oğlum hani olur ya böyle , bi gülüşüne baksan yeter hani. bi baksa yüzüne bi daha konuşmasa seninle yeter böyle. öyleydi işte o dün akşamki 15 dakikamız. ben de ona kıyamadım. bişey diyemedim. nasıl olacak ki oğlum , nasıl üzecem onu o öylesine başkasını severken

    Bi darbe de egeden yemiştim, hem de hiç beklemediğim bi taraftan...
    ···
  11. 11.
    +11
    gençler bi part ortalama 15-20 dakika sürecek ona göre refreshinizi atarsınız kimseyi boşa yormanın bi anlamı yok
    ···
    1. 1.
      0
      Tamam reiz acele et
      ···
  12. 12.
    +22
    Adam anlatmaya devam etti. Mirayı nasıl sevdiğini, onu her gördüğünde kalbinin nasıl attığını, geçmiş 3 yılını yakıp bitirenin o olduğunu.. Ulan 6-7 yıllık dostum , kardeşim dediğim adam bana bile bundan ilk defa bahsediyordu. içine gömmüştü resmen onu. kendine saklıyordu. bana bile anlatmaya kıyamamıştı. okan durumu da işin içine girince iyice kendi umudunu kaybetmişti miraydan. ama sevgisi hiç azalmamış demek ki. demek ki halen onu gördüğünde kalbi pıt pıt hızlanıyor , göğsü geriliyor , aklındaki her şey bir anda uçup gidiyordu.
    "Ulan" diyebildim sadece. öylesine içlenmiş ki artık , hüngür hüngür ağlayarak anlatıyordu. arada bir başını kaldırıp sigarasından bir fırt çekiyordu. yine anlatıyordu , yine ağlıyordu.
    Onu o şekilde görmek benim de içimi parçalıyordu bi yandan.
    Bi yandan da kendime şaşırıyordum "ulan diyordum, senin gibi arkadaşın dostun ben dıbına koyayım. insan hiç mi anlamaz"...
    Anlamamıştım işte, öyle saklamıştı ki anlamamıştım, anlamamıştık...
    Cebinden bi siyah lastiğe benzer bişey çıkarttı. Avucunun içinde tutuyordu. bana doğru uzatarak
    E: bak bunu dün akşam arabada düşürmüş
    B: ne bu kanka
    E: saç tokası oğlum kör müsün
    B: kanka bence bu şekilde olmaz ya
    E: ne şekilde
    B: git bi konuş oğlum şu haline bak kendine benzemiyosun bile
    E: öyle demekle olmuyor be oğlum
    B: nasıl oluyor aq nasıl olac...
    E: (bağırarak ayağa kalktı) ULAN OLMAZ ANASINI gibEYiM KIZIN HALiNi GÖRDÜM DÜN AKŞAM SIRIL gibLAM AŞIK iŞTE OKANA NASIL ANLATIYOR NASIL AĞLIYOR ONUN iÇiN BEN GÖRDÜM AMINA KOYAYIM OLMAZ ANLAMIYOSUN OLMAZ

    bunları söyledikten sonra biraz durdu. soluk alıp vermesi hızlandı. ben de ayağa kalktım.
    sarıldı bana. elini yumruk yaptı sırtımdayken. sımsıkı sarıldı. başını omzuma koydu. ağlamaya devam etti. kendimi o halde bulmak beni de şaşırtmıştı ama olan buydu. ben de üzülüyordum egenin haline.
    kapının çalmasıyla irkildik. ben bakayım diye gittim. ege de dur dur ben bakarım diyip gözlerini sildi kapıya gitti. artık neyin özgüveni bilmiyorum bodoslama açtı kapıyı.
    ben biraz uzaktım kapıya. ama anlık sessizliği farketmek için yakın olmaya gerek yoktu zaten.
    ege öylece tepkisiz kapıdaki kişiye bakıyordu. Birden egenin yakalarına sarılan birinin onu geri geri hızlıca itmesiyle yanına doğru koştum.

    Ulan , Kaan'ın burda ne işi vardı ?
    Tümünü Göster
    ···
  13. 13.
    +11
    Hemen ayırmaya çalıştım tabi bağırışmalar bilmemneler. Ege küfretmeye başlamıştı ulan neler oluyor sen ne ayaksın gibtirgit vesaire ...
    Ben de anlamamıştım. tuttum ittim bu kaan denilen herifi. konuşmaya başladı

    K: sen kimsin de mirayı evine kadar bırakıyorsun ulan hergele ?
    E: ne diyosun ulan sen.!? (kaana doğru yönelerek söyledi bunu, tuttum egeyi)
    K: ulan miraydan da evinden de her şeyinden uzak duracaksın anladın mı ? yaşatmam ulan seni
    Ege elimden sıyrılmıştı. Tutamadım. Çok tutmak da istemedim. O gecenin ardından , haketmişti be bunu. Kaanı öldürecekmişçesine , sanki hayatını karartacakmış gibi vuruyordu o herife. ben de kayıtsız kalmıyordum. ufak ufak tutup çekmeye , ayırmaya çalışıyordum. başına bi iş gelsin istemezdim. ama o kadarını haketmişti be. adam seviyordu ne de olsa. kaldıramazdı o söylenenleri.
    kaanın ağzı kanıyordu, muhtemelen dudağı patlamıştı. ağzını burnunu tutarak zar zor yerden kalktı ben egeyi çektikten sonra. kafasını salladı sağa sola. işaret parmağıyla "sen bittin dıbına koyayım" işareti yaparcasına salladı parmağını. sonra sendeleyerek gibtirolup gitti egenin dairesinden. ege arkasından koşacaktı da ben yine tuttum onu. onu yatıştırayım derken telefonum çaldı. Eylül arıyordu.
    E: alo heh aşkım nerdesin ne zaman geliyosun
    (gözüm şöyle bi saate ilişti. saat 6 olmuştu)
    B: egedeyim canım çıkıcam birazdan sen evde misin ?
    E: hıhı ben benim apartıma gidip birkaç üst bişey aldım kendime sende kalıcam diye bide markete falan uğradım işte
    B: ben aramamıştım ama seni kalırsın diye
    E: ya aşkım bişey olmaz sonuçta başka biri değil yani sensin bu.
    B: neyse iyi tamam ben gelirim yarım saate
    Egeyi sakinleştiriyordum. bi yandan da aklıma kaan denilen huur çocuğu takılıyordu. birincisi herif zengindi. öyle yasayla suçla bilmemnetakla onu altedecek durumda değildik. Üstüne üstlük egenin başına büyük bir bela aldığını sezer gibiydim. ama o halinden memnundu. yine gelse yine vururdu huur çocuğuna.
    B: kanka duydun ben kaçayım artık
    E: tamam sorun yok
    B: bi sıkıntı olursa ara biliyosun bu heriften ne olacağı belli olmaz
    E: tamam kanka merak etme haber ederim
    B: hadi eyvallah
    E: eylüle selam söylersin
    B: aleykümselam
    Bindim otobüse. yine düşüne düşüne geçiyordu yolculuğum. ulan diyordum ben sevgilisi pilav yapınca sevinen adamdım. düştüğüm durumlara bak. Sonra kendi kendime , kendi halime bi güldüm. Ege için de endişeleniyordum aynı zamanda.
    Ama eve gittiğimde kapıyı bana Eylülün açacak olduğunu bilmek de içimi ayrı bi hoş ediyordu şimdi..
    Tümünü Göster
    ···
  14. 14.
    +12
    abe dıbına koyayım 15-20 dakika dedik herkes gitmiş
    ···
  15. 15.
    +21
    Kapıyı çaldım. Eylül açtı. Tatlı lacivert pijamalarını giymiş , saçlarını at kuyruğu toplamış , açıkçası onu görmeyi en sevdiğim haline bürünmüş, beni öyle bekliyordu evde. Kapıda onu öyle görünce yüzüme bi gülümseme geldi. baştan aşağı süzdüm eylülü, o da tek ayağını hafif kaldırarak ince bi ses çıkararak gülümsedi bana. içeri geçtim boynuma sarıldı.
    E: çok özledim seni
    B: canım daha öğlenden beri görüşmüyoruz ne çabuk
    E: ya özledim işte sevgilimi özleyemez miyim
    B: ben de seni çok özledim

    Elimden tuttu mutfağa çekti. Güzel bi yemek masası hazırlamış , birkaç çeşit de yemek yapmıştı evdeyken. Ben tabi tek çeşitten fazlasını görünce bi sırıttım. o da güldüğümü görünce yanağımdan öptü, boyu benden 13-14 santim kadar kısaydı. yanağımdan öpmek için parmak ucuna basar hep. o öyle yapınca ben de çenesinden kaldırıp dudağına bi öpücük kondurdum. yemeğe oturduk. tabağımı koydu. kendisi de otururken birden konuştu :

    "Bugün miray aradı beni... "
    ···
  16. 16.
    +15
    Birden bi irkildim. Ulan ne mirayı miray seni kaç kere aramış da bugün arıyor ?
    E: aşkım ama ben arkadaşım diye demiştim zaten arayabilir yani ne var ki
    B: arasın da bu kadar şeyin üstüne olunca insan bi tedirgin oluyor
    E: bişey demedi ya sadece şeyi sordu işte okandan bi haber varmı falan diye
    Ben bi irkildim tabi tekrar okan lafı geçince. Zaten o gün çocuğun yanına da gitmedik durumu nedir neyi var nesi yok diye sormadık etmedik. Ayrıca bir yandan Ege de olması beni ayrı ürkütmüştü. Üzülmüştüm tekrar içten içe onun için.
    B: ee ne dedin
    E: ya böyle şey ağlamaklı gibiydi ben de sanki biliyormuşuz gibi davrandım ya üzülmesin kızcağız diye iyi iyi bugün vanic yanına gitti zaten diye şeyaptım aşkım
    B: eh iyi bare iyi yapmışsın üzülmesin zaten okan da iyidir bişeyi yok dediler dün
    E: evet canım evet o yüzden şeyettim işte

    Yemeğimizi yedik, yedik ama benim her halimden anlıyordu Eylül bişeyler olduğunu, içimin rahat olmadığını. Birkaç kez yöneltti ne oldu diye ama cevaplamadım. Yok bişey ya diyip geçiştirdim sahte bir iki gülüşle. Tabi 4 yıllık sevgilim sahte gülüşümle orjinal gülüşümü ayırt edebiliyor artık. Yemekten sonra yanıma geldi. Koynuma girdi , sarıldı belimden , başını da omzuma koydu otururken.
    E: biliyorum bişeyler var ama anlatmıyosun
    Ben sadece içli içli bi nefes verdim.
    Eylül bi elini yanağıma koyarak devam etti
    E: her ne varsa aklında takma bitanem, bak ben varım şuan yanında, sadece ikimiz varız. tüm dertlerini unut
    Birkaç kez yanağımdan öptü boynuma doğru inerek.
    Kollarımla sardım eylülü. Birden bire geriye doğru ittim. Biraz sonra olacakları tahmin etmiş olsa gerek ki gülmeye başladı kıkır kıkır.
    ···
  17. 17.
    +11
    Eylül onu gıdıklamama bayılırdı, eğer iyi günündeyse tabi. Tersine çatarsam da burnumda getirirdi ama şükür pek çatmazdım öyle zamanına , anlardım zaten o zaman. Ama ihtiyacamız vardı biraz gülmeye. Lacivert pijamasının üzerinden başladım karnını gıdıklamaya. 1.68-69 boylarında , kumral 53-54 kilo bi kızdı Eylül. ilk tanıştığımız zamanlarda bir kere gıdıklamıştım onu , gıdıklamak da değil hatta , bir kere karnını çimdirir gibi yapmıştım şş dermişim gibi, o zamandan sonra gıdıklama huyumuz kaldı üzerimizde. Gıdıklamama bayılır, hiç de dayanamazdı.
    Yine gıdıklıyordum işte. Arada bir tekmeliyordu karnımı falan gülmekten. Ama acımıyordu. Acıtmazdı onun gülmesi , o gülerken gelen hiçbir şey yakamazdı canımı. En sonunda yorulduk. Yanına yattım. Birbirimize dönüktü bedenlerimiz.
    B: seni çok seviyorum.
    Elini yüzüme koydu. dudağıma yapıştı. Bi ara ayrıldı.
    E: Ben de seni çok seviyorum.
    Öpmeye devam ediyordu. Ben de karşılık veriyordum.
    ···
  18. 18.
    +10
    Öylece uyuyakalmıştık. Gece bi ara uyanmış olacak ki üzerimizi örtmüş. Sabah ondan erken kalkmıştım. Yaklaşık yarım saat kadar yüzüne baktım. izledim onu. okşadım. Sonra saate baktım 9a geliyordu artık bi okula uğrasak iyi olacaktı. Yavaşça kaldırdım Eylülü hazırlanıp çıktık. okulda buldum egeyi mustafayı öyle durum değerlendirmesi yaptık. Eylül de mirayla konuşuyordu. Ege görünce bi çekindi. Sonra yanlarına gittim ben eylülle mirayın.
    B: pardon bölüyorum canım ama , miray biraz konuşabilir miyiz ?
    Eylül bana gözlerini patlatarak baktı. Ne konuşacaksınız dedi kısık bi sesle
    B: merak etme hemen geri getiricem sen de o sırada bizimkilerin yanına git canım
    E: iyi tamam

    Mirayı aldım biraz ileri zütürdüm kafetaryaya girdik.
    M: efendim vanic okanla ilgili bişey mi var ?
    B: yok okanın durumu hala aynı da, bu kaan nedir kimdir bi anlat bakayım
    M: ya anlattım ya işte o akşam anlattığımdan fazlası değil hem nerden çıktı birden bire
    B: ulan adam egenin evini bastı
    M: ne demek egenin evini bastı bi dakka noluyo ya
    B: ya işte olandan bitenden haberin yok laf yapıyorsun kendi kendine
    M: ya bi dakika vanic ne oldu anlatır mısın
    B: neymiş efendim seni evine bıraktı diye egeyi yaşatmayacakmış bilmemneymiş
    M: oooha yuh yuh
    B: anlatsana sen şunu
    M: ya diyorum ya , ama sadece şey
    B: ney ? ney işte dıbına koyayım bana o "şey" lazım
    M: ilk sene bu benden hoşlanıyordu sanırım ama sonra aramızda hallettik biz onu ya arkadaş olmamızı daha uygun gördük birlikte
    B: ULAN BU ŞiMDi Mi SÖYLENiR BE KIZIM YA
    M: ya önemli bişey değil ki hem 2 yıl olmuş onunla alakalı bi durumumuz yok yakın bi arkadaşım işte
    B: ya sen ne diyorsun allah aşkına ya bırak allahını seversen

    O sırada eylülle egenin yanına gitmeye koyulmuştum

    M: ya dursana ne oluyor ya üff
    B: bişey olduğu yok miray gel şuraya

    birlikte eylülle egenin yanına gittik mustafa çoktan gitmişti zaten anlattığım gibi çok yakınımız değildi.

    B: bundan sonra miray biraz bizimle takılacak en azından şu okan durumunu çözene kadar
    M: ya ne oluyor bilmiyorum ama sanırım evet
    Ege kıpkırmızı kesilmişti. Hiçbir şey söyleyemiyordu. Seviniyor muydu üzülüyor muydu bilmiyorum. Ama açıkçası ben pek egeyi düşünerek öyle davranmamıştım.
    Eylül de ufaktan bana kızar gibi bi hale bürünmüştü." Ne mana şimdi " bakışlarını seziyordum ama biraz idare edecektik çünkü bu işin sonunu getirmemiz gerekiyordu.
    O sırada masaya hızlıca vurulan bir elle irkilerek birden vurana yöneldik

    "KALK MiRAY SENiN BURDA NE iŞiN VAR GiDiYORUZ."
    Tümünü Göster
    ···
  19. 19.
    +11
    beyler yoruldum be rezleri alın da yarın öğleden sonra falan devam edeyim harbiden gözlerim kapanıyor helal edin
    ···
    1. 1.
      +2
      kanka yeni gördüm entry'ni f5 çekmekten parmağım nasır tutacaktı az daha. iyi geceler bebeğim.
      ···
  20. 20.
    +6
    Geldim beyler hazır olun
    ···